29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKİ 25 Şubat 1969 CÜMHURtYET CAMi'ler ve NENLEKET Prof. Dr. llhan ARSEL alazgirt Meydan Savaftnd» maglup ve esir olan Bizans Imparatonı Romanos IV, Selçuk Padişahı Alparslan'ın huzuruna getirilâiğî sırada Ordu'nun imamlanndan bir hoca, esir İmparatora yumrul: sallar ve hakâret makamında suratına tiiküriir. Bunu goren Alparslan, hoca efendiye yapmış olduğu hareketin ç4rkinJiğini anlatır ve aym zamanda bunun nedenlerini sorar. Aldıgı cevap şudur: «Gâvuru tahkir için yaptım Sultanım.» Bu flkel nitelikteki sözlere karşı yüksek rnhlu Türk Padişahınm ikazı çok asilânedir: «Hanpi din'den olursa olsun, esirlere hakaret deği], merhamet gerektir » R: TUKIYEDE Ö6RETİM :H ••• •aa îî iîii •••• •••• •••• M Bu sözün »ltmda yatan tnsan! değerleri ve «insana saygı» kavramını hoca efendinin an lamasına imkîn yoktur ve daha nice yüzyıllar boynnca da olamayacaktır. Tıpkı bugün hâlâ anlayamadıgı gibi. «Katli caiz» alazgirt Meydan Savası'mn vukn bnldugn yıl 1071'dir. Şimdi atlayınız yüzyıllan, ve unutunuz devirleri ve hn devirler esnannda din adamımn Türk'e karşı yaptıgı kötülüklerln sayıgmı ve çeşitlerinl (1). Geliniz •iı Yirminci Yüzyılın ilk yansı ortalanna, ve daha doğrusu Türk'ü dışa «e içeriye karşı esaretten, gefaletten, miskinllkten ve at&letten knrtarmak İçin canını disine takmış Mustafa Kemalierin ölfim kalım mücadelesi yaptığı ݧ•iklâl Savaslanna. Okuyunuz Şeyhfil tslâm D'rrizade adını tasıyan, re memleketin en yüksek din teşkilâtının basmda bulunan bir din adamımn Türk'ün idamına alkış tutan o utanç verici meşhnr fetvasını. Hattı Hümaynn atklinde yayınlanan bu fetva'da Mustafa Kensal Ue birlikte Yunanlılara karşı savaşmaya koyulanlann «Katli caiz oldngu» belirtiltnekle kahnmamı?, ve fakat ayni zamanda ve daha da kötü, daha da gayri insanî olmak üzere, Anadoluyu kurtarmak ve köyünü düsmandan geri almak maksadiyle dövüsrn ve dövüsürken hayatını kaybedecek olan Türk'ün «şehid» sayılmayac&gi da ilân edilmişti. «Daha da gayn insnl» diyoruz, çünkü kendi toprajnm, kendl yavrnsnnn. kendl sevdiklerini * . nihayet kendl canını kurtarmak için ölümü pö^e almış insanlara «Sen şehid sayılmayacaksınn demek, onlın Inançlannda. umutlannda ve kaderlerini ba£ladıklan uhrevt âiernin hazırhklarında çok daha Insafsızca, çok daha mel'unca ve çok daha önceden dldürmek demektir. e hazindlr W bujröı Arap ülkelerinde şeriatten kurtulmanın veya şeriatl medenl düzene nydurma frayretlerinin 'cıpırdanmaları, pek hafif de olsa kendisini gösterirken. (2) ve oralarda büyuk Atatürk'ün Türk toplnmnna kazandırdığı medenî hayat şartlannm, pek ürkek, pek tedrici denemelerine ıririşilmek istenirken, bizim din adamımız, bueün hâlâ çerinin hasreti içerisinde, ve hâlft geçmiş devirlerin kendisini sapladığı ilkel rihniyetten kurtulamıyarak, bir yandan vatan hahri Vahiddüdiniere kullnk kölelik yapma hazırlığında ve blr yandan da vatan kurtaran Atatürk'leri dinsizlikle, dpccal'Iıkla suçlama çabasmda. Bu arada da tarih boyunca Türk'e karşı yapmaktan çekinmedi§i kötülnklerine yeniden baslama hırsında. Bütfın bunların olmamasi Için kurnlan Diyanet Işlerl Başkanlıgı da seyircl dnnımda. Bir zamanlar naml matbaayi bn rnemlekete sokmağa nza Eöstermedi veya gösterip de bu müsaadevi toplnmun sadece Türk'ten eayrı unsurlanna tanıdı ve böylece Türk'ün kültürsüz, büırisiz ve fikren ölfl kalmasına sebep nldu Ise: nasıl Ordo ile iiırili her tt.rlii yenilipi, net tÜTİü reformn önledi ve «Bir roOslftrnan, bin Râvnr» bedeldir, bir müsliiman neferi, on bin kâfirl yener» eafsatsian ile bir avuç düşmanın, fpli?Mi teknik ve bilerl sayesinde. ondan kat be kat yüksek sayıda Türk askerini periçan etmesi felâketlerini hazırladı ve Türk'ün o en kuvvetH olduğu «askerî» sahalarda dahl h»rimetini ve haysiyetşiken mağlubiyetlerini, ve eninde somında koskoca bir tmparatorlnJun erimesi sonuçlarını yaTattı ise; nasıl Arapçayı ve Farsçayı baştacı edip Türkçeyi tenezzül edilmeı bir dil haline indirdi ve dolansiyle püzel lisanımızın çelismez ve kısır kal man marifetlerini başardı ise: nasıl medrese rihniyetini ve nsullerini ve îıele insan dimapını mahr'eden ezber sistemini ve doŞmatik d3sünc* metodlannı esitimin temeli yapıp TBrk'ün tslâmdan önceki (teleneti olan «akla çöre hüküm verme» yeteneklerini yok ettl ve onun hiir düşünceye alışık kafasını Arab"in «... Blz peygamberlere tâbi olan ve insanları akhmı/a iröre idareve kendimizi vetkfli bulmayan bir fimmetiz» formülüne nygnn kafasma benzetip, böylece Türk'ü yüzyıllar bovnıca «tnuhakeme» cücünden âdeta yoksnn dummlara petirdi ise, ye nihayet tek cümle ile nası] 1000 yıl devammca Türk'e, Türk'ün en azpn düşmanlarından da daha lnsafsız. daha yıkıcı, daha kıncı ve daha tahrfbkâr kötülüklerde bulnndu be, bngün de avnı yollan deneme hevesinde. M Gaszali Oknln zthniyetinln temsilcisl lcrlyle, ve fakat her lUsi de ayni fanatik davranışlarla bu toplumu bâtıl itikadlar ve hurafeler devrinin karanlıklarında tutmaya »anki kararlıdırlar. Türkiye'de tslâm dininl, onn >be nimseyenleT için bir işkence makiııesi haline getiren, ve kişilerin bu yeryüzü dünyasmda saadet ve retahlan ve gelişmeleri maksadiyle dejil, fakat aksine mahrunıiyetleri, ilkel şeIdlde kalmalan ve ıztırablan yönünde iş görür hale getirenler, hiç şüphesiz H onlardır. Sabahın oimavacak saatlerinie »anhıraş boparlör çBrültüleriyİP ezan okutarak insanj^rı hasta ve nnirli eden, (3), hastaları canlanndan bezdiren, çocuklan yataktan fırlatanlar, vabancı dil Sğrenmenin. sinemaya «ritmenin, radyo dinlemenin, şarkı söylemenin, dans etmenln v.s. ffinah nldnpn yasaklariyle, veyahntta «Hakikate akıl yoln ile erişilmez» telkinleriyle toplumu fikir ve düşünce gelişmestnden yoksun kümağa çalışanlar; «Bn çocuçn cinler «armıştır» beyaniyle ana ve baba'ya kendi öz çocuklannı öldürterek cinayet işleyenleı; &fretraenlni kfifür ve hakaretle tekmeleyen öğrcnciye alkış tutanlar; kişi hak ve hürriyetlerine vâki ihlâllere kanat gerenler; «HüUe şart tır» diyerekten aile ocaklanna incir dikenler; «Namaz kılraak. ateş altında dahi şarttır» hik. metlerini savurarak Orduda «talinı» ve «eğitim» yerine «ibadeti» salık verenler: evet saymakla bitmeyecek bütün bu işler, din adaraı görevlerini ifa eden veya kendilerine din adamı nitelifpni yakıştıran kişilerin rnarifetleri™ Caiz değildir diye Knr'ân'ı ve pzanı Tttrkçe okutmayan, ve başta Medenî kanun olmak üzere bu ülkeyi çağdas medeniyet seviyesine götürecek Atatürk kanunlanru çöl kanunlariyle (4) değiştirme|e nlyetU bn kişiler Türk toplumunun kaderini çizme hevesindeler. Üniversitenin ikili fonksiyonu ve özel okullar meselesi üksek oğretim yapan özel okullar etrafında tartışmalar blr yerde durdu: Bazı bilirn ve politika adamlanmız, Üniversite paralelüıde öğretim yapan özel okullann Anayasaya aykırı olduğunu lddia ettiler, kanaatimizce bu hüküm biraa zorlama bir hükümdü. Bu konuda açık bir kanıya ulaşmak için evvelâ Ünlversitenin ne olduğunu tah1 1 etmemiz gerekir. 1 Üniversitenin ne olduğu derken, onu bu günkü mUU ve milletlerarası ortarnda jö« önünde tutmak lâzundır. Üniversit« bu günkU liberâl düşünce ve konsepsiyona göre araştıncı bir müessesedir. Diğer taraftan inkar ediletnez kl yine Üniverslte, memlelcetln kadrolanna insan, her türlü hizmetlerine eletnan yetiştiren bir amme müessesesldir. Astada dünyadaki bütün Onlversiteler bu çift fonksiyonun sahibidirler. Gerçi üniversite vardır ld, «raştıncı vasfi üstündür, ytne Üniverslte vardır kl âmme mUessesesi TB devletin ihtiyaçlanna uygun adam yetiştlrma tarafi daha kurvetlidir. I GENÇLİK SORUNU Çilekeş memurcuklarımızın yüksek dikkatine sunulur Cihad BABAN Y •••• •••• • ••a •••• •••• •••• •••• rine uygun gençler yetiştiren blr hükumet mUessesesi olarak hükumete tâbi olurken, diğer taraftan, kalkınma ithiyaçlannın dışında ve istihdam problemine ujTnayan okumuş insan fazlalıgı yaratarak, sosyal huzursuzluklara da sebebiyet verdi, yani sosyal arz ile sosyal talep ayarlanmasını devlet yerine getiremedi. erçi Amerikadaki bazı Ünlversitelerde bağımsız araştır ma dışında faydacı olarak adam yetiştirme eğiliml vardır ama bu Üniversiteler kendilerini, büyük endüstrinin, ordunun ve âmıne hizmetlerinin ihtiyaçlanna göre ayarlamış olduklann dan buralarda bunalımlar göze çarpmamıştır. Sözün kısası, Üniversitenin bu fonksiyonu iktidann nüfuz bölgesi içindedir ve bu tip Üniversiteler bu Ünlversitelerdeki Profesörler o iktidara karşı da olsalar fonksiyon bakımından o iktidann bir parçası haline gelmektedirler. Araştırma fonksiyonunu yerine getirmeyen veya getiremeyen Üniversitelerin bir görünmez derdi daha vardır. Araştırma ileriye bakan bir fonksiyonun adı oldugu için Üniversite araştırma yapamadığı sürece tutuculuga dogru sürüklenir, olduğu yerde kalır, kendi içine kapanır hatta, hayat ılerledikçe o izafî olarak geriler. Halbuki bir başka gerçek de şudur: Kültür Üniversite ye bağlı olmayan vâsıta ve müesseseler yoluyla da gelişmektedir. Kitaplar, radyolar, televizyon, gazeteler ve gençlerin turizm yoluyla bilgi derlemeleri gibi.. Türlc Ünlversitelerinde Marksizim hiç • okutulmadıgı veya pek az okutulduğu halde, bu teoriler Ünıversitedışı vâsııalarla pek alâ yayılmaîctadır. G iiii •••• •••• •••« • ••a • •*• :::: • •a* • ııı aaaa • ••a • ••a aaaa •aaa • Itf Eii: •aaa Sonuç işte sanki bütün banlar hiç önemli şeyler değilmiş, ve sanki din meselelerimiı kökten halledilmis. ve yine sanki Türkiye'de trlam'ın peygamberinin resminin yapılması ve ya yapütnamasından gayn iş kalmamış gibl Diyanet İşleri Baskanlıeı, vatandaşlara ve basına bu konulardaki yasakların ve haramların ihtannı yapmakla meşgul. Bir tarafta din adamlan, okumuşu ve okumamısı dahil, birbirleriyle yanşırcasına ramilerde ve her yerde. nefes almadan Atatürk'e ve Atatürk devrimlerine ve lâik Cumhnrivete saldınrlar, küfürler ederler. milleti böliicü ve kana tesvtk edici konuşma yaparlar ve tahriklerin en çe»itlisini sürdürürler, prntestn namaziarı kıldınr ve hülâsa buna benzer kanunsuz ve anlâk dısı tııtumların bayraktarlığını yaparlar ve onlar bnnu yaparken. aldığh din terbiyesinin et kisiyle sokaktaki (veya kiivdeki) vatandaş, ırsa ıreçmelerden kız kacırmalara, ve kan dâvalanndan kıskançlık veya kadın yüzünden adam boğazlamalara varincava kadar her türlü cinayeti, her türlü ahlâksızhfı ve insanlıja ntanç verici her türlü davramşlan benimsemekten feri kabnaz; diğer tarafta ise. bütün bu cinayetlerin, hu ahlâksızlıklann ve mei'anetin önüne geçilmesi için «insanî» Jııyprularla yo£nrulrauş ve devrimçi enerjiyle dolu din adamlan yetiştirme maksadına matuf olmak üzere knnılan bir teşkilât, ki Divanet tşler ; Başkanlığı adını taşır, ya «Şarap Fabrikası'nın muha•ebesinde çalışraak günahtır» divc^kten ailc ceçindiren vatandaşın aç ve işsiz kalmagı R İ bi, ya Peyjramber'in resminin yapılması haramdır şeklinde, (5) veya buna benzer öriKklerle, hem esassız, hera çülünç ve hem de zararlı faaliyetlerin terasilciliğini yapar tnaaa firkflyor dofrnsa. (6) İİİİ ununla beraber bütUn Üniver siteler ya birincl ya iklnci fonksiyona daha yatandırlar. Fakat her halde bu ikl fonksryon arasında bocalayıp dururlar. Başka memleketlerde olsun, Türkij'ede olsun, Üniversiteler, ve özel okullar etrafında yapılan tartışmalar, bir baknna blrbirinden ayn olan bu ikl fonksiyonun telif edilmemesinden doğar. Halbuki toplumumuz, ikl fonksiyons da muhtaçtır. Memleketiînizin hem serbest ve hür düşünceler içindo yapılacak araştırmalara, hem de memleke tin kalkınrnasmda iş« yarayacak elemanlara ihtiyacı vardır. Bu Uci ihtiyacı birbirinden kesin hatlarla ayıramadığımıza ve ayırmak mümkün olmadıgına, yani Üniversiteyi bu İM fonkslyondan birinin etrafında toplamak imkânı da olmadıgına göre • Üniversita, orta ögretimin üzerinde bilsct veren müessesenin kollektif blr ismi olmaktadır. B Bugiin dahi ııçfln dahl meınleketinıizde mevctıt ve sayılan elli binin üstünde bulunan din adamlannın yüzde doksan beşinln henfiz okuma yazma bilmeyecek kadar cahil durumda olduklanm yetkili ağızlanlan ö^renmekteyiz. Geri kalan «Okııma yaztna bilir» ler arasmda çok büvük bir çognnlu^un yine büyük blr kısmı ilkoknl spvivesini aşmavan billrilerle «mücehhez» olarak. diğer hir kısmı ise îslâm'da »eriati katılaştırro dondtıran ve içtihad kapılannı kapatan ve bn suretle tslâmın her tflrlü felişmeden yoksun kalmasına vesile olan B (1) Bk. «Türk'ün Eüyük Düşmaru», başlıkh yazınuz, (Cumhuriyet) gazetesl 10 Nisan 1968 (2) Tunus, Osair, Pas gibi Magrlp Ulkeler meselâ. (3) Halbuki Kur'an, yüksek sesle konuşmayı ve bağırmayı yasaklaıruştır. (Bk. Lokman Suresi); Din adamlarının bundan her halde haberleri olmasa gerek. Bazı camilerde, hattâ birbirlerine pek yakın mesafede bulunanlarda bile, hoparlörlerle, gürültü derecesine varacak seslerle ezan okunmakta ve çoğu zaman bu sesler birbirine karışarak anlasılmaz mahiyet almaktadır. (41 Her nedense bazı kişiler «Çöl Kanunu» deyimine karşı büyük bir alınganlık gbstermekte ve bunu hakaretamiz bir deyitn olarak kabul etmektedirler. Oysaki Şerist kanunlan, başta Kur'an olmak üzere, özellikle çölde yaşayan toplumlann ve kişilerin, çöl hayatına ve şartlanna uygun yaşantılanru düzenleyen kamjnlandır. Binaenaleyh çöl insanının kanunlanna «Çöl Kanunlan» demek kadar normal bir şey , olmamak gerekir. Din'e ası' hakaretl yapanlar bu deyimi hakaretamiz mahiyette kabul eden onlardır. (5) 4 Ocai 1967 tarihli «Müliyet» gazetesmde, Diyanet tşleri Başkanhgmm Bonn Elçiliğimiz ve Köln Başkonsolosluğumuz nezdindekl din işleri temsilcisinin Almanya'dakl lşçUerimize Almanca Bf renmenin günah olduğu, ağır ve hafif ınesai tefriki yapmaksızın, herkesin mutlaka oruç tutması gerektığı T.S. telkin ve tavsiyelerinde bulundugu beUrtümekte idi. (6) Bu satırların yazıldığı şu ana kadar Diyanet îşlerl Baskanlığmdan son tstanbul olaylan (kanlı Pazar) İle ilgili ve özelifcle camllerde cahil halkı lnşlartan hocalann tutumunu yerlcl, herhangi bir beyan, bir teessür, bir ikaz, bir itiraz ytlkselmemiştir. aaa aaaı aaaı aaa 1 İİİİ !aaıaBâSSSB***Ba*aSSSâSaÎBİââââaaiiiİBB>*iââââââaiiââ«aiiâââiiâ»âk ! GAZETEGİLER CEMİYETİNİN ANANEVİ TESEKKUR 13 Şubat 1969 günll Hakkın rahmettne kavuşan çok kıymetli varlığımıa BASIN BALOSU 7 MARTda HlLTON'da Davetiyeler, Gazeteciler Cemiyetinde Tel : 22 54 08 ADİLE HÂDtYE EROKAY hanımefendinin hastalıgı sırasında alakalaıını esirgemeyen, ebedi istirahatgâhına tevdii sırasmda bizzat bulunan veya evimize gelerek, telefon, telgrat ve mektupla derin acımızı paylaşan bütün akraba, dost ve arkadaşlanmıza teşekküre muhterem gazeteniztn tavaasutunu rica ederiz. Erokay, Kayboğla. Buran A i l e l e r l UNDAN ŞU METtCEYt ÇIKARMAK İSTİYORTJZ: Eger durgun ve muhafazakâr bir sistem içinde Üniversite zamana uymaz. sosyal şartlara intibak edemezse, o zaman araştıncı kültür, liberâl öğrenim, Üniversiteden dışan kayıyor demektir ki, bunun anlamı, Üniversite nin itibarını kaybetmesi, gerek jnilletin, gerek genç okurun Ür jıiversiteye ve orran temsilcilerine kıymet vermemeğe başlaması demektir. Üniversite bunalımlannm sebeplerinden birisi ve belki de en başta geleni bu iki fonksiyonun ürkıyede otuz yıldan beri ve telif edilememesinde aranmalıAvTupada son yUzyıl içinde dır, eğer bu anlattıManmızda bir Üniversitedeki bu ikili fonkgerçek payı varsa özel okul siyonun çelişmeler doğurduğu problemini. Üniversiteye paralel göza çarpıyordu. Çünktl Üniverögretim j'apıyor veya yapmıyor siteye girebilmek ancak, bu tah kıstası ile halletmek mümkün silin yükünü çekebüecek insanolam&z. lann imtiyazanda idl. Üniversiteli gençler, okuyorlar, hayata atılıyorlar ve hayatta tereddü^ suz kendilerine iş ve itıbar sağlayabiliyorlardı. Üniversitelerin osyal düzende değişiklige elkapılan halk çocuklanna da acılerinın altındakl Üniversiteyi hnca eşraf evlâtlan ile halk çoyıkmakla başlamak i&teyen cutian arasında, yavaş yavaş argençlerin düşünce ve tutumlan tan. arkadaslık duygulanrun uhakkmdaki tahlilleri, daha sonzun süre örtmeğe muvaffak olraya bırakarak bu gün ideoloduğu, fakat sonunda bir türlü jik açılann dışında ÜniversiörtemecUgi sinsi bir rekabet ken telerde yapılması gereken reform dini gösterdi, yer yer iç çekişlar hakkındaki düşüncelerimizi meler başladı, zengin evlâtlan, açıklarr.ağa çalışacağız. Üniversiteden çıktıktan sonra, 0 Üniversite araştıncı vasfını kendi aileleri veya onlann tanışkaybetmemeli, fakat ayni zaman lan yoluyla iyi işlere sahip oluda âmme hizmetleri için muhtaç yorlar ayni diploma ile fakir çoolduğumuz elemanlan yetiştircuk bu imkânlan elde edemimelidir. yordu. Üniversitelerden bekledigimiz e \"ar ki uzun seneler ne Ü bu ikı görev birbirini nehy eden, birbirinin zıddı görevler değilniversiteler, ne de devlet bu dir. Yani Üniversitede, hasbî apizli çekişmenin farkma varaştıncı çıplak ilim nâmına arabildi, zannedildi kl Kızılay karaştırmalarını yapabilmeli, bilzanları ile fakir ögrenciye bulgisini paraya çevirmek isteyenlegul pilâvı dagıtıldıgı zaman, are de Üniversite bilgi verebilme radaki uçurum doldurulabilir. lidir. Yani Üniversite, dileyene Diğer taraftan giriş imtihanladilediği imkânı veren bir müesnnın test yolu ile yapılması ve sese haline gelebilmelidir. Türk objektifliği, Üniversitelerde fakir Üniversitelerinin araştıncı vasfı öğrencinin çoğalrnasına yol açzayıf, âmme hizmetlerine insan tı, bunlar artık, sermaye ve payetiştirme tarafı daha kuvvetranın irrtiyazlannı daraltma yoiidir. Halbuki Üniversitelerimizlunda pörünmez bir kuvvet olade yeni enstitüler, yeni disiplinrak tazyike başladılar, bir memler tesis ederek gençteM gelişme leketin seçme insam olma lmtiimkânmı, tercih imkânlan ile yan, servet sahitferinin elinden birlikte arttırmak gerekir. Meahnmaga başladı. selâ' medeniyetin yeniden orÜnivers'te bu bakımdan fonktaya koydugu ihtiyaçlar ortasınsiyon degişürdi. ytiksek makamda bir doktoru yalnız biyolojinin n ' ra, sosyal sınıf deglştirmek isiçinde hapsetmek artık mümkün teyenlere, refahlı bir havatm U değildir. Orada mahüus kalmak midlni taşıyanlara aracılık yapan isteyen kalabilmell, fakat dokbir is acentası, bir iş bulma torlugu Ue birlikte psikolojiden. kurumu hallna geldi. sosyolojiden hattâ şimdi uzuv transplantasyonlan ile ortaya çıkan hukuk anlayışından uzak kalmak istemeyenlere bu bilgilerl veren çalışmalan da yapabil şte burada da yenl bir çeüsmelerine lmkân hazırlamalıdır. \ne ile karşılaştık, çünkfl ÜBu gün bir miman sosyoloji, 'niversite, yükselmek isteyeniktisat, estetik ve sanat tarihinlerin ümit kapısmı açmak isteden uzak tutmamahsınız. Hastayen aracı blr müessese olmuştu hane projesi yapan bir mimann ama, bn Işi yaparken ne istihdam problemine göre, ne de sos beton hesaplanndan öteye tababetin gerekleri ile alışkanlıfı olyal üıtiyaç ve lstefe göre ayarması lâzım olduğu gibi binanm lanmamıstı. öyle bir zaman geldi kl, değerll insan arzı çok, ta Uslubu ile tarihî çevre aras:nda bağıntı kurmak zorunluğu İle lebi ise az oldu. de karşı karsıya olması tabiidir. Hükumetler bilmeden bu butşletmecilikten anlamayan bir nalımı kınştıracak bir yola gittiler. (Gençler okusun da ne o mühendis artık ekslk bir mühendistlr. Şehir sosyolojisi billursa olsun.) diye düsünmüşlermeyen bir idareci de tasavvnr di, aslında yüksek tahsil duedilemez. vanrun Cnünde kalrp da o du B Otuz yıldan beri T Üç yenHik S Çileke? memurlanmız ve raemurcuklanm» »on «yat artıv ları karsısında puslayı şasırmışlardır. Kolay değil hayatın merdivenlerini zamlarla beraber tırrnanmak .. Kötü Bafra'nın, kSrolası Birincinin her bir dumanında Türk lİTasını kurnş kumş havaya üflemek kolay değil . Yeni Kakı'mn bir kadehçifinde hayatın gatnını birkaç dakika unutmak için aile bütçesini delik deşik etmek kolay değil Evde çoluk çocuk et yüzü görmez, ana memesinden ayrıldıktan beri süt koklamazken mutlu olraak kolay değil. . Bakkalın, manavın, odnncunun, kömürcünün önünden boynu eğik geçmek kolay degil... Devri Süleyman'da vasıtalı vergilere boyuna zara yapılırken, Personel Kanunu'nun malî hükümleri boyuna erteleniyor. Nitekim 1971 yılına bırakıldı vuslat... ZavaUı memurlar ve memurcuklar biraz kafayı dikip : Vnslat gene mi kaldı baska bahara? diye aorgalar, cevap hazır Süleymaniye iktidanndan : ihtiyaç dert ve hasretler» kulak Bütçe zaruretleri karsısında malî hükümleri ertelemek verdiğiBiz zaman ise bu ilgiden lorunda kaldık; Devlet Hazinesinde para yok. yenl blr işbirligl dogacaktır. YaBir bakıraa dofmdur iktidann dediği . Fakir milletiz blx... ni: Memurcuklanmızı doŞru diirüst yaşatmak imkânlarımız yokGENÇ YÖNETİME KATILtur .. Köylumüz perişan, şehirlimiz şöyle böyle sürdürür bayaMALIDIR: Eğer Üniversite gertını . llle velâkin madem ki yoksul milletiz, mademki Devlet çeklerı arayan blr müessese ise, Hazinesinde para yok, niçin Süleymaniye iktidarında bir imtibu gerçekler, öğrenen ve ögreyazlı azınhğa bol keseden halkın parası bağışlanır? Bn bir avnç ten ile beraberce aranmalıdır. imtiyazlı azınhğa, ben diyeyim komprador sınıfı, siz deyin Başka bir ifade ile hoca, idaremntiu azınhk, öteki desin çayrimillî çevreler.. hangi deyimi ci V9 ögrenci birbirlerinin karkullanırsanız kullanın, su yoksul ulus içinde devlet tliyle kapitalist yaratma, Hazineden fert zenein etme politikasının kurşısında degil, beraberce bir bübanı oluyor balkımız... Halkımızın içinde serefle yer almış metün teşkil etmelidirler. Bu immurcuklarımız da devlet hazinesinden nasiplenen beslemeler kân yaratılırsa. birbirinden isuğruna feda ediliyor^ teklerde bulunan ayn zümreler, Gelelim dedieimizin ispatina : müştcrek üıtiyaçlan karşüamak Süleyman bev iktidan. sıkıştıkça vasıtah verfilere zam yapsorumluluğu altına girmiş olurmaktadır. Bir paket sigara aldıgında, dar gelirli de ayni paralar. ögrsnci söz hakla sabibi olyı verir, bol çelirli de... Vasıtalı verçiler adaletsizdir. Türkiye ma karşılıgında, sorumluluga da vasıtalı verpiler oranı bakımından Avrupada birinci geldiğinkaulmıs olur. den, en adaletsiz verçi düzenlerinden birine sahiptir. Son zamBiz, genc'e yönetimde hak ve larla vasıtalı verRİlerin oranı yüzde 12'ye' çıkarılmıştır. Oyaa hısse verirken bu işbirliginin erbizden sonra yüzde 55'le îunanistan, yüzde 331e Italya listeyi demli neticeler vermesi gerektiizlemektedir. gini düşünmekteyiz. Fakat muhDemek ki iktidar, bir kere memnreuklanmınn beline vantemeldirki, ögrenciye geniş. söz talı versrileri insafsızca bindirmiş .. hakkı veriünce, öğretenin araştıSonra da vasıtasız verçileri bindirmiş, Ş5yle ki, Türkiye'de ncı zihniyeti Ue öğrenemin fayçelir verçisini hiç kaçaksız, sızıltısız, kurosu kurusuna ödeyendacı düşüncesi çarpışsın ve iki ler maaş ve ücretlilerdir. fzun yıllann ortalamasında gelir vertaraf birbirleri Ue bansmaz fiçisinin yüzde 60"a yakın kısmını maas ve ücretlilerin odediklekir aynlıklarına düşsün.. Bu ihrini istatistiklcr biidiriyorlar. Devlet Plânlama Teskilâtınca yatimâl yok degüdir, fakat iki tayınlanan «Gelir Dağıhmı Araştırmaları. adlı kitapta bildirildirafın düşüncelerinl bir çatı algine göre 59^26 mrmurcnJumuz. yılda 1000 4800 lira, yani ayda tında toplamadığınız zaman, bu 400 liradan az kazanmaktadır... 165J24 memurcuk yılda 4800 7200 lira, yani ayda 500600 lira kazanmaktadır... Demek ki, ayrılık ortadan kalkmış olmaZ2S bin kişi ayda 600 liradan asağıda ücret almaktadır... Bunyâcaktır.. Üstelik iki fikir karşılann dışında kalan 205 bin memnrun ücreti 600 İle 1500 arasında lıkh olarak kendi siperlerine sideğismektedir. necekler ve patlamak için politik kmlcımlar bekleyecelderdir. Ve 467 bin memor 4 milyar tutan maaşlanndan S00 milyon Buna karşılık Üniversite fikirlira verçiyi Hazineye ödemektedirler. lerin alabildiğine tartışılabüeceği lyice mimledikten sonra bu noktayı, ^elelim şimdi Devlet bir çevre olunca, bu fikir ayHazinesinden dogrudan doğruya imtiyazlı fcapitalistlera da(itınlıklan entellektüel bir muhitlan paralara te, üstünlük iddialan taşımadan, Dolaylı yollardan yapılan vurçunlan ıSmttrüleri bir yana müzakere yoluyla ister Istemez bırakacagız; ama devletin resmi «1969 Programı» nda «özel Sekbirbirlerine jaklaşacaklardır. tore dağıtılacak teşvik foıları» diye fasıl vardır. Plânlama kitabında «TeşkUâtlanraamıs Kredi Piyasası» diye isimlendirilen TUksek tahsil bunalımını halşeyin gerçek adı nasıl «tefecılik» ise, «Özel sektöre dağıtılacak ledebilmek için, teklif ettiğimiz teşvik fonları» da Hazineden imtiyazhlara verilen bir «ulufe» yukardaki iki tedbirden başka den başka şey de|ildir... "bir üçüncü tedbir daha 1leri sütste iktidann 1969 Programına g5re devlet hazinesinden irorüyoruz. Üniversiteli. genel olatiyazlılara dağıtılacak para 740 milyon liradır. rak yüksek tahsil gencl, yalnız Şimdi memurlarımız ve memnrcuklanmız birer zamlı sleakitaplan Ue theorique âlemin ra yakıp derinden derine düşünmelidirler : Personel Kanunu ortasında kendi fildişl kulesi malî bükümleri 1971'e ertelenirken 1969'da devlet hazinesinden içinde, kendi derdi ile başbaşa birtakım kisileri semirtmek İçin 740 milyon lira dafıtılıyor. Kayaşamamahdır. pitalizmi suni biçimde pompalamak. devlet eliyle ferdi zengiu etmek yolunda 740 milyon lirayı sağlayabilen Süleyman bey ikMeselâ teknik ile meşgul olan tidarı, memurcuklara verecek para elbette bulamaz. o tekniğin dünyada nasıl geliştiğini nelere yaradığuıı, nelere 467 bin devlet memnmndan 600 milyon lira vergiyi çatır çaj^rayacağını informatif alanda, tır kesip «özel Teşv^ Fonu> adıvla birtakım imtiyazlı kişilerin kolayhkla v« eglenerek ögrenebil ' emrine kayAırmak; m«mureokların veTgiieriyle, zenginlere da«lelidir. Edebıyat veya sanatla Nja zengin olmaları için' nlufe dağıtmak Ansyaaanın sosyal adailgili olan sanatın ve edebiyatm let anlayısına sığar mı? yüceliği Ue hayatta karşı karşıMızrak çuvala sıgarsa nğar... ya gelebilmeli, daha dogrusu Ne var ki bn iktidar, mızrağı çqvala, minareyi kılıfa, me hayat, politikası ile, eglencesi ile, murcujun iki aya£ını bir pabuca sığdınp, ensesl kalınlara nurfcüitür nareketleri ile Üniversilu ufuklar açmakta ustaların nstası bir iktidardır. tenin etrafındaki bü* halkada öğrenci ile beraber yasamalıdır. Şarkının, konsertn, fUmin. tartışmanm, tiyatronun, serginin, eğlencenin, plâgın, konferansın doldurduğu bir çevre, bu çevre • • • • » • • • • • • • • • • • • • • • • » • • • »• • • • • • • » » • • • • • • • a de, sanat, politika, eleştirmeğe • acık tutulmahdır. Bu alanda • genç, hayatla intibalonı hazırla X OJaylarm bilinmeyen yanlan ve (otoğrafları ? maiı. kablliyetlerinl gellştlrmeli• öir. Bu alana. lsterseniz, sürekll öğretim, eğlence, tartışma alam • lsmini verebilirsiniz. Bağ kurulmalı 0 Üniversite dışı kültür Ue Üniversite içi kültür arasında bir bağ kurmalı, dünya olaylan Ue münasebetlerini bu alanda geliştirmelidir. Kanaatimizce bu alandaki faaliyet, Cniversitenin esas fonksiyonunu, ister araştırma, ister âmme hizmetine hazırlık konusunda olsun tamamlar. Theoriyi hayata ir.dirir. Fikrin yarattığını uzaktan tâkip edenleri, bu yarat ma ameliyesinin yanına getirir. Bilgiyi hayatta kullanmanın yollarmı gösterir. Bu alanda araştıncınuı da faydacırun da birbiri ile çelişmeye düşmeden buluştuğu alan olur. Üniversite dışı fakat onun çevresinden yaratılacak bu âlemin bir başka sosyal faydası daha oıacaktır. Bu filemin içinde gençler arasındaki sosyal farklar da ortadan kalkacak, genç adam, parasızhğın mahrumiyetlerine katlanmayacak, ucuz yemek yiyecek, ucuz tiyatro seyredecek, ucuz eğlenecek. Bu çerre genci, psikolojik baskılardan kurtaracak.. Bu çevro (refou'ement) ların eridlği bir alan olacak. u fonksiyon Üniversitede öğretime paralel olarak Üniversite idaresiyie birlikte yaratılmalıdır. Burada öğreten Ue nğrenen birblrlerl ile karşılaşmah, buluşmalı, bir ortak muhit yaratmaüdır. Bu çevre beraberce yaşanılan, beraberce nefes alınan, beraberce tartışüan, beraberca elestlrilen bir dostluk ve ilerleme atmosferi yaratmalıdır Bu çevre de polltik tartısmalarda olur. Kanaatimizce bundarı yüksünmemek gereklr. Çünkü gendn politika Ile meşgul olması, gtinlük yasantınm theorique bir eleştirmesinden öteye gidemez. Bu krltiğe komltecuik yoluyla partfier burunlanm daha az sokabilirler. Aslında bu kritlk genci hayata ve memleketin sorunlanna hazırladığı için faydalı da olur. Üstelik yine bu taitik kendisine Üniversite dışmda bir çevre buîduğu için, Üniverslte kapısmdan içerl glrmek lüzumu nu da az duyar. hiç de«üse bu karnrtan voŞtm olarak girmez KANUPAUR OZEL SAYISI : 113. SAYI ÇIKTI • • • • • • ••• • • • • • • • • • • a»» • • • • • • » » • • • • • • • • • • •»» Cumhunyet 2000 • I H: Eczacı NİLG&N YALVAÇ ( BATV ) Ue Eczacı Teğmen SUNERDKM 3ATÜ | < J evlendiler. «l'v 24 Şubat 1989 jf Ankaıa ' " »«"V V f TeRa: 3402010 CuTPhuriyet 2011 J. AGI B!R KAYIP Yük. Müh. Tahsin GÜNEL ve Baykan ogullan, Fatma GÜNEL'in ağabeysi GÜNEI/ta B ı Yeni bir çelişme MURAT GUNEL Avusturya'da bir trafik kazası neticesinde vefat etmiştır. Cenazesi 25 Şubat 1969 Salı gunü öğle namazını müteaiap Şişli Camiinden alınarak Zincirlikuyu Aile Kabristanma tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Rektaş: V E F A T Girit • Hanya eşrafından merhum Cemal Bumaz ve. merhume Saliha Burnaz'ın oğlu, Kevser Burnaz'ın sevgili eşi, Cemal Bumaz ve Nazlı Burnaz'ın sevgili babalan, merhum İbrahim Burnaz. merhum Salih Bumaz, Hasan Bvırnaz ve Şerafet Tosun'un kardeşleri, Dr. Halim Alyot, avukat Kerim Alyot, merhum Dr Haşim Alyot, Şahsine Sürür, Şerafet Işın, Ayten • Ali Sürür ve EmanErsan Ffr rayın enişteleri, İSTANBÜL TÜCCARLATIIVDAN Cumnurıyet 1991 (Cumtturlyat; U8A) van aşamayan genç de, (elimde bareme benl »okacak veya bana y»dek subayhk^hakkı verecek bir dîploma olsun da ne olursa dive kısa vâdell hesaplar o <di. o ria bıı dtisünce>rle îktidaTi b« ls+ilaırnete dof u rnr1n»1i. hBvlcoı» ttnirersite blr tsrnftRn M'V'mpMn fh*iyt>c'ariTiR göra Tt baxeqı kanunuaun niversite öğrencisi dediğimiz k sınıfının, kendine has problemleri, ihtiyaclan. dertlerl, ha^retleri vardir. Bu Ihtlyaç dert ve nasretlere kulak tıkavn rak, U«»rleyen hayatta yerinde rilmicün de^Hdir. Bu uI Yönetime katılma YAR1N Gençlik patlamalan re Troçki'nin siirekii ihtilâii HALIL B U R N A Z 2S Şubat Cumartes) günü Allah'm rahmetine fcavuşmuştur. Cenazesi 25 Şubat Salı günü (Bugün) ögle namazını müteakip Şişli Camiinden alınarak Edimekapı Şehitligin dekl aile knbrine defnedilecektir. Allah eant çani rahmet eylesin A 1L E St
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle