25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE DÖRT hatipler burnuna gülüyorlardj. Halkçı ne soylerse soylesin, onu kimse dıniemiyordu. Millet bir kere iktidarı değiştirme karannı hjssiyla vermışti. Pendik iskelesi cıvanndaki btr kahvede yaptığımız sohbet arasında birisl ayaga kalktı, ve Mareşala: «Neden insan hakları derneti gibi bir komünist deraeH Inırmaya lüzum gördüğünü» biraz bılgiç ve bıraz da Mareşalın alışık olmadığı sert bir eda ile sordu. Mareşal'ın o anda çok sıkıldığmı hissettim. Bırdenbire gözleri ile beni aradı: «Cibad ber, bu suale benim namıma siz cevap verir mlsiniz?» dedi. Arka sıralardan: «N'eden krndisi cevap vermiyor?» gibi homurtular duyuldu. Mareşal alışık olmadığı bu homurtulara daha da tizuldü. Nakavt olmuş bır boksörün dızlerı üzerinde doğrulmak, tekrar döğuşmek istemesi gibi, sözü benım ağzımdan tekrar almak ve bizzat cevap vermek istedi: «Bn derneğin komiinistlikle hlç ilgisi yok!..» dedi. Başka ne sbylesındi? Yirminci asrın Larousse'u gibi hangi sahifeyi çevırsenız. o sahifeden size tarihe, askerhğe aıt bir çok bilgi veren bu insan sosyal çalkantılardan habersiz İnsan Haklan Derneğini, onun ne olduğunu bılmeden dostlannın verdikleri eksık 'bilgi üstüne kurduğunu nasıl açıklayabılırdi. Sonrası de mokrasılerde komümstlerin bu gibi derneklerden yararlanmak istediklenni hiç bilmiyordu. Ona yaklaşan, saygı gosteren ve dost diye elıni sıkan ve öpen kımselerin onun şöhretini, ismini somürmek istemiş olmalarını nasıl bilebılecekti. 27 Temmuz 1969 CUMHURİYET POUTKfl GflLERBI •*BÜSTLERvePORTRELER MAREŞAL ÇAKMAK Yazan: C1HAD BABAN 1 iktidarı degişlirme konusunda millet kesin korarını vermişli Türkiye politikasında hissl frutumlann yerine aklı koyabilsek bir çok meseleleri h&Uedebilirdik. MiUî çıkarlan anutç bilen bir dösünce bir mantık bizi kslp kıncı, ve birbirimi2den uzakUştırıcı haıeketleıe sürüklenmekten korurdu. Gerçi Taksim Gazinosn konnşmalannda, konu Mareşal ve onun tutnmu idi ama, biz ashnda her az gelişmiş mem lekette var olan bir Iıastalık, yani insan harcama has talı|ı Szerinde tartışıyorduk. Derece derece, maddede fakir, kültürde fakir olan toplumlarda kendıni gösteren bu sosyal hastalık bizde de kendisini hissettiriyordu. Bu toplumlann garip bir çelışme içinde olmalan da tabii idi. Btınlar hem kalkmma ve yükselme ıçin insana muhtaçtırlar, hem de ıhtiyaçlan ne kadar büyükse, o oranda insan harcamaları da o kadar tabii olmaktadır. Mareşal, D P 'ye yardımını esirgemeyerelc btfyuk hizmetler yapmıştı.. Onun hizmetine TB yardtmına lüzum kalmadıgı bir Eamanda, onu kötülemek de doğal bir iş oluyordu. Acaba şuur nltında DP iktidara geldiği zaman o jktidarı paylaşacak i&sanlar arasında bir tanesıni eksiltmek fikri mi vardı? BÜYÜK BİR KUVVET Bayar, c&z gürültüleri arasında cereyan eden bu tartışmaları dinledikten sonra: « Ben de Baban gibl düşünü yorum! dedi. «Mareşal bizim için büyük bir kuvvettir, onu korumalıyız!.» O, bu düşüncesine rağmen bir gün geldi Mareşall koruyamadı. Zaten pek sıkı olmayan baçlar, gitgıde çozüldü. Şimdi bu çözülüşün hikâyesini anlataiım.. konusuyorduk. Konulanmız bu gUnlere göra çok daha daxdı. 1946 seçımlerinde Cuniburiyet Halk Partısınin dürüst hareket etmedığini, demokrasinin çok erdemlı bir sistem olduğunu anlatıyor, henüz mıllî şefhkten aynlmamış olan Ismet İnönü.'nün, tarafsız olmadığından, hiçbir şekilde Devlet Başkanlığııu bırakmak istemiyeceğınden nah sediyorduk. Ekonomik meseleler bizi ikinei dünya savaşmm getirdiği pahalılık ölçusü içinde ilgıîendıriyordu. Mahalli hatipler ıse ekmek vesikaları gostererek vatandaşın înonü tarafından ikıncı dunya sayaşı içinde açlıktan inletıldığini söylüyorlardı. Türkiye'nin harbe gircnemis olmasının nımet olduğunu anlatrr.aya çalışan Halkçı'îann bu 4 EYLÜL 194" de Mareşal İzmir'e gitmiş, muazzam bir partili kalabalıŞı tarafından karsılanmıştı. Her yerde büyuk saygı görüyor, sevgi gösterilerj birbirini kovalıyordu. Fakat sıra «Insan Haklan Dernegi» konulu sorulara çelince çok üzülü yor, verecek cevap bulamıyordulet yolunda mucizeler yaratacak bir peygamber muamelesi gorüyordu. Milletin uguru, inanç lı insanlann mâbudu, kadmlarm semavattan umduklanm yer yüzünde onlara vereceıt, dileklerini gerçekleştirecek bir evliya ınsandı. Bu hüviyeti ile ue bağımsız îstanbul Milletvekili Mareşal, Demokrat Partinin en büyük gelişme teminatı olrouştu. «Mademki Mareşal, Bayar'ı tutuyor, Mareşal'ın elbet bir bildiği var, Demokrat Parti, Halk Partisinden Ustün olmasa. kahraman asker, Atatürk'ün dai ma saygı duyduğu Fevzi Çakmak, Demokrat Partiyi himayesi altına alır mı idi?» Bu sözler bir Çakmak misMği yaratarak yurdun içinde yuvarlana >uvarlana çıg gıbı büjiıyerek yayıhyordu Bız bu mıs tığı Sılivri'de yara yara parti binasına geldik, alkışlar içinde yerimıze oturduk, tıpkı Pendık'te oldugu gibi, hürriyetten, demokrasıden, 46 seçimlennin gay ri meşru bir meclis yaratmış olduğundan, ınsan iradesjıin bukülemiyeceğinden bahsettık.. telik komünist olmakla marut insanlan da bn derneğe abrsınız?» Maıeşal kızmadı, fakat bırdenbire küstum çıçegı gıbı soldu. ıçıne kapanık, üzüntü ıçınde baş edemeyeceğı bır mukavemetın baskısı altında venemeveceğı bır tertıbı hıssederek: «Bana bu suali her «ittiğim yerde soruyorlar» dedi Pa na dondu. ümitsiz ve v<>r?un bır eda ile: Cihad bev, zahmet olnıazsa şn meseleyi bir kere daha anlat» dedi.. YİNE BİR SES Dınîeyenlerımızı sankı cuyülemıştık. Mareşalın sesınden akan sihirli bir loıvvet oradaki ınsanlan bırbinne bağlamış, perçmlemıştı kı, arka sıralardan bir ses: «Mareşalım» diyerek yükseldi. «Nedir bu? Siz nasıl olur Demokrat Parti listesinden bağımsız seçilirsiniz? Sonra «tnsan Hakları Derncği» diye bir derneği kendi başınıza kimseye danışmadan Inırarsınız, üs CEVAP VERECEK HALDE DEĞİL Arkadan homurdanmalar devam ettr «Komiinistlikle nasıl ilgisi yok? Zekeriya ile siz ne zamandır dostsunuı?..» Mareşal, tekrar benim vüzüme baktı, bu tartışmaya cevap verecek halde degildı. Dbgüşmekten vazgeçti: «Cihad bey siz cevap verin» diye tekrarladı. Ringte tekrar uyanan boksor gıbı, orada partıoilere teslım oldu. Aslında benım de çok fazla söyleyecek sozüm yoktu. «Sa\ın Mareşalın bu dernepi en iyi niyetlerle kurduğunu, fakat onun iyi niyetini kötü ni^ctlerin sömürdüklerini, sayın Mareşalın bunu görür görrnez, bu dernekle ilişiğini kestiçini» soyledım ve buna benzer daha bir ıki cumle ile dinleyenleri tatmin etmeye çalışarak tartışmayı tatlıya bağlamak istedım. Mareşal ayağa kalkmıştı, veda ettik. Otomobıl de onu Göztepe'dekı evıne bıraktım, yol boyunca hemen hiç Konuşmadık. O uzüntusüne ben de çekingenhge gömulmüştük. Yalnız bır aralık bundan sonra yapacağımız gezınin programını sordu: «Anlaşılan, her gittifiıniz yerde hana bu soruyn soracaklar!.» Bu gezıîer içın ıstedığini kaybetmıştı. Fakat yenilgıyi de kabul etmek ıstemiyordu. Koprulu'nıin sert konuşmaları onun kulağına kadar uzanmış, olmalıydı. ve galıba Koprulu'nün her yerde Mareşal aleyhinde atıp tutması, particilere de toplantılarda Türkiye'nin bir numarah askerıni sıkıştırmak ce sarermı vermiştı Yarın : D E R IN TEPKİLER KARAR VERİLMİŞTİ Akşam güneşinin Marmarada, adaların üzerinden denize gömüldüğü saatlerde Mareşal ile Pendık'te ıskele civannda bir kahvede seçmenlerle tatU tatlı DEVRİN Cumhurbaskanı Inönii ile Genelkurmay Baskanı Fevzi Çakmak'ı bir arada gösteren bu fotoğraf 1941 yılında çekilmiştir. Emeklilik kararına kadar iki eski silâh arkadası arasında bütün münasebetler her bakımdan normal şartlarla gelişmisti .. Disi Bond MODESTY BLAISE Uı'M'l BULMAMCZC» NABİU2 KAGITCI 84 Deheeeeyt kahpe hayvanlar! Artık hay\anlar da kahpeydi. lâçka cıvatalar da Yalnız hayvanlar, yalnız '.âçka cıvatalar mı? Devır de, devran da, alan da, satan, ıp tutan da! Ne duruyordu bu memleket, bu memleketm insanları ne duruyorlardı? Bırak memleketin ınsanIarını, demindenberi ana caddede bir aşağı bir vu karı. haberı kendi partıhlerine ulaştınyordu da, kılları bıle kıpırdamıyordu be! Ne zarnan duydun? Kımden işittin? Ne zaman duyduvsa duydu, kımden ışiUiyse ışittı. Herifi alıp gotürmüşlerdi işte! Yuuuh, yuhtu ervahlarına be! Meydanlan doldurup. adama alkış tutan, gırtlakları parçalanırcasına Yaşaa'», «Var oool'», « Allah kem nazar dan saklasuın!» diyenler miydi bunlar? Herif Allah yolunda zındanlara atılıyordu da. kimsenin »!dırdığı yoktu. Bu muydu insanlık? Particilik, Allaha bağlıhk bu muydu? Deheeeeeyt geçmişini bellediğimin hayvanlan! Hızını alamadı. kamçısını kimbilir kaçıncı sefer şaklattı beygirlerinin yeleleri üstünde: Kansızlaaaar, uyuşuklaaar, deyyuslaaaaaar! Sehrin iktidar partililerinde sevinç, muhalefette. ama daha çok da yeni parti'lilerde mosmor bir öfke, bekleniyordu. Yeni parti'hler, ne türlü davranmaları gerektiği üzerinde henüz tam bir karara varamamışlardı. Durura herhalde ll'ce, Genel Merkeze bıldirılmış. alınacak direktif bekleniyor olmalıydı. Zâten aklı erenler, « Yapılacak en doğru hareket. Genel merkezin direktifini beklemek!» di yorlardı. «Dini siyasete âlet etmesi doğru değildi!» Genel merkez çok geçmeden yayınladığı bildırı'de: « Herhangi bir uyemizin yaptığı konus ma partimizi ilzâm etmez» demişti «Tüzuğümüz meydanda. Konuşmada suç unsuru varsa, Ugililer gereken işlemi yaparlar...» Öbür muhalefet partilileri de paylâşıyorlardı bunu: « Genel merkez haklı!> • Tabi canım. Başka türlü hareket edemezlerdi..» • Dinin siyasete Slet edilmesi esasen hog de* gü!» « Değil mi ama?.» • Evet ama, herif haftalardan beri dini siyasete âlet edip duruyor. Isteseler mâni olatnazlar mıydı?> Kıskıs gülünüyordu: « Canım efendim fazla eşeleme...» . Neden?» « Bu memlekette oy »labilmenin en pratik yolu dini siyasete âlet etmektir. Üyesine dur demedı. işler sarpa sarmca, herifi feda ediverdiler!» « Orası öyle. Demek iktidarın susuşunda sebep varmış?» « Elbette mirim. Ismet'i yeni mi tanıyonız? Sustu mu. bil ki altında bir Çapanoğlu var!> • Valla ben onu bunu bilmem. Benim bildiğim, bu memlekette ne Demokrasi olur, ne de kakokrasi. Bir elleriyle verdiklerini öbür elleriyle çe kip alırlar!» « İsmet dedin ama. îsmet'in suçu ne? Hüku metin basmda İsmet yok ki!» « Olmasın. İlham onun. Hani imkânsız ya, gün gelse de iktidar muhalefete, muhalefet de iktidara geçse, soz gene de Ismet'ındır, onun dedıği olur!» « Yok artık, deve..> • Farzı muhâl, iktidar yer değıştirsin de gör deve mı, fil mı?» . 7» Günlerden beri «Allah yolu», «Din doğrulan» üzerıne çektıği nutukları, son gunlerde doz bakımmdan gerçekten de tadı kaçırıp, bardağı taşırmıştı. En son konuşmasında Sevgılı vatandaşlarun. azız din kardeşlerım» diye başlamış. «Siz her şeye kaadırsiniz. tstersenız Hılâfetı ve saltanatı bile getirebilirsiniz» diye ardını getırmış, « Ve ge tirmelisiniz!«e varmış. tutucularla gericileri coşturmuştu. Coşmuşlardı ama. gene de bilıyorlardı iktidarın «lsmet«ini: Susar susar, tam zamanında '. O gün Kudret Yanardafın, kanma susamişçasına yaptığı konuşmada cosanlar, adamın tutuklanışı karşısında sinmis görünseler bile, alttan alttan homurdanıyorlardı gene de: ı « Harekete geçti Deccâl'ler!» « Seçimlerin ?.refp?inde bu ne cesaret?» « Ne demiş adam? îsterseniz Hılâfeti ve sal tanatı bile getirebılirsınız demış.» « Onunla kalmamış hocaefendi. getirmelısina derni». Lâf aramızda, ne demektır bu? Zorla da, jer le de getirin demektir. Yâni?» « Mâlum efendim. mâlum! Fena mı olur sanki?. « Aman efendim. fena olur mu? Fena olrnar amma. her şey yerinde ve tam zamanında söylenme li. Vakitsiz öten horozun boynunu koparmazlar mı?» « tvi ama, hani Demukraasi vardı?» « Bu memlekette iplerı kendi ellennde o'mıyanlara ne Demukraasi var, ne de kakukraası'. « Eeeh. bu gidışle başlarına elbette taşlar ya ğacak bir gün'» « Ona ne süphe? Kurban olduğumun parmağı yok ki fözlerini oy«un!» « Bir frün bir tufan, bir âfât. bir zelzele..» « Allah sen gösterme yarabbi!» « Gö'stereceeeek. hem de öyle bir gösterecek kiiii...» • Kendi yolunda fedâyı cân edenleri sahıpsız bırakmak şânından mıdır?. « Hlşâa. imkân mı var?« « Adamcağızın suçu ne? Zâtı Kıbriyâ'nın nâmı zîşânı'nı ilâya müsaraat!» « Mület millet değil ki..» lUet. hâzâ lilet'» « Arabacının dediği gibi, kanları donmuı, uyuşuklar mecmuası1» • Uîan şöyle bir davran, aç livâyı şerif'i çek al adamcağızı ellerinden. gdster kendini.... • Hayımr, bek'er. Bakalım ne olacak..» • Hazreti Isa'yı çarmıha gerdirenler bunlar değil mi?» « Susssss'» • Sus ama, sus sus sus.. bıçak kemiğe dayandı artık'» « Daysndıysa huruc eyle, aç livâyı şerifi Ntı duruyor?un?» « Viran olası hânede evlâdü ıjâl var!» SlZE NASİMATTA BULUNA AYNISORULAR Nitekim üç gün sonra, Sılivri'ye yıne beraber gıttisımiz zaman, aynı sonılarla karsılaşacaktık. Otomobilimiz çarşıda durdugu zaman, büyük bır kalabahk Maıeşalın etrafım sardı, bu kalabalık partizan bır kalabalık değildi. Büyüğe, kahramana, kurtarıcıya, meydan muharebelerini kazanmış şerefli bir askere karşı duyulan sevgınin topladığı bir kalabalıktı. Bu kalabahğın gözleri ıftihar, sevinç, hayret duyguları ile kanşık bir pmltı ile yanıyordu. Bu büyük askerle karşılaşmış olmanın imtıvazına inanmayan o imtiyaza doyamayan, hıssettiği saadetın büyükHigünü kavrayamayan insanlann ha:ı \ardı üzerinde. O sırada bır kadm kalabalıgı yararak Mareşalın yanına kadar yaklastı, kucağında taşıdığı hasta çocugu cnun önüne uzatarak: «Kurban olaynn paşam. ne yaptıksa fayda vermedi. hasta yavruma elini bir sür iyi olsun:.» dedi. Jones TIFFANY JONES « • « • • • • • • I • •• • • • • • • k^u veresim: AYHAN BAŞOĞLU i JNTİKAM YEMİNİ HALKIN KANAATİ Mareşal'ın şöhreti bir mesıhin şöhreti gibi halkın muhayyilesinde kartal kanatlan takarak bir sınırdan bir sınıra gıdıyordu. Bir efsane kahramanı^ mil (Uevamı vsr) 1 L Â N tzmlr 500 k?silik Toplum Polisl Sitesi mimarl proje yanşması 17/7/1969 cumartesi günü aşağıda belirtilen şekilde sonucianmıştır. Î.TO. 1. rtdül Tanju Kaptanoğlu Î.TO. 2. ödül Orhan G&çer 3. Nursel Onat D G.S.A. Muamrner Onat D.G.SJV. Erman Tumca D G S.A. Ismail Tekoğlu DGSA 1. Mansiyon Orhan Dinç Î.T.Ü. 2 Mansiyon YasaT Yalçm t.T.Ü. öner Tokcan D.G.SJV. Cengiz Eren D.G S.A 3. Mansiyorı Yüksel TUr ÎT.Ü. t. Yalçın tlerl Î.T.Ü. 4. Mansiyon öner özyar Î.T.O. Tamay SUtmen t.T.Ü. 5. Mansiyon Umut înan Î.T.Ü. SATIN ALINAN PROJELER: 1. Filiz Erkal O.D.T.O. 2. Yılmaz Sargm ÎT.Ü. 3. Aydın Ay ÎT.Ü. Emre Karcıoğlu ÎT.Ü. Yardımcılar: önder Peker Mimar Ege Yurtay Dahill Mimar 4. Faruk Çakılcı ÎT.Ü. Yılmaz Çakılcı D.G.S.A. Proje)»ı Ksvaklıdere Tunalı Hilml caddesi No. 97 kat S te l"/7/l969 gtinünden 30/7/1969 gününe kadar 9.00 • 18J0 arası »ergılenecelctir. (Basm: A12832197U9045) D. B. Deniz Nakliyatı T.A.Ş. Genel Müdürlüğünden (PERSONEL ELBISESI İLE AYAKKABI SATILACAÇTIR). 1 Tesekkülümüz personeline ait çok mıktarda el oalto VP ayakkabı satılacaktır. 2 Satıhğa çıkanlan malzeme Eminbnü. Reşadıye Cartdesi D.B. Deniz Nakliyatı T A Ş Malzeme Müdürlüğü 10 No.lu anbarında her gün saat 14 00 ile 16 30 arası görülebılır fFazl< malumat istiyenler Genel Müdürlüge müracaat eriebılirl 3 Buna ait teklifler, en geç 18 1969 günü lfi30'a kadar Fındıklı. Meclisi Mebusan Caddesi No 93 95 97'rfe Satınalma Baskanlıgma tevdi edilecpktir 4 Tesekkül ihaleyi yapıp yapmamakta ve dıledığıne vermekte serbesttir. (Basın: 19682 • 9044) Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkezinden 50 adet malül arabası ihale suretile vaptınlacaktîr. Buna ait sartnameler Ankara'da Genel Merkez'rlen, tstanbul'ds KIZILAY tstanbul Müdürlügünden temm edilebilir Teklifler en geç 5.81969 salı günü saat 16'ya kadar Genel Merkez'e verilmış olacaktır. Po«tada vâki gedkmeler nazan dikkate alınmaz. Demegimiz 2490 sayılı kanuna tâbi degildir. (Cumhuriyet: 9C4fl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle