20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKİ 27 Evlu] 1968 CUMHTOÎYET KUISAl UCRET Halil TUNC TÜRKİS GENEL SEKRETERÎ bulunuyor. Nazari olaraK tüm yurttaşlara tanınan «yoksulluktan kurtulma özgürlüğü» nun pratikte ne aolam ta^ıdığı asgari ücretler konusunda yapılacak çalışmalarm sonucu ile ortaya çıkacak. Gerçck kalkınmanın ana ıınsuru, çalı^anlara, gelir ağılımında yaptıkları işe uygun ve insanlık haysiyeti ile bağdaşan bir pay sağlamaktır. Tiirkiye'de bu pay ne olacaktır?.. Bugünlerde enine boyuna go'rüşülmeğe başlanan konu budnr. I?çne ve ailesine insanca >aşamasını mümkiin kılacak ve insanlık havsiyeti ile bağdaşacak bir ücret ödenmesi geregi zamammızda dünyanın pek çok ülkesinde artık tartışma konusu bile olmavan temel ilkelerden biridir. O kadar ki, Batı ülkelerinin çoğunda bu pay «kulsal ücret» adı ile anılmaktadır. Asgaı.' ücreti, diğer bir deyişle kutsal ücreti, ekonomik ölçülerin ötesinde tosyal bir ücret olarak kabu] etmek gerekir. utsal ücret olarak anılan ve temeli, işçiye insanca yaşayabileceği bir ortam yaratmaya davanan ücret, tarih boyunca önemini korumuştur. Roma'da İmparatorluk devirlerine dayanan asgarî ücret konusu, Fransa'da ilk kez 1793'de ele alınmış; tngiltere'de devlet, madrn lskolu >da işçinin istismannı önlem»k için tespit ettiği asgarî normlarla ücret düzenine müriataale etmiştir. Yeni Zelânda asgari ücretleri kanunlaştıran ilk ülke olmuştur. Tarihimizde de iççi ücretlerine ilk devlet müdahalesini 18. yüzyıl başlannda görmekteyiz. 2 Şaban 1226 tarihindeki bir fermanda işçilerin ücretleri şöyle b*Hrlenmişti: Nacca. Kalfası 110 para, Kârhaneci 110 para, üstad sicili 90 para, alânedcar 90 para, vasar neccar 8n para, ba>agı neccar 70 para, usta anrangoz 80 para, neccar şakirdi 45 p»ra, sıvacı işçi başı 110 para, üstad kalemkâr sıvacı 95 para, bayafı kalemkâr sıvacı >O para, bayagı sade' kâr sıvacı 70 para, sıvacı şakirdi 45 para, sernekkaş.m 100 para, üstad kalemkâr nakkas 95 para, bayagi kalemkâr nakkas 85 para, nakkas 70 oarj, ııakkaş şakirdi 70 para. ULUSLARARASI ÇALIŞMA TEŞKILÂTIN% GÖRE: Ulusal düzeyde, ülkelerin çoğunca alı. nan tedbirlerin, 1919 yılında Uluslararası Çalışma Teskilâtı (ILO) nm kuralması ile ulusal sınırlan m m bir nitelik kazandığını gönnekteyiz. Asgdrt s n ücret, ya da kutsal ücret konusu, artık uluslann kendi sınırlan içinde çözümleyecekleri bir problem olmaktan çıkarak uiuslararası bir sosyal politika olmuştur. İşçi, işveren ve hükumet yetkililerinin ortklasa temsil edildikleri Uiuslararası Çaiısma Teşkilâtı (ILO), her şeyden önce «işçinin ve ailesinin yalnızca geçımıni temin eden ucret, insanca. yaşambya yeterli Ucret degildir» diyerek konuya açıklık getirmiş, bu yönde sarfedilecek çabanın «ışçmın insanca yaşaması için yeterli tfcrete sahıp olması» kriterinden hareket etmek gerektifinı beiirlemfştir. Uiuslararası Çalısma • Teşkilâtı aksi tatnm t e davranısların sefaletin kavnağı olacağinı belirtmiş ve «sefaletin olduğa yerde refalun tehlikede olduğu» gerçeğini ortaya koymuştur. Çalısma Teşkilâtı bu konuda o derece ileri bir sosyal görüş getirmiştir kl, «bir işyeri eger bir işçiye insanlık haysiyetine yarasan ve insanca yaşaması için elverişli bir ucret ödemiyorsa o ışyerının kapatılmasının makul ve normal» kabul etmiştir. Avustralya, ILO'nun bu görüsünü benimseyeı. ve uygulayan ülkelerden biri olmustur. T ürkiye üe karşı karşıya bir asaması kalkınma savaşımn önemli meğe imkân yoktur. Bngün ban çevreler insan emeğini bir mal saymakta ve herkesin elindeki malı istediği şekilde satabilme serbestisine sah'p olduğu gibi çarpık bir mantıktan hareketle, eme fin de hangi sartlarla ve ne karşılığında olursa olsun, satılabileceğini ileri •nirmektedirler. Oysa insan emeguıi bir mal olarak görmeğe ne hukuken, ne de fiilen imkân vardır. Çünkü emek, insan deiiğimiz tüm hukukun sahibi ve konusu saydığımız mevcudiyetten aynlama». Tiroid kanserini tedavi eden bir ilâc bulundu Hazırlayan: Vecdi KIZILDEMİR ısmen çurumüş olan hasta bir çene kemiğinin kendi kendini tamamladığıru, kemik örgütünde ve iskelette kalsiyum noksanlığmdan meydana gelen yumuşaınanın, tedavi sonunda tekrar kat'î hale dönebildiğini, ilgili doktorlar bıl dirmektedirler. Mal sayılsa bile nsan emeğini bir mal sayma mümkiin olsa dahi bunu diğer mallarla kıvaslama* hatalı olur. Çünkü, insan emeği hayatı ile ve zamanla sınırlıdır. Boş geçen her an, emekten istifade ve fırsat imkânının kaçması ve ayni zamanda işçisinin ihtiyaçlarının artması demektir. Işçi işverene her geçen günle heder olmakta bulunan emeğini arzetmektedir. tşçi için her geçen boş gün bir daha yerine konulamıyacak bir zivandır. Bunu bilen îşçi ilk fırsattan istifade ile bir işe ginnek ister. Halbuki, işveren için boş kalma tehlikesi aynı derecede büyük degildir. ::: Çünkü işçi. bir gün çabşmadığı zaman bile aç kalabilir. Fakat sermaye sahibi olan işveren ancak uıun müddet sermayesinden sarfetmek zorunda kalırsa esaslı bir zarara nfrayabiJir ki. bu durnmu işçinin durumu ile karşılaştınlamıyacak dederecede kuvvetlidir. Bu sebeple işçinin, asgari ölçüler içinde, ücretinin tesbitini mukavele serbestisine bırakmak veya arz talep kaidesinin insafsız çarkına terketmek, işçilerin daima işverenler menfaatine olsrak ıstırap çekmeleri sonucunu dofurur. K t K Tarih boyunca Bu konuda Amerıka'da bır tıas taya uygulanan yenı usul tedavi de tamamıyle yenı k°şıflerden sayılan bır hormondan ufak dozda verılmektedır. Bu hormonun adı «Thyrocalcıtonin» dir. Domuzlann tıroıd bez.lerınden alınan bu hormon kansere sebebiyet veren paratiroid bezlerinden alınan bu hormon, sebebiyle iskelet sistemini zayıflatarak kan akımını arttırmaktaydı. Hasta, beş ay evvel oiüm halinde iken, tekrar gorevıne başlamik üzere hastahaneden henüz aynlan bır erkek bğretmendir. Kore asıllı ve Nih şehrinden, Dr. Charles C.Y. PaJc, hastalığın, (evkalâde bır şekilde gerilediğıni ve fakat hastanın zaman zaman kanser kontrolü için hastahaneye tekrak gelerek kontroldan geçmesl gereğinden bahsetmiştır. Kendisiyle yapüan bir telefon konuşmasında Dr. Pak, hormonal tedavlnın hastaiığı tam manâsiyle ortadan kaldırmadıgını, zira bu hastalığın sebebinin ne olduğunun henüz bilinm^digini belirterek, «Hasta aylarca evvel ölmüş olmalıvdı. halbuki nâlen son derece iyi dururadadır ve bayat dolu olarak kendi mesleğiyle ufraşabilmektedir» demiştir. AIRLIGHT Pasadena, California'daki ElektroOptik Sistemleri Şirketinin ilim adamları, Airliçht cihazının ilk modellerinden biriParatiroıt Karsınoması adıyle sini çalıştırırken gdrülmektedirler. Bu cihaz ZZ5 kilogram ağıriığınisımlendırilen bu kanser türü, her dadır ve bir futbol alanını gündüz ışığına boğabilmektedir. Yerde türlü klâsifc Uâçlara ve kalsiyumla olduğu kadar uçaklarda da knllanılabilmektedir. radyoterapiye karşı şiddetli bir direnç göstermekteydj. hyrocalcitonin, İnsan sıstemleri için 1961 yüına kadar meçhul bir hormondu. Kanada'Jı Doktor Harold Kopp, aynı yü içinde hayvanlarda bu hormonu buldu. 1953 yılında ise, Dr. Paul Munson, tiroit guddesinin ense kökünde, bir hormon kaynagı olarak bulundugunu tesbit etti. Doktorlar, bunun ücinci ana tiroit hormonu olduğunu ve diğerlerinln İse paratiroit hormonu olduğunu lfade etmekteydller. ,. , Kamu çıkarlartnı çiğnemek pahasına rekabetin şartlarından faydalanan gözü açık insanlann faaliyetlerinin dikkate alınmamasıdır. Bu insanlar bugün fert halinde çalışıp alabildiğine kazanmakla yetinmeyip, tröstler, karteller şeklinde türlü birleşmeler vücuda getirerek piyasalara hükmetmeğe başlamışlardır. öyle ki. işçinin sendikalaşması dahi bunlarla mücadeleyi imkânsız bir hâle getirmiştir. Bugün çok kere kamu menfaatlerini çifnemek pahasına, aşın kazanç hırsı ve bu hırsı k6rükleyen insafsız ekonomik hürriyet, toplumda çalışanlann sefaletini doğurmaktadır. Toplumda adalet duygusunu zedeleyen bu gidişe «dur» dcme görevi devletindir. Devlet, adaletin zedelenmesini önleyecek tedbirieri alacaktır. Bu tedbirlerin basında, asgari ücretin işçinin insanca yaşamasını mümkün kılacak bir şekilde belirlenmesi gelmektedir. A ve talep kanununun insafsız çarkına terk etmek kadar vahîm bir diger husus da, serbest sgarî ücretleri aözleşme serbestisine, a n •••• •••• •••• :::: :::• •••• »••• • ••a ••*• T! Geceler gündüze çevriliyor Hatalı yoldan ^ dönmeli nrdntnacda Jbax&Be kadar gerçekçi bi» B«ret politikasının belirlenememiş olması etkilerini en rahim şekilde asgari Scretlerde hlssettirmiştir. Yıllarca ücret artışlan tehUkeli gösterilmeğe çalışılmış, tutarlı bir ücret politikasının gelir dağılımındaki ada!etsizlikleri düzeltme araçlanndan biri olduğu gerçeği görülmek isteniimemiştir. Bu dönemi «prodüktivite artışına paralcllik» ilkesi ve buna baglı maksatlı bir propaganda safhası izlemiştir. Asgari ücretierin tespitini prodüktivite artışına baglayan ve Kalkınma Plâmnın da bu görüşten hareket ettiğini öne süren tutarsız görüşün çağunızda yeri yoktur. Asgari ücretierin tespitinde ölçü, sosyal adalet ilkeleridir. Asgari ücret ekonomik ölçülerin ismamen ötesinde sosyal bir ücret, kutsal bir ücrettir. • ••I • ••I ::: Son buluştan sonra, dünyanın muhtellf Ulkelertndeki flâç fabrıkalan saf domuz tiroiti hormonundan Thyrocalcitonin imali çalısmalanna giriştiler. Yakın bir gelecekte bu madde piyasaya ucuz ilâg formu halinde çıkabilecektir. «Anıerukiüi maberjdisleri, son derece güçln int projektöru' askerî ve sivil amaçlar için geliştiriyor» Gaziantep'ten «Şafık Guvenç» 21 Eylül tarihinde bir mektnp yazmış bana.. Mektubun baslığını da «Acı hakıkat, karanlıkta. kalan hakıkatlar» koymuş.. Diyor ki : « Dukkânın onundekı apardumana bir kadın sırtıyla odun tası>or. Koylu kadını dıkkatımi çektı. Bu, bana yabancı gelmedı. Yanına vardım. Bacı, sen Kup Halil'in kızı değıl mısın Sarıtmezere koyunden.. ısmın Ayşe değıl mı? cîevınce şoyle bır bana bakdı. Zaten bır gozu kor ıdı. Kurbanım sen de Şafık değıl misin? dıdı. Evet, dıdım. Baktıra kadın mutesır mutesır gozlerınden yaş akmıya basladı. Hemen elımı saliadım. Vay vay ahlâksız dünya ! Boyle bu kadar mı olacakdm ! Kımın kızıydı bu? Fıransız harbinde, canıyla, malıyla, memleketım, vatanım dıyerek, aç, susuz, dere rfımedı, tepe dımedı, geydı çete elbisesını, bağladı fışeklığıni, ilk olarak kesdı Fıransız askeunin önunu, duşdü halkın onüne, gece dımedı, gunduz dımedı, Fıransız toplarına karşı koyarak durmadı, uyumadı, çarpısdı. Fıransız gazaba gelerek öküzunü ineğini, davar ve kıymatlı esyalarını talan ettı, evını yakJı, yıne Kup Halil Fıransızlardan vılmadı » Okujumuz Savın «Safık Güvenç»in mavi tükenmeı kalemle yazdıfı mektubu burada noktalıvalım.. Küp Halil'in kızı apartmana odun tasısın dursun.. Sule^man Demirel nutuk atsın dursun.. politıkacılar yalan söylesin dursun.. miHonlarca köylü çocugu okulsuzluktan karanlığa sarsın dursnn.. ilkokulu bitiren 100 çocnktan 99'u ne kadar istidatlı olursa olsun dağda davar çobanlığına dönedursun.. 100 köylü çocuğund?.n l'i imam okulundan içeri giredıırsun.. tmam okulundan içeri çiren ak yürekli kövlü çocugu seriat egitiminden geçedursun Biz buçün yoksul köylülerimizin hali üstiine biraz daha açıklama yapmak, birkaç uyancı rakam daba vermek isthoruz : 1965 savımına göre Türkive nüfusunun \üzde 10'ten fazlası tanm kesiminde bulunmaktadır. 32 milvonun en asagı 22 milyonu köylerdedir. Ama ne var ki, tarım kesiminde çalışanlann yıllık adam basına geliri ortalama 567 liradır. Türkiyede toplam tarım çeliri vuvarlak rakam 25 milyar liradır. Türkiyenin millî geliri gene vuvarlak rakam 80 milyar lira... Demek ki Türkiyede hububat. baklivat, meyva, sebze, hayvan, orman ürünleri yetistirerek, bahkçılık vaparak defer yaratan k6ylü vatandaslanmız ki bunlar aileleri ile 22 milvonn tutuyor toplam 25 milvar elde edivorlar. Bu çelirdfn her bir köylü vatandas basına ortalama 1000 küsur lira «eçmesi çerek. Ama aracılar, fire ve zayiat hesap edilirse köylü \atandas adam basına yılda 5«7 lirayla vetinivor. Bu rakamları aklımızda ivi tuttuktan sonra bir de Türkivenin ihracatına bakalım : Türkiyenin ihracatında en önemli yeri tanm ürünleri tutmaktadır. 1964 vılında toplam ihracatımızın yüzde 75,8'i tarım ürünleridir, yiizde 3.6'sı madencilik, yüzde 20,6'sı da sanayi ürünleridir. thracat cetvelinde en basta pamuk'Ia tütün gelmektedir. Ko\lü \atandas memlekete en çok döviz getiren ürünü yetiştiriyor; ama kendisi sefalet içinde yasıyor. Bu ürünü ihraç eden bir avuç tficcar ne kazanıvor? Ege'de bir tütün ekicisinin yılda 225 lira, bir tütün ihracatçısının 2 milyon lira kazandıği rakam rakam daha Snce ispatlanmıştı. C.H.P. bn dâvayı Meclise de getirmek istedi. Ama Adalet Psrtisi tütün dâvasının Mecliste konuşulmasmı engelliverek, meseleyi hasıraltı etti. Simdi bu dâvava daha eeniş açıdan bakalım : Türkivenin kalkınması icin fabrikalar kurmak, sanayii geltatirmek gerekir. Bu isi vapabilmek için dısarıdan makineler ithal etmek lâzımdır. Bu is nasıl vürüyor? Kövlünün alınteri dökerek votistirdi|i pamnk, tütün, fındık, üzüm, vesaire, birtakım aracılar elirle dısarna ihraç ediliyor, bir avuç imtiyazlı kişi bu yüzden arada milvarlar kazanıvor. Ve kövlü sefil yaşıvor. Dısarıdan makine ithal etmive gelinee gene bir avuç aracı bn isi yapıvnr. Kövlünün yetistirdiği tarım ürünlerînin ihracatından elde ettiğimiz dövizleri kullanarak yabancı kumpanvaların mamullerini Türkiyeye ithal edivor; açıktan milyarlarca lira kazanıyor. Ve köylü sefil yasıyor. Köylünün srfaleti gökten inmedi ya! îste bu «emmebasma tulumba» işledikçe kövlünün sefaleti sürecek. ve memleketi kalkındırıyoruz dive orda burda nutuk atan politikaolarla isbirlifi vapan bir avuç adam zenginlestikçe zenginlesecek.. Kövlünün balini dfisünen kim !.. thraç mallarımızın yüzde 75'ini emek vrhrek yaratan köylö vatandaşın ne sendikası vardır, ne sigortası vardır, ne hastanesi vardır, ne doktoru vardır, ne okulu vardır, ne ısıgı, ne suyu vardır; yalnız devlete bir can borcu vardır. Düşman sınıra dayandı mı, çel Mehaıetçik diy^ruz. Ama tetalike •**#** mi, Küp Halil'in KIZI Ayşe gibi ortada kalıp sürünedur.. ki, hi^tbir ger«*k vatans*verin yüreği bvna dayantnaz. Köylümü^ün hesftbı Q.rtadadır : 5 milyon köylü çocugundan 2 milvonn ilkokulsuz, ilkoknlu bitiren 100 köylü çocuğundan 99'u gene okulsuz, ve biri de imam. Ne demişti sevgili Atatürk : Koylu memleketın sahıbı aslisi ve efendisidir ! Atatürkcü geçinenlere soruyoruz : Ne biçim efendilik bn böyle ! Küp Halil'in kızı ile emme basma tulumba Anayasaya göre şciye insanlık haysiyeti ile bağdaşan re İnsanca vaşaması için yeterli ücret ödenmesi İEcesi, 1961 Inavasası'nda da yer almaktadır. Anayasamızın 45 inci maddesi «Devlet, çahşanların insanlık naysıyetıne yaraşır bır yaşayış sevivesi saglamalarına elverişli, adaletlı bır ücret elde etmeler: için gerekli tedbirleri alır» demek *uretiyle konuya açıklık getirmiş, devleti ücrette adaMi sağlamakla görevlendirmiştir. Esasen her toplumda adaletin sağlanması devlete düşen bi görevdir. Toplumda düzen, adaletle saglamr. Bir ülkede herkese, özellikle toplumun ihtlyaçlannı saflavan en önemli üretitn unsumııa hakkını, payını tam olarak vermek, adaletin başta gelen gereğidir. Toplum düzeninin bir haşka şekilde korunamayacağı da muhakkaktır. ücrette adaleti gerçeklestirtneye çalısırken üretim unsuru olan emeği bir mal olarak gör J Sonuç abul etmek gerekir ki, bugün yurdumuzda aefalete en yakın olan Idşiler, emeklerinden baska gelir kaynağina sahip olmayan işçilerdir. İşçilerin emeklerinin onlan sefaletten kurtaracak ölçüde değerlendirilmemesi, yani işçi ve ailesinin insanca yaşaması için elverişli bir asgari ücretin tesbit edilmemesi halinde, «Türkiye'nin kalkınmakta olduğu» sözleri boş lâf olmaktan öteye geçemiyecektîr. Bu durumda, kalkınanın Ttirkiye değil, belli bir zümre olduğu gerçeğini de kabul etmek gerekecektir. Yurt ve dünya gercekleri karsısında Türk işçi hareketinin asgari ücrete başkaca bir anlam verebilmesine imkân yoktur ve olmavacaktır. İİİİ ıs • « K Öâncıltk: 8805/11349 üşman kara kuvvetleri, gecenin karanhk örtüsünün himayesinde genellikle son derece kolay hareket imkânına sahıptirler. Üzerlennden geçen keşıf uçak ve helikopterlerinin boğuk gurultusünu duymalarına rağmen, gece karanhğımn kendılerını hımaye eden en hâkım unsur olduğunu bılirler. Keşıf uçağı pılotunun basacağı bir cfuğme, ânıde son derece guc]u bır projektor ışığını yaymakta ve aşağıda uzanan genış arazı dılımlerıni parlak bır aydın D • •«I SA1ILIK Elka mamulatı, gavetle yeni vazıyette yatak odası takımı ile 10,5 ayak pembe renkte Arçelık buz dolabı ve çamaşır makınesı. Müracaat: 48 62 11 Cumhuriyet 11339 { •»••••••••••• TEŞEKKÜR Aramızdan ebediyen ayrılan, Haydarpaşa Nümune Hastanesi Başhekimi, ve dorduncü cerrahi servisi şefi; Op. Dr. FARUK ÂYANOĞLU nun hastalığının başlangıcından ölümüne kadar yakın ilgi ve ve ihtimamı esirgemeyen, bızzat başında bulunan doktor ve hemşire arkadaşlarına, Başbakan Sayın Süleyman DEMİREL, Sayın İsroet İNÖNÜ, İçişleri Bakanı Sayın Dr. Faruk Sükan, Devlet Bakanı ve Sağlık Bakanı vekili Sayın Hüsamettin Atabeyli, Sayın Dr. Yusuf Azizoğlu, Bülent Ecevit, Dr. Kemâl Satır, Orhan Öztrak; Dr. İbrahim Öktem, Sağlık Bakanlığı Müsteşan Dr. Faruk İlker ile cemze törenine katllan Senatör ve Mılletvekillerine, 19571960 Meclis arkadaşlarına, İstanbul Valisi Sayın Vefa Povraz, Vilâyet ve Emniyet mensuplarına, istanbul Belediye Reisi Sayın Dr. Fahri Atabey ve Belediye mensuplarına, İstanbul C. Bassavcısı Nedim Demirel ve Adliye mensuplarına, Gazeteciler Cemıyetine, Türk Basını ve T.R.T. ye, CHP İl ve tlçe teşkilâtlan ile, Belediye ve İl Genel Meclisi Gruplarma, AP İl, GP Kadıköy İlçe teşkilâtlarma, Haydarpaşa Nümune Hastanesinin vefakâr mensuplarına, Kadıköy ve Üsküdar Adliyesi mensuplarına, B.J.K. mensuplarına; Hastaş Ortaklıklarma; Harb; Malul ve Gaziler Cemiyetine; Mill; Bankalar; ilâç firmaları; okullar; hastane ve klinikler; Belediyeler; dernekler, şirketer, ve mensuplarına; smıf arkadaşlanna; cenaze törenine iştirak etmek; çelenk göndermek; telgraf; mektup ve telefonla unutulmaz acımızı paylaşan; bizzat tâziyetlerini bildiren akraba ve dostlarımıza içten teşekkür ve şükranlanmiîl sunanz. AİLESİ '•«••••••»•VVBB «sımm açiklıyotuziBııelına Sdklambaç ehnasıciır. Happdla. öoklaiübaç bir uıiük. gazöte ondıırmalı pasta i ebnalı^oazete dtur^ınu? bir elma mi vsrilecek?Hangi ?"İ kdar b Manajans: 2783,11303 ELDE KULLA.MLIR Bu Minilight projektörü 900 metreye ısık vermekte \t değiştirilebilen bataryalarla kullanılmaktadır. 1 5 milyon , mum gücünde ışık yaymaktadır. lığa kavusturmaktadır. Gecenin karanhğını kendilerme en buyuk koruyucu olarak gören düşman kuvvetleri de tum hareketlerıyle bırlikte ortaya çıkmış olurlar Şayet arzu edılırse 10 sanıye içinde bu parlak ışıklandırma enfraru) ısıkları halıne geçer ve düşman kuvvetleri izlendiklerinm farkına varamadan takıp edılirler. Aynı zamanda bu sistem bır fıltre ilâvesıyle ültraviyole ç (morötesi) haline gelerek arazi dilimleri üzerine vurulraus fosforesans işaretlerini gösterir. •••Ji •••••••••>••••• •••••••••••••••••••••••••••••••»•••••«•••• Askeri amaçlara uygun olarak gelıştirilen bu sıstem yüksek radyanh ışıklandırma şekliyle ElektroOptik Sistemleri Xerox Şirketi tarafından imal edilmektedir. ırlight (hava ışığı) adı verilen bu sistem görü'.ebilen, GRtPİN LÂBORATUVARI ile infraruj ve ültraviyole ısınları yaymak için orta ağır uPURO TUVALET SABUNU v e çaklarla helikopterler tarafınFAY FABRİKALAR] dan kullanılmaktadır. 75 vathk bir ampulden 600 defa fazla ışık sahip ve milessisi • veren bu cihaz 225 kilogram ağırlığında olup 40 derece'ik bir açı ECZACI halinde ısık yaymaktadır. Bir futbol stadvumu Ü7crinde helikopterle yapılan bir deneme de 90 metre uzunluğundakı sahada tam mânâsiyle bir gundüz vefatının 11 mcı seneı devrıyesı munasebetıyle aziz ruaydınlığı meydana geimiş ve ra hatlıkla gazete okuvabilme imhuna ithaf olunmak uzere 27/9/1968 Cuma (Bugun) oğle kânı da sağlanmıstır. namazını muteakıp Beyazıt Camiı şerifınde Hacı Hafız 22,5 kilo agırhğında bir kiloNusret Yeşılçay, Hafız Zeki Altın, Hacı Hafız Alı Gulwatlık sıstem olarak sehs'irilen ses, Hafız Azız Bahrıyeh, Hafız Huseyın Top'un ıştıcJunestar», büyük olçüıie ışık raklerıyle okutuiacak Mevlıdi Şerıfe, arzu eden, aksaslamakta ve 50 nnılyon mum ısısn vermektedır Açık ısık yayraba, dost ve dın kardeşlerımızın teşrıflerı rıca olunur. dıgı gibi infraruj ışını da saçmakta ve uçaklarda olduğu kaAlLESf dar, karada da yararlı olmaktadır. Ekseriyetle hava VP rieniz kurtarmalarında kullanılacak olan Junestar aynı 7aır.>nd3 avaklanmalan kontrol altma almakta. polis araştırmalarında, vangınlarda, güvenlik ve deniz konulannda fayda saîlavacaktır Bu sistem 1.5 ilâ 8 rierece arasındaki açı ile ısık vayabilefktir. İle taşınabilen ve MinilİEht adı verilen daha ufak bır modelde de son derece püçlü ısık saglanmaktadır. 1,8 kilo ağırlıgındaki bu sistem 900 met re mesafeyi 1,5 milyon mum ışı FEN BİLİMLERİNDE YETERİ DERECEDE YETİŞIV1EDEN Sına boğmaktadır. Yerden vva bir uçak üzerinden kul'anılabiBAŞARILI BIR TEKNİK OĞRENİM YAPILAMAZ lecek olan Minilight degiştirilebilen ufak bataryalarla çalıstirı) maktadir Minilight'in bataryalarının ağırlığı ise 7 2 kilogram dır. MEVLİDİ ŞERİF A Necip Akar'n E MİİHENDİSLİK OKULLARINA GÛNOERMETİ DUStİNÜRKEN UNUTMAVINIZ!.. F E N BtX.İIWTLER± IWIERKEZİ USEYİ BİTİRENLERE VEYA SON SINIFTA TAKINTILI OLANLARA SANAT ENSTİTÜSÜ MEZUNLARINA BÜTUN LİSE MATEMATİKFİZİKKİMYA DERSLERİNİ BAŞTAN BAŞİIYARAK ÖĞRETMEK İÇİN |CURULMUŞTUR • • • • • • • • • • • • • • » •• • • • » • • • • • • • • • • • • • • • •• » • • • •• • ELEMAN ARANIYOR Gazetemizin ilân servisinde çalışmak üzere, asgari Lise ifzunu, askerliğini yapmış muhasebeye vfikıf genç ve dinamik bir eleman aranıyor. İlân servisimize müracaai edilmesJ. Cumhuriyet 11338 Tiirkiye Ziraî Donalım Kurumu Eskişehir Bölge Mudürlüğiinden. Kütahya Azot Fabrikasmdan 26000 ton azotlu gübre muhtelif mahaüere sevkettirilecektir. Nakliye sartnamesi Eskışehir, Ankara, İzmir, Sakarya ve İstanbul Bölçp Müdürlükleri ile Bursa ve Kütahya Şube Müdürlülerinden temin e**ilebilir Kapalı zart teklifleri 2 E3cım 1968 Çarşamba günü saat 14.00 e kadar Bolge Müdürlüğumüze verilmiş olacaktır. Kurum 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından ihaleyi yapıp vapmamakta veva düedifine yapmakta serbesttir. (Basın: 25212 E. 527/11330) • HAFTAOA 25 SAAT DERSBİR YILLIK OGRENİM HER HAFTA İMTİHANSIKI DİSİPLİN • • • •• • • • • •• » • •• • • • • • •• • • • • » • • • • • » •• • » • • • • • • » • Cumhuriyet 11340 HWIHMIWHIHm»IMW**ti'tırf » ı llltilllllfllttVfllllHHIff4 Kiralık Daire aranıyor Alman BaşkonsolosluğundEn bir aıle (2 kişi) tarn konforlu; Boğaz'a nâzır, 35 odah möblesiz bir daire aramaktadır. Tercih edılen muhitler: Ayazpaşa, Kabataş, Maçka. Müracaat: Dr. UMLAUFF, PJt. 355 Beyoğlu İstanbul. Telefon: 44 49 94 Cumhuriyet 113S6 DENİZGİÜK BANKASI T.A.O. DAN: \ Muhtelif numarada 900 adet KILTOMAR, 525 adet RULO j FIRÇA almacaktır. Son teklif tarihi 8/10/1968 dir. Nümuneler | Malzeme Müdürlüğünde görülebilir. ; (Basın: 25231/11354) ; *• • • • • • •• • *• • * • • • • • • * • •« • » KURUMUMUZU BAŞARI İLE BİTİRENLER RESMİ YÜKSEK OKULLARA GİRİŞİ GARANTİ ETMİŞ OLÛCAKLARDJR • . • • ; ' ' : • & • ' F E N BİXjİlW£LilS]riİ M E R K E Z İ Besiktaş Cırağan Caddesi 71 İSTANBUL Tel: 48 09 50 AHKARA MKL*M Reklâmcılık: 3617/11364
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle