06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAÎ7*TE DÖKT TTaziran CUMHITRÎYET Anadolu'nun gobeğinde Kurtuluş hareketine karşı yeni bir gericilik hareketi Millî MUcadelede idarecilerden pek az hain ve ona karçı çıkanlar olmuştu. Başücalan:. Konya Valisi Cemal, Ankara Valisi Muhittin Paşa, Elânğ Valisi Ali Galip> Trabzon Valisi Galip, Eskişehir Mutasarnfı Hilmi ve Bolu Mutasarnfı Osman Kadri'dir. Bunlann da hemen hepsi Hürriyet ve Itilâf Partisine bağlı idiler. Yotgat Mutasarnfı Necip d« bu kişüerden btrisl idl. TemsU heyetinin Ankara 1 1 aractfıgı 1 lle gönderdigi emirlere karsı koymus ve açık olarak «Allahtan, Padişahtan ve onlırın kanunlanndan beska bir Millî Mücadele'de • Em. Gnl. KENAN ESENGIN Yozgat PC Zilc avaklanması jey tannnadıfmı» etrafına bildırmisti. Bu gerekçe ile 20 Ekim 1919 da vasifesinden »lınnuş ve yerine muh&sebecl Arif Hlkmet atanmıştı. Bundan sonra mUH harekete karsı itoyma fikrini Yozgat'taJd Hürriyet ve Itilâf Partisi Başkanı olan Çapanoğlu Edip ile kardeşi Celâl destekliyorlardı. Bunlann Yozgat'ta büyük nüfuz ve çevreleri vardı. Bu haln kisiler, ya da siyaset yobazlan yaptıklan propaganda lle halka «îngilizlerin, Istanbul'a gelişlerinin Padlşahımızm arzusu ile olduğunu ve Yunanlılann Anadoluya çıkmalannın geçici bulunduğunu.» anlatıyoriardı. Ankara'da toplanacak BUyük Mii'.et Mecllsine Uye seçiinl Içln yapılan sehir temsilcilerl toplantısında bu Edip ve Celâl cBöyle bir meclis ve seçim kanuna aykmdır. Bu, Huruç el Sultandır» yanl padisaha karsı çıkmaktır, diye itiraz etmışlerdi. Bu söze karçüık Yocgat Müftüsü .Padişahımız ıngilizlerln elinde esirdir. Ferlt Paşanın yaptıklanndan naberl yoktur» şeklinde konuşunca Çapanoglu kardesler toplantıyı bıraknuşlar ve 30 imzalı bir telgrafla Ankara vilâyetine «Ankara'da bir meclis toplanmasının, padlsahın arzusuna ve kanunlara aykın olcugunu» bildirmişlerdi. Ne yazık kı, Ankara Valisi dorhal bunlar hakkında gerekll Wfbirleri almamıstı. Millî mücadele syaklanmalanr.da birçok gerl kafalı yobas ve hocalann bUyük rolü oldugu gibl, birçok yurtsever gerçek dln adamlanmızın da olum h: yönde hlzmetleri görülnıuştür. Ve yine mahalll nutuz sahibi fakat halnler de hilkı kolayca isyanlara «Urükleyebılml» lerdir. Çapanoğulan, artık genü asıya almıslanb. Açık olarak ayaklanmayı kışkırtıcı davranıs 13 Mayıs27 Ağustos 1920 de başgöstermi? ve bastınlmir lan da bu karakterde olmu»tur. larm glrmislerdl. Çeeitll olum«uu faallyetler gösteriyorlardı. Bu aırada Yozgat'ta, at yanşlan tertlplenmlstl. 18 Mayıs gü nü buraya gelen, Hacı Bekir, Zileli Musa. Osmaniye köyunden Meşeci Idris ve arkadaslan, Çapanoglu Edip'in evlnue misafir edildiler ve gizll toplantüarmı böylece kolay yaptılar. Sonra bunlar vazifeü olarak çeşltll köy ve ilçelere dagıldılar. Aldıklan talimata uyarak gizll çalışmalara, propagan dalanna hız verdiler. Bazı olaylar bir ayaklanmanuı olaragı s« ılşlni veriyortlu. Anadolu'nun gobeğinde kurtuluş hareketine karaı yeni bir gericilik ve nıyanet hareketi patlak verecekti. Yozgat ayaklanması, hazırlaIUS şekli bakmuıdan parça parç« ve ayn ayn yer ve günler Yıldızeli olayı YıldııeU Sivas posta nakliyesi taahhüdünde iflâs etmiş olan postacı Nâzım, adını değıştirerek bölgenin köylerinde dolaşmaya başlamı? ve kendisine göre de adamlar bulmuştu. O sırada Yıldızeli çevresine gelmiş bulunan Düzce ve Bolu ipyancılarından bazı kisüeri de yar.ma aiarak padişahın fetva ve bildirilerini halka du. Bu davranış'.an früçlendirmişti. Kurdugu isyanc\ kuvvetlere Halife Ordusu adını da takmışfı. Nisan ayı 1 çinde Yozeat beylerivle bağlantı kurdu. Bunlar Mayıs avı basında Direkli bucagında iltc silâhh toplantılannı yaptılar. Yıldızeli Kaymakamının idaresi7İigi yüzünden Kilâhlanmalar. toplanmalar genlşledi. Bu kaymakam vazifesinden almmı? ise de, isyancılar oldukça, köfc salmaya başlamışlardı. Durumun, isyancılar lehine ge lişmesl endişe verict idi. Bu nun Uzerine Kolordu Suvari BölügU Sivas'tan Yıldızeli'ne gönderildi. Halk askere sevpi pösterisinde bulundu. Fakat isyanr.lar halkı kötü sözlerle zehirlemeye devam ediyorlardı. Prooasnndalanna yeni temalar, sloçanlar da eklemişlerdi. Koyıın vergisinln 45 kuruşa. yol vergisinin 200 kuruşa çıkanlacagı. tekrar seferberlik üân edileceği, halkın malına v© canına el konacafı, Kuvayı Millivecı' lerin yaptıklan işlerin hiç birisinden tîadisahın haber ve nzası olmadıjh. bunlan önlemek için Halife Ordıısıtnun Samsun'a ve yakmlara grldiği, bu ordunun öncüsü olarak hep beraber Yıldızeli'nden Si vas HrCrine vttrönmeslnin ge rektiSl yayılmakta idl. Olaylan yakmdan izleyen 3 tincü Kolordu Komutanı Albay Selâhattln bir batarva ile bir piyade taburunu, Jandarma Bin başısı Kemal komutasında 25 Mayıs giinü Yıldızeli'ne gönderdi. O çevrede tedbirler alınırken Sulusaray bölgesinde de bazı isvancılar türemeye ve gittikçe kuvvetlenmeye başlamışlardı. Bunîar, bölgedeki bir kısım zayıf birliklerle çaıpışmışlar ve güvenlik postalarını esir almışlardı. 11 Mayıs 1920 tarihlnde Tokat Bölge Komutanı, Mustafa Kemal Paşava ?u önemli telgrafı çekiyordu: Biga taraflannda Anzavur ayaklanma bölçesi 18 Çerkes köyünün top ateçi lle yerle bir edildigi hakkında Istanbulda çıkan Serbesti gazetesinin yayınladıgı haberin bura Çerkesleri üzerinde yaptığı kötü etkinin gıderilmesi ıçin bu haberlerin yalanlanması önemlidir..» Yine 13 Mayıs günü Yıldızeli Kaymakamı kendisine yapılan tehdıtler üzerlne Kuvayı Milliyecilerden yardım dileğinde bulundu Onun da vazlfeden almmasmdan sonra yerine bakan Jandarma Komutanı thsana is vancılar bir nota verdiler. Bunda: Hıyaneti Vataniye Kanununun uygulanmasından vaz geçilmesiıü, padişah ile derhal uyuşulmasmı, aksi takdirde Istanbul'dan Samsun'a gönderilen Halifeci birliklere katılacaklannı, halka vergl verdirmeyeceklerini ve silâh altındaki askeri birllkleri dağıtmaya ugraşacaklannı..» bildiriyorlardı. Bu tarihlerde bölgede ceryan eden olaylar hakkmda yapılan yazışmalar, verilen direktifler ibret vericidir. Bunlar üzerinde durmayı yararlı buluyoruz. Mustafa Kemal Paşa, 14 Mayıs 1920 de Zilede bulunan 3 üncü Kolordu Komutanı Albay Selâhattin'e telgrafia, Yıldızeli ve Kaman köyü olaylan için «Acele tenkil tedbirlerinin alınmasını» istedi. Kolordu, bölgesinde gerekli tedbirleri aldınyor ve muhtemel hareketleri ölçüyordu. Fakat elde yeter kuvvet ve birlikler yoktu. İsyancılar ise gittikçe güçleniyorlar, yayılıyorlardı. 27 Mayıs gü nü Kolordu'dan Genel Kurmay Baskanhgma «Asilerin 27 28 Mayıs gecesi Vıldızeli'ni basacaklan haberinl aldım. Yıldızeli müfrezesi mecbur olursa Sivas üzerine çekilerek Yıldızeli' nln gerisindeki boğazlan tutacaktır. Emir verdim, Kolordu Slvas'ı kesin olarak savunacaktır. telgrafı geldl. Ayaklanmarun yayılmasından Genel Kurmay da endişeye başlamıştı. O eün Genel Kurmay Başkanı Albay Ismet «Inönü» Akdag Askerlik Sııbesi Bpşkanına. Kaynakam ile birlikte mahallî bir kuvvet teskiline başlanması ve bu ku^etin silâhlarmm Kayseri AskerMk Dairesinden istenilmesini bildiriyordu. Bu likir Kuvayı Milliyetcilerin milis ku\vetlprden favdfllanma düşüncesine davanıvordu. Yine o ?ün Mustafa K<>mal Paşa'nm Mucur AsKerlık Suhesl Başkanma vprdi?1 em'r crık Hpinctir. Btı bulunan aıcı WODESTY B|.,ec BLAlSs susuui al olumlu fîklrler msılamak İçin Alevi Dedesi Çelebi Efendınuı harekete geçirilmesl» isteniyordu. Bektaşi Şeyhi olan Çelebi Efendi, Büyük Millet Meclisi Uyesi idi. Bu sırada Mucur'da bulunuyordu. Fakat durum kendisine bildlrilince hasta olduğunu söyledi ve böyle bir yardıma yanaşmadı. Belki de gerçekten hasta idi. Işin dogru tarafı tesbit edilememistir. Bölgede durum gergindl. 27 Mayıs 1920 günü Genel Kurmay Başkanlıgından ErzurunV dakl 15 incl Kolordu Komutanlığına gönderilen mesaida: «Yıl dızeli ayaklanması önera kazan mıştu. Sulusaray olayında bir taburumuz dağılmıştır. Makineli tüfeklerini asilpr almışîardır. Çamlıbel'dekl müJrezeye de bas kın yaparak silâhlan ile beraber esir etmişlerdir. 2728 May\s gecesi Yıldızeli'ni basacaklan haberi ahnmıştır. Sizin bolgenizden suvari olarak istifade etmek zarureti hasıl olacaktır. Emir ve yardımlannua istirham ederim.. Ismet» (11. Gerek ayaklanma bölgesinde bulunan ve gerekse bu bolgeye yakınlanndan gönderilen birliklerin sayılan çok azdı. Bunun yanında tenkil harekâtım iyi ve cesur olarak gtiden subay ve komutanlar da pek yoktu. Bu nedenle çeşitll yÇnlerden zehirlenen halk, gittfkçe güçlenen isyancılara katıhyor ve birliklerin morali daha da bozuluyordu. Netekim Antep bölgesin den buraya gönderilen Kılıç Ali de verdiği raporda pek karamsar idi. Bu çalkantılar böyle devam ederken, isyancılar 14 Haziran 1920 de Yozgat'ı işgal ettiler. Çapanoglu Celâl'in bu sırada Kılıç AH'ye gönderdiği mektupta «Halife Ordusunun maksadı, Mustafa Kemal ile ye « M arkadaşını yakalamaktır. Kırşehir mebusu Rıza Beyle temas ve muhabere halindeyız. Kırşehir üzerinden Ankara ya \urUyeregi2...» vazılıyordu. Bu mektup üzerlne Kılıç Ali hiç kımseye bir şey sormadan emrindeW birliklerle Bogazlayan'a çekildi llçenin de içerislne girmeyerek onun güney dogu sırtlarında tertiplendi. Moral bozucu olan bu davranıs Akdafmadenl halkınm bir tasmının is yancılara katılmasına, bir kısmının da onlara sempatik davranmalanna sebep oldu. Verdigi raporda ise Kılıç Ali: «Yanımda 60 atlıdan ba$ks güvenılecek kuvvet yoktur» diyor ve iki topla takviye edilmesini istediği gibi, Ethem kuvvetleri taarruza geçince kendisinin de Yozgat Uzerine yürUyebüecegini bildiriyordu. Yozgat'ın isyancılar taralından işgal edilmesi ile Çapanoğullan hıyanetlerinin huzuruna kavuşmuşlardı. Bu olaydan sonra ayaklanma Yozgat dolaylan na da bulasmaya başladı. 1516 Haziran gecesi Artova, Çamlıbel karakollan da basıldı. Bu durum aynı zamanda bölgede çapulcu ve soyguncuların türemesine de yaradı. O gece Yıldızeli karakoluna bir çete saldırdı, jandarmalann sil&hlannı. elbiselerinl ve paralarını aldılar ve glttiler. Kurtuluş cephesl, çok yönlü tehlikelerle karşı karfiya gelmiştl. Batıdan Yunan kuvvetleri adım adım llerllyor, Kocaeli bölgesinde Kuvayı tnzibatiye, kuzey batı kanatts büvük bir tehlike olmaya baslıyor, bir yandan da Orta Anadolu bu şekilde korkunç bir bunalım içine girmiş bulunuyordu. Endişeler böylece büyüyordu. Bir ülkenin bu durumunda halkın kurtuluş kuvvetlerlne tüm yvrdımcı olması gerekirdi. Oysa millî mücadele bir vandan da bu halka karsı yürütülmek gibı bir çetin ve acı gerçek karsısında idi. Fakat bu hal devam edeme»di. Yoîgat üzerlne lmkân içinde yeni kuvvet göndermek va diger şüpheli bölgelerde de tedbirler almak zorunluğu artık doğmuştu. O sırada Çerkeş't» bulunan Albay Refet'e, Genel Kurmaydan şu telgraf çekildi : < Yozgat düştükten sonra Çorun ve Çankırı'nın da tehlikeye glrmesi muhtemeldi. Bunlar da dü şerse fesat çok genişlemis ohır. Çerkeş'te toplanan kuvvetl» Çankm"ya hareket lâamdır. N» vaklt hareket edeceğinizi bildiriniz. Ethem kuvvetleri 18 Haziran akşamı, Çolak Ibrahiın kuvvetleri de 19 Haziran akşamı Ankara'da toplanabileceklerdir.» Diğer yandan Trabzon milletvekili Hüsrev (Gerede) ile Kırşehir milletvekili Rıza' nm Büyük Millet Meclisine ver dıkleri raporda, Yoıgat ayaklanması Ankara Valisi Yahya Galip'in ldaresizüği, belkl de tertlpledlğl fesat yüzünden çıkmıştır, denilmekteydı. Oysa bundan bir sonuç alınmamıstı. Ankara Valisi tlk kez bas kaldıran Yozgat Mutasarnfı Necip re ve sonra Çapanoğullann» gerekli cezayı vermek ve huzuru temin etmekte geç kalmıştı. Yarın : Yozgat ayaklanması nasü bastırüacaktı? (1) Türk Istikl&l Harbl, CUt 6, S. 93. l ü 6orf H UC KÂĞITCI 47 Yok be«? Şerefsizim ki h». Müdürün meydancısı anlatıyor, demis ki müfettişlere, siz kim oluyorsunuz be benim iiademi almıya kalkıyorıunuz? Benim yanımda tahsüiniz ne, kaçar paralık adamlarsınır da beni ayağımıa çağırtıyorsunuzî Hayret arttıkça artıyordu: Deme bee? Herif tam da Nftmık Kemal desene.. Nâmık KemSl kaç para eder yanında? O öyl« deyince, müfettışler n« yapnu|laı gayri? Ne yapacaklsr? Titre ha tltre! El öfelerler, aman efendim, zaman efendim... It gibi yalvanrlır! Oysa, mektupların üçünü de okumus, gururu okşanmıştı: Semâ üçyüz tellemışti, Dürdâne beşyüz Hra.. önemli değildi rakam olarak ama, kadın ların ilgilenmesi hosuna gitmişti. Yoksa sekizyüz lira, dişinin kovuğunu doldurmazdı. Istese Nefise tekmil malını, mülkünü üstüne yapıverir, ce bindeki banka defterine yüzbinler ekleyebilirdi. Peki ama, kanlar akıllarına uyup geliverirlerse ne yapardı? Nefise üstüne titriyordu. Değil Semâ'yla Dürdâne'nin kalkıp gelmeleri, ?u süslü mektuplan bile görse kıyametleri koparır, belki de kendini vururdu! Yeniden gururla güldü. Nefîse kendini vurs» da havadis Istanbul gazetelerine yansısa, sütun gfitun yazılar çıksa, boy boy resimleri basılsaydı! Yaşlıhğmı kapatabi^mek için suratını pudray la âdeta badanalıyan, dudaklannı cıyak cıyak bir kınnızıyla boyayan, takıp takıştjrmakla köhneüğini gidereceğini sanan Dürdâne şöyle dursun, gerçekten bir içim su Semâ demek onu hâlâ seviyordu? Bak bu işine gelirdi işte. Yann buradan çıkar. seçimlerde nutuk üstüne nutuk atar, milletvekili falan seçilip Meclise girerse. Gururla öksürdü. Evet, Meclise girerse.» tabl ne yapar yapar bir de araba uydururdu ki, bu arabaya bir metres elbette lâzımdı. Bu, neden Semâ olmasındı? € Sâhii» diye geçirdi, «o raman en azındaa fcirkaç metresim olmalı. Ama o zamana kadar da bu Semâ'yla yetinebiHrim. Gelsin, gerekirse akrabam diye tanıtırım hapisâneye. Nefîse'ye de... kız kardeşim desem? îlk zamanlar bunu yese bi le sonraları?» Elinin bir davranıjıyla: « Sonrasına Allah kerim..» demek istedi. Dürdâne hamfendinin mektubuna yeniden göı attı. Bu kanyı ne yapardı? Semâ, hattâ Nefise'nin yanında havayla cıvaydı kadın olarak ama, gena de malını mülkünü, tahvil ye nakitlerini üzerine yapmaktan dem vuruyordu. Doğrusu mal, mülk İçin nikâhlayamazdı onu. Zâten gereği de yoktu, Nefîse vardı. Binlerce dönüm tarla. Yarın seçime «Büyük toprsk sahibi» olarak girecek, Meclise de adımmı bu kişilikle atacaktı. Onun içîn..' Ulan hiç birini nikâhlamasam ne olur? Öndan sonrasma Allah kerim be yahu. Sen koskoca bir Kudret Dağdeviren'sin. Dünyaya geliî sebebin, daha doğrusu dünyaya gelişindeki hiknıet, bo; atıp dolu tutmak için. Bunca enâyi lnsanlara benim gibi gözü açıklar da lâzım. Allah gafururr»himdir. Yemesini bilmeyen kullarına elbette yemesini bilenler gönderecekti. Efendim?» Bıyık altından güldü. « Beni düşündüren tek şey anamdı. O da 5 1 dügüne göre.... ko sarhoşu yıkıldığı yere kadar!» Deve'nin mektubunu aldı, gülmeğe başladı. Ne hergeleydi şu Deve. Demek Idris'in Istanbula boşuna gelmediğini şipsak çakmıştı? Çakarduı.. it gibiydi deyyus O da gelmekten söz ediyordu. Hani bir işaret çekşe, kadınlı erkekli yığınla insan koçup gelecekti. .Kenef karı» bile. Aynlmak istiyormuş da. tevkifi haysjyetsizce bulmuş da falan da fılân da... • Ulan köpck. Sana yazsam ki: Sehvar'cığım, sana bi binlik telledim. Acele ge]. Ben burada parayla oynuyonım, eteklerin zil çalarak gelirsin be'« Derim bir iç geçirdl. Şunlarm hepsini basma toplasa, her biriyle ayn ayn, erkekçe konuşsa, de se ki: Büyük toprakların sahibi olarak Mecliso gırmek istiyorum. Beni gayet iyi tanırsınız. Meclise girdikten sonra da büyük voliler vurmam ij ten değil. Hep birlikte bal tutup, parmaklarımızı hep bîrlikte yalasak olmaz mı? Güldü. Akhna gene uzun boyu, kocaman eüe ri ayaklarıyla Deve gelmişti. Uçardı be, uçardı val lahi. Hattâ ne diyeceğini de biliyordu: « Kudret. Sen bir dâhisinS Kafasmda canlanan Deve'ye sanki: • Ne dersin?» diye sordu. O da sanki: « Ne diyeceğim? Hastaya kar ?orulur mu:» Ve konuşma sürüp gitmeğe başladı: « Sorulmsz, haklısın!» « Yap, çat, vur, kır. Yeter ki sızılüya mey(îan verme!» « Sizlerin yardımınızla meydan vermem. Verraem ama, millet benden hizmet bekleme* mi?» Millet mi? Hangi millet? lUet be. illet!» « Anasını beygir kovalasm milletin. Çamurı aplan da gor. Bir tekme de o vururî» « Millet»se, onu Nâmık Kemânerip kıya'Is yıp, hattâ hepsinden daha büyük tutarak, şefaai bekliyordu ondan. «Müfettişler müfettişliği» unu tulmuştu. Daha büyüktü. Çok çok çok daha büyüktü elbette. Müfettişleri nasıl azarlamıştı, avlu» da tutuklulara neler demisti: « Yakında, çok yakında bu milletin sahip leri is başma gelecek ve sizden saçı bitmemij y« timlerin hakkmı arıyacaktır!» Kimdi milletin sahipleri? Elbette bu ve bunun gibilerdi. Arıyacaklanna, saçı bitmedik yetim lerin hakkmı söküp alacaklanna hiç »üpheleri yok tu! Yüz>nr.ar boyu her yerde olduğunca, burada da «Gerçek bir kurtuluş» arıyan kalabalıklar, ÖQ celeri cezaevi duvarlan Içinde «Aradığmı bulmuş'çasına ona dört elle sanlmıs, pireyi deve ya parak onu göklere çıkarmış, sonralan bu tevâtür ve hayâl gücü cezaevi duvarlarmı aşarak şehre yayılmaga başlamıştı. İşte bu adamdı aradıkları. Bunu seçer. Ankara'ya gönderir, Meclise «okarlarsa « Saçı bitmedik yetimlerin hakkmı söküp almakla» kalmaz. milletin işlerini yoluna so kar. ekmefi. yemi yiyeceği bollastınrdı. Herif dl nine diyanetine de sağlammış. Câmileri onartır, sapkayı artınp fesi. kalpağı getirir, hilâfeti ihyl ederdi. O zaman Cenâbı Allah da kaç vakittir esirgediSi rahmetini üzerine serper, dünya daha güzpl. daha yasanası. daha da bol olurdu! D'.şardaki ününün derecesini Nefîse'den 8ğ" reniyordu. Kadın şehirde tuttuğu eve yerleşmis, hemen her gün uğruyor, ona kucak kucak havadisler getiriyordu: Bir gün partilerinin İl Başka nı ziyaretine gelecekti. Şehirde söylenenleri o da dujmuş, hattâ Genel Merkez'e allayıp pullıyarak yazmıjtı da, telefonla emir vermişlerdi: « Bu adamı hiç vakit geçirmeden partimize al!» Kudret Dağdeviren iktidara karsı çalısacaktı ama, hele şu dâvâları bitsin! îki gün sanra Idris çıka geldi. Müfetösler Işlerini bitirmiş, Ankara yolınra tutmuşlardı. Gene MUdürün odasında karşıladı Idris'i. ıdris, tstanbul anılanndan söz açacağına, heyecanla: Gece geldim, dedi. Bir otele indim. Senden bahsediliyordu Kudret. Hem de nasıl bir bilsen! Şasmadı. Nefîse'yle, laman zaman bir kuyruklu yıldız ışıltısıyla gelen arabacı Kel Mıstık'tan uzun uzun dinlemişti şehrin ondan naiil bahsettieini. Biliyorum, dedi. Sonrr lokantava gittim, gene sen, hep sen! Üzerinde durmaz davrandı: (Uevamı var) üiüiüüiiii^Tifffanv J o n e s #••••*•••••*f«t•• •••••••••••• TIFFANY JONES BOKllM UAAJ... BUKADIM SE. ^"vere5im:AYHAN BAŞOĞLU (liNTİKAM YEMiNı I uyarmak ve £*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle