18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE ÎKİ CUMHURtTET 18 Aralık 1968 ve Dokunulmazlık Ord. Prof: Dr. H. V. VELIDEDEOGLU on A.P. Kongresinde, adı söylenmeden kabul olunan «tkinci Milli Husumet Andı> nın uygulamasına geçilmiş ve Cnmhari.vet Senatosunda sadece sekiz oy farklı gayet küçük bir çoçunluk ve tutucu basın tarafından lânetlenen birkaç istisnasıyla yalnız A.P.'li üyeler tarafından, beş tabiî senatörün dokunulmazlıkları kaldınlmıştır. Bn vesile ile, tabii senatörlük üzerinde bildiklerimi \e bu doknnulmazlışın kaldırılması konusnndaki düşüncelerimi açıklamak istiyorum. Bir ihtilâl rejiminden bir Anayasa ve hnknk devleti rejimine kendiliklerinden geçen ve bn nfnrda kendi ihtilâl arkadaşlarından • içlerinde (bunlardan bazılan için taraamen kisisel olan haya] kırıklıgım bir yana) çok dinamik ve değerli kisiler bnlnnan bir ekibi (bence hatalı olarak) feda eden; 22 Şnbat ve 21 Mayıs darbelerine karsı rıkan bn tabiî senatörler Anayasayı yok edecekler de, bn Yasaya karşı oldnklannı açık açık söyleyerek, onn değistirmek için tkinci Husumet Andını içenler Anayasanın koroyncusu rolünü oynayacaklar !!!!.... Rollerin bn kadar ters döndflgfl veya döndörüldüÇü bir dönem, tarihimizde sörülmediği içibi, Dünya tarihinde de pek az görülmüstür. Meselâ Cromwell'den iki yüz yıl sonra ünlfl tngiliz düşünürü ve tarihçisi Carlyle'ın araştırmaları ve Cromwell üzerine yazdıfı meşhnr kitap olmasaydı, tngiliz millî birliğini knran, tkincf Dünya Savaşına kadar süren büyük tngiliz tmparatorlnğn'nnn temelini atan; özel kisiliği bakımından tntncn, fakat devlet işlerinde ihtilâlci ve reformcn olan Cromwell, hâlâ bngiin, hırslı, lalim, viedansız, ikiyüzlü olarak biiinecekti. Çünkü tngiltere'deki restorasyondan sonra Kıral hanedam tarafından halk a böyle tanıtılmış, beyinler yıkanmıştı. Tabil Senatörlük Fikret'in pilavmdan çıkan... SAVAS GEMILERI ve TÜHKİYE t •Prof. Dr. Edip ÇELIK rlhlerlni, Sözleşmenin 13 üncü maddesi uyannca, TUrkiye Hükumetine süresinde bildirmiş ve hiç şuphesiz, bu gemilerin sınıflan, tonajlan ve silâhlan bakırrundan niteliklerini de belırtmiştir. Türkiye Hükumeti de, Sözleşmenin 24 üncü maddesindeki görevini yerine getirmiş ve bu konuda, Âkit Devletlerin Ankaradaki temsilcilerine bilgi vermiştir. Sovyetler Birliği, bunun tizerine adı geçen gemilerin, nükleer başlıklı füzelerle donatılmış bulundugu gerekçesiyle, Bogazlardan geçışine müsaade verümesmı protesto etmiştır. Sözleşmede belirtilen niteliklere uygun yabancı savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçışi, Türkiye'den «ızin» almması şartına bağlanmarnışhr. Böyle olunca, Türkiye, gemilerini Bogazlardan geçirmek isteyen yabancı Devletin verdiği bilgilerle yetinecek ve bu bUgiler gemilerin sınıf, tonaj ve silâhlan bakımından Sözleşme hükümlerine uyuyorsa, durumu ilgili Devletlere duyurmakla görevini yerine getirmis olacaktır. Türkiye Hükumetinin, kendisine verilen bilgilerin doğnılugunu araştırmak, amacıyla, Bogazlardan geçmesi söz konusu savaş gemileri üzerinde denetleme yapma yetkisl yoktur. Bununla beraber, Sözleşmenin 24 üncü maddesi «Türkiye Hükumeti, bn mukavelenamenin harb gemilerinin Bogazlardan geçişine. dair olan her hükmünün icrasına nezaret edecektir» dediğine göre, bu hükümlere aykın düşen geçişlerin olmamasını da sağlamak sorumluluğu altındadır. Nitekim bir süre önce Boğazlara gece vakti girmek isteyen bazı yabancı savas gemilerinin Çanakkale Boğazı dışında durmalan saglanmış; böylece savaş gemilerinin Bogazlara ancak gündüz girebilecekleri yönündeki sözleşme hükmü yerine getirilmişti. toplam olarak 17.398 kere Bogazlara girmiş ve çıkmıştır. 1967 yıünda böylece Bogazlardan geçen ticaret gemilerinin toplam tonajı 59.512.793 tonu bulmuştur. avaş gemileri bakımından Karadenizin milletlerarası niteliği ise, Montreux Sözleşmesi hükümleri gözönünde tutulduğunda, diğer denizlere nazaran değişik bir manzara göstermektedır. Çöyle ki, milletlerarası denizlerde savas gemilerinin bulunmalan ve sefer etmeleri bakımından hiçbir sınırlama olmadığı halde. bunların Karadenize geçmeleri ve Karadenizde kalmalan, Sözleşmenin yukarda belirttiğimiz hükümleriyle ve Karadenizde sahili bulunan Devletlerin güvenliğıni sağlamak amacryla, sınırlanmış ve düzenlen miştir. Bununla beraber, Montreut Sözleşmesi, Karadenizde sahili bulunmayan Devletlere ait savaş gemilerinin Karadenize geçmelerinin şu ya da bu amaçla olabileceğini beUrtmemiş; başka bir deyişle geçişin amacı bakımından bir sınırlama ve yasaklamayı öngörmemistir. Demek ki, Montreux Sözleşmesinin savaş gemilerinin Bogazlardan geçişine iUşkin her hükmünün uygulanmasını denetlemek görevini taşıyan Türkiye'nin, geçiş amacını denetlemek hakkı olmadığı gibi buna yetkisi de yoktur. Geçişin şu ya da bu amaçla yapılmış olduğu konusunda. Karadenizde sahili olan Devletle yabancı bir Devlet arasmda çıkan anlaşmazlık, TürMye bakımmdan dışında kalmması gereken bir siyasi anlaşmazhktır. |6 ncı filosuna bağlı «Dyees» ve «Turner» adlı sa'vaş gemilerinln Boğazlardan geçerek Karadenlz'e çıkmaları, milletlerarası ilişfcilerde gerpnlik yaratan bir olay niteliğini aldı. Hukuk ve poütıka sorunlannın bırbirıne geçtigi bu olayın analizini yapmak ve bir sonuca varmak için bazı bilgileri tekrarlamak gerekiyor. Türk Boğazlarının hukukl rejimini düzenleyen ve 20 temmuz 1936 günü imzalanan Montreux Sözleşmesi 9 kasım 1936 günü yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin yürürlük süresi ylrmi yüdır. Ancak Sözleşmenin 28 Inci maddesi uyannca, yirmi yülık sürenin bitiminden iki yıl önce âkat taraflardan hiçbiri fesih ihbannda bulunmamışsa, sözleşme böyle bir fesih ihbannın gönderilmesinden itibaren iM yıl geçinceye kadar yürürlükte kalacaktır. Bugüne değin, hiçbir âldt Devlet fesih ihbannda bulunmadığı için de, Sözleşmenin yürürîügü devam etmektedir. Sözleşme, Bogazlardan geçiş serbestliğinl, ticaret gemileri, savaş gemileri ve hava gemileri ayınmı içinde düzenlemiş; aynca, banş zamaru ve savaş zamanı ile «Türtdye'nin kendini pek yakm bir savas tehlikesi tehdidine marnz görmesi» durumlannı goz önünde tutmuştur. S Tabiî Senatörlük nayasanın hazırlaıuşı sırasında «tabii senatörlük» sornnu ile üç kez karsılastım : Birincisi, tstanbul'da Anayasa Bilim Komisyonunda oldu: «Senato» bahsi görüsülürken, bir gün Komisyon Başkanj Sayın Ord. Prof. Sıddık Sami Onar : «Mıl'.i Birlık Komitesı üyelerinin bu Anayasadakı durumu ne olacak? Askeri dikta altında şekli bir parlömantanzmi önlemek içın acaba bu uyeleri Senato'nun tabiî üyesi saymak dusunülemez mi? Hetn bu garanti onların, ıktıdarı sivil idareye devretmesini çabuklaştırmaz mı>» diye bir sorun ortava attı. Bunn kendiliğinden mi düsundü, yoksa Komite üyelerinden birinden veya Halk Partisi çevrelerinden mi esinlendi, bilmiyornm. Bildiğim şey, bn düşüncenin benitn de içinde oldugnm Bilim Kurulnndaki on üyenin hepsine de «mülâyim» geldiğidir. Sonraki günlerde bn nokta işlendi ve öntasarıya yerlesti. Eski dostlar 27 Mayıs thtilâli sırasında şimdiki tabii senatörlerin izlerinden aynlmayan, el etek öpen eski sözum ona dostlann «husumetine» ne demeii? Şair bnnu demiş : «Ehibbâ şiveı yağmâda mebhut eyler âdâyı» «Hüdâ göstermesin asân izmihJâl bir yerde.» «Asân izmihlâl» 13 Kasım 1960 ta baslamıstır ve işte bugün bnnnn sonnçlannı görnyoraz. Bnnnnla beraber politikada «husnrnet» dnygnsn, daha doğrnsn «içgüdüsü» ile hareket etmenin, bn memleketin basına ne işler açtıgını daha önce gördfîk, denedik. Neden artık ibret almıyornz. «Akıl ve iz'an» denilen sey bn memleketten nçnp gitti mi? • ••< • ••ı • ••< • •• • •• ::: • ••I tntihar düşüncesi fT»abiî senatörlük sornnu ile ikinci karsılas• mam, Ankara'da Bnlvar Palas'ta Millî Birlik Komitesi nyelerince Anayasa Bilim Knrnln onurnna verilen bir yemekte oldu : Tanımda otnran Sayın Orhan Erkanlı bir aıa : «Hocam; şu Anayasa bitsin; MecUs seçilsin. Benimle birlıkte dort arkadaş AnıtKabir'de, Devrim şehıtlerinin bulunduğu yerde, ideallerine erişmiş insanlann mutluluğu içinde intihar edeceğiz. O şehitlerin yanına gömülelirn. dedi. Ben Snee bn sözleri içkinin etkisine verdim ve «Olur mn öyle şey!» diye sudan bir sözle karsıladım. Sonr» baktım sarhoslukla değil, çok ciddî konnsuyor. Bunnn üzerine kendisine: «Orhan bey, yıkmak kolay, yapmak zordur. Siz,ler yıktmız. daha iyısini getirmek için. Şu halde sızlere daha pek çok vazife düşüyor. Bu sebeple biz Anayasa öntasansında Milli Birlik Komitesi üvelerine vazife yüklüyoruz» diyerek dnrnma kısaca anlattım. Düşündü. «Dogru» veya «yanlıs» demedi. Fakat yüzünfln hatlarındaki gerginlik gitti. Sonra konnnma baska konnlara atiadı. İİİİ Restorasyon özlemi n noktanın bilinmesini isterim ki, benim derdim bn sayın senatörleri savnnmak degil (onlar kendilerini savnnma gücüne maliktirler), restorasyon özlemine karsı bn memleketin çıkarlannı savnnmaktır. thtilâlden önce ::: Millî Birlik Komitesi başkan ve üyelerinden ••• ••• ••• hiçbirini tanımazdım. thtilâlden sonra lstanbnl••• ••• • •• daki Anayasa Bilim Komisyonn üyeli^ine seçil• •• ••• mem dolayısiyle yakından tanımak fırsatını bnl•*• ::: dnçnm birkaç genç üyenin hepsi de 13 Kasımda • ••I • ••: • ••ı yurt dısına gönderildi. Tine yakından tanımak • ••ı • ••u • ••• fırsatını bnldngnm ve kendisiyle dostlnk knr• ••• dntnm Cemal Madanofln ile de yıllarca önce • «kara cübbeliler» sözünü sövlemis oldnçuna kanaat getirdikten sonra alâkayı ke<stim. Mncip Ataklı, Ekrem Acnner, Sezai Okan, Snphi Karaman ve Sükran özkava ile eerek ihtilâl döneminde, eerek Kurucu Meclis'te ne bir yakınlıîımız, ne de özel bir dostlngnranz oldn. Knrucu Meelisin görevini tamamlamasmdan sonra, yani sekiz yıla vakın bir zamandan berl, Sükran özkaya ile iki yıl önce Ankara'da sokakta rastlasıp konustn^nmnz birkaç dakika bir yana bırakılırsa oniardan hiçbirini görmedim, hiçbirivle mektnplaşmadım. Bnnda belki benim çekingenligjmden dogan knsnr payım büvüktür. Fakat snrasını çok iyi bilivomm ki. onlar, yürekleri vatan seveisiyle doln, kendl idealizmlerinin ve ceşitli aldanışlann knrbanı, •••• pırıl pırıl, temiz kişilerdir. Bnnn bnrada açıkça • ••• söyleraeyi bir viedan borcn sayanm. •••• • ••• •••• ••>• Restorasyon (vani ihtilâlden önceki rejimin g«ri getirilmesi) özlemi, elini kolnnn sallavarak. açık açık ortada dolasmaktadır. Bir süre Bnce, eski Millî Birlik Komitesi üyelerinden yaslı bir generale vnrnlan yumrnk, onnn kislli&inde, 27 Mayıs Devrimine yöneltilen bir eagalama idl. Simdi bn beş doknnnlmazlığın kaldırılmasına oy verenlerin davranışı, ayuı 27 Mayıs'a ve onnn Anayasasına beslenen kin. jraraz ve intikam dnypnlannın yeni bir görüntüsüdnr. Resmî Gazeteyi devamlı olarak Izliyorsanız, • >•• doknnnlmazlıklannm kaldınlmamasına karar • ••• verilenlerden bazılarının snçlarının ne çirkin •••• • ••• evlemlerden doidngnnn görflrsünflz. Oysa Ya"::: !••• sama Meclislerinin bn çeslt eylemlerde daha !••• !••• sert, siyasi eylemlerde daha hosgörülü davranması çerekir. Fakat öyle olmnyor. tstenen «ey, her ne pahasına olnrsa olsnn, Restorasyondur. Simdiden böyle davranışlar olnrsa, özlenen restorasyon gerçekleştigi zaman, memlekette <dıs tehlikevmis, vatan çökecek. parçalanacakmı?» tibi endiseler bir yana bırakılarak, komitecilikleriyle açıkça övünenlerin önderlifinde, kin ve caraz ngrnna ne facialar cereyan edeeegini bir düsünmeli Sair : «Mârı sermâ dîdeve Rabbtm güneş göstermesin!» • aı ••ı vecizesini bos yerc söviememl;! • •ı Mayıs, bepsi de ülkficü olan kisilerin eseridir. EJer onlar ihtilfil döneminde iç ve dıs sermaye çevreleriyle iliski knrsalardı, hîlâ bnriîn bile yerlerinde kaiırlar ve milvonlarca servet sahibi olnrlardı. Kendilerinin hataları olmadı mı? Elbette olmnstnr. Fakat hatasız insan var mı, gösteriniz. 2? Mayıs 1960 Devriminin knvveti de, zaafı da. ihtilâl rejiminden Anayasa ve Hnknk Devleti reiimine çok kısa bir zaman da geçmis olmasındadır. Hançi tarafın daha ağır bastıgını tarih deçerlendirecektir. Bn dünyada tâbirimi baJislavıniT kazık kakacaklannı sananlar ve hepimiz. elbet bir ırün çideceğiz. Fakat snrası bilinmeli ki. 27 Mayıs Anayasan yasayacak ve bütün sosyal yönleriyle uyeulanacaktır. Bunu ayakta tntacak ve gerçeklestirecek millî rnh ve «nvanık bekçiler» bn memlekette vardır. Zaten büvük Türk milletine de bn yarasır. (1) Bu düsür.cemi. Gürsel Cumhurbaskanı flcen ve henüz ha^talanmadan önce yine bu sütunlarda: «thtllSl liderligini fiıerine alan zâtm (aziz milleti de istese) Cnmhnrbaskanı olma anrnsnna kapılmaması» cümlesiyle açıklamıştım: Cumhuriyet Gazetesi, 31.8.1962 Bazı kayıt ve sınırlamalar izi burada Ugilendiren, barış zamanında savaş gemilerinin Bogazlardan geçerek Karadenize çıkmasıdır. Sözleşme, bu bakımdan da, Karadenızde sahıli bulunan ve bulunmayan Devletler arasında bir ayınm yapmakta va bu sonunculara ait savaş gemilerinin geçişini bazı kayıt ve sınırlamalara baglamaktadır. önce, her çeşıt savaş gemısıne geçiş hakkı tanınmamış; bu haktan «Hafif sn üstii gemileri, küçük muharebe gemîleri ve yardımcı gemiler» in faydalanması öngörülmüştür. Bogazlardan geçebilecek savaş gemilerinin tonajlan TB sayılan da sınırlanmıştır. Gerçekten, Sözleşmenin 14 üncü maddesine göre «Bogazlarda transit halinde bulunabilecek yabancı deniz kuvvetlerinin azami tonaj» 15.000 tonu aşmayacak ve bu kuvvetler dokuz gemiden fazla olmayacaktır.» Nıhayet, savaş gemilerinin barış zamanında Bogazlardan geçebilmesi için, Sözleşmenin 13 üncu maddesi uyannca Türkiye Hükumetine, siyasi yoldan ve önceden bır ihbar yapüması zorunludur. Bu ihbann normal süresi sekiz gündür. Ancak Karadenizde sahüi olmayan Devletlerin bu ihbar süresinin on beş güne çıkanlmasının «arzuya şayan» olduğu maddeye geçirilmiştir. Bu önceden ihbarda gemilerin gidecekleri yer, isimleri, tiplerı, sayılan, gidiş için geçiş ve dönüş için geçiş tarthleri belirtilecek ve bu tarihlerde degişiklik yapılması halinde ise, bu değişiklik Türkiye Hükumetine Uç gün önceden bildirilecektir. Sözleşmenin 24 üncü maddesi, bu konuda Türkiye Hükumetine şöyle bir görev yüklemektedir: Türkiye Hükumeti yabancı bir deniz kuvvetinin Bogazlardan geçeceğinden haberdar edllir edilmez, bu kuvvetin teşekkülünU, tonajını, Bogazlara giriş için öngörülen tarihi ve muhtemel dönüş tarihini Yüksek Âkit TaraHarın Ankara'dakl temsilcilerine bildirecektir. Sunu da belirtehm ki, Karadeniz'de sahili olmayan Devletlerin savas gemilerinin Karadeniz'de kalabilecekleri süreyi de, Montreux Sözleşmesi, en çok yirmi bir gtin olarak sınırlanııştır. «Dyees» ve «T".Tier» savas gemileri «hafif su üstü gemileri» kategorisine girmektedir. Montreux Sözleşmesinin II sayılı eki bu gemiler için şu tarifi verir: «Hafif su üstü gemileri, küçük muharebe gemileri veya muavin gemilerinden maada, maimahreci 10.000 tonu (10.160 metrik ton) geçmemek üzere 100 tondan (106 metrik ton) fazla olan ve 203 milimetre (8 pus) çapmdan yukan topla mücehnez bulunmayan su üstü harb gemileridir.» Fikret'in pilavmdan bir cam parçası çıkmış. Bana da gftsterdi. Yuvarlanmış bir kâğıdı dikkatle açtı. Fındık büyüklügünde üç köşeli bir cam parçası. Bizim gazetenin bürosuna yakmdaki bir kebapçıdan arasıra yemek getirtilir. Fikret de heveslenmiş o gön. Velâkin tam domatesli pflâvı kaşıklarken farkma varmış. Bereket farkına varmış. Yoksa maazallah agzını burnnnn birbirine kanştıracaktı. Şimdi cam parçasını saklıyor: Hesap soracağım» diyor. Hesap soracakmış. Söyle bir baktım bizim Fikret Otyaın'a Kırmızı siyah ekose gömlegi, kursnnî kravatı, kadife pantalonu. »arkık bıyıklariyle gözüm pek tntmadı. Tanı püavmdan cam parçası çıkacak vatandaş tipi. Sanatcı. Üstelik gazeteci. PoUtikacıiann tasinı ayıklıyamadığı pirincin pilâvmı her gün gazetede pişirenlerden Şimdi pilavmdan cam parçası çıkınca yalamyor. Öyle adama bu memlekette: Be birader yiyemediğin pilâvm önüne oturma.. der, geçerler Bizim memleketin Sdetidir, pilâvdan cam parçası çıkar, ekmekten kırnap veya tahta parçası. çorbadan sinek, siitten su elmadan kurt imamdan politikacı. polisten kabadayı. gazozdan otomobil. çamaşır tozundan motosiklet, paşa'nm kafasından tilki. tslâmköyden Mason tuz kutusnndan kireç tozn. sieara paketinden aşk mektubu. Feyziojrlundan Güven Partisi, sosyalistten jurnalcı, doktordan büyük tnccar. ve eşek etinden pastırma .. Bnnun içindir ld atalanınız: Arpa ektim dan çıktı.. demişlerdir. Gecenlerde Avrnpava üzfim ihraç etmiştik, adamlar feryat ediyor: Içinden keçi pisliği çıktı.. diye. Ya ne çıkacaktı? Otomobil mi? Haa bafnn o da olnr. Bizim acıkfözler artmıvan ihracati arttırmak için belki pivanerolnsunu icat ederler. Le Monde, Ne*f York Times, Gtıardian çibi ciddî ceridelerde ilâna başlarız: Türkiye ile aiısveris vapınız. Pamuklanmu flzflmlerimiz. tütünlerimiz, fındıklanmız piyangoludnr. Geçenlerde bir oknrnmnz telefon etti gazeteye... Tamk bir sesle gazel okumaya başladı: İlhan Bey, yazsanıza Allahaşkma. Evde gazoz içmekten Imanımız gevredi, yemekten içmekten kesildi çoluk çocuk. Sabahtan aksama gazoz içiyorlar. Maası gazoza yatırmaya başladık. Diyorlar ld kapağının içinde otomobil varmış .. Böyledir iste Bizim Türkiyede (razoz kapagımn içinden otomobil çıkar. Ama Fikret'in şansına pilâvdan cam parçası çıkmış... Kaderine razı ol birader: Ehli tslâmda birinci Ilke tevekkül. Pilavmdan cam parçası çıkaran büyük Allah, bakarsm bir gün aldığm el sahunundan deniz motörü çıkanr. Binersin üstüne, milyonerler cibi kayarsın Boğaz sulannda .. Bizim memlekette her bir şey gerçekte bir başka şeydir. Ve bir şeyi almak için önce bir başka şey almak lâzımdır. Söz gelişi elbiselik kumaş almak için önce bir gazete alacaksm, sonra gazeteyle alırsın elbiselik kumaşı.. buz dolabına Imreniyorsan hemen bir dergi al, bakarsm ki kavuşmuşsun gıcır gıcır bir buz dolabına.. Makine yagi istiyorsan bir teneke zeytinyağı al.. Dar gelirli vatandaşlar için bütün yollar açık.. Nurlu ufuklar ayagının dibinde. elinin altmda... Yazlıga çıkmak için kışın ise başlıyacaksın. Vatandaşa hizmet arzetmis bunca iş adamı var. Her birinin malından ««yahat bileti çıkıyor. tstanbul. tzmir, Yalova, AnUlya, Nis, ttaJya, tspanya... Hattâ Amerikaya bile gidebilirsin .. Teter ki seçecegin malı bil. tçecegin gazozu bil. yıkanacağın sabunn bil, kullanacafın çamaşır tozunu bil çocuğuna okutacaeın dergiyi bil, alış veriş edeceğin dükkânı bil, okuyacağın gazetevi bil. biriktirdigin parayi ystıracağın bankayı bil .. Bizde her şey böyle olur, adamıni bul. işini bil, üzüntüyü hırak yaşamaya bak . Evlenirken bile piyangolusunn tercih etKadmla birlikte, bir apartrman, bir de otomobil cıkarsa fena mı olur? ömür boyunca aylık gelir, ancak iyi evliiikler verir. Solculara aldırma, kom'ınistler kahrolsnn, kem sözlüler AUahtan bnlsnn, pilâvdan dönenin kasıgı kınlsın, zamlardan şikâyet edenlerm gözii kör olsnn, yumurtaya can veren Allah, elbette bir gün senin nasibini de verir, içtiğin m^mba snyunnn şişesinden her «unan plslik çıkacak degi] ya, bir gün bakarsin oto montaj marka bir arab» çıkmış geçtin mi direksivona, hastın mı gaza, hey Allah be. IMutlu olmak istiyorsan bol bol gazoz iç. Hem mugaddl, hem mütelezziz, hem kokrlu... Mutlu olmak istiyorsan bol bol diş macunn al: Otomobillisi var, radyolnsu var.. Mııtluluk gazoz kapaginm içinde diş macunn tüpünnde, sabnn kutusunda, gazete kuponunda. makarna paketinde, elinin altında.. yeter ki lillâhını sevdiğim, babibine yandığım dünyasında solcn olma. Solcu olursan pilavmdan cam parçası çıktığma yakıntrsın, ibraç edilen üzümlerden keçi pisliği çıktığına üzülürsün, zeyünyağııia makine yağı kanştırariiara bozulursno... Ve Anadoluda boynu bükük milyonlarca köylü çocuğuna bakıp: Her yüz köylü çocnğnndan birisi ilkokuldan sonra oknmak sansına sahip, Tanrtm bu ne haksız piyangodur... diye isyan edersin. Sonuc anımızca hatalı olan, Dışişleri Bakanhğımızm, Amerikan savaş gemilerinin Karadeniz'e çıkışını bir «jest» olarak nitelemesi ve ABD. nin tutum ve davramşını meşru göstermeye kalkışmasıdır. Oysa bu mesele Türkiyeyi ilgilendirmez. Amerikan savaş gemilerinin Karadenize çıkması amacının meşru olduğunu savunmak ve doğrulamak ABDne düşer. Türkiye'nin görevi ve çıkan, Montreux Sözleşmesi hükümlerini tam bir tarafsızlıkla uygulamak ve bunun dışında çıkabilecek anlaşmazlıklann uzağında kalmak B K Rusva'nın göriişii Benim suçum?.. n sornnla üçüncfi karsılaşmam; içlerinde Orhan Erkanlı'nın da bnlnndugn 14'lerin ynrt dısına çıkarılmasından çok sonra • Anayasanın Kurucn Mecliste kabnl edileceği günlerde oldn. Bn Meclisin fiyesi bnlondnfntn sırada Ankara'da devamlı olarak kaldıgim otelin en fist katındaki küçük odastnda bir triin so*nk al'gınhfından yatıyordnm. Sayın Cemai Madanoflu ile Osman Kökgal hatır sormata geldiler. Konnsnrken bir ara Osman Kökgal aynen : •Hocam! Bn vesile ile size bir akıl danısalım: Bn tabiî senatörlük Anavasa Tasarmna kondu. Takında kanunlasacak. Biz tereddüt içindeyiz. Acaba kabnl edelim mi. yoksa kıt'alanmıza mı döneiim? Yahut da emekli olnp bir kenara çekilelim mi? Siz ne düsünürsünüz?» dedi. Ben vaktiyle Orhan Erkanlı'ya söyledijHml tekrarlıyarak: cSizin çekilmenız. vazifeden kaçmak olur Senatoda kalıp, yeni Anayasa içtimai bünyemıze yerleşinceye kadar onun bekçisi olmalısınız. Bu Anayasantn düsmanlan çok olacaktır. Her ihtilâlin sonunda bu bövle olur. Sizlere sivil havatta da mücadele d"üsüyor. Bu mücadele en iyi şekilde Yasama Meclisleri içinde olur» eevabını verdim. Köksal, Anayasa kannnlashktan sonraki ffinlerden birinde rastlaştıÇımız zaman, bana gülerek : «Siz, bizim akıl hocamız oldunuz Işte bei Senatoda kaldım» dedi. Kendisinin ilk ve orta öfrrenimini yaptıÇi, benim baba ynrdnm olan sehirde de kendisini karsılavanlara avnı sözleri tekrarlıyarak. «O, benim akıl hocam oldn» demis. Görülüyor ki, bn «tabiî senatörlük» knrnmnnun Anayasa tasarısına konnlmasında benim de o.vum ve Milli Birlik Komitesi üvelerinin tabiî senatörlüğü kabnl etmelerinde • hiç degilse Sayın Osman Köksal bakımından benim de «snc»'nm var. Bn snçn iftiharla kabnlleniyonım. Fakat şnnu da açıklamalıyim ki, ben îhtilâl Baskanının, Cnmhnrbaskanı olmasım asla istemiyordnm (1). Bn, rahmetli Cemal Gürsel'i sevmedifim için deîil, ondan sonra Genel Karmav Baskanlarınm, Cnmhnrbaskanı namzedi sayılmalarına v o l açar dive korkinfnm içindi. Ters roller Sonuç avın Mucip Ataklı, Ekrem Acnner, Sezai O'kan. Supbi Karaman ve Sükran özkava, ihlilâl yaparak bugünkfi Anayasa rejimini yık&caklarmıs '.'.'. Kim bnnlar? Anayasayı çifcneyenlere karsı harekete çeçerek yaptıklan ihtilâli, dünvada eşine rastlanmayan kısa bir dönenıde kendiliklerinden tasfiye edip, bueünkü Anayasa rejimini kuran ve bnnun. yalpa yapmadan. namuslnca uygulanmasını isteyen eski Milli Birlik Komitesi üvelerinden besi. Bunların Anavasava karsı oldnklan eerekçesiyle yasama dokunnlmazlıklarının kaldırılmasına oy verenler kimler? Eski reiimi özleyenier ve bucünkü Anavasava karsı «tkinci Husumet Andı»'nı icenlerden bazıları. Ve bn ic bunalım ne zaman varatılıyor? Vatanimızm etrafında, belki de tarihimizin en aŞır ve en korknln dış tehlikelerinin dolastığı bir dönemde. tste, sayın oknyncnlanm, ben. hançi partiden olursa olsnn, biraz vatanseverlik duvgusn ve biraz vicdan tasıyan her Türkün kafasını isleterek ve elini yürejinin üstüne koyarak bn durum karsısında nzun nznn düşünmesi gerekir, sannorum. • •• h: Nimbîis ovyetler Birüği, Amerikan gemilerinin nükleer başlıklı füzelerle donatıldığım öne sürmekte, buna karşılık Dışişleri Bakanlığımız sözcüsü ise, yaptığı açıklamada, gemilerdeki toplarm çapının 127 milimetre olduğunu beürtmektedir. Şüphe etmiyoruz ki, Dışişleri Bakanlığımız, Sovyet notası üzerine, Dyees ve TurnerT" * * »• „».,., ,, «• gemilerinin silâhlan hakkırida , A B D am, OrtaDoğu;da gerginliABD. nden yeniden bilgi teteml»*T>n son dereçe arttığı, bir savaş ve silahlann Montreuı Sözleşme havasımn estiği günlerde, sırt^ Kasine aylon olmadığı konusunda radenizin milletlerarası niteliğini kesin bir cevap almıştır. Dediği belirtmek için bir .jest» yaptığma miz gibi, Türkiye Hükumetinin inanmak oldukca güçtür. Sovyet Bogazlardan geçen yabancı savaş savaş gemilerinin Akdenize çıkgemileri üzerinde bir denetim yet malan karsısında, bunun bir kuvkisi yoktur. Türkiye'nin sorumluvet gösterisi olması uzak bir ihluğu, kendisine verilen bilginin timal değildir. ABD.nin, kendl ^••««•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••fff ••••••••••• yanlışlığı, gemi üzerinde denetim politikası ve çıkarlan bakımmdan • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••••••••»•»•••• yapılmasına luzum kalmaksıztn, gerekli gördüğü hareketlere Ririşaçık seçik ortadaysa; Sözleşme mesi kendisinin büeceği iştir. Fahükümlerini bilerek, isteyerek çiğ kat, bunu yaparken, Türkiye'nin nemiş, ya da çiğnenmesine göz milletlerarası ilişkilerini etkileyebilecek ve onu anlaşmazlıklara yummuşsa söz konusu olabilir. Amerikan savaş gemileri, ger cürükleyebilecek dav anışlardan ka çınması gerekir. çekten nükleer başlıkh füzelerle donatılmış ise ve bu durum Tür kıye'den gizlenerek, gemiler Karadenize geçmişlerse, bunun soHayrünisa (öıer) Tuna njnluluSu yalnız ABD'ne ait olur i 1 e Bu bafcımdan, New Yorlt Times TARIK TTJNA gazetesinde çıkan ve özeti basını• mıza aktanlan (12 aralık 1968 günnikâhlandılar. lü Cumhuriyet, s. 3) bir vazı çok ilginçtir. Gerçekten bu yazıda 17J2.1968 Beyoğln «Dyees muhribinde 305 milimetrelik güdümlü mermiler bulunduğu belirtüiyor ve fakat bunun (Cumhunyet: 15495) • Montreu* Sözleşmesinin çiğnendiği anlamma gelmeyeceği, Sözleş• menin imzası sırasmda güdümlü • mermilerin bulunmadığı Rerekçesine dayandınlıyordu. Bu gerekçe Pek kıymetli aile reisimiz temelinden çürUktür, çünkü, Mon• ADNAN KOLATAN'm treux Sözlesmesine, Karadenizde sahili bulunan Devletlerin güvencenaze merasimine katılan, lıği bakımmdan konulmuş olan çelenk gönderen, bizzat evisılâhlara ait sınırlamaların, daha • inıze gelerek yeya telefon ve sonra bulunan ve yok edici gücü telgrafla acımızı paylaşan akçok daha fazla olan süâhlar için raba ve dostlanmıza candan söz konusu olmayacağı sağlam bir teşekkür ve minnetlerimızi mantıkla öne sürülemez. arz ederiz. KOLATAN AÎLESt • Onlü Sovyet ozanı Yevgeni Yevtucenko, genç yaşta kaleme aı dığı bu otobiyoğrafisinde, Stalin öncesinln ve sonrasının sanat or Cumhuriyet 1550 merikan savaş gemilerinin Katamını, Sovyet halkının Stalin hakkındaki düşünce ve duygulannı radenize hangi amaçla göndekendisinin Stalin yönetimi ile İlgili eleştirilerini dile getirmekte ve rildikleri meselesinin politüt en önemlisi Batıh yazarlann kendisi hakkındaki asılsız iddialanna yönü, kesindlr ki, hukufci yönüngerekll cevaplan vererek halkının ozanı olduğunu haykırmaktadır den daha ağır basıyor. Seniha Cemâl Kanbay'ın Tektaş Ağaoğlu'nun nefis Türkçesiyle dilimize kazandmlan bu oABD. Karadeniz'in bir «kapalı eşi, Ünal Kanbay'ın ye Rulağanüstü eserin sonunda aynca Yevtucenko"nun en ünlü şiirlerı deniz» olmadığını, milletlerarası de yer almaktadır. LUks krome dört renkli ofset kapak içinde 144 hat'ın babası, özden Kanbay' nıtelikte bulunduğunu göstermek sayfa 5 liradır. ın kaympederi, merhum ariçin, savaş gemilerini, Montreux matör Zeki Sönmez'in düSözleşmesinin sağladığı haktan Genel Dağıtım: ANT YAYINLARI • P.K. 701 Sirked • tstanbul nürü, Kadri Gülen ve merfaydalanarak Boğazlardan geçirditstanbul Dağıtımı: GEDA. ğini öne sürerken; Sovyetler Birhum Maras Valisi Salih Celiği bunun bir «tahrik» olduğunu, mâl Gülen'in enişteleri, Kur• • • •• • • • • • • » • »•» • •• • » • • • • » • • • • • • •• •» »• • » • •• t tulus Savaşında mühim hizı layı, Montreu* Sözleşmesinin, «kuvvet gösterisi» amacını taşıdı(Cumhuriyet: 15496) gını iddia ediyor. Türkiye Dışişlemetler ifâ etmiş, Harita UI özetlediğimiz bu hükümleri ri Bakanlığı sözcüsü ise, bunun mum Müdürlüâü Topoğraf ve ışığında ele almak gerekir. Fotoğrametri Şubeleri MüABD, Dyees ve Turner savaş ge tahrik değil fakat bir «1est» olduğunu söyleyerek, ABD nin görü j dürlüğünden ekemü milerinin Bogazlardan geçerek şünü paylaşıyor Nihayet bazı po | Karadeniz'e çıkacağım, bu gemileHarita Albayı litik çevreler, bu hareketin, Sov ] Ismail Cemal KANBAY rin tiolerini, gidiş ve dönüş tayetler Birliği'nin son zamanlarda ; Merhum Ahmet Fevzi ve merhume Hesna kıa. mer Akdenize savaş gemilerini geçir , tutulmus olduğu hastalıktan mesine karşı girişilen bir gösteri ' ium Abdullah İlker eşi, merhum İbrahım Sungurlu ve kurtulamıyarak vefat etmişolduğu kamsma vanyor. . tir. Cenazesi 18 12 1968 Çar\dü Sungurlu'nun kardeşi. merhum Nezih İlker, mer Karadeniz'in bir «kapalı deniz» , şamba günü öğle namazını nume Leman İlker. Raşide Ak, Bahriye İnceler ve Sağlık mütaakip Şi?li Camiinden aolmadığı, milletlerarası nitelikte Sosyal Yardım Bakanlıfı Musteşan Dr. Faruk Üker'in lınarak Zincirlikuyu mezarbulunduğu şüpheslzdir. Gerçekten ^evgili anneleri. merhum Hakkı Ak, Osman Hikmet İnlığma defnedilecektir Mevde, Montrei» Sözl°şmesinin 2 nci celer. Ragıbe İlker, Fikret İlker'in kaymvalideleri, Ali lâ rahmet eyleye. maddesi uyannca «Sulh zamanınİnceler, Sönmez Tolunay. Min£ Tozman. Solmaz tçgören. AİLESİ da, ticaret gemilerl, sancak ve haSelçuk Ak ve Ayşe İlker'in büyük annelen mule ne olursa olsun. eündüz ve gece... hiçbir merasime tâbi olCumhuriyet • 15511 Salihatı Nisvandan madan Boğazlardan geçiş ve seyrüsefain tam sebestîsinden müstefıt olaciklardır.» Nitekim, T C. Dışişleri BakanUÇının, Türk Boğazlanndan yabanHanımefendi 17.12 1968 gönü Hakkın rahmetine kavuşcı gemilerin geçişine llişkln olamuştur. Cenazesi 18.12.1968 Çarşamba günü Hacıbayram rak yavınladığı yıllık rapprlardan Camiindeki öğle namazını müteakip ebedî istirahatgâhına 1967 yıhna ait olanmda belirtildiGelirl, yüksek Sğrenim yapan tevdi edilecektir AtLESt ği gibi, 50 devletin ticaret gemlfakir Sğreneilere alttir. leri. Boğazlardakl bir Hmana gelmek, ya da Karadenize ve Ege transit geçmek üzere. Cumhuriyet 15492 Cumhuriyet 15521 S \ANVin II. K/TAB/Ç/K7/İ Yevtucenko Yasantım TEŞEKKÜR Poiitik yön A VEFAT 0 Deeerlendirme ACI BİR KflYIP MEVLÂN TAKVİMİ ALINIZ ZİYNET İLKER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle