22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKİ '!• Temmn 1968 CUMHURÎTOT ÜNIVERSITE SORUNU Prof Dr. Gülten KAZGAN ÖCTÎSAT 7AKÜI/TESÎ ÖÖRETtM ÜYISÎ Türkiye'de toplumsal B ngüne dek, toplum katlarımn kendl tımnann, çeşitli yarar•ine dfistflğttnfl de açıklar. Bugün FakfUtelerin bir knıtmııl», gflnlflk Ilerici gazetelerin knilandıgı an Tfirkçeyle yan yazan öğretim fiyeleri yerilmekte; toplumda pek yaygm hale gehniş, günlflk gaaete sütunlanna, ortaçapta ilerici politikacüann konnşmalarnıa glnniş, halka dönük füdrleri sarusanlar çeşitli yollardan baskı altında tutulmaktadır. Statükonun devamma çıkarlanyla bağ lı öğretim üyeleri, statükoyu temall eden düzenio kendisinden de geri düşmüş, tutucn olmuştur. Sonuç, Üniversite yönetim kadrolanmn halka dönük özgür fikirli öğretim üyeleriyle bir çatısmaya düşmesidir. öğrenciler bu çelişkinin de farkındadır. Dünya görüşleri itibariyle kendilerine yakm öğretim üyeleri baskı altında, karşı çıktıklan fikirlerin savunuculan da yönetimde egemendir. Bu olgu, öğrencileri kaçımlmaz şekilde Üniversite yönetiminin karsısına çıkarmaktadır. öfretim üyeleri eğer bağımlı olmaktan knrtulabilir ve bağımlı olmak durumundafcüere de yönetime iştirak hakkı tammazsa, tutuculuk da gticünfi nisbeten yitirir. Üniversite'de Türk toplumuna, balk yaranna daha dönük bir öğretim mfimkfln hale gelebilir. (5) KİTAP TÎCARETÎ: Kitap ticaretini yaratan temel neden, çok kalabalık sımflar ve öğretimin tek kitaba bafulığıdır. Kitap sayfalannın çoğalması, öğrencinin hocanın dediğini tekraruyan papagan dunımuna gelmesl, skolâstik öğretim Tönteml'nin bugün Ünlversitede devam etmesinin kaynaği bu lkili olgudnr. Her öğretim fiyesi, tek kitap sisteminde, o sınıfta o alanda verflen bilginin «monopolcü» sfi durnmundadır. Sınıf kalabaiıksa, bu monopol güctinden yararianıp, ders Utabı yazmak ve öğrencilere sarmak suretiyle para kazanmak karlı bir iş haline gelir. Kitap sayfalan da artırıldı mı, zaten öğrencinin ne başka kitap okuyacak vakti ne de satın alacak parası kalmadığı için, hocanın kurduğu monopole boyun eğmek durumunda kalır. öğretim üyelerini, bir çok Fakültelerde kitap satıcısı tücrar durumuna getiren durum da, kendlsine telif hakkı y«rine basılan Iritaplardan belirli adet verilmesi ve telif hakkını kiUp satUdıkça elde etınesi >i«temidir. Sınıflann kalabalık ohnası, öğretimi, öğrencinin iştirak edemediği ve sadece dinlemekle yükümlü olduğu bir konferans haline getirmekte; kalabalık sınıfa kitap satışmı kârlı hale getirmektedir. Böylece, bir taraftan öğretimin kalitesi düşerken bir taraftan da kitap ticareti kârU bir t haline gelmektedir. lanyla llgili haklan elde edebilmek Için kitle hareketlerine girişmesi pek az rastlanan olaylardan olmustur. İsçi haklan, köylü haklan kendileri değfl de öncü aydınlar tarsbndan ele alınmış; demokrasi tek partl devrl yöneticileri tarafından, aşağıdan yukan bir baskı olmaksızııı, getirilmiş; 27 Mayıs yozlaştınlmış demokrasiyi Kağlamlaştırmak için yine tepeden bir taareket olmuştur. Bu bakımdan, bir toplumsal sınıf olmayan Üniversite gençlifi, hayatın 46 yü gibi oldukça losa bir sfiresini kapsıran Üniversite ögrenim döneml koşullannın ıslahı için kfrtle halinde eyleme girişirse, Türkiye'deki toplumsal olaylar ırasında bnna çok 5zel bir yer vennek gerekir. Bu eylem, Üniversite gençliğinln çok bilinçli bir kitle; Üniversite öçreniminin hayatın bütün geri kalan kısmııu etklüyecek önemde bir aşama; bunalımın en şiddetle duyulduğu ve kendi kendini tashih olanağı en az çevrenin de yük•ek öğrenim kurumlan oldugunu gösterir. • ••• • ••> • •«• • ••• Zararlı böcekleri yoketmek için yeni bir usul bulundu Sentetik seks tuzağı Hazırhyan.Vecdi KlZlLDEMİR ooloji bilgınleri ve kimyager» ler, insan ve hayvanlara hastalık taşıyan, ekin ve besin maddelerine musallat olan bir milyon turden fazla böcek ve haşaratla mücadele çabalarına bir yenisinl daha eklemişlerdir: Bocek ve hasaratın üreme içgüdiilerinden yararlanmak. Bilindigi gibi, dişi haşarat, birleşme mevsimi gelince, kokusu erkek haşaratı tahrik eder nitelikte kimyasal bir madde nesreder. Bu doğal cazibenin bflnyesini tecrit edip, kimyasal senteze t&bi tutmak auretile bilginler, haşarata karşı yeni bir ı»vaşa girmişlerdir. Z istihlâk maddelerine, tohumlara ve hayvanların yemierıne musal lat olan trogoderma böceğinın zararlanm da ortadan kaldırma yolunda önemli başarılar elde edilmiş bulunmaktadır. eks cazıbesi usulü, böcekler ve çeşıtli haşaratla yapılan mücadelenın sadece tek yolu dejgildir. Böcekler, kurulan böcek S tuzaklarına türlü kimyasal m»ddelerle çekilebümektedır. Gunumüze kadar bu konuda kuüanılan 6 bın kimyasal madde bu lunmuştur Astronot başlıklan, basmçlı oksijen solunumunu sağlıyor otografta görülen genç dellkanh, bir klinik denemesinde, bir yandan denemeye tahammül eder ve oksijen thtiyaeı ölçülürken diğer taraftan da eğlenmektedlr. Bu küçügün yapılan denemeden eğlenmesi, başına takılan bir astronot başlıgını sevmesinden ötürüdür. DehkanU lster eğlensin veya eğlenmesin, bu denemenin yapıldığı sırada, astronot baslığının içerisinde rahat ça nefes alabilmesi ve hatta teneffüs sorlugu çektiği «amanlarda dahi bu şekildeki solunumun rahatça yapılabilmesi dikkati çekmektedir. Halbuki eskl ve klaslk usuUerle yapılan okslten almada burun bir kllpsls kapanır ve ne fes alıp vermek İçin ağızın İÇİne bir parça yerleştirilir ve uuraya da solunum borulan llistlrilirdi. Arada sırada yuvasuıdan kurtulan borular bir takım tehlıkelere yol açar ve bu sebeple de bu şekildeki teneffüs ölçümü hiç bir zaman kafi ve sahlh bir »onuç saglayamazdı. İİİi • ••I ••>< F Bunalım nereden doğuyor? "¥" T nivcrsite öfretim kurumlannda bunalmt ^^ nereden doğmaktadır? (T) Ö2ERK ÜNİVERSÎTE FAKAT BAÖIMLI OĞRETİH ÜYELERÎ: 195060 döneminde muhalefetin iktidara karşı «hukuk rejimini yerleştirmek» Snerisiyle savunduğu temel Ukeler ara«nda Üniversite özerkliği de vardı. Amaç, Ünlversiteyi politik müdahalelerin dışında btrakmak, dgretim üyelerinin tarafsız bilirasel çalışma yapabilmesini sağlamak; varsayım da bunnn kanunla çözulebilecek bir sorun oldugn yönttndeydj. 1960'dan bu yana geçen seldz yıllık denemenin sonucu, kanuna göre özerk Üniversite, fakat gerçekte bağunh öğretim fiyeleri oldu. Bütün devlet bürokrasisini, memur kadrolannı tayıflatan, devletçiliği yozlaştıran etkiler, aynı şekilde, üniversite kadrolannı da kapsamına aldı. özel teşebbüsü desteklemek ve bürokrasiyl çökertmek için izlenen düşük ficretli devlet memurluğu politikası, bu kadrolarda bulunanları maddî menfaatleriyle birincilere bağımlı hale getirdi. Yeni kurulan ve ayn ücret ve çalışma statüsüne tabi olan Üniversiteler bir tarafa bırakılırsa, geri kalan yüksek öğretim loınımlannda asistanlar özel teşebbusdeki kademe ücretleri, doçentler vasıfsız sekreter ücretleri, profesörler de fiçüncü derece uzraan ficretleriyle çalışmaktadır. Fakat düşük ücret, kendi başına üniversite ögretim üyelerini bağımlı dnruma dtisürecek bir olgu değildir. Bunun yanında ikinci ve çok Snetnli bir etki, kapitalizmin çok kazancı başan göv tergesl sayan kıstasının; tüketim toplumlanmn yüksek tüketim eğiliminl saygıdeğerlik için şart sayan kıstasının Türkiye'ye ithal edilmesi olmuv tur. Bugün, yırtık pantalonla gezen, simit çayla kann doyuran, apartımanlarm bodrum kabnds oturan adam, nice bilgin olurga olsun, Üniversite şehirlerinde acınarak bakılan bir tipür. Oysa, devletin öğretim üyelerine verdiği ücret kirada oturan, Ikiüç çocnfn olan ve eşi çahşmıyan bir Sgretim üyesi için hiç olmazsa baremde b!rinci derece devlet memnrn, profesör oluncaya, yani 50 yaşına gelinceye kadar, ancak böyle bir hayat düzeyi sağlıyabüir. Bu kosullara, arastma bilfrinlerin önemsenmediği dolayısiyle manevi bir tatmin vermiyen bir akademik çevre de eklenince, Üniversite öğretim üyelerinin çoğunn bağımlı bale getiren nedenleri anlamak çok kolaylaşır. Yüksek ücretli özel teşebbüs danışmanlıklan, özel okul hocalığı, yüksek ücret ödeyebilen varlıklılara açık muayenehaneler, hastahaneler, proje bürolan VJ. dışarda çabsmak olanağını buun öfretim üyelerini bu düıene tamamiyle bağımlı hale getirmiştir. niversite öğretim fiyeİ3rinin Ü maddi aenfaatleriyle bugünkü çoğunJuğunu düzene bag Kitap ticareti Pek kolay değil asaratıa öldürülmeai için ll&çlann kullanılması. besin, toprak, hava ve tuyun haşarat tarafından bozulması karçısında halkın gösterdl|i tepkıyi göıönünde bulunduran ilgUiler, bılginler ve özel araştırmacılar, böcek ve haşarata karşı daha etkili ve yeni bir mücadelt ıılthı bulm8ya zorlanmıçlardır. Bu araştırma ve çalışmalann tonucun da, dışi hayvanların yaymakta olduğu cazibenın benzeri ökse ve tuzaklar kurularak, erkek haşaratın yokedilmesi yolu bulundu. Dişinin câzibesinın veya benzerinin yayınladığı linyallerı duyarak buna koşan erkek haşarat derhâl tuzaja yakalanarak yokedilmekte, erkeksiz kalan dıçılerin yumurtladıklan yumurtalar ise ilkahsız olduğundan nejil tukenmektedir. Seks cazsbesının tesbıt edılme•i, bulunması ve kimyaıal ıen> tezinin yapılmajı pek kolay bir işlem değıldir. Evvelt bınlerct dişı haşere yakalanacak, bunlann biyolojik cazibe unsurları alınacak ve tecrit edilerek muhafaza edilecektır. En ton adım olarak da erkek haşarat cınıını cezbeden özelligin sunl olarak imali gelecektir. I H! 'T^ •••• • ••a •••• :::: layan koşullar ynnetim kadrolanna seçilenlerüı de bu düzenin katıksız savunuculan olmasına yolaçmıştır. Sonuç, toplumun itbal malı deger yargüarma göre saygıdeğer olabilmek için, bngünkfl yaşantısını sürdürebilmek için statükoya bağb öğretim üyeleri ve bunlar çoğunluğu teşkil ettigi için, oy sisteminde, bunlann oylanyla statükoya bağlı yönetim kadrolarıdır. özerk Üniveraıteni'i ne vazık ki. bucünkü görünüşü budur. Öğrencile», Üniversiteye ve kendilerine ayıracak pek az zamanı ve ilgisi kalan, statükova bağü öğretim kadrolanna tepki duymaktadır. Fakat, snrası da bir gerçektir ki, hiçbir öğretim üyesi tek basına bugünkü dunımdan sorumlu tutulamaz. Kişilerin davranışlarını toplumsal • iktisadi koşullardan ayn olarak düşünmek mümkün degildir. Bugünkü dunımdan tek başına sorumlu olan 1950'den bu yana güçlenerek giden iktisat politikasıdır. Bo durumda ne yapılabilir? Kanımızca, öğretim üyeliğinin her kademesinde, Türkiye'de benzer öfretim sartlanna sahip kişilerin sağladığı gelirin öğretim üyelerine ücret olarak verilmesi; «fulltime» iikesinin kanunla yerleştirllmesi; «fuiltime» çalışmak istemiyen ve tazminattan vazgeçen öğretim üyelerinin Üniversite vönetimine iştirak hak ve görevinden yoksun bırakılması; asistanlar, öğrenci temsilcileri gibi benüz bağımlı olma çarkına kapılmamış genc kuşağın yönetime iştirak ettirilmesi durumu nisbeten ıslah edilebiUr. (5) BAĞIMLILIKTAN TUTUCULÜĞA: Üntversite öğretim üyelerinin çoğunluğunun bağımb durumu, üniversitenin niçin Tiirk toplumunnn içsel dinamiğinin yarattığı ilerlemenin çok geri hih çaresi olabilir. Fulltime sistemi yerleşince, halen dışarda çauştığı için fazla sayıda ders alamıyan öğretün üyeliği sistemi bertaraf edillnce, haftada 810 saat ders alan öğretim üyeleri ile sınıflann küçük gruplara bölünmesi mümkün hale gelebilir. Eğer pek yersis bir şekilde kanunun öğretim hak ve gOrevinden yoksun bıraktığı doktora yapmış asistanlar da ders verme yetUsiıie kavuşarsa, nmflan bölmekteki tek kayıt sımf yetersizliği olacaktır. Bu da sabah ve öğleden sonra, hattl gece ikili veya ttçlü ögretimle kısmen giderilebillr, Tabii, zamanla yeni binalann llâvesi de durumu hafUletir. Kendi denememlz göstermlstir kd, 80100 kişilik bir nnıfta, öğrencilerin istedlğl şekilde öğrenciyi dfişünmeye, araştırmaya yönelten bir öğretim sistemi uygulamak mnmkündür. öğrenciye sürekli vazife yaptırmak, bu vazlfeleri sınıfta tartışmak, öğrencilerin arastırma yapmasmı sağlayan düşünme yeteneklerini geliştirir. öğrenciler bu tip öğretimi candan benimsemektedir. •S0100 kişilik sınıfta ve bu tip öğretimde kitap ticareti de yapılamaz. 100 kişilik bir tınıtta bir öfretim fiyesinin kitap satmaktan kazancı ayda 50100 lirayı geçmiyeceği için, öğrencinin sırtından para kazanmak da bir yol olmaktan çıkar. Kaldı ki, bu çeşit ögretim, çeşitli kaynaklardan yararlanmayı gerektirdiği için hocanın monopolrü durumu da ortadan kalkar. almz bu arada çözümlenmesi gereken iki sorun vardır: bunlardan biri telif ficreti meselesine bir çare bularak öğretim üyelerini kitap yazmaya tesvik etmek; ikincisi de Fakülte kiitüphanelerini daha çok veya hiç olmazsa öğretim üyeleriyle eşit şekilde öğrencilerin yararlanacagı hale getirmek. Çünkü, bu öğretim sistemi, eğer kitap yazmak için müşevvikler yaratümazsa veya müeyyideler konmazsa, kitap sayısınm çoğalmasını önliyebilir. Bu, uzun dönemde, yine öğrencilerin ve genel olarak toplumun aleyhine durumlar yaratabilir. Fakülte kütüphaneleri ise, öğrencilerin kitap satın almadan, devlet bütçesinden beslenen kitapüklardan yararlanacağı şekilde düzenlenmelidir. Bugün, Fakülte kütüphaneleri daha çok dışardan gelen yabancı dilde ve ancak öğretim üyelerinin yararlandıgı kitaplarla beslenmektedir. Bu sistem, öğrencinin lehine değiştirilmelidlr. K ammızca, sınıflann çok öğretim fiyesi arasında bölünmesi bu Itd başü kötülüğü tas Uk olarak ukarıda bahsedilen eazibe kaynafımn ilk olarak bulunmatı ve tecrit edilmesi, 1960 yılında başanlmıştır. Bu konuda ilk kullanıUn haşere difi pervanelerdir. llim adamları bu dışı pervanelerin sadece sekı cazıbesmı te§bit ve muhafaza etraekle kalmadılar ve bunu sun'i olarak ımale de muvaffak oldular. Bulunan bu yeni maddeye pervane tuzağı (Cyplure) adı veren ılım adamları bu öksenın, erkek pervaneJeri son derece cezbettiğinı denedıler ve son derece mâkul bir mâlıyete çıkmasını da sagladı. Bu yeni maddenın erkek pervaneleri cezbetmesi, bu konuda bir ınkılâp olarak nitelenmektedtr. Bu başarı üzerıne. dünyadakı butun insanlığa ve hayata zararlı hasaratın yok ediiebileceğı fıkrı kökleşti. Kimyasal ve mekanık araç ve maddeler bunun için yeterlı gorülmektedır Bu sure zarfında ılım adamları pervaneler ve altı diğer tehlikelı hasaratın tentetık ıek« cazıbelerinı tesbit ve ımâl edebilir duruma gelmışlerdir. Nörolojide Potansiyel bir huzur ikrometeoritlerln, uzay araçlanna çarp. tığında, bu çarpma şiddeiin' ölçen son derece hassas bir cihazı geliştiren NASA'nın Ames Araştırma Merkezinde kuşlann ve embriyonun yumur ta icindeki kalp vuruşlarını ölçecek bir niteliğe ulaştıran Vernon Rogallo, bu ilk başansmdan sonra bu cihazı insanî amaçlara da uygulamavı başarabilmistir. Uzayda nabızsinyalleri veren muamma UZAT NABZl Pulsar'lann verdiği sinyaller, banda alındıktan sonra bunlann osiloskop ekranından büyütülmüş kopyası fotografta görübnektedir. M tmttt* iieto ıırre noktaaı g&riüftr. •1 aiitenoınin dört ayn eleınanından gelmektedir. Bu kaynaklardan uçu, radyoteleskopa gelen» kadar, 300 ışık senesi mesaleyl (3,405,888,000,000,000 kilometre) ve bir digeri de 100 ışık. yılı mesafeyl (U35^96,000,000,000 kilometre) aşmaktadır. Her bir Pulsars son* ermeyen nabız unyallerinl radyo enerjisi olarak yaymaktadır. Aynı zamanda her bırınm karekteristik nabız seldlleri de bulunmaktadır, meselâ nabız 3inyalinde birikı veya üç «jrve çıkışı yapmak gibi. Bunlardan üç tanesı saruyenin 3840 bınde bırinde sinyal verdikten sonra 1,18 veya 1,35 sanıye sonra ikinci sınyalini yayınlamaktadır. DördUncusu ise, her saniyenin 18 bınde binnde ve her çeyrek sanıyede bir sinyal yayınlamaktadır. llim adamlannın izahlarına göre, bu ışınların kaynağı nötron yıldızlardır ve hâlen uzaydaiu varlıkları ortadan kalkrrus bulunmaktadır. Bu ÖU yıldızlar son dereİ ce yoğun bır kıtleye sahip ve ayni zamanda son derece suratli hareket halinde olrnaktadırlar. Yine ılim adamlannın ıfadesıne göre bu sinyaller dünya ile haberlesmek isteyen diger uygar yıldızlann insanlan tarafından gönderılmemektedır otoğrafta görUlen taneffüa başhgında, boyun kısmında nefes alışıru ve verişini saglayan iki boru bulunmaktadır. Nefesin dısanya çıkısı için kullanılan boru bır tulumba ile oksijen tahiil kısmına sevkedUir. Başlık uygulanan Idmsenin başına geçirilmiş olup tepeden içeriye girer ve boyunun etrafısda kapanır. Kullanışta oksijen tulumbası oksijeni baslıgın lçerisinden dışanya ve tahiil kısmına çeker, arada hiçbir şekilde kaçak oksijen sızıntın yoktur. Ve hastarun serbest solunumuna güçlük çücaracak hiçbir etken bulunmamaktadır. Uzay kullanılışı için geliştirilen bu sistem halen klinikierde kuUanılmaktadır ve bu sistem tip maksatlanna uygun olarak Kansas Üniveraltasi Saglık Merkeclnda geUşünlmiştlr. F Y N Kanser teşhisinde yenilik okyo Merkezl Arastırma tl> boratuannın buldugu bir arafl savesinde artık kanser teshl•i mıdeye yerlestinlen bir arao vasıtasıyla mürakün olacaktır. Önce kanserli olduğundan çüphe edilen hastanın damanna Fosfor 32 şınngası yapılmaktadır. Bu madde vıicutta kanser tümorünün bulundugu bölgelerde toplanmaktadır. Şınngadan 20 saat sonra da Japon fırmasuun bulmus olduğu küçUk detektör, hastanın midesine yerlestirilmekt« ve vucuttaki radyoaktivitenin derecesi ölçülmelc suretiyle, daha önce darnara şınnga edilen Fosfor 32 maddesinin toplandığı bolgelerde kanser olup olmadojı anlaşılrnaktadır. T C Y 500 bin disi ervanelerın seks cazıbesını elde etmek için yapılan çaiışmalara şu örnek verilebilir: Bir damla cazibe ozunü eide edebilmek ıçın 500 bın dışi pervanenın yakalanması ^erekmektedır. Bu sıvı o kadar guçlüdur kı, bir gramımn mılyarda birinın onbinde bin tüm sır ormanı kaplayan pervaneleri, jrmandsn dışarıya çekmeye kâfi guLmektedir. Pamuklara musallat olan bir cıns pembe kurt da. daha tırtıl hâlınde iken pamuk 'onumlarını yıyerek bütün dünyada büyük zararlara sebep olmaktayken alınan tedbirler sayesınde tehlike olmaktan çıkacaktır. Depolarda muhafazaya ahnmış ornell Üruversıtesının, Puerto Rico'daki Arecibo Ionosfer Rasathanesırun ilım adamlan, uzay derınliklertnde nabız sınyalleri veren bir takım kaynaklar tesbıt etrruşlerdır. Pulsars adı verılen bu kaynaklar yarup sonen bazı gezegenlerın vermekte olduklan sınyallerdır. 1967 yılında lngütere'de Cambrıdge radyo astronomları taraiından bulunan Pulsars'ların vermekte olduğu sinyaller Puerto Rico'daki 30 metre çapındakl radyo teleskoplarla zaptedilmektedir. Arecibo Ionosfer Rasatftanesinin bu radyo antenince yakalanan sinyaller, dunyanın da bır parçası olduğu Samanyolu galak Sonuç değlndiklerimiz, kanımızca, öğretim faaliyetinin öğretim üyelerinin bugünkü durumdan kurtulmalan için önemli bulduklarımızdır. Bunun yanında öğrenci teklifleriain getirdiği ve öğretim üyesi olarak gerçekleşmesini dilemekle beraber, çözütnünü bulamadığımız »onınlar vardır. Yurtlar, beslenme, Üniversite'de yan kültür faaliyetleri vs.. gibi. Şunu bilelim ki. bugünün genç Üniversite öğrencisi knşağı kendi hakJarını bilmektedir ve bunu elde etmek 'çin de ısrarbdır. «Babalarla Oğullar» ı ayıran uçunım derindir. Ogullann isteklerinl, feza çağınıa koşullan içinde değerlendirmek gerekir. P ol saati büyüklügünde ve bıleğe takılan bir radyo ile artık, butun cfalgalarda mıi zık ve haber dinlemek mümkun olacak. Bir Japon Fırması tara fından yapılan bu minyatür rad yo. ıkı nıkel kadmıyum (yumuşak beyaz bir maden) ile işlemektedır. Bu batarya ile sürekli olarak 8 saat radyo dinlemek mümkündür. K Bilek Radyosn U1Q1 .nn biyoloji tip HAOAarastırma ekibi TEŞEKKÜR Hastalığunı tejhiı ve sihirll elleri ile ameliyatunı yaparak, beni maddi ve manevi sağlığıma kavuşturan; insanlıiın. ilmin ve tekniğin şahikasmda bulunan: kendi gahsiyeti gibi her noktası pınl pırıl, tertemiz olan İstanbul Göğüs Cerrahl Merkezinin ilerde âbideleşecek Bajtabibi eşsiz insan: OP. DOÇ. DR. bütön meziyetleri ile hocalannın izinde ilerleyip yükseldiklerini yakinen görerek gurur duydufum, her biri ayn birer üstün değer olan tabib elemanlardan; Ameliyatımı asista eden: Op. Dr. Ulu Sungu, Op. Dr. Orhan Tajçı, Narkozitör Dr. Ercüment Kopman'a, Postop«ratuvar tedavimi takip v« temia eden: Op. Dr. Hüseyin Çetin, Op. Dr. Erkut Sirel, Op. Dr. Sii mer Tarcan, Op. Dr. Cengiz Yor gancı. Op. Dr. A!i Kaptanoğlu ve Dah. Dr Sami Ünal'a, oto riter başhemşire Advlye Taşkm't, gece ve gündiiz, güler yüzle, bilgi ve büyük bir sevk | le çalışarak beni çabueak lyi | lestiren; her biri hakiki birer î melek olan bütün hemşireler'e ve diger personele eandan (uk n n v« ebedt mlnnet hislerlmlc tetekkurler ederim. Dr. Cerdet GttnrttrkttB Bandma Vereat Sava* BaftabfM (Cmnhnrlyet MU nin de yardunı ile geliştirilen Rogallo cihazı en ufak kaslann da titıeşimüıi ölcmek suretiyle, ileride gelebilecek bir Parkinsonizm hastalığına, daha bu feci hastahk meydana çıkmadan mâni olmaya çahşmaktadır. Nörolojik bir hastalık olan bu âfete, bu suretle çare araştınlırken tip araştırmacılan aynı zamanda bu cihazı bir sinir cerrahisi sırasında da monitör olarak kullanmay. tasarlamaktadırlar. ALICI TELESKOP Arecibo lonusferik Rasathanesinin, Puerto Rico'daki ndyo teleskopu 24 Şubattan beri Pulsariardan verilen sinyalleri almaktadır. Bu radyo teleskop dünyada kendi cinsinin en büyüğüdür. StYAMİ ERSEK'e PASADAN SONRA NE OLACAK ?.. AZİZ NESİN'İN MİZAH $AHESERİ BUGÜN AKBABA'DA Cumhuriyet 7990 Dmy. T. C. BAYINDIRLIK BAKANLIĞI ve Lim. İnş. Reisliği İstanbul Limanlar Maklna İkmal Grup Amirliğlnden 1 2490 sayılı kanuna göre kap&Iı zarf usulü ile 150 adet Hamal arkalığı yapbnlacaktır. 2 Tahmin edilen bedel 19.500. TL. olup muvakkat t»minat 1463. TL. dır. 3 Bu Lje ait sartname Selimlye Harem'deJd Satmaima Komisyonundan bedel 'x olarak temln edilaoektir. 4 İhale 28 Temmuz 1968 cııma günfl saat 15.00 de SeHmiye Harem'd«ki Grup Amirliği Mnacmda yepdacaütür. 5 tsteklUeria ihale gtmfi tatt 14.00 e kadar teklif mtktuplannı SeUmrye Harem'dekl ŞetmaJma gami«yepu rUtkmlijim •«reoeklertdir. (Baam: aUBS/79M) • MU İ LA N Sivas Belediye Başkanlığından. Beledlyemlı Fen tşlerlnde çalısünlmak üzere 1 adet Mühendi» veya Mimar ile 1 adet Topograf abnaeaktır. Teknlk parsonel talimatnameai gerejine» 88, liraya kadar jwmiye ve », lira mahrumlyet rammı verileeekttr. IstaklfleHn Bele<Uye BaşVnnhğına mnraeeatian.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle