29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT II Mart 1969 CUMHURİYET Jc âlemimizde; nefsimize karşı en güç itiraf ettiğimiz ruh halimiz. aşağılık dııyguİarımızdur. Öyle anlaşüıyor ki Menderes, tabsili eksik biı* milletvekili olarak Meclise geldiği ve bu çtttı aîtında yerini aldığı zaman, en çok bundaıı muztaripti. Ankara'da Hukuk Mektcbini talmamlayıp bir şehadefname aJmca, iç âlemmA deki çözülmez düçümfer cözüldü. Şimdi artık, W her şeyi hayal edebilirdi. Her şeyi isteyebilirdi.. ' MENDERES'in Yazan: Menderes Medis'te sfrrilmeye başbyor Menderes'in llk mebusluk yıllarını, ona yakın bir arkadaşı, o günlere değinerek şöyle anlatır: < Bir misafirliğe fötft. rürsen, muvaıenesini kaybederdi. Teni topluma giimis bir çocufoo ürkekliğiBİ, heyecanım yaşardı. Tutuk]u^u yardı. Misafirlikte de mısafirlere kanşmazdı. Hiç değişmeyen, tath ve gülüm*er bir yüz. Aşnn narik bir genç insan. Sual *onnayan, soruldnğu zaman da, adetâ kıntkan bir takım jestlerle, yapmacıkü nezaketler içinde eğilip bükülen bir hal alırdı. Bu hali, galiba hem kendisini, bem de ev sahiplerini sıkardı...» Bu sözlerde sanıyorum kl, doğru bır tasvir vardır. Ben onu o yıllarda bir ılefa, galiba bir hemşehri mebusun Sıhhıyedeki evınde, Trakyaü Zuhta Beylerde görmüş olacağım. Geceydl. Misafirler azdı. Kâğıt oynayanlar ve oynaraayanlar vardı. O ve ben bu oynamayanlardandık. Hatıramda kalan şudur ki, bazen oturuyor, bazen salor.da dolaşıyordu. Bazen köşede bucakta bir şeyler kanştırıyordu. Ve, muhakkak ki, sıkılıyordu™ Onun bu aşırı nazüc ve sıkılgan hallerine, Ikincl DUnya Harbl içindeki vaztfelerira sırasmda ve bolgesi için yaptığı müracaatlar, konuşmalar sırasında da şahit olmuşumdur. Hukuk yıllan bitince, Mendereste gelişen değişıkiige, o günleri büenler şahittir. Artık duruşuna, yürüyüşüne ve konuşmalanna başka bir edâ gelir. Gerçi artık Ankara'da yalnız sayılmaz. Evüdır. Ev, aile sahibıdır. Ama Mechs'te ve toplumda, henüz arkadaşsızdır denılebilır. Fakat gerek partı merkezi çevresinde, gerek merkez ve taşra teşkilâtında artık vazıfeler almaktadır. Menderes' ın muhalefete geçinceye kadar parti ve Meclis çalışmalannda sıvrilebildiğl vazileler, taşra mıifettişliklerl ile, encümen kâtiplıklendir. Ama Menderes, gittikçe şahsiyetleşmektedir. Gerçi taşra müfettişlikleri, halkevlerl ve spor teşkilâtı müfettişlikleri, şekilden ibaret şeylerdi. Ve bunlardan, yalnız halkevleri müfetüşüklerini, hayatında, kendini yetiştirici günler olarak hatırlar. Meselâ Menderes o yıllar hakkında değerlendirmelerinl şöyle dikte eder: «Meclise fcldikten sonra, büyük bir dikkatle çalışmaya başladım. Kendimi memIeket işlerine verdim. Hem vazifetni gördiim. Hem de hizmet için kendimi yetiştirdim. Btşvekil oluncaya kadar da, kendirai yarın için ilzâm edecek bir harekette bulunmadırc..» Menderes bu beyanlannda, kendini biraz da kendi ıçme kapanmış görünen hüviyetıni, kendini yetiştirmek kelimelennde toplamıştır ki, doğrudur. Ve tahsilıni tamamlamak faslı, bu kendini jretiştinnenin en onemli safcasıdır. Cîene kendisinın dikte ettiği aşağıdaki satırlarda, miıfettışlikler bahsına da temas eder«Tirmi sene içinde, her» kesin peşinde koştağu Avrupa sevahatlerini bir defa bile düşünmedim. Hiçbirisini aklımdan geçinnedim. Halbuki lisan biliyordum. Faram vardı. Faydalı olabilirdim. Bilâkis, Meclis Enciimenlerinde çabstım. Parti müfettişi olarak, kaza, nahiye, belediye odalannda sabahlavarak vazife gördüm..» l&n ile, karar ve İcra kudretini körletebilirler. Ama, bir gün yüksek icra kademelerinde de o kimseye, Devlet çarklannın şeklî icaplan, kanunlara bağlılık ve karar alırken, emir venrken, bazı sorumluluk kayıtlarmı da haürlatır. Ve ona, bu kayıtlardan pek de uzaklaşmamayı emreder. Buna karşılık, Devlet hizmeti kademelerinden gelmeyenlerin, bürokratik çarklara ve bunlann engellemelerine karşı, daha gerüş karar serbestisi vardır gıbi görünür. Ve eğer bu serbesti, mâkul nesaplar *çınde kalıyorsa, bundan faydalar da sağlamr. Meselâ bu hususta ve şekülere uymak bakımından İnönü'nün hassasiyeti, aşın denecek bir ölçüde işlemistir. Konu ile ilgili olduğu için, bu mevzuda ikı kuçuk mısal verrr.ek, bu gibı hallerde hassasıyetın önemini belırtmek bakımından faydalı olacaktır: 1 D.P. teşekkul edip, muhalefet, Inönü'yü de tenkitlere başlayınca, D.P. yi tutan gazetelerde şoyle bir haber çıkmıştır: «tnönü, Devletten aşırı harcırahlar çekmekten hiçbir zaman cekinmemlştir. Hattâ Erzincan zelzele sahasına giderken bile, dolgun barcırah (yolluk) tahsisatı almıştır.» Bu haber karşısında Reısicumhurluk Umumi Kâtiphğınin Ajans yolu ile tebliği şöyle olmuştu: «lnönü, gerek Veldl, gerek Başvekil, gerekse Cumhurreisi olarak, hiçbir yurt seyahatinde, narcırah (yolluk) almamıştır»» 2 Gene D.P. yi tutan gazeteler. gene înönÜ hakkında, şoyle bir haber de vaymışlardır: «tnönü, Malatya bez fabrikasının açılış törenine gittigi zaman, fabrika mamullerinden 5 top bez alıp Ritmiş, parasını da vermemistir.» Bu habere karşı da Cumhurreıshgi Umuiıi Kâtiplığinin Ajansa tebliği şöyle olmuştur: «Malatya bez fabrikasımn açılışına giden lnönü've fabrika ilk mamuUerinden hir hâtıra olmak üzere S top bez nediye edilmiş ve lnönü, bu hediyeleri, büyük takdir, tesekkürlerle kabul etmiştir. Fakat Malatya'dan Ankara'ya dönulünce, bu bez toplannın bedeUerl, şu tarih, $a numaralı posta havalesi ile, Fabrika Müdürli». ğüne gonderilmiştir. Makbuzlar mahfuzdur..» Bu ayaret ve ödemenın üzerinden yıllar yılı geçmlşti. Zaten bu hedıye edılen toplann O gunkü rayice göre bedelleri de, 100 tira etrafmdaydı.. Bu misaller, Devlet adamı için, ödemelerinde hassasiyetin gîizel misalleridlr. Ve bu hassasıyet lâzımdır. Hülâsa, tnönü, devlet nizmetlennden gelmışti. Menderes'te ıse, devlet hizmetinden gelmemiş olmak, onu, bazı sorumluluklannın ağına sürükleyecekti.. MENDERES, MECLİS'TE ŞAHSİYETLEŞİYOR... YARIN: I Ümitsizlikle son bulau I vekillik müracaati.. Disi Bond MODESTY BLAISE IHTIYAR GENCLİK 90 Bay Aleksandr koyu komünirt düşmanı bir beyaz Rustu oldıi. Çar ordusunda yüzbaşıymış, savaş yıl larmda Almanlar içerlere doğru vürüdükçe hazır lanmı^. Yozgat'ta mı neredeyse kamp bile hazırlanmıç, çağrılacak ya da gidilecek mutlu gün beklenilrniş. Baş artisti Erol Flyn Vatan Kurtaran Aslan Utlı filim. B«y Alek^prir ne de olsa eski bir Çar subayı ve k«fljdifîe o^ünlüğü olan kişi; daha'İJaşkalannı görmüşüzdür' ki Almanlar ilerledıkçe gerıci, Almanlar geriledikçe Uerici oldular. Berhn'e girildi girileli başımıza devrimci keâldiler. Ama ben boşanan yağmurdan yanaydım. Anadoluhisarı kararır sönerdi, Rumelihisarıyla Emirgân sırtlannda göz, kamaştmcı şun$ekler çakardı. Sıra bekçideyken bekçi gelmedi. Soldaki beyaz evde ise bugün hiç pencere açılmadı. Haziranda Temmuzda lrak Kıralı Faysal'ı Boğaz'ın güzel kızlarıyla Boğaz'da gezdirmiş motor, o küçücük koyda, neredeyse elimin değebileceği ve kııallığm bulaşacağı yerde, üstü örtu'ü, kapkira sularda zincirini koparmaksızın çalkalanıp dururdu. Biıtün akıntı sular gelfp ona vururdu. Şimşek çakır<az mı. gök gürlemez mi, ürperirdim, saranıdım. âdeta donardım. Islanmış cigara böreği bacalı vapurlara arkamı dönerek Gazınoda bir başıma otunırdum. Yel estikçe açılan kapılar du varlara çarpardı. Pat küt, tak tak. kapılar duvar lara çarpardı. Kısa kesik saçlı, kalın enseli, bodur bir öğretmen hanımla filiz gibi birbirinin eşi iki genç kız p!Sİa geldilerdi, aile kabinesine girdilerdi, saatlercp çıkmadılardı. Ha, kimdir şimdi o sin sı sinsi dolaşan, boş muşamba j'ataklan gördükçe kuduran? Bay Aleksandr deli değildır, Erraeni aşçı değildir. plâjn kapıcısı, balık ağı örücüsü Bıza Efendi degildir. öyleyse kimdir? Ama bir gölgerin gezindiğine kahbımı basardım ve tüylerin dikun d:ken, yel estikçe kapılan duvarlarma çarpan, garsonu, aşçısı, patronu, müşterisi hepsi savuçup giden o plâj ve gazino, günlerdir kapağı açılmamış toz içindeki piyano, çıplak masalar, ters kapatılmış sandalyalar. çok şeyler görüp geçirmij kabineler. akasyalardan savxulup gelen çü rük sarı yapraklar. ne yok ne var, onundur ve benırr.t1! srnırdım. Babamın babasuıdan, ona ve ba ııa knlaıı son kâşanedir ki, yel biraz daha azıtırsa, gokyuzün^e gümbürtuler gezinir ve simşekler böy le çakar durursa, ya her bir parçası ayrı havalara uçup g'decek, ya da elden kaçan bir deste iskamljil kâğıdı gıbi patır patır üzerimize dokülecektir. Derken korkudan gözlarimin önüne bir kırmızı balık getirirdim. Açan ağzını ha açan, şiş kin kar'nlı kavanozda dolaşan bir kırmızı balık ki, caına yaklaştıkça büyür, camdan uzaklaştıkça küçulur, Anıa asıl sorun, kavanozdaki bu kırmızı balık bizi nası) görür?. Neyse Dünmüş gıbi aklunda. Fmdıkh'daki tek göz odaya geldiydi cümle Slemin malumu Kara Kemal sabah sabah, (T) ağlardı huyu gereği yavaş yavaş, ne oldu gene, ne yaptın gene? Bir şey yok, aldı götürdü Birinci Şubeye, Birinci Şubeden Merkez Komutanlığına, Merkez Komutanhğında Binbajı Ragıp Çaldıran'ın kaışısına. Bakıldı kimlik belgesiyle terhij beigesine. Burada yazdığma göre askerliği tamam arkadaş. ulan ben bütün gün sizlerle uğraşamam. MEHMIT SITOA önemli hizmeller Garfh Menderes, bu nakillerinin dlğer bir yerinde, bu mütevazi odalarda gecelerini okumakla geçırdiğinl de enlatır. Fakat bu nakillerde, onun ustünde durulmaya ve Menderes'm çelişmeli karakteri hakkında işaretler çıkarmaya yarayan asıl çahşmaları, Meclis Encümenlerindeki vazifeleridir. Çünkü Meclis Fncümenierinde çahşma ve bilhassa Raportörltiic (Mazbat nnuharrirliti) vazifelert, parlâmento hayatınm, önemli hizmetleridir. Bu raportörlerin çogu, sonredan Encümen Reisliklenne, Vekillik kaderaeîerine yukselirler. Bu raportörlüklerdir kl, bu islerde vazife alanlara Devlet Nizamı, Kanun kavremı, Devlet mekanizmasırun işleme şekli, bu işleyistekı hassas noktalar ve asıl. Devlet sorumluluğunun önemi ve mânası hakkında fıkirler ve tecrübeler verirler. Çünkü Encümen, aslında hükumeti kontrol ve onu hesaba çekme organıdır. Encümende raportör olarak vazıfe alan milletvekilleri, Bakanlıklann iç teşkilât kademelerine girerek ve görevHleri karşılanna alarak. bu kontrol vazifesinin derınlerine inerler. Ve encümenler, bu raportörlerin getirecekleri raporlar üzerinde çalısarak göriişlere vanrlar. Menderes te bu islerde vazife almıştır. Hele Halk Partisindeki son yıllarında Menderes, Mec lısin ve Encümen tartışmalannın, goze çarpan, dikkati çeken, hattâ kendisinden biraz da çekinılen bır unsurjydu. Bu arada Menderes'ın daha Aydın bolgesınden.Tieselâ mahallî teşekküller, koooeratifler toplantılarından, Mechs Encümenlerine aktardığı bir mizac veya huyunu, şöyle tarıf edebiliriz: Toplantıya geç gelmek, ama ortaya bırden bir şe>ler atıp, toplantı havasmı elektnklendırmek, ama sonra ve daha cevabmı beklemeden, toplantıyı bırakıp çıkıp gitmek! Samet Ağaoğlu da «Arkadasım Menderes» te, böyle bir sahne nakleder. Bu hal, onun fevrilik mızacınm bir özelliğidir. Ve kendısine, maalesef çok ağıra mal olmuştur.. Hülâsa, iktidara gelincs ve hele Başvekillik görevlerini yürütürken, ıcra islerinde esaslı kaynsızlıkları, mahkemeler safhasında ve belgelen ile meydana vurmuştur. Bılhassa ssrfiyat emirlenndeki aksaklıklar, onemle dikkati çekmiştir. Bizzat Encümen Murakıplıklarmdan ve raportörlükierinden geldıği halde, bu ıhmal ve ıhtıvatsızlığın izahı vardır. Yahut şoyle raümkündür .. Savın BinbHsım.. Ben ne diyorum sana sayınından, başlarım. Götürdü Kara Kemal evlâdım yeniden Birnci Şubeye, Şube Müdüru Zeki Beye. Zeki Bey de kızdı, dedi atın «Möteferrika.ya. Dur bekle bakalım. Bakalım bu işin sonu ne olur, kavanozdaki kırmızı balık bizi nasıl görür. Neysc. Dünnıüş gibi aklunda. A*î&a va? Wi orad3İıfey0ı|cT, Parjak lsmet var idi yankesici, Hacı Ahniet Bey var ldi telsizci ki, Li man Reislıği de biliyor adamuı Japon gemilerina suyunuz var mı selinz var mı diye sorduğunu ve bu ılgisi dolayısiyle acentahk hakkı aldığınv ama durduğun yerde Japonlarla ışin nedir alısverişin nedir kannlara kuşku girmiş bir kere, sahiden durup dururken bcyle şey olmaz ve olamaz, sonra gel demişler 20 aydır unutmuşlar adamı. Savaş bıter sen çıkarsın Haci Ahmet Bey. Sıkı yönetim sürgün lerinden ve îstanbul döküntülerinden daha bir yığın insan var idi. Her gün bir posta alıp götürüyor du polis bunları sürgün yerlerine karınları aç, ertesi gün bunlar dönüp geliyordu Alah kerim, tstanbul büyük . Daha ertesı gün polis gene alıp gotüriiyordu bunları sürgün yerlerine hırsız polis kovalamaca köşe kapmaca ve yutturmaca ve Sirkeci'nin oralardan yolunu arayan kadınlarla kadınsı delikanlıları ve kartala varmışlarla körpe çocukl.rı toplayıp getıriyorlardı her gece. Ertesi sabah bunlar ivedılıkle götürürlüyordu incelenmeye ve hasta çıkıp hastahanede kalanlar sızlanıyordu biz ne halt edelim şimdi iş zamanı işten güçten kaldık diye ve «temiz» olanlar salıverilince o «ece tutuklanıp yeni den getiriliyorlardı ertesi gün incelenmek üzere mü. teferrikaya ve nezarethaneye. Bir gün Çolak lsmail'i kötü hırpaladılar, dedim ne vuruyorsunuz zavallıya. Hastir ordan bok dedi Komiser bey burda kargaşahk çıkarmaya mı geldin ve suratıma patlat tı iki okkalı tokat ve attı sonra karşıdakı hucreye. Ademir Beyin gezeceği varmış müteferrikayı, seslendım, açtırdı hücreyi. Geçtim önüne dedım bu çocuğu ve beni dövdüler. Ademir Bey benden iyi biliyormuj beni, hayır sizi dövmezler dedi. Pis Slgün bir ampul yanıyordu tavanda. Bir gün, de söylentiye göre ünlü ailesinin yüz karası T. Menemenve imamcıoğlu'nu getirdiler içeriye. Bır günde kaynaşıverdi herkesle ve benimle. Ağzmdan bal damlar çocugun. Askerlikte cigara paramdan kesmiş kitaplar almışım. lâkin askerden sonra daralıp 60 kitabımı 20 liraya satmışım ve 20 liraya kendime $ıvil gömlek almışım ki. sırtımda. Trakya. nın yarısı İstanbul'a göçmüş. yarınm yarısı Anadolu'ya geçmış; içinden tâze tabut çıkan evlere ba kardık Kocamustapaşa'da ve Aksaray'da ve sorardık bosaltacak mısınız? Ev derdi başımızda. Dedi üzüldüğün şeye bak al şu anahtarı ver öğleyin yemek getiren, dünya ahret kızkardeşim olan eşine. Dokuz odalı bir konak kaldı bana ailemden Çamlı ca'da, az bir kiraya siz de oturursunuz alt katında. Sen gibi bir arkadasa rasladım ne mutlu bana. Akşama doğru çıkıyomm, temiz gömleğim yok aksi gibi, uğrayacağım yer büyük aksi gibi, iki saatlığine gömleğini vermez misin bana? Dedim esirger miyim sen gıbi bir arkadaştan al iki gözum. T. Menemenve imamcıoğlu'nda gidiş o gidiş. Gömlek gitti bire kaldı kilise anahtarı gibi bir koca anahtar. (Arkan *az) ~*K/^ Tiffatıv Jones I Molkoçoğlü konu veresim:AYHAN BAŞOĞLU | İNTİKAM YEMİNİ âlu son bir gayrefle uz£rindeW Bu onu oldunu.ycre 4 Alpar zinciri o1anca.güakjle indfrci h'm* uon& AMERÎKAN KIZ KOLEII ARNAVUTKÖYİSTANBUL 1969 1970 yılı için Iise ve Orta bölümlerine kız ögrenci namzet kaydına başlanmıstır. Kayıtlann 16 Haziran 1969 tarihine kadar devam edecegi ve o tarihten sonralri müracaatlann kabul edilemiyeceği ilân olunur. ORTA BÖLÜMÜ : Giri? imtihanlan Arnavutköy, Amerikan Kız Kolejinde yapılacaktır. (Bu bölüme yatılı ögrenci alınmaz.) LJSE BÖLÜMÜ : Haarlık ve Lise I sınıflanna giriş imtihanlan, İstanbul Amerikan Kız Koleiinde vesair illerde de yapılacaktır. (Bu bölüme yatılı ögrenci alınır.) Mahdut sayıda öğrenciye gereken mall yardırn yapılacaktır. Kayıt Günleri : Pazartesi, Perçembe. Müracaat: Kayıt îçleri Amirligi Amerikan Kız Kole]i Arnavutköy İstanbul Tel «3 R6 60 dan 20*7 îlâncılık: 1608^2522) Devlet hîzmetlerinden gelmemişli Menderes parlâmentoya da, iktıdar ve icra mevkiina de; devlet hizmetlerlnden gelmedi. Yani onun daha önce, devlet hizmetleri kademelerinde ve «etkili hizmet mevkilerinde bir stajı yoktur. Bu hal, öyle sanıyorum ki; Menderes'in yalnız gunlük icraatında ve kayıtsızüklarında değıl, kader ve akıbetinde de, çeşitli yönlerden etkıh olmuştur. Gerçi memurhık kad°rre!en ve 'dari kariyerler, biirokratik oazı »lışknnlık
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle