29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 4 Şubat 1969 CTJMHTRİ\ET BALTIK'TAN ADRIYÂTIKI 1 ürkiye'nin şarabından Atatürk sevgi&ine Ekmeğiml» bitaüçü. Erlka, ekmek istıyordu... Yalnız bu ekmek başka. bir türlüydü. Yaru bızım «Poğaça» dedığımiaden... SOHRASI ÖZGEN ACAR «Ben bn adamı blr yerdeo tanryonım... Tanıyoram ama nereden?» seklinde düşündügUnüz clmuştur bazen. Hattâ selâm vermekte tereddut geçirdiglniz, Bon anda selâmladıgınız da olmuştur. Adam da karşılık verdikten sonra gelip geçmls ve BIZ hâlâ düşunur durursunuz nereden " tanıdıgınızı... Ya gerçekten tanıyorsunuzdur, fakat kişiligini unutmuşsunuzdur. Ya da bırıne benTetmişsinlzdir. Benzetmişaenız selâmladıgınız kişi bu kez düşünmeye başlaı: « Kimdi bu bana Mllm veren?» dıye. Budapeşte sokaklannda ben de böyleslne pek çok U«l Ue seUmlaştım.. « Tanıyor muydum bunları? Too...» Ama her seferinde de bu In«anları blr yerden tanıyor muşum gibl gellyordu ve basıyordum selâmı alışkanlıkla. Bır gezimde mıhmandanm Erıkd Szücz dayanamadı sordu: « Budapeşteye daha önce gelmediginizi söylemiştiniz. Oysa bakıyorum pek çok tanıdığınız var...» Bu sözler üzerine durumu açıklamak zonında kaldun: < H»yır, hiç blrinl tammıyonnn.. Fakat ük görüşte sanki bunlan Türldye'de görmüş gibiylm. Bunlar Türkmftş gibi geliyor bana. Çok benziyor Macarlar Tttrklye'de her gün gördüftim bazı tiplere. îlk bakışta bn ttplerden birl samyor ve selâmhyonun. Fakat, sellmladıktan •onra da anlıyonun, bunlann Tflrk degil, Macar olduklannı. Bu kadar benzerlik olur...» Erika'run hazır cevabı bu benserliği kolayca açıklıyor bana: « KoUy nu7 Siz Türkler gelmlşsüüz Macaristana 150 yıl burayı işgal etmissiniz. Elbette benzerlik olacak... Tohnnüaruunn izlerlni gSrmenlz kadar olagan başka ne oUbilir ki?j Poğaça Guzel bir lokantada Erika İle ögle yemegi yiyorduk. Nefis bir tavşan etini, ürüü «Boga kanı» şarabı ve çigan müzigi ile... Yemeğin ortalanna doğru mthmandarım garsona seslendl: • Poğaça,.» SUIndir biçimlndekl gökdelen yavrusu «Bndapeste Otel» den çıkmış, Macaristan Dışişleri Bakanlıgma gıdecektim Otelm karşısındaki taksi duragında bir taksıye büıdim ve Ingülzce olarak: « Dışişlerl Bakanlığına» dedim. Soför, îngllizce bilmlyordu. Bildiğlm kadanyla Fransıaca olarak aynı sozleri tekrarladun. Onu da anlamadı. Tekrar îngilizce'ye ddndüm. Anlamadığını görünce îngüizca «Bakanlık» anlamına gelen «Ministry» kelımesini birkaç kez ard arda tekrarladun. Şoför sinirlenmışti... « Anladık» der gibUerden blr davranışla: « Şok minlstiryurn van...» dedl. Bu slnlrli hava lçlnde hızlı söylenmis bu sözleri ben: < Çok ministiryıun var... Hançisi?» gibl anladım ve bunun üzerine: « Siı, Türkçe bUiyor mnydnmiT?» diye TUrkçe komışmaya başladım. Adam, busbütün slnlrlendl. Tabiî hiçblr şey anlamamıştı bu sözlerden... Sonuçta oteldekUerln antcılığıyla derdimizi anlatabildim. Fakat bu arada şunu ögrendim: Benim «Çok miniatiryum var> şeklindeki anlayışırn dogruymuş... Çünkü «Şok» ve «Van» kelimeleri bizim «Çok» ve «Var» kelimelerinden geçmeymi;.Macarcada bugün 1000 kadar Türkçe kehme vardır... Bunlann 300 tanesi günlük konuşmalarda yer almakta, btekıleri ıse, ülkenın çeşıtli bolgelennde kul Macarlar lürklere çok benziyorlar lanılmaktadır. Bunlardan bazılan: TarloT • Tarla, Arp* • Arpa, Dara • Darı, Kender • Kendir, Balta Balta, Tolmaaç • Dllmaç (Tercuman), Bahator • Batnr (Tiğit), Bıçka • Bıçak, Alma • Elma, Tepşi • Tepsi, Finca Fincan, Hancar Haoçer, B»buç • P»bnç, Pamut • Pamnk ve daha niceleri~. «Türkiye'nin» şarabından Alatürk'e ^ Bakanlıgından çıktıktan sonra fotoğraf çeke çeke yürtlyerek otele dönmeye karar ver dim. Hemen Bakanhgın yamndakl kubbesl ve blçiml Ue blr taşra harnamını andıran Tüık hamamının bacası tutüyordu. Anlatıldığma göre, Macarlstanda daha pek çok Türk hamamı varmış, Osmanlılardan kalma.. Ve büyuk llgı göruyormuş bunlar. Vitrinlere baka baka llerlerken bir bakkal dükkânının vltrtninde türlü şaraplara gozüm takıldı. Gerçekten çok güzeldi Macar çarapları... Daha bu ulkeye gelmeden Çekoslovakya'da, Polonyada, Dogu Almanyada anla Diçi Bond MODESTY BLAISE mıştun lezzetlnl... Kırnnzı «Egrl Bikaver*, taUısert «Debröi Harslevelü» beyaz «Badacsonyi Szürkebarat» ve daha başkalan. Bu arada «Törökverö» adlı bir şarap dikkatlınl çekti. Etiketinde dev yapılı, yan çıplak bir insanı altına alınış, bir başka fakat layıf bir insan vardı resim olarak.. Gariblme gitü. Bu jarapta bizden blr fey kokuyordu.. Sordum: Töröb. keUmesl «Türk. demektl... «Török verS» Ise «Turkyenen» anlamına geliyordu. Yani bu şarabı ictiginiz zaman yenılme» Türkü yenebilecektinlz. Sporaever blr Macar arkadas takıldı bu sarapla ilgill olarak: « 1956 dan önce blzi tutbolda Umse yenemezdl. Fakat o yılın Şubat ayında Uk yenllgiyl Türk takımından tattık. Nedenl de, blzim oyuncular bu Türkyenen şarabından içmeyi unutmuşUrdı...» Böylesine yeretmlştlr Türkler Macaristanda 150 yıllık yonetimlerinin sonucu olarak... Dışifleri Bakanlığından 250 • 300 metre ötede bir açıkhava çiçek pazarı vardır. Tıpkı Polonya'nın Krakov jehrinde gördüğum, daha sonra Yugoslavya'nın Zagrep şehrinde gorece| ı m türden .. Rengârenk çıjekler... Yaşlı satıcı kadınlar... alış veriş yapan iyi giyimli Macarlar... Değijik bir fotoğraf konusuydu... Satıcıların bır kısrnı başlannı çevırdiler objektifin aksi yönıine, bazılan da severek yönelttiler objektıfime.. Bir yaşlı satıcı bir şej' soyledi. Anladığım kada.ıyla hangı ulustan olduğumu soruyordu : « T8rök» dedirn. Kadın, ıki elini çarparak alkışladı beni. Utandım bu sevgl gosterisinden. Yanındaki orta ya«lı bır adam ise, »ad'ece : « Atatfirk» demekle yetindi. Başımı salladım «Evft» gibilerdcn.. Anlaşmıştık dıl bılmeeek de .. Bu konujmamm duyan blr başka çıçekci kadın, tuttuğu bir demet karanfili buket etti verdi elıme. Parasını ödemek Istedım, almadı. Cevabından anladığım şu ıkı kehmeydi bu davranışına gerekçe olan : « Atatürk... Török...» Kendisıne : « Kösönem ..» dedlra ben de .. Yani tesekkür ettım öğrendığım birkaç Macarca kelimedcn birıyle. Bu soz üzerine, ilk soruyu soran çıçekci kadın da bir demet kırmızı gül buketi tutujturdu, O'na da «Kösenem» dedim. Macarıstan'dan ayrılırken, oteldekı odamda duran bu çiçekler solmak üzereydı. Birinci gunum böylesine güzel başladı bu guzel başkentte. Kendimi, yabancı bir ülkede d'eğil, Türkiyenin herhangi bır şehrınde hıs»ediyordum. Otele döndum. Resepsiyondaki gençten anahtarımı istedım. Türkfie olarak : « Buynrun efendim. tyi günler...» deyince tüm îaçırdım. Zaman zaman gelen Türk muşterilerden oğrenmişti 1015 Türkçe kelimeyi. Otelin lokantasına girdim. Dipteki uzun bir masada küçük bir Türk bayrağı bulunuyordu. Bayram tatilınden yararlanarak birkaç günlüğüne gezmeye gelmiş 10 kadar Türk turisti için düzenlenmişti bu masa. Sonra kendüeriyle de konustum. Benimle tamamen aynı yargıdaydılar Macarlar ile Türkler arasındaki benzerlik açısmdan. Türklere karşı bu ülkenln halkının duyduğu sevgi ve saygıdan yana da... Macarlstan'ın ba?kentl Budapeîte'den blr förünüs jezmek lstedigimi söyledim : «Meıcit Sokagı* ndaki bu türbeyi biraz guçlükle buldum. 01dukça bakımsızdı. Yaban otlan turemişti yöreıind'e. Türbenın içi temizdi. Bir bakıcısı olduğunu öğrenmiştik. fakat bulamadık kendisini, Bakıcıyı ararken yan yıkık bir komşu binada bır heykeltraş ve atelyesiyle karşılaştık. îyl bir »anatçıydı förduğüm yapıtlanyla. Yıkık kemerli binanın çatuında Ise, yer yer antik heykel kalıntılan vardı. Bir baca ile arkadaslık ediyordu bu kalıntı heykellerden biri. Ya heykel bu bacaya bekçilik yapıyordu, ya da baca heykell ısıtıyordu. Anlarnadım bu garip iliskiyi... Gülbaba, bulunduğu tepeye de adını vermis, Güller Tepesı.. Yenlçerilerin fetihlerl sırasınd'a 1541'de ölen bir Bektasl babası. Yıllarca korunmuş bir ziyaret yeri olarak bu babanın türbesi. Yalnız, çimdi Budapeste'ye giden birkaç Türk tunstinden baş ka kimse uğramıyor hava» vardı. Yöresindeki yabanl otlar temizlense bu turbe daha güzel gorünecek. Gülbaba hakkında Sayın Tılmaı Çetiner uzun ulun yazmıştı bir röportajında. Bu nedenle girtnek lstemiyorum, Sayın Çetlner*in konusuna... Budapeste'de son gccemdl. Saat 23'e dogru bu ülkeden trenle aynlarak Yugoslavya'ya geçecektim. Daha önce Türkiyede tanıdığım bir meslekdasım, bir dostum olan Feter Kerniş yemeğe tfavet etti bu lon geee. Tıpik bir Maear lokantasıydı. Yemekleri guzel, içkileri güzel, eski ve romantik blr «Çigam lokantası. Duvarlannın süsü, bazı antikalardı lehrin kuruluşunu ar.latan. Adı yanılmıyor«ara «Bnda» ydı. Budapeçte'nin ortaıından Tuna Nehri geçer.. Şehrin bir yakası «Bnda», öteki yakası «Peste» adını taşır. Bu güzel lokantada karşılıklı sdyleşlyorduk Peter ile. Daha sonra mihmandanm Erika da katıldı bize... Peter ile aynı kusaktandık. Pek çok konuda anlaşıyorduk. O, Türklye'deki anılarını anlatıyor, ben de Macaristan'daki. Evlenmisti. Baba olacaktı yakınrfa (Belkl olmuştur şu sıralarda, mutluluklar küçük Kornis'e). Bir ara esi de Türklye'ye geltni«ti Macar folklor topluluğuyla. Eşı de güzel lılenlmler ile aynlmıştı. Erika'mn da katılmasıyla biz o konudan bu konuya tatlı tatlı geçiyor, güzel şaraplanmızı yu» dumluyorduk. Kalkm» zamanı yaklaşmıstı ki Peter blr «ampanya açtırdı garsona bu gu7el gecenin anısına... Şampanya daha da yaklastırdı blzı Trenın hareketine 15 dakıka kala çıktık lokantadan. Otelden bır telâş içinde bavulumu aldık Ganey istasyonuna bu hayhuv ıçında ve trenin kalkışından 3 dakıka önce vardık. Oysa Belgrat'a gi(fecek trea Guney Istasyonundan değıl Batı İ3tasyonundan kalkarmış. Batı istasyonuna da gltmemiı olanak dışıydı o üç dakika içinde Hiçbir şey olmamışcasına. yıne neçemizden hıçbir sey yitirmeksizın döndük silındir biçımindekl gökdelen yavrusu Budapeşte 0teline... Insanı kendisine çeken bır hava vardı Budapeste'de . Bır çigan melodısı rfe olsbılırdı bu. •Bojta Kanı» sarabı da 150 yıllık tarihsel yerle«ım de Macaristan'vn nüfusu 10 milvonu biraz ajkındı. Budapeste'nın i«e 2 mllyon.. Yani bu ülkenin halkının beste biri yasar bu sehirde. öteki sehirlerin nüfusu zor bulur 20 bini. Kendi halkını bile çeken muhakkak bir sey vardı bu çehirde .. tnsam ker.disine bağlayan Budapeste'de... YARIN ESTTRGON KALESİ YOLl'NDA NEDEN FOTOĞRAF ÇEKİLMEZ? IHTIYAR GENCLİK 58 O'anmdflr agır ». ^*. . ~r ~... ; «rkadan bir çıtırdılı ses geldi Ukin, ısık perdeyl "aradı, buldu. Uzandı ehUle?en bisıkama «ibi. «* . zılar. fılmin adı yansıdı. Çocuğa, yitirilmis dünyalar gerl geldl sanki; bütün çocuklufu, Kuşdili, Şehzadebası. Antalya.. geriye doğru bir akışla, sinemayı doldurdular. Artık yanındakileri unutmuştu. Gözlerini perdeden ayırmıyor ve kimseye kulak asmıyordu. 31 kısımlık Beyaz örümcek, bir cowboy filmiydi. Adı sanı bilinmedik iri yan kahraman, çöl ortasmda, bir kulübede düşmanlannı sıkıstınnıştı. Gelgelelim, isler tersine gelişti; yer misin. yemez misin?.. Düşmanlar onu ortalaruıa alıp, bir temiz ısîattılar. Bir o basıyor vumruğu çenesine, bir öteki. Düsüyor, tutup kaldmyorlar, hadi gene kötek. «Zavalluım pestili çıktı..» derken, kedi gibl yedi canh bu, birden dlriliyor. Başlıyor teker teİter o onlan pataklamava. Yumru|unu yiyen. öldüm Allah, geriliyor. Gerl geri giderek masalara düşüyor, abajur kafasma geçiyor. yıftılıyor. Diyellm, o sırada, binlp kaçacağı bir at gerek; bu bir ıslık çalıyor, at şahlanarak kosup geliyor, duruyor bunun önünde. Düsmanlan kovalamak Için, uçurum basındakl ince ağaç gövdesine ip dolayıp o iole kendini aşa» ğıya bırakması gerekmekteyse, dolabı açıyor. ip hazır orada. Bir kangal ip. Ordu asalsa, orduyu çekecek uzunlukta bir kangal ip. Sevgilisini ağaçlık bir yere kaçmyorlar. Ahugibi bir yere tıkıp, ellerini ağzını bağlayıp, samanlann üstüne fırlatıp. samanlan tutusturup. kapıyı çekiyorlar. Kız kebap olacak orada. Hafiye duman. lan uzaktan görüyor. Anlıyor ki. sevgilisi yanıp kavrulup kebaD olacak, haydi. üstü açık otomobiline atlıyor, ahırm kapısmı o hızla yarıp delerek yeti'îyor, kızı kurtanyor. Demek buydu, bunlardı; ter ter tepinerek. ıslıklayarak, heyecandan tıkanarak, bir iki yıl önce seyrettikleri1'.. Hepsi bu kadar baştan kara değilse de, buymuj, bun'armıs evet. Olanca ilgisini yitirdi. Tîlmi bıraktı, filmi seyredenleri incelemeye koyuldu. Tannnm cezssı şey, kahverengiyle kara arası. boz bulanık, puslu bir renkteydi, yukan s}ağj, sağa sola titreyip duruyordu üstelik. Arada çıt diye kopmalar, kopunca 1 yükselen «A » lar ve «Ah..» lar. Halil bey: Dosdoğru evlerinize.. dedi. Dağılm gidin! Kızlar, üçer beşer, kolkola gidiyorlardı. Film M£HMf T SİYDA GartH ••• . . I AL.TI UACi , r ; ; ;• •;•;;•,• TifffanyfJones Gülbaba Tekkesi llci düçman Peç kâ)e$ini V l l b ğ salianan z m ö r ir saa+in rakVcası a\\zn Macaristana gitmeden önce bazı arkadaşlar demislerdi ki : « Budapeşte'de Gülbaba'nın türbesini ziyaret et.. » Mıhmandarıma bu türbeyl «armıstı onlaru Orhan, göz kırpıp, iki arkadajıyla giden Mel&hat'm takıldı peşine: '.JtftiT H A Z R E T t Sınıfa, sol ayagma iki jranından demir çubuk takılmış blr kıa geldl. Onu. topıya kadar, Müdtlr Yardımcısı Tevfik Bey petirdl. Getirip, Kıynak Hüseyln'l çağırdı. Çağınp dedi kl: Yenl arkadaşınız Emel. On sırada blr yere otursun! Kıynak Hüsevln, «yenl arkadaş Emel»l sıntfm ortasına, önüne doğru yürüttü. Yürütüp dedi kl: Yenl arkadaşımız Emel. Arkadaşlar, dur* duk duymadık detneyin, bu kızın adı Emel. Kalfc ordan Nazmiye, arka sıraya geç! Oğlanlarla kızlan ayıran sıraların lklsi bostu. KÖr Nazmlys önce parlartı «Hep ben tni'» diye homurdandı. Sonra ba? egdl. Dei erini kltaplannı toplayıp, arkadaki ilk bos nrava eeoti. Sırtıro erkava yaslaîı Yaslayıp. arka sıralara döndü, herkese ayn avn baktv f.ju baçı.na pelenl, bana edilenl görüvor musunuz, razı eeldiniz mi?) demeye getirip. baktı. Sınıf sustu. Dislek Emel'in yanına oturtulan Topal 8 5 mel'l göz altma alıp, onu ilgiyle süzmeğe, incelempye başladı. Tevik Bey kendl getirdl KJnmiş' Bilmem. Yedinci sırada zayif bir mınltı: Kız sen kimsin? Sekiziml sırada daha zayıf blr karşıiık Ne Inim, ne clnlm, senin eibi benl Sdsmim. Topal Emel düz kara saçlı. esmer, yanaklanna çil oturmus, kalın dudaklı, kara kirpilc11, kara kas, kara göz bir kızdı. Kıynak Hüsevln onu Sînıfa tanıtmakla. almış, kendlne mal edinmiş glbl bir takım tavırT lar takmıyor, başından aynlmayıp, 'ör Nazmiye'nin pis bırakıp gittiği sıra eftrilnün t«mlzlenmesinde ona yardım edlyordu HaJlfce yar dönmüştü Topal Emel. Kalender Necml. Orhan'la çocuğu arkalanndan vumrvtkla dürtükleyip dedi ki: Üf anasını.. memelere bakın! Sahiden yahu. (Arfcüfi vı») Bayındırlık Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlügü Birinci Bölge Müdürlüğünden: 1 Asagıda keşlf bedeli, geçicl teminatı, ihale gün ve saatleri yazılı islerin eksiHmeri kapah zarfla îstanbul Küçükyah'daki Mudurluğumuz bınasındaki Komisyonda yapılacaktır. 2 Şartnamelerl Ankara'da Karayolları Genel Mudürluğü Malzeme MüdUrlügünde, Istanbul'da Bölge Müdürlügünde görülebilır. 3 Eksiltmeye girebilmek için : a) tsteklılerin 1968 yılına ait Ticaret veya Sanayi Odası belgesi, Şirketlerin hali faaliyet belgesi ile usulü dairesinde yazılı her ış için o işin hizasında gösterilen miktarda temınat vermeleri, b) tsteklilerin en geç aşağıda yazılı ışler ıçın ayn ayn tesbit edilmiş olan müracaat «on günü mesaı saatı sonuna kadar birer dilekçe ile Karayolları 1. Bölge Müdürlüğune müracaat etmeleri (Müracaatta genel evrak kaydı tarıhı muteberdir). Dılekçelerine her iş için en az bu ışin keşif bedeli kadar buna benzer bir iş yaptığına dair belge ile bu eksıltmenın ilân tarıhınden sonra alınmıs malî durum bildirisi ve bunu tevsik eden Banka mektubu ile plân ve teçhızat taahhüt beyannamelerinı eksiksiz olarak bağlayarak yeterlik belgesi almaları (Her iş için dılekçelerine ayn ayn belgelerı bağlanacaktır.). Telgrafla muracaatlar kabul edilmez. 4 Isteklılerin 2490 savılı Kanuna göre hazırlayacaklan teklif mektuplanm eksiltme günlerl en geç ihale «aatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde Komısyon Baskanlığına teshm etmeleri l&zımdır. Postada olacak gecıkmeler nazarı ıtibare alınmaz. t s I n CI n sl Edirnekapı Yassıviran • Saray yolu klm. 94 • 120 arası onarımına lüzumlu kırmataşın hazırlanması, taşınmaıı ve fıguresı, Kesan Uzunkoprü Havsa yolu klm. 04000 45+000 srası için üst yapı malzemesınin yukleme, boşaltma, nakıl ve fıgüresi, Keşan Uzunkoprü Havsa yolu klm. 0+000 45+000 aran için 2 inç.'lık konkasor malzemesinin hazırlanraası, nakil ve fıgüresi, Keşif Bedeli Geçicl Teminatı Eksiltme Belge müracaat Lira krş. Lira krş. Günü Saatl son günü 950000 00 41750 00 19/Şubat/1969 11.00 13/Şubat/1969 1510600 00 1251750 00 59068 00 51302 50 20/Şubat/1969 1100 14/Şubat/196<» 24/Şubat/1969 11 00 18/Şubat/1969 k zorunolaudlı VCllıCin Ban \opr emln ( (Basın 10803/1235)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle