25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT men orada durdurduğumuz bir kamj'onete binerken onlar daha uğrasıyolaıdı. Ula'yı geçtikten sonra Marmaris'e giden yolun kavşağında kam yonetten indik. Kaç gündür sıkın tısını çektiğimiz toprak yol bit miş, asfalt başlamıştı artık. Marraaris yolu oldukça hareketliydi. Arna çoğunlukla özel ara ba geçiyor, onlar da çoluk çocuk tıka basa dolmu; aile arabaları olduğu için durmuyorlardı. En sonunda resrnî bir pikabı durdurduk. Musa hemen yaklaştı. Şoför mahallinde üç kişi vardı. En sağdaki Musa'ya Ingilizce oiarak birşeyler söyledi. Ben anlamamıştun ama Musa .okey» diyerek iîaret edince hemen atladık. Yolda Gökova'nın yukarıdan kuşbakışı görünüşü çok güzeldi. Ovayı sanki uçaktan seyrediyor gibiydik. Döne döne aşağıya inip iki yanı yüksek ağaçlarla kaph dümdüz bir yolda 100 km. lik bir hızla ovayı enlemesine geçtik. Rüzgâr suratımıza tokat gibi çarpı yordu. Pikap Marmaris'e kadar gitmediği için bizi yolda bıraktı. Şoförün yanındaki adam Musa'ya İngılizce oiarak Marmaris'e kaç Km. olduğunu anlatıyordu. Artık Türk olduğumuzu söyleyemez. dik. Nitekim Musa birkaç tane '>es>ten sonra bir de «thank you very much> çekti, ayrıldık. Marmaris'e 15 Km. kadar bir yo lumuz kaimıştı. Biraz bekledikten sonra bir minibüsü durdurduk. İçerde yer olmadığı için çan talarla birlikte bagaja çıktık. Böy le bir yolculuğu hayatımızria ilk kez yapıyorduk. Doğrusu hücre gibi içerde gitmekten çok daha zevkliydi. 22 Ekim 1969 CUMHÜRlTET Musa Turhan abahleyin erkenden otobüsle Fethiye'ye geçtik. Kasaba kendi adını taşıyan körfeıin dogu kıyısına kurulmuş. Bört taraitan kapalı gibi gözüken bu dogal limanın ilk ba•kışta nereden denize açıldığı anlaşılmıyor. Kıyı boyunca uzanan bir caddenin iki tarafındaki büyük yapılar, çay bahçelsri, parklar kasabaya modern bir görünüş veriyor. Ama tepeye doğru iç kısımlar gecekondu mahalleleri gibi; aşağıyla tezat teşkil ediyorlar. S Sizi Hükümet mi gezdiriyor: taşıyan bir kamyonla 3 4 km. kadar gittik. Beyaz bürülü kız ve kadınlar «turist» diye merakla bakıyorlar, göz göze gelince utanarak bürüleriyle yüzlerini kapatıyorlardı. Kamyon ana yoldan sola sapınca orada indik. Bizimle beraber 1012 yaşlannda bir çocuk daha inmişti. Onun köyü ilerdeymiş. Beraber yol boyu yürümeğe başladık. Çocuk ükokuldan mezun olmuş. Babası işçiymiş. Büyiiyünce orraan mühendisi olmak istiyor. Pfki. baban seni üniversitede okutabilecek mi? Bunun için çok para gerek. Kaç lirs kazaıuyor baban? Ayda 1300 lira. Çok iyi, haydi görelim a«ni. Hep böyle yürüyerek mi? Biz de orada konaklamaya karar verdik. Çadirı müdürden Hayır, otostopla. Tani biizin aldıktan sonra ilkokulun zi bedava götürmeye razı olan bahçesine kurduk. Karnımızı her türlü arabayla. doyurup kasabanın açık sine Nerede ve ne is yaparsımasında berbat bir yerli filim nıı? seyrettikten sonra şişirme de öğTetmeniz. Ben Antakya' niz yataklanmızın üzerinde rada lisede. arkadaşun Kars'ta oğ hat bir uykuya daldık. retmen okulunda. Ne için geziyorsunuz? HüOKEY kumet mi gezdiriyor? rtesi sabah yolda İJİ dıır Hayır, kendimiz geziyoruz. durğumuz araba bir VolsMemleketimizi tanımak için. uagen oldu. Epeyce bekieHepsinin başlangıçta yalmz miştik, ama beklediğimize de merak ifade eden gözlerl değişdeğmişti. Şof3r genç bir adammiş yerini sevgi, takdir almışdı. Sonradan TUrk Pirelli Lâstı. Tatlı bir sohbete başladık. tikleri Şirketi'nin Ege Bölgesi Adamlann mesleğimiz ve memmüıettişi olduğunu öğrendik. leket sorunları hakkındaki geTeftişe çıkmıştı. Yolun bozufc niş bügileri bizi şaşırtmıştı. olduğundan şikâyet ediyor, göAkşama kadar orada kaldık revi olmasa bu yollara hiç gelSonra durdurduğumuz bir benzin tankeriyle yola çıktık. Ara meyeceğini söylüyordu. Köyceğiz'de inip önündeki göbanm gidecek başka yeri olmalüyle meşhur bu kasabayı dolaşdığından şoför mahallinin üslıktan sonra bir kamyonla Ula'ya tüne çıkıp oraya oturmuştuk. Geçtiğimiz yerier hep çam or doğru yola çıktık. Yolda motor ârızalandı. Şoför genç bir delimanlanyla kaplıydı. Eğlenceli kan'ıı idi. Yanındaki arkadaşlarıy bir akşam yolculuğu sonunda la epeyce uğraştılar ama ârızayı kıyıda Göcek diye bir kasagideremediler. Bizim onlarla bekbaya geldik. Kamyon daha ilelememiz anlamsızdı. Teşekkür ede riye gitmiyordu. Zaten gece olrek ayrıldık. Biraz sonra hemuş. yol iyice tenhalaşmıştı. Yerli otostopçular, Gocekte çadırlarıru teker teker açıp bakiak boş yer var mı diye. İki yataklı bir oda bulup kendimizi külçe gibi üzerine attık... ilkokulun bahçesine kurmuşlardı. miş, ben beşer lira al demiştim» diyerek çıktı işin içinden. Bu durumda yapacak bir şey kalmamıştı. Gösterdiği llgiden dolayı Belediye Başkanma teşekkür ettikten sonra Muğla'ya dogru yola çıktık. Fethiye'de öğretmen arkadaşım vardı. Onu bulmak ümidiyle T.Ö.S. şubesine gittik. Ziya orada yoktu, ama biraz bekledikten sonra geldi. Bizi dışarıdan görmüş, «Yahu şu Amerikah bizim Ersin'e ne kadar da çok benziyor» diyerek ginniş içeriye. Beraberce Arkeolo.ii müzesini gezdik. Fazla zengin değildi. Teşhir edilen eserlerin çoğu bir zelzele sonunda or*aya çıkmıştı. Ziya, «Mözenin lenfinleşmesi içln Frthiye'nin birkaç kere yprle bir olması lâxım galiba?» diyordu. Tepedeki kayalıklarda ilgi çekici oyuklar vardı. Bunlar Likyalılardan kalma mezarlarmış. Epeyce uzak olduğu için yanına gitmedik. Kasabanın görülmeye değer yerlerini. bu arada körfezin agzındaki, deniz motorlarıyla gidilen «Ada» yı gezdik. Ve nihayet Ziya'ya veda ettikten sonra yürüyerek Muğla yoluna çıktık. Ne olursa olsun buYadan Istanbul'a kadar otostopt«n vaz geçmiyecektik artık. O'nce resmi bir pikap'.a 1 2 km. peşinden köylü kadmlannı HABERİ YOKMUŞ? E S abah 11.00'e kadar rahatça uyumuşuz. Kalktıktan sonra otelin altındaki kahvede çay simitle kahvaltı yaptık. Otel ücretlerini sorduk; 15 lira dediler. Şaşırdık birden. Buraya dek çok daha iyi, banyolu o tellerde kalmış, 46 liradan fazla vermemiştik. Elektrik ve suyu bile olmayan bir otelin tek yatağı bu kadar para eder miydi?.. Adam bizi düpedüz kazıklamak istiyordu. Ersin, otelci ile bu işin tartışmasını yaparken ben de Belediye'ye gidip durumu anlattım. Belediye Başkam çok değerli bir adam, hemen otelciyi çağırttı. Fakat adam inkâr ediyordu. «Benim haberim yok, kitip yanlış iste YARIN: GÜNDE BİN LİT.A MARMARİS KİM GEZDİRÎYOR ocuğun köyüne gelmiştik. Bir kahvenin önünde adamlar oturuyorlardı. Yaklaştık: Selâmünaleyküm. Alevkümselâm, hoşgeldiniz. Sırayla tokalaştık. Yer göster diler. Sonra iki çay söylediler. Nereden geliyorsunuz? Mersin'den. ^> Ç M )••••••••••••••••• £••••••••••••••>• Bond {••••••••••••••••••••••«••••«•••••••••••••••••••••••••••••••«»•••••••••••••••ttlMll '•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••I MODESTY BLAISE armaris, her tarafı kapalı gibi gözüken bir koyun kıyısına kurulmuş. Koy yemyeşil, yük sek tepelerle çevrili. Çantalar sır tımızda kıyı boyunca uzanan geni? caddede yürüdük. Cadde, renk renk giyimlerinden turist oldukları anlaşılan insanları. seyyar sa iıcılarıyla oldukça hareketliydi. Kıyı boyunca, gelirken reklâmla rını gördüğümüz turistik tesisler sıralanmı;tı. Çantaları bunlardan birine b:rakarak kasabaya geri döndük. Akşam olmuş, hava kararmıştı. Karnımızı dojurduktan sonra epey dolaştık. Şunu söylememiz gerekir ki her nereye uğradıysak hiç bir yerde karşılaş madığımız derecede ilgi ve kolay lık gördük. Marmaris'li turizmi iyi benimsemişti. Gece «Sini Restoran>ın biraz ilerisinde uygun bir yer bulup çadırımızı kurarken tu riste gösterilen yakınlığm milyonluk yatırımiardan çok daha önetnli olduğunu düşünüyorduk. «Sini Restoran»da bir orkestra son günlerin moda aranjman'.annı çalıyor. müzikle birlikte. eğlenenlerin neşeli sesleri de duyulu yordu. Bizim ise yorgunluktan ayakta duracak gücümüz kalmarmştı. Yataklan zorlukla şişirdik. Gürültülü müzik bize ninni gibi geliyordu. Şimdi bundan sonraki gezi anı îarıtnızı bir süre için yine arkadaşımdan dinliyelim. m 76 \u KÖKSflLMIŞ flGflCLflR NIHAL KARAMAGARAU • « • • •• • • B ••••••••••••••• **".Kî2 •••••••«I • • • • • • •• ••••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••MiaMiıiMiıııiMiııııııııaııııatııııtmııtıtm ••«•••••••••••• •••••••••••••••• • • • • • • • • • • • » • •••*••*• •••••••••••{••••i «a3i*«âa*aııa • • • • • • • • • • •• • s •»•••ııılııı ••••••••••••••••> iMiıiHiıaMiaafaaıuat««ııııtia •••••••••ıtıtlıâlttHlııa ıtaaaaaaataaaaaatattMaiaaaaaat ıaaaawaıaaaaaaaaaatHMlaaaaaaaaaaaawa««a«M«wtMMM»Mtm laaa •aıaaaaa«atun<»ta«nmıaıtaaaaaaıaaaaın>Huaaantıaaaaaaaaaıaaaaaa«ıı»MUHnaî ASTCA «EVŞİLİM LE pÖCT G BİLie . OH VAU ' YAEDIM GECE YOLCULUĞU B «# • • • • • 1 T l # # M l % t f « •••••• • ••••••«••••••I ^ ^ B 4» 4f.fV.l9 • •• • • • • • #•••••1 • • B W B H SF •*w^.^W VmJv^B • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••••••••••••••••••••••••••••• •âtf^BA.^^tf^ •••••••••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••••» ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••! TIFFANY JONES en Musa. Ersinin bıraktığı yerden devam ediyorum. 17 Temmuz çarşamba günü akşama doğru Marmaris'ten aynldık. Muğla'ya kadar sidip. geceyi orada öfretmenlik yapan bir yakınımızın evinde geçirmeji düşünüyorduk. Kasaba dışmda durduğumuz bir kamyonla yola çıktık. Arkada bızden başka üç yolcu daha vardı. 10 Km. kadar gittikten sonra ana yoldan aynlarak bir köye geldik. Şoför oradan hayvan yükleneceğini söyledi. Saatlerce hayvanlann gelmesini bekledik. Tekrar yola çıktığımızda kamyonım arka kısmı sığırlarla dolmuş, biz beş yolcuya şoför mahallinin üstünde küçük bir yer kalmıştı. Muğla'ya varmadan yine başka bir yola saptık. Az sonra ışıksız bir kasaba çıktı önümüze Yerkesen. Hayvaniarı orada indirdik. Bütün bu isler epeyce zamanımızı almış, gece yarısı olmuşutu. Akşamcian beri 69 Km.iik Marmaris Mugla yolunu bitirememiştik daha. Tam hareket ederken bir de kamyonun motoru ânzalanmasın mı?.. Aksiliğin bu kadan fazlaydı artık. Neden başka arabaya bmmediğimize kızıp duruyorduk. Şoför 1 2 saat kadar ârızayı gidermek için uğraştı. Sonra yola çıkabildik nihayet. Artık Muğla'ya geliyoruz diye sevinirken bir de baktık; kutup yıldızı arkamızda kalmış, biz ters yöne gidiyoraz. Nitekim az sonra iki gün önce geçtiğimiz Ula'ya geldik. Şoför birkaç saat de orada kalacağını söyleyince kendimizi tutamayıp sinirimizden gülmeye başladık. Değil saat, dakika bekliyebilecek durumumuz kalmamıştı. Kamyondan inerek hemen bir otel aradık. Alaca karanlıkta önümüze çıkan ilk otele girdik. Içerde kimseler yoktu. Odalan gönderdi. Terasta denize karşı uzanıp kıtap okumaga hazırlanıyor, kapının çalmması keyfinl Nilüfer, onun bu görünüşünü aynı rahatkaçırdı. Kendine avırdığı belirli saatlerde milıkla kabullenmiş gibi davranmaktan başka hasafire hiç tahammülü yoktur. Tatsız duygular» reket çizgisi düşünemedi. Hangi odalardaki la yürüdü antreye. Kapıyı açmca, karşısındt hangi eşyaları ayıracağından söz açtı. Derken Selim. konuyu Ayşenin çocuklarına sıçrattı. Çiftlikte Telefon etmeden geldim. Misafirin var ki hayatlarını anlattı. Konuşurken Selim'in yümı? zünü inceliyordu: Hayır. « Kırk üç yaşında yıprandı karakavak. Girebilir mfyim? Toprağı bir hamlede sömürüp bir hamlede yü Elbette, buyur. zelmek için çok savaşmış belli. Ama yine de Donuk bir hali var Se'im'in... Bakışları d*al» yaprakları pır pır etmekte... Alaca yaprakgm. Nilüfer'in ardından yürüdü. salonun orta» ları...» sında durdu. Şövle çevresine baktı: Kırlaçan saçları daha koyulajmıç. şakakla Epeyce büyükmüş salonun... Güzel evin. rından dökülmeğe başlamıştı Selim'in. GözleriGüîe giile otur. nin kıyısında sanki devam edegelmiş uykusuz Sağ ol. gecelerin solukluğu ve bıraktığı çizgiler vardı. Buraya da aynen öteki evdeki oturma oBurnunun iki yanından, bıçak yarası izine bendasının havasını vermişsin. zeyen iki çizgi dudaklannın kıyısına iniyorıîu. Evet. elimtîen geldigî kadar. Nilüfer'i dinlediği sırada bakışlannı odada gezYine kitaphktaki resimierin arasında kendi diriyor, anılarını düşünüyor gibi görünüyordu. re?mine sözü ili?ti. Belirsi/ce gülümsedi. Kendi gençliği de vardı bu odada... Bakışları Piyanoyu neden satmadın?.. Yer tutmuj. yumuşamıstı. Ve kitaplıktaki kendi resmine Eski gürlercîen bir onun hoş sedası kaldı değmişti. Bir Nilüfer'e bir resme baktı. Sanki kubberie. dedi Nilüfer. bir şey söyleyecekti, vazgeçti. Yalnız onun demek? Belki: Soruyu cevaplandırmadı, Nilüfer. c Babana verdiğim bu re«min burada kal Çocuklar da satılmasını istemediler. Ara masına ömer nasıl razı oldu?» diyecekti. sıra Fadik çalıyor. , , . : : Bu türlü konularda kalıplıdır yargıları... Bakışlannı teraüa çevirdi Selimj Nilüfer yorgun kafasında pündeme koyaca Görebilir miyim? ğı yeni âvâre konular ararken, Ayhan'ın ağır Beraber yürüdüler terasa... adımlarını büyük bir ferahlama ile sofada duy Avhan nerede bugün? du. Mutfağa yönelmisti Ayhan. Birden hatır Cumartesi günleri işinden çıkınca ev« ladı : uğramadan lzmit'e gidiyor. Sana bir ?ey tkram etmedim. Çay, kahve Düzenli çalısıyor degil mi oglan? saati değil. Bir kadeh bir ?ey içer misin? Kon Hem de nasıl... Patron maaşını arttırmtj. yak? Votka? Çok seviniyord"u. Teşekkür ederim, istpmem. Sadece aiga Hesabımı yanlış çıkardı Ayhan, dedi Sera içebilirim değil mi? lim. Haylâz olmasını bekliyordum, kısacası îki Elbette. dedi, Nilüfer. kere iki dört etmedi senin deyiminle. « Altın çakmağını çıkaracak.» diye aklın« Dürbürıün tersiyle baktığın için,» diye" dan geçirdi. cekti Nilüfer demedi. Selim, paketiyle bir yassı kibrit çıkardı ceSelim, Kabataş'a otomobil boşaltan araba binden. Yaktı sigarasını: vapuruna baktı bir süre. tçıni çekti: Sana da vereyim mi? Ben de bugün lzmit'e gitmek is'.iynrdum. Hayır, dedi. Kafasını salladı Kilüfer. Maalesef gidemiyeceğim. Rota değişti. Oda kapısı açıldı. Ayhan mavi keten panSoru sormasını bekler aıbi Nilüfer'e baktı. tolonu ve atletiyle eşikte belirdi. Bir elind'e bi Hayırlısı olsun, dedi Nilüfer. ra şişesi, ötekinde yan dolu bir bardak vardı. Pek de hayırh bir yolculuk değil YılDurdu kapının önünde: dız'ın durumu ağıriaştı. Ingiltere'ye götürüyo Misafir geîdi diye yemek de mi yemiyerum. ceğiz Nilüfer abla? Karnım zil çaltyor. Ben sofraya öteberi ne varsa sıraladım. tsteyen gelsin. Nilüfer'in yanında ilk kez kansının sözünü Döndü sırtını, yürüdü sofaya. ediyordu. Döndü sîrtını tekrar salona girdi. YaNilüfer Selim'e baktı. zı masasına dayandı durdu: Gülümsedi Selim. Nefriti var. Suad söylemiştir belki. Teh Bizimle bir bardak bira içer misin, Selikeli bir döneme girdi durumu. Ben faydasız lim? buluyorum bu yolculuğu. Boşuna hırpalanma... Her halde bu tekîifi beklemekteydi. Elini Fakat babası israr etti. Dert olmasın ad'amcağıdizine x^urdu, memnun kalktı Selim: zın yüreğine. Hayır, diyemiyeceğim. Oğlanın elinde biözür dilercesine öyle utangaç bir sesle korayı gördüm, canım istedi. nuşmuştu. Gözlerini Nilüfer'e çevirdi, cevap bekledi. • Çok üzüldüm. Selim. Gerçekten çok üBir akşam vakti alaca karanlıkta gölge gizüldüm. Insallah at^atacaktır. bi evlerinde beliren ve sofralanna oturan Se Bilirim merhametlisindir, dedi Selim Ülim, bir daha evden taçınmcaya kadar onlara zülürsün... Bana da merhametin bir yüce duyhiç görünmedi. Yalnız vaadini unutmamıç, limgu olduğunu bu kadın öğretti. san göndermişti. Ve Nilüfer kat aramağa çıktıkları ilk gün, Nilüfer, belli belirsiz gülümsedi: gördüğü üç beş daire arasında Kabataş sırtla« Bu kez kendi hayatına girdi de dram nnda manzarayı kucaklayan altı odalı bir daioncîan öğrenebildinse ögre%din acımayı. umreye gönül vermişti. mam a...» divecekti, demedi. « Ağaçlarımtîan ayrılıyorum, bari denize « tnsallah bundan böyle merhamet duykavusayım.» demişti. gusu yüreğinde yer eder kalır da, dünyads gerBir ayhk mühlet tamamlanmadan taşınmifçekten acmma5! gereken insanlar bıılundıı5ıınu lardı Ayhan'la. da arada bir düşünürsün.» diyeeekti, demerii. Ayrılışı pek hazin oldu evinden. • Degmez. cfeSmez.» diye aklırdan geçir» c Acaba bir eşya unutuldu mu? Son kez di. cYaşken eğilmedi de bencil karakavak. kenbir bakayım.» bahanesiyle boş odalan birer bidi verimli sandığı h a n topraça bu kadar kole rer dolaşıp gözleri dolarak vedalaşmıştı her bisaldıktan sonra mı eğilecek?» diye aklınd^n %eriyle... Çocuksu bir duyguyla yıkıcıva b;raktı2ı çirdi. için delegeler armağanını, özür diJemişti e Bir kahve va da ?oîuk bir şey içer mivinden. sin? ripdi. Kabataş'taki yaşantı?ma baslayalı ancak Kafannı salladı Selim: bir ay oldu. Cumartesi öğleyin döntfü hastar.e Hayrr. Fazla kalamıyacağım. den, yemeğini yedi. Işini bitiren kapıcı kadını (Arkası Tsr) TCDD İşletmesi Merkez Alım ve Satım Komisyonu Reislığinden Yayh Rondela imaline mahsus 238 ton sıcak çekilmiş yay çeliği satınalınacak 1 Hâriçten teklif alma suretiyle, yaylı rondelâ imâline mahsus 238 ton. DIN 17221 de kayıth, sıcak çekilmiş yay çeliği latm almacaktır. 2 Bu işe ait tekliflerin en geç 20/11/1969 perşembe günü « a t 15.' e kadar Ankara'da Genel Müdürlük binasındaki malzeme Dairesinde toplanacak Komisyonumuza verilmiş veya gelmil olması şarttır. 3 Teklif zarfları üzerine, teklifin hangi işe ait olduğu yazüacaktır. 4 Firmalar, teklif alma şartnamelerini TCDD'den aldıklannı tevsik için vezne makbuzunu teklifleriyle birlikte TCDD'ye göndereceklerdir. Makbuz ibraz etmeyen firmalarm teklifleri nazarı itibare alınmayacaktır. 5 Şartnameler Ankara'da Merkez, İstanbul'da Sirkeci vczn*> lerinden (25.) lira karşılığmda temin edilebilir. 6 TCDD ihaleyi yapıp yapmamakta veya kısmen yapmakta ve tercih ettiği tâlibe yapmakta tamamen serbesttir. İ LA N Devrekâni Belediye Başkanhğ.ndan: î Belediyemiz ihtiyacı bulunan bir adet son model 7 tonluk Dizel kamyonla, bu kamyon üzerine monte edilmek üzere ArazSî teşkilâtı alınması, 2490 sayılı kanunun 31 inci maddesi uyarınca kapalı zarf usulüyle eksiltmeye çıkanlmıştır. 2 Eksiltme 7/11/969 cuma günü saat 14.30 da Belediyemizde Encümen mârifetiyle yapılacaktır. 3 Kamyonun muhammen bedeü (110.000.) yüzonbin lira. geçici teminatı (8250.) TL. dır. 4 Arazöz teşkilâtınm muhammen bedeü (55.000.) EUibetbin lira, geçici teminatı ise 4125. liradır. Her iki aracın ihalesini mütaakıp katl teminat miktanna çıkarıhr. 5 Buna ait şartnameler Devrekâni Belediyesinde görülebile. ceği gibi istiyenlere posta ile de gönderilebilir. 6 Isteklıler teminatlarıyla birlikte ihale saatinden bir uat ev\Tel teklif mektuplannı komisyona vermeleri gerektir. 7 Telgrefla mürac tlar ve postada vâki gecikmeler kabul edilmez ilân olunur. (Basın: 24049/12702) (Basın: 23922'12704)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle