06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE DÖRT 27 Haziran 1969 CTJMHUHÎYET öğretim üyesî yönünden Karadeniz Teknik Universitesinin çektiği sıkıntı ne Atatürk Üniversitesi ve ne de Diyarbakır Tip Fakültesinin karşüaştığı aç mazlardan farklı. Öğretim üyesi şıkıntısı yalnız Doğu Üniversitelerinde değil, Türklyenin belli başlı oturmuş üniversitelerinde ve büyük merkezlerde kurulan yeni üniversitelerinde de kendini hissettiriyor. Ancak Türkiyenin tek Uygulama ve öğretim sıkıntıları sitesinin öğretim sıkıntıları üzerinde biraz daha durmamız gerekiyor. Karadeniz Teknik Üniversitesınde asıstanlarm endişelerine değınen öğretim üyesi Doçent Edıp Yargan şunları söylemiştir : Duzenli bir eğitim yapmak mümkün olmadığı içın ortaya çeşitli sakıncalar çtkıyor. Bunlar: 1) bilımsel açıdan, 2) öğrencilerin karakter iormaçyonu bakımından. 3) ve yeni asıstanların yetişmesini güçleştirmesi yönünden o)uyor. Öğrencilerın 6*urumu çok guç. kimi uçağın yolunu bekler. kimi yoğun öğretimden bunalır ve nelicede kişisel sıkıntıları yanında akademık kararsızlıklar onları tam açmaza sürüklüyor. Durum asistanları nasıl etkiliyor? Asistanlarm Karaden'ı Teknik Üniversitesinde hıçbır garantisi yoktur. Meslekî garantisi mi yok? Diğer ümversitelerde kürsü başkanı dığer öğretim üyelerinin tasvıbini aldıktan sonra belirli bır kişiyi asistan olarak almayı garanti eder. Bu asistanların ilk garantisıdir. Kursü başkanının vazifesı yeni asıstana yetişmesi için arastırma vazifesi vermektir. Şimdi bakm KTÜ'de ne oluyor? Burada kürsü teşkilâtım kurmak için ne bir kurul ne de başkanını seçecek yetkıli bir şahıs vardır. Burada herhangi bir oğretım gorevlisi bile kapısına kürsü şefliği levhasını asıp yetıştırmeyi garanti etmedTen asıstan alınmasım talep etmektedir. Dısardan gelen öğretim üyelerme karsı asistanlar kadar üniversitenin de boynu bükük. Gelen profesörlere kimse programm nedir, ne yapacaksın? diye soramıyor. Zıra bğretım üyesi gelmiyorum dediği zaman yerine ders verecek insan yok. İTÜ yönünden İnşaat Fak. ' Dekanının göriişü Şimdi bir de durumu Istanbul Teknik Üniversitesi açısmdan ele alahm: konusma Inşaa' Fakültesi Dekanı Prof. llhan Kaya ile yapılmıstır : özel okulda ders veriyor musunuz? Evet. Hangisinde? özel Işık'ta haftada lîört saat. Kaç kişi özel oknlda ders veriyor? Çoğunluk. Kaç kişi Karadeniz Teknik Üniversitesine giderek orada ders veriyor? Oraya da giden bir sürü insan var. I'çakla gidip geliyorlar? Evet. Bu şartlar altında KTÜ'de Öğretim düzeni böyle gitmez. Evet gitmez, biz de biliyoruz, ama başka çare yok. Ya Fulltime tatbik edilsr? Bizira fulltime anlayışımız üniversite içmde \apılan her türlü çalışma ıulltıme kapsamına girer. Fakat KTÜ çok uzak ve gidip gelme en aşağı iki gun ahyor. Kışın kotu havalarınd'a birçok oğretım uyesi gıdıp Ankara'dan, Samsun'dan donmüstur. Kimısinin de ömrü havaalanında geçmiştir. Bizim çözfim yoln olarak (fördütümüı KTÜ'ne gidip gelme değil fulltime orada otur Orada .oturmak deyince iş çok değisir : 1 Buradan Trabzona gidince lstanbul Teknik Üniversitesinde ondan boşalan gbrevi tamamlıyacak arkatfaş yok, yani eleman azhğı, 2 Bu çok büyük bir hovardalıkla yapılır. Burada bir öğretim uyesi yalnız bır fakültede ders vermez, birkaç fakültede ders verır. Me?elâ benim kursum teknik mekanık ve genel mukaverr.et kursusüdür, biz elektrik. inşaat. makma, maden fakultelerinde ve teknik okulda ders veririz. Burada 400 öğrencıyi bırakarak orada 50 kısıye der? vermek büyuk bır hovardalık olur. Maalesef elimizde eleman yok. keske olsa.. tstanbul Teknik Üniversitesi niye kendi asamasını yaparnadı? Bu üniversiteye rağbet olmaz«a b:z kımseyi bu konuyla ilgılendıremezsek biz eleman nereden bulalım? Burada asi<tanhk yapacak da vuksek mühendıs, dışarda çahşan da j'uksek mühendis, dışarda buradan aldığının dört katını kazanırsa nasıl asistan olur? KTÜ'ne niye daha bilinçli ve plânh bir yardım yapmıyorsnnuz? Yarjımımız belirli bir sevıye ve ölçude Aeğıl aramız,,, da ımzalanacak bir protokol vardı, şimdi o da yok. imzalanmadı. Bu konuda hıçbir yetkımiz yok. Karadeniz Teknik Ünrrerıitect bir üvey evlit... nan asistanların doktora yapacak yer bulamadan yurda diindükleri iddia edildi. Bbyle bır ıki olay olmuşt\ıı ama bugün dışarı doktora için yollanan asistanlardan hiç bıri açıkta degildir. Yofun öğretim, öğrenciye yeteri kadar faydalı oluyor mu? lstanbul Teknik Üniversitesinde haftâda 32 saat ders okutulur, biz 40 ı buluruz. Bazı derslerin yogun yapılır.ası zaruretten oluyor. \'a faydası efendim* lstanbul Teknik Universitesinin programı olduğu gıbi tatbik edilir. Yoğun ders öğren ci üzennde çok az etki yapar ve imtihan neticeleri de bunu gosteriyor. Size bir örnek vereyim. Ben Pariste bfrenciyken, Profesor gelir üç saat dışan çık madan ders yapardık ve adam bize durmadan ders anlatırdı. Ben lstanbul Teknik Üniversitesinde öğrenciyken ders sürelerı 1,5 saatdi. Size bunu yoğnnluk ve teksıf için gösterdim. Biz de yetiştik. tstanbul Teknik Üniversitesindeki Profesörle rin hepsi 1,5 saat ders görerek yetişrnlşlerdir. versitesi olma cabalanna rağmen öğretim üyesi, ve eleman şıkıntısı çektikJerini söylemiştir. Çeşitli fakülte ve okulların başında bulunan idarecilerin, gerek bilim ve gerek id»rî yönden bn kısımlan yürütmeğe yetenekli olmadığı iddia edildi. Biz kendi öğretim üyelerimizı yetiştirmek için dısardan öğretim üyesi dâvet ediyoruz fakat bu kimseler geçici oİBrak görevhdir ve yerlerine kendi elemanlanmız yetişinceye kadar bizimle beraber kalacaklar. Bunun dışında Üniversiteler Kanununun 34. maddesinin verdiğl yetkiye dayanaralc dısardan bazı kimseleri Üniversitede ders vermPk üzere \azifelendiriyoriız. Yeni açılan fakültelerinlzde veya bazı kısımlard» heroen hemen hiç öğretim üyesi olmadığı iddia edildi, meselâ farmakoloji, bu dogru mudur? Dediğiniz doğrudur, fakat bazı sahalar Türkiyede çok 'usır'olup bu sahalarda eleman hemen hemen hiç yoktur. Meselâ Ankara Eczacılık Fakültesınde kuruluşundan bu yana ge çen yıla kadar, bir tek profesorleri vardı. Nihayet adam geçen sene asistanı ile beraber İstanbula gîtti. Şimdi kuruluşundan bu yana ilk defa olarak Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesınin kendi yetiştirdigi bir Profesörü var. Bütün bunlar eleman sıkıntısraın ne kadar had derecede oluuğunu gös terir. Hâlen bizim ders vermek üzere dâvet ettiğimiz iklsl dısanda biri Türkiye'de doktoralarını yeni tamamlamış üç kişl var. tlk defa elemanları toplayıp ondan sonra fakülte aç» mak daha makul bir yol değil miydi? Hayır, evvelâ eleman toplamak çok zor, sonra bu adamların burada boş kalma tehlikest olacaktır. tlk defa fakülteyl açıp ondan sonra gereken elemanlan getirmeğe mecbursunuz. Bugün için Türk Üniversitel»rinin gerek bina, gerek malzeme ve gerekse ögretim üyesi yönünden oldugu kadar malî kaynaklar bakımından çektiği sıkıntılardan hiç biri Orta Doğu Teknik Üniversitesinde mevcut degildir. Orta Dogu Teknik Üniversitesi öğretim üyesi vönünden güçlüklerini Türk Üniversitelerinin takip ettiği sis temden ayrılarak çözme yoluna gitmiş ve sağladığı dış yardımlarla öğretimi yürütmektedır. Ancak Orta Doğu Teknik Üniversitesinde huzursuzlugun sebepleri, aksak öğretimden degil fakat öğretım metodlanndan, neler. niçin ve nasıl öğretilmeli somnlanndan doğmaktadır. Türk Üniversiteleri ile karşılaştırılınca bir kaç adım önde olan sorunlan daha sonraki yazılanmızda göreceğiz. nik sahalarda insan gücüne şiddetle olan ihtiyacı yönünden Karadeniz Teknik Üniver KARAFAKÎOGLU Yardıracı oluyoruz.. Dişi Bonti Her şeye rağmen en iyisinde de... Aynca ögretim üyesi şıkıntısı bütün masrvıt ve imkânlara rağmen Hacettepe Üniversitesinde de kendisiru göstermektedir. An kara Hacettepe Üniversitesi Rektöm Prof. Ihsan Doğramacı, Türkiyenin en modem Ünl Yarın : Yüksek öğretim ve Türkiye açmazı SAATIMl XN&SIL 55 Gehnek isterse gelir, bizce hiç bir sakmca yok. Senin tecridin, ihtilâttan memnuiyyet değil ki! O halde mesele yok. Dilekçeyi hemen yazayun, yahut gece yazar, sabahleyin.. ha? Oldu. Nefise, istenenleri ll Başkanının adamıyla gönHerinceye kadar, hemen oracıkta Semâ, Dürdâne ve Deve'ye ağırbaşlı, kısa, uslu akıllı, ilerde şantaj olarak kullanılması imkânsız mektuplar yazıp zarfladı: Şinndilik otursunlardı oturdukları yerde, gelmelerine lüzum yoktu. Ama ilerde durum değişebilir, onlara ihtiyacı olabilirdi. Olunca da yazar, hattâ tellerdi acele gelmelerini. Bununla beraber, candan ilgilerine çok sevinmişti. Sağ olsun, vâr olsunlardı. Evlât. dedi tl Başkanmın adamına, bunları hiç bekletmeden, pulla ve postaya hemen at! Genç adam aldı: Merak etmeyin efendim, hemen atarım.. O akşam üstu Hocaefendi ceza evi hamamına yollanıp, iyice yıkattırıldı, yani çamaşırlarını giyindi. Koğuşa döndüğü zaman yüzü gözü açılmış, nurlanmışü âdeta. Ah beyefendi, dedi, felekte bir de tecrit koğuşuna birlikte verilseydik.. Kudret Yanardağ başını bilgiç bilgiç salladı: O da olacak, hiiç merak etmeyin. Bu kadarı oldu ya.. İnşaliah, mşallah. Savcı nezdinde teşebbüste bulunacağım. Hemen değilse bile bir müddet sonra kopanrız işi. Koparınca da, dualarımızı gürül gürül eder, namazlanmızı birlikte, hattâ cemaatle kılar, zâtı Kibriyâ'ya hep birlikte hamdü senâda bulunuruz değil mi? Hay hay efendiciğim, hay haay... Müdürün de sana karşı teveccühü var. O suçu işlemediğin, iftiraya uğradığın kanaatında« Akyazılı'nın aklı yatmadı: Bana karşı teveccühü ha? Evet. Ne var? Sanmam! Niçin? Niçin olacak beyim? tktidara köpek gibi bağlı da ondan! O bir Deccâl'dır, lânetullahı aleyh'tir. öylelerinden iyilik me'mul olmaz! Tutuklanıp, ceza evine ilk yollandığı gunü hâtırlamıştı. Üstüne vazifeymiş gibi, sorguya çekmiş, azarlamış, hattâ bağınp, hakaretler savurmustu: Mustafa Kemâl'in yerinde ben olacaktım ki. topunuzun kökünü kazıyacak, sarıklarınızı boyuniarınıza dohyacaktıro! Kur'an kursundaki bir sübyâna ilişilir mi ulan deyyus?» Ağzı da leş gibi rakı kokuyordu. Kudret Yanardağ: Rabbüliâlemin neye kaadir değil? dedi. Civcivin tıklaması. tohumun çatlaması gibi, kimbilir, belki de bu tür'.ü ecinni tayfasmın yüreklerine ilhamda bulunmuştur! Hoca, tertemiz sakalmı avuçlayıp sıvazlarken: Inîallah, dedi. Allah valansa sâhi etsin! XIII Takvimlet 1950'nin, Nisan başlarını gösteriyordu. Kudret Yanardağ, Müdürün isteğine uyarak Savcılığa dilekçesini vermis, bekliyordu kı o sabah âniden mahkemeye çağınldı. Bundan Nefise'nin bile haberi yoktu. Bir taksiye candarmalarla binip, Adliye'ye gıttı. Heyecanlıydı ama belh etmemeğe çalışıyor, sonucu merak ediyordu. Semâ'dan henuz bir cevap gelmiş olamazdı. Olamayınca, bır dâvacısı var demekti ki, şâyet mahkeme aksı bır karar verirse temyiz eder, kadını gereğince kullanırdı. Usulen Adliye'nin candarma nezarethanesine sokuldu. Duvar diplerıne çömelmiş yalm ayakh, yarım pabuçlu, sefil tutuklulann arasında ünlü sarı iskarpinleriyle zııt zut zııt dolaşıyor, günler, haftalar, hattâ aylardır v a n verdiği asamalan düsünüyordu: Cebınde cıgara parası yoktu bu sehrp tutuklu ularak Ketirildiği gün. Candarma Komutanlığı, ardından ceza evi.. « Hayır» dıye geçirdı, cCeza evinden önce burası, şu nezarethane. Nefise'yi burada tanıdım ilk. Kara gözlerıvle ateş gibi bakıyordu. Sonra ceza evi. Bacanağın himmetiyle Nefise, Nefîse'nin aşkı, aşkının doğur» duğu elli bin, ondan sonrası çorap söküğü. Fakat.. evet fakat, mahkum ederlerse kimbilir ne kadar yatarım daha. Oysa seçimlere yetismeliyim. Hem de beraat yoluyla! Hakkıylı beraat edebilir miyim? Sanmıyorum. Olsa olsa delil vetersızlığı Ne olursa olsun, buradan çıkmalıyım. Bütun mesele buradan çıkmakta'» Birden gözüne Kel Mıstık çarptı: Adliys bodnımunun alacakaranlığında, candarma çavuşuna yaklaşmı?.. herhalde onu soruyordu y«, ne biliyordu buraya getirildiğini? Kel Mıstık nezarethanenin demir parmakhgına sokulmuştu bile: Beyefendi, günaydın beyefendi! O da sokuldu: Günaydın Mıstık.. Ne bildin burada olduğumu? Geveze adamın çenesi açıldı: Ceza evine vardıydım zâtınızı görmek için. Erkenden Adliye'ye sevk olunduğunuzu söylediler. Meraklandım. Yoksa şu meseleden mahkeırıeye mi çıkacaksımz? Gayet iyi bildigi halde: Sanınm, dedi. Dime be bey? Hanl bi beraat.. hı? Etll avuçlarını açtı, iri gözlerini nezaret* hane tavanına kaldırdı: Allah! dedi. Neye kaadir değil ki? Beyefendi? Efendim? Bir gece üryanda bi pir sakallı mı gör* müşsün? Gördüm. Boyu uzun, sakalı göbegindeymiş de «e« ni kucağına alıp, töbe töbe, Allahın huzurun* götürmüs, Allah da: Namaza başla ve başlat mı demis? Güldü: Kimden duyö*un? Ohooo.. milletin ağzında tüm. Ne diyorlar biliyor musun? Ne diyorlarî O adam erijmiş diyorlar! Benim için mi? İTÜ Reklöriinün görüşleri l«tanbul Ün'.versıtesı Rektörü Prof. Bedri Karafakıoğlu ıse Karadeniz Teknik Üniversıtesınin çektiği öğretim uye«i sıkıntısı konusunda durumu ve yapılanlprı soyle açıklamıstır : KTÜ'de ıki yıldan ben hıçbir ders bos geçmemek uzere biz yardım edıyoruz. Butun d"erslerin kimler tarafından verıleceği sene başından beri belli, yaln'.z dersler yoğun oluyor. Bu zararlı degil mi? Hiç yoktan iyı. fakat faydalı da değıl. Bunun için ÖJretim üyelerine yarım somestir orada kalmalannı tekiif edıyoruz. Gerek buradaki dersler, gerek şahsî durumları buna iazla imkân vermiyor. Gıdip gelenlerin daha faydah olmaları ıçın iyı asıstanların, olması lâzım. Bütün univer'itenin asistan ihtivacı orada daha da faz'.a kenrfıni göstermektedir. Ancak asistan işinin bir duzene sokulması gerekir. Tiffany Jones flFFANY JONES F/BEHSeNİK~VE«M)J 5 1 '/CG. OUSAM « " E J.» eıDiP. l II KTÜ Rektörüniin izahı konu v^ resim: AYHAN BAŞOĞLU jjİNTİK AM Y E M İ N İ Gındi.tiendine bir uol açarak Öte yandan Karadeniz Teknik Ünıversıtesi Rektörü Prof. Ahmet özel asistan ve öğretim üyeleri için ileri sürülen ıddialan şöyle cevaplandırmıştır: Asistanlarm ilmî çalışmalarıra yöneiecek yeter sayıdayetenekli öğretim üyesi var mı? Asistanlar bu konuda haksız, buraya gelen asistan bir yıl adaydır. Bir yıl hocalarınm yanında görgüsünü ilerlettikten sonra esas asıstanlığa kabul edilirler gördüğünüz asistanların yalnız dbrt tanesi bir yılını doldurmuştur. Bizim asistan yetiştırmek için takip ettiğimiz ıki yol vardır. a ) Kendi kaynaklanmız, 16 asistan kendi kaynaklarımızda Ege, Ankara, lstanbul ve Teknik Üniversitede doktora yapmaktadır. Buna ilâve olarak uç doktor asistan doçentlik için çalışmaktadır. b ) Dış kaynaklar, kadromuzda 22 asistan adaylık sürelerini bitirip Avrupada dokt> raları için çalışmaktadır. Aynca kırk kişi çeşitli Üniversitelenmizde okumaktadır. Doktora için dışan yolla (Devamı vır) Kâğıthane Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğiinden: 320.000 'ira keşif bedelli ve 16 550 teminath 1969 yılı 4. Gurup yolları insaatının kapah zarf usu'.ü ile eksiltmesi 775 sayılı kanunun 33. madesine göre 15 Temmuz 1969 tarihine rastlavan Salı günü saat 13 te Belediye Encümeninde yapılacaktır. Eksiltme evrakı Fen îşleri Müdürlüğünde görülebilir. llân majraf.arı tellâliye ve damga resimleri alıiıya aittir (Basın: 18068/78321 103 TON ÇAM TAĞI 24 » SODYUM SrYANÜK 18 • AEROFFLOT 25 SATIN ALINACAKTTR. Tekliflerin kapah olarak en geç 3/7A969 tarihine kadar 51PEB/1489695034 dosya işareti yazılarak Bankamız Muhaberat Servisindeki tekiif kutusuna atılması lâzımdır. Şartname Satmalma Servisimizden temin edilebilir. Etibank İsUnbul Alım Satım Şubesi (Basın: 18108/7842)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle