24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖR1 20 Ocak 19fi9 CUMHURtYET BALTIK'TAN ADRİYATİK'E tşgal altındaki Belidle sokağı SOVYET SUBAYLARI EŞLERİ İLE PRAG SOKAKLARINDA TURİSTLER GİBİ DOLAŞIYORLARDI... # DOĞU ORDULARI HIZLI SALDIRIR, YETERSİZ BİR ORDU GİBİ YAVAŞ ÇEKİLİR . . . yaptığı yargısına varmı?tım. tkinci gidıjimde, bu dört yol ağzının trafiğe ve yayalara kapaüldığını gordüm. Herhalde yol onanmı devam ediyor, olmahydı. Ben de Prag'lılar gibi, binaların zemin katlarında bulunan (pasaj) geçitlerinden yoluma devam ediyordum. Bulvara bir yığm geçidin yol verdiğini o zaman öğrendim. Atatürk Bulvan Ankara Içln ne ise Vaclavski Bulvan da Prag içın odur. Sırtını Ulusal Müze'ye vermiş olan St. Vaclavs Anıtı Bulvan yüksekçe bir yerden «eyreder. •Altm Şehlr» denilen Prag'ın kalbi, bu bulvarda atar. Gençler gosterileriyle bu bulvarda duyururlar seslerini yöneticilerine. Kaldınmlannda yeni aşklar fılizlenır bu bulvarın. Görmek istediğiniz bir dostunuza, bir iki tur içinde 2 rajtlayabilirsiniz herbangi bir vitrinin önünde. Bulvann tam ortası bir dört yol ağzıdır. Cepheniz anıla doğru ise, solunuzda Yindrişska Caddesi, sağınızda Vodiçkova Caddesi uzanır. Işgalden hemen hemen bir hafta sonraydı. Bu dört yol ağzında, yolun parke olan taşları sökülmeye başlanmıştı. Hattft, o zaman bunu yanlıs bir değerlendirme sonucu olarak Prag belediyesinin, işierin normale döndüğünü anlatmak içın yollan bozup yeniden Prag'ı yadırgadım Işgalden sonraki bu îkinci ayda lehri çok yadırgadım. Hergun gormeye aliîtığım Sovyet askerlerini, tanklarını ve zırhlılannı, gençlerin duvarlardaki yazılannı görememiştim. Bütün duvar afişleri sökülmüştü. Ancak birkaç geçitte, tebeşirle yazılmıj bir iki ufak yazınm »ilinmesi unutulmuştu. Bazı binalarm duvarlanna yağlı boya ile yazılan işgal aleyhtan yazılar ve karikatürler yine beyaz yağlı boya ile belediye tarafrndan karalanarak, aansürlenmişti «normalizasyonu» sağlamak amacı ile. Bir gfin Narodnl Caddeslnde yürürken, hâki renkll bir araba dikkatimi çekti uzaktan. Araba gittlkçe yaklasıyordu. Bu arabayı bir yerden tanıyor gibiydim. Sanki, Ankara'da görmüşüm gibi geldi bana bir an için. Birdenbire ayıldım. Bu bir Sovyet zırhlısı idi. Işgalde gördüğiim yüzlerceden biriydi. Araç yaklastıkça yaklastı ve önümden gecip gitti. Arkasından bir ben bakakaldım. Kimse aldırmadı bile. (57/87/RD) plâkalı bu askeri araç amfibik bir zırhlıydı. Şu; gerek karada, gerek suda giden cinsinden bir zırhlı. îşgalde böylesini görmemiştim. Sonra o zaman bütün plâkalar kamufle de edilmişti. Aradan geçen iki ay İçinde ijler nonnale dönmü; olacaktı kl, plâkası açık olarak dolajıyordu bu nrhlı amfibik araç Prag tokaklarmda. Bayağı sevindim bu nrhlıyı görünce!.. Şimdi artık Prag, Prag dı benim içln'.... Öyle yer etmişti belleğimde Prag, tanklanyla, uçaksavarlarıyla ve de zırhlılanyla çünkü. Belidle sokağının konukları Ruzine Havaaîanı yöresinde bir Sovyet Kampını görmüştüm, uçak la inerken ve şehre otobüsle giderken. Birkaç askeri uçak, üç be? helikopter ve bazı taşıt araçlan ile ortalıkta dolaşan bir yığm Rus askeri bulunan bir kamptı bu. Varşova'dan döndüğümde ve Prag'a üçüncü gidişimde geceydi. Dıkkatle baktım uçaktan. Işıkları kampm belîi belirsizdi. Ertesi gün bir aralık geçtim gündüz gözüyle oradan. havaalanma doğru. Evet.. Yine oradaydılar. Dördüncü gidişimde yerinde yeller esivordu, bu kampın. Çekilmişlerdi. Üçüncü gidişimde sadece şehir içinde «Belidle» sokağında gördüğüm üç zırhlı araç ve iki tank, dördüncü gidişimde yine oradaydılar. Ben Prag"dan aynlırken sadece Belidle sokağı işgal altındaydı. Prag. kademe kademe boşaltılmıştı Sovyet birhklerince. Ya Çekoslovakya' . • Prag'da olduğu gibi tüm olarak cekilip gitmi$ler mlydi Çekoslovakya'dan?» • Hayır...» Çekilmeye niyetlerl var mıydı?. « Hayır...» « Neden mi?.. Anlatayım • larında kalmasına karar vermijtir. (Demek ki. «Geçici bir süre için» Sovyet Bırlikleri Çekoslovakya'da kaiıyor!..) (2) Sovyet birliklerinm yerleşecekleri yerler ve sayıları Çekoslovak ve Sovyet Hükumetleri arasındaki özel biı anlasma Ue tesbit edilmiştir. (Geçici ise neden yerleşme için özel bır anlaşma tesbit edıliyor?) O So\yet birliklerinin Çekoslovak topraklannda üslenmeleri Çekoslovakya'mn hükümranlığına halel fetiremiyecek, Sovyet birlikleri, Çekoslovakya'mn içişlerine karışmayacaktır. O Sovyet birliklerine dahil Sovyet askerleri, bunlann yakınları ve aileleri, Çekoslovakya Sosyatist Cumhuriyeti'nin yürürlükteki kanunlanna tabi olacaklardır. (Geçici bir kalıs İse alle ve yakmlanna ne gerek var? Demek kı, kalıcı bır durum.) O So\yet askerleri, bunlann yakınlan ve aileleri tarafından işlenecek suçlar, Çekoslovak>a kanunlanna gore ve Çekoslovak mahkemelerince yargılanacaktır, Bununla birlikte, suçlar Sovyetler Birliğine, Sovyet askerlerine, bunlann >akınlarına, ya da ailelerine karşı, yahut Sov\et birliklerinin üslendikleri bölpede ve görev sırasında işlenmişse de, bu suçlan yargılamaya Sovyet mahkemeleri yetkili olacaktır. Bız, buraya birkaç maddeyl aldak, anlaşmadan... Anlaşma. J5 maddeyı kapsıyordu.î* S o H e t S O V I E T KAMPI Prag'ın büyük ve sevimli Ruzine Hava Alanı son günlere kadar Sovyet askerlerince korunuyordu Sisll bir gfinde, bu kampın vakınından saatte 8090 mil bızla giden bir arabayla geçtifira zaman 200 mm. lik bir teleobjektifle çektim mm bu fotofcrafı .. rln geçiciliğini degil, kalıcılığını resmen doğrulayan... Inanılır Çekoslovak kaynaklarına göre, bugün Batı Almanya sınırma yakın bolgede ÎO 100 bin kişilik bır Sovyet kuvveti bulunmaktadır. «Bn birlikler çekilecek midir? Çekilınevecek midir? Çekileceklerse ne zaman çekilecektir?» sorulannı artık bu ülkenin çileli halkı, birbinne sormaktan bıkmıştır, usanmıştır. Ancak, Kiev'de Ud ülke yetkllıleri arasında yapılan son toplantıda herhangi bir anlaşma imzalanmamış olmakla beraber, Brejnev'ın «Bu kuvvetlerin 9 mayıs 1%9'a kadar çekilebileceğine» dair Çekoslovakyalı liderlere söz verdığl söylenmektedir. Bu ne olçüde dogrudur? Resmi makam larca herhangi bir açıklama yapılmadığı için bir söylentiden ileri gitmemektedlr. yer vermek zorundayım: «Doğu ülkelerinin ordulan, saldırı yürüyüşüne geçtikleri zaman çok süratlidirler.» Ancak, çekilmek gerekince her zaman, teknik, malzeme ve olanak bakımından yetersiz bir orduymu? gibi yavaşlatırlar...» DordüncU gidişimde, kapah trafik açılrmştı ddrt yol ağzmdaki... Benim, yol onanmı »andığım, ashnda hanka bır yeraltı geçidinin yapımına başlangıçmış... îşgal altında, üç ay kadar kısa bir süre içinde «Yeraltı geçidi» modern dekorlu dükkânları ile Praglılann hizmetine girmişti... Bulvann parke taşlarımn yerini de asfalt almıstı... Yerjilzündeki Barok, Gotik ve Rön9sans mımarî, yeraltında modemleşıyordu... Praglılar, sevgililer, lşçiler, artık birbirlerıne orada burada değil, bu yeraltı geçidmde ve özellikle bu geçidin plânını gösterea levhanın önünde randevü verivorlardı. Pra? belediyesinin liç ayda kszandırdığı bu güzel geçit için harcanan süre. yetmemışti Sovyet askerlerinm Belidle sokagından ve de Çekoslovakya'dan ç»kılmelerıne... SOVYET HELÎKOPTERİ Prag'» üçüncü gidisi mde «Sovyet askeri birliklerine yaklafmamak sartıvla. viıe verildi. Gerçekten yaklaşmadım Sovyet kamplanna... Fakst hızlı bir arabanın içinden MO mm. lik bir t«leobjek(ifim yaklaştı bu l u n l yıl dızlı hHikoptere . Disi Bond MODESTY BLA1SF uenı&UAyA^&Bg Bir benzerlik Ancak, Macaristan'da, Budapeşte yakınlarmda ve 1956 yılmda bu ülkeye giren Sovyet askerlerinden hâlft 50 bin kişılık 4 tümen kuvvetınde bir birliğın bulundugu dikkate alınırsa. bu söylentinin inandıncılığı zayıllamaktadır. Bir tesadlif sonucu gördügüm bu Sovjet birliklerine, yazı dizisinin Macaristan bölilmünde tekrar ve genis olarak degineceğim... Sovyet birliklerinin çekılmesl konusunda, Borba gazetesindeki IJH meslekdaşımın Belgrat'ta bana sgylediği şu sözlere burada Ge^itlerin cilvesi rıfffany Jones konu ve resım: Haçlılattn u«nAqisin\ sutlsrın uzcnnden izleuen Ban İqor kâ«JMİılc bir uüzle merdiVfiMle^L ? ittmeyeI \)SK PAH4I AYHANBAŞO6LU }BUDIN KOPRUSU 1 i î m 7/ 1 ~V • Pzikope Caddesinden başlayan geçitlerden birinden çıkmıs. Yindrişska Caddesinden geçerek Vaclavski Bulvarına çıkan bir ba;ka geçide girmek üzereydim. Bir manga kadar Sovyet askeri toplulu^u ile licdort kadar .. topluca bayan ile karsılaştım. Sovyet suba>ları esleri ile birlikte sakin sakin dolaşıyorlardı. Bir ikisinin elinde Kiev marka fotoğraf makinası vardı. Şakalasıvorlardı kendi aralarında. Samimiyet gosterisi icinde>diler. İ niformaları olmasa>dı kendilerini yaşlı Amerikan turistleri sanabilirdiniz rahatlıkla.... « Bır baska gün bir başka geçitten Vaclavski Caddesine henüz çıkmışttm ki, bu kez daha kalabalık bir aile grubuyla burun buruna ge'dim. Yüreğim de ağzıma! . Çok korktum o an için. Işgaldeki fotoğraf çekme güçlüğunu anmıştım bir an. Boynumdaki makinalar korkutmuştu beni bu karşılaşmada. Hazırlıksız yakalanmıştım. Oysa. aldırmadılar bıle bana. Arkalarmdan fotoğraf çekmek isterken bir objektife yakalandığımı hissettim. Grubun beş on adım arkasından gelen üç askerden biri yakalamıştı benim pozumu, elindeki fotoğraf makinasıyla... Işimi yanda bıraktun, hafıften gtildüm kendısine kabahat işîemiş bir çocuk gibi. O da güldü. Hani bazı gençler ayaküstü konuşmalarından sonra Amerikan vari ellerinin parmaklannı oynatarak selâm verirler ve ardmdan da îtalyanca güle güle anlamına gelen çaaağ\' gibilerden bir söz soylerler ve ayrılırlar. Ben de aynısını yaptım asker Ivan'a. O güîerek askerce ve yürekten selâmladı beni. îvan gorevli değildi o an. Sehri geziyordu komutanlan ile bırlikte. Bir turistti. Elindeki makınadaki kara fılimden anasına bacısına ya da yavuk'.usuna Pragdan anılar götürecekti. Bir de benim fotoerafımı. Ilk kez sevdim Ivan'ı o gülüşüvle ve yürekten selâmıyla. Bu gülüş getirebilirdi, Çekoslovakya'ya banşı. Bu gülüş getirebilirdi Avrupa'ya yumuşamayı. Iş tvan'a kalsaydı, belki de bu dünya başka olurdu. Çünkü, Ivan da bir insandı...> Duymuşsunuzdur, Vietnam'daki Amerikan askerinin ailelerini Vıetnam'a götürmeleri yasaktır. Oysa, Çekoslovakya'da So^'^t subaylan getirmişlerdi ailelerini bu ülkeye. Eşlerinin gözleri, güzel dekore edilmiş vitrinlerdeydi. Çekoslovakya Ordusuna ait 48 kışla boşaltılmış ve bunlar Sovyet birliklerinin emrine verilmişti. Aileleri için, evler de baa Çek va+andaşlannın çıkartılmasıyla bulunmuştu. Bundan güzel, bundan canh örnek mi olur, Sovyetlerin Çekoslovakya'dan çıkmumaya azimli olduklannı anlatacak. YARIN BUGÜNE DEK ÇEK VE SLOVAK'LAR ÇEKOSLOVAKYALILAŞ. TIRILAMAMIŞLARDIR.^ MTIYAR GBİÇÜK. Gördün mü nasıl, diyordu, gördün mü? Sonra içerde üstünü başını giydi o, tanınan, bllinen, ciddı, gururlu. şair Fikret oldu yeniden. Belki de hiç yaşanmamış çocukluğu sanki küçük odada, elmalı odada, öbür odada kalmıştı. Tarhana çorbası içtiler. Sıcak sıcak içtiler. Kara buğday ekmeği yediler, üçer dilim. Doydular. Ka rınlarını sıvazladılar. Fıkret'in ebesi, gün ışığmda çok daha buruş buruş: Yarabbi şükür deyin, dedi. Demeyen tez acıkır, şeytan aşına ortak olur, doymak bilmez. Yarabbi şükur.. dediler. Yola koyuldular. Korkunç sabah ayazı, açıkta kalan elleri yüzlerl dalıyor. ısınyor, koparıp alıyordu kendine. Çocuğun evıne uğranıldı; palto alınacak, kitap lar defterler alınacak. Kapıyı Fikret çaldı. Çocuk bir parça uzakta durdu. Babası açıverirse. Anne sofanm penceresinden baktı, inip açtı. Bütun gece neredeydin? Bu arkadaşımda, Fikret'lerde.. dedi çocuk. Anne, sanılır ki, babanın duymaması içın, sesini kısarak soruyordu: Aç mısın? Değılim. Tarhana içtik. Bir şey istiyor musun? Mısafır odasında, masanın üstündeki defterlerimi, kitaplannu,. Başka? Paltomu. Şimdi getiriyorum. Gerçekten de çarçabuk getirdi verdi hepsini. Sanki önceden, merdıven başında hazırlamıgtı. Fikret'i dikkatle suzdükten sonra, sesini, baba evdeyse, onun duyabileceği kadar yükselterek: Öğleyin yemeğe gel! dedi. Çocuk yutkundu. Yutkunup: Peki, gelirim.. diye mırüdandı. Sakin geimemezlik etme! Hayır. Bunun üzerine, anne, onun arkasından, uıulla cık orttü kapıyı. Çocuk, sokağın epey üerisinde, lfakat Hanunla kızını gördü, arkalarından. lfakat Hanım pazara iniyor, kız okuia gidiyordu. Yüzünü, soğuk kızar, tısından çok, bir utanç pembeliği sanp kapladı. Bunun hemen geçmesi için çesme başında durup, kitaplarla defterleri Fikret'in eline tutuşturup. su çırpıştırdı yüzüne. Bak, kanayan, ya da pıhtılaşmı» bir fey var mı yüzümde? Fikret bakıp: Yok, dedi. Biraz dudağın kabarmif yalnız.. Çocuk: Kalubelâ soraraa, öbürleri aorarlarsa, düştüm diyeceğim dedi. İKİ TOP TÜLBENT: Babanın büyutülmüa, ordan oraya tajınırken çizilip kopmuş, kopuk yerleri beceri'tsiz bir fotoğrafçuıın. kara kalemiyle onarılmaya çahşıhnıs çatık kaşlı fotoğrafından başka bir şey süslemezdi duvarlan. Baba, eğer, terliğinin ökçesiyle bastırıp duvarda bir tahtakurusu ezmediyse, ezerken «Yezit hayvan!» demediyse.. Tahtakurulannm amansız düşmam baba, anlara karşı da özel bir sevgi beslemezdi. Havluyu kapar, a n ile savaşa girişir, onu kovmadan, kaçırmadan, öldürmeden oturmazdı. Cama sıkıştırırsa çarkına okurdu armın, önce havluyla vurup yere düşürur, sonra ökçesiyle ezerdi. Çocuksa, resim kartonlarına sulu boya ile, ya da kara kalemle, çıplak. bir hayvan postuna yan lamaima uzanmıs. kalçasını devirip dizini bük "»• MHME7 SEYDA müş. gözleri açık, erkek çağırır kadmlar çizdi. Gf^leri açıktı kadınların ve bilinmedik yerler* bakarlardı. Ayrı ayrı yerlere bakarlardı, genellikle şaşıydılar çünkü. Duvarlara rasgele çivi çakılamazdı tahtakurusu yuvası olur, resim asmaksa yasak. Konuk odasındaki yüklük, bu >üzden, kapaklannın içiyle birlikte, hem kitaphğı, hem resım sergisiydi çocuğun. Küçükierin kanştırmaması, her önüne gelenin açamaması için, sandalyanın üstüne çıkıp, yüklüğün kapaklarını en üst mandalmdan kapatırdı. Bir gün görülür ele geçerse ya yırtılacak, ya şaşılacak. ya da alay konusu olacak şıirlerini de, bir tabaka kahn, kaypak kâğıda özene bezene yazar, kordele geçirip, dolap kapaklarınm içine asardı. Bir gizli dilek ve özlem. kendini ele vermeksizın, gönlünde yaşar dururdu: Bunlan bir kişi, yalnız o, yalnız baba görsün okusun, ama hemen kapatsın, ama ona ağzını açıp bir şey söylemesin.. isterdi Bilsin de. «Benim oğlum şairmış, ressammış..» desin de, yüze vurmasın. (Anlasm anlasın!) Ancak, yüklükle en sık ahşveriş olan kimsa anne ıdi. Hem de, yukardaki mandalı kapamaz, orasını Mustafa'nm karıştırıcı merakına açık tutardı. Babadan yılmış olsa da. onun çapkmlığa adamakılh yatkın hovardahğında kendisıni aşan, kabanp kdpüren bir umursamazlıkla taşkınlaşan neşesi, hemen çocuğa geçer, çocuğu da neşelendirirdi. Baba bir başlamasm. anne içerdeyse dille, dışardaysa elle sarkmtıhklar yapardı Kadınlara. Fırsat kaçırmazdı. Durmadan anlatır, sık sık öksürür, kendikendineyken yediği bıyıklannı yemekten cayıp. burmağa kojmlurdu. Hem böyleydi, hem her şeye karsı sıkıntılı, içi dar kişiydi. Büyviklü küçüklü, herkesin sözünü biraz alaya alarak, sağ gözünü yumup, «Efendim?»ler diyerek dinlerdi. Dinleyip, uzata uzata, «Öyle mi?. diye bir sonışu vardı. Sonradan başgösteren ahşkanlıklar, bilinç bofl zamanlannda kendi üzerine katlanmca, okuduğu bir sayfa gıcıklayıcı yazı ile baktığı resmin, kendini yapyalnız, tasalı, haklan çiğnenmiş, dar yerlere sıkıştınlmış bulduğu günlerde, çocuğu daha çok kışkırttığmı açığa vurdu. Şiirle, hikâye Ue, resimle kurulan illşkiler, cınsel isteklenmelere bağlanıyor. giderek daha çok bağlanıyordu. Sekl zinci sınıftan birisinin eline tutuşturduğu «La Garçonne»u beş, altı kere okuduysa, içindeki top lumcu görüşleri kılı kılına paylaştığuıdan değildi bu; kitabın açık saçık yerleriyle ateşlendiğl için okumuştu. Böylece, oluşum durumundaki ki siliğine sokulup giren edebiyat tutkusu, onun en ayakta duran, uyanık bölümüne sesleniyordu. Baba dayağmdan, anne ile üstü kapah çeklsmelerden sonra o, hep önceden okumus. okuma o kuna neredeyse ezberlenmiş kitaplan açar, onlann içine gömülürdü. Yenilikten, ilerleyiştea yoksun, sadece bildiklerini yenileyen bir içe kapanışAnne, bebek kucağında, kocasıyla birlikte, Bashekim Necmettin Beylere gitmiş, Saime cayır tı koyverince, onu da almadan edememişti. Mustafa, çocuk, geçici süre ortahğa bakan kadın; üçüy duler evde. Anne, çocuğa değil, o kadına bırakmıjtı Mustafa'yı. Göz kulak ol çocuğa Servet Hanım. Uykusu gelince, bizim yatağa yatırıver. Sonra bea kaldınnm. Peki. Mustafa'nm uykusu geleceğe benzemiyordu. Çocuk resim çiziyordu. Değil mi ki kadm re« mi çizmiyordu, altı bezli kartonu masaya yaymıf, açıktan açığa çiziyordu. Mustafa da bakıyordu. Kaşıdaki iskemleye tır manmış. masaya abanmıs, bakıyordu. (Arkası var) mi Bu canlı ve görgüme dayalı delılleri bir yana bırakalım da, Çekoslovakya ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan 15 maddelik anlaşmanın maddelerini özetle ve şöy'.ece sıralayahm: (Tî Çekoslovakya Hükumetinin de onayı ile hareket eden Sovyet Hükumeti. Çekoslovakya'daki Sovyet birliklerlnin bir bölümünün F. Almanya'daki emper>ralist giiçlerin artan eylemlerine karsi »osyalist ülkelerin jrüvenligini teminat aKına almak üzere geçici bir »üıe için Çekoslovak toprak Çekoslovak Sovyet anlaşması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle