20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT de Birllkte Yaşama» oldugunu her fırsatta söyleyip durmaktadıriar. Resml Sovyet görüşü bu olduğu gibi. Sovyet Deviefler Hukukçularırun açıklamalarınria da kalkış ya da varış noktası hep bu ilkedir. Bu konuda çok bo! olan Sovyet açıklamaları a rasında, Washington Sovyet Elçiliği yetkililerinden birince, bilimsel bir toplantıda yapılan tanımlama şöyledir: cBarış içinde birlikte yaşama ilkesi evrensel olmahdır. Bu ilke, küçük ya da büyük her devletin, hiç bir dış baskı olmaksızın, kendisi için neyi uygun görüyorsa onu seçmesi ya da komşulanndan OTÎU alabilmesi temeJine dayanmalıdır. Birlikte yaşama ilkesi çunları zorunlu kılar: Değişik sosyal sistemlerin varlığı; her halkın, kendi ülkesinin siyasal ve sosyal sorunlarıyla bağımsız uğraşma hakkının tanınması; başka devletlerin eğemenliğine saygı; başka ülkelerin iç iş.'erine karışmazhk ilkesinin benimsenmesi; bütiin uluslararası sorunların görüşme yoluyla çözümlenmesi.» (Victor P. Karpov, «The Soviet Concept of Peaceful CoExistence...« The Soviet Impae on Inıernational Law, derleyen Hans W Baade, New York, Oceana Publ, 1965, s. 1420;. Çekoslovakya'nın işgalinin ve Çek hükümeti üzerinde zorlaraa yetler Birliginin bugünkö davranışını, kendl sözierıyle, üç yı) öncesinden nasıl kınadığını gör mek. traiikomik bir etkı var maktadır. i EAIİİI 2P6 8 CUMHTTRÎYET Prof. Seha L. Meray (Siyasal Büsüer Fakültesi Öeretim Üvesi) Talkın ve salkım Sovyetier Birliği, devletıeı nukukunun yerieşmiş ve herkeh e bilmen ilkelerini yeni bir ke Y şifmiş gibi, Batılılara karşı sa vunurken; bağiantısız Üçüncu Dünya Devletlerinin Bandung, Kahire ve Belgrad bildirilerinde bu ilkeyi benimsemiş olmalarını her zaman gürültülü bir şekil de selâmlarken; 'Birleşmiş Milletlerdeki bütün tartışmalarda bu ilkeden başka bir şey görmek ıstemezken; eğemenlik, bağımsızlık, eşitlik ve iç ışlere ka rışmazhk üzerinde neredeyse kimseye söz bırakmazken, bu güzel sözlerin, kendisinı dngrudan doğruya ilgilendiren durum larda nasıl uygulanacağını, gerçek değerlerini ya da değersiz liklerini Çekoslovakya olayında göstermiş olmaktadır. Başkalarının güttüğü enıperyalizmden bu kadar sık ve çok lâf eden Sovyetler Birligi, kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman kaba kuvvetten başka birşey düşünmeyen, Marxıst ter minolojiye uysun ya da uymasın emperyalist bir büyük dev let olduğunu, tek yanlı hıçbir kapitalist propagandasının beceremeyeceği açıklıkla ortaya koymuş bulunmaktadır. Soyut, kuramsal ve katı doktriner modeller kurma güzelliği, uygulamadaki gerçek, somut ve çirkin olayları görmeğe engel olmadığı sürece buna da şaşmamak gerekir: Pravda. 21 Agustos Iiiti8 de şöyle yazmamış mıdır: «Batı emperyalistlerinin Varşova Paktını içten yıkma teşebbüsleri başarısızlığa mahkumdur. Çünkü üye ülkeler sosyalizmin s^iecegi ile ilgiü ortak sorumıUİuk taşımaktadırlar. Marxist Leninistler diğer ülkelerde sosyalist eserlerin mahvolmasına izin veremezler. Ideolojrk yönden, barış içinde yaşama diye bir şey yoktur ve olamaz.» Stalin'e, Papa'nın bir ban? me lajı gönderdiği söylendiği za Ulusunun öte yandan, Varşova Paktın» katılmıs devletler, Andlaşmanın l'inci maddesinde uyuşmazlıklanıu banşçı yollardan çözümlemeyi kabul etmektedirler. Andlaşmanın 4'üncü madd'esinde, «Taraflardan birisine TS da birkaçına. Avrapa'd» bir j a da bir grup devletçe yapılacak silâhlı s*Jdın karfiiinda», üye devletlerin tek başlarına ya da birlikte meşru savunma haklan olduğu belirtilmektedir. Oysa, Çekoslovakya olayında görüien. bir kadeı Varsova Paktı üye devletler) birliklerinin Çekoslovak}ayı işgalini prolesto eden «tençler Rus tanklan önünde havraklannı yanya indiriyorlar. yeti içinde hareket edeceklerinl bildirirler.» Görüldüğü gibi, Varşova Andlaşması, taraftarlarından birinin egemenliğini ve bağımsızljgmı çiğneme, iç işlerine karışma hak Ugal Çek halkı zaman umın Unk ttıtünde, köşe basında meydanlarda bekleçen Ruı askerleriyle tartifiyor, fllkelerinde ne aradıkJarını yorlardı.. grup devletin, mütteıikieri olan bir devlete karçı si'.&hlı »aldıneıdır. Daha da önemli olan, Andlaşmanın 8'inci madtfesidir: «B»gıtlanan Taraflar, birbirlerinin ba£ımsızlıklarma ve eğemenliklerine saygı v> iç iglerine karısraazlık ilkelerine baglı olarsk, aralarındaki ekonomik ve kültürel ilişkileri daha da geliştirmek ve gaglamlaştırmak amarıyia, dostlvk ve ifbirlifi zibni içinde birlikfe yaşamo,, kını vermemektedir. Tass'ın bildirisinde »özü geçen andlaşmalar araoında, öyle anlaşılıyor ki, isgalci devletler, Birleşmiş MilJetler Andlaşması ile Varşova Andlaşmasını pek «Andlaşma» saymamaktatfırlar. Kaldı ki. Tass bildirisi de, işgalcilerin «Hayatî menfaatîerinin» söz konusu olduÇunu açıkça söylemiyor mu? Sovyetler Birliği ve «Sosyaliit» devletler, dış politikalarının temel ükesinin «Barış içinlann, Barış îçinde Birlikte Yaşama ilkesinin hangi unsuruna uygun düştüğünü sormak boşunadır. Bu arada, Sovyetler Birüğinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1965 toplantısmda öne sürdüğü «İç Işlere Kanşmazlık Bildirisi» ni kabul ettirmek için nasü çalıştıŞını, neler söylediğini hatırlamak; A/RES/ 213 (XX) sayılı Genel Kurul kararıyla kabul edilen bu bildiriyi bugün yeniden okumak; Sov "Barış VV'enceclas meydanını doldoran Çekler. Svoboda, Dubçek ve Çernik'ten haber bekliyor göz önünde soğukkanlıhkla tutarak, Çekoslovakya'nın kaç askeri olduğunu iyice hesaplamışlardır. Budapeşte'de 1956 daki Sov. yet tanklarını, 1957 Ekimınde hır Spatnik başarısı unutturmuştu. Prag daki Sovyet tanklarını bütün Sovyet yapma uyduları kolay kolay unutturamıyacaktır. man, şöyle cevap vermiş: «Papa' nın kaç askeri var?» Öyle görünüyor ki, Sovyetler Birliği ve ortaklan, termo nükieer sılâhlarla donanmış bir dünyada, Biafra'daki büyük jenosidi görmezlikten gelmede direnen dünya uiuslannı; her şeyden önce kendilerine yapılacak teknik yar d'.ma bakan Uçüncü Dünya devletierini; Vietnam batağına gömülrrîüs, elleri kirü bir Amerika'yı; kültür ihtilâli hengâmesine kendisini kaptırmıj Mao Tse Tung'u; bir vetoyla felce uğratılabilecek Birleşmit Milletleri Yarın: Nedcn Çekoslovakya?.. Dişf Bond MOOESTY BLAISE E..1EVET uuCUM BİC OLMAL1 tSTANBUL Acıhs ve DIT Gıinavdın (Iı Köve haberler Günavdın (II) Haberler ve hava durumu N Bavram'dan türküler Tftnııbuida bueün Kücük İlânlar Hafif Batı müzl« Beraber ve solo sarkılar Pivano aololan I Ev icin R. Rifden sarkılar Arkası varm Ara haberler Okul radvcsu Minvatür müzik Beraber ve solo sarkılar Ara hsberler N Mercanh'dan türküler Darvas ve arkadasları Gnzide Kasacı'dan sarkılar Haberler N İnnaD'tan ttirküler Reklâm Drosramları G Ersel'den sarkılar Radvo ile Fransızca (35 den) Hafif sarkılar Aziz Sensesden türküler Ara haberler Okul radvosu S. Yastımar.'dan türküler Radyo Yavlılsr tooluluiu Erkekler faslı Ara haberler Köv odası Yurdun sesi Reklâm tjrofframları Haberler: hava ve vot durumu Kücük ilanlar Pl^klar arasmda Bir varmıs: bir vokmm Seçlcrivle ünlülerimiz TİJrküler Soor Sarkiîar 24 saatin olavları Oda müziâi Bilim ve î e n M. Yıldınm'dan sarkılar Reklâm orosramları Haberler Cesitlemeler Özetler: orosram: karann İSTANBUL İL RADYOS" Acılu ve croeram Difkoteeimizden Kücük konser Genclere müzik Senfonik müzik Hafif müzik R ile İneilizce (35. der») Aksam konseri Genclerle beraber Fransızca sarkılar Hafif rmızik Gece konferl Caz sattti Hafif batı müzlil Proertm ve kacanıı > I I i ı i I ı 1 23456789 IUKARIDAN AŞAGIIA: hareketi» mânasına iki söz. bir 1 «Alt tarafı kapalı değil harfin okunuşu. 7 Çevrılince veya sonradan o hale gelmis rfu «tıpış tıpış git ve hemen rumda» mânasına iki söz. 2 içerive cir'» anlamına iki llâve parçayı berbad hale getiI 2 3 4 5 6 7 8 0 emir arka arren (iki söz). 3 İki kişi ara İVC\A\F\AM/ \C\£Vil kaya belirir. 8 smdaki anlaşmazlık sonucu or İstediğin» taya çıkan çekişme (eski terim), nail olan kıraevliyaya vaadolunan sey. i liçe (iki söz). Tersi «yarım düzineden bir faz Çevrilinc» la içki dağıtma karşıhğı iki sözdür, ikinci söz eski terimdir. kendisine iba5 Bir çesit oyun aracı, hanımiet edilen beların kulaklanna taktıklan. 6 Dıınku bulmacanııı Hrir, dudak (e««Fazla miktarda olmayan rüzgâr hâlledilmis sek\l : ki terim). Tiffony Jones TIFFANY JONES SOLDAN SAGA: 1 Yakında bizım rieniz tezgâhlanmızda da yapılahUeceği biidiriien bir savaş gemisi çeşidi (karma soz). 2 «Çift sayıda tesadüf olarak başa gelmiş felâket» anlamına iki söz. 3 Rahat bırakmayıp kendinden bıkmış hale getiren (iki sözdür ilk söz eski dilde bir kelimedir). 4 Tersi «küçük çocuk» mânasına bir eski terimdir, sonuna bir «T» getirıürse «hızhlık» kargılığı bir söz belirir. 5 Nota, «çift sayıda oiarak bir hareketi kabul etmeme işi» mânasına çift sö2. 6 «îşkence çeşirii hakkinda kafa yor!» an'.amına iki sözlü bir emir. 7 Tersi bazı binek vasıtalarında bulunur, esinti halindeki hava oynaklığı. 8 Büyük lutuf, bir harfin okunuşu. 9 Çevrilince «kenarsız şap ka» olur. UONKÜ BULMAIAMN HALUIDtLMlö SEKLJ NASIL HAJLLEDILECEK VukandaJd rakamlı balmacada *»dece 4 tane anantar (ipucn) ve 8 tane soouc vardır Bo$ kalan 12 karenin içine 1 deo 9 a kadar uygun birer rak»a> koyarak ve toplama. çarpma, çıkartraa. bolra« («notlerine dikkat ederek «oldnn sağa ve yukarıdan aşagıya hnlmarada gösteriieo sonuçları bulunut. Bna* vaktinizi alır ama. boa vaktinizi bosca reçirmiş olursuıms. uı * I OTB.İ.BİC ' r Z U U U L A D RlJQ [SİM1M LİlfeSUN v ^İUTiŞAMlNrvEE Ö KÜÇİJK GeU. KÖİÜNVe B^mHHk««aııı«ı««««««««Kait««B«««««««««p "V« TMRJTAM.E 1 IB î««ll • Jjfi • B 1' • f • ' 1 BUDİN KÖPRÜSÜ DENIZ GURBETÇILERI HALİKARIMAS BALIKÇISI Ali Barut, « Haltetsin hocalar. Een o züğürtlüğümde bedavadan yetmiş kilo et bu'ayım da, bir iki aydır et yüzü görmemiş. küçüklere yedirmejeyim ha? Defet onların boş lâfmı. Neredeydim? Ha. kaplumbağayı arabaya yükledim. Ben de bindim. Şu kadar et, bu kadar et diye kamlumbağanın îuratına bakıyordum. Aaaa! Kapîumbağa ağlmaya başlamsm mı? Hem de bana baka baka yalvarıyormuş gibi. Ön ayaklarıyla gözlerini silebilse, suratı tıpkı rahmetli nineme benziyordu. İçim bir tuhaf karıştı. Acaba ara banın sarsıntısıyla bir yerini mi incitti diye onun dört yanına baktım. Bir de arkasmda ne göreyim? Koca bir yumurta. Yumurtlamış bre arkadaşlar. Bi liyordum, bir değil birkaç \umurta yumurtladığını onların. Bir uçurumun kenarından. aşağıda deniz kıyısı kumsahna bakıyordum bir gun. Kaplumbağaların çıkıp kumsala yumurtladıklarını görmüştüm. Eh ne olacak? Ninem gibi ağlayan zavallı lohusayı götürüp nasıl boğazını kesecektim? Allah belâsmı versin kaplumbaeanm da. yumurtasmın da, dedim. Gene arabacıyla beraber indirdik kaplumbağayı bir kumsala. Yumurtasmı da koydum gözünün önüne. Sen sağ ben selâmet: Arabacıya da parasını verdim. Güya eve yetmiş kilo et gö*ürecektim. Üstelik bir de arabacıya hemen hemen cebimdeki bütün parayı toka ettim. Eh ahşverisdey dik.. Gitüm kayığı demirlemiş olduğum yere. Bastım kürekleri, efkârh efkârh bir türkü dahettim. lş te o kadar» dedi. Karabatağın sesi bir megafon gibi öttü: «Yahu hepinizin ne olduğunuzu biürim. Artık yetmişimde sizleri kendimden daha iyi bilirim. Bir yufka yüreklilik tutturmuşsunuz. Kaplumbağa yavrularını tutup içlerini oyup, kaplumbağalarm boş kabuklarından çocuklarmıza beşik yaptığmızı bilirim.» Ali Barut, Karabatağın sözlerini kesti: cVallah Karabatak Amca. Kaplumbağa yavrularım beşiklik olsun diye öldürmüşümdür. Ama tâ o söylediğim güne dek ağlayanına rastlamamıştım» dedi. Karabatak; « Sus be Ali! Bahkları tutar da pi jirır, âfiyetle yersıniz. İyi ki bahklar tutuiunca ağ lamıyorlar. Kuzu, koyun demezsiniz, kebab diye ısgara diye yersiniz. Hepinizin de, kendinin de ne mal olduğumuzu bilirim. Bu sabah çoiuk çocuktan ayrıhşın yürek yufkahğı sürüyor daha içinizde» dedi. Her ne kadar rüzgâr pek cansız, yelkenler de sarkıyor idiyse de kayıkJar gene de saatta iki mil kadar yapıyorlardı. Böyiece süngerci filosu Istanköy Adasının, o AyaFuka doğrultusuna yavaş yavas ulaşmışlardı. Uzakta Datça'nın Tekir Burnunun önüne, Ponent (meltem) rüzgârı cam gibi durgtın denJzin yüzüne yoı kilim'eri gibî koyu mavi tlrpertiler '.;za'ı/ordu. Meltem bir gelse, yelkenler şisckor, gkuta'ıar gerilir kayıklar silkinerek Ueri fırlardı. Ama uzaktaydı daha ponent. Ama meltemin esmeye başladığı rüneyden yavaş yavaş rüzgârsız ölü dalgalar sallana sallana gel meye koyuldu. Hava da boğucu bir hamam halvetine döndü. Soîuganlar kabardıkça kabardı. Ayı gi bi dalgalar, kayıklarda ne varsa kırmayı. Vıkrrıayı tasarlıyorlardı sanki, birbiri ardmca sendeleye sendeleye geliyorlardı. Sanki bir dev direkleri tepelerinden tutuyor ve tekneleri'Oİarca gücüyle sağa, so ]a, her jana sarsıyordu. yelkenleri çarpıyor, makaraları gıcırdatıyordu. îyi ki denizciler kayıkCarda ne varsa yerlerine sağlamca bağlamışlardı. Yok sa variller. dalgıç takım taklavatlan, ambarlarda ve güvertelerde, bir yandan bir yana yuvp.flamrak, alabanda'lara <9) çarpıp onları kıracaklardı. Dsnizciler, «Yahu ters karantı'ya (10) çattık!» diye bağırdılar. Insanı huysuz eden bir musibetti bu. Denizlerde uzun sürerse, adamı çıldırtır tım.arhanelik ederdi. Çünkü rüzgâr olmaz ki ye'ıken işlesin, kürek de çekilmez çünkü dalga başları kürekleri skar moz'lardan (11) çıkarır. ya da koparırdı îstanköy'ün bin yüz metre yüksekliğindek: Pipera dağının yalçın kayadan ibaret güney yamacı, güneşten kızmış. fırın ağzj gibi denize ısı hohluyor, ve gelen meltemin rüzcprını karşıliyor. ama meltemin üfürdüğü dalgalar] durduramıyordu. Bunu bütün denizciler biliyorlardı. Hepsi alesta idKer, gözleri Ateşoğlu Murat Reis'ın dudaklarına bskıyordu. Seçtikleri kaptan oydu Murat Reıs, •Motoru işletin» dedi. Birkaç kişi depozitonun makina daire sine seğirtti. Birkaç denizci de yelkenleri EHrmaya koştu. Hemen eksozun patpat etmesiyle beraber fi lo 0 ters karantıdan sıynlıp çıkmaya bsşladı Az sonra püfür püfür esen meitemde herkesin yüzü güldü. Alişin yanında oturan Karatabak, yüzünü rüzgâra vererek, «Hey! Dünya varmış! diye ün.'edi. Zaten Davut Reis. Alişin yanından pek ayrıimıyorciu. Eski denizci biliyordu ki ssbahın az çok üşütüeü serinliğinde ve ilk gün, siftah denize açıian gence, deniz ne de olsa soğuk gelir. Deniz. çocnğu ne kadar can evinden çağırsa da. yeni deniz gurbetçisi içinde bir yoksulluk. bir garipsilik duyar. Davut Reis, Alişe İyi ki Karakulak ensene yapışmadı. Herif deniz ağası Çok dclikanlı boşd'.ı o kerata» d di. Ama birden. «Ha bak bak ne oluyorl» diye eliyie denızi işarpt etti. Orada bir uçar balık havalanmıştı. Güneşte küçük bir gök kusağı fırıldattı kendi gövdesine. ve . ok gibi dümdüz bir çizgide uçtu. Balık, fıgıldaya fısıldaya gelmekte olan bir da.'ganın yeşii göbegine cumbadak saplandı. «Avcı balık var galiba» diye seslendi biri. Başkalan da. «Galiba Lambııko'lar '12) uçan balıklara saldırıyorlar» dediler. Bu denilir denilmez, koskoca mitolojik surath lambuko.'ar deniz yüzünü yelleleriyle her yönden kesmej'e koyul dular. (Arkası var) A NK AR A 1 Acıhs ve nrocraru Günaydın (II Köve haberler Gıinavdın <U\ Haberler ve hava durumu Sabah müziSt Ankarada bueün Kücük ilânlar Her t?1den Hafif Batı müziSI N Tüfekciden türküler Ev İcin Sabah konseri Arkası v^rın Arn haberier Okul radvosu Hafif müzik S Teâmen'den sarkılar ^ Balete caerı » Ara haberler Hacer Bulustaıı türküler Kıbrıs saatı Kücük ilânlar A Senozan ve G. GökseKien sarkılar Haberler Hafif müzik Reklâm troeraml»rı Pivano soloları A. Zeneer'deu urkılar Plâklar araımds Ara haberler nkul radvo»u irküler zecldl ile Fransızca (95 d t n ) Albümlerden »ecmeler Ara haberler İncesaz Köv odası Reklâm protframlan Haberler ve hav« durumu Küük ilânlar N. Yılmaz'dan türkfller Bir varmıs: bir vokmuı Erkekler TooluluSu Birlikte düsünelim Kücük konser 24 saatin olavları Ovuıı havaları Anadolu düsünürlerl G. Sövler ve K Öncan'dan sarVılar Cejitli miizik S Okus'Un tUrkOte Haberler Cac* kooturt Gece muzljrl ö kao«nıı AyipTlR SOVLEAIES'I KHKiDIM 5AA1AKJ ABAB4SIMA r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle