02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8ARİFE DÖRT 18 Şubat 1969 AU da böylec* T« ldareye sadık blr Hacı All Paşa oldu. Hem Küçük Menderes, hem Büyuk Menderes bavzBİannda nü fuzunu kıtrdu. Tireli Hacı Ali Paşa olarak şöhret buldu. Men deres'ln; ilk gençllk yıllannda «Hacı All Paşazade Adnan» olarak kendinl tanıması, bunu imzalannda kullanması, böylece mümkün oldu. Fakat Anadolunun kanunu, bu paşanın hikâyesinde da yürüdü. Galiba kendilerine z&ran dokundufunu sanan bazı Rum köylülerl, yahut o havalide söylendiği gibi Rum eşklyası, Balkan Harbinden önce veya o sıralarda, Hacı All Paşayı pusuya düşürerek öldürdüler. Rivayetler. bu köylü veya eşklyadan bazılannın tu tulup, Idam edildlklerl merkeslndedlr. CUMHURİYET MENDERES'in DRAMI Yazan: AYDEMIR Hacı Ali Paşanın hikâyesi Bls, Menderes'ln alle baglanaı, çoğu soyadı blle kullanmayan eskl OsmanU ailelerinln hemen hepslnda olduğu gibi, bir l ö kuşaktan Gteye götüremeylz. Menderesln dedesl Hata AU Paşa'nın hikâyesi de böyledir. Ve bu hlkâye, eskl An* doluda, sonradan slvrllen bütün Toprak Ağalannın hlk&yelerinden herhangi blrisldlr. Bu tür Ağalar, hemen dalma meçhulden gellrler. Hlç yolrtan gellrler. îlk önce tallhlertnl, ?u veya bu yolda denerler. B l r u dağlarda dolasırlar. Am» hedefleri blr gün Bey olmaktır. Var hklı blr ocakla ilLşkiler kurmaktır. Bunlann asıl kablllyetleri de, ondan sonra meydana çıkar: Dağlar, taslar onun olur. Bu yeni Hanedan bajı için artık her vasıta meşrudur. Am» bu yayüma sırasında nlce dü> manlar da edlnir. Ve nihayet bir gün, ya topragının haksıa eiinden alındığmdan kln duyan bir köylünun çiftesl, yahut temeil çok dela toprak d&valarına dayan&n bir eşkly* baskınımn ateşleri altında, yenl Toprak Beyinin hayatı oona erer. F&kat arkadan gelenler, bu to> ragı artık ellerind» tutarlar. Ve kendlieri Üe çevre arasında, dalma cekismeli blr mlltareke, 4 TiUar, hattâ nesUlar boyu ıOrüp glder. H a a A Paşa T» U aonnkilfr Içt^ â9 Anaâolu'Dun bu kaamra, böyleo» isledi, glttt... Mendertt, dedealnln, «wçl Kaaya'dan geldlglnl töyler. Hatta dedeslnl, llk zamanlar, M&beyinci AU Pasa olarak da tanıt Uğı blllnlr. Ama bonl&r, llk ço Siiâhma güvenlp dağda dolaşan aclS12 bir deJJkaninun, bir gün Ağa, Bey ve hattâ sonra da Padişahın bir fermanı ile Paşa olması, eski Anadolunıın, bir kanunuydu. Ve bu o 1 u ş'ta bbim, eski tarihimizde yer alan A <1 s ı z 1 ı k törelerimize benzer bir şeyler seçmek bile mümkündür.Jı Korunmaya muhtaç bir çocuk Hacı All Paşa tek evlenme İle yetlnmemlş, dört kadın almı?. E\'lâtlan ayn kadınlardan olmuş. Bu çocuklann üçü erkek: Sâdık bey, Refik bey ve Şükru bey. Menderes'in annesi Tevhide hanımla diger birtozevlâdı da sayarsak, çocuklannın sayısı beşe çıkar. Şükrü amca daha sonra saglıgını kaybederek, yaşar. Sâdık amca ise, Adnanın Aydında doğdugu evln sahlbidîr. tleride daha derin lncelemeler çıkıncaya kadar, bu şecereyi böylece almak en dogrusudur. Menderesln hayat hikâyesinde, ana tarafmdan nineslnin izi çok sıliktir. Her ikisi de verem den ölen ana ve babalannı da pek hatırlamaz. Menderes'in halası da veremden ölür. Ablası Melike de beşaltı yaşlarında veremden gidince, Adnan bu soyun en korunmaya muhtaç ço eukluk yıllanndan kalan blrt»kun kulak dolgunlukları olsa gerek. ÇUnkU bunİM, eğer ileride kesin dellllerle doğrulanmazsa, bugünkü bilinenlere uymamaktadır. Gerçl Abdülhamidin, Yıldız Yokuşu'ndaki K o nağında oturan bir Mftbeyncl Hacı All Paşası vardı. Daha zlyade, Saraya giren ve Saraydan çıkanlan kadınlann lşleri İle ugraştınlan. cahil, fakat saf, sadakath bir insandı. Ama onun hayatı, sonuna kadar Sarayın çevresinde geçti. Ve hakkın hururuna oradan göçttl, gittl.. Menderesln dedesi Hacı All Paşa lse, başka tip bir insandır. Menderes'ın dedesinın, kendisinin soylediği gibi, Konyadan kısmet aramaya gelen bir Yürük olması da mümkündür. D» ha inanılır araştırmalar, onun Kon yadan değil, Eskişehir çevresinden Tire taraflarına göçen bir Ta tar olduğunu gösterir. Meselâ eski Başvekillerden Şemseddın Günaltay, Menderesin dedesiıu. edindıği bilgilere göre, Eskişehir Tatarlarmdan olarak anlatmıstır. Nıtekim Menderesin simasında, Tatar ırkdaşlarımıza mahsus olan hatlar, bâriz olarak görülür. Eskişehir Tatarlan. daha ziy»de 1877 1878 Osmanlı Rus harbi üzerine Dobruca'dan buralar» göç etmiş olarak bilinirler. Bunlar. Kırım Tatarlarının devamıdırlar. Bu Tatarlardan Ali lsminde birinin, genç yaşlarında Eskişe hir taraflarından kalkarak, Ege çevresine geçmiş olduğu anlaşılıyor. Tatarların çalışkanlıklan, top rağa ve aileye bağlılıkları, cemaat larmdan ayrılmamak gayretleri bilınmekte olduğuna göre, Alinin kendi çevresini terkedişinde özel bazı sebepler olabilir. Ama bılinen şudur ki. Ali, Eskişehir ta raflarmdan ajTiImış, Tire tarafla rına gelmiştir. Söylendiğıne gore, bır süre de dağlarda silâhlı olarak dolaşmıştır. O zamanın şart larına gore ise bu, yadırganmayan, hattâ silâhşöre, ün ve itibar temin eden bir haldi. Sonund» i»e, cnun belkt bu gucüne ve itibanna da dayanarak. Tire taraflarmda bır çiftliğe kâhya olduğu anlaşılmaktadır. lşte bu kâhyalık sıra sındadır ki Ali. Çiftliğin dul kalan hanımı ile evlenmiş, böylece de Ali Ağa olmuştur. Genç ve güç lü çiftlik kâhyalarmm, dul kalan zengin hanımları ile evlenmesi, hattâ evlendirılmelerı ise, Anadoluda daima rastlanan bir haldi. îşin sonrası ise mâlum: Ali Ağa, az sonra Hacı Ali Ağa, Hacı Ali Paşa olur. Çünkü bir gün Saray dan kendisine, bir de Paşalık Fermanı gelir... Kumandanlar, hartfi Sarayladır. Abdülhamit bunlardan daima fayda umardı. Çevresinde sivrilen, hele orduya ot, saman, erzak temin eden müteahhitlerin namlı ve nüfuzlularma Paşalık ünvanı verirdi. Onlan çevrelerinde, eski Âyânın ve azılı eşrafın karIisına, kendi adamlan gibi çıkarırdı.. cuju olarak babaannesırun eVrne kalır. Menderesin bu büyulcannesirun, yani Kâtipzade Israaıl beyin eşi Fıtnat hanıırun, adnanın korunmasında, yetışmesinde, terbiyesinde büyuk bir yeri vardır. Fıtnat nanım saygıdefer bir büyükannedir. Menderesın çocukluk ve ilk gençııS natıralan, oyle anlaşılıyor ki, hep Fıtnat hanıma baglanır. 1916 veya 1917 sıralannda "ıtnat hamm lstanbulda, Şania paşa Otelinde o da veremriea hastalanıp ölünceye kadar, Mendersin tek dayanağı ve yetıştirlcisidlr. Menderesln, hayatının sonuna kadar devam "den içll ve hassas ruh yapısı ıle, Fıtnat hanımın sevgisi ve telkinlerl arasında, kopmayan bir bag vardır. öyleki, Menderes ne zaman çocukluğuna ve r i gençligine dönse, bunlan niîa getirse, onda konuşan, denebilir ki, hep Fıtnat hanımdır. Öy le anlaşılıyor ki Menderes, bıraz da Fıtnat hanımın eseridir Yal nız ve daha ilk hayat adıml» nndan beri korkular, kompleks ler lçindeki bu narin ve hassas çocuğun, o yülarda tek dajanagı, hep bu kadmdır. Şlmdi de biz, Menderesin il« ride gelişecek olan havat lııkâvesinde önemll ve temel bir yer alacak olan bir konuya 5'ani Menderesin topraâi ve cffliği bahsine blraz deglnmeliyiz. Çünkü zamaru gelince bu top> rakta, oldukça dolaşacak \e bu çiftliği, btlrUn atmosferi II» tanımaya çalışacagız. C^nıcıl Menderes demek, hele onun 1çvarlıgının teşekkülü bakımından biraz da, Menderesln toprağı ve çiftliği demektir.. YARIN Bir toprak mirası ve yalnız çocuk ADNAN MENDERES İN ATDIN ÇAKIRBEY Lİ ÇİFTLİĞİNDEKÎ ÇİFTLtK KÖŞKÜ Dişi MODESTY BLAISE 72 Görebildin mi? dlye »ordu Kalubelâ. Çocuk: ,, Niçin göremiyecek mijim? yollu terslendL Sana söyledik ya. Nasıl, nasüdıT Çocuk: Yüzünü gözünü «ırmıslar, dedi. Dalmış uyuyordu, uyandırmadım. Başkaca konuşmadılar. Konusacak ne kaldı? lfadesini yazılı vermiş zaten. Karanhkmiî. kimliklerini tanıyamamıs. Kimden kuîkulanıyorsun? Kuşkulandıklannı sıralamış ya, hiçbiri tutmamış. Polis, onua kulağına değen iki tümceden lı yürütOdur, o degildir budur, bu değildir şudur. Odur, budur, juduru karakola toplayarak sorguya çekmiş. Sıkıştırmıj. Bir sonuç alınamamiî. Aîm»et diyor kl, «Şakir o »aatte bizdeydi.» Şakir diyor ki,: «Ahmefleydik.» Bunun bir yığın da görgü tanığı. Babası avukattı Orhan'ın. Cinayet divalarına girerdı üstelik. Elinde baston taşır, bastonu sapından değil, herkesten farklı olarak, ortasından taşırdı. Her gün, suçlular ortaya çıkmalı, belli ki birbirlerini kayınyorlar diyerek, Savcılığm kapısını aşmdırdı durdu. Ama yazık, boşa çıkü onun bu çabası da. Çocuk. hastaneye yoklamaya ikinci gidişinde, kapının önüne babasının odacısı iskemleyi atmi| oturmuştu. Kuş uçurmamaktaydı. Git haber ver, kankardeşın gelmi} de, dedi di çocuk. Odacı gitti geldi: Dohtur boğün sargılarım çözdü, kimseyi istemiyor.. dedi. Çocuk: Peki, dedi, selam bıraktı dersin. Düîmü| omuzlannı dikleştirip yürüdü. Sonra, okula gelmisti Orhan. öğleden sonra»dı, gelmisti. Yüzünün durumu kolayca anlatılamaz. Parlak, koyu mavi bakışlanysa, yeryüzünü yüzyıl görüp kanıksamışcasına yorgun, hem de yılgındı. Bir şey sönmüş, is sahverip kararmıştı ruhunda. Kızlar birer birer geldiler, elini sıktı!ar. Sol eliyle sıktı onların ellerini. Sağ elini ağzından ayırmıyordu. «Geçmiş olsun Orhan!» dediler. Üzülmüşten çok, ürkmüş gibiydiler. Ya da, duyulduğu zaman yüreklerini ağızlarma geürmis korkunç olayın karşılarına gelince eli sıkılan kurbanı, onların kafalarında daha önceden tasarlanmıs korkulu görüntüyü çok aşıyordu. Tasarlamışlardı, evet ama bu kadannı, böylesini değil. Orhan artık gülmuyordu. Neye gülsün, ne gülsün?.. Çocuğun yanmda otururken bir ara boş bulunup çekti ve hemen kapatıverdiyse de, kenarı yırtık dudağınm bir ucundan, o sedef misali bembeyaz ikl dişi sıntmaktaydı boyuna. Conrad Veidt, yıllarca önce, «Gülen Adam» adlı bir filmde oynamıştı. Sürekli sınüşının görülmemesi için, ağzını bir kara bezle kapatırdı. Orhan, öyle bir •Gülea Adam» olmuştu. Kıynak Hüseyin süklüm püklümdü. Ben seni geleceğdim, alacağdım kahveden. Kalk Orhan gidek diyeceğdim!.. Hep bunu diyordu. Herkes öyleydi bir parça; süklüm püklüm. îki ders arası, hiç konuşmadan birlikte yürürlerken, Orhan, sekizinci sınıfın önünde bir lahza durdu. Onlar da çıkıyorlardı smıftan. Herhalde. kendisini birisine göstermek niyetindeydi. Elini r>py . '^'i'[P!flf!"İgS Tiffany Jonos TIFFANY JONES Halk içindeıt Paşalar... Son Osmanlı tmparatorluğunda, Halktan gelen bu türlü Pajalara Miri Miran derlerdi. Anadoluda Abdülhamit. birçok Miri Miran yarattı. Bunların Asker Pa »alığı ile bir ilişiği yoktur. Teşri fatta Binbaşı ile boysırası sayılırlar ama, hıç bir yerli Paşa, tören lere Binbaşının yanmda katılmak istemez. Bunu küçüklük sayar. Çünkü onların ilişküeri; Valiler, TİYATRO Mozzaffer Hepgüler çekecekti agzından, »onra gene kapatacaktı. Beklediği kimse dışarı çıkmada. Herkese, kankardeşlerine, çok içli dışh olduğu Kıynak Hüseyin • bile soğuk, çekingen davrandı o gün. O günlükmüş. Aralarında kalmadı. Duydular; babası onu îstanbul'a mı, Izmir'» mi, uzak bir yere, bir yatılı okula yollamıs. Beyaz duvarlar görülür kimi gün; güneş altmda pırıl pırıldır, yeni sıvanmış. Ertesi gün geçilirken bakılır, görülür ki, kirlenmiş. Kömür parçamyla, renkli tebeşirle bir şeyler karalamtşlardır oraya: Aslan Fener, kova Galatasaray. Yaşasıa Karakallar. Türkiya: 3 Macar: 1. Bunu yazaa Karakartallar. Türkiya: 3 Macar: 1 Bunu yazan ler iste, belibenzeri şeyler. Nedenleri çeşitli olabilirse de. beyaz, güzel, parlak şeyleri lekeîemek için, bozmak için, aşagı yukarı herkeste vardır bu içgüdü. Gorki anlatır; köylü delegeler Kremlin'e gelmişler, ayakyolu yakın, hepsine yeterliyken, onlar, nerede değerli bir vazo görmüşlerse, onun içine pislemişler. Yaj ilerler, görgü gelisir. Daha olmazsa köttt tablolar asılır duvarlara. Çiviler çakıhr duvarlara. • Çiviler çekilir, üstü yenjden sıvanir. Boş duranj | Tanrı sevmez ve bo? uumlıııa» ynivY> o durmadan karalanan, doldurulan sayfalar nedir?.. tnsanın içinden gelen bir şeydir bu, kınanılmaz. Herkes böyle; içlerinden gelir ve beyaz duvaılar kirlen:r, Babası gelmisti çocuğun da. Onları almağa gelmişti. Giderkenki ez;k, süngüsü düşük kişi değildi baba. Güçlü, güvenli konuşuyordu çocuklarıyla ve eşiyle. Sesi tâ öteki odadan duyuluyor ve öksürükleri. zaten şenliğe girmış evin içinde, şenlik gunleri atılan toplar gibi gürlüyordu. Göçmeğe hazırlanıyordular. Baba, bir sabah, bir gün önceden peylediği arabayı alıp getirmeye çocuğu koşturdu. Çocuk bunu canına minnet bildi Yaydan fırlayan okla eşit bir koşu tutturdu. Hazretin evine doğru koştu önce. Hazret evdeymiş. Kızı Emel seslendi ona. Bumburuşuk gömleğini pantolon içine sokuşturarak merdiven başma geldi Hazret. Çocuk: Sabah sabah rahatsız etüm, ama bugün gidiyoruz.. dedi. Beş basamağı bir solukta aldı. Hazret: Ya öyleymiş, dedi. Dün baban okula çelmiş, Halil beyden isteyip almış belgelerıni. Eh, bizi gönülden çıkarma. Yolun açık olsun Hazret. Tokalaştılar. Sonra birden. Hazret: Gel buraya! dedi. Sağ şakağmın yanağına yakm bir yerinden öptü çocuğu. Çocuk afalladı. Hazretin ağzı leş gibi rakı kokuyordu gene. Çocuk döndü. Beklediği bir şey vardı, «Kal» demesini bekliyordu sanki. Ona, böyle bir şey söyleyen olmadı. Çocuk sokağa çıktı yeniden. Basını silkeledL. Iki eKni ynmruk yapıp göğsü üzerinde tutarak, tam bir atlet gibi, koşmağa başladı. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BİT GARİP KlŞİ: Kımi Ocak Başkanıydı. kimi Bucak Başkanı; Adaların, Usküdarın, Beyoğlunun, Kurtuluşun. V« Vat: . Gephesi'ne kayıtlıydılar. Topkapı olaylanna kanjmi!, başan göstermişlerdi. Ve Belediye'de, adı •Eğlence Yerleri Kapı Kontrol Memurluğu» olan 6 ile 10 lira arası gündelik ödenen bir işte çalısıyor lardı. (Arkan vaı) (ORALOĞLU TİYATROSUNDA) Yağcılar HAYV'ANASÜTÜN SUÇU BENİ Yıün en komlk oyunu Tel: 49 75 83 (Reklftmcılık: 597) 176S \ PÜ/VIONU J \. C N 1 y A S2 n İİ iF 1 İi > OUPUM >^ i Kî»ı *&& İJıj, SeJdâmcüık: 611/1760.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle