23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE DÖET daha uygun olur ve yüz bînîerîs liranın tasarnıf edilmesine ycl açabilirdl. Aslında yukanda söylenenier ne yerü bir durumun ifadesicır ne de şimdiye kadar bilinrruyen bir konunun açıklanmasdır. Klâsik üniversiteler için def.şik tarihlerde çeşitli Kişiler ayıu sözleri defalarca söylemişlerdir Onun için klâsik üniverslte'.erin sonınlarını tekrar tekrar orayz dökmenin bir anlarnı olmad;4: sibi faydası da olmıyacafı bua dan çok önce belli oluıken. Türk toplumu klâsilt üniversitsler için beslediği olumlu tur.it lerini 20 yılda yudum yadunt yutmuştur. 30 Haıiran 1969 CUMHl «Atıl belki çok sgır bir keUme, klâsik ünıversiteler hiç bir zaman Atıl olarak kalmamışlardır, fakat 1946 63 yıllan arasında çok ağır nareket ettikleri bir hakikattir. Bugün yüksek öfrenirnde görülen çeşitli aksak lıklan o nllara bağlıyabiliriz. Çok daha dinami hareket edebilirlerdi.» ÎYET I945yılmda Ergun ÇAĞATAY Klâsik Vnivetsitelet dar dertle doludur. Bütün fakültelerde sınıflar kalabalıktır. Ankara Üniverıitesi Dil ve Tarih Cografya Fakültesi Dekanı Prof. Tahsin Öıjüç îstanbul Fen Fakültesinde 20 kişilik labarotuvarlara 5 kişi 0 aluıır, jeoloji bölümünde labarotuvar uygulamalarında 5 kişiye bir mikroskop düşer. Öğretim üyeleri, maaşlarının azlığmdan îikâyet ederek kitap tıcaretine dalmışlardır. Hele dışarda para kazanmak imkânına sahip olanlar haitada iki saatini fakültesine zor ayırır. Bunun en canlı ör neği İstanbul H. Fakültesi öğretim üyesi Prof. Hayri Domaniç'in söyledikleridir. Öğrenci ve öğretim üyesi arasında kurulması gereken dialog için fulltime gerekli değil midİT? Fulltime bu ilginin kurul mas: için gereken şartlardan biri dir fakat gereken yegâne unsur değildır. Bakın bizim kürsüde her profesorün ders vermesi için yeteri kadar saat yoktur, her kes bir iki saat ders verebilmek içın birbirine girer. Benim payıma iki saat düşer. Ben şimdi ne yapayım, haftanın diğer altı gününde odamda oturup kitap mı okuyayım? Eğer ben odamda oturarak öğrencilere faydalı olacaksam... ben bunu tahmin etmi yorıım. Yazıların bundan sonraki kısunlannda klâsik üniversitelerin, yani İstanbul ve Ankara Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinin sorunlarında ısrarla durmayı lüzumsuz sayıyoruz. Gerçi klâsik üniversiteler kapılannın anahtar deliklerine ka FULL TİME sorunu Bazı öğretîm üyeleri. üniversitelerdekı öğretim üyelerinl meslekleri dışarıda para kazanma imkânına sahip olanlar, ve olmayaniar, diye bir ayırıma tâbi tu tuyorlar. Buna göre dısardan ka zanç temin eden öğretim üyeleri nin fulllime'in karşısmda olduğunu ıddia ediyorlar. Bu tamamen kıskançhktan ibarettir. Onların da elinde böy'.e bir imkân oİ5a herhalde kullan maktan kaçtnmazlardı. Eğer fulltime taraftarı olan öğretim üyeleri bizden daha fazla öğrenciler le ilgileniyor, dışarıda çalışanlar dan daha iyi ve daha çok kitap yazıyor veya ilmi araştırmalarda bulunuyorlarsa, o zaman fulltime'i kabul ederim. Fakat bu söz konusu değildir. Siz fullüme'in tatbik edil mesine taraftar mısınız? Hayır, fulltime'in tatbik •dılmesine taraftar değüim. Öğretim üyelerini üniversiteye bağlamak için siz nasıl bir çözüm yolu tutardınız? Benim profesör olarak maaşım ne kadardır bilir misiniz? ...?? (!) 1200 Türk lirası. Dışarda ça lışmasaydım 600 lira profesör taz minatı vereceklerdi ve kesintisiy le birlikte elime 1700 lira para geçecekti. Bazan yazıhaneye gelen iş sahipleri konuşma arasında bana maaşımı sordukları olur, söylediğim zâman kimse inanmaz. Çoğu dort, bes bin lira arastnda bir rakam tahmin eder. Size daha başka bir şey söyliyeyim, her yü Hukuk Fakültesine alınan öğren cı sayısınm neden bu kadar çok olduğunu bilir misiniz? ...'? (!) Sebep kitap ticareadir, bunun gerçekleşmesi içm de en faz la oy veren öğretim üyeleri birıncı smıfta ders veren öğretim üyeleridir. Çünkü dışarda çalışmayanlar açıklarını böyle kapamak zorundadırlar. Tabii bunun dışında öze! yüksek okullarda ders veren öğretim üvelsri vardır. İstanbul Teknik Üniversitesi Inşaaı Fakültesi Dekanı İlhan Kaya ker.disinin özel okulda ders verdiğini ifade ettiklen sonra, Teknik Üniversite öğretim üyelerinın tam bir rakkamla olma sa da yüzde sekseninin özel okul larda çalıştığını söylemiştir. Şimdi 1969 yılında biz bunlan söylerken, 1945 yılında Rektör, Ordinaryüs Prolesör Dr. TevflK Sağlam'm îstanbul Üniversite sinin 13. ders yılını açış konuşmasında söyledikleri, yıllarca önce mevcut olan gerçeklerin Burada önemle üzerinde du 25 yıl sonra hiç değişmediğini rultnası gersken bir noktş. vargöstermektetfiT. sa, klâsik üniversitelerin yoz<t Memleket... Bizden yelaşma sebepleri ve sonuçlarw.n ter sayıda ve daima daha yüfcbugün Türkiyede yüicsek öğresek nitelikte bügin v meslek nime olan etkJleridir. adamı istiyor. Üniversitemiz ise Türkiyede üniversitelerin muhyurdun bu isteğini karşıhyamıtarıyetlerini kazandığı 1948 yıyor ve karsılıyacak dururnda de hndan bu yana klâsik ümrersiğildir.» telerin kendi içine dönük kal:p Bu sözlerden yedl yıl sonra bilimsel yönden gelişmeraesi re 1952 yılında Ord. Prof. Dr. Phikendini aşma çabası gösterraelippe 5chwartz'dan üniversiteıo mesinin tek sorumlulan >".ne rimiz için bir rapor hazırlamaklâsik üniversitelerin idarec.le sını istiyorlar. Hazırladığı rari ve öğretim üyeleri olmakTadır. Ankara Üniversitesi Dil • Ta porda Profesör diyor ki, «Mevcut ihtiyaç Jereceleri ile ilmi arih ve Cofrafya Fakültesi De raştırma ve yetiştirme arasınkanı Prof. Tahsin Özjüç. <Klâdaki kifayetsizlik devam edersik üniversitelerin â:ıl o'.duguse yakın veya uzak bir zaman nu kabul eder misiniz?» sor* da iç teşebbuslerU beraber bin suna şu cevabı vermiştir: bir tUrlü muvazene bozukluilarım bekliyebilinz.r Ve en son olarak 1962 yılında Mıddle East Journal meomuasıMa 147 ler ile ilgili bır va zı vazan VValter F Weiker vaasmda. « (147 ler meselesi)... Türk cemivefinin bir çok Kadamelerinde. Türkiyedeki üniversite öğreniml konusunda uzıın zamandan beri mevcut olan memnunivetsizligin birikip nihavet açıâa %uruîmasından ibarettir Türk üniversiteierinirj çoğtmda öğretimin batı üniversitelerinin seviyesinin çok altmda bulunduğrmu ifade e t m « le haksızlık vapmış o1ma\nz» diye gerçeklere vakın bir lddiada bulunmuştur. Türk toplumumın kalkınmasma büvük çapta katkıda bulunacak klâsik üniversitelerin veniden dirilmesi için gereken dnv ramşlar samim! olarak klâsiK üniversitelerin kendi içinden gel melidir. Ancak bunun tan. klftsik ünıversitelerde radikal. bilyük, köklü degişiklikleri göze a. İan ve veni şartlara katianmaya razı öğretim üyelerinin mevcudiyeti şarttrr. Yarın : Öğrenci, üniversitenin esas unsurudur. KAGITCI 5T Sonra 930'lardaki Serbest Tırka Halk Fırkası patırtılarını unutmamıstı <!»h3. O zaman Atatürk fırkacılığa izin vermış, sonra da ıznini geri almış, Serbestçi'lerin arslerına karları yaîdırmı<ıtı. Şımdı de tpmet Paa aynı şeyi vapamaz mıydı? Of gıbı de yapaHı Ikınci Dünya Harbinde memleketi savs'i çckmıyan bu adam, oturdugu koltuşu ne dıyc başialarına versincfi? Onlar gecelik külâhıra ar.latsınlardı Kel Mıstığın. Deheeeyt arslarlarnıur!? Kel Mıstığın «Deheeev: grîlanlanıınm» diye, hayvanlarının veleler. üzerinde kırbacını kevifle' saklatarak caddelerder. şakır sakır geemesi milletin eözünden karrr.iTordu Hele «Mufettisler müfetti«i» diye 1snıd:kları adamla, Yeni partinin l! Baskan.nt avrı arabada görünce antenleri eerilivor, şakır şakır nereye gittikleri dikkati çekivordu. l<=ter misin herif Yerd oartive girsin? Girmiyecek ol'a ı * diye îl Başkanıylft aynı arabaya bin^in? Zorlu mebus olur ^^ ! Herifteki kalıbı kıyafeti görmüyor musun? Mebus da oljr. Ba'sar da.. Demek beraet etmiî? ( Hem de hakkın: hâkimlerden söke söke almak suretivle! Aşk olsun Araba, ardmda yığ n'.a rrerakhyı sürükliyerek ll Başkanhğı bir.asm» geldl, durdu Kel Mjstık çevık bir hare^ellç y«re atla^ı, «Muiettıiler mufettişı» }le eş: <H«n:m sultan» a yol verdi. llBaşkanı d»h»«riMo«B geiiysr, .Palavracı» dan huylanıyordu. Eerif agzı kalabahğın biriydi, muhakkak. B5yle>rmi Genel Merkez «evlevıyetle» tutar, îl Bsşianl.ğına getirmek isterdi. Onlarca önemli clsn iıatıun, nizam, hak, adaletten yana olmak deği . pslavrasıyla rnilleti arJır.a takmaktı. GeneL Verkezde de bu eSilimi gormüvor değıldı. Ne d.^e cndan söz açmıştı sanki Genel Merkeze? Bu. çok köhne fcir tinz monser! Aklından geçenler t u : ı buz oldu Efendim? cedi saşkınlıkla. Bu bina. divorunr... Yeni parti için çok hararj. Malum ya? ZarfTa nazruf meselesi.. ll Baskanı tası eed Ç'ne "^ovuverdi : Biz zarflan iktidara tıraktık. Tek meselemiz mazrufta! Merdiveni çıkscaktı. ^aLgecerek' Büyük bir lâf eri|;ıi3İ aıi sandınız? diy< sordu ll başkanı ayru zamanda şehrin tanınmış avukatlarından biriydi. almdı: Bü>ük değil. gerçek! Gerçeği nası! an'.ıycTsvaıur? Halkımızın arzu ve isteklerine göre davranışlarda! Halk din istiyor. d.yaiet istiyor.. siz? Ben değil. çankü benm şahsen önemim mah dut. Fakat partimizin uındcler.... Evet? Din ve diysneti !?:«€ ce, bugün için teenniyle hareket edi'.mesindeı: "rana.. Hanî zarfa deği] mazrjfa önem veriyordunuz? Simdilik politika yspıriİE da rrecburuz! Inşallah miıvaff£k o u*sunuz.. Merdiveni çıkmaâB başisdu Tahta. harap basa maklar çivilerinden lâçk» olmnşlardı ki. basıldıkça inlercesine gıcır gıcır edıyor, Kudret Yanardağ'ın znt zuıt zıııt'ları siliniyorda Yukarı çıktılar Merciver tsşında bir an duran Kudret Yanardağ az gerilerjsdeki İl başkanına duyurarak: . Ankara'ya gittiğim zaman Genel merkeze a» uğrıyacağım tabi. Daha yeni, partimizin serefıyl» mütenasip daha gösterişli biı binadan bahsetsem mi dersin? . , Nefise iki cami arasında kalmışa benzryorau. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal. Bın çıl gınlar gibi sevdiği kocası, öteki, düne kadar ajır» içtenlikler kurduğu ll başkanı! îl başkanına döndü: Ne dersiniz beyefendi? Ne diyeceğim? Selâvat kuvvete bağlı. Parti. nin bugün için parası... Kudret Yanardağ sözünü kesti: Bu işler sâdece partînin bütçesiyle olmaı. Gerçek partili, partisi için cebinden de harcama» nı bilmelidir! İl başkanı altta kalmadı: Kimbilir, belki çoook harcamışızdır.. Buyurun. benim odada istirahat buyurun! Kapıyı açtı, girmelerini bekledi. Kudret Yanaı dağ'ia Nefise girdiler. Nefi^e'nin gayet iyi bildiği, nice nice serüvenlerinin geçtiği bu oda maroken ka nepe koltuklar, ağır ceviz masa, tül perdeler, kornişli kalm perdelerie Hezeran iskemleler ve tam karsıda da Parti Genel Ba=kanının kalın bir çerceve içindeki büyütülmüş fotoğrafiyle derli topiuy du. İl başkanı: Çay? Kahve? Kudret Yanardağ: Az şekerli bir kahve bana. dedi. Nefise. koskoca ll başkanuıa karşı saygısızlıktr bulunmamış olmak için: «i; B*n hiç bir şey istemero, diye kıntü. Sabah tan beri adliyede, şurda burda burama kadar do' . dum. mersij . • İl başkanı kahve söylemeyi bahane ederek k. tibin odasına geçti. Tam çattık ukalâ dümbeleğiyle, dedi. Zile bastı, odacıya: Git şurdan bir. az şekerli söyle! Odacı çıktıktan sonra kâtibin masası yanındal ıskemleve ilişti: Hiç sevmem böylelerini. Sâyet partiye girerse, islerimiz adamakıllı zorlaşacak! Kudret bey mi? Ne boksa. Keşke Genr! merkeze telefon etmesevdiniz.. Ne bileyim? Bilir mivdim böyle ukalâ dümneleâinin biri olduğunu"* Kelle. kulak. kalıp. kıyafet yerinde sırnna. o kadar. Câhil. cehlini ukalâ'ık la örtmeğe çahsıvor. Bir şev değil. vukartsı da böv le gemi arslanlarına pek itibar eder hani. Aman canım, isterse etsinler Kafam kızarsa basarım isti fayı» Kahveci kahvevi eetirinceve kadar kâtibin oda smda kaldı. Sonra kaiktı. kendi kendine içerliyerelc kahvecinin önüne dü^tü, kapıyı açtı. Kahveci girdi, o da arkasından: Kahvevi bevefendiye ver oğlum. Pis bir huydu bu. sevmiyordu ama. eünde deSildi. Kerli ferli biriyle karsılasınca SIVI'T. eli aya ğı dolaşır. bunu örtmek için de 'ııhaf davranış'ar yapardı. Gavet iyi hilivor. rlaha doğnısu tahmin edi yordu ki. herif yfiksek tahiilden B°cm""iicti. Bit az eselese belki de lise öârenimi de sıfırdı ama, iriypnvHı ki. ll başkanı böylelerind?n oldu bitti ür kp'di. tş getiren erbâbı mefâiihten bi'e ya da HâWm iriyarı. kelle kulak yerindevse «Bi hikmeti hüdâ» çekinir. muhakeme sırasmda. veiev gerekse bile, vırt îırt kalkırj «öze karışmazdı. Kudret Yanardağ'sa sezmisti adamm huyunu. An'amıstı ki. hslkın istedi&i. as7i kalabahk biri değildi. Halksa bövlelerini istiyovdu =u snra. «Tek par ; ti, tek Sef.lik devirlerine atıp tutsıın. bol bol din den imsndan söz Msin, hiç bir zaman verine getire miyeceği vaatlerde bulunsun... (Uevamı varl Ye aynı kadro Ama bu örneklerden hiç biri durumu Cumhuriyet Senatosunun özel okullarla ilgili araştırmasma katılan Tabii Senatör Kâ mil Karavelioğlu'nun Senato kür süsünden 9 Ocak 1969 günü söyledikleri kadar açık seçik ortaya koyamaz. • Biz bu okula gitmeden evvel, demin de arz ets miş o!do um ^ibî, İstanbul Uni verîitesı Dışçılik ve Eczacılık Fakültesini ziyaret ettik. Hem probîemlerine yardımcı oluruz, hem de hangi seviyeyi arıyacağız diye fikir edinmek istedik. Sabah oraya gittik. tesadüf akşam üzeri de özel okula gittik. Aynı öğretim kadrosunu olduğu gibi karşımızda bulduk. Doğrusu, Dev let ve Özel sektör aynı öğretim kadrosu. Yalnız Eczacılık Fakül tesinden üç kişi. ben, üniversıteyi arastırma müe^esesi, ilim yeri telâkki ederim ve özel okulda ders almam demiş. oraya girmemiş Diğerleri aşağı yukarı oldu ğu gibi idarecileriy'ıe beraber ida re\T de, yönetimi de teslim alaraK özel dişçilik ve eczacılık oku luna gitmişler Bizim sayın Eczacılık ve Dişçilik Fakültesi öğretim kadromuz sabah Beyazıt'ta der«lerini yapıyorlar. Burası ikili öğretim yapmaz. Burası 60 disçi talebesi ahr. 65'i almaz, 90 eczacı talebesi ahr 95'i almaz devletin bütün imkânlarına rağmen Nişantasına gidersiniz aynı öğretim kadrosu iki vardiya daha öğretim yapar. Ikili öğretimi devletde yapamaz. fakat ikili öğretimi özel sekiorde yapar » Bunların yanı sıra klâsik üniversiteler şehirleri ortasindadır, ne universite, ne akademik havası vardır. Kimva Fakültcsi öğ rencısi. Coskun Özata. Sıhhatli bir çevreden yetişmediğimiz mu hakkak» dıyor. .Ben şahsen kahvede :ki el tavla atacağıma. iyi bir jimnastikhanede voleybol oy namayı t»rcih ederim. Fakat İstanbul Universitesinde okuyan hangi üniversite öğrencisi istediği saatte spor yapmak. veya öğrencılerin sosyal faaliyetlerini düzenliyen bir öğrenci örgütünde oturup bir kitap okumak imkânına sahiptir?> Klâsik üniversitele rm nasıl, «boş ver, adam sende» ile yürütüldüğüne şu ufacık ör nek kâfidir sanırım. İstanbul Üniversitesinin fakültelerinde han gi profesörlerin ders verdiğini gösteren 1966 yıllığı ne zaman ya ymlanmıştır bilir misiniz?. 16 Mayıs 1969 günü. Ayıp olmasın diye 1969 ders yılının sonuna yetistirilen kataloğ, gıi nün binnde İstanbul Üniversi tesi tarihi yazılacak olursa, an cak o zaman işe yanyacaktır. Ünıversitelerde gerek plânla ma ve gerek sorumluluk, hesap verme mekanizmasmın olmama sı, işlerin verım ve iktisadîliği gözönünde tutulmadan yürütülmesine yol açmaktadır. Meselâ. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakül tesinin Çapa Kliniklerinde birbirine bitişik olan Cerrahi, Kadın Dogum, Dahiliye ve Rad yoloji kliniklerinde ayn ayn röntgen makinesi ve tesisatı vardır. Oysa bu İş basit bir koordinasyonla sadece Radyoloji Kliniğinde röntgen âlet va tesisatının kurulması ile yürütü lebllirdl. öte yandan, bu durum asistan eğitimi bakımından ÇOK Dişi Bond MODESTY BLAISE ıpzöMuy) ÛTEBeA tt'yi TOP »• •• • • • t « • « • • • •» T rff f a n y '^^'.L^P^^A • ¥ ı>»<, s TIFFAHY JONESİ BEHİ ÖOHÜB... İMCAU MDK SPEM SU3ÛN BIJ lıt: UMOOl'VA. <3tTTİ AYHÂNBAŞOĞLU ıJiNTİKAM YEMİNİ Ankara Lv. Amirligi (3) No. \u Sat. Al. Kom. Bşk. lıaından: Aşağıda cinsi. miitsn. rnuhammen bedel ve geçicı teminatları yazılı (Bir) Kalem (Reo R» zistansO kapalı zarfla eksi'.tmeleıi hizalanndaki eün ve saatlerde Komisyonumuzda vapılacaktır. Evsaf ve şartnamesi çalışm» saatlerinde Komisvonda ve tstanbul Levazım Âmirlıginde eörülebillr. Isteklilerin kanun! şekH» razırlıyacakları teklif mektuplannı Ihale saatinden bir saat evveline kadar makbuz karşıUğı Koausyon Başkanlığma vermeleri, postada geciken mektuplar kabul edilmez. Beherinin M. oeUeli G. teminatı 1h a 1 e Cinsl Miktan Lira krş. Lira kr. Gflnö Saati Reo hararet Beâstansı 40.000 TL. Uk 35. 3000. 11 Temmuz 1969 oums laat 15.15 (804 Basın: 177591 7995 İ L İ N ÇABUK PAVBANP1UAE liıc SeydaFırat Orfa Okulu Müdürlüğünden: 1 26 209.30 TL. keşif bcdelli okulumuzda onanm işı açık eksiltme suretiyle yapüacaktır. 2 İhale 14.1.1969 Pazartesi günü saat 15 00 de Okul Müdürlüğünde Komisyon huzurunda yapılacaktır. 3 Geçici teminatı 1965 69 T. Lirasıdır. 4 Bu işe ait şartname her gün mesaî saatleri dahilinde Okul Müdürlüğünde görülebilir. 5 İsteklüerin belli gün ve saatte geçici teminaüarı, müteahhitlik karnesi, ticaret sicıli ve Ticaret Odasına kayıtlı bulunduğuna dair belgeleriyle müracaat etmeleri Uân olunur (Basın: 18171 / TŞSfi 1 fldet Döner Plâtformlu Kn'eli Motoıln Vasıta Satın Alıoacaktır Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesi Umum Müdürlüğünden 1. Müessesemiz ihtiyaa tçtn bir adet Ddner Plâtformtu Kuleli Motorlu Vasıta dahili ve harici piyasadan teklif alma esasına göre satın alınacaktır2. Bu işe ait Türkçe ve Almanca olarak nazırlanmış şartname Müessesemiz Ticaret MüdUrlüğu Dış Ticaret Bürosundan bedelsiz olarak temin edilebilir. 3. Dış piyasadan satın alınması gerektiğı takdırde dövtzt Müessesemizce saglanacaktır 4. Teklif verecf.k firmalann şartnameve Röre hazırlıyacaklan teklifleri en geç 17 Temmuı 1969 günü saat 17.30'a kadar Müesesemize eSnderilmiç olacakttr. 5. Postada vâkl gecikmeler Kabul edllmtyecektir. 6 Müesseserniz siparişi verip vermemekte serbesttlr. (Basın: A. 10421 . 16926> 7y33
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle