03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 7 Stıbat I96H CUMHFRftET BALTIK'TAN ADRİYATİK'E Yugoslav sınınnı Macarlar bekliyor kerlerince yapılmış daha nicelerini görmüştüm bunlardan 18 ay boyunca. Yazın bol yapraklı agaçlarda faydalı oluyordu bu doğal gözetleme kuleleri. Fakat kıs gelince striptiz yapmış bir güzele dönüyorlardı yavaş yavaş. Tren ilerledikçe başka engeller de çıktı karşıma Bulgar sınırından tanıdığım. Bunlan bir yana bırakalım. Artık Yugoslavya'daydım. Daha dogrusu trenin lokomotifi Yugoslavya'da son vagonu da Macaristan'da... Ilk durak «Subotica» îstasyonuydu Yugoslavya'da. Nedense pek öyle engellerle karşılaşmadım bu yakada. Eğer, birkaç gözetleme kulesi sayılmazsa. Yugoslav sınır karakolunu da gördüm. Bizim ölçülerle takviyeli bir manga karakolu kadardı. Karakolun komutanı çavuş, biriki arkadaşı ile kamelyada zaman öldürüyordu. Binanm çatısmdaki gözetleme yerinde bulunan er ise ağzmda sigarayla nöbet tutuyordu sozde. Bizim sınır karakollarında, gözetleme kulelerinde bir tekmil vardır: «Gözüm düşmanda, kulağım komutanda» diye uzayıp gider. Gözetleme nöbetindeki bu Yugoslav erinin gözü de, kulağı da trende idi ülkesine giren. Bazı benzerlikler vardı Bulgaristan ve bizim aramızdaki sınırda oldugu gibi bu iki sınırda da. Bu sırun Macarlar, bizim sınırı ise Bulgarlar bekliyordu. Üstünde kuvvetleri ve engelleriyle. Macarlar daha ağırlık veriyorlardı sınır bekleme işine Bulgarlara benzercesine. Çok iyi anlıyordum Yugoslavlan Macarlar karşısında, her ikisi de komünist Ulke dahi clsa. Endişelerini anlıyordum Bulgarlann ve Macarlarm. Pek anlayış farkı yoktu Türkiye ile Yugoslavya arasında, insaran endişesi olnıaymca sınır konusunda. Eminim... Nasıl bir sosyalist ülkeye girmekte olduğumu benden başka hiçbir yabancı anlamadı, o trende bulunan... Bu bilgi garibime gitti... Sosyalist ülkelerin temel ilkesi tek fiat uygulaması değil miydi? Bu konuya başlı başma değineceğim «kendi kendine yönetim» sisteminin açıklanmasında. Macaristan ve Çekoslovakiada benimsenen bu düzen, sosyalist ülkeler için önder oluyordu. Yugoslavlann bir çoğu Amerikan «Kent» sigarası içer... Sosyalist bir ülke ve An.erikan «Kent» sigarası... Niş şehrinde bir sigara fabrikası vardır devletin. «Kent» sigarası yapan Amerikan firmayla anlaşmıştır bu sosyalist devletin fabrikası. Halkına bu sigaradan yapar, Amerikan patenti» ne dayalı olarak... SONRASI ÖZGEN ACAR Gün batmak üzereydi... Budapeste'de, Belgrat fikspreiini kaçırdıktan 12 saat *onra başka bir trenle Macaristan'dan Yugoslavya'ya geçiyordum. Sınır îstasyonu «Kelebia» dan henüz hareket etmişti tren. Pencereden dışanyı seyrediyordum. Kısa bir süre sonra bu Yüçük kasabanın bitişine doğru bir asker gördüm, yolda devriye dolaşan. Elinde makinalı tabanca taşıyordu Rus yapısı. Bulgar sınınnda bir karakolun komutanı olarak yapmıştım yedeksubaylığımı. Birkaç yıl öncesini hatırladım, devriyeyi görünce. O anda gazeteci degil «Hacılar Sımr Karakolu» komutanıydım... Bu gözle izledim birkaç kilometrelik iki sımr arasındaki yolculuğumu. Devriye ile birlikte gözlemlerim başlamıştı. Bu askerden 30 metre kadar ilerde bir askerî bina vardı. Bir sınır karakoluydu bu. Karakolun gücünün bizim ta kımlar ile bölükler arasındaki bir kuvvete denk yapıda olduğu kanısına vardım, binarun büyüklügünü ve bteki belirtileri de gör dükten sonra. Tren csınır kattı» na doğru yol aldıkça orman içüıde gözetleme kuleleri de görülmeğe başlamıştı. Bu arada bazı agaçlara yapılmış doğal gözetleme noktaları da sonbahann etkisinden olacak «kamuflajlı» durumundan sıynlmış ve cascavlak ortaya çıkmışlardı. Bizim sırunn karşısında da Bulgar as Yeni beyaz şehir Gecenin karanlığında tren olanca hızıyla Belgrat'a bir an önce varmak için yırtmıyordu. Çok uzaktan Belgrat'ın ışıkları da göriinmüştü. Zaman Uerledikçe ışıklar ve tren birbirlerine yaklaşıyorlardı sevinçle. Belgrat «Beyaz Şehir • anlamını ta^r. Tren bir tepeyi aşınca o ana kadar hiç görmediğim bir başka ışıklı şehirle karşılaştım. Tepe gizlemişti bu ışıklan bir sürpriz olmak üzere trendeki benim gibi yabancılara. On katlı, onbeş katlı yüzlerce bina çıktı karşıma. Tren olanca hızıyla ilerledikçe bitmiyordu blok apartmanlar ve bunlann arasından geçen genis yollar. Daha önce duymuştum: «Nmi Beograt» ı. Ama, böylesini beklemiyordum... «Yeni Belgrat» deniliyordu buraya, şehrin öte yakasmda kalanına. Yani «Yeni Beyaz Şehir». Yedisekiz yıl önce başlamıştı bu modern şehrin kuruluşu. 150 bin insan yaşıyordu bugün. Korkunç bir başarıyla devam ediyordu şehrin tamamlanışı. Ikiüç yıl sonra 250 bin insanı barındıracaklardı bu modern şehrin modern apartmanları içinde. Havva Ânamız'dan da öte Bir gece arkadaşlarımdan birt büyük bir gece kulübüne götürdü beni. Çok güzel, «Çigan» melodileri dinledik. îspanyol müzl ğini andırır yapıda. Türlü numaralar izledik, kimisi bildigimiz, kimisi görmedigimiz .. Bu arada bir striptiz seyrettim ki, böylesini şimdiyedek viizie 99,99 unuz görmemişsinizdir. Sonunda güzel kmn Havva Anamızdan farkı yoktu... Havva Anamızda belki bir asma, belki bir çınar yaprağı vardı... Yugoslav kızı Havva Anamızı bile geçmişti, programının sonunda mor ötesi ışıklar altında. Böylesine Pariste bile kolay kolay rastlanır mıydı bilmiyorum? Evet, Yugoslavya da bir sosvalist ülkeydi... • Baltık'tan Akdeniz'e» indikç* iklimle birlikte değişiyordu bazı şeyler, ılımanlaşıyordu düzenler.. YARIN FİÇALAR DİKTATOKYAS1 Yugoslavya'da yarı saka. yarı ciddl söylenen bir söı vardır. mektedir ki, köyün birinde kayıth araba sayısı, köydekl hayvan sayısmdan da fazladır Gerçek payı vardır bu sozde 12.500 liraya satılan halk tipi FiaU marka arabalara «küçiik» anlamma «Fica» adım taknııştır, ıugoslav'lar... Bond MODESTY BLAISE Gorth SABAUIKİ İKlSl OL VO. SES SEÜλ TIFFANY JONES Ç <3ÜM ££">«£ TTİ<3dM £ŞdBP./. U£yt£ElE . • 8U BE YLGOSLAVYA'DAKİ «Teraziye» Caddesine yürüyorKALE MEYDANI VE AŞK İster. yaz, ister kıj olsun, iki gönül AZINUKLAR dum <ıKale Meydanı» na gitmek bir olunca Kale meydanı seyran olur Bir adı da «aşk parkıdır halSORLNL.. amacıyla. Belgratlılar korumuşkın dilinde Kale meydanının... Pfk çok manzara iie kar$ılaşırsınız bu lardı bu adları Osmanlılardan parkta her zaman, hele llkbaharda ve yaz aylarında gece ve gündüz. kalmış dahi olsa... Bir büfe ilişti gözüme, türlü gazeteler satan. Amerikan «Herald Tribune» gazetesinden, Sovyet «Pravda» gazetesine... Fransız «Le MonMfHMCT de» dan, İngiliz «Times» a, «L' SEYDA humanite» den «News Week»e kadar her türlü yayın vardı büfede... O anda Viyana'da bulunuyorum sandım. Bilmiyorum ama belki Viyanada bile yoktu inmiş, Orhan'ı savıp, çocuğu bir kıyıya çekıp: 61 böyle yayın özgürlügü. •Okuduğun kiUpların ad çizelgesini gördüm, oku dum Hazret. Sen, bugüne kadar, bir bok okumamiî Ne biçim bir Sosyalist ülkeydi Sırası geldi, Hazret ona şür okuttu, düzyazı okut sın!» demişti bu Yugoslav^ya? Komünist gazetu. Smıfa, yazacaklannı derli toplu yazmalarını sağ telerle birlikte satılıyordu geniş «Neden efendim?» layacak kalem ahştırma görevleri verdi, bu görvi bir serbesti içinde kapitalist gaVe çocuk tepesi atarak »ormuştu. okuttu. Bir şey söylemeksizin dinledi. Dinleyip geç zeteler!.. Ve Hazret saymıştı: •Andre Gide'i bilir misin?» ti. Çatalyacaktı. «Hayır.» Jğrenip tiksinme duygusu bir, iki hafta içinde «Yaban'ı duydun, okudun mu?» kıhk değiştirmiş, kendini dışsallaştırıp ortaya vur• Hayır.» ma tutkusundan çok daha aşırı, azgm bir isteğe, « Kadro dergisini hiç gördün mü?» yarattığı bir yapıtın ıslıklandığmı duymuş ve gör• Hayır.• müş bir sanatçının onur kırıkhğı ile, ıslık çalana • Nâzım'ı bilir misin?» Bana sorarsanız bugün Yukendini alkışlatmak isteğine dönüştü. «Kim o?» goslavyada uygulanan rejimin 29 Ekim yaklaşıyordu. Hazret, ne de olsa, elini «Nâzım Hikmet!» adı: «Fiça» lar diktatoryasıdır. çabuk tutmak zorundaydı. «Hayır.» «Fiça» küçük anlamına gelir. Geçen yıl, kulaklara küpe olan. unutulmaz bir Ve çocuk, içi «hayır»larla ysnarak, onun butun . İtalyanlann «FiM» otomobü Xab oykücük anlatmıştı Müdür Osman Nuri Bey. ttalsorularına «Hayır!» demişti. rikisı burada da bir fabrika ya'da. Lombroso adlı bir bilgin varmış. Elindeki Ve Hazret, «Emel sana bunlan gettrir. Kimsey» • • kurmuştur yabancı sermaye kucetveller pergellerle adamın kafatasını ölçüp biçer, göstemıeden oku, not al. Sonra geri ver. Danışaca,herkesin aslı neyse, onu bulurmus. Yanıltmak isteğın, soracağın bir şey olursa, yaz ve sor. Bnel'e mişler de bir gün, cezaevinden azıh bir kaatil çıver..» deyip, taşlıkta kabaralarmı tak tak vurup öt karmışlar. Giydirip kuşatmışlar kaatili hattâ. Artürerek, şapkasını paltosunu giyerek, kalın bastomalı arabaya bindirip, yanında uşaklan yâni tanunu alarak, yürümüş gitmişti. nıklar, Lombroso'ya götürmüşler. Ruh bilgini, kon Ve çocuk defteri açmış, okuduğu kitapların addisine soylu kişi süsü verilen canavarm ölçmüş biç ları yazılı o sayfaya bakmıştı miş kafasını. Kâğıda kaleme vurmuş. Hesaplar eğfi Ve bu ikinci darbe müthişti. rai diye kuşkulanıp, bir daha bakmış. Bakmış da Ve sonra çocuk, Hazrete duyamadığı güvene demiş ki sonunda: «Sizin şu gösterişli, üstün durj karşılık. kendisinden esirgenmeyen bir güvenle, To munuzu gözlerimle görmüş olmasaydım sayın Kont pal Emel'in hırkasıyla göğüslüğü arasından çıkarıp Hazretleri, bağışlamanıza sığınıyorum, korkulmaverdiği, Topal Emel'in hırkasıyla göğüslüğü arasına >ı gerekli bir kaatil olduğunuzu söyleyecektim!» sokup götürdüğü bambaşka kitapları, romanları, Müdür Osman Nuri Bey, bu öykücüğü anlatşiirleri tanıdı, gördü, okudu. tıktan sonra, «İnsan bir yerde bellidir!» diye ekle• Bunu yazmasm. ezberlesin!» denildiği taman, mişti. «Yakalanmayacağmı. bilinemiyeceğini sanırsı kırlara açılıp, coşkudan tıkanıp, ağaçları ve taşları nız. Yakalanır o, bilinir. Sınav sorunlarını yazdıkucaklayıp, onları yazmadı ve ezberledi. nız. Şimdi ben, gazetemi açıp gazete okuyacağım. «Bu kitaptan notlar alsın!» denildiği zamsn, Isterseniz kopya çekebiürsiniz!» saklanması kolay, ince, küçük kâğıtlara not'ar aldı. Fısıltılar dolaşmıştı sınıfta: «Dikkat ulan, dik«Şiirlerini yoliasm. göreyiml denildiği zaman, kat! Gazeteyi delmiş gözetliyor bizi, görüyor.» sabahlara kadar oturup, onları bozup düzeltip, teÇocuk. ne de olsa, Hazreti ilk görüşüyle birlikmize çekti. te, onun üzerinde yanılmadığı, aldanmadığı kan:«tnkılâp çocukları»nı, Bayram günü Orhan'la, sındaydı. Birisine işkence etmekten zevk alan \i ilkönce okul sahnesinde, sonra o günün onuruna bir örneği aslında bu işkence ona ediliyordu , Hazkere daha açılan Çorum Sinemasının tozlu, pireli retin kendisini beğenmesini çok istiyor, ama ona lıiç sahnesinde, hatır hatır kaşınarak oynadılar. Tiyatbir güven duymuyordu. ro yüzü pek görmemiş yerli halk için büyük yeniVe Hazret çağırdı. likti oynanan oyunlar. Onların kaşınmalanna gülVe Hazret. manzum ojiınu verip dedi: «Orhanla müyorlar, belki bunu oyunun bir gereği sayıyorlarikiniz bunu ezberleyeceksiniz. Oynayacaksınız. Cudı. Hani. iki oyuncunun ikisi de öy]e=ine rahat, öy martesi eünü. ilk sahne denemesinde, gelip sizi dinlesine usta. öylesine kendi evlerindeler ki, kaşınleyeceğim.» maktan başka seyler yapmaları da oyunun gereği olacak. Ve Hazret, okuiun alt katındaki taşlığa kurulmuş sahnede onları dinledi. Zengin fakir, her evde bir bayrak asılıydı. Ve Orhan. kendisine oyun gereği, «Gündüz, ne. Müzik öğretmeni Osman Bey. «Çıktık açık ahn ren gözlerin yaşlandı gene?» diye sorulduğunda, la..»yı, notasıyla birlikte öŞretmişti. kimselere duyurmadan. •Soğan suyu sıktım da, onBütün Türkiye'de olduğu gibi Çorum'da da. Ço dan!« deyip. çocuğu kıkırdattığı zaman, Hazret orrum'un sineması, caddeleri, sokakları, alanları, gün tadan yokoldu. lerce öncesinden günlerce sonrasına, ortaokul öğVe çocuğun, masada duran defteri de yok olrencilerinin kızlı erkekli söylcdikleri bu marşla çın muştu. ladı. Ve çocuk. sahneden atlayıp, içinde her şey yaGeceki fener alayına, kızların çoğu sukojr\'erdi, zılı defteri harıl harıl aramaya koyulmuştu. katılmadı. Oyun denemeleri bitmiş, kalanlar kalmış. giden Bayramı oîağan günler izledi. ler gitmişti. Hazret, elleri arkasuıda, kabaralanm tak talc Ve Hazret. neden sonra. çocuğun aramaktan vurarak, sıra önlerinde dolajır, sıra aralarında gebaşı dönen defteri elinde, öğretmenler odasmdan idi ( (Arkası r u l PATEN YAPAN KIZ Kale Meydanında oldukça büyiik bir park vardır. Genç kıılar gönüllerince dolaşırlar burada . Paten yaparlar isterlerse, aşk da... IHTIYAR GENCLİK «Fiça» lar diklatoryası rallanna göre. Halk arasında «Fiat» ın adı «Fiça» dır... 12 bin 500 liraya satılır bunlar, tek kapılı mini mini arabalar. Belgrat'm, Zagrep'in, Üsküp'ün sokaklannda kanncalar gibi dolaşır bunlarm binlercesi. Bu arabalardan günde yüzlerce satıhr. Halkın gelirleri yeterlidir bu arabalann alımında. Yarı şaka yan ciddi bir söz söyledi, bir arkadaşım bana: «Bir köyde kayıtlı araba sa yısı köyün kocabaş hayvan sayısmdan fazladır...» Öteki sosyalist ülkelerde yokda yabancı. Yerli ise farklı fabrikalarda yapıldıgından onların mâliyetine göre degişir bu fiatlar. Yabancı ise ithâl eden firmaların mâliyetine göre. Bu sebeple, kazıklanmamak için çarşıyı pazan iyice dolaşmak, nere de o mol ucuzsa ooradan satın almak gerekir.» tur fiatlar arasında bir tutarsızlık. Yanjana iki mağazada a>nı malın fiatı arasında çoğu zaman dağlar kadar fark vardı bu ül kede. önce bu durumu Balkanlara yaklaşmamın bir sonucu o! irak yorumlamıştım. Oysa mih mandanm şu bilgiyi verdi: «Bu maliar ya yerlidir, ya Kartal Maltepe Askerî Satınalma Komisyon Başkanlığından Asağıda cins, miktar, muhammen bedelleri ve geçici teminat miktarlan yazılı ONSEKİZ kalem ylyecekler, karşılarmda gösterilen gün ve saatlerde KAPAU ZARF usulüyle satın alınacakür. Ihale Kartal . Maltepe'de bulunan eski Belediye binaa karşısmdaki komisyonda yapılacaktır. Evsaf ve şartnameleri bu kimisyonda. ANKARA, İZMÎR Le vazım Amirlikierinde görülebilir. Teklif mektuplarınm iha!e saatinden bir saat önceıine kadar komisyonda bulundurulması jarttır. Postada vâki olacak gecikmeler kabul edilmez. CİNSİ Ispanak Tâze bakla Tâze soğan Göbekü mârul Dereotu Maydanoz htıanak Tâze bakla Tlze soğan Göbekü mârul Dereotu Maydanoz Iscanak Tâze bakla Tâze soğan Göbekü mârul Dereotn Maydanoz Miktan Kilo 8000 3000 8000 25000 2000 2000 Kg. Kg. Kg. Ad. Dmt. Dmt Muhammen Bedeli Lira 8000 3300 8800 18750 500 400 3500 1100 3300 6000 125 160 4000 1320 4400 9000 200 200 Geçfci Temlnatı Lira K.rg. 600.00 247.50 660.00 1406.25 37.50 30.00 262.50 82.50 247 J 0 450.00 9.38 12.00 300.00 99.00 330.00 675.00 15.00 15.00 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 i 4 4 İHALENtN Gün ve Saati Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart Mart "TqTt Mart Mart 1969 1969 1969 1969 1969 1969 1969 1969 1969 1969 19"9 1!*9 1969 '9*° 19«> I<tfi9 19B9 19fi9 11.00 11.00 11.00 11.00 11.00 11.00 15.00 15.00 15.00 15.00 1500 1.100 16.30 16.30 1R.30 16.20 16.30 16 3H Teslimi Garnizon Maltept Maltepe Maltepf Maltepe Maltepe Maltepe Gebzt Gebze Gebze Gebze Gebze Gebze AlemdaJ AlemdaS Alemdag Alemdt» AlemdaJ A l p r r •'» 3500 Kg. 1000 Kg. 3000 Kg. 8000 Ad. 500 Dmt. 800 Dmt 4000 K R . 1200 Kg. 4000 Kg. 12000 Ad. 800 Dmt. 1000 Dmt AOJB& İMlf (Basın: 10455/1336)]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle