03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖ7*T 2 Temmuz 1969 CUMHL r.lYET ca Yazılann öğrencilerle ilgili kısmına geçerken, öğrenci kitlesinin öncelikle matematiksel yönden kıymetlendirilmesinde fayda görüyoruz. Bütün dünya üniversitelerinde olduğu gibi Türk üniversitelerinin de en dinamik. en devrimci parçası sayılan öğrenciler, Türkıye'deki 19 24 yaşlan arasındaki gençliğin ancak yüzde 5.3 üdür. Aslında bu oran acı bir gerçek olduğu kadar, geri kalmışüğuı da ifadesidir. Türkiye Cumhurıyetinin nüfusu 1968 yılmın soniarına doğru 33,000,000 olarak tahmin edılmıştir. Mevcut insan sayısının 2,700,000 kişisi 1924 yaş gruplan içınde olup yani yuksek öğlamı 4,100,000 kişinin üstünrenim çağındadır. Ancak bu sadeyken, Sovyet yetkilileri bu yının yalmz 125,900'ü yuksek miktan 1970 yılmda 5 milyona öğrenim yapmaktadır. Bu ora çıkarmak istiyorlar. Sovyetler nı başka bır şekllde ifade etBırliğinde yuksek öğrenim yamek gerekirse, 1924 yaşlannda pan oğrencılerin sayısı 1 2 92 ki gençlerin sadece °ı 5.3 ünün yaslanndakî nüiusun °o 29"u o. yuksek oğrenim imkânlarına saluyor. (3) hıp olduğu gorülür. (1). Başka bir örnek İsveçten v6Amerika Bırleşik Devietlerinrelım. İsveç hükümeti 1967 ade 1965 yüında Üniversitelerde raştırmalan sonucunda nüfuokuyan bütün öğrencilerin topsunun 7,84735 kişi olarak ilân lamı 5.570 000 kışı ve Amenkaetmiştir. Isveçte Üniversite çanın nüfusu 1968 yılında 201, 750, ğında olan nüfusun toplamı 000 olarak tahmin edılmektedir 614,831 kişi ve 1967 yılında tsyani Türkiye Cumhuriyeti nüfu veçte yuksek öğrenim yapan sunun 6 katı. Öte yandan AmeöğrenciJerin toplamı ise 98,367 rikan Üniversitelennde okuyan kişi olarak tespit edilmiştir. öğTenci sayısı 19 24 yaşlanndaki Böylelikle tsveçte Universite nüfusun °o 46'sı olurken, Türkiçağındakı gençlerin °o 16 sının yede yuksek öğrenim yapan öğyuksek oğrenım yaptığı meyda rencilerin 44 katı olroaktadır. na çıkar. (4) (2). Fransanm nüfusu 1968 hüküSovyeüer Birliğınin nüfusu met tahminlerine, göre, 50.662, lse 1968 tahminlerıne göre 236, 000, halen Fransa'da 23 Üni700,000 kişidir. Yani Türkiyenin versitede 612,000 ogrenci okur7 katı. Sovyetler Birliğinde ıse ken 1924 yaş grupunun °o 18'i 196667 öğrenim yılında, yuksek yuksek öğrenim yapmaktadır. öğrenim yapan öğrencilerin top Bu sayılan Türkiye'nin ölçüleri GençliU ve Yuksek tahsil ile karşılaştırırsafc şu sonuç çı kar. Türkiye nüfusunun 13 katı fazla ınsana sahip olan Fransa da yuksek oğrenım yapan öğrencilerin sayısı TUrkiye'den 6 defa fazladır. (5) Ergutı Ve Yrnıanislan Yukanda verilen örneklere bakarak, bu ülkelerin ılim yonünden en ileri milletler olduğu veya Türkiye'nin bu ülkeler kadar zengin olmadığı hattâ sözü geçen bu Ülkelerin asırlardan beri bir eğitim savaşı içinde olduğu ve Turkiyenin bu mücadeleye yenl başladığı gibi çeşitli görüşler ıleri sürülebilir. Bunun içın konumuza son ornek olarak, Turkiyenın koşullanna oldukça yakın, fakat gösterilebilecek örnek ülkeler içinde en düzensiz ve en zayıfı olan Yunanistanı aldık. Yunanistanın 1965 yılında nüfusu 8,550,000 kışı olarak tahmin edilmiştir. (Turkiyenin nüfusu 1965 sayımına göre 31,151, 000 dir.) 196465 öfrenim yüında ise Yunanistanda yuksek öğrenim yapan öğrenci sayısı 53,305 kişidir. Ayni öğretim yılında Türkiye'de yüksek öğrenim yapan öğrenci sayısı ise 84,335 kışıdir (Fakültelerde okuyan öğrenci sayısı ise 52,768 kişidır) 1965 yılında Yunanistan da 2024 yaş gruplan arasında 616,051 kişi varken Türkiye'de 2,344,136 kişi varmış. İşin en acıklı tarafı 196465 oğrenim yılı içinde Yunan Üniversıtelerin deki öğretim üyelerinin sayısı 1.161 iken. Türk Ümversitelerindeki doçent ve profesörlerin toplamı 1,225 kişidir. Yunanistanda yuksek öğrenim yapan öğrencilerin 2024 yaş gruplanna olan oranı "o 8.6 yı bulurken, bizim Devlet Plânlama Teş kılâtı bu oranı tkinci Beş Yıllık Plânda varılması imkânsız bir aş?/ıa olarak hesaplıyarak 137273 yılmda oranın 6.3 çıkanlmasını öngörmüştür. (6) Şimdi üzerinde durulması ge reken başka bır nokta, Üniver Diçi Bond MODESTY BLAISE sıtelerden mezun olan öğrencilerın sayısıdır. Başarı oranının duşuk olduğu Türk Tniversıtelerınde okuyan tum öğrencıyı başarı orarunda göstermeğe imkân yoktur. 1965 yılında Türkıye'de bütün yuksek öğrenım kunıluşlanndan 9,238 kişi mezun olmuştur. Aynı jal içinde Yunan Üniversıtelerinden 6.337 kısı mezun olurken îsveç Universitelerinden 10^62 kişi mezun olmuştur. Amerika Birleşik Devletlerinde ve Sovyetler Birliğinde ise sayılar bas döndüriıcü bir hn la yükselmektedir. Amerika'da 1966 yılında Universitelerden 555.613 kişi mezun olmuştur. Aynı yıl Üniversitelerde >Tilnız doktora çalışmalannı basan ile bitirenJerin sayısı 18,239, tüm Türkiye'de joıksek oğrenım kuruluşlarından mezun olanların iki katıdır. Sovvetler Birliğinde 1966 yılında Unıversiteler 432.000 mezun vermış ve bu miktarın 179,000'nini mühendisler ve 26,000'ini Tıp mezunlan meydana getirmıştir. Hele Teknik öğrenimde verdikleri mezun sayısı 1967 yılında Türkiye'nin 95 katı olmaktadır. Durumu böylece gördükten sonra, Türkiye Üniversitelerinin açmazı ve içinde döndüğü dö ner dolabın şekli daha da belli oluyor . Türkiye'de daha fazla eleman yetiştirmek için yeni Üniversite açılaniaz zira öğretim uyesi yok... Öğretim üyesi yetişmez. para yok . Para yok zira Türkiye gelır kaynaklarım yeten gıbi kullanamıyor, ekonomisi dış yardımsız ayakta duramıyor . Türkiye gelir kaynak lannı kullanamıyor çünkü elınde kullanacak teknik eleman yok.. Türkive'de geniş ölçüde teknik eleman sıkıntısı var zira yeteri derecede yetiştirecek yuksek okul ve fakülte yok . Dolayısiyle yeni Üniversitelerin açılması, halkın egitılmesı lâzım . Fransız ofrencilerı liderı Danıel, CohnBendit lePaLıstanh Tank Ali, Londra'daki bir gösteride. sorusuna Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektöriı Kemâl Kurdaş, «Bu açıdan öğrencilerin makul bir oranda oy hakkı ile ySnetime katılmasını uygun bu lurum, zatpn Akademik Konseye bu yold/. tekliflerim oldu» demıstir. sinde şımdiye kadar öğrencilerın yönetime katüdığını gördünuz ve bühassa sızın tarıfinize uyan ikinci bır demokratik Ümversıte gösterebıhr misiniz? Bunun hiç önemi yok. Dün vanın başka hiç bir yerinde böyle Iniversite kurulmamış olabilir fakat bu bizim böyle bir Üniversite yönetimine hak kazanmadıpımızı göstermez. Biz ilk olahm başkalan bizim açtığı mız yoldan yürflsünler.» diyerek savunmuşlardır. Universite öğrencilerinln akademık mücadelesı, bütün Dünyada devam ederken çeşitli uluslarda ortaya değişik sonuçlar çıkmaktadır. Amerikada yetkıliler hergun çıkan yeni karışıklıklara ve son derecede kızışan mücadeleye karşı sert ted bırler istemekte, çözüm yolunu hapis cezalan ile dolu kanunlarda aramaktadır. Ancak geçmişten çeşitli örnekler, çıkartılan sert kanunlann sosyal değişimlerin önünde bir ise yara madığını göstermıştir. 1968 MayısHaziran aylannda ilk öğrenci hareketlerinin başladığı Fransa'da ise idareciler çok daha ileri görüşlü davranarak 13 Kasım 1968 de Üniversite reform kanunu çıkarraışlar, ve oğrencilerin yönetime kısmen katılmasını sağlamışlardır. (Yenı Üniversite Kannnn, Üniversite Yönetim Kuruln ö|Tetrın üyeleri ve öğrenciler tarafından seçilir, şeklinde yürtirlüfe girmiştir). Türkiye'de ağır işleyen mekanizma, zaman zaman öğrenciPolis çatışmasını meydana getirirken, îstanbul Üniversitesi ve diğer ana Uni%'ersıteler. Universite Kanunu için komisyonlarını ancak haftada bır kere toplayarak Meclıse sunuiacak; tasarılannı hazırlıyabildiler. Simdi meclisler ne zaman toplanır, Üniversite reform tasarısı tartışüırsa... hepsi bir bardak suda kopan fırtma .. Üniversiteler reform kanunu o zaman gerçekleşecek. 1 Genel Nüfus Savımı, Milll Eğitim tstatistikleri, Dev let tstatistik Enstitüsü, Ankara 1968. 2 Statistical Abstract of the fnited States. Washington D.C. 1968 3 U.R.S.S. Ouestions et r6~ ponses Editions de I'ajence de presse Vovosti, Moscoa 1968. 4 Statistisk Arsbok för Sverige 1968 The National Central Bureau of Statistics. Stockholm 27. 5 Educational Reform in France. Service de Press et d'lnformation AMB. 6 Concise StatLstical Yearbook of Greece. National Statistical Service of Greece, Athens 1968. Karafakioğlu îstanbul Teknik Üniversitesi Rektorü Prof. Bedri Karafakıoğlu ise, «öfrencilerin fikirlerinden komisyonlarda faydalanı>oruz. Bir de kanunda öğrencilpr fakülte jönetim kuruluna katılabilirler deniliyordu. Biz bunun her zaman katılabilirler şeklinde değiştirilmesini teklif ettik. Bunun dışında bazı Üniversitr karma danışma kurullan teklir edildi. Öğrenci ör (rütlerinin tüm öğrencij'i daha iyi şekilde temsil edecek yol da düzenlenmesi faydalı olacak tır. O takdirdr bo örgiitlerdcn de fikir alınabilir. Öğrencilerin oy vererek jönetime katılması Anayasada yasaklanmış tır. Bu hak yalnız öğretim üyelerine verilmiştir, onun için bu konuyu fazla deşmeğe lüzum yok» demiştır. Orta Doğu Teknik Üniversite. sine mensup çeşitli öğrenci cemiyetlerinin başkanlan, öğrencilerin yönetime katılmasını « . tabıi bunun yani sıra Ümversitenin muhtar olmasıra ve öğrencilerin yönetime ıştırak etmesini arzuluyoruz. Dünyanın hangi Üniversite Yarın : Gençlik ve Yuksek Tahsil Öğrencilerin isyanı OBAOA ÖHSMU KİPE. Ç i î sıe. AOAMDIB Şımdi bir de bu şartlara ısyan eden öğrenci kitlesi var. Öğrencilerin isyanı yalnız Üniversıtelenn aksıyan idaresine karşı olmuyor aynı zamanda toplumun bozuk düzenine karşı da oluyor. Bozukluğun gıderilmesi içın değişiklık istiyorlar, hemen bir çözüm yolunun bulunmasını talep ediyorlar. Oğrencirun isyanı haklı fakat her probleme hemen çözüm yoIu bulmak imkânsız. Söz gelişi, FullTime ve özel okullar probleminı ele alalım. Türkiye'de yuksek oğrenım ile ilgili dertler yetmiyonnuş gibi bır de ozel okullar meseiesi çıktı. özel okullar için ne söylense kabulümüz, FullTime'a cânı gönülden taraftanz ama işin bır de başka yuzu var. Eğer FuUTime tatbik edilirse, özel okullar öğretim üyesi bulamıyacağı için kapanmak tehlikesi İle karşı karşıya kalacak. Hadi diyelim bu da kabulümüz, kapansınlar ama ya özel okullarda okuyan ve sayısı 30,000 e varan öğrenciler ne olacak? Bu kadar insan sokağa mı dökülsün? Yok bu çdzüm yolu değilse, FullTime'i nasıl tatbik edersiniz? îşte bu durum özel okul ve FullTime sorunlanna hemen bir çözüm yolu bulunmasına engel olurken, öte yandan FullTime ve özel okulların istismar vasıtası olarak kalması öğrenciler arasında sürek li memnuniyetsizlik havası yaratıyor. öğrencilerin akademik sorunlara karşı isteklerl bütün dünya'da aynı, eğitim kunıluşlannın değişen DUnya şartlarına ayak uydurmasını, daha iyl eğitim ve büimsel çalışma, Ö ğ rendlerin Üniversite yönetlmine katılmasını istiyorlar. îstanbul Teknik Üniversitesi öfrenci Birllğı Başkanı, Tank Almaç daha iyl eğitim ve bilimsel çalışma için öğrencilerin ar zularını şöyle ifade etmiştir. Bizim efitim kadrosunun büyük bir kısmı toplum mekanlzmasının dlşlileri arasında öğütülmüştür. Mbnar olan hocalann çoğiı is yspar konkurlara girerler, çesitli tasarruflarda söz sahibldirler. Eğitim dısına verdikleri bu rmek kendllerinin zamanını daraliır ve sonunda bizim etitimimid aksatır. O zaman birinci derecede sıkıntmız öğretim üyeleri oluyor? Öğretim üyeleri dışarda belirli koşullar içinde çılısmalı fakat bu mekanizmarun dlşlileri arasında kaybolmamalıdırlar. Başka? Bizde hatalı bir efitim geleneği vardır. Öğrenciyi ve onun (elifmesini hiçe sayan bir eelenek, yani tek vonlü ezberci, araştırma güdümü göslermeven bir gelenek. Hem ders prog ramı olarak hem öğretim üyelerinin darranjşlan bu yBndedir. Öte yandan, «öğrencllerin oy hakki kazanarak ySnetime kstünuuıns tanftar mısınız?» KAGITCI 59 Geçmiş olsuuuun! Sebep olanlar kebap olsurüaaar! Teklif varakasmı yeniden salladı: Ve işte par'ınizin teklif varakası.. Onu şurda, gözlerinizin önünde doldump ev\'elâ partinize sızler gibi üye, yani hiçbir rütbe ve nişanı olmayan. alelâde bir vatandaş gibi sıraya gireyım müsaadenizle! Cebinden stilosunu çıkardı, hafifçe titreyen eliyle varakayı çabucak doldurup tl başkanına uzattı tl başkanı için iki de tanık gerekivordu. Oradakıler gözlerini yumup bastılar imzayı. Kudret Yanardağ, varakayı yeniden alıp tekrar salladı: İşte şimdi sizler gibi bir partüi, sînel millette sizler gibi nâçiz bir vıtandaşım! ll başkanı hemen taş koyarak fısıldadı: Hepsi partimize kayıtlı olmıyabilir! Kudret Yanardağ inadına: Evet muhterem partili arkadaşlarım, dedl. Burada toplanan bilcümle vatandaşlarıııu partimizden sayıyorum. Çünkü partimlzden ol mıyanlar, henüz kaydolunmamışlarsa bıle. bize karşı olan teveccühlerinden dolayı buraya gelmis, bize şeref vermişlerdir! Bravoooo! Şerefin vaaar olsun! SözU yeniden, heyecanla aldı: Başkan beyin zannettiğl gıbi. vatandaş kalplerindeki sevgi, birtakım formalitelerle geçekleşemez. ÇÜnküüü bu millet damarlanndıkl asll kanın sevkiyle, gemilerinin teknesini gümüsten değil, altından; yeikenlerini de atlastan değil canfesten yaptıracak kudrette ileri, zeki ve zengin bir millettir arkadaşlar! tl başkanı başmı avuçlan içine alarak balkon kapısından odaya, ordan da parti binasının çürük tahtalan basıldıkça gıcır gıcır öten tozîu sofasına kaçmıştı. Kâtip yanına geldi, ne oldtığunu sordu. Cevap verecek durumda değildi. Herif korkunç bir demagogtu. Demagogtu ama, ne yapabüirdi? Hiç istemediği halde üye de olmtıs. işin kötüsü, yönetim kurulu arkadaşlan herifi bagırlanna basıvermişlerdl bile. Dışandan yansıyan çılgın alkışlan ürkütül müş kocaman bir kuş vahşilif5 içinde dinled' Hayır hayır, onun anladığı particilık bu değıl dl. Onun anladığı particüikte «Yalan». «Riya" «Samimiyetsizlik» yoktu. olmamalıydı. fki me: rutiyette dc bunların daniskasını kullanan ha tiplerin sonı ne olmustu? Hiç. Kırkaltı seçim!.^ rinde iktidar halkı aldatıp iktidara âdeta 20' la geçmiştl de ne çıkmıştı? Serbest fırka HB'K fırkası çatısmalannda da bu türlü demagojta'/ı çeşldi revaç bulmuştu. Sonrası? «Hebâen mansura!» dedl. Adam «Palavra»sına yeniden başlamıştı: Dinsiz millet <aşamaz ary • daşlar! Bunrj yıl aziz ve kutsal olan, mübarek dininizl e!in;7 den aîıp, mukaddes camilerinizi depo olarak kullanan, oralara askerleri dolduran bir iktidn n Cenabı Allaîı elbette kahhar ismiyle kahre decektir! îl başkanı deli gibl koştu, adarm eteğinden çekti. O, tmmadı bile. Başkamn eline kuvvetle vur duktan sonra: Eteğimi çekme başkan! diye bağırdı. Benı din, Allah, zatı Kibriyâ, Zülcelâl yolundan slı koymıya kalkma' Aksi halde sillei Rabbani'vı yer. ters mers olursun! Coşmaya hazır kalabahk yeniden, her zaman kinden daha büyük bir heyecanla klmbilir ka çmcı sefer coştu: Var ooool! Nuuuur ooooool! Kimse bizi Allah yolundan saptıramaaaz! Partimizi sıratı müstakiımde gormek i*tiyoruz! All'nin arslanı devam eeeet! Devam devaaam! tl başkanı bitmiş, harâp. kâtibin odasına koş.u Titreyen sesfyle: Sabotor, dedi Bu adam mutlaka sab> tör. Bir kâğıt ver bana, çabuk bir kâğıt. Partlyi sabote ediyor, başımıza belftlar yağdıracak. 3u şartlar altında ben, ben, ben. . Kâtıp bir tabaka beyaz kâğıt uzattı. Aldı kâğıdı. Dışardan yansivanlan endişeyle dinlemeğe basladı. On milyon kılometre murabbalık bu vatan, korkaklık, pısınklık, daha fenası da din 1 mübin'den sapma yüzünden onda bire indıysa, bunun vebâli bir parça da sizlerde, babalanmu, dedelerimiz, amca, dayılanmızda ve nlhayet bende, sizde, hepimizdedir. Bundan sonra gözlenmizi açaJım arkadaşlar! Vereceğimiz kutsal oylarla, başımıza geçireceklerimize çok dikkat ed> lim. Gözii kapalı oy vermiyelim. kanmıyalım. aldanmıyalım. Kanarsnk, aldanırsak emin olun duşmanlar bize bu toprakları da, onda bire mmıs, a\ııç ici kadar ufalm^ş bu kutsal toprakları • » 3 çok göreceklerdir. Çünkü bu millet. evet tekrır edeceğim, tekrarında fayda vardır, bu millet gemilerinin teknelerini pırlantadan, yeikenlerini canfesten imâl edecek kadar zengindır arkadaşlar! Bravoooo! Bravo, bravo, bravoooo! Tasa, varooooir Oylanmızı sana vereceğüiiz! Allah seni, senin gıbileri kem nazardaa Saklasın! O, sözlerini noktalamak için az durdu, bahğa tıpkı tıpkısına bir kral azametiyle baxtı, uzun uzun baktı, sonra: İşte arkadaşlar, fledl, sözleriml bağlarken tekrarhyorum: Gemilerimizin tekneleriui canfesten, yeikenlerini de pırlantadan yaptırabilmemiz, kaybettiğimiz kutsal topraklanmua yeniden ele geçirmemız ve nihayet krallara, 'mparatorlara, cumhurreislerine el öptürebilmemiş içiıiin, derhâl partimize koşun, kayıtlannızı ya> tırın. Aksi halde her şey hebâen mansurâ! Canfesie pırlanta'yı ters yerlerde kullanm^, «Hebâen mansura»nın anlamını bilmiyormuş no çıkar? Bütür mesele, partili sayısını artınp ovlara konmak iktidara geçmekti. Daha doğrusu, kendinin seçilerek Meclise glrnıesiydi. Girinco ne olacaktı? Milletin karnı mı doyacak? Onda bire lnmiş vatan toprakları bir samanlann «Âl 1 Osman» ülkesi yüz ölçümüne mi varaoaktı? YOKsa gerçekten teknelerimizi pır'antadan, yelkenlerimizi canfesten mi imâl edecektik? Korkunç alkışlar arasında balkondan aynldığı sıra kalabalık, t: merkezinin daracıK nr»r* diven'.erinden içeri azsm bir sel gıbi girivordu. İl başkanı, şimdi ^rtık bosjalmış odBsında. ma» sasının başmda ıstifa dılekcfsım vazadursun. ^önetin kumlu Uyelert «Beyefendinnin çevresinl alm$, 'akdir ve tesekkürlerinı bildlnvor. görülmemiş bir heverıanla ıtisın kalkışarak dını vaptırmağa savaşıyordu. Kâtip bu işe yetmiyecekti Eline Kalem, önüne bir ma«a çeken 11 yönetim kurulu Uveleri d9 kayda başlamıçtı ki, Kudre' Yanard'ag. Nefise'yi elinden çekerek parti binarndar. asağı indi. liris irdaydı. Hevecanla boynuna sanldı: (Oevamı var) •» • • • « » • » • • ••• a ••••••«•• • • • • • •• • j Tifffany Jones tlFFANYJOHES Q"U ve re5.m:AYHAN BAŞOĞLU | YEMİNİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle