22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA: ÎKÎ Cumhuriyet li Osman Efendi sürucü , dolmuşdaki altı Hşiyle birlikte Hürriyet Mahallesine doğru glderken Şişli Alanı'nın bitimindekl büyıilc apartmanlardan blrlnln penceresinde durmuş, bir yanköylü Işine dolanıp duruyordu. dan pencere boyundakl bitKonuşmanın başı sonu olmakıleri okşıyan, bir yandan da samış, pek ustünde durmadı. bah sabah sigarasını tüttüren ka AU Osman güldü: dını gcirdü. Bu, ona küçük Dön deseler aana, dBner bir sevinç verdi. Son bir aydır, miydin yerine? duymağa çalıştıfı ve çok az ya Dönemezdim. Torunlar orkalıyabildıği küçük sevinççüctaokula gidiyorlar. lerden biri. Kadın, öyleyse, ken Varsınlar, okumasmlardı. disi gibiydl. Sabah sabah belki Benlmkiler de okuyor. Ne olaaç karruna onlar aç karnına caklar okuynp? Biz köyde iyiyiçmezler, kimbilir nedenli, kuş dik. Köyün derdine alışmıştık. sütülü bir kahvaltı etmiıür, Tarlaya, toprağa alışmışük. Eiçecek denll şu sigarayı, kendivimlze, yerimize alışrruştık. si gibiydi. Oysa Ali O»man, bir Baştan öfkelenmişti. Şündi aydır, çevresine, dünyada dert ağlamasını gizlemek için başıçeken bir tek kendisidir. bu nı öbur yana, pencerey» çehallere düşen, bir tek o'dur rirdi. A|wndjüü çay bulaşığıgıbılerden kinle, öfkeyl», aını siliyor gibi yapıp yüzünU, okıntıyla, bakıyordu. Sanıyordu rad*m göslelenni ovuşturdu. ki bu denli bir dert yalnus ken«Çay da bitti. djye feçirdi idı başma gelmiştir, gerl kalan çinden, sigara da bitti, yanm herkea bambaşkadır. Şanslı ve saat de geçti. G«ne o var, gebahtlıdır, iyidir, rahattır, sag ce, fündüz, öglen akşam, uhklıdır, güçlüdür. Oysa, bütün .vurken, uyanırkcnj bu insanlann içinde, bu îstanbul"un kalabalığı içinde ne kadar yalnudır. 30 Kasnn 193 YARENLIK ELIF NACİ Tarihten o  loyord'don birknç hikflye »y»rd, îngiltere'd'e yetişmıs bir Fransız dehkanlısıdır. Hukuk tahsıl etmiş, kuflu bir avukat yazıbaneainde pineklerken Doğu memleketlerinin lihirli rüyasmı gorür ve kalkar 8 Kasım 1845'te Ntmrut Dağında arkeolojık ka2ilar yapmak iizere Musul'a gelir. Nehirler arasındaki memleket Osmanh hâkimiyeti altındadır. Yazdığı bir eterde burayı şoyle anlatıyor : «Musul Valisinin metodu Asya ölçülerint göreydi. O, çeytanı anlatan bir masal kitabından fırlamışa benzer. Tek gozlü, tek kulakh, bodur, tam bir Şarkh gibi şışmandı. Suratı çiçekten delik tfeşik olmuş, zeki bir sadlstti. Memuriyetıne ilk başladığı zaman yerliler için beldenin yemekierini bcgenmediğinden öturu bir (diş vergisi) koymuş, halkı «ütlü inekler, altın yumurtlayan tavuklar gıbi gorurmüş.» *** » y ard, « Nemrut Dafı'nın karmnda ne bnlnnduğu nu » merak smanlı devletinin kurueden altı yerluşundan 1897 senesine kali ile kazıladar olayları özetleyen 4 cilt ra başlar. L'ylık meşhur «Sicilli Osmani» de knsm feçcn bütün bir gecenin hal tercümesi yazılı meşhur bir sabahında dofan güneş onn Kasapzade vardır. Bütün ferttepenin üstünde gördü. Etralerı kasap olan ailenin bu son fında üzeri damga şeklinde yaçocuğu da yetişip delikanlı onlar bnlunan tnğlalar vardı. lunca babası, an'ane gereğince Dört saat «onra Urihin bn kımemleketin ileri gelen bütün nntılan »raıına gizlenmiş iki kasapiannı toplayarak oğlunu ."»•ir Mrsyının dnvarlarıni delmtıhan etmek istemiş. önüne Uyordaj» bir koyun getirmişler. Eline bir Layard, bir rüyanın hakikat de bıçak vermişler. Çocuk tutolnşnnn eserinde böyle anlatır. tugu gıbi koyunun kuyruğunu kesmiş, zavallı hayvan feryat *** ederek debelenlrken babası; yard, Anlaşıldı «demiş» bunda \enrot kasap olacak kabiliyet yok. Ve'T e p e rin keratayı medreseye okusun. sinde 28 yüzyıl toprak altında kaldıktan sonra güneşe çıkardıMustafa Reşıt Paşa kl Sulfı kanatlı intan Mecide Tanzımat ferma san ve bayvanlar, Asur'un bu nını imzalattıktan sonra 28 yaşında olduğunu halde batı sa dev tanrıları, sallar üzerinde nat âlemıne otorıtesini kabul Dicle'den aşajı bin kilometre ettırmiş olan büyük sanatkâr gittiler, iki Okyanus geçtiler, Franz Liszti, İstanbul'a getirhenüz Süveyş Kanalı da açılmış ve padişah sanatkâra 125 madıgı lçln Afrika'nm etrafını altın insanda bulunmuştur. dolaştılar ve... 20 bin kilometLiszt'in besteledigi meşhur re dataa yol aldıktan sonra BriTürk marşının kendi el yazısı İle yazdığı asıl notalan hiç bir tish Mnsenm'a (elip yerleştiarşıvüe bulunamamıstır. ler. AIi Osman ile Seniha Yazan: Afet MUHTEREMOĞLU «Bar kansı, ahlâksız, iki çocukiu, çocuklann babalan belirsiz, iki yüzlü, yalancı, namussuz, fingirdek; geçen yıl onu alıp eve, Gülsüm'le ve çocuklarla otursun diye getirdiğimde kıyametler kopmuştu. Çocuklardan ikisi benden yana, ikisi analarından yana, biri küçüktü, sonradan öldü. Ba kımsızlıktan dediler, Gülsüm mahsus öldürdü, dediler; kan oldiirdü Gülsürn'e inat olsun dıye, dediler. Neden öldüyse öl dü, çocuk gitti. na, köy kafasına göre çSzmeje alışmışun. Ya da çözememişlm, buna da alışmısını. Burada ben neyim? İstanbul'un içindeyim. Bura mı tstanbul » Ağlamaktan kızarmış gözleriyle dısanya, sok«gs bakıyordu. Bu yolun, bu tek katlı gecekondu bozması evlerle dolu mahallenin köyünden az bir a>Timı vardı. Çeşmelerin başmda şalvarlı, yazmalı, bir sürü kadın kıı; biriklr her saat. Sokaklarda bakımsız, kötü gi yimli çocuklar dolaşır durur Biyografi 193Tde Ezinc'de dofdn. Çapa Efitim Enstitüsü çıkışlıdır. Sonradan lstanbal Üniversitesinde felsetc TP klâsik diller okada. Şimdi ögretmen. 'Eşikttkiler" adlı romanı 1959da Törehan Sanat Armağanı' m aldı. "BasörtülSler" »dlı Sykfl kitafiı 1965'te T. D. Kurama Hikâye ödüliinü aldı. Bnndan başka "Bedrive" adh bir hikâye kitabıyla 1969da yayınladıgı Toprak" adlı bir hikâye kitabı daha vardır. Küçükken köy kahvesinde er keklerle çocuklar toplanır Kerem ile Aslı'yı, Arzu ile Kamber'l, Yusuf ile Züleyhâ'yı okurlardı. O zaman bu fişıkların, kadın, erkek, gerçek insanlardan, bildigt insanlardan apayn olduklannı, onların bir birlerfne verdikleri sevginin apayn, düşsel bir sevgi olduğunu sanmıştı. Yusuf yoktu, Kerem yoktu, Aslı ve Leylâ yok tu. Kendi köyünün bildık kişiIeri vardı. Toprak, mal, para, ekmek, açlık, zor zoruna bir yaştan bir yaşa dek yuvarlarup ölüme bir an önce koşmak var dı. Onlar köyün dertleri, köyün insanlanydı. Kente geldiler, Şimdi dUnya genişledi. Yeni insanlara yeni dertler. Taşın suya atıldığmda çevresine yaydığı çemberler gibi Ali Osman'ın çevresinde büyüyen, genişlıyen, kök salan çemberler oluyordu. Bu çemberlerin dışına çıkılamıyacagı, bu çemberlerden kurtulunamıyacagı belliydi. Ali Osman bunu anlamıştı. O, denize atılan bir taştı artık. Taş oldugu ve koskoca bir denizin içine atıldıgı gerçegi degiştirilemezdi. Gülsüm gittikten sonra Seniha gelip yerleşmişti eve. Ken dinde kalan iki çocuğa anaianymış gibi bakıyordu. Hiçbir zaman bu kadar mutlu olmamıştı Ali Osman. Bütün bencilliğiyle, bütün gücüyle, bütün insanlığı ve bütün şaşkınlığıyla. «Yanımdayken degerini bılmedim» diye geçirdi içinden. Sinirlerini denetliyemiyordu artık. Gözyaşlan yanak lanndan ip gibi Iniyor, boynun dan gömleğinin İçine kayıyordu. Kapat sunu be, diye ba • ğırdı Antepli'ye. Tam da radyonun yanma oturmuştu. «Kâtip arzukalim yaz yare böyle» diyen tilrkünün bir suçu yoktu. Ne şarkı, m tUrkü dinliyebiliyordu artık. Kahveye girip çıkan sürücülerin, semtin işsiz lerinin de bir suçu yoktu. Herkes kendi havasmdaydı. Yaşlı adam bile kendi havasmdaydı. Bir şey varmış gibi tozlu topraklı yola bakıp duruyordu. Ne oldun ağam, memleketi mi özledin? diye takıldı Antepli. Ali Osman türküye kızmış gibi hışımla çıktı kahveden. Dolmuşuna atladı. Gidip rahatça agkyacagı bir yer bulmak istedi. İstanbul'un hiçbir yert artık yasanılacak gibi değildi. «Sıvas elleri» de artık yasanılacak gibi değildi. «Yalancı, iki yüzlü, rezil, kepaze kan, git, defol» diye kov du içinden acısım. Bir ay önce onu aynı bu sözlerle kovmuştu. Her seferinde o da gi der, gene döner gelirdı. «Orospudan sana kan olmaz, finçirdek kan herkesle ahbap, çarşıda pazarda önüne gelen erkek. le kontısup gülüşüvor» diye ka fasım kazan etmişlerdi. Içini dışını, dedikoduyla, kışkırtmayla, güvensizlikle doldurmuşlardı Insanın ancak sevdiginin yanındayken başkalannı da sevdiğini, bütün insanlara gülümsiyebildigini, bütün insanlan dost ahbap bellediğini, bütun m sanların gözlerine bakabileceğini, kinsiz, kötülüksiiz bakabilecegini o zaman bilmiyordu. Arabap çevirdi. İçindeki türkü hâlâ Sıvas ellerinden soz edl yordu. «Sıvas ellerinde sazım çalmır, Çamlıbel'de bölük bölük bölünür, yardan ayrılmışım batnm delinir.» Onun bır zamanlar iki oğluyla birlikte oturdugu eve doğru sürdü. Şimdi ords başkaları oturuyordu. Tıpkı kendisi gibi kupkuru insanlar. O varmışçasına Ali Osman bir aydır bu eve gelir, uzaktan bakar bakar dönerdi. Ordan başka Istanbul yoktu ordan başka Sıvas da yoktu. Kasapzade I O Geçen yıl, Sıvas'ın Şuşehri'nden buraya, istanbul'a geldikleri zarnan başka ttlrlü bir yalruzhk içindeydi ve buna alısmıştı. Beş çocuğuna alışrruştı. Esmer ve sessiz, bıraz pasakh, vurdunıduynıaz karısı Gulsüm'e ahşrruştı. Onb«ş yıldır evli bir erkek olmaya, evlillğin getirdiği düşüncelerl» dolu, ama gene de yalruı olmaya alışmıştı. Yoksulluga, aslanın agzından ekmegini kapmağa, ka dere başefmeye alışmıştı. Hep en son duşünülmeje, bir lnsan olarak hiçbir şey dUfiinmemeye ve istememeye alışmıjtı. Hürriyet Mahalle'sinde yol. cuları indlrdikten sonra Antep'li Ali'nin kahvesine girdi. Canı bir çayla bir sigara, hatta iki çayla iki sigara içmeyl oyle istemişti ki, o apartman penceresinde sigara lçen kadıru gördvikten sonra. «Anasını satayım, dedi, beş dakika beş dakikadır, yanm saat yanm sa attır.» Bu aacık zamanda, onun dışında, ondan ayn lakat mutlu, bir aydır arayıp dur duğu gibi mutlu oluverecek sandı, neşelendi. Van masada oturan, gözlerinl pencereye dikrrus, bu toprak Istanbul yoluna bakan yaşh adama: Bunun için herhal, dedi, bîzim köylü kalmanun istiyorlar. Adam bir baktı Ali Osman'a, sonra «herhal öyle» gibilerden başını bir yana büktü. Onun ne demek istediğini iyi anlamış tı ama uzun zaraandıı kendi aklı da bu kent.'köy, kente gelıp gelip giden ya da gltmiyen L Franz Liszt O Geceleri etine bir bıçak saplanıyormuş gibi uyanıveriyordu. Bazan sabaha karşı, gün ağarmadan, bazan yatar yatmaz. Kalkıyor, evin içinde dolaşıyor,, sedire uzanıyor, perdeyi aralıyor ve gözlerini, nereye baktığını bilmeden bir yere dıkerek gUnun agarmasına bakıyordu. «0 lar. Naylon ayakkapîı, başörttlİU, köylü yüzlerini, köylü yürüyüşlerini bir türlü değiştirememiş kadıncağızlar. kızcagızlar, upuzun, toprak, pislik, çöp dolu yollan dakikalarca teperek Şişh'mn apartmanlanna hızmetçihğe gidorler. Kendi ka rfsı da, Gulsüm de hlzmetçüiğe başladı bir süre önce. Bir kızla oglanı alarak elii liraya bir göz oda tuttu. Bır karjola, bir tnzbeş yıldır köylü olmaya alışmış bir H » " " n kilim, bir de teneke sobayla bu odaya yerleşti. ben. Dertlerimi köy yagası yayınladıgı ilk eserleri ilgi çekmez. James Joyce'la uzun süren bir arkadaşkktan sonra 1938'de Fransa'ya yerleşlr ve 1951 'den bugüne hep Fransızca yazar, gerekince lngilizceye kendisi çevirlr. tşte burada adını evrensel bir genişliğe ulaştıran önemli bir olanak göze çarpar. Seniha kan , Gulsüm iin yanında ne cilveler yapar, boy numa sanlırdı. Kocacıgım, diye şap şup öperdi yüzümden. Ablalarımdan biri sevinir, kardeşimiz seviliyor, mutlu, diye; biri düşman gibi yüzüme bakar, ardımdan önümden ilenir.» Köylülük hâll, dedl yaşlı adam. Brn de anlamadım. Burayı •rviyonız da alışamadık mı, yoksa aUştık da sevmiyor muvuz. Bir türlü anlıyamadım. ADIML \lt jerzy kosinski E YAYrNLARI T\RAFINDAN BASILAN VE SATIŞA ÇIKARILAN JERZY KOStNSKİYE AİT ROMANIN KAPAĞI Godot'yu beklerken Nobel Rauf MUTLUAY obel Edebiyat Armağanı», bu işle görevlendiri len bir komite ve enstıtünün ön çalışmalan teklifiyle Stockholm'deki Isveç Akademisince (Svenska Akademien) ve rilir. Her yü artan paranın her jil yiikselen faiziyle bu kez yetmiş küsur bin dolar (yedi yüz bin liranın üstünde) tutan ödül. genellikle eserlerindeki özgünlüğe, ülkücülüğe, başanya ve insancıl eğilimlere ydnele rek bir yazarı bütünü ile değerlendirir. Seçimde ırk, mılliyet aynmı gbzetilmemesi, özgür davranılması, vasiyet sa ÇEVRİLEN ESERLERİ obel armağanını kazanmak bir yazarı sürume gotüren en büyük etkilerden bıridır. Onun için bugünlerde Becketfin yeni oyunları ile romanlannın gazetelerde tef rıka ve piyasada kitap olacağını görecegiz. Okunmasa da, anIaşıünasa da. sevilmese de... satılacaktır gene. Oysa bu haberin çıktıgı güne kadar dilierzy Kosinski atfını Turk mize çevnlmiş Beckett eserleri okurları ilkönce «Boyalı sadece dört tane idi. Knç» kitabıyla duydular. tlki «a» dergısi jayınlan iBu roman, Ikinci Dünya Savaçinde çıkan (1959> iki oyundu. şı sırasında anası ve babası ta«Sonu» ve «Sozsüz Oyun» (Çerafından yapayalnız bırakılan virenler: Berent Enç, Herman Sanyan. büyuk boy 94 sayfa, 5 bir kuçük çocuğun, Polonyah köylülerle isgalci Alman nazilira). Sonra, temsilinin yaratlerinin yaptıkları akıl almaz tığı ıhtiyaçla aranan «Godot'yu kötülükleri yaşamasını anlatıBeklerken» oyunu geldi (Ferit yordu. «Boyalı Kuş>, 1957'de Edgü çevirisiyle Çan Yayınlan Polonya'dan Amerıka'ya, «giziçinde 1963, 112 sayfa, 4 lira. lice, el altmdan okanan bir Bugunierde aynı çeviri Altın yazar» olmamak için göç eden Kıtaplar yayını olarak. 12.5 lira Kosinski'ye büyük bir ün sağfiyatla yeniden pıyasaja çıkaladı. «Adımlar», Kosinski'nin rılmış olacaktır). Ağustos 1965 ikinci romanı. Bu kitabıyla yazar, bu yıi, Amerika'nın en önemli roman armağanı sayılan «National Book Award»'ı kazandı. HI HER HAFTA BİR KİTAP HILMI YAVUI UM Nobel armağanları AVAŞ araçlan üretiminden kazandığı zenginlikle banş plânlan kuran Isveçli kimyacı ve fabrikatör Alfred Nobel (18331896), bilindiği gibi her zaman dinaraitle, dağıtildıçı çünlerde de armağanları ile »nılır. Ailesine, tanıdığı kişilere ve kıırumlara ayırdığı paylardan arta kalan paranın güvenilir ellerde işletilmesini bir düzene bağlayan vasiyetnaraesi, özellikle şu satırları ile ilginçtir: «Bir hayır olarak kullanılacak sermayenin her yıl getıreceği faiz, o jal içinde insanlığa en büyük maddi yardımı yapan kimselere verilecektir. Bu faiz, V'1!' şu şekilde beşe aynlacaktır: Bır pay fizık alanında en önemli buluşu yapana; bir pay en önemli kimyasal keşfi ya da ilerlemeyi gerçek leştırene, 'bır pay fizyoloji ve tıp alanında en önemli çalışmayı bitirene, bir pay edebiyat alanında ülkücü egilimli en üstün eseri verene ve nihayet son pay, uluslararası kardeşliği kurmak, orduları ortadan kaldırmak ve sayılannı azaltmak, barış kongreleri kurmak ve bu toplantılan çoğaltmak için en çok çalısan verilecektif. .» S ı Adımlcır Adımlar. Yazan: Jerzy Kosinski. Türkçeye çeviren: Hasan Aslan. «E Yayınlan» Ekim 1969. 10 lira. çağdaş dönjaya Szgü diılplinsizlikten «öı etmeıidir». «Adımlsr», bu anlamda «B«y»lı Kuş» un bir devamı gibidir. Çünkü «Adımlar»'da kötülük duygusu insan ve doğada degil, çağda; topîum düzenindekı gorür.tuleriyle ağır basmaktadır. Kosinski, en uygar sayılan toplnmlarda bile kötülüğün kökünün kazınmasının olanaksızlığmı bildirmek; kötuluk ölçüsunden insanın kurtuluşunun söz konusu olamıyacağını göstermek istiyor bize. Boyle düşününce de Kosinski'nin kötülükleri bağışlad"ığını, ya da hiç değılse kayıtsız kalmayı seçeceğini kestirebiliriz kolayca. «Adımlar», kaba bir cınsellik tutkusunun olanca zorbalığıyla yansıtıldığı bir romandır. Bu anlamda Kosinski, su katılmadık bir Freud'cudur. Insar.oğlunda ahlâka aykırı kotü guclere zorla dizginlenmiş cınsel duygulann yataklık ettiğini ve bunun sinsi tehlikelerini yalın bir biçimde goruyoruz bu romanda. Kosinski her ıkı romamnda da, «her şeyi açıkca görebilnıe* yi basarmış» gözupek bir yazar. «E Yayınevi» Turk okuruna Kosinski'yi tanıtmakla, dnerali bir katkıda bulundu. Kosinski, yer yer Dostoyevski' yi ve Camus'u aratmıyacak us*s!ık»a bi' romancı çünkü. hibi A. Nobel'in özellikle belırttiği koşullar arasındadır. Oyleyken, insan olan her yerde duygulann, sevgilerin ve öznel jargılann ağır basması doğal göründügü için, zaman zaman Nobel ödülü de tartışmalar yaratmakta. polıtik nedenlerle verilmediği ya da yeteri kadar titiz ve dıkkatli davTaruimadığı için eleştirilmektedir. SAMUEL BECKETT Nobel armağanı bu yıl S. Beckett'e veildı. Bu yargıdaki çelişmeye ilk dokunan Cumhurıyet'te Mehmet Barlas oldu: «Godot'yu Beklerken Nobel geldi» (25 Ekım 1969). O küçuk fıkrasında yazar, hem armaganın bu yazara yönelişindeki «karamsarhğın değerlendirümesi» ilkesini eleştirmiş gibi oluyor, hem Becketften bu Ödülü reddederek kendisine uygun duşen bır davraruşı göstermesini ister gibi davranıyordu. Bırkaç gun sonra da Tunus'ta gezide olan ve hiçbir soruyu ce vaplamak geregine inanmayan S. Becketfin ödülü kabul etmedigi haberi geldi. 1906'da Irlanda'da doğan, ana babasının dıllerini, hem îngilizceyi hem Fransızcayı edebiyat dılı olarak kullanan Samuel Beckett, ilk eserinden bugüne değın tam bir karamsarlığın sözcülüğünü yapar. tngilizce Nobel Edebiyat Odtilüntl lcaa 1901 1902 1903 1904 1905 1906 1907 1908 1909 1910 1911 1912 1913 1914 1915 1916 1917 R. F. A. Sully PRUDHOM^IE (19391907'. Fransız şairi. Ç. M.T. MOMSEN (18171M3), Alman tarihçi ve hukukçusu. M. B. BJÖRNSON (18321912'. Norveçli şair, tiyatro ve roman yazarı F. MİSTRAL (18301914', Fransız şairi. H. SİENKİEVVICZ (184619161. Polonyah romancı. G. CARDUÇCİ (18351907), İtalyan şairi. Rudyard KİPLİN'G (186519361, IngıUz şair ve yazan. R. C. EUCKEN (18461926), Alman filozofu. Selma LAGEKLÖF (18581940), İsveçlı kadın romancı. P. J. L. Von HEYSE (18341914), Alman hikâyecisi. Alauvice MAETERLİNCK < 18621949). Belçikalı şair ve oyun yazarı Gerhart HAUPTMAN (18621946), Alman şaın, oyun ve roman yazan RabindraiMth TAGOR (18611941), Hint şairi. Oriül verilm«dı. Romain ROLLAN'D (18661944), Fransız romancısı ve oyun yazarı. C. G. V. Von HEIDENSTAM H8951940), Isveçli şaır ve yazar. K. Adolf GJELLERUT (18571919İ, Danimarkalı romancı ve o>tın. yazarı ve Henrik PONTiappİDAN (18571943), Danimarkalı romancı odu'.u paylaştılar. 1918 Ödül verilmedi. 1919 C. F. G. SPITTELER (1845192*. Isviçreli şaır ve yazar. 1920 KNLT P. HAMSL'N (18591952), »oneçli hıkâyesi, romancı. 1921 Anatolc FRANCE (18441924). Frannz, ş a ır, romancısı. 1922 J. BENAVENTE Q9071954ı, Ispanyol cyun yazan. 1923 VV. B. YEATS Iİ8651939), Irlsndalı şaır, oyıın yazan. 1924 S. REYMONT 1186319251, Polonyah romascı, hikâycci. 1925 G. B. SHAW (185619501 îngılız oyun yazarı. 1926 G. DELEDDA (18751936), italyan kadın hikâyeci ve romancısı. 1927 Henri BERGSON (1859194P. Fransız filozofu. 1928 Si^rid UNDSET (18821949), Norveçli kadın romancı. 1929 Thomas Mann (18751955», Alman hikâye ve roman yaıan. 1930 Sinclair LEVVİS «188519511, Amerikah romancı. 1931 E. A, KABLFEDT (18641931), Isveçli şair (1918'de reddettiği ödül ölümünder " r verilmiftir). 1932 John G S71933), Ingiliz oyun yazarı. 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 1965 1966 1967 1968 1969 İ. A. Bl'NİN U87019541, Rus romancısı. Luigi PtRANDELLO (18671936), Itelyan oyun yazan, hikâyecisi. Odül verilmedi. Eugene O'NEİLL (18881953). Amerikah oyun yazan. Roger Martin DU GARD (18811958), Fransız romancıa Pearl BUCK (1892) Amerikah kadın romancı. F. E. SILLANPAA (18881964). Finlandiyalı romancı. 1941 1942 1943 ödül verilmedi. J. V. JENSEN (18731950», Danimarkah şair, romancı, yazar. G. MÎSTRAL (1889 1957>, Şilili kadın şair. Hermann HESSE 1187719621 Alman asıîlı İsviçreli şair, romancı. Andre GIDE 118691951', Fransız şair, romancı, yazarı. T. S. EL1OT (18881965», İngıliz şairi, oyun yazan. \V. FAULKNER (18971962\ Amerikalı romancı. Bertrand RUSSELL (1872ı İngüiz filozofu. P. F. LAGERKVIST (1891), Isveçli şair, romancı, oyun yazarı. François MAURIAC (1885). Fransız romancısı. HJnston CHVRCHtLL (18851965), İngiliz devlet adamı Ernest HEMİNGYVAY (1898196D, Amerikah hikâyeci, romancı. Haldor K. LAXNESS (1902), İzlândalı şair, hikâyeci, romancı. J. Ramon JİMENEZ (18811958), Ispanyol şairi. Albert CAMUS (19131960), Fransız romancısı, deneme yazarı. Baris PASTERNAK (18901960), Sovyet romancısı, şair. Salvatore QL"ASIMODO (1901), İtalyan şairi. Şaint Johıı PERSE (1887), Fransız şairi. İvo ANDRIÇ 11S92 >. Yugoslav romancısı, hikâye yazarı. John STEINBECK (19021968), Amerikah romancı". Yorgos SEFERIS (1900> Yunan şairi. JeanPaul SARTRE (1905) Fransız yazan: hikâye, roman, oyun, deneme, felsefe (ödulü kabul etmedn Mihail ŞOLOHOF U905) Sovyet hikâye ve roman yazarı. S. J. AGNON (1885) İsrail romancısı ve Nelly SACHS (1891) Israilü kadm yazar ödülü paylaştılar. >Iigel ASTURİAS (1899) Guatemalalı hikâye, roman yazan. KAVVABATA ıl8°9) Japonyalı hikâye. rom«n yazarı, Samuel BECKETT (1906) îrlandalı Fransız oyun, roman yazarı. «Boyalı Knş.'da Kosinski, insanda ve doğada var olan kotuluk tfuygusunun bir açıklamasını yapıyor ve bu anlamda insanla doğa arasmda bir özdeşlik sağlıyordu. Kötülüğün temellerini, insanda ve doğada, belli ve kökleşmiş bir düzene uymayışm, ya da bu düzenin istemiyerek de olsa dışına çıkışın kaba ve amanvermez bir biçimde cezaiandıSAMUEL BECKETT nlmasmda buluyord^ı. Kosinste Akşit Goktürk çevjrisiyle, ki, kanatları boyanarak gökyü«de» yayınlarının tiyatro kitapzüne sahverilen boyalı kuşun, l a n dizisinde «Mutlu Günler» kendilerinden sanılmadığı için çıktı (60 sayfa, 2 lira). Nihayet Steki kargalarca gagalanarak bir roman: Cem Yayınlan araöldürülmesini anlattığı bölümsında «Molloy» (Çeviren Ber de. kötülüğün, Yahudi ya da tan Onaran, 1967, 234 sayfa, 8 çingene sayıldığı, bir «boyalı lira). kus> olduğu için zorbalıktan Hepsi buydu işte. Bundan zorbalığa uğrayan küçük çosonra bir dürtüyle getirilecek cuk için de geçerli ve değişmez olanlar da, biliyorum ki aynı bir ahnyazısı olduğunu gösterözelliktedir. Aslında Samuel mek istemişti. Beckett kadar bize yabancı, uzak, yapma, soğuk, janlış ve «Adımlar», Kosinski'nin ilk inkârcı gelen bir yazar daha kitabı olan «Boyalı Kuş» ölçübulamayız sanırım. Batı dünsunde sürekli ve yoğun bir şiir 3'asınm kimbilir nasıl yorumaucü taşımasa bile, «Le Monladığı gelişim aşamalanndan de» gazetesinin deyimiyle, yasonra bu kadar umutsuz, boyzann «kötülüğe serinkanlı bale karamsar, bu denli nihi».st kışını» sürd^iren bir roman. olmak için ne görmuştür S. National Book Award'ı bu kiBeckett? Böyle eserleri okutaba veren yargıcılar kurulu dukça, erişmeye çalıştığımız sovle diyor : «Adımlar. 20. yüzBatı ile nasıl kökten uyuşmazvıl Avrupasının içinde balunlıklar içinde olduğumuz, n s kadn|n kargaşahk ve bozgunu dar birbirimize yabancı kaldıdile getiren, nygarlık yaldızı gımız daha iyi anlaşılır. Saaltınds ber zaman gizli kalmıs muel Becketfin eseriyle Türk Uorknnç siddfti açığa vnran edebi>fatının en küçük bir ibir e.oerdir. Romanın başlfca lişkısı. beri'Prlıgi, yalunlıgı, ozelliti çok dÜ7rnli vanmnı kodostlugu yoktur. ruyarak kartaşalıklardan ve veonlarda.. # Anibel : Macar yazarı Victor Hatar'ın Fransızeays çevrilen ikinci romanı. 1943 yılında Macaristan'da faşist Horty rejimince tutnklanan, 1950 yılında komünistler tarafmdan serbest bırakılan Hatar, 1956 ayaklanmasından bn yana Londra'da surgün hayatı yaşamaktadır. Anibel'i Fransızcaya J. Fanre • Consin ve M. L. Kessai çevirmiş. Denoel yavımevince basılmıs. 249 sayfa ZQM frank. # Aaguate Blanqni : 19. yüzyıl Fransa'sının sosyal mücadeleler tarihinde önemli bir yerı olan toplumcu devrim savaşçısı Auguste Blanqui' nin biyografiai. Maurice Domnoanget'in vazdığı bu biyografi, yaşamının 33 yılını cezaevlerinde geçiren Blanqui'nin entellektüel olusumunu belirliyor. Mouton yayımevince basılmış. 350 sayfa, 82 frank. FRANSA'da 0 Travels with my aunt : Ünlfi tngiliz romancısı Grabam Greenf'in yeni romanı. Yazarın kendine özgü stilinin yeni bir örneği olan bu roman, "suspenee" ile sülünç'ün karışımı bir polis romanıdır. Bodley Head yayıraevince basılmış. 3* şilin. # Pres» Power : A Study of Axel Springer : Batı Almanya basınının üçte birine, Almanya'daki bütün pazar gazeteJerinin yüzde 90'ına sahip olan Alman basm "baron" u Axel Springer' in biyografisi. Hans Dıeter Müller tarafından yazılmıs. Batı Alman solcu aydınlannın bir numaralı halk düşmanı» saydıklan Springer'in biyografisi ilginç bir kitap. Macdonald vavımevince basılmış. 50 silin İNGİLTERE'de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle