25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE 1«J EyHÖ 1968 Kısa Boylar, Çekik Gözler, ve... Tebessümler Diyarı Japon tarihinin ehane halini almış bir ozellığı: DOGANNADI i§ "Bugiin artık Geyşanın yerini hostesler almış,, Istonbul Tokyö Uçakla Beyrut • Karaşi Bangkok üzerinden yirmi iki saat. Türkiye ilc yedi saat fark var. Yani saat burada on iki olduğu zaman orada akşanıın yedisi. tşte geyşa masalı böyle başlıyor. Ve, az, sınırlı, ve imtiyazlı olarak, bugun dahi, devam edi yor. Yukarıda soyledigım gibi aile lerde devam ediyor, şimdi. Japonya'nın meşhur geyşalan. Ben, bir tanesine rastladım. Gerçi yü Japonya ve Turiım Osaka şehrinde l»70 de Dünya Fuarı açılacak. Muazzam bir sahada, şimdiden, harıl hanl çatışıbyor. triJi ufaklı pek çok memleket müracaatı yapıp, pavyon için ver ayırttığı haldc. biz orada vken maalesef Türkife'den kat'i bir talep çel meraişti. Sonradan gitmiş dahi olsa iyi yerler kapatıldığı için, yine geride kalacajrız. Japonya' ?a her sene. ortalama; 370 bin turist gelir ve yine ortalama 97 milyon dolar bırakır. Geyşalann nesli ya tamamen tükenmiş ya da tiikenmek üzere. Daha liyade bazı ailelere nğtnmış kalmış GeNşalar. Onlann yerini pek moda olan bir tâbirle •Hostes»ler almış. Bunlardan her lokalde her otelde var. Genç * ve güleryüzlü kızlar Ceyşa masalı OKYO Japonya"va kadar gidip de «Geyşa» lardan lâf etmemek, galiba, biraz t u haf, hattâ blraz ayıp olacaktı. Hepimizta romanlardan, sinemaiar • dan, tiyatrolardan, hattA (Puççlni'nin «Madam Butterfleyni de bunlardan biriydi) operalardan hayal ettiğimlz meşhurlar «Geyşa» lar. T Blr defa bunlann nesli ya tamamen tükenmi?, ya da tükenmek Uzere. Daha ziyade, bazı ailelere, sığınmış kalmı? Geyşalar. Onla nn yerini, pek moda olan bir tâbirle, Japonlann da dedıgi gibi, «hostes» ler almış. Bu «hostes» lerden her yerde, her lokalde, bilhaasa, her otelde var. Hem bir tane, beş tane değü, 15 tane, 20 tane var. Genç ve güleryüzlü kızlar. Ama, çogunlukla bir çeşit garson yamaklığı vapıyorlar. Tani, yemeği siz bir garsona söylüyor • sunuz, tabagı bnünüze bir hostes getıriyor. Halbuki... ... Geyşa başka bir şey. Bu Geyşaların, Japon tarihinde, efsaneye kadar giden, zaten simdi efsaneleşmiş bir geçmişi var. Şöyle ki: Bilmem kaçıncı asırda, bümem hangi Japon Imparatoru, bilmem hangi bir başka tmparatoru sara yına misafir edecek olmuş. Adamı, iyıcene agırlamak lâzım. Ne yapsın Japon împaratoru? Emir vermiş: Ülkenin en asll kızlan gelsinler, imparatorun ve maiyetinin hızmetiyle onlar meşgul olsun • lar. Gelmişler kızlar, ve meşgul de olmuşlar. Şimdiki Japonlar rivayet ediyorlar ki misafir imparator ve maiyetl (bUtiin imparatorlar ve maiyetleri gibi) bu asil kızlara sarkıntıhk etmişler. Kızlar da (herhalde asaletleri icabı olaca*) hiç yüz vermemişler, bir başka türlü asil olan misafirlere. Marks'ı sever misinız? de dim. Hangi Marks'ı? dedi. Tabıi Karl, dedım. Hoşlanmam, dedi. Neden? dedim. Cemıyetin gelecegini kötü gösteriyor da ondan dedi. Ya Standal? dedım. Nefret ederim, dedi. Neden? dedim. Kızların aleyhinde çok bu • lunmuştur da (herhalde «L?s jeunes fılles en fleur» ü kasdediyordu) ondan, dedi. Zamanımn bir hikâyesinl yapmış, fena mı? dedim. Ben bulunmadun ama, galiba, fena yazmış, dedi. Dans eder misiniz? dedim. Burada müzik yok, dedi. Bıhyorum. O kadar muziksiz konuşuyorsunuz ki, belkı, dans da yaparsmız diye düşündüm, dedim. Fakat, bir tek sigarayı kibritlemeden, boşalmış bir kadehi doldurmadan, ızmarıt birikmiş bir tablayı temiziemeden bırakmadı. Hattâ, evden aynlırken, âdeta, o tomobilın lâstiklerine kadar eğildl. Ben de, otelimdeki «hostes» lerime döndüm. Çünkü onlar d* aynı şeyi yapıyorlardı. NOT: Bu kızın üç dört (ül blldiğini söylemişlerdi. Meğer blldığı diller Japonca, Çince, Taylandça, dördüncü olarak da tngllizceymiş. Biz, anlaşabildiğimil kadar, bu sonuneu ile konuştulc Yarın: Biraz da ötebcri zü bir parça patatesi, boyu maydanozu andınyordu ama, son derece terbiyeli, nazık ve dıkkatliydi. Evvelce bana «bu kızlar hususi yetiştirılmiştir. Ne isterseniz konuşabilirsinız» denmişti. t 3 3 * 3 6 7 S 9 1 O 1112131» 12345678V Disf Bond MOOESTY BLAISE >O 14EE. İLE. S İ 2 E >Ü.12JM Sâ&T Haftalık bulmacaıun halledilmis şekli Garth 06.25 0€30 07 00 07.05 07 30 07.45 0S00 08.05 08 10 08 25 08 « 09.00 09 20 09.40 10 00 10.05 n.05 11.20 11 İ0 12 00 12 10 12.25 22 4.7 13 00 13 15 13 30 14 00 14 20 ODUÖJtiUMİM E D I >O0JM. 14.35 14 45 15.0ü 15 T5 :6C5 16 2î 16 40 17 00 17 05 17 25 17.50 19 00 19.30 19 35 19 55 20 00 trer ATIL V:. Tiffony Jones TIFFANY JONES EZTESf SâBAU CAB0E MBCMUAÇIHO&.. BlRAtüLlP SO1B& ÇÇPSE. BLlVoriSl 20 2(1 20 40 21.0ü 21 10 21 '1 22 0') Kom, ve resim: AYHAN BAŞOĞLU BUDİN K Ö P R Ü S Ü 22 45 2100 23 45 23.55 Acılı», rrojrram (î'ins\riın Kive haberler Gunavdın II Habfrler ve bıv» dunnnu Saz eserlerı Istanbulda burun Kmıık üAnlar Hafıf Batı rı.üziSi Gıi7İde Kasacıdan sarkılar Kcrrar soloları Ev icın Perihan Kovcne'ten larkılar Arkası varın Aıa haberlw Okul radvosu Bai.'amaiarla ovun havaİMl On^ret melrdileri Bulent Oraldan sarkıiar Aid habeı'cr ve K. ılânlar Sonat saaü Radıfe Eıtrnden sarkılar Ramszan Sernesten türküler Haberier. R.G. de bujrun Nfdet Kovuti:rk orkestrası Ro^"lâm Droeramları Afıfe Edıboeludan sarkılar R rtvo He Ineılızce (36 ders) S»>nva Dorps orkestrası ATive Akkilıctan tiırkuleT Ara haberltr Okul rodvo»u Saz eserlerl I.icd iaaü Turkuler Ara rab»>rler Kov odatı Kirma lash ReMJm DroCTamlan H?bcrler ve hava durumu Kncıık Uânlar Tlın Yakarcelikten sarkılar Bir varmı5. bir vokmuj Rarivo H M Orkestrası Gccen hafta Vurten Innaotan türtaıîer 24 saatin olavları K. Ilânlar Rı?a Ritten «arkılar Ce<;itli muzik Peklânı Droeramları Haberler Shıdvo konserlerimiı G"re mıİ7'5î Gunun proeramı SOLDAN SAĞA: 1 Havadan yere yıldız düşüyormuş gibi ışıklar saçarak ver değiştiren gök taşları. 2 Bir ışi yapmak konusund3 tenbellik duygusu altmda kalarak harekete geçememe, bir emir. 3 Tevfık Fikret'in İstanbul'a hıtap ederes istibdad devrini yermek için yazdığı bir şıirin başlığı, «artık yaramazhktan vazgeç!» anlamına bir emir. 4 «Çocuk sahibi kadının bırakıp gittıği yerleşmiş kalmış tesir» karşılığı iki s'ca, bir soroedatı. 5 Yük hayvanını gayrete getırmek için itip kakıştırma. 6 Bir çocuk hikâyesmde adı geçen «Büdü» nün arkadaşı, kırmızı elbıse giymiş bir bayan kalabalık içerisinde bu sözle ayırt edilerek gostenlir. 7 Çevnlince normal hareketler dışı hareket eden adam hakkında verilmiş hüküm belirir fbir söz ve bir edat). 8 Gramerde bir bölüm teşkıl eden konulardan biri, bir erkek adı. 9 Eli tüfekli, yanı köpeklinin elde etmek için yola çıktığı, tersi «yemın» demektir. leri, yahut ressamlann yap"YUKARIDAN AŞAĞIYA: tıklan (çoğul). 7 «Onun ümidl1 Birinin malını kanuna uy ni boşa çıkaracak hileler yap!» gun yollardan zorla elinden alma karşılığı bir emir. 8 Gerçek(eski terim). 2 «Benzeri parte olduğu gibi a1234S makla sayılacak kadar az» anlaçık ve belli dumına iki söz. 3 Çevrilince «çok rumda (eski tebayagı şekildeki kıskanma ve çerim), bir hayvakememe duygusu» anlamına iki nın konutu. 9 soz behrir. 4 «Bir kumaşın geTersi «üstün genışlık yonü» idare bolümlerımiz • lır ve mağlup eden, bir şeyl birıne verme hareder» mânasına ketı (eskı terim). 5 «Kolun vübir çekimdlr, cutla birleştiğı köşenin iistüne tvveiki gunku herhangi bir göyerleştirî» mânasına iki sözlü bir revi yerine g«fculmaramn emir. 6 Fotografçının çektik tirme işı. halledilmis EVVELKİ GÜNKÜ BtTLMACANIN HALLEDİLMİS ŞEKLİ N'ASIL HALLEDİLECEK Yukandaki rakamlı bulmacada Mdece 4 tan; anahtar (ipucn) ve 8 tane sonuç vardır. Boş kalan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve toplama, çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldan sağa ve yukarıdan aşağıya bulmacada gösterilen sonuçları bulunuz. Biraz vaktüuzi alır ama, boj vaktinizi hoşça geçirmij olursunuz. DENİZ GURBETÇİLERİ Işte, evlendikten sonra mehanıkos tfıa yenooo! tür küsünu dudaklarından eksık etmemiş hıç. Makinıst, yâni sünger avcısı oİ3cağım, anlamına gelir bu sözler. Vasilikı"ye, ıSungercı oîup sunger çıkarmaya koyulsam çocuklarımızı paralı okullara verip kiriyos (efen di> olarak yetiştiririz) dernıiş. Eh özledıği gibi meha nikos da oldu. Ama bir dahşı sırasmda, onu deniz pek fena yerinden vurdu. Kuçük suyunu tutamaz oldu. Onun dalgıç formasm!, fena kokuyor dıye kımse giy mezmış. Ona da sıdıkli Vangel diye lâkap taktılar. Ama hoş adamdı kızmazdı, o da haline herkesle beraber gülerdi. Bir gün patronu bir mekmpla ve küçük bir çen gelcı kayığıyla da Tillos Adasma gonderdi. Gilmesine gıttı. Patronuydu, çocuğun göbek bağıy'.a anasına bağlı olduğu gibi, o zavallı da ekır.ek bağıyla patro nuna bağlıydı. Karakış gecesiydi. Vangei'in geri döneceği tasarlanan gece, denizde kıyamet kopuyordu. Vasilikiyle uç çocuğun deli gibi bır sağa bir sola kosuşduğu, deniz kıyısıyia, zavallı Vangel'in arasmda, elli deniz mili fırtma, karanhk ve ölüm vardı. Vangel o gece yapayalmz kayıkdayken kaybolup gitti.» •Ben dul kalan Vasilikiyle görüştüm. CBana üç ço cuk bıraktı. Onlara ka!a kala bir şapka bir de süngerci bıçağı kaldı. Şapkası en büyük oğlunun bile kulaklarından aşağı iniyor. O şapkayla çocuğu dilen meye gönderiyorum. Bıçakla. ortanca oğlum ekmek, şu bu kesiyor. Bıçağm kılıfıyla da en küçük oğlan oynuyor^ dedi. Hüngür hüngür ağladı zavallı kadın. Vangel. bu üç oğiu için ne tath, ne parlak gelecekler düşünmüştü. Denizci adam! Mezarı da yok! Zaten hangi milletten olursa olsun, denizcilerın bır mezarı vardır» deniz! Öyle, ayrı gayrı, müslüman me zarlığı, gâvur mezarlığı yok. Bıraktığı miras? Bu ada lann çoğul halkı gibi mirasları. Derya! Gunleri gelince oraya açılırlar.» «Vangelin anlattığma göre batan teknenin içinde yüzebilecek ne varsa, topunu baş altında tıkılı bulmuş. Çanta manta yokmuş. Demek ki cinayet işlendikten sonra Karakulak piros'u açınca kayık da safranın ağırhğıyla çarçabuk dibe çökmüştü. Çantalara, paralara gelmce Karakuiak onları yüze yüze karaya götürup sakladıktan sonra, gene denıze açılrnıştır. He rif yaman denizcidir doğrusu. Bu yaşında bile ne kadar güçlü olduğunu görüyorsunuz. Belki de paraları karaya götürmemiş, ama sığ suya batırmış, sonra da dalıp çıkarmıştır. Murtaza Ağa'nm çoluk çocuğu, adam Datça'ya giderken yanına birçok para aldığını söyledüer.» Hırsız Selim, «Karabatak Amca be,» dedi, «Bu Murtaza Ağa'nın çoluk çocuğu hiç batık gemiyi ara§ tırmadılar mı? diye sordu. • Ne gezer, onlar miras paylaşmasında birbirlerinin gözlerini oymaya savaştılar. He'e damatlarla, ağanın oğulları, çarşı ortasında sille tokada veryansın ettiler. Yalnız, Muftaza Ağa çocukken, ona dadılık etmiş Akçalan Köyünden Ümmü kadın vardı, yaşlı ve gözü gdrmez. Adam. saçlı sakallı, göbekü ellisini aşkın bir ihtiyarken, bile kör gözleriyle onu hâlâ ço cuk görür, ona pamuk Murtazam derdi. Kadının çok parası yoktu. Ama oîanca parasmı kayığı bulana verimser oldu. Kayık bulunur muydu hiç! Hani Koca Varvil ovasında toplu iğne aramak gibi bir şey. Eh Vangel u ğ olsaydı. hiç olmazsa yalnız birkaç 20 A NK AR A 06 T5 06 30 07 00 07 05 07 ?0 07 45 08 00 OSfiö 0810 08?.î 08 ' 5 09 00 09 20 09 40 10^ı 10.05 10 25 10 i0 11 05 11 20 11.40 12 00 12 2î 12^5 1.1.C0 13 ",0 14.00 14 20 14 35 14 45 :5 00 15 05 16 05 16.25 16 40 17 00 17 05 17 25 17 50 19 00 19.30 19 3j 19 55 20 00 20 C0 20 40 2! 00 21 10 2ı 30 22 00 22 43 23.00 23.45 23 55 S4.CC Kapanıı Acı'ıs ve ı Gunavdın U ) Krive haberler G'in?vdın (2) Haherler ve hava duruıru ıTürkiv» r a d v o l a n ) Saz eserlerl Istanbulda bueün Küci'k ilânlar Hifif Batı müziSI Sarkılar: Giizide Kasacl K e n a n soloları Ev icin Sarkılar. Perihan Kövenc Aıkssı varın Ara h a b e r > r Hafıf Batı miızlM Solin'er geçidl Pivano soloları Faplama i!e o\iın h a v a l a n CDeret melodileri Sarkılar Bülent Oral Ara haberler ve K. ilânlar Sarkılar: Radife Erten T ırkuler: Ramazan Senses Haberler.. G d e de b u e u n Rpklâm tjroeramları Sarkılar Aıife Edibojlu Radvo ile İnelllîce Sonva Dores oıkestrası Tıırkuler Aliye Akkılıç Ara haberler Okul radyosu S a ı eserlerl Iise saati Turküler Ara haberler Köv odası Karma faslı , Reklâm oroeramları Haberler ve hava durumu Kucuk ilânlar Sarkılar: Tülin Yakarcelik Bır varmıs. bir voknıus Fadvo lıafif muzik orkestras Gecen hafta Turkuler Nurten I n n a c ."4 snatin olavları K.ılânlar Sark'lar: Rıza Rit Cesıtll nıuzık Reklâm procramları Haberler Sludyo kcroerlerimiz Gece müzîğl Gunün haberlerl millik çevre yoklanırdı. Koca derya bu, yahu», dedi. « Işte bu batma olaymdan sonra Karakulak gün geçükçe zenginleşti. Tepecik camisinde Murtaza Ağa nın, Çıl Tahir Kaptan'ın, bir de boğulan kâtip mi kâhya mı onun adına dünyalar kadar mevlidler okut tu. Sonra hâfızlardan yiizden fazla hatim satın alıp indirtti. Adamların saatta yüz deniz mili hatim indirmekten solukları tükeneyazmış az kaldı. Ne dersiniz? Halimler okunurken, Karakulağın iki gözü iki çeşme ağladığı gdrülmüş. Kimisi yapmacık, dedi, ki misi de acıma dedi. Ne bileyim belki en azından yürekde bile, insanın bir acıma, bir merhamet daman vardır. Barka atıldı, «Ne gezer öyle şey o pezevenkte! Ht rif salt zındanî» diye gürledi. Koca Numan. «Deme öyle be Barka. yoksa yureğimi büsbütün acı saracak. Boğulmayalım büsbütün! Bırak bir delikcik kalsm, oradan sönük de olsa biraz aysızsm insan gönlüne yahu Karabatağm. Anlat tıklanru dinledikçe sanki hava borum ökanmış da, deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlayormuş gibi sıkıhyorum. Bırak be, yalan da olsa herifin mer hametini yalan saymayalım. Gönlümüz bunca karan lıktan sonra biraz aydınlık görsön bari. Bittim be!» dedi. Gözleri yaşlarla doldu basbayağı. «Şu Vangel yok mu, işte o açıyor Karakulağın, is, kurum ve kara bakışıyla boğduğu insan gönlünü. Sidikli Vangel demişler, Zemzemli Vangel demeli» dedi. Tahtacıların Mustafa, «Bu Vangel gâvuru mutlaka dem çeki yormuştur. (Rakı içiyormuştur.) Dem çekenlerin çoğu eyi adam olurlar. Zemzemden eyidir dem Alim Allam. Ne var ki Tekel demin fiatını gene yükseltmiş. Sehere gelmemin nedeni, hem şu braciyolları ge tirmek. hem de biraz dem almak. Köyde kalmamış hiç. Akşamleyin Emetiyle karşıhkh içeriz.» dedi. Teleskop Mehmet: « Bu Mustafa'nın sözlerinde gerçeğin epeyce payı var. tmam suyu. jnireğe aşk veriyor eni konu. Bana kalırsa kötülüğün başı para. Gereme'de (eski adı Keramos) sünger avhyorduk. Depozitomuz nahiye kıyısında demirli olduğu için, paydos edince ki yıya çıkıyorduk. Orada Cinibizler (eski Roma ve Hel Jenistik harabeler var. Ama halk hangi eski kahntıyı gbrse ona, Cinibizlilerden kalma. der. Cinibiz Cenovah demektir. Söz, Cenoveze lâfından gelir.) Zamamndan kalma örenler (viranlar. harabeler) var. Frenk kazıcıları vardı. Birçok eski mezarlar buldu!ar Mezarlardaki ölülerin çoğunun gözlerinin üstünde para vardı. Kazıcılara sorduk Bu paralar neden bunlann gözlerinin üstüne konulmuş dive. Adamlar ölünce gözleri açılmasm dive. dediler. Bana kalırsa kimi diri insan da öyle. Gözlerini Darayla örtüyorlar. Artık dünyada paradan başka bir şey görmüyorlar. Ne insan görüyorlar, ne de göklen denızin mavisini, ne akşamleyin batan güneşin elvan elvan renklerini. görüyorlar. Paradan başka her şeye kör oluyorlar. Işte, fenalığın babası paradır. Para. gözü bir kapladı mıydı. sağa baksan para. sola baksan para, her nereye ve neye baksan para gö rüyorsun. Para da gerek ama insana. ondan ara sıra bir kaçamak bulması gerek. îşte o kaçamaklarm süresince yaçadın demektir, gaynsı o gözleri para lı ölüler gibi ölüm! İşte bu Karakulağın gözünden kaldır parayı, paranın altuıda iyi adamı buldun demektir. (ArMst »ar)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle