Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHtFE ÎBİ 14 Ocak 1969 CUMHURÎTET ••••••••••••r Elli ydlık tıoca Emin Ali çavlı Prof. H. Z. ÜLKEN sadasız aramızdan ayrılmış. Buna birkaç fün önce bir arkadasımdan öğrendim. Ne bir gazetede ölüm havadisi, ne dostlardan bir haber ! «Sessiz gemi» gibi bo dünyadan göçen Çavh, hakikatte, fırtınalı bir hayat yaşatnıstı. Neaildaslanmla beraber ona pek çok sey borçluyum. Meşrutiyet yıllanmn çala kalem kontrolsüz yazıldıgı günlerinde onnn kuvvetli tenkidleri insanı zorla doğrn düşfinmeye davet ederdi. Bu daveti, kontrollü düşünce zabmetine katlanamıyanlar sofizm veya paradoks «ribi karsılarlardı. Bir zaman herkese s a | ve sol'nn tarifini yaptırdıgını hatırlıyorum. Aralannda bircok profesörler olan dostlanndan hiçbiri tatrnin edici bir tarif veremeyinee bn eomştnrmsyı paradoks saydılar. Halbuki simetrisizlik olmadan sağ ve sol cidden tarif edilemez ve matematikte mühim bir soru «eskil eder. ürk fikir ve havatına T »an Âlî Çavlı sanatyıllık eski binlerce inyetiştiren elli tarih hocası Emin bundan iki ay önce sessiı malan bana her türlS mucerret, hayalî görüşten nzaklaşmayı, içtimaî gerçejimizin tarihî olusuna gözümü açmayı. hakiki milliyetçiliği vatan içinde, içtimaî realitede aramayı öfretti. 1917 de bu uyanmalann ilk tohumları atılmış bulunuyordu. DEVLET Suçlu kim? Son olaylar üstüne yorumlar ikiye ayrılıyor : S 1 Işcileri ve sençleri tahrik ederek olaylar yaratanlar S bir avuç kışkırtıcıdır. Bulanık suda bahk avlamak ve dikta re . jimi getirmek için çalısıyorlar. Bunlar, bolsevik veya fasist ih Ş tilâlin peşinde kosan bir avuç insandır. Eğer ba kışkırtıcılar ol • masa, ne grevler olacaktır, ne isgaller. ne gösteri yüriiyüsleri, • ne de polis işçi çatısması... Her şey bir »VHÇ gözüdönmüs'ün • basının altından çıkmakta, toplnm kargasaya sörüklenmektedir. • 2 Son günlerde sırtısıra devam eden patlamalar toplum • daki bozuk düzenin sonncndur. .Olaylar bu?ün yaiışsa bile • yarın veya öbürgün daha büyük çalkantılar baslıyacaktır. Top • İum dençesizdir : Bir yanda ortaçağ köleliği kalıntılan, öte yan • da yabancı eşemenlifinde sermayecilik vardır. Sosyal adalete • yönelen her fikir ve eylem, tutucular koalisyonu'nun katı dn J varlanna çarpmaktadır. Böyle bir ortamd» kargaşa çıkmasma . sasılmaz. • Yukanda özetlemeye çalıstıfımız gprüşlerden bırıncısıne • itibar edersek olayları bir zabıta vakası gibi ele almak gerek. • Toplumda kargasa yaratan bir avuç hınzırı toplamak veya sert • tedbirlerle sindirmek, kanunlar yetmiyorsa yeni baskı kanun • lan çıkarmakla ortalık güllük gülistanlık olur. • Ne var ki baslangicta insana pek kolay çelen bu düşünce • yi derinlestirdi|imiz zaman altından çapanoğlu çıkıyor. Bir ke ; re kargasa çıkarmak niyetinde bulunan bir avuç bolsevik veya • faşisl ihtilâlci herhalde çok siiclü kisilerdir ve çok kuvvetli bir ; orçanizasvon kurmnslardır. Çünkü : S a) Bunlar Orta Doğu'da Amerikan Elçisinin arabasını yak • tırmıslardır. Bu kadarla da kalmamıslar, bir emirle hin bes • yüz üniversite çencinin baskaldırmasını sağlamıslardır. Bu üni Ş versite çençleri dilekçeye imza atarak demislerdir ki : 2 Suçu hep beraber isledik. arabayı biz hepimiz vaktık . 1 Üstelik Istanbul » da sıçratmışlardır olayları .. Fakültelerin Z kapısına «Bııraya Amerikan Elçileri ve köpekler giremez» diye . levhalar asılmıstır. • b) Bir avuç kıskırtıcı, devletin deniz nakliyat filosunu fel • ce ugratacak büyük bir erev hareketini el altından bir emirle • jrerçeklestirmislerdir. Deniz yollannda hiçbir kıpırdanma yok • tur, gemiler demir atmıs, yeni bir emri beklemektedirler. • c) Kıskırtıcılar bu kadarla da kalmamıs Karayollannı da • ele fccirmislfrdir. Karavollarında da ırreve başlatmıslar ve De ; nizyollanyla Karayollan grevlerini senkronize etmek yetkisinı • ve ustalı^ını göstermislfrdir. • d) Amerikan Sefirinin arabasını yaktırdıklan vetmiyor ; mus gibi, kıskırtıcılar. Istanbulda bir Amerikan tabrikasını is S çilere işgal ettirmislerdir. Isçiyle polis bir avuç kıskırtıcının Ş emri fizerine birbirine girmis. bombalar atılmıs, fabrika yan Ş tnak tehlikesi eeçirnıiş. husumet Amerikan müdürün üstüne . büsbütün vıfcılmıştır. • e) Bir a\uç ihtilâlci. bir siyasi partinin liderine emir ve • rerek komandolarla baskın hareketlerine girismişler, ortalıfi • velveleye vermislerdir. J f) Keban Barajında bir baska prevle işlerin yüzüstü kal j masını saflamıslardır. Bu kıskırtıcılann her yerde elleri ve kol j lan oldufundan en uzak yerdeki sendikalar bile bir düğmeye • basınca harekete «/eçmektedirler. • t) Bu bir avuç kışkırtmacı ve ihtilâlci, devletin içinde ki • lit noktalannı ele geçirdiklerinden Sümerbank işçilerini çile • den çıkartecak. ve kargaşa yaratacak bir muazzam karan daha • yürürlüğe koymuş, devlet fabrikalannda lokavfr ilân ettirmis j lerdir. Otuz bin işçiyi ve yirmiden fazla isyerini felce uğratan ; bu karar, memleketi altfist etmiştir. j Bu kadarla da kalmıyor Bu bir avuç ihtilâlcinin emri üzre • Pederal Almanya baskenti Bonn'da safcı ve solcu Türkler bir • birlerine firmişlerdir. Eger bavalimizi biraz daha genişletirsek, • Van Gölünde dalçalardan evlerin yıkılmasına, Eskişehir'de • kurtlann şehre inmesine, kar ve kıstan yolların kapanmasma ; kadar bozuk giden ber seyi kıskırtmacılars, hürriyet ve demok ; rasi düsmanlarına. bolsevik veya fasist ihtilâli özlemcileriııe i maledebiliriz. ! Ne var ki, bütün bu düsöncelerin bes paralık degeri olma ! difını için için biliriz. Suçlunun bizzat suçlu aramaya kalkıs ! raası iflfis etmiş bir eski usuldür. Ve suçlu apaçık ortadadır : | Suçlu, tutucular koalisyonunun temsilcisi ve bozuk düzenin Ş bekçisi olanlardır. • Bu gidisle toplum daha büyük çalkantılara sürüklenecek • tir. Tirminci yüzyıl Türkiyesi, ortaçağ kafasına prim vererek, • yabancı kapitalizmin yeni sömürgeciliğine yesil ışık yakarak, • AtatürK devriıalerini softaların ve müteçallibenin sofrasma • dojrıyarak yonetilemez... Tönetilrrse, ortaya çıkacak çelisme ; lerin ke&KlnUginde. rejtmi de sürükleyîp götürecek patlamaların • birbiri ardısıra kulaklanmıza dolmasını beklemeliyiz. • • • Somut yanlışlar Prof. Bahri SAVCI Üniversite ve TBT gibl kurumlara gelince: Bunlar bir ayın Başbakanımız öteden özerklik, bağımsızlığı tçmdeberi ilerı sürdüğü «Iktidadırler. Bu bağımsızlığın iki yönnın, devlet nayatının mer nü vardır: a) hizmeti yerine kezî noktasını teskıl ederek, ö getirmede Anayasa alamndan teki bütün anayasal ve siyasal ve hizmetin özel kanunundan kurum ve kuvvetlerin, bu su başkasına bağlanmama; b) ken retle kendine tabi olması» görü di yönetici ve denetleyıci orşünü dördüncü büyük kurultaganlannın, katiyen hükümetin yında tekrarlamıştır. Bu fıkn takdın ile değil, ancak kendini de, bu kez, bazı Konuları da lerıne izafesi mümkün bir yol ha somutlaştırarak yapmıştır. ile gösterilmesı. Bu suretle de pek açık bazı soBu temel kuralın ötesinde mut yanlışlara duşmüştür. Şöyle yeni bır duzen getirmek Anaki: yasamızdaki devlet anla\ışını # «DEVLET HAYATININ «tahrif, tağyir, tebdil» teşkil eden bır ihtılâlci sapma clur. MERKEZİNDELİK» TEORlSt: Başbakanın «her şeyin merkeA DCSÜNCE ÖZGCRLCĞCzınde Bakanlar ve kendısi.. Ve NÜN KÖTÜYE K l ' U A M L butün öteki anayasal kurumlsrMASI: Sayın Başbakao duşunla siyasal realite ürünü olan ce özgürlüçünun «uiistimâhnkuvvetlerin kendisinın «devlet den yakınmaktadır. Kendılerıetme hakkı» na paralel gıtmesı ne göre, merkezi noktayı lşgâl ni kuran şeması yanlıstır. etmış bulunan bizzat kendileBizim Anayasamız bir halk nnden başkaları düşünce özeğemenliği, deyımı ıılması geregurlüğünü kötüye kullanmakken siyasal ıktidarı böyle bir tadırlar. Binaenaleyh bunu öntnerkezi noktada *oplamaz. Bıleyıcı tedbirler alacaklardır. zım Anayasamız halk eğetnenIşte bu da yanlış bır gorüşlığının ve onun yurütmeğe, tür. Bu gibi yanlış «sathı maılıdareye yansımış bazı yetkıleler», siyasetçılerin başını yer. rının Anayasada gösterılen bir Bu gün «düşünce özgürlüğü» suru organ ve kurum taratınile onun «kötü kullanılması» dan gene Anayasada gösterilen kavramları, özgürlükten koryollarla • ki bu vollarm bizıkan tiranlann kafasından başlan açıkça özerklik yoluriur ka bir yerde bir araya gelmez. bir Anayasa alanı ıçinds kullaDüşünce özgürlüğü, uygulanılmasını ön görür. ması ile birlikte bir bütündür. Binaenaleyh açıkça ozerk oNe bir bölüm düşünceyi, düşünlan kurumlan Başbakanın yetce alanının dışında bırakmak, ki alanına doğru hiyerarşık bir ne de uygulamayı budamak bağla tâbi kılraa teorısmi uymümkündür. Sadece «zor kulgulamağa olanak yoktur. C;^lanma» ve «arkaik» ve binaenbakan Anayasanın tasnifine bıle aleyh geri düşüncelenn siyasal baksa bunu anlıyabilir. oluşraayı işgâl ederek kontrol Anayasamızın blrincl bolü etmesine imkân verme yoktur. mü yasamayı, ikinci bölumü O ÖZGÜRLÜKLERtN LZyürütmeyi düzenler. İkinci boLAŞTIRILMASI: Savın Ba$lumun orta başhkları: A, Cumbakan özgurluklerden korkmahurbaşkanı, B, Bakanlar Kurudığını ve fakat kendı gorevının lu'dur. tdare de aynca bir bö turlü özgürlükleri uzlastırmuk lüm olarak, C, İdare orta başolduğunu behrtmek ıstiyor. hğı halinde gösterilrmştir. BuBu aslında bir kurnazhktan nun da yan kesiml IV U özerk ibarettır. O aslında: Kapital kurumlar olarak: a, Ünıversı feodal imtıyazülık yönetimsel te, b, Radyo ve Televizyon idave siyasal bürokrasi arasında resi olarak göstermiştır. Bu, bır ittıfak, bır özdeşlik kurup idarenin Bakanlar Kurulunda memlekette bunun özgürlüğutoplanmadıgının, onun kendme nu esas almak istiyor. özge bir kişiliği ve özeilığı buOysaki bu ıttıfakın karsısınlunduğunun işaretidir. *a da: Emek halk katkıları fCitekim Anayasamız bu kışi eçitligi devrımci demokrasi lîğı veöıeUifi birçesit «hizmet aüekleri, varlıklan, özgürlükozerkliği» dıyebileceğimiz yol leri var. da aynca gostermiştır: Çünkıi Sayın Demırel bunlan nasıl ıdareyi tüm ve mutlak olarak uzlaştıracak? Cevabı gayet ba bakanın emrine değil, statusu bakımından yargı sorumasına, sit: Kapitalin feodalitenin hizmet bakımından da bu hız yönetimsel ve siyasal Dürokrasının, (Yuksek Seçım Kurulunmeti kuran ve işletme prensıbıdan, Üniversite ve TRT den ni koyan kanun emrine koytutun da, köy muhtanmn ıdare muştur. muhtariyeti alanına kadar, her İdare bir hizmet görecektır. alandaki özgürluk behrmeleriBunu hizmetin kanununa go nı, özgürlüğün kötüye kullare yapacaktır. Burada Bakannılması sayıp bunlan röndurlar Kurulu da idarenin âmırı mek için en kestirme yol oladir. Fakat ikisi arasmdaki ılpı, rak) devleti zaptı karşısında idarenin Bakanlar Kuruluna modern demokrası devrimciliğı mutlak esareti değil, hizmetin aramalan teşkil eden bütün hayurütülmesinde bir Vanunsal reketleri Devlet ve rejım dyçbağlantıdan ibarettir: Bakanmanlığı ilân edip onları bertalar Kurulu hizmetin kurulmaraf ederek.. sını bir kanunla sağlar. İdare Bu ise temelinde özgürlükçü bu hizmetin başarılması için, hizmetin zorunlannı deyimle olan Anayasamıza, bir geri ihtiyen kanunun emirleri içicde lâl ile müdahale olur. alternatifler sunar. Bakanlar O GENEL DÜZEN MESEKurulu ve Bakan da siyasal LESİ: Sayın Başbakan, mevcut felsefesine ve takdirine göre bu sosyo politik güçlert mevcut alternatiflerden birisini seçer. sosyo politik ilişkiler denetinı, Bunun ötesinde ıdareyi hem bunlarm mevcut siyaseti etkilestatüsü, hem de hizmeti göriış me çabalarını, kendi devlet ante kanuna dayalı teknik gücü layışına aykırı bularak, bunbakımından Bakanın mutlakı lan devlet ve rejim düşmanlığı yetı altına koymak, Araerikan saymaktan vazgeçip, ondan sonyönetım biçimini onun avrı ra düzen nıeselestne efilmeütarihsel ve kanunsal köklerİTie dır. Bu meselenin altındaki sosbakmadan takjit olur. Ve bu yo • ekonomık gerçek, bn yargıtaklit de bizim Anayasamızın lardan kurtuldıiktan sonra aranihlâlini teskil eder. malıdır. Türkiye sosyalman degişiyor. Bu değişme içinde, tiirlü loirumlar ve kuvvetler karşı karşıya geliyor; bir akım demofcratik devrimcilik aşaması olanaklan içinde Cumhuriyeti gerçekten modern ve bağımsız olarak, inşa etmek istiyor. Bir başka akım da. değişen Türkiye'yi geri • vetersiz arkaik değerler ve kurumlar içinde tutarak «siyaset>;i bunun aracı halinde kullanmak istiyor. I IHTtLAL Fikir yönü min Âlî Çavlı yalnız lise öfreneilerinin zihnini nyandırmakla kalmıyor, memleket ölçüsünde bütün fîkir çevrelerine tesir ediyordu. tlk hocalıiına rastlavan Bnrsa Lisesinde yayınladığı «Islâm Tarihi» (ki, ancak beş forması çıkabilmistir) içtimaî izaha dayandıih için o çünün kaideci zihniyetinin hücumuna niramıs. azledilmis. fakat Maarif Nazırı Emrnllah Efendi emriyle Avrupaya gönderilmişti. Lille Üniversitesinde geçen bu tahsil devresi tarih metodu bakımından sonraki felismesini hazırlamış olaeak ki, biz bn olırun insanla karsılastık. Tflrk Ocağında münakasalan yaslı nesii üzerinde bazen mflspet, bazen menfi karşılandı|ı halde. Gökalp onun saflam taribçi görfisünden faydaUnmıstı. Haysivetini korumak için çösterdi^i cesaret Maariften ikinci defa aynlmasına sebep oldu. Fakat Mütarekenin bn karanlık yıllannda kooperatif knrarak, sirketleri idare ederek sahipsiz memlekette sesini isittirmede devam etti. tfgal knvvetleriyle anlasmıs olan Hürriyet ve ttilâf Fırkasina karsı Darfilfünun $:ençliği isyan ettigi zaman onlan desteklemeden jeri kalmadı. Tenl Tfirtriye kurulunca Emin Âlî öfretmenlik vazifesine döndü. «Tarihte Usnl ve Usulde Tarih» adiyle bir kitap yazmag» başlamıstı (1). O sırada liseler için bir tarih kitaplan »erisi hazırladı. Ma*rif Vekâleti kendisinl tekrar Fransa'ya gönderdi. Dönüşfinde Afganistan Maarif Müsavirlifini kabul etti. Bu seyahati sırasında yakalandıîı encephalite l#thareiqne (nyku hastalıEı) yıllarca yatajta düşmesine sebep oldu. Şaşılacak bir irade ile hastalı|ı yendi, ve daha kırk yıl yaşadı. Lisedeki derslerinden baska Gfizel Sanatlar Akademisinde medeniyet tarihi hoealığı yaptı. Durkheim'i okumadan önce, jtençlik yıllannı sarmıs olan J. J. Rousseau heyeeanını unutamamıstı. xRonsseau*nun cemiyet bayatını snni sayması yanlıstır. Fakat samimî bir cemiyet hayatına karşı suni ve sahte denecek bir cemiyete hficumda çok haklıdır !» diyen Emin Âlî, Afçanistan dönüşünde onun bütün eserlerini Tfirkçeye çevirtmeye kalktt. Bu isde gençlerle beraber Tahain Demiray'ın yardımından faydalandı. EmekIiye aynldıktan sonra da çalısmasım bırakmadı. «Cnmhuriyet» çazetesinde »on asır tarihimize dair devamlı yazılar nesretli. Bn makalelerde tarihçiden beklenen vesika titizli&inin örneŞhni vermek istiyordu. Mülkiye* nwJW"'İTI»4tt^hinin. yanlıs oldntuna ait matariesrni t&t* «tffa nesretti. «Tanlıg oldufranu ispat edivorum. Ne ehemmiyetf Var diyorlar. Bir içtimaî müessesenin karuluş tari S E Yeni bir devir ssss Ç avlı'dan Istanbnl snltanîsinde dört yıl tarih okndum. Daha önce Mnrat beyin vakanüvislikten biraz ilerdeki tarih förüsü ile Celâl Nuri'nin indî hükümlerle dolu «Tarihi Tedenniyatı Osmaniye» sini, Necip Asım' ın Leon Cabun'den tercüme Türk Tarihi'ni okuyorduk. Türkiye ve dönya tarihi Ahmet Refik'in romancılıkla karışık tatlı üslubu içinde kayboluyordu. Emin Âli'nin Istanbnl sultanîsi'ne gelişi yeni bir devrin baslangicı oldn. Hicbir hocadan görmediğtaıiz bir ö|retim tarzı karsısmda idik. HikSye anlatmıyor, tarifler yaptınyordu. Devir ne demektir? Millet nedir? Devirler ve çağlar nasıl aynlır? Tarihî vaka ve tabiî taâdise nedir? Bu tarifler öğrencilere klise halinde verilmiyor, onlara bulduruluyordu. Sokrat'ın fikri doğnrtma usulünün canlı tecıübesi karşısında idik. O zaman henüz ne Sokrafı, ne bn usulün tarih bovunca gelisecek olan büyük rolfinü biliyorduk. Emin Âlî'nin sonısturma usulü pevsenıe iıtidadı gösteren çocaklarda sımanklıfca yol açsa bile, birçofumuz onnn ısığını farketmeye başlamıstık. Sonsnz toleransı ve tatlı istihsssı bu sımankiıklan çabuk yola getirmişti. Baıpn bir cümle için bir saat sarfetmek üzere, bize bn tarifleri buldnrdnkça içimizde yenl bir kıt'a kesfetmenin sevinci nvanıvordn. Yanlıs veya uzak tariflerin gülünçlüitünü *5sterdikçe hem utanıyor, hem fikrin bn kollektif ilerleyisinden memnun olnyordnk. «Tarih bir vicdan mahkeınesi degildir» hükmfinii Mizancı Murat beye karsı veriyordn. Vakıa bu tanmmıs yazar Osmanlı tarihini bir vicdan mahkemesi baline getirmekte idi. «Tarih objektif, çavrisahsî bir tasvir olmalıdirj» «Tarih demek vesika demektir.» «X»rih v« odcbiyat aynlniahdır. Kaflmlar saJnakkında verilmis indî hükümlerdir.» Bn «on sözler Ahmet Refik'in roman tarzında yaıılmıs kitapları içindi. «Tarih insan hayatı gibi yükseliş ve çöküslerle açıklanamaz. Devirler birbirine zinrirleme bajlıdır. tnhitat Devri sözfi tbni Haldun'dan kalma. tenkide dayanamıyacak bir iddiadır.» Bu sözler o yıllann birçok yazarına, bashca Celâl Nuri'ye çevrilmiş hücnmlardı. Emin Âlî'nin bn dofurtııcu öğrettne yolu devir, çağ, tarih ve yaıı, devirlerin birbirine bağlanışı, tesirler zinciri, milletlerin kuruiusu, millî birliği meydana jtetiren unsurlar, Batı medeniyeti ile mfinasebetimiz, Batı medeniyetinin kökleri hakkında bize vazıh fîkirler verdi. Hâlâ müphemlikten kurttrlmamış olan «Millet» sözünün ne demek olduğunu. içtimai bir gerçek olarak milletin nasıl doÇdnfu ve gelistifcini, yeryüzfindeki cemiyetlerden hançilerinin millet tip'ine girdigini. nawl ve ne zamandan beri «firdifini, mevhum millet tariflerinden doğan yanlıs hfikfimlerin bnhranını, ırk, kavira ve millet tâbirlerinin derin farkını ondan öğrendik. O yıllarda «Babıâli» den liselere iki klise fikir jririyordu : Ittihadı fslâm, Tnran. Emin Ali bu iki sözfin karsılıgı olan ictimaî gerçefci bize aratıyordn. Runlan bulamayınca, bn Rözlerin hayal oldufunu ve havallerin niçin dofdninnu gösteriyordn. 19141916 da Sultani talebeleri arasında bir kısmı turancı, bir kı«mı islâmcı olan iki çrup belirmişti. Ben birinciler arasında idim. Emin Âli'nin nyar proleter ihtilâli içinden geçen ve geçmiyenler dahili varma konusunda siyasal teorilerin ^.'e dünya denemelennin nerede olduğunu incelemeğı gerekli saymıyor. Bu merak ve incelemenin kendısine vereceği görüş açısından yoksun kaldığı için de bizim A nayasamızın sistem münakasala nnı kapadığmı kolaylıkla ilari sürebiliyor. Sistem münakaşalan yapma>n kapayan bır sistemin demokrasi olamıyacağını da hatırlayıp söyledığinin yanlış bir şey olduğunu hıç olmazsa bu noktadan sezmeğe girişmiyor. Şımdilik yerimiz elvermedi tse de, gene şimdilik şu kadanru soyliyebiliriz: Türkiye 1961 Anayasası altmda Mustafa Kemal'in başlattığı «TÜBK DEVRİMİ» nin «ÇOK PARTİLİ DEMOKRATtK» aşamasmı yaşamaktadır. Böyle bir süre içinde Türkler «avnı aşama içinde olan, bütün kapitalizm dışı ülkelerı» siyasal sistem tartışması yapmaktadırlar. Bu tartışma kapitalizm içi ülkelerde de yasak ve mahkum edilmemiştir. Onu ancak yabancı emperyalizme dayalı sağ diktatoryalar mahkum etmiştir. ÎİZS üiî •••• zetle; Sayın Başbakanımız İUüzyonlar içindedir. Devlet parti lider özdeşliği kurma yolundadır. Bu özdeşlik içinde kendisi bütün Anayasa iktidarlannm, güçlerinin, yetkilerlnin merkezi noktası olacaktır Bu merkezden göreceği görev de şu olacaktır: Halkın geleneksel duygu ve kurumlanna boyun eğerek onu tatmin etmek ve bu suretle, toplumu kapsamış olan geleneksel kuvvet merkezlerinin çıkarlanna. halkı nza içinde tutmak. Bunun için de b'teki anayasal kurumlan ve organlan bu göreve paıalel volda çahstırabilmelidir. Bütün özgürlUWer, özerklikler. düzen buna göre ayarlanmalıdır. İşte divoruz ki, bu teori WT illüzyondan ibarettir. Böyle bir il'.üzyondan kalkan Başbakammız modern Türk devriminin devlet anlayışı ile çelişkiye düşmüştür. Hem kendisinin davranışlan, ^ıem son Kurultaymm tutumu bu çelişkiyi bir ihtilâl durumuna çıkarmıştır. Modern Türk Devlet anlayışım geriye götüren bir ihtilâl!.. 0 Sonuç füfttı, QEtOiexsi gibt sözler Osmanlı tarihi hinin dofrnsunu bilmek ve bu dofcra kutlamak Ifizım «;e1mez mi? Düzeltsinler dive tekrar ediyorum» divordu. «Tazı'nın Tarihi» VP «Tunan Sanati» adlı eserler yazdı. Takın eünlere kadar «Son Asır Türkiye Tarihi» ni taraamlamak için bütün gavretini sarfediyordn. Kendisini son çfinlerde çören bir arkadasım diyor ki : «Pek bitkindi. Fakat söz tarih bahsine gelince hemen canlanıyor ve doğrularak konusmaya baslıvordu.» &•••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••t? SO N Sonuç I f min Âlî bütün Maarif Şuralanna katılır, J tarib proframlanndaki eksiklikleri siddetle tenkid ederdi. Birkaç yıl önce. bîr rörlü düzelemeyen bu eksiklerle mücadele eden fikirlerinl bana not ettirdi. Teni bir Maarif Şfirasında bunlan onun adına savunmamı istedi. Ama bövle bir fırsat çıkmadı. Hocadan »ynldığımız bneün artık bn vazifeyl yerine f/etirmenin zamanıdır (3). Emin Âlî Çavlı. mücadele ile dolu hayatı n sonnnda bu sessiz sadasız seyahati acaba neden tercih etti? (1) Bu kitap baslanpç olarak kaldı. Fikirlerini biliyordum. Geri kalan kısmı tamamlamam için mü*veddelerini bana bıraktı. (2) Tarîh programlarına dair yazısını nesredeceğim. SABAH4T BEKEN İle FBOL OVAK.İB Nişanlandılmr. SAYI Kommer Olayı ve Türkiye'deki Kao Ky'ler • Bas Sorumlu AP İktidarıdır • Güçbirliğine Dâvet Ediyorum MUCİP ATAKLI • Geri Tepen Bir Oyun MÜMTAZ SOYSAL • EmperyaUzm Pazannda Teni Bir Mal: İnsan Beyni • Sosyalizm ve Özgürluk M. NURİ GÜL • FKF Kongresinrte Millî Demokratik Devrim Stratejisi Kabul Edildi • Devrim Şehitleri: Rosa Luxembonrg Karl Liebknecht haz. R. N. İLERİ • Küba Devriminin 10. Yılı. Adres: Babıali Cad. No: 29 Cağaloğlu İST. Abone vıllık 40 T.L. l«t. 11.1.969 Cumburiyet 533 İİH ÖLÜM Çok seveill böyügijınüz: Gazi Eğiiim Enstıtüsü esM öğretmenlerinden •••• •••• «•a* • ••• •••• ••«• HASAN AYPIN ÖRENGtL (1910: Dimetoka 1969, Chicago) Ocak ayjnın başlanr.da Ame rka'da hayata gözietini yum muştur. E}i, Çocukları ve Tomnlar» CH1CAGO TRABZON BERLİN ELGİN Cumhuriyet 536 Mevlidi Kıymetli aıle büyüğumüz ve babamız Abdulvahit Sağlam Vefatının birinci senei devriyesi münasebetiyle aziz ruhuna ithaf olunmak üzere 15 ocak 1969 çarşamba günü (yarın) ikindi namazını mütaakıp Şişli Camii Şerifinde kıymetli ehli Kur'an ve mevi lidhanlar Hâsan Akkuş. Zeki Altun, Ibrahim Çanakkaleli, Aziz Bahriyeli. Camiı müezzini Selâhattin ve Doğan Eskışehirli iştirakile okutulacak mevlidi şerife akraba, dost ve arzu eden din kardeslerimizin teşrifmi rica ederiz. / EŞİ VE ÇOCUKLARI Cumhuriyet 526 Cumhuriyet 525 MEVLIT Ailemizin kıymetli büyüğü, sevgılı babacığım, rahmetli Bu iki akım arasmdaki sürttlşme düzen meselesini ortaya çıkanyor. Yani düzen meselesi, aslında, ancak bu iki var olaralc, bırbirleri ile çelişmesi sonucu ortaya çıkıyor. Şimdi bu gerçeği görmeyip te düzen meselesini, sayın Demirel'in devlet özgürluk anlajnşlarına sığmıj'an husus" rı tasliye meselesi olarak ele alırsak, düzen meselesinin künhüne inememiş oluruz. Bu da bizi mevcut Anayasa ile zıtlasmaya götürür ki, işte sayın Demirel bunun kurbanı olmaktadır. O StSTEM TARTIŞMASIMN »UHKÜMtYE'.t: Sayın Demirel'in Dördüncü Kurultayına getirdiği Ihtilâld tutumım en korkunç konulanndan birisl da sistem münakasasını kapatma eğilimidir. Kendilerine göre, s * ten Anayasamız sistem münakasasmı kapatmışmış?Sayın Başbakan tilrlü üretim biçimleri ile ve dünya görüşlerl ile flgili olarak «derebeylüt yaygm otoritesi merkeai farallıklar mutlakıyet otoritesi burjuva demokrasisi, sınıf eğemenliği iktiri'.n» aşamasmdan «çağdaş der^kratik devrim» aşamasına nasıi gelindiğini merak etmiyor. Şimaı fipmokrasinin hangi safhft^ına» olrtujıımuzu burarian , sosjal aıuhtevalı rejunlere bir AVNİ ZEREN'in ölümünün ikinci yıldönümü münasebetiyle aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 15 Ocak 1969 Çarşamba günu ikindi namazmdan sonra Kızıltoprak Zühtü Pasa Camiinde Mevlidi Şerıf okutturulacaktır. Arzu buyuran sayın akraba, dost ve dın kardeslerimizin teşriflerini rıca ederim ZEREN Ailesi adına Oğlu: Ali Yüksel Zeren (llâncıhk: 792/530) ficı bir kayıp Müberra Cin'in eşi, Gülen Üstünel ve Sezen Jab ban'ın babası, Neriman Dereli'nın amcası. Nıgâr Özan Fehmi Gener ve Mehmet Tanal ile Ayhan Tanal'ın eni!j tesi, Profesor Besim Üstünel ve Galip Jabban'ın k? yınpederı. Lâle Şehrıyari, Tunç Özan, çiğdem Çilsal v Gülden Tanalın eniştesi, Eren ve Ekin Jfabban'ın bin cik dedesi Galatasaray Lisesi Eski Edebiyat Öğretmeni ve Müdür Muavini sevilen hoca ve iyi insan flCI KflYIP T.E.D. Ankara Kolejinin Lise kısmı Müdürümüz, değerli Maarifçı kaybetmiş bulunuyonız. Ailesınin. yakınlanmn acısını paylaşır, Tanrıdan rahmetler dıleriz. (Cenazesinin bugün öğle namazından sonra Maltepe Camünden kaldınlacağı duyurulur.) Ankara Kolefl Tesisl Genel Miidürliifii . 2Uö) o37 Mesııd ERGtNSAV'ı RECAÎ CİN vefat etmiştir. Cenazesi 14/1/1969 Salı günü ikindi namazından sonra (14.48) Şişh Camünden aiı narak Feriköy Mezarlığındaki aile kabnstamnda top rağa verilecektir. Aî I Es ı MANAJANS: 99 543