29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtPE tKÎ S Nîsan 196S CTTM1TORÎTBT >••••»••»••' "RÜLIUR SARAYL Bülent TARCAN apılısı 23 yü süren Taksim'deki muhtesem binaya, İstanbul'a bir «Şetair Operası» kazandırma amacıyla başlanmıştı. Düşünceli ve zevk sahibi mimanmız, işi yeıinde olarak genls tutunca, 1500, 8M ve 450 kişilik üç ayn salonu ve ekleriyle bu bina opera temsüierinden çok daha fazlasına yarayacak bir saray halinde yükseldi. En yeni elektronik cihazlarla donatılan ve yüzde yüı Türk düjünce ve emeği ile ortaya çıkan bu guzel eserc. şehrimizin «Kültür Sarayı» adını vermek ve artık opera yanında her turlü konser, konferans, kongre faaliyetleri ile sanat araşUrraalarını onun içinde gerçekleştirmek mumkiin olacak \e harcanan milyonların boşa gitmediği ancak bu ?ekilde ortaya çıkacaktır. Sayın Başbakan da »ynı düsüncededir. Şu var ki, kültür sarayı denilecek olan bu braanın yapımı yine de tamamlanmış değildir. Aldığun bilgiye \e >aptı|ım ziyaretlere gore büyuk salon dışında, diğer ikici dosenmemiştir bile. Elektronik tesislerin tamamlanması, havalandırma \e diger birçok tertiplet henüz çalıştırılmış değildir. Ddşenmesi biten ve perdesi taküacak olan büyük salon ve holler, binayı Umamlanmadan hizmete başlatmak gibi acele bir istek uyandırmış ve aslında Şehir Operası olarak yapıldığı için, Devlet Operası'nm bu seneki programında olan <Aida> ile açılısı yaptna yoluna gidilmiştir. Bu karann lstanbul'da uyandırdığı tets etki ile Aida'yı bir an ooce ve mutlaka oynamak isteyen sanatçıların Basbakana >önelip, üstelik buradakilere de •mesnetsizlik. çıkarcılık» gibi olumsuz sozlerle saldınşları. ortalığı lyic« karıstırdı. Bıitiin bunlann vereceği sonuç ne olursa olsun, bilinmesi faydalı olan baıı gerçekleri burada incelemeyi lüzumsuz bulmuvoruz. | nce, biraı snnta örgütlenmesi yönünden. düsüncelerimizi açıklayacağımız bu koskoca bina, Istanbnl için bir «Kültur Sarayı» olarak ele alındığına gore, opera, bunun önemli bir fonksiyonudur, ama tamamı değildir. Her çeşit konserler (senfonik, koral, oda müziği ve resitalleı) ile konferans ve kongıeler ve tabiatiyle tlyarro ve dans da kiiltiır sarayımuın çatısı altında yapılabilecektir. Boyle olnnca, binayı bir opera temsill olduğu kadar, tiyatro veya konser ile açtnakta da hiçbir sakuıca oiarnar. «Aida» obnuyor diye «Deli İbrahiro.i bu yuzden kötülemek olumsuz bir davranıştır. Ben de bir opera temsillni tercih ederim. Fakat Devlet Operası sanatçılarının bu sene elindr haıır diye açılışın mutlaka «Aida* ile yapılmasında bir zaruret gormem. Iki Ural ara«ındaki uyujmaılık üzerinde duralım. Ellmiıde, Türk bestecüetlnin eseri olan dört opera vardır: Keretn. Van Gogh, Gilgarnes, Müezıin Çelebi. Hattâ bir oper» da hazırlanmaktadjr. Bnnlardan hiçbirl hazır değilmis. Elde hazır diye HldiVin 96 yü önceki siparişi yerine, biraı bekleyip kendimizin olan bir eserl (meselâ Kerem ki, bir saheserdir) oynamak, Türklük gunırumuz ve değer ölçülerimiz için çok daha yerinde defcil midir: Hem Devlet Tiyatrosu sanatçüarı neden bu kadar telâşUunyor ve kızıyorUr? Aida yerine seçiinanın açüısı İçin «Aida> diye direnelecek bir Türk operasını yine onlar oynayacek yrrde bunları d&sünsek daha. yecak değlller mi? Bu acele ve yersiz telîşa rinde olmaz rnı acaba? Şu kısaca açıkladığıkapıhnamn sttası rnı, saaatçüarınuzs bu ya. mıı örgütü kurrnak ve çalışbrmsk için bekraşır mı? Zaten, 8090 milyonn böyle bir lemenin sırası çoktan geçti. Kim bu ç*sitli ve eser için seve seve narcayan yetldliler arredil mesuliyetli işleri yüldenecek, bunlan U n bu mez bir ihmalde bulnndular. Sayısı hiç te az lacak v» seçecek ve bunlar hangi yasa ve töolmayan kompozitörlerimiz »T»sm<tot**fltb*!mtX" ^5)»%jjryT»"t»ıuürtıter? BunWwmi»*r«bı vepera yarışması açmayı asla dÜîBıııtiedirn1: " ~<iWBftiBffiı*<r: i^nTTBaşbakan »Vn'bir ka' Bakın şu yankee'leri; sanhfsinde dünyanın nun çıkarılaca^ından söz ettiler. Ben böyle en meşhur operalannı oynattıklan eski Metbir kültür merkezinin örgütlenmesi ve çaüşropoliten'l yıkıp yenisini yapınca Samuel ma esaslanrun tesbiti için önce mutlaka bir Bsrber'e opera umarladılar ve yeni «Met» daruşma kurulu teşküini ön görüyorum. Yur onunla açıldı. Ama mademki bunu telâfi etdumuzun sanat, ilim ve idare ortammm demek imkânsız, elde olanlardan en uygununu ğerli kisileri böyle bir oanışma kuruluna çağseçmek ve açılışı onunla yapmak millî bir rılarak ve ayrıca İngiltere. Almanya gibi bu borç, mlllî bir haysiyet konusudur. Bir an tnı merkezleri olan yerlerin tanınmıs nzman önce açmak şart ise, operadan vazgeçer, veya idarecileri de dâvet edilip konuyn lyiprogramında Türk stnfonileri veya oratorce tartısarak, kültür sarayuıın kendi öıelllkyoları bulunan muhteşem bir konserle velerine uyan biçimde çaüsmasınm prensipleri ya bir Türk sahne eseri İle kültür sarayım tesbit edilmelidir. Çıkanlacak kanunun asıl açabiliriz. Bunun baska türlüsü bizi tarih dayanagı ancak bu olabilir. « önünde mutlak» soronihı dnnnnda bmka • « caktır. kincisl, Taksim meydaanMla yükselen bu bina Istanbul'un ve tsUnbunulann dn. Nasü ki Ankaradaki Büyük Tiyatro ve :::: •••• Konser Salonu Ankara'nın ve Ankara'lılann •••• ••«• sa, Bir memleketin sanat ve kültür müesse «••• selerinin, bulundukları kent tarafından benimsenmeleri, onları mulet ve memleket çapında müspet bir >anşma ve yükselişe gdtürür. İşte ttalya: Scala, Rom» Operası ve Sa Carlo ayn şehirlerdir ve bu onları birbirinden aşağı kalmamak üzere durmadan uyarır ve ilerletir. O halde güzeUm İsUnbul' un kendi «Kültür Sarayı» na sabip çıkması, oraya kendi değeTİi elemanlanm yetiştirmesi lazımdır. İleride burası Ankara'daki Devlet opera ve tiyatTOlanna şerefli bir rakip olursa, bundan daba kıvanç verici ne düşünülebilir?... Şimdi esas dâvaya teçelim: Kültür merkezi olarak açılacak böyle bir müessese acaba ne biçim bir ötRütle is görür? Modern bir «kültür merkezi»nin iki büyük fonksiyonu vardır: tstihsal (production) ve muhafaz» (conservation). Bunlardan ikincisi, yani muhafaza, tonksiyonu; arşiv, kitaplık, diskotek gibi bölümleri ile bu merkezin kültür kasası isini gorur. İş çıkaran, yani eserleri halka sunan «istihsal» fonksiyonu ise üç geniş bölümü kapsar: Müzik, dans ve söz. Bunlann üçü de ç«?itH yönlerden birbirine bagU olacaklartbr. Dans bölümü içinde klâsik bale, halk ovunlan gibi dal lar yer alır. Eksen bölüm olan müzik, dans ve sözlü sanatlardan bir uıantı olan opera ile saçayağı halinde birleşir. ZSra lirik tiyatroyu icra edecek ve yasatacak olan güç, bu fiçünün birlesnesi ile elde edilir. Müzik bölümü ayrıca tek başına da özel dallar çalıştırır: Vokal ve enstrumantal klâsik batt müziği, koıo, lid, oda müzigi, senfonik müzik, geleneksel Türk müziği ile halk ve modern Türk müziği bu dallardır. Opera bölümüne gelince, bu, bir yandan eksen bölüm olan müzik ve diğer yandan ide ve sdzra sanatlar bölümüne bağlı olarak çabşır ve operet Ue müzilüi temsiller ve tiyatro ile direkt olaıak bağlamr. istihsal fonksiyononun üçüncü büyük bölümü olan «söz ve sözlu sanatlar» ise sahnede uygulanan sanatların jeneratörü olduktan bas .a konferans, koncre islerini de içine alır. Bu somıncnlann sayesinde, kültür merkezi milli >a da miUetlerarası her çeşit sozlfi faaliyetlerin barmağt durumuna girmektedir. Prodüksiyon alanına daha iki ve çok önemli dal katılır: Galeri ve laboratuar. Galeri plâstik sanatlar, odyo • vizüel ve etnografik olarak üç bölümde çalısır. Laboratuar'a gelince. bunnn da müzik laboratuan (müıikoloji, etnik müzik ve elektronik dalları halinde), televizyon ve fUm merkezi (sinematek, seslendirme ve çekim stüdyolan halinde) ve nibayet band kopyası gibi üç subesi olacaktır. Çağdaş bir örtüt ieiade çahsan kültür merkezi örneği işte budnr. t Boykotların neden i? ünaşm gazetelerde oku • yoruz, lalan fakülte boylcot kaxan aldı, filân fakült« direniyor. Çoğunlukla artık bu hareketlerin bir nioda haline geldiğıni sanıyoruz. Aına gerçek böyle değıl. Boykota karar veren her lakıilte veya yuksek okulun senelerdir çözümlenmemış çeşıtli sorunlan vardır. Ve gençlık bu sorunlann çözümlenmesi için son çâre olarak boyKot veya benzeri harelcetlere gıt meye mecbur oluyor. Boyle bır eylemin nedenlerini boykotta bulunan bir fakiiltenin öğrenci temsilcisi olarak anlatmak isterim. Egitlm Pakültesi öğrencilert 2 3.1969 taribinde boykote başlamadan önce çok bokledi, çols sabretti îakat luçbir sonuç alamadı. Millî Eğitim BeJcanlığından neler istedik? Ve neden vermiyorlar? Bunları açüüamakta ulusal açıdan fayda vardır: 1965 yılında kurulan Ankara Üniversitesi Eğitim Pakültesinin kadro kanunu 1967 yılında çıkmıştır. Kadro kanununun gerek«esinde belirtUdiği gibi fakültenın amaçlan şunlardır: <§ Memleketimizde egittan ile ilgili çeşitli problemlerin bilimsel metodlarla. Akademik sev>vede arastınlmasmı ve toplumumuz için en isabetli hâl suretlfrinrn burunmasını sağbyacak bilim adanüannı yetiştirmek. O Orta dereceU oknUara öf• retmen yetiştiren tcurumlarm meslek dersleri oğretiminde bulunacak ögretim üyeti ve öğretmen yetistirmek. ^ Orta dereceU oknUara rehber lik, okul psikoloğluğu, iuarecilik alanlannda eleman hazırlamak. 0 l niversite SfreneDerinden İle ride öfretmen olmak istlyenlere öğretmenlik formasyonu vermek. maçlan yukanda sıralandıfr gibi saptanan bir fakültenin mezunlaruıa Millî Eğitim Bakanlıgında i$ yok denilmesi en basit anlamıyla hafifliktir. Biî isterdik ki Milli Eğitim B&kanhğı hendüiginden Pakültemiz mezunlan için iatihâam ka^, ve bozuk eğitim;' vefeBnecek lcaliteli eğitimcileri kadrosuna alsın. Ne yazık ki, durum tam aksi oldu. Eğitim Pakültesi mezunlanm vermeye yakm Milli Eğitim BakanUğuıda bir hoşnutsuzluk başladı, ve mektepUleri hor görme ahşkanlığı hortladı. Millî Eğitim Bakanlığındaki çeşitli men faat gruplan diğer fakülte meajnu eğitimcilere oldugu gibi Eğitim Fakültesi mezunlanıu da benimsememe yolunu tuttuiar. Sanki görülmeyen bir kuvvet Eğitimimlzdeki botukluğun böyle devam etmesini arzuluyordu. S İşte bia Eğitim Pakültesi 6grencıleri Fakultemi2 kuruluş amaçlanna uygun hizmet alanlannda çalışma ımkânı hazırlayacalc kanunun parlamentodan çıkışına kadar direnmeye karar verdi ve tüm olarak Millî EtiUm Bakanlığmı uyarmak; için boykota başladık. Eger samimi iseler Fakültemiain amaçlannı, derslertoi incelesinler hizmet alanlanmıa kabul etsinler ve 500 genç efıtımcıyi Bakanlığa Isazandırsınlar. Bundan 40 sene önce çıkan: «Maanfte asıl olan öğretmenlik» gibi anlamını kaybetmiş bir Vcanunla ortaya çıkıp her eğıticiye ögretmen gözü ile bakılırsa çağdaş eğitim anlsyışı Türkiyeye giremez. S ON C Ç ençUği anlamak istiyoriarsa, onlann sorunlanna egilsinler ve büyuk malî zorluklarla yetişen egitımcileri harcamak yoluna gıtmesinler. Bu tarihî bir sorumluluktur. Aksi halde gelecek nesiller Türk Eğitimini çüc maza sokanlan bir blr ortaya çıkaracaktır. Ankara Üniversitesi Eğiüm Faiültesi öğrenci Temsilcisi Ali ÇOBANOĞLÜ B dıyen Henry Ward Beecher gibı ozgur düşünc» adamlarına aıt eserlerın ya hiç basılmayısı veya basılanların kltapçı raîlarında yıllar yılı tozlamsına karsıhk, ısı dm ticaretine ve de doktrın esnafhğına dokmüş yayınevlerince çıkarılan kitapların sayısı günden güne artmaktadtr. Boyle bir ülkede (ister saTENt t'NİVERSİTE KtTABEVt ğınkine rağbet etsin, ister solunAnkara Cad. No: 80 İSTANBUL kıne) salsatanm müsterisi az »»»•»•»»»>»»•»»•••»»»•»•••»»•»»»»»»••• olmıyacaktır elbette. Ancak burada 5unu da hatırlamak gereU Ajans: 230 3519 kır ki, aslında tüm dünya bu durumdadır ve TüTkiye'de o butunün parçalarından birictir. SAYIN DOKTOR VE SAYIN ECZACILARA! Unlu özgur düşünür Bertrand Russel'in, «Neden Hıristiyan TENİ BİR HEMOSTATİK Değılım» adh eserındeki şu satırlar dünyanın bu bakımdan içinde bulunduğu mutsuzluği ve çarelenne yeterince ısık tutmaktadır sanırım: PİYASAYA ARZEDİLDİ «Komunizmin en »kıneah yanlan Ortaça* Kiiisesini anÎSTANBCL İLÂÇ LÂBORATCARI dırmaktadır: Kutsallastınlmıs bir kitaptaki öğretilerin ba|natea kabuln, eleftirilmesinin Reklâmcılık: 1254/3581 vasaklanman ve bunu yapanlara vahşiee etiyet edilmesi . Mutlu bir sonuç için Batıda bağnatlıfm yeniden canlanmssı arznlanıyor ideta. Böyle bir canlanış komüniımin Uötü yanları1 Elektrik işletmemize 1 adet elektronik t a nın evrensel ©lması demektir. hakkuk ve tnakbuz ;azı makınası kapab zarf Oysa dünyaya gerekli olan sey teklif alma suretile almacaktır. hosgörü. " sağdny» ve insanlık 2 Makinanın muhammen bedeli (150 000) lıra ailesi bölümlerinin birbirine baf olup muvakkat teminaU 11.625 liradır. hbgının nnntulmamasıdır. KafaİIM lanmızı karartıeı safs»talara 3 Mektuplar 16'4/1969 Çarşamba günü saat az değıl» diyor haklı değîl. böyle düsünceteTe yönel12.00 ye kadar Belediye Başkanlığına makbuz olarak sayın îlhan Selmeliyiı Âkhn dertlerimize y»l mukabili veya posta ile gönderilmesi. • ••çuk fıkrasında. Ama acU|ı »öylenebilir, fakat aptalsafsatayı sadece Başbakan Su Hğın iyi geleceği savunnlama*. 4 Fennl ^artnamesi her gün mesaî saatlerinde leyman Demirel'in son bütçe ko Ancak daha. genis ve bilgeee bir Eaektrik tsletmesi muhasebe daıresınde gorünuşmasından ve bir de baı\ sağ akıl daha rantln bir dttnya yalebüir. cı gazete yaıılarvndan alınmış ratabilir ..» parçalarla örneklendiriyor ne Tılmaz ATBAB yazık ki. Oysa gönul isterdi kı. her şeyden once gerçekçiliğe hayran bır yazar olarak, devrimci basında bıle epey rastlanan birtakım safsata örneklerini de anmadan geçmesin. Bır ülkede safsataya rağbetin derecesını anlamak için başvurulacak en guvemlir yol o vilkenın yayın hayatına bir göz atmaktır bence. Turkiye'de bu MÜXİÎETÇİ MUKADDESATÇI GÜNLÜK StTASİ SABAH GAZETESİ yapüdığı zaman gorülecektır kı. «Din adamlannın bilgınh|ı halkın bilgısizlığindendır» diyen Voltaıre ve «Doktrinlerin derisı doğruluktur, geriri ise tıka(Cumhunyet 3565) basa samanla doldurolmuştur» 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9 10. 11. 12. 13. 14. 15 16 17. 18. PROF. OR. ZEYYAT HATIPOGLlTnun KİTAPLARI 5 TL Enflâsyon ve İktisatçılamnız Diş Ticaretimiz ve DeYalüasyon Kolay İttisat İktisat İlminin Esaslan Fıyat h^eorisi Para Kredı ve Bankacüık Muasır Para Teorileri İktisadî Durgunlugun Sebeplert Kâr ve İktisadî Büyüme Turkiye'de Bankacüık İşletme İdareciliğinm esaslan İşletme İktisadı İşletme Fin&nsmanı Pazariama İşletmelerde Organizasyon Fabrika Organızasyonu ve Personel ıdaresı Malıyet Muhasebesi İşletmelerde Yatmmların Plânlanması Genel Dağıtım: ANIL TATINEVt Vüâyet karşısı No. 11 İSTANBTJL 10 20 20 15 30 33 10 10 20 25 20 20 20 15 10 20 »••»»»»•»••• » » » » » » » » » » » » » » » » S Ceyhan Belediyesi Başkattlıgından: Safsatanın mifterısı H ÇIKTL. OKÜDUNUZ MU?., BUGUNDEN İTİBAREN YENİ « « •• • • •• • • • • • • *f • • • > • • • • • •• * • • • « • • • • • • *•»• ••••i « • • • «« • • • • • • •• • * •» •• » • • • • • •*• • • • • • > » • •• »• » •• • ••MI|l»l><«lll>lltlMIIIIt»ll«ll|«llll>IMt» ELÂ1IG SUBESİ 'O '6, 7. NtSAN 1969 PAZARTESİ GÜNÜ HÎZMETİNİZDEDİR 65.000 LİRALIK ÖZEL ÇEKİLİŞ ETİBANK ELÂZIĞ ŞUBESİNİN AÇILIŞINA BÜTÜN ELÂZIĞ'LILAR CANDAN DAVETLİDİRLER (Basm. A 728113106/3562) TÜRK TİCARET BANKASI Reklâmalık: 1232 35 ;l
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle