25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKİ 22 Elrim 1969 CTJMHTJRtTET • • « •>•••••••>•• • • • j u satırları memleket dışından yazıyorum. İçim jana yana ve yaram kanaya kanaya. Doğan Nadl belki şimdiye kadar yurda getîrilmiş ve sonsuz uykusunu uyuyacağı vatan loprağına verilmistir bile. Ölü veya dlri, insanın kendi vatanında olmasından daha büyük bir mutluluk tasavvur edemiyorum. Doğan Nadi Londrada bir hastahanede yatarken ben de ayni şehrin başka bir hastahanesinde kolumun ilik ve kemiklerinden parçalar alınnuş bir durumda yatıyordum. Onun amansız hastaüğım yeni öğrenmiştim. Röntgen filimlerine göre ben de avni hastaIıçın şüphe«îi altında idim. Aramızda bir çeşit kader birliği vardı. tnjrilizce bilen bir yakınımın aracıhjp ile onun sağlık dnrumu hakkında bilgi alıynrdum. Telefonda pek bir şey söylemiyorlardı. Kardeşinin hastalığuıın beklenmedik biçimde ilerlemesi üzerine Londraya koşup jjelen saym dostum Nadir Nadi'nin bana da uçTamak nezaketinde bulunduğtı gün. hasta yatağımda ilk işim Diğan Nadi'den haber sormak nlmustu. Nadir Nadi'nin pözleri buğulu idi. Kaçamak cevaplar verdi. Belki benim raoralitni bozmak istemiyordu. t'stelemedim, fakat anladım ki Dojjan'ın dururau iyi değildi. B Bir DOGAN NADİ vardı aramızda Ord. Prof. H. V. VELiDEDEOĞLU Dahi. bir kaç hafta önce Türkiyede «Bir Dakıka» sını okudııgum genç ve dinç kafa nasıl yok oUbilirdi? Fakat kader. çençliğe, yaslılıfa bakmıyordu. Benden çok yaşlı olan b'r dostum vakthle bana: ««Uxnn yaşatnak iyi ama insanın kendinden prnç olan sevdiklerinin ölüj scıları olmasa!» demişti. Dofcru 8Öx! Ben hi unutamıyacaçım o gecenin derin *• cısını. oğan Nadi ile yakın arkadaslığunız olmadı: yaşlarımız farki, mizaçlarunız ayn idi Fakat rastlaşmalarımızdaki her konuşma çok renkli ve hoş geçerdi. Zaten ben Doğan'la hoş geçmivecek bir knnuşma dü«ünemiyorum. Bir gün söz arasında kendisine <~Ren sizin kısa pantalonlu çocukluk halinizi lıatırlarım» dediğim zaman. «Demek kı o zamanlar henüz uzur. pantalona terfi edememiş:z>> demiş. sonra da muzip bir gülücükle. «Nasıl, o zamandan bu zamana bende büyük bır değışiklik o'.rnuş mu1;ı diye sormnştu. Ben: «Küçükken kafamzın arkası galib» biras daha geiye doğrn çıkıktı. şimdi toparlannus» dedim. I>men: «Evet. onu düzeltmek için çok uğraştık. Malum ya Üstad, b:zim mernlekette e . zor c üzelen şey kafadır» demi v ve arkasradan o tatlı kahkahasmı atmıstı. Yine bir gün bir büfe önönde raslaşıp suradan buradan konuştuğumuz sırada. birden bana dönerek: «Hocam, sız çok ıçer misinız?» diye «ormuştu. Ben, «Arada nrada» deyince, «Oooo.. SLZ fazla içıyonnuşsunuz. Ben ise sadece Akşamdaaaaaaan aksama içerim» diyerek Bektaşi'nin fıkrasuıı hatırlatmış, yine kahkahayı basmıştı. dlrerek yer g5«terdi. kahre getirtti. KendMne Prof. Schwarz hakkında bilgi verdim ve yxdığnn TaziTi anlattım. Sözümü hiç kesmeden dinledi ve sonra o genç sekreteri odava çağırtarak gayet efendice bir hitapla: «Bu Alman hoca tam ondokuz sene bizim üruversitede ders vermiş; şimdi fakültede bınlerce talebesi henü2 okuyor. Hâkimler, a%rukaTlar arasında da bınlerce eski talebesi \rar. Babamın zamanından b e n bızım gazetede vazı j'azan hocamızın da büyiik hatın var. Bu yan\T koysak iyi olUT" dedi. Ben teşekkür edip ayrılırken de: «Hıfzı Veldet Bey, buraya hep iş takibme gelinmez; sadece kahve içmeğe de buyurun!» diyerek gönlümü alriı. Demek benim üzgfinlâjhimü yüzümdpn anlamıştı. Dedim ya, tam bir insandı Doğan Nadi!.. Dokunulamaz konu yoktur, ve taassuba yer yoktur... Geçenlerde bir tamnmış prolevörle konnşuvorduk. Dedi ki: Dört bes yıl öncesiııe kadar birisi Amerika alevhine konnşsa, küplere biner, \ay sidiniıı komunisti diye adamın üstiine vürürdüm. Amerika benim icin demoUrasi demekti. özçürlük demekti. MeSer biz ne çafılmısiz, bizi nasıl uyuttuklarına bir türlü aklım ermi\or Gerçekten de Türkivede Amerika'nın eleştirisine ancak dört bes yıl önce baslanmıstır. Kıbrıs huhraııı çıkmai.a eecıkebilirdi bu iş... Daba önceleri Birlesik Devletleri tenkit eden. ya Rus casusu sayıhrdı. >a Moskof nsağı... Gözlerimiz açılalı çok olmadı. Yalnız Amerika koııusunda mı? Çok de|il, diine kadar bir vazar kalemi eline alıp: Bafımsız dıs politika isti>oruz.. diyebilir miydi? Hele bir deneseydi . Alimallah topvekân üstüne çider, yerle yeksan ederdik adamcağızı Ya NATO sorunu? Ülkemiz sanki Türki\e Cumhurlyeti dejtil.NATO Cnmhnriyetı idi. NATO adı altında türlü o\un çevrilıvordu Tıırki^e'de . Kımse ağıını açıp da tek lâf ^ö\li^ emivordu. 27 Mayıs'tan sonra eelisen uvaııısın ı«ıjı altında Milli Sa\unma konulan e l e alındı nice sorun. daha önce tahu sa\ılırken tartısma alanına eirdi. Ülkemizin nice dâvası. dun karanlıklar icinde kalmısken. bu(ün avdınlıea cıkmıstır. Ve «on yıllarda nice önemli kisinin ağzından: Yahu. biz hiçbır sev bilmivormuşuı. biı körmiısüz. biz uyuvormusuz.. sözlerini dinlemisizdir. Bunu sö^ivenler arasında devlet yönelmıs kisiler. ünnrrsite profesSrleri, parti önderleri vardır. 37 ManVtan sonra hır sivah <is daiılmıstır çe\renıizden Ben kendi hesahıma. s c kösede \azdığım \edi rıldaıı beri calısa uSrasa nelrr nerendim. Hrr bir eün bir veni süne hazırlanarak. her bir jnn hir veni konuva vönelerek her hir çiin vrni hir serçeje varmanın heyecanında. ve mücadele hilincinin esi bolonmaz tadında beraberce adım adım yfirfidük. Akıl toplamsal hirsev Klhirligivle diisünülüvor. birlikte bilinçlenivor insanlar Tiirk avdınları. son on senevi. kendi vurtlarında tıirer kâsif heveeanıvla vasadılar. Petrolünden baktrına. hanka«iindan ilâcıııa. emprrvalizminden vabancı «srrmavesine kadar her dâ\a\ı öğrenmeb volunda «eferherlige cıktılar . Ve simdi çoğu insanımız: Yahu b i ı vaktiyle ne körmüsiiz. nasıl n>utmu*lar bizi? diye düsünüyor. Oysa bunların çoğn, kısa hir süre önce. Rereekleri arastıran ve ortaya çıkaran yaıarları bir kasık suda boğmak isterlerdı. Onları kınamıvoruz. Hiç kimse anasından bilınçle doemaı Hepimiz her seyi zamanla öfrenmisizdir. zamanla dejismıs, dojrnları bolmusuzdur Vaktiyle birer tabu olan konnlar ancak ele almdıktan ve elestirme süzgecinden geçtikten sonra «erçek yfizlerivle tanınmıs, bilinmiştır. Ve iste simdi. bueüne dek tabu olan, ilisilmez, doknnulmaz bır konu, avdınlar ara«ında tartısma alanına getirilmiştir. Çok partili rejim ve Türkivede ny«nlanan demokrasidir bu . Acaha bizler, kişisel hayatımıza \e toplum vasamına bıçım veren bu rejimi jereğince tanıvor muyuz?.. Yok«a deryada yüıüp dervavı hilmiyenler eibi miviz?.. Tflrkiye'de çok partili reiim nedir? acaba eerici iktidarları mesrölastıran bir ovuıı modur? savrımilli iktidarlara vesıl ı*ıU yakan bir dözen midir?.. Batılı olmak icin çok partilı reiim mı İcerekir biıe? acaba Batı'daki çnk partili re.jimler ile bizımkı arasında bir lliski var mıdır? acaba çok partili rejimi t e u r k bir demokrasi haline ıretirmek ıstivorsak hangi yolu seçmelı yiz?.. Biliyoruz ki en bajta Ismet Paşa olmak uzcre çoğu kisi. bu >enı tartısma konusuna öfkelenip: Demokrasi düşmanları.. diye oıta\a çıkıyorlar. Vaktiyle taba sayılan bütün konul.irda da aynı tepkiji gostermisler. Memleket aydınlarına sıfatlardan sıfat beğeıımiilerdi. Sonra gercekler ortaya çıktıkça, ve doğıularuı bükulmez bileğindeki acı kuvvet kendini kabul ettirdikce. >nla geldiler. Biîim bildiğimiz sudur: Her konu aklın terazisinde tartılır. Tahu olan, dokunulmaz olan bir memleket me^elesi joktur. Vaktijle Amerikava dokunamazdınıı, dış polHikaya dokuuaınazdmız, NATOva CENTO'ya dokunamazdınız. petrole. ilâca. emperjalizme. sosyalizmc değiııenıezdiniz. Simdl de rejim sorununa dcğindiniz mi kramet kopuyor... Bir noktaya bastığınızda kı>amet koptu mu, bilin ki altında biı ; Al Cengiz >atar o işiıı... Türkiyedeki rejim sorunu aklın eleştirisinden geçirilecektir Turkiyedeki rejimm demokrasi olup olmadığı konuşulacaktır. Rejiın meseletnizi konuşmak. Türki>ede gerçek demokrasi>i kurmak için gerekli bir demokratik Hvrsnıstır ( «... Hoş saday> âkı kalan bu kubbede bır hoş sada mış'» Doğan Nadi. ardında «H09 sada» bırakıp giden nâdir. mutlu kişilerden btridir. Onun bıraktığı hoş sada, tatb bir kahkaha halinde çok uzun zaman çınlıyacak ve her vakit «Bir Doğan Nadi vardı aramızda» denecekrir. Acılı anasının. esinin. vavrnianmn, kardeşlerinin ve biitün dostlannın ı«tırapları üzerinde onun hos sadası vc şakrak kahkahası her zaman duyulacaktır. O mu mutlu. >oksa. eeçiei bir süre için bo tarafta kaldık. d h e bizler mi mutluvuz?.. Sanıyorum ki. sevdiklerinin acılarını görmeden Cİdenler daha mutludurlar. DLZELT^IE: Ord. Prof H V Velıdedeoğ.u'nun 9 Ekıra *arihli Cumhuriyet'te çıkan lYok Kanun Yap Kanun) adlı yazısınm üçüncü sütununda (Ihtiras) bajlığını taşıyan bülümün ikinci paragrafı nın ilk bej satırında bir karışıklık olmuştur. Bu sabrlar şöyle olacaktır. DüzeKir, özür dileriz: •Rahmetli Htvramız Ehiıl'ulâ Mardiıı anlatmıjtı. O da kayınhahası Adlive Nâzırı Necmettin Molla be>den dinlemiş: En\er Paşa Hatbiye Nazırı iken...». Kendine özgü hir insandı ffv akika*lanndaki orljinal, ürperten f s •"' kat batmayan kalemiyle olduğv kadar içkisiyle de. «.igarasiyle de. verden fışkıran kay naklar gibi pırıl pınl berrak zekâsı \e s o v yal konulara yatkın katası ile de kendine özgü kişilik sahibi bir adamdı Doğan Nadi. Herkesçe valnu sevilniFsi defil, sayıltnası da bundandır. fierçekten efendi. kibar ve her yönüyle tam bir insandı. 19.Î3 vılında ölen Istanbul Hukuk Fakültesinin tlman Profesörlerinden Schwarz için bir yazı vazarak cazeteye gSndermistim. Aradan bir süre eeçtiği halde ya.nnlanmadiçını jrârünce kaiktım kendim fittim. Yazı tşleri Müdürü izinde imi;. Yerine bakan scnç arkadas: «Hocam, bu vazı Tiirk halkını ilçilendirmez, diye koyamadık» dedi. Yaznı alıp alt kata indira. hole açılan soldaki odada. Doğan Nadi'nin vaoına çirdim. Her zamanki nezâket ve neşesiyle: «Oooo.. buyunın Istadım» Kurıı bir lokma gibi ir kaç fün sonra benim hastalıçımm knrkulan cinsten olmadıin hastahanede bana bildirildi. Tabii çok sevindim. İnşallah Dofan Nadi de kurtulurdu. Hemen o gece hastahanesine telefon ettirdim. Cevap: Çok sevdiğim Doğan Nadi iki saat kadar önce bu cıünyadan aynlmıştı. Benim serincim. birdenbire. kuru bir Iokma gibi. boğazıma tıkandı. Demek aramızdaki kader birliği. kader aynlı£ına donüsmüş. o bizleri bırakıp nte vana gitmişti. Ben ise daha bir süre bu tarafta kalacaktım. Ondan epeyce yaşlı olduğum için. kaderin hövle tecelli etmesinde sanki benim de suçum varmış jibi geld' içime! B Olacak olan olur! Ne olacak? Evet. ne olacak? Bir şey olacak mi. olmıyacak mı? O «şe.v» ne olabilir? Yoksa hiç bir şey olmıyacak da boşuna rnı aldatıyoruz kendimizi? Beklenen, beklenmiyen, umulan, umulmıyan bir *ıp>. N'edir o «şey?» Ne olacak?.. Herkesin karasında burgulanan bir soru. Herkes dedimse düsünen, duyan, aniıyan «herkes». Çıkarını yüriiten, kafasını işletmi^cn. hiç ama hiç bir şe>den haberli olmıyan, yüzyıllar ötesinin karanlığında yaşıyan «herkes» değil elbet! Ne olacak, n > olacak, nc olacak? * tşte seçimler. işte partiler. işte milletvekilleri, bakanlar, ana mııhalefpt. kırıntı muhalefet, komandolar, sosyalistler, aşağıdan çıkmacflar, tepeden inmeci'ler. sivile ojnıyanlar, askere göz kırpanlar. Bir srrgi, bir renk renk karmakarışıklıklar panayırı' Her axdın, va da kendin: aydın bilen kişi için sorunların çözümü ayn. Her birimiz kendi dünyamızda «tek» iz, «biricik» izî Birleşmek, anlaşmak, «ne olacak?» sorusunu «ne olmaü, nasıl olmalı?» ya çevirmek diye bir şey yok. Biçimsel demokrasi Eıet. biçimsel. Hattâ biçimsel bile defil. fcöylerfl» • v r mî bir hiçimi bizdeki dem&trasinin? YÖk yofc",1 •a *irin«iz bir dficert' bizdeki: «Biz bW* benzeriz» demokrasft»! Büyük Atatürk bu sözü nasıl da hambaşka bir anlamda kullanmıştı, ov«a alay konusu yaptık bu sözünü de .. Nasıl bıraktığı her şeyi her şeji »erlere çaldıksa. yıktıksa:.. Seçim mi? Var. Gidivo herkes sandık haşına oy veriyor. Seçmek değilse de oy veımek hakkina sahibiz hepimiz. Okumuşumu7ilan okumamışımıza dek. Seçmen adıyla milyonlarca «oy veren»! Seçmeden. seçmeyi bilmeden. seçme nedir düşünmeden. en asağı bir eğitim dfizevini aşmadan. Değiştirmeli «seçmen» sözünü. «oy veren» demeli. Biı avuç seçmenli. ama milyonlarca «oy veren» li demokrasimiz var yetmez mi? Yetmijor. Hep o soru dikiliyor karşımıza: Ne olacak? Yıllardır hep bu ne olacak? Bir şey oldu derken bir de bakıyoruz hiç bir şe> olmamış. Bize öyle gelmiş. Yerimizde sayıyoruz. hattâ hafif hafif ırerilere düşüyoruz Biçimsel ya da biçimsiz bir demokrasi düzenindeyiz değil mi? Demokrasi, gerçek halkçılıktır sözlüklere göre. Oysa Atatürk çağının devrimci düzeni bugünkünden çok daha halkçıydı. çok daha demokratikti çerçek anlamiyle. Sayısız parti. bir sürü lider ya da lidercik mi? Türkiye'nin demokrasiyle \önetildiğini gösteren? Böjle aldatmacaları kimse yutmuyor artık Ne olacak. ne olacak? Meclis açılacak, kabine kurulacak, yeni bakanlıklar, eski bakanhklar, takunyalıiar, yeminliler, yalınayaklar, bası kabaklar, Ortasolcular, Göbekçiler. Türkeşçiler, Aybarcılar, Osmanbeyci'Ier. .. Tatlı acı çekişmeler, kavgalar, kanun önerileri, önerileri geciktirme numaraları. tki Meclisli demokrasimiz yürüyecek tıkır tıkır eski yollarında! Dört yıldır nasıl sa öyle. olacak bu! Ne olsun başka? Yırminci yüz>ıl uygarlığı almış başını yitmiş ufuklarda mı diyorsunuz! Nasıl yetiseceğiz. nasıl bu çağın, bu ileri anlayışın insanları olacağız mı diyorsunuz! Yanıtı veriyor bugünün ve yarımn Başbakanı: Bir Türkiyeyi iki yaparak . Ikiyi dörde. dördü sekize, sekizi on altıya çıkardık mı «olacak olan» olur. Ne olacaksa, ne olabilecekse o olur!.. Oktay Alcbal •••••••• •••••••» Nimbüs şüncelerimi yazmadan kendimi tutamadım. Onu böyle görmemijtim. Çok zayuüamujtL Üstelik yemiyor, içmiyormuş. Garaj kenarındakı Ancak bunun tüm suçunu ba«kaldınma oturmuş, lzmir otobükalarma yüklemek de kanımca hak sünün kalkış saatıni bekliyordu. sızlık olur. ÖJretraen olarak bir Yanı sıra oğlu ve kansı kara kazim de çok herri de pek çok sura düşünceli idi. Ne yapabilirdi. cıımuz var. Ezilendan.sömürülen» • Yer demir. gök bakır> dı. « Geç~>n secirr.de ıvice belirgen' lenden, her türlü değerin yaratıcımış olsun. nereye boyle?» dedim. "=miştir ki, Türk halkı biBıliyordum lzmir'e gideceğini sı emekçilerden değil, bir avuç hnçsizlıgin kara bulutlarını •Son bir defa daha Izmlr'e (ddemutlu azınlıktan yana olduk. EmNaıacağına göm'ilmüştür daha ka>im. Buraları kar etmedi. Bol peryalistlerin istediği köşesiz. her ralara. karanlığa vazgeçilmez bir bnl ilâc. Kullanmadığım kalmakalıba giren. tüketici ve her emtutkuvla bağlanmıştır. dı. Bilmem ne ilâcından tutun da re baş salhyan kalem efendilerl Tüm aydmları yanılgıya düşüraspirine kadar.,.» dedi. Her cümyetiştirdik. Bu yetmiyor gibi halmüştür. umulanı bir parça olsun lenin sonunda derin derin soluka da sırtımızı döndük. Omuzunda \ crmemiştır Türk halkı, bu de vordu. Kansı « Dertli olan deli hej'besiyle bir haftalık yiyeceğini mektiı kı geleceğı iyi değildır bu oluyor. diyordu. Oğlu hiç konusgetiren, ışıksız. havasız odalarda ü'Venin. muyordu. Hüseyin amca kaldınm yatıp kalkan, kitapsız, deftersiı üstünde kıvranıyordu. Seçim sonuçlarınca kanıtlanköylü çocuklanyla bir avuç mutmıştır ki. halkımız Atatürk'ün Topîum içinde öyle doktorlar lu azınlığın, arkasız halk çocukilkelerinden günden güne. h:zla var kı ı !^ asıl doktorlara taş çıayrılmakta. umudunu taasubta Iarını biz de horladık, 4 vererek kartır Kiremit ısıtması, üfürükv.,.1™ ,ı.,T^ !r g ^ 1 ı v u. c ç v değilsınıfta bıraktık. Zengin çocuklaler. kopya kalemie yazmalar, ödır ve ülkeyi çıkmazlara sokmaya, rının geçmesi için kurslar açtık, mmcek ağı. tütün, eşek gübresi, !eri?i i n n ıımutların sönmo?ine her çareye başvurduk. Profesör çakmak taşı. dere kumu, deve yaramp'cladır. kıa vb. Onlsrın merhem ve araçtitri bulunanlarunız parayla özel P"<^n da anlasılacası üzre. larıdır. Tesirli olamıyor kasabaokullarda diploma dağıttılar. Dühalk verri'^1 u bi'incsizce kuldakı doktor. Köylerde ev ve dozensizliğin almlarına çizdiği kaanpiskta ve tak'm tutar gibi laşan sıtma eradıkasyoncuları bora çizgiyi karartmak için yarışa ucanın sındınmim, sonarti tu'maktadır. Ülkenin sorunşa geziyor... gırdık. ' ' ' " i cözümleme m'cürde olanlakğanın hücre yaptsmı, kurİmam bıldiğ; duayı okuyor. ö ra fırsat vermemekte. onları bir "baesnm solunun organını, ^ıvsımizle. davranıjımızla rumcek gene basılıyor yaraya kenara itmekte ve aydınları kaörümceğin şeklini çizemeyen öğImüziğimizle, değer ölçüleriToz, kurum eşekgübresi ekiliyor ram^arlıea vöneltmeVtedir. rencileri sınıfta bırakırsak. kamizle geldiğimiz sınıftan kokan üzerine. Deri hastalıklannui ratahtada tebeşir eğitimini sürKi«iler ov verirken veya bir parak sömürücülere özendik, ontumü «temriye> dıye okutuluyor. !,=•;••» »Sr,üi verirken. o partinin durürsek, kasaba eşraiınm, aydın ları yansılamayı uygarhk saydık. yazdınlıyor, tükürtülüyor. Çoulkesine ne gibi yararları doLokallerde, Kulüplerde, kokteyl bürokratların çocuklarına halkın cukların gobekleri gene pasîı makunacsSnı çagdas, gerçekçi açıpartüerinde emperyalistlerle sarçocuklarından baska şekilde da\kasiarla kesıliyor. Mide ülserinma^ dolaş olduk. oturduğumuz ranırsak ezılen halkın bize sa rian eözöniinde bulundurmalıdır den kıvranan hastalar. cKarnım Ve de ov vereceği parti bundan yerlerin kapısına «Üye olmayan masını o^^^i ^•matnız geağrıyor. diye. kiremit ısıtıp. koonce iktidarda iîe bj durum daha giremez. yaftalannı asarak burrekır. Öyleyse oturaklılardan devııvor karnına.. da önemır.i artırarak: partinin üljuva smıfınm ekmeğine vağ sürğıî. oturaksızlardan yana oımak Ve ılâçlar.. tlâçlar bozuk. kâr keve ve topluma ne gîbi yararlar duk. onlara sorunl^rını ve bunlann çoetmıyor. ve zara:lar sagladıâı bilinçl'ce a7iım yoüarını ^6<rtermenın zaTuketici ve şekilci eğitim köyde Bol bol nutuk dınlıyoruz. Aspinaliz edilmelidir. Bunlar bir seçrin yııtuyoruz her hastahğa kardevıim yapmadı, gerçek Ataturk' manı gelmiş ve de geçmıştır. menin seçmen o!ma görevinden daha önemlidir Hasan HAMAMCIOGLC Seçmen olmak yalnız gerekli koDENtZLİ sullar taşımakla olmaz, seçmen, • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • a • • • • • •• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • ! • , ' • • • • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • ... » • • • • • • • • • • • • • • • • • • » • • • • •..•# ... çnğını ve yasadığı ülkeyi, ülkesi•"•••*••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••«•• nin ekonomik. kültürel durumu ••••••••••••••••••••• ^ «• • • • • • • •• • •« • • • • • • • « • • ••IIMI ltıı • ımııııııifMnııntif nu hislerıyle değil, aklıyla haD üK 1ü K reke* ederek bilen kiçi olmalıdır ve de bu kosulları bilmeyi kendine çdrev bilmelidir I)KKİ SAt r* ZÜHREVİ eçmenlerin çoğunlusu bı!: Hastalıklart Müteha^sısı ""li olmaktan uzaktır ve • t<tiklâl Cad farmakkapı çaŞ'.mn uvanısma varama X mıs*'r UKîe^inden çok tııttuğu par • No: W l l'el: M 10 Ti • tıy; düsjnürek hareket etmekie• • • • • • •• • • dir ve bu nedenle de çıkarcı çev • • • • • • • » • • • relerın oyuncaâı durumuna düşmekted'r Yazıkhr bu ü'keye. ZAXİ Aağıda mufreüalı Mustafa ÖRÜNK yaz:!ı senetlerımı zayı ettim Ayazpaşs Hukümsuzdur. Ibrahim AYDIN Vâde Miktar Borçln Halktan ysna bövle bir eyleme prmedıkçe ''rtuluş yolu yoktur. Bi"t= SEFERO&LU Öğretmen Bulanık MUŞ ayın Baykurt'un «Okullar Âçüdı Ama...» başhkh yazısuıı okudum. TÖS'lü bir ögretrnen olarak Genel Başkanımızın söylediklerine içtenlikle katılıyorum. Gerçekten bğretmenler, tarihin hiçbir devrinde bu denli aşağı, görülmemiş horlanıp hakarete uğra mamıştır. Bugiin «Ne İsâ'nm, ne de Muhammefin sahip çıkmadıjp»tekmeslek. kuşkusuz öğretmenliktir. «Vu run abalıya» kabilinden çelen kıyıyor, gi den sürüyor. S Okullar açıldı ama çülüğü oraya götüremedi. Yalnızca bazı haik çocuklarının beynini yıkadı. emperyalistiere ma?a yaptı. Memur deposu haline gelen, Amerikan süttozuyla bağunsızlık tutkusunu zihinlerden silip atan okullarda bile ancak varlıkü ailelerin çocuklan okuyabiliyor. Bu nedenle kapılarm: halkm çocuklarının yuriine kapadı. Köylerde öğretmen düşmanlığı alıp viiı"i~"s«.~r. Cünkü köylü çocuğrıru okula bir üs* okula gitsH diye göndermektedir. Sayın Baykurt'un da değindiği gibi sınava giren 6500, alınacak öğrenci ise 120 İşte okula giremeyen bu 6380 öğrencinin velisi suçlu olarak öğretmeni görmektedir. Çıkarcı ve de sömürücüler bunu din kisvesı altında korüklemekte, •Ötretmc l>i yetiştirseydi seniıı çocuğun da kazanırdı. Bugün her okula jfirmek serbesttir» saf°atalanyla mâsum kişılerı zehiriemek. tedirler. Toplanan bu kinler aracı ve soyguncuların teşvikiyle Kay seri'de bizi yakmak i?temiştir. Tüm seçmenlere S CİNSEL SORUNLARİNIZ Kadın Cildinin 2. Baskısı Çıktı. Dr. Kaydar Dümen'ın DU esennde "72 kadın bütün ayrınüları üe ilginc ve sapık. sefcs hayatlarını anlatmaktadırlar. Erkekler cildınde ise 107 vak's ıncelenmiştir. Bilımsel arnştırmaya dayanan iki eser kitaplıgınızdakı boşKıgu ciolduracaktır Ofset baskı. 1. cüt 240 sayfa 10 TL 2 ri]t ?88 sayfa 12.5 TL. dır. Ödemeli ısteme adresı: p K. 60 Beyoğlıi''îst. Dağıtım BATEŞ. Cumhurivet 12706 s Mütercim Alınacak Sağlık ve Sosyal Yardııtı Bakanhfnndan: Bakanlığımız Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğüne b>ğlı kuruluşJarda çalüjtırılmak uzere 1100 lira kadro aylıkiı İngılızce dılı bıır aşağıdakı şartlara haiz iki adet mütercim alınacaktır. 1 Memurın kanununun 4 maadesındekı şartlara haız bulunmak. 2 Askcrlik hızmetinı bilful yapmış olmak. 3 Enaz lıse veya yüksek oiul mezunu olmak 4 İmtihan yazılı ve sözlü olarak 2O'll/1969 tarıhmde saat 9.0012.00 a:asmda Bakanlıkta yapılacaktır. 5 Bu şartları haız olanlar kısa hâl tercümelerı ile en geç 14 Kasım 1969 günü saat 17 00 ye kadar Bakanlık Zatışlerı ve Muamelât Genel Müdürlüğune mürsraat etmeleri rıca olunur. (Basm A '1741324140'12723; z. S \, j J1 İlâç Milâc üstüne...» Kartai Maltepe Askerî Satınalma Komisyon Başkanlığından Askeri ıhtıyaç içm aşağıda cıns, miktar, mu üammen bedellert ve geçici teminat mıktarları yazılı (lOi kalem YIYECEK. karsılarında gösteri len gün ve saatlerde 2490 sayıh kanunun 31. madclesı gereğınce KAPALI ZARF USULÜ ile satın alınacaktır ihaie Kartai Maltepe'de bulunan eskı Beledıye bınası karşısındaki Komısyonda yapılacaktır. Evsal ve şartnameler Komisyonumuzda. ANKARA, İZMÎR Levazım Amirliklerinde ğöriilebilir. Teklıf mektuplarının ihale saatinden bir saat bncesme kadar Komısyonda bulundurul ması şarttır. Postada vâki olacai gecikmeler kaDul edılmes. Miktarı Kilo 20000 Kg. 12000 Kg. 24000 Kg. 45000 Ad. 100000 Ad 7000 Kg. 3500 Kg. 8000 Kg. 12000 Ad. 30000 Ad. Muhammen Bedeu Lira 18000 TL. 10800 TL. 36000 TL. 11250 TL. 25000 TL. 6300 TL. 3150 TL. 12000 TL. 3000 TL. 7500 TL. Geçici Teminatı Lira 1350 810 2700 844 1875 473 237 900 225 563 TL. TL. TL. TL. TL. TL. TL. TL. TL. TL. Tek Kapı Hususi 53, 54. 55 Dodge. De Soto PKmnuth ChevTolet, Ford aranıvor Tel: 27 88 U2 Cumhurlyet 12726 ayın İlhan Selçuk'un >tlâç Mılâç t^tüne. başhklı vs. zılarını okudum. 'Hasta do=eğınde soyulan vatandaşın> kııra talihini bize ne güzel anlatmıslar Bu konu ya da buna benzer olaylar kol geziyor. cirit atıyor. Dii 30 11.196S 300 Durmuş Yaîçır 30 12.1969 30U » 3lı 2 1P7C) 30ü * • (Cumhurivet: 12731) İIMGİLİZCE ÖĞRENMEK İSTİYORMUSUNUZ? RESIMLERLE KENDİ KENOİNE C tNS t PIRASA HAVXTÇ PORTAKAL MANDALİN tbalenin Gün ve saati 5/KASIM/1969 • 11.00 5'KASIM/1969 • 11.00 5/KASIM/1969 ll^K) 5/KASIM/1969 • 11.00 5/KASIM/1969 • 11.00 5/KASIM/1969 • 16.00 5/KASIM/1969 • 16.00 5/KASIM/1969 • 16.00 5/KASIM/196916.00 5/KASIM/1969 16.00 Teslim Gamizonu MALTEPE MALTEPE MALTEPE MALTEPE MALTEPE GEBZE GEBZE GEBZE GEBZE GEBZE Gumhurbaşkanhğı Senfoni Orkeslrası • •«••••• •••w •• LtMON PIRASA HAVUÇ PORTAPCAL MANDALİN LİMON Orkestramızda mönhal bulunan Kontrabas ve Fagot girış sınavı ıcın 4 Kasım 1969 Salı günü saat 15 00 de Devlet Konser Salonunda giriş sınavı yapılacaktır. Smava katılmak ısteyenlenn 3 Kasım 1969 Pazartesı günü saat 17 00 ye kadar dilekçe üe Miidürluğtimöze başvurmaları ıl&n olunur. (Basın: A. 1740324135,12721) Mudunugunden: Resımlerle kendi kendine İngılızee, kıtapçı vitıın.erınde 'o^ıibıan sıradan kitaplardan bıri değildır. Kıtapia 1200'e yakm resım ve 3UO0'e vakın cümle vardır. Kıtap şımdiye kadar alışılmamış büyükluk'e 19X27) eb'adında olup fiyat 20 lıradır Arzıı edenlere '20 lira ödemF!laıak gonderilir. İNGİIİZCE t lld INTERNATIONAL OFFICE RK:270 Beyoğtulstanbuf (Basın: 2^553.12703)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle