24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKİ 6 Mart 1969 CUMHURtYET •••••••••••m FRANSA F rınıı'dı iki ayrı Fransa yaşıyorsunuı. Bir yanda, biraz da biitün insanlıgın malı olmuş bir Fransa var. Voltaire'i, Montaigne'i, Descartes'ı \e Hugo'suyla ayakta ve 1789 thtilâli ile dünyamn gözlerini kamaştırmıs bir Fransa ki, toprağının ve insanlarının havasını yaşamamıs olanlar için tibirli, hattâ bazılannca «örnek» ülkedir. Bu, dünyamızın «Birinci Fransa'sı» dır. öte yanda, «Louis XIV.» le baslattığı saltanatını, Napolyon'da zirvesine ulastıran \e şîmdi bn saltanatt General De Ganlle'le yafamaya ve sürdürmeye özenen bir baska Fransa tanıyoruz ki, iste bu, 1969'nn Fransa'sıdır. Birinci Fransa'nın nükleer gücü yok ama; fikir ve sanat gficü var, bilim dünyasına gerçekten büyük isimler armağan etmis. Bu Fransa, sömürgelerinin yanısıra, dünyanm dört bucafına diliyle birlikte kültürünü yayznıs olan bir Fransa'dır ki, aslında savaş silihlannın her türlüsüniin üstünde bir gücü temsil etmektedir. O Fransa, bugün de bütün imkânlannı seferber ederek, Güney Amerıka'dan Balkanlara; Balkanlardan Japonya'ya kadar ve âdeta bir ibtirasla. dilini ve kültürünü yaymanın ve hele «Uyanan Afrika» ya sahip çıkmanın savasmı vermektedir. Bn «Birinci Fransa», 1789 thtilâli ile. «Halk Egemenliği» ni knrmns ve bütün dfinyada hörriyet ve esitlik nfrnna girişilen ayaklanmalara sevimli ve canlı bir örnek olmus, fikir hürriyetine hayat hakkı tanımıstır. öyle ki, bugün bile, General De Gaulle'ün «Otoriter» yönetiminden yakınanlar. arada bir «hiirriyetlerimiz elden gidiyor» diye gürültü koparsalar bile, bnna hiç kimsenin inanacajh yoktar. Çünkü bugün Fransada, sokakta Spüsmek ve sevismek hürriyeti yanında, bizzat General De Ganlle'e «knfretmek hürriyeti» bile vardır. (PARİSTEN YAZIYOR) tigi büyük acılar ve uğradığı büyük yıkıntıl»r, Hindiçini Savaslan ve nibayet Cezayir' de dökülen hesapsız Fransız kanı.. Ve şimdi Fransız halkı bir tek kelimeyle : dünyadaki bütün çekismelerin uzafında, bütün belâlardan öte bir Fransa yı yaşamak, hem de tadını çıfcararak yasamak istemektedir. Haklı değil miî iz Türkler, burada, Türkiye'ye karsı ilgisiz bir Fransa'dan yakınıyornz. Aslında bu Ugisizlik, Fransız halkının bütün dünyava karsı ilçisizliğidir.. Tukarıda açıklamaya çalıstıfımız nedenlerden ötürü, «hayatını de|erlendirmek» \e «kendi hayatını yasamak» arzasayla dolu bir toplumun tepkileridir banlar. Ama, itiraf etmeli ki, Türk Fransız dostlugnnnn derin temeller üzerinde çüclendirilmesine çaba göstcrildi|i bir dönemde ve General De Gaulle'ün Ekim 1968 sonlarında Türkiye'ye yaptığı resmî gezi, dıs gezilerinin en önemlisi sayılsa bile; Türkiye'ye ve Türklere karsı ilgisizlik, baklı üzüntülcre, hayal kırıklığın» yol açmaktadır. Turdumuza tnrist olarak gelen Fransızlann dışında ve halk tabakası arannda, Türkiye'nin dünya haritasmın neresinde bulnndafunn bilenler de, • üzülerek söyleyelim ki azdır. Ovsa, bizim memleketimizin herhanei bir kasabasında, ilkokuln bitinnek üzere bnlunan bir öğrenci, Fransa'nın haritadaki yerini bulabilir ve Fransa başkentinin neresi oldugunu da bilir. Üniversitevi okumnş olanlanmız ise. «enellikle Fransa hakkında oldukca derin bilgive sahiptirler. Kendi tarihimizi ihmal ederek Franss tarihini öfrcnmisirdir. Şinasi OZDENOĞLU İyi heslenen annenin rıırııoıı daha akıllı ıılımır Hazırhyan: Vecdi KIZILDEMİR illiyetçi Çin'de araştırmalar yapan Bacon F. Chow ısımll bir doktonın geçenlerde yaptığı açıklamalar, bugune kadar bihnen bir konunun ılmi yolla ispatı olmuştur. Bılındıği gıbi. en geri kalmış insan topluluklannda bile hamıle bir kadınm beslenmesine azami dikkat gösterüir. Asırlardan beri suregelen örf ve âdetler müstakbel anneyi büyüklerinın tavsiyelerine uyarak hareket etmeye zorlar. Fakat bu yollar gösterilen ihtimam bazı hallerde menfî sonuçlar doğuracak kadar tehlıkeli olmaktadır. Süleyman Beyin sinirleri tnsanların kiloları, boyları, yapılan ve çizgileriyle kişilikleri arasında büyük bağlantılar vardır. Şişman kişilerin vurdnmdnymaz olduklan söylenir . Tarihte dizilenmiş diktatSrler, çoğnnlnk kısa bovlanyla dikkati çekntislerdir Zayıf insanlar genellikle sinir kumkumasıdırlar. Bn bakımdan Bav Sülevman Demirel'in sittikçe artan kilosunu dikkatle izlemek gerek. Sövlendiğine göre Adalet Partisi Baskanı iktidara çeçtiçinden bn \ana 17.5 kilo almıs. Sisman insanlar genellikle sevimli, bossohbet, havata iyimser gözlerle bakan kisilerdir. Tatlı gülücükleriyle, hayatın çilesine bosveren halleriyle çevrelerinde sempati varatırlar. Bay Süleyman Demirel'de doğrnsunn isterseniz bövle bir hava vok Hele kilo aldıkça sertlesmesi. zorbalı|a prim vermesl, sola meydan oknm»sı : « Kimm yumruğunun kuvvetli olduğu belli olmaz..» diyerek Başbakanlık sıfatının sorumuna yakısmıyacak tebditler savarması. kilolannı hiçe sayan bir sinirlilik ilistiriyor kisili|ine... Gidisata bakanlar da havıflanıvorlar : «Süleyman bey sinirlenmezdi. ne oldu birdenbire?» dive acıktan sorular yöneltiyorlar. övle va, Sülevman bev eskiden sakindi de, 17,5 kilo aldıktan sonra mı sinirleri zavıfladı" Tıp mesleğinin verilerine aykın bir gidis ?ibi göriinür bu . Ne var ki. önümüzdeki günlerde patlak verecek olavlar. Sülevman beyin bugünkü kilosnnn da asacaktır. tnsanların kisilikleri bir yere kadar olayları etkiliyebilir. Daha ötesinde toplnmun deîismez kanunları geçerlidir. Mücadelenin divalektiğini ivi hilen ustalar o kanunları önceden sezerler. Bakınız. tsmet Pasa'va bu konnda diyecek yoktur. Moral dengesini eczacı terazisinde tartarcasına ölçebilen az bulunur dövüscülerden birîdir o .. Ne var ki. etkenyasamının sımrlarına da\anmıs bulunuvor tnönü .. Olağannstü direncini bakalım nereve kadar sürdürecek? SSIeyman beye gelince . önümüzdeki yıllarda asırı biçimde sinirlenmek zomndadır. Baska çaresi de voktur. Aslında Bav Demirel durumunu iyice niteliyor, bilivor. Amerikan Associated Press Ajansına verdigi demeç, bn bakımdan çok ilgi çekicidir. «Amerikan tarafhsı Başbakan. Beyaz Saray çevrelerine bîr S.O.S. isareti veriyor gibidir. O konusma iyi okunduiunda, satırlann arasına sıkısan anlamın su olduğn görülecektir : Amerika bize karsı anlavıslı olmalıdır. Eğer Amerika anlayışlı olmazsa. solcular basarıya ulasacaktır. Çatısmayı sertlcştirecek davranıslardan kaçının. Bizi sertlige kaymak zorunda bırakmavın Menderes'in sonunu biliyorsunuz. Menderes bu yüzden oynnu kaybetti .. Gerçekten de Türkiyede iyi niyetli mi desek, parlak zekâlı mı desek bazı kisiler de bu fikirlere katılırlar : Bav Sülevman Demirel sinirlenmese, iktidar zorbahia basvnrmasa, Amerika anlavıslı olsa, ber şey yolnnda gidecektir. Oysa dâva, yüzeydeki sorunlann çok derininde vatıyor. Demirel iktidan itekaka bugüne kadar ekonomik dnrumu sürdürmüç, olaganüstü sinirlili|e kapılmadan 1969'a varabilmistir. Seçimlere kadar yürütebilecektir iktidar arabasını Belki seçimleri de kazanacaktır. Ama iflâs eden iktidar ekonomisi. hele secitnlerden sonra mahalefeti gürbüzlestirecektir. Muhalefet eksiyip acıdıkça, palazlanıp gelistikçe, çıkmaz vollara devlet arabasını süren Süleyman bey iktidarının sinirleri bozulacaktır. İste o günlere doğru Bay Demirel, kilolannı ne kadar artınrsa artırsın, âsâbı bozuk görünecektir. Bir iktidar baskanı ki, en büyük Amerikan ajansıyla bütün dünya önünde Beyaı Saray'a teminat vermek zorunn duymus : « Türkiye'deki Amerikan varlığının kısıtlanması yolunda hiçbir talebimiz olmamıstır..» demistir. Oynnu bövlesine açık oynıyan bir iktidar, bırakın Cumhurivet taribini. ondan önceki tarihimizde de yoktur. Su hale bakarak diyebilirız ki, Türkiye'deki büvük oyun, insanlann kilolarını. bo\larını. ve iyi nivetlerini asan bir ovundur. Amerikan tarafhsı iktidarlar. memteketin iktisadi durnmunu kurtarmaktan voksundurlar. Buna karşılık, btrakınız fsçi Partisini, Millet Partisi ve Halk Partisi dahi antiAmerikan bir politikaya ba{lanmışlardır. Eter C.H.P. elaltından Vasinrton'la bir pazarlıfa .gartnez de 19S9 Bütce tenkidindeki millî bedeOere bagiı kaiırsa. yalnız •Turkıye'dekı Amerika» yı det'l,lı^A<nerll"lıd»*^,•Ameri• ka> vı da karsısında bnlacaktır. Böylesine çetin ve milletlerarası bir büyük oyunda Süleyman bevin sinirleri ve kilosn ne anlam tasır ki !. tstedigi kadar srsmanlasın, ve istedifi kadar müsekkin alsın, gelecek günlere nafiledir. B M baslıca yiyeceğini teşkil etmektedır. «Şeker Patatesi» besleme teknığı bakımından nisasta ve şekerden meydana gelen bir nebattır. Tropıkal iklimli memleketlerde yaygın bır sekilde yerı len ve tanman Şeker Patatesi, Dr. Chow'un ifadesine göre, bebek beklemekte olan bir anne ıçın ıyı bir besı maddesi olmasına rağmen, protein bakımından istenılen sevıyede değıldır. İki sene sonra Fareler ve insanlar Chow, lâboratuannda fareler üzerinde yaptığı • u z u n araştırmalardan sonra şu gerçeği ilimi olarak ispatlamış bulunmaktadır: «tyi beslenmiş bir annenin çocuğu, kötü beslenmiş olandan daha zekidir.» Doktor çalışmalarında iki fareyi kobay olarak kuüanmış, bunlardan birini çok iyi, dığerinı ise zayıf bır şekilde beslemiştir. Küçuk fareler dünyava geldikten sonra üzerlerinde vaphan denemelerde, iji beslenmiş annenin doğurduğu fareciğin, rfığerinden çok daha akılh olduğu görulmüştür. Doktor, fareler üzerinde uzun süren bir çalışmadan sonra şımdi Formoza Adasındaki Taivan şehrinde bulunan iki anne üzerinde çalışmalarını devam ettirmektedir. Doktorun Milüyetçı Çın'i seçmesinin sebebi, geri kalmış veya az gelismis ülkelerde beslenme konusunun yarattığı problemlerın daha banz bır şekılde ortada olmasıdır. H alen Formoza'da başlamış olan araştırmaların ancak ıkı sene sonra ke^ın bır netıceye ulaşabileceği "belirtilmek tedir. Formoza halkının ana gıâ"a maddesını teskil eden Şeker Patatesi ıle beslenmekte olan anne ile, Dr. Chow'un bulduğu pıoteın vitamin kanşımı > ! • yen annenin dunyaya getirecekleri çocuklar sonuç hakkında kesin bir fikir verecektir. Halen, Dr. Chow tarafından deneylerinde kullanılmakta olan protein vitamin karısımı madde çok ucuza mal olmaktadır. Eğer deneyler başanya ulaşacak olursa, bebek bekleyçn annelerın beslenmesinde kul!anılacak olan bu maddeden bir annenin hamılelık devresınde ihtiyacını karşılayacak miktannı sadece 50 kuruşa temin etmek mumkun olacaktır. Tarihî bir dostluk Ia baslayan tarihi dostlnga, biz Türkler Franıızlardan çok değer vermişizdir. Verdiğüniz bu deferle orantılı ilti ve de|erlendirme jrörememisizdir. Sorumluluk kütlelerde ve halklarda defil, her iki ülke arasında simdiye kadar her türlü siyasal ve kültürel ilişkileri yürütmüs olanlardadır. Meselâ, bn yıl yayınlanan «Renkll Laroosse» ta, Atatürk'ten sadece iki cümleyle bahsedilmesi ve daha garibi, fotoğrafımn Mussolini'nin yanına konmaya lâyık görülmesi, bütün Türkleri yaralıyacak bir olaydır. General De Gaulle'ün Türkiye gezisi münasebetiyle Fransız televizyonunda yayınlanan ve ülkemizi bastanbaşa bir «tas devri» ilketligi icinde gösteren programın, hangi maksatla ve kimler tarafından hazırlandıfı, acaba bu programın hazırlanmasma Türkiye' de izin veren yetkililer ve soramlnlarca bilinmekte midir? Ve Türkiye'deki sorumlular hakkında bir islem yapılıp yapılmadığı da, baradaki Türkler tarafından merak edilmektedir. Şarası mnhakkak ki, her iki Devlet Başkanının kamlıklı resmî ziyaretleriyle gnnün meselesi haline gelen Türk • Fransız ilişküerinin ve hele kültür ve insan münasebetlerinin güclenmesi ve özlenilen çizgiye gelmesi için, bilhassa Fransız sorumlulannın büyük bir anlayıs ve çabayla meseleye efilmeleri sarttır. zarnrettir. öte yandan, Fransız dostlarımızın, Fransa'daki Türklere karsı daha mü.şfik, daha saygılı ve daha anlavıslı olmalannı beklemek de, elbette buradaki vatandaslanmızın hakkıdır. Fransız dostlarımızın, baslaneıçta «ttalyan» zannedip de vakınlık gösterdikleri gençlerimize, Türk olduklarını anlar anlamaz gayet soguk sekilde davrandıklannı, bnrava büvük nmntlarla gelmis üniversiteli çenclerimizden acı acı dinlersiniz. Ve buna benzer yakınmalan. Asyalı, Afrikalı gençlerden. Balkan ülkelerinden gelmiş kişilerden sık sık duyarsınız. Sultanı Kanunî Süleyman'ın, FranT ürktmparatorunun elinden esir düştüğü sa Kıralı «François I.» ı, Alman kurtarmasıy îkincj Fransa ve başlıca meselesi ünümüzün C ** Fransa» dır.iddialı * Fransa'sı, bu «tkinci tkinci Fransa, aslında, «hazır olmadıgı» bir role çıkmıştır. Ve inancıtnıza göre, fran»a'nın bugün yaşamakta oldnğu güçlükler biraz da bnradan ileri gelmektedir. Gerçekten, General De GauUe'le 3. DünjVnın liderligine oynayan bu Fransa; büyük iddiasını ferceklestinnek pabasına, iktisadi imkânlannı ve gücünü asmıs, mayıs 1968 olaylanyla başlayıp, bugün de devam eden ekonomik krizde yar» almıstır. Büindiği gibi, işçilerin de katıldıfi «Ma•ıt «layları» nda. millî servet büyük ölçüde tahrip edilmiş, ihracat durmuş, isçi ücretlerine yapılan zatnlar fiyatlan yükseltmiş ve aslında nükleer denemeler nedeniyle büyük mali yük altında bulunan Fransa; döviz ihtiyatlarını tüketmek zorunda kalmış. parasını «devaluer» etmemek için barcadığı büyük eabalardan sonra, nihayet Almanya'dan borç para almaya mecbnr kalmış, en sopşunda mil)i savnnma masraflannı kısarak,^ birtakım lert hükfimet tedbirterini uygulafhak kararıyia, dünya politikasındaki büyük iddialarımn gerisinde bir noktaya çekiimek zorunda kalmıgtır. . ..» h Prolein ve vitamin Katı cisimler için boru hattı Bufrüne kadar boru hattıyla yalnız sin maddelerin nakledildiği herkes tarafından bilinen bir gerçcktir. Petrol nakliyatında ulaşıian başan ve ekonomik bakımdan son derece ucuz olması, araştırmacıları katı madenlerl de payplaynlarla taşıma çarelerini aramaya sevketmiştir. Nitekim yapılan araştırmalar bu kouuda da nıüspet sonuçlara ulaşılmasını saglamıştır. Bugun Ingiltere'de yaygın bir şekilde kullamlmaya başlanılan boru hattı ile madenlerin nakledilmesi faaliyeti başarı ile devam ettirilmektedir. Resimlerde btr madenin boru hattı ile nakledilmesi ve bu sahada kullanılarak bir boru hattı döşenirken görülüyor. 3. Dünya liderliği nnunla birlikte, B merika'va karsı General De Ganlle; Azaman zaman yaptıfci C sert çıkışlarla, NATO'dan çekilme teşebbüsü ve nükleer hazırlıklarıyla, bütün dünya önünde oynaraak istediği bir «Üçüncü Dünya» liderliginden vazgeçtigini üstü kapalı da ol•a açıklamıs degildir. Ne var ki, Fransa'mn bugfin içinde bnlnnduğu iktisadi sartlar, • General istese bile • onu bövle bir rolde, çok jruç duruma sokacak niteliktedir. Kaldı ki, Fransa'da halk çogunlugu, hattâ kendisini oylanyla desteklemis olanlar bile, General'in bövlesine «belâlı» sivasal iddiaların ve ilişkilerin içine girmesine aslâ taraftar degildir. Eski Basbakan Pompidou'nun verdigi son demeçle «General aynldıgı zaman, Baskanlığa • » "• nsan hakları» fikrine göre hazırlanadaylıgını kovacagını» açıklaması ise, Hazi• mıs dünyamızda. bugün, hiçbir insan, ran 1968 seçimlerinden sonra, kendisinin bizbir baskasından farklı bir islem ve davranıs zat General De Gaulle tarafından yedek kuvgörmemelidir. Görürse, o ülkedeki adalet ve vet olarak saklanmıs oldugnnu. General'in insanlık ölçülerine sa\gısı azalır. artık «vekilmeye» kararlı oldutnnu gösterBnnun yanında. milletlerarası dostluklamektedir. nn erarettigi bir baska prensibi de burada Bir «Pompidou devri» basladıgı takdirde, tesbite meebnruz : Her millet, baska milletbnnon, De Gaulle devrine nazaran daha «ih lerin tarihine ve guraruna saygı duymalıdır. tiyatlı» bir dönem olacagı kanaati burada yayÇfinkü, 1969 yılında bile her insan, kendi tafindır. ribinin ve cofrafyasının mncizeleriyle gurnrlanmak istemektedir. öyleyse bir millet, ötekilerin tarihini ve cojrafvasını belli baslı çizjnleriyle bilmelidir. Bilmelidir ki. baska ~* eneral'in tarihi kişiliğiyle, Fransız toptoplnmların çocuklarının hangi mucizelerin * lumanu parçalanmadan, anarsiden ve ve efsanelerin gnrurnnu tasıdıjını öfrenebilsiyasal partilerin verimsiz çekismelerinden sin ve bu «urura saygı dnyabilsin. Her Franknrtardığından süphe yok. Ancak, De Gaulsız, her yabancının, bu gururu ister istemez le'ün Amerika'ya zaman zaman kafa tutma•ı. NATO'dan çekileceğini açıklaması ve NA beraberinde getirdigini bilmelidir. Biz Türkler, elbette ki mezar taslanvla TO merkezini Belçika'ya «snrmesi» gibi atak ve tarihimizdeki zaferlerle «avunacak» kadar davranıslarının, Bonaparte devrinin ihtisasâf degiliz. Geleceğe bakmanın. çeçmişle araının devamı seklinde degerlendirilmesi, elvnnmaktan çok daha akılhca bir davranıs olbette ki çafımızın devlet ve toplum felsefesidngnnnn da farkındayız. Fransa'da Pierre ne uygun dâsemez. Gerçekten tarihe malolLotiierin, Flanbert'lerin, Claude Farrere'leraus devirlerin ve çafını tamamlamıs vönetiralerin, halklara yeniden yaşatılmasmın im rin ve nihayet Herriot'lann dostlugunn bnlamasak bile, yine de vaktivle alıstıçımız bövkânsız oldafnnn, Fransızlar şayet iyi bilmeklesine bir dostlngu ve ilgiyi özlüvoruz, görte ve takdir etmektedirler. Kaldı ki. «MiUetlerin esitlifi» ilkesinin hâkim oldn|n ve 21. meyince de kınbyornz. Tfizyila doğru gidildiği bir dönemde; dünya Sonuç enfinde «liderlik taslamanın» ya da başka milletlere «tepeden bakmanın» ne derece tebliürkler ve Fransızlar, bağımsızlıklannkeli bir oyun olduğn, herkesten önce, aklıbadan ve hürriyetlerinden fedakârlığa yasında bütün Fransızlar tarafından bilinmeknasmayan benzer karakterde iki halktır. Bu tedir. Böyle bir davranıs, Fransız milletinin ortak karakter üzerinde yeniden güclendirilyüsyıllar boyn elde ettiifi itiban kısa bir süre mesi istenen Ttrk Fransız dostlngn için büicinde yitirmesinin nedeni olabilir. vük yatırımlara ve kfilfetlere ihtivaç yoktur. İki kelimelik bir anahtar bu tarihî dostlngu Fransız halkı ise. General De Gaulle'ün yeniden ihya edebîlir : «Sevtnek ve anladünya politikasında ovnamak istediği role zıd bir davranıs ve eğilim icindedir. Aslında bir «Ücüncü Dünya», ya da «tarafsız bir blok» Sevdigimiz kadar sevilmek ve anladıtımız snkaktaki Fransız'ı ileilendirmemektedir. Bikadar anlaşılmak, Türk • Fransız dostlugunn «özlenen dostluk» haline getirmeye yetecekrinci Dünva Savası.. tkinci Dünya Savası'na tir. Sirmiş ve işgale uğramıs bir Fransa'nın çek Dostluğıın ilk şartı İİii ^ktor Chow, arastırmalan hakkında bılgi venrken bühassa iyi beslenmeden ne kasdettıği üzerinde durmustur. Doktora göre, hatnile bır annenin iyi beslenmesi tıka basa cTovurulması demek değıldır. Meselâ protemlı maddplerle yapılan bır beslenme iyi bır beslenme olduğu halde doğacak çocuk uzennde çok menfi etkiler yaratmaktadır. Bu hususta lâboratuarda fareler uzennde yapılan bir denemede alman sonuç sasırtıcı olmuştur. Doktorun belirttığıne göre, sadece proteınli maddelerle beslenmiş olan annenin yavrusu, normal bır beslenmeye tâbı tutulan farenınkınden oo3O daha az akıllı çıkmıstır. Dr. Chow, bebek bekleyen bir annenin en iyi şekilde beslenmesinden normal bır proteın ile vıtamın kanşımının anneye venlmesını anlamaktadır. D Türkiye'de ilk defa çiit taratlı kitap Bir deney •••• ••f • •••• •••a • ••• Halkın eğilimi M •••• •••• •••• •••• illiyetçi Çin'de yapılmakta olna deneyde, bebek beklemekte olan iki Çinli kadın üzerinde incelemeler yapılmaktadır. Formoza. Avustralva, Çın ve Güney Amenka'da yetjşmekte olan «Şeker Patatesi» ismi verilen bir nevı nebat. deneve tâbi tutulan annelerden bırının AĞRILARIN ÇOĞU KURUNTUDAN BAŞKA BÎR ŞEY DEĞİL ğnların buyuk bir kısmı kuruntudan ibarettir. Tabıi su înda dısı ovulan bır hasta veya duvara çıvi çakarken. çekıcı çıvıye defil de parmağma ındiren bır insan bu ıddıayı kabul etmıyecektir. Fakat Alman tıp dergisi «Medızınısche K ınık» bu olayı bir bzel sayıda butun teferruatı ıle ele almış bulunuvor. A ÖLUM •••• :::: • •• • •• T •••• •••• •••• •••• Merhum Süleyman Paşa mahdumu. Miralay Izzet bey, merhum Mahmut Pertev Paşa kerımesi Nakiye hanımefen dinin torunlan, Memika Subaşı. Nuri Ertan'ın ogulları, Oramiral Haydar Olcay Noyan, Avukat Süleyman Âlinın yeğenleri, îzzet Ertanın babası, Nükhet Ertanm Ağabeysi, Atif ve Gül Sungaym dayıları Sahte ilâç îkımler, şöyle bır deneyle jcıların kuruntuiara bağh alduğunu ıspat edayorlar. Meselâ hekım, yaralı kımselere uyuşturucu bir madde vaadederek. tamamen tesırsiz bir yemek tuzu erıyiğı şınnga etmış ve hastalann hemen hemen yarısı acılannın esaslı şekilde azaldığını söylemışlerdir. Bunun tamamen aksı bir deney daha yapılmıştır. Hekım hastalara morfın zerketmiş, fakat «verdıği ılâcın önemsiz, zayıf bir ilâç» olduğunu söylemiştir. Yaralıların yüzde yirmisi acılannın geçmedığinden, hattâ bazısı acımn arttığmdan sikâyet etmiş, ancak «meshur müsekkin ilâç» yemek tuzu eriyiği sırınga edüdikten onra, rahatlamışlardır. ginı çeşıtli yaslarda ve çesıtli ırka mensup erkek ve kadınların cıltlerını ısın tutarak ısıtmıçtır Cılt her defasında 45 derece.ı. e kadar ısmdığı zaman ağrımaja başlamıştır Fakat acının şeklı kuruntuya. kuruntunun şeklı ise dış şartlara bağlıdır. Meselâ cephede yaralanan askerlenn ancak dortte bırı ağrılardan sikâyet eder, aynı şekilde yaralanan sıvillerde sikâyet oranı ise bunun üç mislidır. HI Ruhî izdıraplar . SÜIEYMAN ERTAN •••• •••• •••• •••• •••• •••• ••>• •••• •••• « • • » • • • • M ••>•«•••••»•••• •••••••• • •••••••••••>" " *" • • •• • • • • HıiHiıtfMtHifiııııtiMiıııpııııta • • • • • • • • « • • ı •• « • • • • • • « • • •» HIIVMIItMKHıııııı ttııııııiffiıııııım •fi|«lıt«ll*lll^* • ••• :::: ••>• •••• •••• •••• •••• âni bır kalb kırızi sonunda vefat etraıştir. Cenazesi 6. 3. 1969 (bugünkü) perşembe günü öğle namazmı mütaakıp Şişli Camnnden almarak Ortaköy Yahya Efendi kabristanına defnedilecektir. AİLESt (Altm Reklâm: 427) 2298 Kurontu ve gerçek î r jh doktorlannın bedeni ağANT YAYINLARI, yeni başladığı «Karşıtlar Dizisi.nde, aynı ko•ılar hakkındakı sözleri de nuda karşıt goruşlere sahıp iki duşunürun eserini bir araya getire;ok ılgınçtır. Çok eski mılrek çift taraflı tek kitap halinde okuyucuya sunmaktadır. Dizinın letler bile, ruhi ızdlraplara karilk kitabına konu olarak. geçen yıl öğrencı hareketleri sırasmda orşı bedenî ızdıraplarla reaksiyon tayr. çıkan «anarşist* ve gauchiste» akımlar seçilmiştir. Çift taraflı göstenldığinı bılirJerdı. Nitekifabın bir yanında anarşızmi ve «gauchisme»i savunan CohnBenkım, bır çok ıptıdaî mılletlerde dıt'm, dteki yanında bu akımları şiddetle suçlayan Fransa markolü.ıün arkasından yakınları ağsistferinden Jacques Duclos'nun tezleri yer almaktadır. Dört renklarken saçlarını yolar, yüzlerinı, li, ofset baskıh ve çift taraflı kapak icinde 240 sayfa 15 Lira'dır. gözlerini tırmalarlar. Şarklı der• Genel Dağıtım: ANT YAYIKLARI P. K. 701 . İstanbul. • Anvişlerin daha da ileri giderek kara Dağıtımı: Aydın Kitabevı. • İstanbul Dağıtımı: GEDA. # Ege vucutlanna iskeıjce yaptıkları dağıtımı: DATÎC. malumdur. Çünkü bu suretle husule gelen ağrıların dinmesi, dervişlerde bir saadet hissı uyandırmakta idi. Günütnuzun Cumhuriyet 2304 modern toplumunda da ruhî he • • • • • • • • • • » » • • • • • • » » • • • • • • • » • • • ••• • • • » • »»• • yecan, korku ve ızdıraplara «ag rılarla» reaksiyon gösteren ın sanlann sayısı az degildir. Bun 1ar hemen baş ağrısı, romatız ma, sıyatik veya mığde agrılar) hisseder ve böyleceı farkına tMECE PLÂK'larmm beklenen 3 takımı çıktı. Yer değiş J abiî objektif ızdırap kaynağı varmadan ruhi ızdırapları bede tıren abonelerimızın yenı adreslerinı bıldırmelerıni rica ederiz X bütün insanlarda hemen he nl ağrılara çevirirler. GENEL BÂYİt : tMECE DAGlTIM, Sirkeci, Dogu Bank ts Ha • men aymrfır. Bir Alman bilnı, Kat: 6, No: 634 • İSTANBUL J R RUHİ SU İ LÂ N Belediyemiz Fen lsleri Müdürlüğü Teşkilâtında münhal bulu\an 3636 sayüı kanunun 23 üncü maddesine tâbi 1750. lira aylıkb Müdür Ue (muayyen ve Muakkat müddetli hizmetlerde çalıştınlacak yevmiyeli teknik personel yönetmeligine) tâbi 132.121. 110, 66 lira yevmivçji kadrolara hakkı müktesebi ile Mimar . Mühendıs Muhendis. Ressam ve Tekniker alınacaktır. tırt^klilerin bizzat veya hâl tercümesini belirten dilekçe ile mür acaatları rica olunur. ESKİŞEHİR BELEDÎYE BAŞKANTJĞI (Basın: 11577 E 88/2284' PERAKENDE SATIS YERLERİ : İSTANBUL : Aras Plâkevi (Osmanbey), Gençlik Kitabevi (Kadıköy), öncü Kitabevi (Cağaloİlu), Güllöşah Bacı (Cagaloğlu), Cümbüş (Karaköy) ANKARA : Sergi Kitabevi (Büyuk Sinema ıçi), Tansel Plâkevi (Kızılav), Mustafa Saiyasar (Yenişehir! tZMtR : Kovan Kitabevi. Foto Balım (Konak). Güner Eliçin (Akgerman Han. 404), Necip Sadık Dam lapınar (Anafartalar Cad.). ADANA : Çömelek (Çakmak Cad ) HABERLEŞME ADRESİ : P.K.: 330 S i s 1 i • • • • • • • • • • • • • » • • ••• •• • • • • • • • • • • • • •• • • » » • » • + (Cumbun>et 228»)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle