18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LHİFE DÖRT 6 Aralık 1968 yana cgtimiş. Tepenin artınos gömülmüj ölüler, köydeki canlı iardan daha çok. Bir yamacın dibindt bir çeme akıyor. îçmek için duruyorum. Tath bir kahkaha sesinı duyuyorum. Yamaçın üzerinden iki genç kızm başı gözüküyor Alınlarında altın paralar sartayor. Bana doğru eğilip bir yoğurt kâsesini uzatıyorlar. îçtikten lonra, onlara kâseyi iade ediyorum. Onu almak için iki lnce el uzanıyor ve iki genç kı/ gözüktükleri gibi âniden. Bozkırda sıcaklık çok arttı Uykum geliyor. Uyanık kalmak için radyoyu sonuna kadar açı yorum. Çâre yok, radyoyu kapı yorum, arabayı durduruyorum : Uyumak en doğrusu. «Sind sie Deutsch?» Askerî bir kamyon durmuş Yolun kenarından bir yüzbaş> bana bu suâli soruyor. Yüzühyor, bir tas tenteyi deliyor ve nün hatları kalınca: Büyük biı top'.antı onu alkışlar ile karşılıburun, geniş bir ağız. Bir Hıtit yor. Yine içerek kutluyoruz. heykelini andırıyor. Ban.a bir işçi : Ayağa kalkıyorum. Hıristiyanların igtediklerl ka Fransızım, bana niçin Aldar alkol içebildikleri doğrn muman olduğumu soruyorsunuz? dnr? diye soruyor. Çünkü Almancayı askerî okulda öğrendim. Bir ihtiyacınız var mı? Yorgundum, dinleniyordum ras'tan geçiyorum. Bir hen Bnrada rahat uyuyamazsıdeğin dibinde taş ile inşa edilnız. Kampa gelin, mls kulübelerin önünde teKamyon tozlar arasında ilerzek tuğlalan dizilmiş. Kabarık liyor. Bu yüzbaşı nazik bir şepantalonlar ve rengârenk blüzlar kilde beni gözetlemek mi istigiymis kadınlar onları demir sayor? Pek sanmam. Türk askerçakların üzerine doğru itiyorlar. lerinin yabancılara karşı nezaSiyah tencerelerden dumanlar ketlerinin niisalleri çoktur. Bir çıkıyor. Bozkırın üzerinde bir tek tankın içerisinde 300 kilometre ağaç yok. Tezek yanmıyor, satfeyapan bir otostopçu bilirim. ce kor haline geliyor. Gıttiği yere vardığı zaman bus Kenarda oturmus bir adam ge bütün sağır olmuştu, alnında çisimi izliyor. Yüzü şişmis ve kocaman bir şişlik vardı ve man kursunî bir renk almış. îlk bazarayı sadece taretten görebılkışta yayılmış bir eksema oldumişti. Askerler sırtım bol bol sı ğunu sanıyorum, fakat sonra vazlayarak onu teselli etmişler. burnu olmadığını ve dudağı kal Şişinin üzerine bir yakı koymuş madığından dokunaklı t>ir ifalar ve çantasına sekız günlük yi desi olduğunu farkediyordum. yecek doldurmadan gitmesine Dudaksız sigara içilebilir araa müsaade etmemişler. bir homurdanmadan başka ses Dostlarımdan biri Türkiye'de çıkarmak imkânsızdır. bir seyahat sırasında, eski SherBir tepenin üzerinde yere bir man tanklarını seyretmek için kaç taş dikilmiş. Köyün mezar bir manevra sahasının kenarınhğının oldugu yeri işaret ediyor da durmuş. Fransızlarla savaşır lar. Orada asırlardan beri insan ken bir Sherman tankı taburıına gömülür. En eski mezar taşları kumanda etmişti ve bu manzara ona eski zamanları hatırlatı yordu... Bir süreden beri onu gözetleyen bir subay tankından ınmiş ve ona doğru gejmiş. Tabii ki görüşme tanklar etrafında ce reyan etmis: Yurdunuzn bir Sberman tanki ile müdafaa ettiniz. Veııi den birini kullanmak sizi memnun eder mi? Bn tank em»inizdedir. Dostum bir saat kadar tankı manevra sahasının bütün engel leri arasında dolaştırmış. Arka arkaya dizilmi? beyaz ta=;lar kampın sınmnı çiziyor. Küçük bir bc;ton binanın önün de koni bıçiminde 12 çadır dızil miş. Havada AyYıldızlı bayrak dalsalanıyor. Geçerken bir kaç asker bizi selâmlıyorlar. Kunduraların topuklarını vuruyorlar. îleride, Ağn dağı nöbet al mış gibi duruyor. Bıırası evim, buyunınuz. Serin bir du.?un güzel tadı. Üzerimdeki bütün tozlar çamur halmde ayaklanmın aibinde toplanıyor. Kendimi daha hafif hissediyomm. Susuzluğıım yok oluyor. Bir yolculuktan sonra duşun altında durmak en bllyük zevktir. Hava o kadar sıcak ki, havlu ile silinmege vakit kalmadan kurudum. Oda çıplak, duvarlar bembeyaz. Mustafa Kemal'in bir fotojrafı bir çiviye asılmış. Kamp yatagına ıızanıyorum ve uyumaya başlıyorum... Uyandıgımda: Yüzbaşım, Nuhun gemisinin Ağn DEgında olduğunu sanıyor musunuz? Omuzlannı silkerek diyor ki: Bir gemiyi aramakta olsam, bir datpn tepesine gitınenı. Amerikalılar helikopter ile clağın her açıdan fotojjraflarırı çekmcye geldiler. Ayrıca, tahta parçalarını bulup «Karbon14» testini yaptılar. Onlann çok eski tahta paraçları olduğunu fark edebilirler, fakat bununla beraber geminin arastırması nasıl ilerliyebilecek anlamıyorum. Bence bu sadece eskiden dağın üzerinde ağaçlar olduğunu ve insanların onları kestiklerini ispat edebilir. Her yaz, çığlardan ve depremIerden sonra. haritalan kontrol etmek için dağda geziyoruz. Orada kaya ve buzdan başka bir şey olsaydı, onu görürdük. Birinci Cihan savaşı sırasmda, Ruslar dağın üzerinden uçtuklan zaman bir gemi hikâyesidir başladı. Ruslar gemiyi gördüklerini ileri sürdüler, fakat sonradan onu yeniden hiç bulamadılar. Çok şükür onlardan kurtulduk. Şimdi, sınırlann üzerinden uçtuklan zaman, sebepler çok daha ciddidir. Türkiye, NATO'nnn Rusya ile ortak hududu olan ülkesidir. Aklıma gelmişken, Ruslan görmeye çitmek ister misiniz? (Ruslar CUMimRÎYET Yazan: Denisf BURNOUF Derleyen: Emine UŞAKLIGiL yozfiyle Tfirfciye bir arazi. Günes batıyor. •or, arabanın yanına uzanıp rum. Uyandıgım zaman, kapagı üzerinde üç elma n. din adı Sakal Tutan. Yol : aşağıya iniyor. Yolun kea oturmus ke! bir Çakal • akıyor veyaklaştıfım vap gibl taslann arasından ta, vadlnin dîbinde, bir eyaz çadır görünüyor. tki >nra onlann olduğu yere .. Bir Karayollan karapı i tane turuncu buldozer ç bir gürültü ile vadide bir yol açmakta. Beyaz ı trasmdan adamlar kırısketlerini sallıyarak bana kojuyorlar : rtot, tnrirt, dnr, ttop, bnm, yorum. önümde bir lâğım r. Siyah dumanlar havalaıyor ve yokuştan aşağıya •aş yuvarlanıyor. îsçiler •îar. Ekibln başı bana : nsımjı varmış. Geldi gini imüz »man, geni dnrdnrn koşmaya basladık. Şimjey rolnnda, diyor. rıınızı sıvazhyarak birbiebrik ediyor ve olayı kutlamak için iki kamyon arasında kurulmuş bir tentenin altında içmeye gidiyoruz. Bn yoldan gelmek nereden »klına geldi? Bnrsdsn hlç kimse feçmez. Ankara . Tahran yolu değil mi? Bn yol ttzerlnde çahsmaktaTIZ, îran'a gidenler Karadeniı' den geçerler. Şantiye başı bir çantadan siyah bir ekmek, beyaz peynir ve bir şise rakı çıkarıyor. Üfleye püfleye kamyonun basamağındakl tozu siliyor ve beni yanına oturtuyor. öbürleri önümüzde çömeliyorlar. Yolunuı yakında hazır olaeak mı? Karlann erimesiyle Babarda her »cv boznlmazsa, inşa ettifimiz beş kilometrelik kısım relecek tene hazır olacaktır. Fakat önümüzde ve arkamızda köpriiler yapmalı, giperler kazmalmz. Büyükbaba oldngnm zaman burada benim yerime geçecek olan toronlannu teçvik etraeye geleeeğim. Beyaz peynir çok kuru, zorlukla yutuyorum. Bazen buldozerlerln gürültüsü sesleri boğuyor, toz uçuyor, ağızımıza ve gözlerimize giriyor, fakat ondan rahatsız olmuşa benzeraiyorlar. Bir işçi baçını tentenin altından çıkarıyor ve şantiye başının yanına gelmesi için işaret ediyor. Hararetll se&'.er kulağıma geliyor. Gölgede kalmıs adamlar da dısarıya çıkıyorlar. Sesler yükseliyor. Karşıhkh küfürler ediliyor: «Esşoğlu eşek, köpoğlu köpek...». Durumu anlamaya gidiyorum. Kayışlarına Mauser geçirmis iki jandarma etraflannı sarmış olsn tehditkâr tavırlı toplum Lle tartışmaya girişmlsler. Tra» edilmij başlarından terler akıyor. Geldiğim zaman münakaşa birden rfuruyor. Şantiye bası diyor ki : Bn beyler yabancılann bn yoldan geçmek hakları olmadıfını sanıyorlardı. Onlara Ankara Tabran asfaltı olduğnnn anlattım. Aynca, misafirim oldngunn ve bn kısmın lâfımlardan dolayı onlar için tehlikeli oldugnnn anladılar. Haydi, gel de bn rakıyı içelim. Memleketinde de rakı içilir mi? Hepimlz birlikte lçmeye baslıyoruz. Evet, diyorum, bizde bu içkiye pastis denir. Hepsi birbirlerine Pa«tU, Pa»tis diyorîar. Yeni bir «lşe açarak, Şef : Al, yine iç! diyor. Hava gittikçe samimileşiyor. Birkaç metre öted'e bir lâğım pat Ordu ile A Bir tepenin üzerinde dikilmiş taşlar köyün mezarlığının olduğu yeri işaret ediyordu... demiyor, Moskoflar diyor). Yabancılar bunu yapabillrler mi? Burada ben kumanda ederim, istediğimi yaparım. Güneş doğarken kamptan ayrıldık. Kamyonun arkasmda dört adam ve bir onbaşı vardı. Bir mitralyöz almışlardı. Kamyona binmeden subay bana bir tüfek ıftattı: Ayılar için. Buralarda çok ayı var mıT Bazen. Ayıyı mitralyöz ile ml avlıyorsunuz? Hitit yüzü gülmeye başlıyor; böyle bir ifadeyi hiçbir müzede görmedim. Dar yol taşlı bir hendekten yukarı gidiyor. Aras'a doğru yavas yavaş inmekteyiz. Mavi nehir tenbel bir şekilde sarı varliden geçiyor. Hiçbir ayı görmüyomz. Nehrin karşı yakasından Moskoflar bizi görmek için yaklaşıyorlar. Subaylann geniş apoletleri güneşte parıldıyor. Ruslar bir gözetleme kulesi inşa etmişler, bunun Uzerine Türkler de bir gözetleme kulesi yapmışlar. Aynı yükseklikteki iki kulenin tepesinden iki er, sakin sakin nehrin üzerinden birbirlerine dürbün ile bakıyorlar. Türkiyeli bir leylek kurbağa yemek için Rusya ya geçiyor. p üç. cauuLut: OCÛ , SÛNO4. OKMAM İ ' GÜJH VCL Bir ihtilâl bir Kermes değildir afustos 1071 tarihinde Selçuk Sultanı AIp Arslan, Malazgirt'te Bizans Imparatoru Romen Diyojen'i yenmiş ve Anadolu yolunu Türk kabilelerine açmıştır. Galiplerin tonınlan bugün Malazgirt'te kendilerine bir vatan veren zaferi kutluyorlar. Garnizonun subaylar gazinosunda Konya'dan gelen bir grup, kaşık dansını oynuyor. Yanımda bir hasır iskemienin üzerinde sallanan eski dostum, binbaşı Eruz, bana diyor ki: M Konya kaşıklan bütün TOrkiye'de tanmmıştır. Eruz ile birkaç sene önce taruşmıştıîc: Ege denizinın üzerinde, dağlık v e ormanlık bir yerde! O "zamanlar yüzbaşı idi. İ8'.ihkâm birüâi bir şelâlenin yanında ağaç kesiyordu. Fırtınanın gürültüsü arasından balta sesleri geldi ve bir sığınak bul mak ümidiyle odunculara doğnl yürüdüm. Askerler bana: «Tanrı misafiri ba şımızm ürtünde yeri var» dediler ve stıbaylarım çağırmaya gittiler. O gece hayatımda ilk defa nlarak bir çadırın altında uyudum. Simşek ler devamlı çakıyor ve yağmur kamp yataklarımızın altından akıyordu. Eruz atların gemlerini.kontrol için dışan çıktı. Atların Midilli'ye uçmalarından mı korkuyorsunuz? diye sordum. Hayır, dedi. Fakat a>ılardan korkuyorlar. Ayılar ffec» kanıpın yanında hırakılan artıkları yemeğe gelirler. Bunlar kürük kahverengi ayılardır. Yalnız siy?h ayılar tehlikelidir. ve sad'ece Türkiye"niıı doğusıınrin bulunurlar. Kahverengl ayılar saldır^an deeildirler. Rilâkis ?ayet «samimi» olurlar. Dün gece bir tanesi o kadar yaklaştı ki. çadınn önünde hir ağaca traş olmak icin astıeim aynayı kırdı. Ertesi sabah güneş tekrar göziiktü. Fırtma Batı'ya, Yunanistan'a doğ ru ka;.mıştı. Eruz ban?: Fırtınalar aşk gibidrr. sınırları yoktur dedi. Ayı görmedik, fakat hendeklerde bir yaban domuz sürüsü kaçışıyordu. Eruz: Ormanlann kenarlarındaki bltkileri mahvedivorlar fakat buna rağmen domuz eti yemek yasağmdan dolayı, kimsc onlara "sataşmıyor. Yabancı bir şirkct lionserve vapniak için onları sstın almak istedi. fakat onları öldüırnck için «vcı, parçalamak icin de işçi htılmak imkânsız oldu. Nç kadar abes bir şpy. değil mi! Domuz eti yer misiniz?. Evet. Bpn de. Ve bununla birlikte iyl bir müslümanım. camiyc de giderim. Bütün bu yasaklar Arabistmdak) insanlar için icad edilmistir. Ayrıca, Hazrcti Muhamnied onlara alkol Içmeyi ve kızkardeşleri ile evlenmeyi yasaklamıstır; yıkanmaya da mecbur etmistir. Bütün bu na^ihatlar Türkler için zaten lüzıım sıızHıır. fakat ak saknllı hocalar hâlâ hu sacma sapan «özler ile köylülcrin kafalarını şisiıiyorlar. Hükfl met de onları serbest bırakıyor. Dine karşı dcği'im ama bu cahi] hocalarm aleyhindeyim. En.17. son bir söz ekliyor: Mustafa Kemal eserini Türk gençliğine teslim etmistir. Gençlik de hu eöreve lâyık olduğunu isbat etmelidir. Y AR I N: 1960 BAHARI Tifffany Jones Antalya'ya varılan, şelâleri görülen, buna »ajılan ve sevinilen ilk gündü; şeker kamısları yüklü ıkı eşek geçiyordu evin önünden. îçinde bir hop ediş.. Çocuklarınkine hiç benzemez bir tutkuya enseleneceğini, bunun âdeta hazırlık dönemine girdiğini bir önsezi ona duyuruyordu. öğretmenlerin, evdekilerin, öbür çocukların dillerine düşecek, au tükçe kirlenecek, küçülecek, gülünecek bir serü ven. Tıpatıp böyle oldu zaten. Sevgilerini kurtarmaya güçlerinin çıkışabilemediği çağlarda yaşıyorlardı. Kız cumbaya oturmuş, dalgınlıkla, mendiline onun adının baş harfini işlemiş. Mendili çocuğa gös termişti bir gün, ezile büzüle. Bahçede dal tutuşturmuşlar, bir çeşit gizü törenle, yakmışlardı mendili. Mendil ucundan alevi alıp parladı, sonra bolca is kojvererek karardı. büzüldü, kömür kül oldu. Çocuk, «Pol ve Virjini.yi okuyordu. Okurken göz yaş larını tutamıyordu. Yazık ki, «Şey>e bu kitabı verememiş, ona bu kitabı okutturamamıştı. Dirseği ile dürteleyip: Bak hele bak.. dedi Hulki. Farları yakmı?tı otomobil. Ormandan, önlerine, boynuzlu, alâmet bir geyik çıktı. Şaşırdı koca hayvan. Ne yana kaçacağını bilip bulamadı. Işık gözlerini ahyor, onları ates gibi parlatıyordu. Yaklaştılar, üzerine geldiler. Birden sağa attı kendini, kaçtı, karanlığa daldı. Silâhımız olmalıydı ki, diye içini çekti şoför, vurur götürürdük. Mübarek ne de güzel, yakışıklı ha^an. maşallah! Hem de erkek. Çocuk, kaçan geyiğin sırtındaydı ossaat. Boynuz larma sıkı sıkı tutunmuştu. Masailara parmak ısırttıracak bir hızla onu uçuruyor, «Şey»in oturduğu cumbalı evin karşısuıdaki yer yer yıkık kale duvarına indiriyordu. Cumbada oturmuş yolunu, izini kollayan kız, çocuğun bir geyik sırtında gelişini beğenmişti. Çocuk, her zaman yaptığı gibi, kıza gösterış, yıkık kale duvanndan aşağıya atlayıp, çağıran eden yokken, «Bak >ükseklerden atladun da bir şey oldu mu?», kendi evlerine doğru tabanları yağlı yordu. Bunu çok yapmıştı bir zamanlar. Arkadaşlarıyla çıkarlardı kaleye. Oradaki topraklaşmış düzlükte otunıp ders çalışırlardı. Görürdü ki k:z cumbaya gelmiştir, arkadaslarına bir şejT uydurur, bırakıverırdi kendini aşağıya. Kafadan gayri müseüâh» bir kadın çahşırdı hala evinde. Giderek kasıkları sancılanıp şişince, hala bu kadına dedi ki: «Al oğlanı birlikte hamama gidin. Sıcak su belki iyi geür. geçer.. «Yarı zorla, dolu kurnaya oturtmuştu deli kadın onu. Tepesinden tas tas kaynar su doküp haşlıyor I İ C O < ? O q l t l fkonu veresim: AYHAN BAŞOĞLU g l BUDIN KOPRUSÜ KlfA VAR. 0(S4m ? yüzüp c>Avuu U O Tarık Z. KIRBAKAN Uen, Ssc »e ZOhrrvi Hastalıklan (Mütehassıtı tstiklfl (Jsd, Parmaktiapı No. H I>|: U 10 73 n 1 O K du ayrıca. Kadının biri. koltuk altiannda yeni çiıtmış kıllan gördü, bağırdı: «A bu çocuk erkek.. Ka dın kadın, oğlanı getirmişsin, babasını da getirseydin ya, onu neden getirmedin?» Deli hizmetçi hiç tınmadı, oralı bile olmadı. îşini sürdürdü. Kendi kavlince bir şeyler okuyor, üflüyordu. Çocuk, elinden kurtuldu, kıçı haşlanmış olarak attı kendini hamamdan dışarı. Bir daha kadınlar ha mamının semtine uğramadı; son. Şimdi geyiğin sırtından usu'ca yere kaymıştı, suç işlemişcesine ezik, olaki suçlu, «Şey»lerin pencerelerine bakmıştı; o da cumbadaydı, bakıyordu, evet ya, apansız bütün camlan karardı evin, simsiyah kesildi. Sanki kancık ve karanhk gece geldi çöktü tepesine. Bunun üzerinedir, hala evine uğramayı düşünmeyip, Uzun Hüseyin'in evine seğirtti doğruca. Bir yandan kapıyı yumrukladı, bir yandan seslendi: «Aç lan Hüseyin, aç allasen,' tez aç, ben geldim! Neye geldini var mı lan, sakla beni, eniştem. halam görmesinler, görüp lâkırdı etmesinler. İstersen, bak ne diyeceğim, Kemiklik'teki dostu nun, çapur kızın evine sakla. Biraz bir yerlerden para bul buluştur olmayacak, sökmeyecek, ben Mersin'e gideyim buradan. Benimkini bulayım. Sen de al dostunu, gel. İki göz odalı bir ev tutar otururuz oğlum, birinde siz, birinde biz. Çalışır, kazanır, yeriz. Kim iş aramış. bulamamış, açhktan ölmüş? Senin kavun karpuz sergin var nasılsa, ben bir yere kâtip girdim mi. paşalar gibi, beyler gibi yaşarız. Bak ne diyeceğim. hişt, Hüseyin!» Uyuklama dostum. üşür müşürsün! •Sen başırna belâ mısın?. gibisine bir baktl Hulki'ye ki, anladıysa anlamıştır. Karnm acıktı mı dostum? Kendi iyi niyetlerine var gücüyle yapışmış bırakmıyordu. Belli. Yoo.. dedi çocuk. Hiç acıkmadı, tokum. Terslenmesi biraz kibirindense. biraz. <B'j mendebur ortaya çıkmasa, biz bugün yolcu değüdik... düŞÜncesinden geliyordu. Derken. düzlük bir yerde, yapı duvarlarını ayın ışıttığı bir şehrin sokaklarına girdiler. Burdur'muş. Kar a beyaz formah futbol takımları gelmişti Antalya'ya. Önlerinde, bayrakfarını yukarı s«3.ğı oynaiıp sal'ayan. «Hey hey..» diye y.rtınan hastaları, 7 kişihk mızıkaları.. tdman Yurdu'nu 32 yenince çılsına ^döndülerdi; o gece Antalya inledi. deniz kıyısmdaki büyük parkta ateşlcr yakıldı. İ'kışık'a 40 ysnildiler, o zaman da kîvga kıyamet koptu. İlkı>ık takımınıri kaptanı «Hüsnü abi, ipe boncuk dizer sîibi. haflara çalım, beklere çalım. sıraladı gollcri. Bir de penaltı verince hskem, oyun yarıda kaldı. İki kamyona doldulardı Vali Konağınm önünden, ıshklanarak, yuhalanarak gittilerdi. (Aıkaçı var) Göztepe Meteoroloji îstasyonu Müdürlttğünden 1 Göztepe Meteoroloji Istasyonunun onanm işi 2490 sayılı kanunun hükümleiine göre açık eksiltme usulü ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Bu işin açık eksiltmesi 16 Aralık 1968 pazartesi günü saat 14.00'de Göztepe Meteoroloji îstasyonunda yapılacaktır. 3 Eu işin keşif bedeli 7617 lira 13 kuruş olup muvakkat teminatı da 571 lira 28 kuruştur. i Istekliler bu Lşe ait mukavele ve eksiltme evrakı ile bayındırlık işleri umumi ve husus! şartnamelerini keşif ve projelerinl ve buna müteferri diğer evrakı Dairesinde görebilirler. 5 Eksiltmeye iştirak edebilmek için taliplerin 571 lira 28 kuruş muvakkat teminat yatırmış olmalan, 1968 yıhna ait Ticaret Odaaı belgesini" ibraz etmeleri, eksiltme gününden tatiı günleri hariç 3 gün evvel Vilâyetten ehliyet resikası alnuş olmalan, bu lşe ait evrakı imzalamalan sarttır. • (BMin: 286«214636) Teknik Eleman Türkiye Demir ve Çe?Bk IşSetsnclari Dîvriği Madcnler" ^üessesesi Müdürlüğünden GyrskOivriğg 4/10195 Sayılı Kararnameye bağlı talimatname hükumlerine göre yevmiye ve 14 TL. mahrumiyet. 5 TL. ağırlık, 6 TL. şantiye zamları örienmek suretiyle Makine. Elektrik. İnşaat. Maden Yük=ek Mühendisi veya MOhendisleri ile Jeoloğ alınacaktır Muessesemiz mprke^ sitesi her türlü sosyaj tesisleri haiz olup. tâyin edilecek elemanlara cfızî bir kira bedeli karşıh*ı sıcak su tesisatîı kKÎnrifprü lojmanlar tahsis edilecrktir r Isteklilerin tehsi! pskrrlik vç hi7m t hrioeİTİ ekli, birer dilekçe ilc Müesse?eni7 f.T^.iri.^iipo r^y. racaatlan duyurulur (Basın: 2SP38 14940»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle