29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKİ t4 Şubat 1969 CüMHDRİüET • ••••••^map4 Kur'an kursları ve düzenleniş amacı Dr. Ziya ERSAY onnya blr «10 K u u m anımyla girecefim. tznür'in, yüzbtnden fazla nüfusln Katfiyaka'nmn, lnd gerdanlık gibi dizHmls yah apartmanlan arasına sıkısan köhne Halk Eğitbn Merkezi önünde. bir 10 Kasım günü Ata'yı anıyonu. BİT meydan, bir anıt yok koea jehlrde~ Oluıkırk memur ve emekli, bir o kadar trampetli öğrenci, yayalar, minibüsler, otobtisler, klâksonlar ve motor homurtulan. oynanan trajedinin carüı dekorlan.. Kısa sessizlifin içinden gelen sirenler ve Chopin'm cenaze marşı da fon müziği.. Her yıl bir kez daha öldürülen Atatürk Için yastayız. Yürüyoruz. Zübeyde Ana'nın mezanna kadar.. Dekor değişiyor; mezann bulunduğu caml avlusuna, kapıdald (Kur'an Knrsu> levhası altmdan geçerek giriyoruz. Ölüm •essizliği içinde ayak tıpırtılan ve çelenkler.... 21 Mayıs'tan sonra 18 Kasım'lann bir yas günü degil, blr ulusa] heyecan ve şahlanı? günü olarak yasanması töresi yerleşmişti. Doğru•u da bu Idt. Şimdi gene eskl hamam eski tas. Gerceğe bakılına bugün, O'nan ölümüne yanmak Için nedenler de o kadar çok ki.. Anma töreninden, Içiml kavuran düşüneelerte döndügüm görev yerhn Sağlık Merkezinde 12 yaşındakl Hüseyin Türkdzü'nün pansımanı yapılıyor. Kabak traşiı kafası, sonsuza bakarmıg gibi anlamsız gözleri, diz yapmış şayak pantalonundan çıkan içe dönük ayacıklan ile eellmsiz blr köy çocugu.. Atatürk'ü soruyorum: BHmem!, diyor. Zübeyde Hanımm ayak vcundaki Knr'an Kursu'na hâhz olmaya getirUrnif. Sen ilkoknla bltirmedln ml?. Nasıl bllmezstn? diyornm. tkokuiu Konya'da pekiyi derece ile bitirmiş; tnsan, ugraşmadığı jey' anutur! diyor. O eeihnsiz çocuğun > dikleşmesi görülecek |ey. Büyük bir kahramanlık yaptığı inancı 1çlnde konuşuyor. Çevremizi saranlar da. bu yavruya öğretllenlerin ne blçim Miislümanlık olduğunu anlayıp nyanıyorlar. Bu köy çocuguna llkokulda bej yıl verildlği kesin olan Atatürk bilgi ve sevgisi hangi hain lruvvet ya da metodla, bir yılda. bu denli silinebllmlsti? Atatürk unutturulmadan Kur'an ögretilemiyor muydu? Besbelli amaç Kur'an değfl, O'nu unutturmak!... Tevekkeli nerede bir zehirli vaiz çıksa, genç!. Gericinin, Atatürk düşmanmın yaşlısı ender. Onlar da çetenln adamlan.. Atatürk olmasaydı camilere çan asılacağını bildikleri hal de, çıkarlan için bu hainliği sürdürenler. TÜKİYEDE ÖĞRETİM ••* ••• :!: İİİİ ::a: :::: ;••• *••• •••• ssss K alırken Szel blr görerle de yükümlu edna«lardır. Gittiklerl Anadola kasabalarmdm (nhtbtilhayrît) zenginlere «okulacaklar, ««tden giden din'i!» kurtarmak için gayret iıteyeceklerdir. Onlara, uygun blr blna tatm aldmp, hemen de kuTuluveren bir (Illm yayma, ilihiyata öğrenci yerlîtirme ya da Kur'an talebeslni koruraa) gibl demeğe bağışlatacaklar, bu denekleri besletecekler ve bir zamanlar Hoca Süleyman Efendiyi susturan din düşmanlanna! (CUMHURİYET ve KUKUCUSÜNA) karşı düçüncelerin aşılanacağı, eylemlerin yürütüleceği, çok mâsum ad altındaki. Knr'an Kurelan'nı kuracaklardır. 19S0'de. acele tel emirleriyle Ramazana yeriştirilen Arapça Ezan da, artık dönüşün başladığına. meydanın boa olduğuna en güzel i«areltir. Tirmi vıldır devam eden saldın ijte böyle başlahlmıştır. Tıirkiye'nin şahlanı; yıllannda kendl âklbetini merak edip el falına bakan Süleyman Efendi, l$5A'den sonra birden hidayete ermi;, sol avueundaki çizgılerde, eski rakamlarla (81), sağ avucunda da (18) yazıldığını görmüş, bunlan toplamış (99) n bulmuştur. Ellerlni birleştirerek, yani Allah'ın (99) adını düşünüp, dua etmek Süleymancılar için (alâmeti fârika) olmoR lur. Tesbih kullanmamak gibi jeki] ayrılıklanndan başka inanç alanlarında da gariplikleri olan Süleymancı vaiz ve imamlar, hocalanndan aldıkları emri gerçekten yerine getirmişler ve devletin, bütün olanaklariyle, 40 yıldır uğraşrp her köye yapamadığı bir ilkokuldan önce her köye ve mahalleye >lr Kur'an korsu dikmijler dir. Ancak. dinci gecinen zenginin yada politikacının çocuklan bu kurslarda okumaz. Bn kunlar, özellikle (milletin unsuru aslisi efendimiz) köylü çocuklariyle doludur. Çoğu. kıu yoldan ekmeie kavuşmak umudu İle avlantnıj fukara cocuklandır. Ne acıdır ki. devlet, bunlann '/, l'ine bile poritif yolda yükselme ve okuma olanacını acamamıştır. Toplum, öğretimi kendi seviyesine doğru çekiyor Cıhad BABAN Tiırkiyede getıçlik bıuıalımlan dcdiğimiz olaylar, birbirini takip etmekte. kamu oyunu; bu bunalımlarm ortaya koyduşıı olaylar kadar Tniversite reformıı probleraleri de Hgilendirmektedir. Gençler neCeıı haşin ve öfkelidir? Bu işin ne kadan öğTetim meselesiyle ilgili, ne kadan sürekli ihtilâl anlayışının .ürüııü olarak politik bir nitelik taşır? Biz yazdığımız bu yazı »erisinde bu ko nıdarı obiektif olmağn rahşarak dünya ölçüsu içinde eleştinnek isledik. Türkiyeyi ilgilendiren konu, Türkiyenin diinyadaki yeri kadardır.* ünyada öğretimin bütün derecelerdeki esaslı öeelliklerinden biri bu öğretimin ne kanun ile ne hükumetin, icranın veya diktatörün tesiriyle düzenlendiğidir. Aslında öğretim toplumun etkisi altında bir renk alır. Bu öğretim kendini MilH Eğitiın Bakanlığında hazırlanan programlara göre değil, sosyal değişimlere ve geliş melere göre ayarlar. Misâl: Köy Enstitüleri, bir hüku met programı ve karanyle meyda na geldi. fakat gerileyen sosyal düzen içinde ayakta duramadı ve bir gün kapatıldı. Türkiyede iktidarlar, teknik öğretimin gelişmesi ni çok arzu ettiler. fakat teknik öğ retim yerine memlekette tüketici, dolayısiyle hayatından memnım olmayan insanlar yetistirecek olan Imam Hatip Okullan alabildiğüıe açıldı. Üniversitelerimiz, Atatürk devrinde geçirdikleri inküâplarla ulaştıklan merhaleleri muhafaza edemediler. Alman hocalar fideta zorla memleketten uzaklastırüdı ve üniversiteler zamanla durgun laştı. şimdi Türkiyede ilkokula pa ralel Kur'an kurslan geli?iyor, demek ki, bu memleket az gelişnıişlikten kurtulup düzenli ve ileri bir hayata kavnşuncaya kadar, öğ retim müesseselerini geriye doğru eteğinden çekecek olan eğilimler le mücadele mecburiyetinde kala caktır. Bu yapılamadıkça, Türkiye yi, yüzyılmnızın uygarlık düzeyine ulaştırmak mümkün olamayacaktır. Sosyolojik realiteden gelen bu kanaatı araştırmalarunıza ve bun dan sonraki düşüncelerimizde esas olarak alacağız. Bir öğretim programı hangi derecede olursa olsun. zamanm ihtiyaçlarına cevap verdiği nisbette yararlıdır. Bunu gören Jules Ferry, Fransada devrin ihUyaçlarım sezerek ögretim programuıı ona göre hazırlattığı için, Fransada MiUÎ Eğıtim uzun süre diğer milletlere nümuna olacak tarzda gelişl milll kalkınmamıza ne eklemekte dir? Çok korkuyoruz ki, ilköğretim beş yıllık bir sistem içinde kal dıkça, beş yıl okuyanlar üretime fazia bir şey ilâve'edemedikleri için bu yatınm boşa gitmekte, ma nevi randıman maddeye intikal edemiyerek milli gelire fazla bir katkıda bulunamamaktadır. Kalkınma istediğimiz bıza ulaşamadıkça da, her türlü öğretimi mem lekette bütün unsurlan ile, yani, okul binası. öğretmen lojmanı, oku ma araçları okula giden yol v.s... ile yerine getirmek kolay olmaya caktır. Anlaşılan hâlâ fasit bir daireden kurtulamama durumu ile karşı karşıyayız.. Nüfus çoğalıyor, bu demografik artış, sosyal bünyede bir takım baskılar yapıyor, bu baskılar kali tenin düzelmesiyle tersine orantılı bir etJriyle kendini hissettiriyor, smıflar kalabalıklaşıyor, binalar çabuk eskiyor, öğretmenin öğretici vasfı azalıyor, öğretmen netice alamadıkça hevessiz bir robot haline geliyor, mesleğini sevmez oluyor. kılık ve elbise değiştirmesi, gibi unsurlan da katmak gerekir. Türkiyedeki öğretimi bu bakundan bir eleştirmeye tâbi tutacak olsak, görürüz ki memleket yürüyen ve üerleyen dıinyanın adımlanna uyamamakta, mesafelerin sürekli açıldığı bir yolda arkadan yurümek tedır. Bu da gösteriyor ki bizim öğ retim sistemimiz. daima ihtiyaçla rın arkasmda kalmaktadır. I Temeldeki zıtlaşma Blr çocukluk arkadasnn, John F. Kennedy üstüne yaslmış bir kitap getirdi bana. Ve son sayfalarmdan birini açarak, eski Amerikan Cumhurbaskanının «unutulraıyacak sözleri» ni ı gösterdi. Genç yaşmda öldürülen ülkücü Kennedy'nin bir cümlesi üstünde beraberce durduk: « Hür bir toplum, fakir olanlara yardım etmezse, birkaç zengini kurtaramaz.» İlk bakışta insana pek ileri gelen bir cümledir bn . Ama üstfinde biraz düşündükçe ne kadar ilkel kavramlar üstüne oturduğunu anlamak zor değildir. Bir kere zengin ve fakhr kavramlannın yannki dünyamızda yeri olacak mıdır?. . Ne demektir zengin ve fakir? Onümüzdeki yüzyıllarda torunlanmız «zengin fakir» ayınmına bizim şimdi «köie efendi» ayınmına baktığunız gibi bakacaklardır. John Kennedv «fakir olanlara yardım» dan söz açıyor. Fakirlerin böyle birşeye ihtiyacı yoktur. Bir ülkedeki yoksul halk çoğunluğu iktidarda söz sahibi oldu mu. yardım edilecek bir zavallı olmaktan çıkar. iradesini geçerli kılan bir güç haline geiir. Şu küçük kıyaslamayı Amerika'nın önde gelen Başkanıyla aramızdaki fikir uçurumunu göstermek için yaptım. Kennedy Amerikan toplumuna göre. ileri ve tehlikeli fikirler taşıdıği için öldürüldü. Ne var ki o ileri ve tehlikeli fikirler. dünyamızm yoksul nlusları için geçerli birer reçete değildir. Genç Kennedy, bir misyoner ruhuyla, Amerikan toplumunıın dünyadald liderlik görevine inanmıştı. Özleminin temeltnde ne yatıyordu? .. Zenginler fakirlere yardım edecek, zengin uhıslar yoksul uluslara el uzatacak . Böylece barış içinde bir anıt yükselecek yeryüzünde . Ve anıtın tepesinde mnzaffer bir kumandan gibi Sam Amca buronacak .. Hoş bi tasarıdır bu vasat Amerikalı için .. Ne var ki gerçegin acı kanunu, herşeyin üstündedir. Amerika Wall Street milyarderlerinin yönettiği bir toplum niteliğinden sıynlamadıkça, ırk ayınmı hastalığının pencesindr krvrandıkça: ister Av'a gitsin, ister Merih'e, insanlığa örnek olamaz. Nitekim Kennedy'lerin iyi niyetlerine rağmen, VTaşhington yoksul uluslann zengin nnıflannı destekliyen ve sigortalayan bir dünya düzeninin jandarması sıfatından kurtuiamamıştır. Turkiye.de «komprador mütegallıtae miirteci ittifakı» nı dışandan ve içerinden pompalayan yabancı devlet rolündedir. Dumm böyle olunca, ne Amerikanın ivi niyetl, ne de bizim iyi niyetimiz, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkileri Türkiye'nin yararına donüştüremez. Biz Amerikan model kalkınmayı yürütmeye çalıştıkça batağa saplanırız. Amerika «Amerikan modeli kalkınma» yı «hür toplum» düzeni adıvla voksul ülkelere empoıe etmiştir. VVaşhington için iyi olan berseyin, Türkiye için iyi olması mümkün değildir. Evet . Türkiye'den Komer'in geri çekilmesi gereklidir... Altmci Fîlo heyulası, iki ayda bir Bogaz sularına dikilmemeUdir .. Anadolu'daki Amerikan üsleri kaldınlmahdır... Ama yeter mi bu kadan?. Elbette yetmez. «Amerikan modeli kalkmma» üe Atatürk'ün mfllt iktisat îlkesi arasında uzlasmaz bir zıtlık vardır. Yabancı kumpanyalarm, plantasyonlann. bankaların ve Amerikaya bağlı gaynmiUi bir mutlu azınüğın hüküm sürdüğü Türkiye, bizim Millî Kurtuluş Savaşımızda kanı revan içinde aradığımız Türkiye değildir, Biz Amerikan modeli kalkınma çabasmda ve Amerikan liderliğinde bir dünyanın uyduluğunda kaldıkça Atatürk Anıt Kabir'de rahat uyuyamıyacaktır. Son günlerde Amerikan basınında iyi niyetli görünen bir sflrü makale ve yorum yayınlandı. Bizim basmdan da sözde iyi niyetU cevaplar verildi bunlara .. Ne var ki bunların hepsi fasafisodnr. Türkiye'nin silâhlı ku^vetlerini, gözbebeği ordusunu bile gayrımilli objektif koşullar içine düşüren Amerikan modeli kalkınmayı topyekun reddrtmedikçe Türkiye'ye knrtulus yoktur. VVaşhington, Anadoln'da bir Güney Amerika Cumhuriyeti yaratmak politikasını uyguladıkça Atatürk Türkiyesiyle zıtlaşması yoğunlaşacaktır. Bu zıtlaşma temelde yatarken yüzeyde her çeşit iyi niyet gösterisi ifIâsa mahkümdur. Düşünelim ki yoksul uluslara bir iyi niyet elçisi ve yüce bir ülkücü gibi görünen Kennedy dahi Küba buhranında Tür kiye'nin sırtmdan Ruslarla pazarlıga girişmiştir. O Kennedy ki ölümünde nice Türk gözyaşı dökmüs. basınımızda nice agıt yazılmıstır kendisine . Biz yurdumuzda Amerikaya bağlı bir sektör bulunmasma karşıyız. . Biz Amerikan modeli kalkınmaya karşıyız... Biz Atatürk'ün millî bağımsızlık ilkesinin sigortasım millî iktisat politikasında bulnruz. vTasidngton ise, Türkiye'de Atatürkçülfik ilkelerinin temel felsefesine aykır'ı kaieleri inşa etmeUe m'e^gtü .. NasU »lar da yüzeydeki iyi niyet gösterileriyle bu büyük tezat çSzflmlenebilir?... GENÇLIK SORUNU Ne olacağım? •••• •••• »a* Y • ••• • ••• • ••• >••• • ••• •••• •••• •••« Diğer taraftan Kimlerin elinde D Kur'an kursları nayasa: (Çağdaş bllim ve ejHtim esasların» aykın eğitim ve öfretim yerlerl açılamaz) diyor. En küçük denetleme. bu kurslarda çagdaş bllim ve eğitim esaslarına taban tabana ters blr öğretim yapıldıgını ortaya koyabilir. 12 yaşındakl bir çocuğun üğrenme ve ezberleme gücü öldüresiye zorlanmaktadır. Aynca bu yuvalar, Kur'an öğretirainden baska amaçlarla de körpe Türk beyinlerinin örselendiği yerlerdir. Çocnklan ve gençlerl zararIı yayınlardan korumak Için «ansür kanunlan düşünen yöneticiler, önce. milletin gözune kaÇan bu mertegi görmelidirler. I Ankyasa: {Egrtim ve öğretinı d^vletin gözetbn ve denetiml altında serbesttir) diyor. Kur'an Kurslannda dürfist bir denetime dayanabilecek hlçblr nitelik yoktur. Türkiyede TedagojD denen ilim, o yaşta bir çocuğa o denli bir ezber yükünü, 5yi uygunsuz koşullar içinde yüklemeye Izin yerecek kadar haysiyetsiz bir ilim mi olmuştur? Devlet ve milletin temel direkleri olan gençleri ruh ve beden yapısı bakımuıdan çürütmekie uğraşıldıgı gözle göriilecek kadar açıkken, bu denetimln yapıldığına inantlmakta mıdır? 4. Nöropsikiyatri KongTesinde Sağlık Bakanı Sayin Özkan fSağlam vücutlu, sağlam kafalı) toplumlar yeti;tlrileceğinden soz etmiştl. Ruh hekiml olmak şart değil. bu kurslarda okutulan yavrulann gözlerine baksınlar ya da birkaçını psikiyatrt klinlğinde araştırtgmlar. Türkiyede yetişen bu yeni kuşağın ne denli sağlam beden. kafa ya da ruhla yetijtirildiğinl • taman anlayacaklardır. Diyanet tşleri bütçesinin, Karma Bütçe ve Plân Komisyonunda Rörüjülmesi sırasında Dev let Bakanı, Türkiye'de irinlilzinsiz 48*8 kun olduğunu ve bunlarda 441704 öğrenci okuduğunu açıkladı. Günün şarllanna eöre verdiği ces'ur demeçierle iyi bir bakan olarak tanıdığımıı Sayın Hüsamettin Atabeyli, kanımızca yanıltılmıjtır. Çefitli kaynaklardan aldığımız ve en küçük hesabın da doğnıladığı rakamlar bu açıklamaya uymamaktadır. Kaçağı, izinlisi kun sayısı 40.N0 dolaylanndadır. Hemen her kövde ve $ehirlerde de her camide ya da mahallede bir Kur'an kursu bulunmaktadir. Devauı eden çocuk sayisı milyona yakuıdır. Suudi Arabistanın dolarla finanse ettiği ve rMüslüman memleketlerinde İslâm üzere hükmetmek) amacı için çalışan ıRabıtatül Âlernil Î!sâmP önfütü elile Arap memleketlerine • Camiül Ömer'e, Camiül Ezher'ei kaçınlan ve ümmetçi . hilâfetçi. kısaca. rejim ve Türklük düşmanı yetiştirilip Türkiyeye Reri yollanan Türk çocukları da ayn bir yaradtr. •> u kurslarda, sozüm yabana, öğrermenlik ' ' e d e n l e r e gelince: Arap memleketleriyle ticarî ve kültürel bağlan olan zenginlerin, çap•••• lannın üstünde romertce yardımlariyle kuru Kas •• lan ve yaşatılan ban dernekler için knrban derisi ve bağış toplamada, dernek isleri için koşunmada başarılı olanlar bu derneklerce öğrermen yapılıverlrler. telerinde, llkokulu bltirebilmiş olanlar devede kulak oranındadır. tki satırlık bir dilekeeyl yazamıyacak kadar ye trneksizleri vardır. Çoğu, »atışlardan . bağış İİİİ lardan ' • 2t pay ve küçük bir ayhk uğruna bi :::: lerek. bilmeyerek Cnmhuriyetin yıkıcılarmı y» tiştirmektedirler. İmamHatip Okullarma daha çok bu kurslarda. bu öğretmenlerce yetiştirilmiş olanlann >••• sokulması da sistemli bir çalısma ile başarılİİİİ maktadır. Yaşı lS19'a varmış olanlann yaşlan mahkeme karariylp 15'ten aşafıya düşürfilmek te (daha yukansı okula giremez), ilâhiyata 5^renci yetistirmek ve dini kurtarmak gibi büyük bir hayır uğruna eereği kadar yalaneı tanık bu lunabilmektedir. tmamHatip Okullarma dofrudan ilkokuldan değil. bu kanaldan gden bıyığı terlemi? deljj^uı^lann «artlanmı; beyinleri. iyi niyetli "Hffetmenlerce artık temMenememekte (Türkiye'ye ne belâ gelmi?se Selanikten gelmiştir) gibi eevherler yroıurtlayan ••• (l'luhakan hayranlan) daha çok bunlardan • •• • •• çıkmakladır. Anayasa'nın öngördügâ föıetlm ve denetim görevi; eğer bu kurslann adresi belll ise, müfettiş yerini bulup gidebilirse. gördüğünü yazabilirse, yazdığmı dinletebilirse, dinleyenler uygulayabilirse yerine getlrilmlî olnr. Göriinüşe göre denetimin yapılabildiğine işaret yoktur. Anca&: şüphf etmiyoıum ki, devletin emniyetl ile yükümlü kurumlarca bu konn gerek11 biçimde önemsenmekte ve gidiş en yüksek tonlantılarda bile dikkatle izlenmektedir. slmda Süleymancılar, buffin lehı Nnreulann dernekler yolu ile korudukları daha yüksek din okullanna da düşmandırlar. Çünkü bu nkullarda kadın öğretmenler vardır ve fizikklmya beden eğitimi müzik resim gibi, dinde yeri olmayan. dersler okntnlmaktadır. Oysa, Süleymancılara göre Knr'andan bsşka ilim yoktur. Nurculuk ve Süleymancılık, yönedml ele geçirmek için, idare katlannda da çeki$me hâlindedirler. Müslümanlıkta sözde aynlık (tefrika) yoktur, ama, bu iki akrnı dij* di; »vajmaktadırlar. Buna karşılık, aynhklan bir noktada silmmekte, her ikisi de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesindeki (özgür bir millet ve Türk olma) düsüncesine düşmanlıkta blrleçmektedirler. Bu düşüncenin çekirdeğl ATATÜRK olduğuna göre, İkisi de Atatürk düsmanıdır. İİİİ D iğer taraftan, bir de gözie görünen bir yasantı gerçeği var: Okul, aslında toplumu demok ratlaştırmaya ve insanlan Ueri gö türmeğe yarayan bir müessese, bir âlettir, biz okullan demografik baskılar yüzünden verimli hale sokmadıkça. vatandas, sosyal hiyerarşide geri kaldığı gibi, memle ketin bir an evvel demokratik dü zeye çıkmasma da yardım edemi yor... Türkiyede programlar bir durgunluk arz eder, halbuki pedago ji kendisini sosyolojik bünyeye gö re ayarlamak mecburiyetindedir. Bunu yapamazsa (immobilisme) içindeki sistem, kendi evlâtlarını değişen çağm icablanna göre yetiştiremez. Dünyada düşünceler, vakıalar ve olaylarm tesiriyle rr.e todlar sürekli değişme halindedır, Bu değişmeye; ihtiyaçların zorla dığı bilgi arzusunun gelişmesi, âm me varlığının artması, rejimlerin azımızın başında, okul; idarenin. icranın, Atatürk veya Hasan Âlinin iyi niyetleri ile müessese olarak kurulsa bile. za man içinde onların arzularından ayrılır, sosyal çevre onu kendisine doğru çeker demiştik, nitekim Fransa'da Napoleonun kurduğu üniversite, Fransa'nm o zamanki ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşı lıyordu. bu fonksiyonunu 1930a kadar yürüttü, ondan sonra. araya Ikinci Dünya Savaşınm girişi, sosyal bünye değişiklikleri yüzünden geride kaldı ve 1967 den itibaren de patlamalara sahne oldu. Çünkü öğretimde pedagoji; çocuk velisinin. babanın. ananın ve genel olarak genç adamın >ben okayunca acaba ne olacağım?» sorusuna rahatlıkia cevap veremez oldu. Yâni pedagoji ile geçim dâvası arasuıda bir intibaksızlık baş gösterdi. Halbuki gene genel olarak bugün öğretim. memleketin gelece ği ile, gelecekte belirecek ihtiyaç ları ile, yüreklerde yanan gizli veya açık yaşama idealleri ile bağlantılı olursa işe yarayabiliyor ve toDluma faydalı olabiliyor. şte bütün bu düşüncelerledir ki, Türkiyedeki aydınlar ve so rumlular öğretim üzerinde israrla. vakit geçirmeden durmak mecburiyetindedirler. • I YARİN Üniversitenin ikili fonksijonu ve öıel okullar meselesi J J S S S S I • • l Havat ANSİKLOPEDİ Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Tebligler Dergisi ile bütün okullara, öğretmenlere ve öğrencilere tavsiye edilmiştir. KUÇUK 9 m • •• * AGI BİR KAYIP Yuk. Müh. Tahsin GÜNEL ve Baykan oğullan, Fatma GL'NEL'in ağabeysi GÜNEL'in MURAT GÜNEL Avusturya'da bir trafik kazası neticesinde vefat etmiştir. Cenazesi 25 Şubat 1969 Salı günü öğle namaaru müteakip Şişli Camiinden alınarak Zincirlikuyu Aüe Kabrıstanına tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Rektaç: V E F A T Glrit Hanya eşralmdan merhum Cemal Bumaz ve merhume Saliha Burnazın oğlu, Kevser Bumaz'ın sevgili e?l, Cemal Burnaz ve Nazlı Bumaz'ın sevgili babalan, merhum îbrahim Burnaz, merhum Salüı Burnaz, Hasan Burnaz ve Şerafet Tosun'un kardeşleri. Dr. Halim Alyot, avukat Kerim Alyot, merhum Dr. Haşlm Alyot, Şahsine Sürür, Şerafet Işın, Ayten • All Sürür ve EmanErsan Feray'ın enişteleri, İSTANBÜL TÜCCARLARINDAN İJk öğretim •îr::: ::: 1983 Sonuç ra«ıra (Put'tur) gerekçeslyle Ate'nm heykel ve reshnlerine yapılan saldınlar. ya vakitsiz çıkışlardır, ya da yoklamalardır. Bunu. sonunda toptan yapmak üzere, şimdilik dolaylı yoldan O'nun devTİmlerine saldınnakla yetinmektedirler. OevTİmcilerin dirençleri kınlırsa, devletten yüz bulurlarsa, hesaplannca bu saldınlar Cumhuriyeri yıkıncaya ve Türkiye'ji İslâm Birleşik Devletlnin blr parçası yapıncaya kadar sürecektir. Fakat bu Syle blr dramatik oyundur ki, her 3040 yılda bir sahneye konur, hep te sonu bir bombanın patlamasile biter. kumpanya dağılır. Ne var ki, çoğunluğu dünyadan habersiz vatandaşlar ve özellikle Opportünist ve cıkarcı aydmlardan olan seyrrtiler, bir türlü (kıssadan hl«e) çıkarmazlar, oyunu hep ayni anlamsız hakışlarla izlerler. K Süleymancilar K nr'an kurslan, Süleymancılann kurduğu ve yönettiği yuvalardır. Kendini Peygamber soyundan ve evliyalann en üstünü sayan, Nakşibendî tarikatandan Silisrre doeumlu Söleyman Tunahan Isimli btr hoca, 1950'den Bnce devrimlere atıp tntmaya başl»yınca sustnrnlmu?. O da ilk fırsatta yeniden ortaya çıkarak (ibnbıi!) yaymaya, îstaaburd» . Kıakh'da açtıği Kur'an knrsuuda Imam ve vaiz yett»tirmeye başlamıftır. Süleyman Efendinm bu öjrendleri lcazet ::: •••••••••••••*•«••••••••#•••»•••••••••••«••«••••••*•••••«••«>••••• îi TOFAŞ Otomobil Fabrikası A.Ş. Italyanca, tngilizce veya Fransızca büen, askerllğinl yapmış iki genç makine mflhendisi ve yardımcı sanayl temaslannda çalıştınlmak uzere tercihan şoför ehliyetli iki tetaıiker veya Sanat Okıılu mezunu alınacaktır. Taliplerin: (BOyükdere Caddesi 8/9, ŞI4II, tstanbul) adresine müracaatlan. Cunhtuiyet • 1974 Çekoslovak plâstik lisansı alınır Tel: 21 S6 38 Tevttk Reklftmcüık (784) 1962 TÜRK VE FRANS1Z LÎSANLAR1NDA BtUAKKIN VAKIF BİR MÜTERCtM, tercümelerlnizl ve bu lisanlarda muhaberatınızı deruhte eder. Posta kutusu 176"ya Ist. «MUterdm» rumuzuyla yazalması. (Cumhurlvet: 1975) DAHİ1İZB BIÜTEHASSI8I NEVZAT USTUN'ün AKREP ORETİM ÇtFTLİĞt E D E R 1 : 6 TL. KÖPRÜBAŞI (Şiirler) TÜKENMEK ÜZERBDÎR. E D E R 1 : 10. TL. Dagıtıın: Kemal K^RATEKİN Olu D&ğıtım: M. ULU ATASARAT NTJRUOSMANİTE ; M73J YENt HÎKÂYE KİTABI im ne derse desin, Türkiyede ilköğretim bugünkü haliyle ancak okuma yazma ihtiyacına lüzumunda mektup yazma arzıısuna cevap verir. Dolayısiyle ilkokuldan çıkan çocuklar. daha üst öğrenim yapamıyacak olurlarsa. yalnız gazete okumağa ve gerektiğinde mektup yazmaya mahkum oluyorlar demektir. Bizde be? sınıflı zorunlu ilkokul öğretimi tatbik edilmeğe başlandığı tarihten bugüne yanm yüzyıla ya kın süre geçti. Elli yıl içinde iki tarih çağı geride idik. 1945'de Atom çağına girdik. aradan onbes yıl geçer geçmez uzay çağının ka pısını açtık. Demek istiyoruz ki bilginin genişlemesi, tekniğin iler lemesi yanında bej yıllık öğretim çok cılız kaldı. Bu nedenle gerek demokratik batı, gerek demirperde sosyalist memleketleri ilkokulu sekiz yıla çıkardılar. Böylece, yalnız mahalle bekçisi, odacı veya posta müvezzii yetiştiren veya oku duğundan istifade edemediği için. kendi dar muhitinde bildiklerini unutan kuşaklar yerine, esnafsa, kendi hesabını tutacak, kalifiye İ5 çi olabilecek. memleket ve dünya sorunlannı iyi kötü hazmedebilecek, tekniğe yönelebilecek, makineli tüfengi, uçağı, tankı krullanabilecek tanmdaki gelismeleri anlayacak. ve takip edebilecek unsur larla milll kudretlerini geliştirme nin çaresine baktılar. Bu müşahededen şu sonucu çıkarıyoruz: Aca ba ilköğretimi sekiz yıla çıkarmak için evvelâ bütün yurdun beş yıl lık ilkokullarla teçhiz edilmesini mi beklemeli, ve ondan sonra sekiz smıfa geçmeli? Yoksa bes yıl lık okullara paralel olarak binala nn elverİ5İî öğretmenin mevcut olduğu yerlerde derhal ve hiç bek lemeden sekiz smıflık sistem! kabul mü etmeli? Biz bu ürind flkirden yanayız. H A L İ L B U R N A Z 22 Şubat Cumartesi günü Allah'ın rahmetlne taıvuşmustur. Cenazesi 25 Şubat Salı giinü öğle namazmı müteakip Şişli Camiinden alınarak Edimekapı ŞehltliğindeM aüe kabrine defnedilecektir. Allah gan! gani rahmet eylesin. A İL E S 1 (Reklamcüıi: 792/1979) Bu son üerece faydalı ve pratık ansiklopedinin 5. fasikülü « H » harfine kadar çıktı. Bundan önce çıkan 4 fasikülü*almamıç olanlar eksik fasikullerini asağıdaki adrestea şimdidea tamamlayabılırler Sati9 ve dağıtım yeri: B«te9 Bayllik Teşidlitı. Istam Dr. Kâmran Şenel Taliilm Sıracelviler Csd. m/6 Tel: 44 58 14 Her gfln 1518 Alman Hastaneıl yanı B u düsüncemizi knvveUeııdlrmek için Plânlama Teskilâtımızdan hazırlamnası belki zor olan blr hesabm da yapılmasını beklemekteyiz. TflrMyedeki tahsU ve mlllî gellr arasmd»W mOnasebet, aeaba nedir? Acaba, ggıetlnı. v» «zeliikle HkSjh*tim ııjrund» yattnnit BETOĞLU DÖRDÜNCÜ NOTERLİĞtNE Müvekkilim Ankara Anonim Türk Sigorta Şlrketinin Prodüktörü bulunan Fethi Kip'in tediye mehilleri zarfında borcunu ödememek suretiyle mukavele ve anlaşma hükümlerini ihlâl etmesinden dolayı 7144 yevmiye numarası ile sayın noterliğinizce 14 Şubat 1962 günü imzaları tasdik olunan 1 Şubat 1962 tarüıli Prodüktörlük Mukavelenâmesi ve keza 15/8/1964 tarihli anlaşmanın fesih edüdigine ve kendisine verilen bil cümle yetkilerin ref ve nez edildiğine, yedindeki büumum evrakı teslim etmesine ve Şirket adına herhangi bir muameleye tevessul etmemesine, müşterileri do|rudan doğruya Şirkete göndermesine ve 3.000. lira nakdî teminatın mahsubundan sonra 14.905,62 liraya inen borcunu bir hafta zarfında ödemesine, bütün bu hususatı yerine getirmediği takdirde aleyhine kanun yollanna başvurulacağına dair sayın Noterliğiniz delâletiyle muhatap Fethi Kip'e bilvekâle keşide eylediğim 4 Şubat 1969 tarih ve 4750 yevmiye sayılı ihbar ve ihtarnâme, adresini terk etmesi ve meçhul bulunmasma binâen mumaileyhe tebliğ edilemedi£inden gerek muhatap ve gerekse üçüncü şahıslar tarafından yukanda zikri geçen hususat bilinmek üzere keyfiyetin ilânen tebliğ ve ihtannı saygılanmla rica ederim. Keşideci Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi Veldll Arukat Btilend Basın 1339 • 1969
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle