18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHlFE DÖRT Istersen Yörük sayma bizi Töreye karşı geldik; tcprak aldık, yerleştik.. Dahası da var üstelik... fnaıulası değil bu. Olası değil. Yörüğün toprağa bağlanması. Dahası var. Ben gençliğimde saz çalardım. Akşam oluyor mu? Koyunumu suvardum, dinlendiriyonım mu? Çökerdim çadınmm gölgesine. Keçe kilimimin üstüne bağdas kurup, alırdım sazımı elime... Gayri ne türküler, ne nağmeler uçuşurdu sazımdan. Ne hikâyeler gelirdi dile. Ama şimdi. Şimdi radyo aldık. Çık bak. Çadır direğinin üstünde, antenini görürsün. Düşün bir. Kaç bin >illık çadırın üstünde, daha dünün icadı radyonun anteni. Ve düğmeyi çevirdin mi, her bir şey kulağımn dibinde. Türkü mü lstersin. En bir güzeli. Temsil mi istersin? Al ışte her gün değişenini. îstersen, patır kütürler de var. Bir basladılar mı, radyo çatlayacak sanırsin. Sazı kim düşünür artık. Kiaı bakar yüzüne... Emme iş Byle değil. Zaman zaman pişmanlık duyduğum olur. Keşke bırakmasaydım. Gün batarken, coşkuiu zamanlanmda bir iki de ben tıngırdatsaydun, diye. Geçmiş ola. Radyo her zaman benim istediklenmi deyivermez ki. Olsun gine...» Tütün tabakasım uzattı Ahmet Topbaş. Sarmasını bilmediğimden, ben hazır sigarayı uzattım. Konuktur. Konuk sunulanı yer, sunduğunu yedirir ev sahibine. Geleneği bu. Yerleşmiş Ahmet Topbaş. Artık göçerlikten caymış. Ama, gelenekler aynı, görenekleri devam ediyor daha. Çadırmın yanına vardığımda belli oldu bu. Hemen ayağa fırladı yetmişe yakın yaşma aldırmaksızın. Ve ben oturuncaya, öyle dikili kaldı. Hem de, «Rahat mısın?» sorusuna «Çok rahatım.» cevabını alıncayadek. Sonra, yukanda yazdıklanmla girdi söze. Eskileri, eskinin guzelliğini anlattı. Söz saza takılınca, sigarasından derın bir nefes çekti. Gözleri uzaklara daldı. Bir ışıltı yanıp söndü bakışlarında. Ve gulerek devam etti konuşmaya. 26 Temmuz 1968 CTTMHURÎYET üce Tanrı, insanlara kızanda, ot bitirtmez, su • I akıtmaz olurmuş. Kesernüş nzkını onlann. Bir lokmaya mııhtaç edermiş. Uğraşsan didin[ sen değil ya, yırtınıp paralansan ;kâr etmezmiş gayri. Her bir şey, j O'nun kurduğu düzen üstüne nasıl I yüriir. Işte öyle yürüyüp gidermiş. Yıllar, bin yıllar önce de böyle ol• mu$ işte. Asya yaylalanna bir kıran girmiş Jci, anlatılamaz. Denizler kurumuş, çöl olmuş. Otlar sararmış solmuş. Hayvan haşat, yakılı yıkıiıverirmiş. İnsancıklar. İnsancıklan hiç sorma. Açlık gelip bir dayanrmş ki. Birbirini yiyecekler nerdeyse. Böyle sürüp gitmez bu. t Hem de gitmemiş. Toplanmış Türkmen kocalan. Çat çatınıp, kaş fcaşınıp düşünceye dalmışlar. Ve durumu gözden geçirip, bir karara varmışlar. Demişler ki, aşiretlerine. Gayrl ,Asya yaşanası, durulası değil. A, lalım sürülerimizi, toplayalım ça! dırlarımızı. Vuralun bir kısmeti ; bol yere. Dolanahr yeryüzünü. İ Bir iyice araştırıp bakalım. Nerde pınar gür, nerde ot bol. TürkmMi , olarak orda konuk ol. Bir yün çorabımız olurdu ki... El örmesi, yar islemesi... Hani Ve de dediklerini hemen uygui yudum suyu nerde olsa bulur bunşımaz bumı. Araba da. Ancak delamışlar. Geniş. ucu bucağı göcacık koyun. Develerimi çoktan ve götürür. Çiinkü bizim düzenirünmez yaylaklan Tannnın gazasattım. Deve olmadı mı, göçerlik miz de deve üstüne kurulmuştur. .bm% bırakıp, yeşil otlar biten, : tat!ı sular afcan eni yaylaklar olmaz. Bizim her bir yükümüzü Yaylaktan yaylağa o taşır bizi. .bulma umuduyla düşmüşler yola. ancak deve taşır. Sonra kışm. Yolu olmmyan köyleÎNereleri, nerelert dolaşmışlar. Eskiden, atalanmız zamanında rin yükünü o indirir yol kıyısına. •İSonra gelip bir bakmışlar ki Anaat görürmüş bu isi. Neden demiş Böylece geçimimizin büyük yüküdolu"ya. Ağızları açık, gözleri yuvalanndan kaçık kalmış. Diz bo Yörük beyi. Atım, avratım, punü üstüne almıstır. Ve bir yörüK, yu çimen bitermiş Anadolu'nun satım, diye. Bizim bağlıhğımız bir göçerlikten caydı mı, bi' ki ilkin yaylaklarında. însanm dişini tabunlaradır da ondan. Sonralan devesini satar. kırdatan sular akarmış. Konağıaün yerini deve almış. Ama, at Sonra elini taıcagına alıp. gayri mızı bulduk, demişler. Bundan başkadır. Bilirsin. At dedim mi, kelli yerimiz bura. devem yok. Hiç sökmeyeyim çaiyisi bizde olurdu. Olurmuş. BeAtalanmız, dedelerinüz böyle dınmı, der. Bir yıl kalır olduğu anlattı bu öyküyü. Ben de böyle nim, dedemin ve onun dedesimn yerde. Bakarsm baglanıvermiş iletiyonım sana. tşte öyle gelmiş, zamaıunda da deve varmış. Hattoprağa. Yörük. toprağa bağlı dekonmuşuz Anadolu'nun kartal yutâ Anadolu'ya deveyle geldik derğildir. Bagımsızdır topraktan. vası dağlanna biz. öyle göçüp lerdi kocalar. Bizim Asya'da degelmişiz Ortaasya'dan. Ve hiç deKuruluşundan bu yana. Ortaasyağişmeden, öyle getirmişiz bu güve bulunmaz. Bulunsa büe çok azdan bu yana hiç bağlanmamıştır. ne. dır. Ama, nerden bulmuşlar, oraAz biraz önce dediğim gibi. BağEmme ne var ki, ben tükendim. sını ben bilmem gayri. Cahilim. lılığı, atına, avratına, pusatınadır. Göçerliğe dayanamaz oldum gayDedelerim ne anlattı, ben onu anÇiinkü göçebe için, bunlar geri. Iki yıl var, yıkmadam çadınreklidir. Otu nerde buldu. Suyu mı. Yerinden belli değil mi? Gö latmm. Onlar da cahilmiş ellelem. nerde gördü, konaklığı orasıdır. Nerden oldugunu bilmezlermiş. çer çadınnın yeri böylesine düz, 1$ ki. dediklerimi elinde tutabilkaymak gibi olmaz. Ben bir k o Ama, Anadolu'ya tUm deveyle gelsin. Yüz yıllar geçince aradan, anakladun burda. Bir daha kalkdik derlerdi. tın yerini deve, pusatın yerini de, mak niyetim yok. Zaten topraJc şimdinin giysileri, silâhlan, aaldım. Milas'ın Dibekdere köyünBir yörük, devesini sattı mı, raçlan almış. Bir değişmeyen avdea. Geten yıl, bir dam yapacabelle ki gayri göçerliği bırakarat sorunu. ğım. Elimde sürü de kaldı sayılcakür. Bak şu çadınn içine. Kimaz. Kırk beş koyunum var. Nerlimi heybesi, çanağı çölmeği, finYani senin anİ8yacağın oğuiluk, de olsa ymyüır. Bir tutam ot, bir canı cezvesiyle bir düşün. At tayörük farkına varmadan değişmiş. Röbonaj: EROL TOY cevapladı. Ay aştı üstümüzden, yıldular geçti. Onlar dedi, o söyledi. Bir zaman geldi ki, tıkandı yiğit ozanlar. Ses vermez oldular. Sazlannı kucaklanna aldılar. Kncakiraz ablamın susmasını beklerier. Ne gezer beyoğulluk. Kocakiraz ablam bir kaptırmış ki kendini. Dur durak bilmiyor. Gece agardı. Güneşe kardı. O Hyler babam söyler. Pes ettik dediler. Duymadı. Sen birsin dediier. Kanmadı. Sabahacek vqrdu sazın teljııe. Soy* ledi sesi çatlayıp. dudağı kuruyana. Ve susrağnnda, ozanlar yerinden kalktüar. Onfinde diz vurup, pl aldılar. Bir daha da hiç bir ozan, atışma sözü etmedi ablamın yanında. O M | oUaydı şimdi. Burada bulunsaydı, sana tüm eski ozaniarı, eski deyişieri bir bir sayıverirdi. GOrürdfln H, kitaplara geçmiş nece yatamlar, nece nefesler Farmıs. Bir iyicene anlardın. Sonra da, şimdi yaptığın gibi, kalemine sanlıp, T»zardın tümünii. Bizden geçti. K»cadık. Akılda tuUmaz olduk onları. Neden dersen, bizde ozaflIık yok da ordan.» Sigarasmı .çadınn tam ortasına yapılmıs ocağın içine attı. Alta bir kayrak yerleştirmişler. Kapıya gelen yöne, dört köşe bir koca taş. Kayrağın üstü ocak. Çalılar, alev çıkartarak yanıyor. Ve sacayağının Ustündeki süt tenceresi köpüklenerek fokurdnyor. Adı Kocakiraz'dı ak sana anlatayım. Benim bir ablam vardı. Şimdi öldîi. Adına Kocakiraz derlerdi. Hak âşığıydı bu. Ozandı. Bir gece yaylaktayız. Hiç unutmam. tki ozan daha geldi bizim çadıra. EfiUiler ki, hey Kocakiraz Bacı. Biz seninle, yakım • • • lışmasma geldik. Gfildfi ablam. Hoşgelmişsiniz, scfalar getirmişsiniz, dedi. Buyrun. nerde şimdi onlar? Yok... Yerleşmeye yönelmij. Neden dersen, düzen öyle. Bak örnek vereyım sana. Biz, benim gençliğimde çuhadan topdon, softan cepken giyerdik. Er kişi olarak, kısacık paçalanmızın altmda sevdalı elinden çıkma dizlikler, sim işlemeli tozluklar t»kardık... Bir yün çorabımız olurdu ki... El örmesl, yar işlemesi. Hani nerde şimdi onlar? Yok... B Oturdular. Yenildi içildi. Sazlann kulafı burulup, telleri bir iyice gerildi. Ve başladı atışma. Erler söyledi, Kocakiraz ablam YARIN TÜRK İŞt İŞTE... Yörük toprağa baglamr mı? ak bunlan sana ev çocuklan aalstnn. O daha iyisini bilir. Sen sor. O söylesin. Tükenrli bunlar. Tükendik biz. Ve yerleştik. İstersen yörük sayma bizi gayri. Töreye karşı feldik biz. Neden mi? Daha Ortaasya'dan çıkarken ne buyurmu» atalanmıı: Nerde pınar jriir, nerde ot bol, orda hemen konuk ol, dememiş mi? Demiş. Biz n'etmişiz" Bir konmuşusuz Dibekdere yamacına, bir daha kalkamamışu. Toprak almışız. İSTANBUL 06 25 08.30 06.50 07.00 07 05 B 07.30 07.45 07.50 08.00 08.15 08 45 0900 09.15 Dişf Bond MOOESTY BLAISF TOPU&CM4 SJI'ATI DCJSRUSU.. Garth fA.157, ' ' • ^ 09 35 09.50 1005 1020 10.40 11.00 11 45 12.00 12.10 12?î | u ç ^ o r = 12 40 Bolirtter «eddl 13.00 Haberler: He»mJ Gazetede | buevin 1315 A S Tokerden saıkjlar 13J0 Reklâm croaramları İ4 00 Mavi Cocuklar 14.15 M. Pars'dan sarkılar 14.30 K Gulesoclu Orkestrası 14.45 C Sevımden türküler 15 00 Ara haberler 15.05 Cotuk bahccsl 15.20 Yaz okulu 16.00 Rsdvo ile Fransızca (24 16.15 Onlü solistler 17.00 Ara haberler 17 05 Kadınlar fash 17.30 Köv odas! 17.30 Köv odası 17.50 Roklâm oıoeramiarı 19 00 Ksberler ve hava durumu 19.30 Kücük ilânlar 19.50 D*n • Ahlâk sohbeti 19.?5 Rıza Rifden sarkılar 20 UO Türk mü?i4inden secmeler 20.40 E. Senses'ten türküler 21.00 24 saatin olavları 21 1 Erkekler kurosu & 21.30 Sonat saatl 22.00 Rrklâm Droeramları 2245 Haberler 23 00 Caz müzi» 23 55 Özetler: Droeram: kaoanıs 16.55 17.00 17.30 18 00 18.30 19.00 19.15 19.S0 20 15 21 00 21 ?0 21.45 22.00 2f 00 23.M 01 00 İSTANBUL İL RADYOSU Acı3i.s ve Droffrarü Diskoteeimizden Kiicuk konser Oenclere müxlk Senfonik müzik H»fif rnüzik Radvo ile tneilizc* (24. dersH Aksam konseri Genclerle beraber Oda müzia Liedler ve ozanlar Hafif müzik Gece konseri Taz müziSi Hafif Batı müz\H Proeram ve kaDanu Aıılıs: Drosram Kuıanı Kerira acıklamaıı ve vorumu Saz eserleri Köve haberler Günavdın Haberler ve hava durumu İstanbul'da bueün ilânlar ve hafif müzik Hafif Batı muziii Beraber ve solo sarkılar Pasadobleler N. AltındaS Tüfekciden sarküler Ev icin An> solnları Saz eserleri Müzikaller M Demirkıran'dan sarkılar Arkesı varın Sabah konseri Saz eserleri Ara haberler: İlânlar Türküler ğul). 2 «Ayının sığındıgı dağ sarıklı yargıç, çevrilince «yalkovuğunu bulmaya çalış!» mâna nız ve sade o konuya mahsus olarak» mâsına iki sözlü bir emir, nota. 3 d S A 7 ' S 9 n a s m a kullanıKışın hammların giydikleri tüylü ^ " ' ' lan bir edat bederi mantoyu ele geçirmek (iki lirir. 9 Tersöz). 4 Uyanık halde bulunma si «hayvani be» dunımu CDivan edebiyatı terimi), si maddesini inbir sıfat takısı. 5 Kafkas Türkcecik incecik lerinden, deniz sulanndaki yükkes!> karıılıgı selme olayı. 6 Elektrik ölçmekarsılığı bir si, çevrilince iğri durumda» karma emir, «esdemek olur (Divan edebiyatı ki» nin aksi oterimi>. 7 Tersi bir erkek adıdır, bir edatın kısaltılmı? ve OOnkU DalBMeanıa lan durumun kalınlaştırılmışı. 8 Eski bafi hallrdılmıj «kU dörtte ikisi SOLDAN SAĞA: 1 Son defa NATO Bakanlar Konseyinin toplantı yaptığı tzlanda'nın başkenti (bizde soylendıği gibi yazılmıştır). 2 «Şöhreti fazla. olmıyan namzet» anlamına üç s * . 3 Kurripanya isml» minasıha iki soz. 4 Kendint bîlen kîşilerin her türlü muame.lelerind« korumaktan geri kalmamalan gereken efe?ndice tavırları, iki dirhem bir çekirdek vaziyetinde süslü. 5 «Rezil ve kepazeler» karşılığı eski usul bir çoğul. 6 Çevorilince •araçlan anlamına eski usul yapılmıs bir çoğul belirir, • talcp et!» mânasına bir emir. 7 DÜNKO BULMACANIN Herhangi bir söz veya yazının öy ŞEKLİ zet yapıimış mânası. S Yabancılar (karma sözi, yılın kısımlarından. 9 Durgun ve çırpıntısız NASIL HALLEDtLECEK Tnkandaki nkamlı bnlmaoıda M sulara böyle denilir (Osmanlıca) decc * tane anaAiaı (ıpucn) ve o tane sonaç rardu. Bos kaian 12 bir edat. karenin içine 1 den 9 a kadar nyran bireı rakam koyarak ve lopYUKABroAN AŞAĞIYA: Uma, çarpm». çıkartma, bolme Işaretlprine dikkat ederek toldno 1 Bazı ahlâksız raemurlarm sağa ve yukarıdan aşaeıya bulmnrada eösterilen fonuçlan baiantu iş sahiplerine güçlük çıkararak olursttuıa almak istedikleri avantalar ( ç o Biuu vaktinizi «lu ama. boj vaktinizi ho«ça feçirmij ZUUA f, ı 3v 8S Yanında olmasmdan duyduğu sevince rağmen, onun Loadra'da emniyette bulunmasını tercih edordi. Bir takım plânlar çiziyordu... Fakat hiç birini de beğenmiyordu. Ayrıca, birden bire soguklaşarak Anicia'yı da şüpheye diişürmemesi gerekiyordu. Görevini her an hatırlaması lâzımdı. Cüzdanında şefine yazalmış olan ve aldığı bütün haberleri nakleden uzun .nektup duruyorciu. Fakat onu hangi kanaldan yollayabilirdi? Chicago Daily News'un muhabiri Cyril Murray şimdive kadar postacıhğı çok iyi yapmıştı. Pakat başka b:'r yere nakledildiğinden Pretoria'ya artık gelmiyordu. Yeni birini bulmak, haberler gönderebilmek gerekiyordu. Gazetecilerin gittiği barda görüştüğü kimseUr işine artık yaramıyordu. Bütün bu karışık düçüncelerle yemek saati sokağa çıktı. Şehrin en eski evi olarak bilinen Fontain Lodge'un karşısındaki bir lokantada yemeğini yedi. Sonra bara giderek biri Fransız, diğeri Amerikalı olan iki gazeteci ile bir Hkör içti. Onlardan, resmî makamların, birkaç yüz insanı Lourenço Marques'e sevkedeceklerini öğrendi. Bu istenilmeyen kimseleri, Kootmati Port'a kadar bir tren taşıyacak, oradan da Portekizlilere tesiim edileceklerdi. Edindiği bilgileri yerine ulaştırabileceğinden ümidi kesmeğe başladığı bir anda tesadüf yardımına yetişti. Delagoa ile Capetown arasında hangi vapurların işlediğini sordu. Fransız cevap verdi: Mülteciler treni vardıktan iki gün sonra bir Holânda gemisi hareket edecek. James yanındakilerden hemen ayrıldı. Öğrendikleri ona yetiyordu. Artık yapacağı tek şey, Cap'a giden bir erkek veya bir kadın bulmak ve mektubunu poîtaya atmasını ondan rica etmekti. Cyril Murray iie iki kere bu işi yapabilmişti. Yeni bir tecrübeye girişmek için cesaret verici bir sonuç sayılabilirdi. Mülteciler, öğleden sonra saat Oçte hareket edecekleri zamana kadar istasyonun yanmdaki bir paviyona yerleştirmişlerdi. Başka başka milletten sekiz yüz kişi kadar insan üstüste yığılmış, Boerslere şüpheli göründükleri îçin, sınır dışı edilmek üzere idiler. Hepsi bu uğnrsuz savaştan şikâyet ediyorlar, haksız muameleye uğTadıklarmı ileri sürüyorlardı. Berliner Tageblatt'ın muhabiri kampa bu adamlarla görüşmek üzere gidecegini söylemisti. Mackenzie de onunla beraber gitmeğe karar verdi. Pretoria istasyonuna doğru vüriimeğe başladılar. Gazeteci mültecilerle konusurken, James de kendi işine yarayacak adamı anyordu. Kalabalık arasında. uzun kır saclı, eskilikten parlamıı siyah elbiseli, orta yaşlı bir adama gözfl takıldı. Parasız kalmış bir entellektüele benziyordu. Mackenzie onunla gevezeliğe haşladı. Yabancı. Christensen adında bir Daaimarkalı oldugunu, biraz al Tîffany Jones TIFFANY JONES ANKARA Acılıs ve Droeram Kuranı Kerim Saz eserleri Kövc haberler Günavdtn Haberler ve hava durumu Sabah müzlM Ankara'da bugün Kücük ilânlar Her telden T. Karsbulut'tan türküler Cocuk ve eelisimi Sabah konseri Arkası varın Ara haberler ve İlânlar Türküler eecidi Albümlerden aeçmeler T Kormandan sarkılar Cecuk bahcesi Konser saati Ara haberler ve llanlar A. Vevselden türküler Kıbrıs saati Kücük ilânlar Beraber ve solo sarkılar Haberler. Resml Gazete Hafif müzik Reklâm oroeramları Z. Oîuz'dan türküler Cesitll müzik Y. Özel'den sarkılar Ara haberler ve ilânlar Plâklar arasında Ovun havaları Saz eserleri Yaz okulu Radvo ile Fransızca (24. der») Arp haberler: İlânlar Yurftan sefler Köv odası Reklâm Dronamlan Haberler ve hava durumu Kücük IHnlar S Oveur'dan rOrküler Hafif Batı müziH Türk folklörü P SSzeri'den sarkılar Bir varmıs bir voirmu» 24 saatin olsvları: İlânlar Gece konseri Türlriiler ve orun h a v a l a n M. Derva'dan »arkılsr KAS Haberler 23A) R ı f t a n m besrteclsi 23 45 Ç c e e T a r i s i n . d o i r u Î3.M Ozetler. orocrtm: )t*ranı« , 06.25 06.30 06 50 07.00 07 05 07.30 07.45 03 00 08.05 08.10 08.40 09 00 09.20 09.40 10.00 10.05 10 25 10.55 11.15 11.30 12.00 12.05 12.20 12.25 12 30 13.00 13.15 13.30 14 00 14.15 14 40 15 00 1505 15'iO 15 45 1605 16 45 1700 17.05 17.30 17.50 19 00 19 30 19 35 19.50 20 15 20.35 20.."îS 2100 21 10 tın karaborsası yaptığı için, oturma müsaadesinin geri alındığım ve sınır dışı edildiğini yana yakıla anlattı. James onu dikkatle dinliyordu. Üzüntüsünü belirtti, bir paket sigara hediye etti ve adamın derdini paylaştığjnı anlattı. Christensen konsolosunun yardımı ile Cap'a gönderileceğini söy • ledi. Bu proje. James'in tam ijine geliyordu. Bu defa o anlatmağa başladı: M. Christensen.. Bu tadsız savaş yüzünden burada takılı kaldım. Fena halde sıkılıyorum, dedi. Ben de Cap'a gitmek isterdim. Ama buradan ayrılamıyorum. Zavallı annemin Saint John Hastahanesinde tedavi edilmekte olduffunu düçünmek beni büsbütün üzüyor. Kimbilir ne zaman ondan haber alabileceğim.. Ona bakan hemşireye, Miss Gladys Perkins'e bir mektup yazmıştım. Madem ki oraya gidiyorsunuz. acaba mektubumu postaya atmak lutfunda bulunur musunuz? Böylece Miss Perkins endişelerimi öğrcnir. belki bana biran önce haber vermek çaresini bulur.. Christensen derhal: Tabiî.. diye cevap verdi. llk kalkan Hollandalı gemiye bineceğim.. Merak etmeyin, mektubunuzu posialanm. James son derece memnun olmuştu. Danimarkalıya on lira uzattı. adam biraz nazlandı, fakat ısrar edince de kabul etti X X XX wet ONK Ooorr1«tıt Atansindan « t ı n «lınmırtıı Yozgat /// Daimî Encümen Başkanlığından 1 Akdağ madeni ilçesine bağlı Çalışkan • Izibüyük gnıp köy yolunun Çalışkan • Kirsinkavağı 6 + 400 14 + 400 Kilometreleri arası 66660 lira keşifli stablize malzemesi ve naklı işi 2490 Sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince kapalı zarf usulü ile eksiltnıeye konulmuştur. 2 Geçicı teminatı 5416 lıra oiup ihalesi 12.8.1968 Pazartesi günü saat 15'de ıcra olunaoaktır. 3 Bu ışın eksiltme ihalesme girmek isteyenlerin 1968 yılı Ticaret Odası belgesi, geçıci teminatı ve ihaleden üç gün önce Bayındıriık Mücürlüğüne müracaatla giriş belgesi almas: şartrır. Buna ait evrak Daimi Encümen Kalemi'nde mesai saati içerisınde görülür. 4 Usulüne göre hazırlanaca!: tekîif mektubunu havi kapalı zarfın ıhale saatinden bir saat evvel Encüınen Başkanlığına makbuz karşılıjında verilmesi zaruridir. (Postada vftki gecikme kabul olunmaz). ILAN METNi TRT Knrumu Genel Müdürliiğiinden: 1 Kunımumuzun ihtiyacı bulunan 2 adet Televizyon ÖIçü Arabası, şarrnamesine göre kapah zarfla teklif alma suretiyle satınalınacaktır. 2 Teklifler: en geç 17 Eylül 1968 günü saat 14.00 e kadar, «TRT Kurureu Genel Müdürlüğü Genel Evrak Müdürlüğü Mithatpaşa Caddesi No: 37 ANKARA» adresine makbuz mukahilinde teslim edilmiş veya iadeli taahhütlü olarak posta ile gönderilmis olacaktır. 3 ŞartnamPİer mümessıllik belgesinin ibrazı şartile, Genel Müdürlük Malzeme Şubesinden TL. 50, bedelle temin edilebilir. 4 Kurumumuz 2490 sayıh kanuna tâbi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta, Jnsmen veya tamamen dilediğine yapmakta serbesttir. ( B M U : A. 982422134/8713) Binbaşı von Karlsburg. arasıra VVestland'ı ziyaret ederdi. Boers'lerin istihbarat servisi onu çok ilgilendiriyordu. Binbaşımn ünü bilindiğinden Westland da her seferinde onu memnuniyetle karşılıyordu. Harbden, tneilizlerin plânlarından. karşı mukabelelerden açıkça konuşurlardı. Mülteciler treni gideli kırk sekiz saat olmuştu. Karlsburg lâf) onlardan açtı. Aralsi'Ha çok şüphelüeri vardı. Defetmekle çok iyi ettik. Prusvalı tasdik etti: Şüpheli insan lâfı açılmıı=ken Weştland, bir süredir. cephenin öbür tarafından gelen ve ekipinize giren biri hakkmda sizinle görüşmek istiyordum. Bir sigara yakmakta olan Westland, eli havada kaldı: Schroeder'den mi bahsedis'orsunuz? diy» sordu. Evet. Jacobus Halvan tarafından size tavsiye edilmiş diyorlar. Trekfontein madeninin sahibının iyi niyetinden eminim, ama, bazen insan yanılabilir.. Ne demek Istiyorsunuz? Istihbarat ?efi sigarasınm dumanmı yavas yavaş üflerken düşünceli görünüyordu. Karstsrmdaki sesini alçaltarak sözlerini açıkladı: (Arkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle