19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 6 Mart 1968 CUMHURİYET Ilsinci Adam 1950 yılından sonra İnÖnü probleminin çözüm bekleyen istifhamlarından birisi; aslında bir devlet partisi olan CHP'nin partileşip partile YAZAN:* ŞfVKET SUREYYA AYDEMİR şemeyeceği, diğeri de 66 yaşında olan İnönü'nün önderlik vasfını yürütüp yürütemeyeceği idi. ED 1950 seçimlerinde Demokrat Partmın zaferi tamdı. Menderes, omurunda taşıdığı zafer bayrağını, iktidarın burçlanna dikti. Artık srizcnundu. Fakat acaba, İnönü'nün de Yenılgisi tam mıydı? Evet, gerçi Demokrat Partinm zaferi ıle, ıktidarı yitirmişti. Ama acaba, artık teşebbüs gücünü ve yenı mucadele sloganları bulmak gücünu de kaybetmış miydi? Çünkü savas, alanında olduğu gibi, siyaset alanında da nıhaı bozgun, muharebeyi değjl, harbi kaybetmek demektir. Harbi kaybetmek ise, teşebbus gücünü yitirmek ve mucadele meydanından çekilmek demektir. Acaba Inönü harbi kaybetmiş miydi? Yoksa, bu muhalefet cephesınde de, teşebbus gucunü zinde tutacak ve yeni mucadele sloganlarını bulup atabilecek miydi? Işte 1950 den sonra Inönü probleminin çözüm bekleyen istifhamlarından biri buydu. Yahut muammalardan biri, aslında bir Halk Partisi değil, Devlet Partisi olan CHP nin partileşip partileşemiyeceği ise, diğeri de, İnönü'nün bu önderlik vasfınm. yürütülüp yürütulemiyeceği idi (1). Çünkü bu ye ni yolun başında Inönü, tam 66 ya amdaydı ve Menderese göre îsmet Paşa, aşağıda vereceğuniz parcalarda okuyacağınız gibi, artık hem yenilmiş, hem de bitmişti. Aras yol culuk basladı. Hakikaten cileli. mihnetli, hattâ bazan tehammül edilmer gibi geçti. Çünkü sahnede; hakikaten çetin irade güçleri çarp%fiyordu... MÎHNET YOLU Çile, bir soy yaşantıdır. Ama ya çökertir, ya olgunlaştırır. 1950 den sonra İnönü'nün önünde açılan yol, bir çile yoluydu. Bu yolun başında ve belki de en az 10 yıl sürebileceğini tahmin ettiği bu yolculuğa İnönü, acaba dayanabilecek miydi?... raki Türkiye, 1950 den evveUti Tür kıye değildi. Bizde Halk tipi siyasi insan, ilk defa doğuyordu. Ve köylerde, kentlerde belıren, şahsiyetle şen bu siyasi insan, gene ilk defa olarak, bir iktisadi insan olmaya doğru da hızla gelisiyordu. Memleketin ilkel iktisadi hayatı parçalanıyordu. Yollar, limanlar. silolar, fabrikalar, yurdun, butünü ile bir millî pazar haline gelişi. her türlü malın mübadeleye arzedilebilişi ve değer kazanışı, ne kadar hatalı cep heleri olsa da toprağın yeniden istilâsı ve şehirlere akm, iktisadi in*anı hızla yaratıyordu. Ve bu gelişmede yeni insanlarm, hakikaten emeği ve alınterleri vardı.. Olumlu bir gelişme ve yanlış bir direniş! Sosyal yapısı ustunde ayrıca ve çok yönlerden durulabilir olmakia beraber. istesek de, istemesek de, bu olumlu bir gelişmeydı. Fakat kalabalıklarda şahsiyet gururunun unyanması ve bunun yeni insanlar tarafından bazan yanlış beslen mesi, halk içinde muhalefete ve liderine karşı bazı yanlış direnişler de yaratıyordu. Meselâ bir Ege gezisi sırasında ve Îsmet Paşa Balıkesire de uğramak, orada partilıleri ile konuşmak isteyınce, ll Valisi Balıkesir kapılarmda İnönü'nün yo lunu kesti. Sehre girmemesini rica etti. Vali belki de haklıydı. Çünkü Balıkesirde Demokrat Partililer, Îsmet Paşaya karşı hakikaten yakışıksız ve haysiyet kırıcı tertipler almış gorünüyorlardı. Bu tertiplerın hikâyesıni, o sırada Balıkesirde vazifeli bulunan. asker ve sivil, en yüksek yetkililerden dinlemişimdir. Kısacası Balıkesirde. gittıkçe gelişen siyasi şuuru değil, asırlardan beri birike birike gelen şuuraltındaki refulmanlar harekete getirilmişti. Bu bir hataydı. Zararlı bir hata .. înönü tabiî Balıkesire gıremedi. Fakat Ankaraya dönünce de CHP Meclise bir sual takriri ver di. Böylece de Balıkesir olayları, Meclis münakaşalarına intikal etti. Ve o zaman görüldü ki yeni iktidar ve Menderes, giriştikleri mücadeîede karşılanndaki hasmı, hakikaten tanımamakta ve sadece inkâr etmektedirler. Bence bu faktör, bir gün DP yenilgisini hazırlayan çesitli faktörlerin en önemlilerinden biri oldu. Şündı sahneyi tâkip edelim... Başvekıl Adnan Menderes, 28 kasım 1952 de bu takriri iki defa kürsüye gelerek, geniş konuşmaları ile cevaplandırdı. Menderes konuşmalarma: «Siyasi hayatunm belki en elem li vazifesini yapmak mecburiyeti ile karşı karsıyayım.» sözleri ile başladı ve derhal konuya girdi. Konu; İnönü'nün şahsıydı. Inönü'ye atılacak bütün oklar hazırlanmış gibiydi. Açık. kesin, ka rarh ve müsamahasız konuşuyordu. Anlaşıhyordu ki, Adnan Mende Sert başlı at ve bir eski Kurmay! Bu mucadelede Menderes, yıllar yılı biriken ümit ve ihtiraslarmm topyekun seferberliği içinde. herşeye kararlı görünüyordu. Ve bu kararlarında, hem Şefine, yâni Celâl Bayara ve yol arkadaşlarına, hem de hasmına karşı, bir sert başh at gibi âsiydı. tnönu'ye gelince, o mücadeleler, harbler, ihtilâller, inkilâplar içinde yıllar yılı biriken tecrubelerınin hazinelerini omuzlannda taşıyordu. 8ır eski kurmay ve bir hesap adamıydı. Has mmın zafer naralarına değil, karşı cephenin stratejik zaaflarına bakardı. Fazla olarak çıleden korkmayan ve onu, bütünü ile göze ala bilen adamdj.' Nitetam •^sır.'^özler onundur: **•• : h '<••• « Her türlü ideal, uzun mihnet ve çıle yolundan geçılerek elde edilir. Sağlığımızda biz. idealimize va racak mıyız. bilmiyonım. Fakat mi rasçılarımıza. her halde temiz miras bırakacağız...» Ben onun burada bahsettiği idea]in; doğru veya yanlış, fakat inanarak bağlandığı «Çok Partili bir Demokrasi Rejimi» olduğunu biliyorum. Ama onu bir tarafa bıraksak bile, eğer bir insan daha yola çıkarken bu dili konuşabiliyorsa, onun sırtını yere getırmek zordur. Ve böyle bir siyaset savaşmöa karsı tarafa düşen, her şeyden evvel, hasmını inkâr etmek değil, hasmını tanımaktır. Halbuki öyle sanıyorum ki Menderes ve arkadaşları. İnönü'yü tanımaktan ziyade, onu inkâr ettiler... Menderes, omuzunda taşıdığı zafer bayragım iktidarın bnrçlarına dikmişti Çatışmalar hızla gelişti. Ve savaşlarm sahnesi, artık yalnız Büyuk Millet Meclisi kürsusü değıltii. Gerçi doğacak veya kurulabılecek çok partili rejimde mucadeleyi Millet Meclisi kürsüsunde toplamak, rahmetli Atatürk'ün de bir hasretıydi. Onun 1930 da ve bir Meclıs açılışuıda, o sıralarda karşı karşıya bulunan Halk Partisi ve Serbest Fırka (Parti) çatışmalarmı kastederek, elini kuvvetle Meclis kursüsüne koyup: Mücadelelerinizi burada yapacaksınız! Seklinde konuşmalarını dinlemişim dır. Ama artık arada çok şeyler değişmişti. Radyolar, gazeteler, köy kahvelerine. parti örgütlerine kadar kolaylıkla inen haberler, Meclıs kürsülerindeki becelleşmeleri, gunü gününe, saati saatine yurdun dort bucağına yayıyordu artık. Halk ise siyasetçinin ayağına değil, siyasetçi halkın ayağına koşuyordu. Mücadeleler artık yalnız Meclis kürsüsunde değil, bütün va tan sathındaydı. Artık halkın bütunü, bütün dâvalan ile mücadelenin içindeydi. Bu ise, bizim memleketimiz için yeni bir şeydi. Bu mucadele içinde herkes. kendi yonünden kendısini buluyordu. Hülâsa 1950 den son res'in «Siyasi hayatının en elemli vazıfesi> Îsmet Paşayla kati bir hesaplaşmaydı. Halbuki bunun ıçın vakıt, hakikaten erkendı ve ko nu sadece bir seyahat engeüemesiydi. Bu da Anayasaya aykmydı. Menderes konuşmasma söyle devam etti: « Muhterem arkadaşlar' biçâreliğin, aczin, zavallılığuı, güzel bir manzarasım seyretmiş bulunuyorsunuz...> «Aksaçlı bir General; Milli Şef ün vanını seneîerce üzerinde taşunış bır insan, devlet idaresi mesuliyetini bunca yıllar tekbaşma omuzla rında taşımak mesuiiyetinden kaçın mamış, urkmemış. hattâ bunu yaparken: kendi kanaatlerine gore va tandaş hak ve hürrıyetlerini hacir altına almak cüret ve cesaretıni gostermiş, bu mesuliyeti dahi üzerine almış bır insan; 1946 seçimlerini yapmış bır insan, tek parti ida resinin kahramanı ve şampiyonu olarak kendisinı tanıtmış. bir insan, bugün karşımıza çıkıyor. Büyük mü cadelelerle bugünkü demokratik in kılâbı, bugünkü hak ve hürriyet rejimini, bugünkü hukuk devletıni tahakkuk ettiren bir partinin karsısmda, vatandaş hak ve hürrıyetlerinin müdafii kesiliyor! Hava tının bir kısmını muharebe meydanlarında geçirmiş. yaşlanmış. ak pak olmuş bir zatın, böyle bir derekeye düşmüş olması, hakikaten elem vericidir...» «Diınkü diktatörün. bugün huzurunuza çıkarak, vatandaş hak ve hürriyetlerinin müdafii vazifesini Menderes'e göre Îsmet Pasa artık hem yenilmiş, hem de bitmişti. Ama yoleuluk basladı .. uzerıne alması gulunçtur. Işte, bır taraftan da gülünç olan böyle bır sahnenın karsısında bulunmaktavız arkadaşlar!» Adnan Menderes. Balıkesir olayla rı gerekçesi ile CHP nın Meclise sunduğu sbzlü soruyu. boyle cevap landırmaya girişti. Yapacağı işin çerçevesını önceden çizmış gibiydi. Ona göre, o gün orada bir kader tâ yın edılecekti. Nıtekım yukarıdaki sozlerıni şu cümleler tâkip etti: 'Anlaşılıyor ki, zaman gelmiştir! Anlaşılıyor ki, kader konuşuyor! Anlaşılıyor kı, kader hükmünü ver mek uzeredir'» Bu sözler elbette ki demokratik bır Parlâmentonun edebıyatı değil dir. Ama bu sözlerde nıce nıce kompleksler dile gelmektedir. Bu komplekslerin en başında, daha es kıye ve daha yaşlıya karşı, daha v^nı ddha genç olanm duyduğu gu ruru da eklemelidir. O halde ona karşı. bu artık akpak adama karşı yeni süâhlarla çıkmalı ve ona, vak tinın tamam olduğunu haykırmalıdır. Menderes de öyle yapar: >Bız, mıîlet iradesiyle geldik. Bunda şuphe yok! Bir içtimai ve siyasi cereyan, sili huruşan (coşkun sel) halinde gelır, eskiyi yıkar. Eski yıkıntımn be kâsı, bakiyyetüssüyufu (kılıç artığıi kendisini yenen silâhm ne olduğuna. yattığı yerden bakar. Onu elde edip tekrar varlığını devam ettirmek yollarını arar. Yattığı yerden görüp de elde etmek istedıği silâh. hak ve hürriyet silâhıdır. Bu nu sizlerden almak istiyorlar. Sizler, hak ve hurrıyet silâhmı, hak ve hürriyet bayrağını elinizden baş kalarına kaptıracak bır teşekkül değilsiniz arkadaşlar'..> Sahne budur. Bu sahnede, hasmını yerde ve kı'.iCinı hasmının kalbine dayamış gören bir savaşçının başını donduren zafer sarhoşluğuna benzer bir hal vardır. Acaba hasmı yerde mi? Acaba hasım kılıcını terketti mi? Yoksa bu sadece bir inkâr mıdır? Eğer oyle idıyse, inkâr zafer demek değildır kı? Ve sadece sahibini aldatır.. 1) İnönü'nün bu mucadelede stra tejik sloganları. daha ilerideki yazıda verilecektir. YARIN Yeni iktidarın en giiç I vazifelerinden biri Acılıs. oroırram Günavdın I Kove haberler Günavdın II Haberler ve hava durumu Istanbulda bueun Ilânlar ve hafif raüzık Haflf Batı muzığı SdZ eserleri ve Serao Mutludan ^arkılar 08.45 F E e e orkestra«ı 09.00 Ovun havaları 09.15 Vivolonsel.^»oioUn 0930 O\un havaları 09 40 Ev icin 10 00 Ara haberler 10.05 Hafif Batı müziği 10 20 M. Yıldırımdan sarkılar 10 40 Arkası varın 1100 Sabah konserl 11.45 T.Yakarcelıkten sarkılar 12.00 Ara haberler, ilânlar 12.10 N Bavramdan turkuler 12.25 Kucuk orkestra 12.40 G Erselden sarkılar 13 00 Haberler ve R G.de bueiın 13 15 T.Uveundan sarkılar 13 30 Reklâm oroeramları 14 00 Z.Aoavdın orkestrası 14 15 A.Karacandan sarkılar 14.30 S.AIaeoz orkestraıı 14 45 A Sensesten turkuler 15 00 Ara haberler 15 05 Sarkllar 15 40 Solodan solova 15.20 Radvo oda orkestraM 16 00 Okul radvosu 17.00 Ara haberler 17 05 Küme faslı 17 30 Kov odası 17.30 Reklâmprogramları 19 00 Haberler ve hava durumu 19 35 S Kutbavdan sarkıiar 19 50 Aile sohbeti 20 00 Yurdun sesi 20.30 Ömeklerle tivatro 21.00 24 saatln olavları. ilânlar 21 10 Akçam konseri 21 40 A Sensovdan sarkılar 22 00 Reklâm Droeramları 22 45 Haberler 23.00 PlSklar arasında 23 55 "'"•!• o " W ks.a.is İST\NBUL İL RADYOSU 16 55 Acılıs ve nroeram 17.00 DiskoUSimizden 17 30 Kııciik kon»r 18.30 Senfonik muzik l")00 Kennv Dorham beslisl 10 30 Aksam konseri 20.15 Genclerl* beraber 21.00 Ooerslarrfan secmeler 21.*5 Hafif mÜ7İk 3? 00 Gece ko"wri 53 00 Caı mnzifi 2ÎSr) Hafif Batı muziii 01.0C Proeram ve ksnanı» M 25 06 30 07.00 07 05 07 30 07 45 07.S0 08.00 08.15 addır, tıpatıp benzer veya hayat arkadaşı. YUKARIDAN A5AĞIYA: 1 Bir yerden gızlice kaçı? (iki soz). 2 tstenilen yere vv ramama. 3 «Yuze gülücülül* et!» anlamma ikj söriü blr emır. 4 Herhangı W»'!WıaİMtm ve memunyete tâyını teklıf edılen, b:r hayvanın yarısı. 5 Saçsız bır kafa ıçin kullanılan bir karma t".nmdeki «cavlak» sözünden önoe gelen soz, ytiz veya vücuttaki küçük küçük esmerliklerden. 6 «İki kumaşın genişlilt taraflarıru birbirlerıne ekle!» manasına U; sözlü bır emır. 7 33436789 «Vücudünun yenılecek kısmı bayat değil» m% nasina iki soz 8 • | Idare bolum • lerimızden, Istanbuldaki bır semtin adının tersi. 9 «Çevrilince «mera'îOflnM) •ekll h» olur, budala. 1 Eski kadınlarımmn çarşaf devraıden önce gıydikleri sokak elbısesi, yerleşıp kalmış tssir. 2 «Büyük büyük parçalara sahip durumda» anlamma ıkı sdz ve bir takı. 3 Başkanlık etme işi (eski terim). 4 Blr eagelin Ustiınt''»n atlayıp geçen, tersi cılk bır yaranın içinde bıılunanlardandır. 5 «Biri üe yarışma durumuna gir!» mânasım iki sözlü bir emır. 6 «Bır şeyı geçicı olarak sana bırakmalarına razı ol!ı karsılığı iki sözlü bır cmir. 7 «Soyler» anlamma bir çekim. kabalık etmez ve hatır sayar kişı. 8 Tersı «garson yar dımcısı» mânasına kullarulan bir sözdür, çevrillnce elbisenin bel''en aşağı kısmının en alt ucu olur. 9 Tersi bedavadan elel geçirilen şeylere halk dılınde takılan SOLDAN SAGA: DÜNKÜ BULMACANIN HALLEDILMİŞ ŞEKLİ HALLEDİLECEK Yukandaki rmkamlı bulmacada %*dera 4 tane anabtar (ipuctt) ve 8 tane sonuç vardır. Boş kalan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer ıakarn koyarak ve toplama, çarpma, çıkartma, bölme i;aretlerine dikkat ederek «oldın sağa ve yukandan aşağıya bulmacada eösterilen »onuçlan bulunuz. Biıaz vakrinizi alır ama, boj raktinizi ho^a geçinrüa olursunuz. DUNDEN BUGUNE 8 Arkasım dönüp, koşarak merdivenleri indi. Bilmem neden, kızmıştım bu kıza. Anahtarla fcapımı açarken, «şımarık, diye söyleniyordum, kendi kendime; koca kat az gelmiş, benim evciğime de goz dikmiş. Kendisinin ayrı bir yeri olsunmuş! Zengin küçük hanırn kaprisi. Görgüsüz! Budala!» Çirkindi de. At gibi uzun bir suratı vardı. Vücudu iri, kemikli... Sonra düşüı\düm: az paralının çok paralıya hıncı, benımkisi. Keyfi istiyorsa, kirasını odey.nce, tek başma butün apartımanı da tutar. Kım ne karışır? ! Haksırlık edıyordum: çirkin sayılmazdı. Güzel, pınl pırıldı siyah gozleri. Biraz bayağı. ama yapmacıksız, içten bir hali \ar. «İyi arkadaş olursak, gelir güneşlenirim tarasanızda.. » Bir serüven kokusu duyar gibi oldum. Baktım, pek uydurma doşemiştim odamı. Büfemsi bir küçük dolap koymalıyım, hiç değılse. İçine birkaç şişe içki.. kadehler.. «Delirdin mi Semih, dedim; başına belâ olur. Yamarlar sonra sana kızı'» Ürperdim: Melda gibisi, benım kanm! Allah göstermesin!... Adam sen de! küçük bir flört, çok ileri gitmeden .. Eğlenirim biraz. Baştan, açık kartlarla oynarun: «Seninle evlenmiyeceğim. Ona gore.... Daha terbiyeli söylerim. elbette. Günah benden gitti \rtık ker.di bilir. Çocuk değil; 25 ini aşkın, bol bol Neler vardır aile kızı geçınenler arasında!. . Tutkuyla göz gezdirıyorum tarasıma. Az daha "limden gıdecekmiş. Oh olsun! paralanna güven^ıler ama. isteklerine erişemediler. (Gene zengin düşmanlığı). tyi kl şu dört koltukla masayı almışım. Güzel bir köşe oluyor, renkli renkli. Ama, kimi vakit, şuraya buraya çekiyorum. Dağılmış bırakıyorum Her biri bir yanda. Odam da oyle: pijamarn, divanın üstüne atılmış; kazağım iskemleye asıh; pabuçlanm, ortalıkta, sağda solda Bundan sonra. daha tertıpli olmah. Hiç Jseklenmedık bir zamanda. birdenbire geliverir, Melda Öylesme bir tip. Kapı çahndı: kapıcının karısı Gulsum hanım. Her sabah uğrar. Evımı toplar, sılıp supurur; ışlerimı görür. Bugün, bir iki parça çamaşınmı da yıkıyor. Kadın banyoda uğrajırken, bir ara yanına ğittim. Sordum: Gülsüm hanım, bir haber aldımz mı? Mal sahiplerimizin yolculan gelmiş mi acaba? Doğruldu. Dudaklannda yavan bir gülümsemeyle başuıı salladı: Gelmişler.. gelmişler... Dün bizimki gitmişti; küçük beyi de küçük hanımı da görmuş. Yarın temizlik yapacaklarmı?. Pazara taşmıyorlar! Büyük bir sevinç duydum. Anne babanın, o günkü yurek çarpıntıh özleminin etkisi altında kalmişım, demek. Onların evlâtlanna kavu}tuklarını öğrenmek bana da gönül rahaüığı verdi. A N K A RA Acıhs oroffram Günavdın I Köve haberler Günavdın II Haberler ve h»v» dunımu Sabah müziSi Ankarada bueıin Sarkılar ve ovun havalan A. Gurkandan turkuler Besin Beslenme Sabah konseri Arkası varın Ara haberler ilânlar Okul radvosu Hafif muzik G Sovlerden sarkılar Konser saatı Ara haberler. ilânlar M Akeunden turkuler Kıbrıs saati D Balkan ve M. YıldızdoSandan sarkllar Haberler ve R G. de bueun Hafif müzık Reklâm Droeramları M Turuneden turkuler Albumlerden secmeler Ara haberler ilânlar Okul radvosu Y.AİDdoSandan turkuler G Tecerden sarkılar Plâklar arasında Ara haberler ilânlar Yurttan »esler Kov odası Reklâm Droaramları Haberler ve hava durumu Y Avhandan turkuler Uvkudan once Sılâhlı Kuvvetler saati Gül Batudan sarkılar Snor dereisl Kucuk konser 24 saatin olavları ilânlar Bu dilin ustalavi Erkekler T. »arkıl»r Hafif müzik TBMM saati Habtrler Konsef salonundan Gece varısıns do&ru ö/»t!rr rjro?rsm karjanıs vn Seher hanım, odadan çıkarken, torununu pencereye gozcü koydu: Gelirlerse çağır bizi... Mutfağa. gelininin yanına gitti. Geün, eti yıkamış; tence;e ocakta bile. Ama, y« mek işini büsbütün ona bıraksa. öğleye aç kalırlar, sağlam! ya harh atejte yakar, ya da vaktinden önc« indirir. önlerine çiğ getirir kebabı' Yapraklan haşladm mı? Iç pişti mi? Herşpy tamamdı: Bir tepside, reytin yağında bol soğanla kavrulmuş fıstıklı üzümlü pirinç; yanında dumanı üstünde asma yapraklan... Kaynana, ilkin tadına baktı, Yüzünü ekşitti. Bir eksiği var: Ayol, tarçın koymayı unutraujsun. Yeni bahan da az .. Onlar da olunca. masanın başuıa geçti. Dolmalar» sarmağa koyuldu. Pek de güzel sarardı yaprak dol» masını: ne çok büyük, ne çok küçük; ne çok sıkı. n« çok gevşek. Tam kararında. Hepsi de bir boy. Kalıptan çıkmış gibi. Ne yapıyor oflum? Hiç . pazar tembelliii ediyor. Yatü gene. Kalksın, giyinıin artık. Mal sahipleri geliyor, bugün. Öyle ya, komşu oturacağız... Ayıp olur, çıkrp karşılamazsak onları. Hazırhklı bulunalım da hele (Arkası tar) u
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle