Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 29 Şııbat 1968 CüMHURtTE' Menderes daha koltuğuna ısınmadan ihbar yağmuru altında kalıyordu Zkinci 27 senelik Cumhuriyette, alnımız açık, yüreğimiz temizdir. Eğer suçlu varsa; suç o şahsın nefsine aittir. Onun; dün, evvelki gün, veya bugün Halk Partisinde bulunmuş olması, Partimizi kirletmez... İsmet İNÖNÜ YAZANf ŞEVKET SÜREYY AYDEMİR nında harekete heves edenlenn görebilecekleri yerlere asmahdır.. İnönü sınır dısma! Fakat o günlerde. akıl ve mantık ölçüleri ile ayarlanamayan za fer sarhoşluğu, havada ve bazı başlarda rüzgâr gibi esiyordu. Meselâ D.P. nin îzmirde sözcülerinden biri olarak sivrilen ve gazetelere göre, adı garip maceralara karışan. sonra da Millet Meclisinde yer alan Rauf Onursal. şöyle bir konuşma yaptı : «Ankara huzurdan mahrum hulunuyor. Halk Partililer, Diktatör Mussolini gibi, Ankara üzerine yürüyüş tatbikatına mı hazırlanıyorlar? Bir şalısa tâbi olmanın kahredici azabını kaç yıldır çeken Türk milletinin. tekrar Milli Şefe ubudiyet (kulluk) perdesi altında ayni istikamete teveccüh etmesîni istemek, düsük hanedanın (yani son padişah sülâlesinin) son çırpınmasma benzemektedir. Rejim aieyhindeki hareketler, yalnız sakıt (diişük) Şefin bası altından çıkmaktadır. Bundan dolayı rejimin selâmeti için, sakıt Ilaüfe gibi. sakıt Miliî Sef de memleket dışı edilmelidir...» Evet, bu zat da böyle istiyordu ama, İnönü, telâş ve korku içinde görünmüyordu. Çünkü ona göre yeni yolda yolculuk. henüz yeni başlıyordu ve elbette bu dar geçitler, nasü olsa atlatılacaktı.. (1) O devrede subaylann seçime katılma hakları olmadığınj göre, bu desteklemenin. ancak or du mensuplarının kendi oy sahili aile fertleri üzerindeki telkinlr yolu ile yapılması mümkündür Çankaya'da telâ daha 1 mayıs 1950 seçimlerinin 4 hemen ardından, iktidarla muha' lefet arasmdaki münasebet, normal bir parlâmento mücadeiesi çerçevesini aşmak istidadını gösteriyordu. Adnan Menderes'in program nutku tartışmalarında D.P. nin seçim zaferini, gelmiş geçmiş inkılâpların en önemlisi, en önemli merhalesl gibi gösterişi, herşeye rağmen bir aşınlıktı. Fakat o günlerde patlayan bir olay, bunun yankılarını gölgede bıraktı ve batarya ile ateş, bilhassa Inönü'nün üzerine çevrildi. Şimdi bunun hikâyesine göz atmalıyız. Evet, o günlerde ve işte bu hava içinde meydan alan bir hâdise, yalnız yeni iktidar başlarında telâş uyandırmakla kalmadı. Bühassa Adnan Menderes'in İnonü' ye karşı çok agır hucumlarla açık bir cephe aimasına da vesile teşkil etti. Olay şuydu: D.P. nin seçimleri kazanışı henüz 20 gün olmuştu. 29 mayıs hükumet programı Mecliste 2 haziranda D.P. çoğunlugu tarafından kabul edilmişti. Hükumet itimat oyu almıştı. Başbakan normal çalışmalarına başlamıştı. Başbakanlıkta bu normal çalışmaların asıl vakit alan kısmının Ise, sabahın erken saatlerinden başlayarak devam eden ve günün daima büyük kısmını alan luzumlu ve luzumsuz tebrikler, ziyaretler olduğu malumdur. 5 haziran günü de böyle başlamıştı. Salon daha çok erkenden, kabul bekleyen ziyaretçilerle dolmuştu. Pazartesl günüydü. Pazartesi günleri ise bu ziyaretlerin daima yoğunluk günleridir. îşte böyle bir sabah saatinde bir albay, Başvekili görmek isteğiyle Hususi Kalera Müdürüne müracaat etti.'Fakat onun aynca bir ncası, hattâ kesin isteği vardı: Başvekil kendisini • hemen ve bekletmeden kabul etmeliydi. Söyleyecekleri çok mühimdi ve gecıkmeye gelmezdi. Nihayet istediği oldu. Fakat albayın kabulünden daha beş dakika geçmemişti ki, Hususi Kalem Mudürü kapıda göründü. Başvekilin emri ile o gün bütün ziyaretlerin iptal edildiğini, salonu, hattâ koridoru dolduran ziyaretçilere bildirdi... Ne olmuştu? Olanlann, yahut oluyor sanılanlann ne olduğunu, en iyisi bizzat Başvekilin ağzmdan dinleyelim. Adnan Menderes, 13 haziran 1950 de, D.P. Grupunda şöyle konuştu: «Size esefle bildirmek isterim ki, iktidara geldiğimiz henüz bir ayı bulmadığı halde, bazı zaruri değişiklikleri mesele ittihaz Her sey onu gösteriyordu kl, ederek Cumhuriyet Halk Fartisi, Orduyu aleyhimize tahrik etmek yoluna sapmıştır. Bizim bütün çalışmalarımız, memleketimizrte demokrasiji perçinlemeye matuftur. Cumhuriyet Halk Partisi eçer başarılı bir çalışmaya girmek istiyorsa, başlarındaki iktidar hastalanm »tmalıdır. Bu iktidar hastalan, havsyı teşvik etmek istemektedirler. Memlekette yaparken, bu C.H.P. nin başında İsmet Inönü vardı. Eğer böyle bir şey ileri sürülüyorsa, Orduyu yeni hükumete karşı C.H.P. nin sivil yöneticileri harekete geçiremiyeceğine göre, demek Başvekilin bütün suçlaması İnönü'ye karşıydı. C.H.P. nin başından atılmasını istediği «iktidar hastalan» nın başında da demek ki Jnönü vardı. Yani Adnan Mende Inönü ordudan gelmişü. Orduyu lanıyordu.. Ve ordu hakkmdaki temel bilgilorinin verdiği haklardır ki şu sözler İnöniinündür. o Orduyu kendinin zannedrn kendi kcndini aldatır. Ordu kirasenin değildir. O kendi kauunları içinde vaşar..» siyasi istikran muhtel göstereres'in bu konuşmalannda hedef, cek bir polemiğe, bir hücum ve düpedüz Inönü idi... taarcuza gecmişlerdir.» ,Hükümet değişikliğl üzerine, hfr takım insanların ve bu arada Basvekil, uzun konuşmasır»daf C.H.P. yi tutan başından da çe bazı ordu mensuplarının, yeni iktidara çeşitli ihbarlar yağdırdıkşitli parçalar okumuş, sözlerine lan hakkında, o zaman ki D.P. şu cümlelerle son vermişti: . iktidarının önde gelen şahsiyet«Merak etmesinler, iktidarda leri şimdi de ifade birliği içindedört srneden bir gün bile eksik dirler. Bu ihbarlan yapanlar kalmaya niyetuniz yok. Serimkimlerdi? Şu 5 haziranda bütün leri de tam vaktinde yapacağız..» ziyaretçiler sırasını atlayarak Menderes'in suçlamaları ağırdı. Başvekilin yanına giren ve birİnonü, Büyük Birlik Komutankaç dakıka sonra bütün ziyaretl'.kları, Genel Kurmay Başkanlılerin iptaline vesile veren albay ğı, Cephe Kumandanlığı yapmış kimdi? Bu husus üzerinde bazı eski bir askerdi. Eski bir Basveisimler söylenir. Ama nihayet nakil, bir eski Devlet Reisi idi. kıl mahiyetinde kalan bu isimler Onun orduya hem de bizzat önüstünde durmak elbette ki yerderliğini yaptığı yeni çok Dartili siz olur. Zaten hak suretinde görejimin, henüz bir ayı bulmamış rünen doğru veya yalancı muhiktidanna karşı tahrike girişecebir'lerden kendini kurtarabilmiş ğini akıl almazdı. Ama ne var hiçbir nizam, hiçbir rejim, hiçki Basvekil; C.H.P. orduyu iktibir iktidar yoktur. Nitekim Addara karşı tahrik etmiştir sözlenan Menderes de daha koltu*una ri ile kesin ve açık suçlamalarını Dişi Bond MODESTY BLAISE ısınmadan, bu ihbarlar yağmuru altında kaldı. Ziyaretçi albay ise, bu ihbarlan yapanların nihayet bir tanesiydi. Menderes, albayı kabul edip dinledikten ve savdıktan sonra, hemen Milli Savunma Bakanı Refik Şevket çağrıldı. Bazı güvenilen miUetveküleri dâvet edildi. Arada istişareler geçti ve nihaBaşbakan Menderes'in aldığı bir yet Başvekil Çankaya'ya koştu. ihbar, O giin bütün ziyaretlerin Böylece de albayın uyandırdıgı iptâl edilmesine sebep oluyordu telâş havası, Çankaya'ya sirayet etti. Daha o günden D.P. nin yük Çünkü İnönü, ordudan gelmiştir. sek çevrelerinde yerleşen Kanaat Orduyu tanıyordu. Ve ordu hakşuydu: Seçimlerde Ordu mensupkındaki temel bilgilerinin verdilarının aile oyları ile D.P. yi tutgi hakiarladır ki şu sözler İnönü' malarına (1) rağmen, yüksek kanündür: demede bazı askeri şâhsiyetler, « Orduyu kendinin zannedpn, neticelerden memnun değildüer. kendi kendini aldatır. Ordu kimBunlar aralarında, gerek Genel senin değildir. O kendi kanunlaKurmayda, gerek Milli Savunman içinde yaşar. » da gizli istişareler yapmaktadırEvet, Orduyu kendisinin sanan, lar. Hattâ eski D.P. erkanının kendi kendisini aldatır. Ordu; bugün de bir delil olarak tekrar ettıklerine göre, vazifeleri başınçok başlı bir devdir ki, tek bir da olmalan gereken başlıca Uç başa bağh gibi görünür ama, geOrdu Müfettişi, o günlerde Anne de başına buyruktur. Bu sekara'da bulunuyorlardı. Genel beple öyle sanıyorum ki İnönü' Kurmayla Savunma Bakanlığınnün bu sözlerini, kışla kapılarına da, diğer bazı yüksek rütbeli asdeğilse bile herhalde, Ordu alakerlerle şüpheli toplantılara ka. tılıyorlardı. Gene bu nakillerden anlaşıldıgına göre, bu yüksek rütbeli şahsiyetlerin emrindeki "\azifeli subay ve kurmaylardan bazıları, şüpheli gördükleri veya şüpheyle sezdikleri bu toplantılar, yani üstlerinin kendilerince ISTANBUL şüpheli sayılan hareketleri hakkında bazı iktidar partisi mensuplanna malumat taşımaktaydı6 2^ Acılıs. Drocram lar. İşte nihayet ve herhalde ıî.10 G ü n a v d ı n I bunların da bir nevi temsilcisi C 0. .00 Kfivo haherler olaraktır ki muhbir albay, bu ' 0705 G ü n a v d ı n I I hava içinde Başvekilin makamıCV.20 Hsberler ve hava d u n ı m u 07.45 tstanbulda bnffiin na yollanmış olacaktı... 07.50 İlânlar ve hsfif müzik OM no Hafif Batı mü/iji 03 l î Beraber ve sclo sarkılar 08.4S Tancolar 0900 Bcraber v > snlo türküler < on.15 Gitar sololan 0P.30 Ovun havaları 09.40 Ev icin 1000. Ar» haberler 10.05, Fransjdan müzik İktidar degişikliğmden sonra ve hepsi de Inönü'nün eski silâh 1020 M YıMırmdan sarkılar arkadaşları olan birkaç generalin 11.00 Sabah konserl İnönü'ye, dışarıda ters yorumla11 *a M.Mnkî.'idfTden «iarkılar nan bir nezaket ziyaretinde bu1200 Arü hsberler. ilân>ar lunduklan malumdur. Ziyaret 12.10 F.Türkâ"d.>n ttirkiiler gizli yapılmamıştı. Bu ziyarette 1S.2S Ra^vo H.M. orkestrası 12.40 A.BüvükatamarHan sarkılar onların İnönü'ye bir askeri mü11.00 H?h»rlpr ve v G. de bueün dahale teklifinde bulundukları ve 13 "0 Reklâ"i nrn» \llari kendisine : 13.15 Rıza Rittçn sarkılar « Emrindeyiz Paşam!» rtedik1400 Caz eserleri leri. zaman zaman söylenmiştir. 14. T " SP.7 eserî^ri Ama gene bu söylentilerde de, 14.30 N.OivitcioSlu ork(?tra>!i 14.45 N.Bavramdan tiirküler tabii efer bir teşebbüs olmuşsa, 15.0" Ara habcrler Inönü'nün böyle bir teşebbüse 15 0S R Snr\me7o<aktan sarkılar yanaşmadığında, buna katiyen 15.20 Or>era konseri «Hayır!» dediginde de tam bir 1B.00 Okul radvosu ağız birliği vardır. İnönü'ye ge1700 Ara haberler 17.05 ftskiidar Mıısikl O m l v e t i lince; İnönü, bazı ordu mensup!7.?0 Kriv odası larının sadece bir nezaket ziya1T.50 Reklâ"i nrosramları retini bugün de hatırlar... 19.00 Hab*rler v e hava durumu Zaten başka türlü olamazdı. 19.3S Haff müzik 10.45 R.Sensesten tiirküler 20 00 Radvo tivatrosu 21.00 24 saatin olp.vlan. ilânlar 21 10 G Kasacıdan sarkılar 21.30 Plnklar arasında 21.00 Rcklâm nrosramları 22.45 Haberler 23.00 Kentimizin müzik olavları 23.55 ö/otlpr. nrnffrs'ı. kananıs İSTANBUL İL RADYOSU lfi.55 Acih? ve nroeram 17.00 Diskoteeimizden 1730 Kücük konser IS0O Genclere müzik 18.0 Senfonik müzik 19.00 Cesitli müzik 10.30 Aksam konseri 20 15 Genclerle beraber 21.00 Kl?sik Batı müziâi dinlevici Ktekleri 22.00 Fransadan sarkılar 22.15 Gece konseri 23.00 Caz müzisi 23.30 Hafif Batı müziSi 01.00 Proeram ve kaDanıs YARIN Yeni adamlar ve Ordu «Muhbir albayın uyandırdıgı telâş havası Çankaya'ya sirayet etmisti» 1 2 1 2 3 4 5 67 89 3 4 E l4ü6 = 1 1 Bir ziyaret ve 8 9 L ÎTt 1r dikleri zaman (Divan Edebiyatında). İLKARIDAJJ AŞ.VGlYA: 1 Bir lokanta veya gazinoda müşterilere hizmet edenlerüı başı ve âmiri (karma söz). 2 Bazı hastalıkları önlemek için rücuda zerkedilen, bir kadın adı. 3 Bir iş ve hareket içüı zihinde bes lenen eğilim, kederli insanın bütün varlığmı kaplayan. 4 «Kendisine yemek yedirileceğini ümic eden» karşılığı iki söz. 5 Bir erkek adı, Afrikada kurak ve çöl lük bir bölge. 6 «Sözie veya ellemek suretiyle kontrol et!» an larruna bir emir, kalitesi düşü'i. 7 «Kalburdar geçir!» mana5i' 1[O|Tİu|^|y|6'.oT na bir emir, d» niz ölçülerinden ilPıRİu'z'vEirN 8 «Avanak valde» karşılığı iki söz. 9 Yi lın bölümlerinden, ayağının al bnlmaeanıa tuıa alıp yara> yassı ederek. «•ktt zı tepkileri: SOLDAN S 1 1 Bir bina /apılırken ona ait malzeme ve a»çlann saklanma.sı için kurulaıf küçük ve geçici derJrj. 2 «Banzeri pek tazlâ görülmiyen vakl* ve hâdise» anlamma üç söz. 3 Tersi «çolc çelimsiz ve kufvetsiz \iicut sahibl» anlamma ikj sözdür. 4 Tath ve hoş istei, bir harfin okunuşu. 5 Bir istembil o\unu sırasında «elinde birli buiunduramaz» mânasına bıç söz ve bir çekim. 6 Eski Mışr tanrılanndan, bir < v dat. 7 Bazı tiryakilerin bir an bile ağtfiarından düşürmedikler; (çoğul'.'S Çevrilince bazı makineleri harekete geçirmek kendısi il« bağlantı kıırmak gereken bir teisif edümiş kuvvet merkezi belirir, bir soru edatı. 9 Rütubet ve ıslaklık, sevgililerin bırbirlarinden uzakta ve ayn geçir DÜNKÜ BULMACANIN HALLEDİLMIŞ SEKLİ NASIL HALLEDJLECEK îukandaki rakamlı rvdır dece 4 tane anabtar (ipucn) ve 8 tane tonnç lama, çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine bulmacııda « Bos kalan 1 2 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rtkam koyarak ve topdikkat ederek sağa ve yukandan aşağıya bulmararla toldao gösteril«n sonuçlan bulunuz. Biıaz vaktinizi alır ama, bos vaktiniri ho!,ça teçirmis olursunuz. Çıkan kısmın özeti Scmih Arda 35 yaşlarında bir doçenttir. Beyoğlunun paıısiyon hayatı gittikçe karanlık ve sıkıntılı geldiğinden Suadiye taraflarında bir çatı katına taşınır. Böylece yıllaıdaıı bcri gözünde tüten gençlik anılarıııı Ereııköy ve Bostancı dolaylarında yeniden yaşayabileceUtir. 35 yaşındaki doçent bekârdır. Veni evinin bahçesiııe bakarak. hayale dalar. Farlak güzellik. zenginlik. gösteriş aramamaktadır. Etrafındaki kıılar onu tatmin edememektedir. Sağlam Batı kültürü, Batı görgüsüyle yetişmiş, bununla beraber eski Türk geleneklerine bağh bir kız ancak onu bekâr kalmak niyeünden vazgeçirtebilecektir. Semih Arda düşüncelerinden bir an sıyrılarak mutfağa yönelir. Kendisine iki yumurta. kızarmış ekmek. tereyağ ve peynirden miKeşekkil bir bekâr yemeği hazırlayacaktır. Ve şöyle fısıldar: • Sevgilisine kavuşan bir sevdalının yürek çarpıntısını duyuyorum icimde: İşte kaç zamandır özlediğim boş saatler.. Önümde bütün bir gece, bütün bir yaz.» Kitaphğımm üst rafmda, doktora travayımın, meslek etütlerimin yanmda, bunlardan apayrı beş kitap sıralanmış duruyor. Beş tane roman. Bu akşam, altmcı romanıma başlıyorum. Hukuk doçenti Semih Arda, kendi benliğini, Üniversiteyi, derslerini, yıl boyunca üstlerinde çalıştığı konuları bir kenara bırakacak. ve romancı Semih Arda olacak. Ne büyük mutluluk, roman yazabilmek! Gönül doyurmıyan hayatmdan kaçarak başka bir âleme dalmak. Kendi yarattığı insanlarla yaşamak. Söylemek istedikierini onlara sövletmek... ANKARA Garth 06.25 06.30 0700 07.05 07 30 07.45 08.00 08.10 03 40 Ofl.CKJ 0«20 09.35 09.55 10.00 11.00 11.05 11.35 11.55 12.00 12.15 12.30 13.00 13.15 13.30 14.00 14.15 14.35 14.55 15.00 16.C0 16.35 16.15 1655 17.00 17.30 17.50 19.00 19.50 19.35 19.55 2005 20.25 20.45 21.00 21.10 21.40 22.05 22.45 23.00 2S45 Tifffany Jones 1TIFFANY JÛNES ı'KJ J O / | ' Acıhs. nroerara Günavdın I Köve haberler Günavdın II Haberler ve hava durumu Sabah müziSi Ankarada bueün Her telden Y. KİDten sarkılar Ev İcin Sabah konserl Arkası varın Ara haberler. İlânlar Okul radvosu Hafif müzik V. Gürse'lden sarkılar Konser saatl Ara haberler. ilânlar O. Türenden türkuler Kıbrıs saati S Özdenses ve M. Sagyasardan sarkılar Haberler ve R. O de bueün Hafif müzik Reklâm Droeramlan B.Akartürkten türküler Y. Özelden saıKilar Albümlerden secmeler Ara haberler. İlânlar Okul radvosu Ü. Yörükoâludan türkuleBando müziSİ N.Demircavdan sarkılar Ara haberier. İlânlar İncesaz Köv odaıı Reklâra DroBramları Haberler ve hava durumu Uvkudan önee Y. Avhandan türküler Din Ahlâk sohbetl N.DemlrdöSenden sarkılar Ana k a y n a k l a n m ı z Kücük konser 24 saatin olavları S*nat acık oturumlan Ü. Solistler. Ü. orkestralar TBMM saatl Haberler Gec« koıueıi G«« Tinıını dotra n Semih Arda'nın defterinden: İki gün sürekli yağmurlardan sonra, hava birdenbire ısındı. Güneşle beraber, bodrum katındakiler hep bahçeye döküldüler. Kimi vakit kızıyorum, bu adamlara. Arkasından, gene hoşgörüyle bakıyorum: ta altta oturuyorlar, bir balkonlan yok. Hava almak isterler onlar da.« Biraz daha düşünceli, daha sessiz olsalar! Sabahtanberi gürültüleri duyuluyar aşağıdan. Birbirlerini çağırırlar. uzaktan uzağa lâf atarlar, şakalaşırlar.. üele ana, hiç çekilmez. Birşey alacak olmasa bile, her satıcıyı durdurur; kaça diye sorar: pahalı bulur, malı kötüler, pazarlık eder, tartışır. Admı da öğrendim: Seher hanım. Ahbaplan: cSeher hanım «Seher hanım» diye seslenirler, bahçe kapısmdan. Şimdi, ağacın altında bir koltuğa uzanmış, bacaklarını açmış, gtineşleniyor. Şımank torununun lıyor. Bugün Pazar. OğuJları da evde. Büyük oğlu geziniyor oradan oraya. Kapıcıyla ahbaplık etti bir süre. Sonra lâstik terliklerini çıkararak, sulama hortumunun takıldığı çeşmede ayaklarını yıkadı. Her yan ıslandı. Çamur içinde oldu. Arada gelip gelip karısına, anasına, kaba kaba t*kalar yapıyor. Gülüyortar. Yalnız öteki oğul ortalarda değil. Ağabeysine benzemiyor o. •Küçüğü kibar yüzlü, efendi bir çocuk. Teknik Üniversitede öğrenciymiş. Çok çahşkan. Mektepten döndü mü. odasma kapanır. Derslerinin başına oturur. Ne zaman penceresinin önünden geçsem, onu elinde bir kitapla, ya da eğilmiş, proje çizer göriirüm. Bir haftadır romanımla uğraşıyorum. George Sand, bir eserini bitirir bitirmez altına çizgi çeker, yenisine koyulurmuş hemen. Ben bunu yapamıyorum. llkin konuyu kafamda geliştirmeliyim, iyice. Sahneler, insanlar, gözlerimin önünde belirmeli. Ancak ondan sonra yazabiliyorum. Şimdi düşünüyorum. daha. Tasarhyorum. Dalıyorum, uzun uzun; gezerken, yürürken. denize bakarken... Sonra oturuyorum; hayalimde gerçekleştirdiklerimden notlar alıyomm. Kendi fikirlerimi kişilerimin ağzından kâğıda boşaltıyorum: • «Bütün ömrüm, diyorum, yaşamıyacağım bir geleceğe hazırhk süresi gibi geçti. Mekteplere gittim, okudum, yetiştim; her güçlüğe katlanarak bilgüer edindim. Birçok mutluluklardan kendimi yoksun bıraktım; çalıştım, yoruldum. didindim durmadan. Hep yann için. Derken, birden bakıyorum, yannım kalmamıs b» nim. Yarın yokmuş meğer!> Konu. bir sanatoryumda geçiyor. Orada, aynı odada yatan iki erkek. Biri, orta yaşlı; öteki daha genç. Umutsuz hasta, ikisi de. Hayatı arkalarında bırakmışlar, şimdi yarı ölüler evinde kalıyorlar. Değişmiyen bir dekorda, takdüzen günler: Sabah akşam doktor vizitesi; arada gelip giden hemşireler; belirli saatlerde yemek: terasta temiz hava.. Ve konuşurlar. Bütün geleceği olmıyanlar gibi, geçmişe sarılmışlardır. Anılannı anlatırlar birbirlerine: Serüvenlerini, coşkunluklarını. mutluluklarını, acılarını... Biraz gös teriş, biraz da yalan katılır lâflara. Olaylar, her söylendiğinde değişmelere uğrar. Bugün beyaz dedikleri yarın karadır. Ruh haletlerine göre, hoşgörüyle, ya da sertlikle yargılarlar insanlan. Gerçek nerde başlar, nerde biter, belli değil. Kimi vakit güvenli, dost, içtendirler. Kimi vakit işkillenirler, kabuklarına çekilirler kuçkuyla. Ve sonuna değin kıskançlık, bencillik. tasalar, kaygular, umutlar... Yeni dalga bir roman olacak bu. Yazabilmeyi çok istiyorum. Sabah, masamın basmdan kalkmadım hiç. Yemeğimi yedikten sonra bahçeye indim. Gezindim bir süre. Her yan çok güzeldi. Güll«r açmış: beyaz, kırmızı, pembe.. şebboylar. menekşeler,