25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKt 17 Kasım 1968 CTJMHÜRÎTET <•••••••*••••••*•••••« 6DLEBİLENLER PSİKOLOJİSİ Prof. Dr. Rasım ADASAL T nsan yaratığı kapalı ve karanlık bir et çev•*• resinden aydınlık dünyaya gelir gelmez ağlamaya başlar. Nirvana felsefesinin prensiplerine bilerek veya bilmeyerek bağh olan bazı kabîle insanlan bu gelısi yine tnerasimli aflaraalarla karsılarlar; zira hayat macerasını bir ıstırap denemesi sayarlar. Oysa yeni doğanın ilk ağlaması bazı psikanalistlerin ileri sürdükleri gibi de rahat ana rahmi ortamına karşı bir özlenisten ziyade, yabancı bir fizik çevre kamçılamalarının yarattığı ve reflekslere baflı bir tepkidir. Yoksa insan tabiî nimetlerle doln olan dünyaya yaşamak ve bunlardan faydalanmak için gelir. Nitekim bugünkü dev mcdeniyet te bunun eseridir. Esas itibariyle içgüdü ve Freud'e göre hayat irgüdüsünün esasını teşkil eden «Libido» biyopsikolojik olarak zevk prensibine ve mutluluk amacma dönüktür. Bunun olagan psikofizyoloaik belirtilerinden biri her balde «gülmek» tir. • ••• •••• Heykeli dikilecek adam ile buğday ithal eden ulke.. Onemliolduğu davar "!••• ••• ı*m« !••• !«•• '••• • •• ••• '••• !••• !>•• • •• • •• • •• •••• ::: ::: ••• • a* • •• • •• !••• <••• ' " • •• • •• !••• !«•• >••• !••• G Mutluluk ifadesi midir? G ülme ruhta birdenbire yer alan ve patlak veren hızlı bir reflekstir. Komik olanda ise bn ânilik yoktur. Tiyatroda alkıslamak için beklemek gerektir. Oysa gerçek gülmek için beklenmez. Gülmek için insan bir «güleçlik hali» nde bulunmalıdır. Nitekim aynı kamçılavıcı etken karsısında herkes, aynı derecede gülmez. Psikolojik çöküntüsü olan insana ne yapılsa güldürmek imkânsızdır. Hiç gülmeyen insanlar ve bn arada öğrencilerin sikâyet ettigi hocalar vardır. Son derece zeki. çalışkan ve hayırsever olduklan halde hiç gülemeyen insanlar az degildir. Rer halde bunlarda güleçlik eğilimi kiintlesmistir. Afcsine daima gülmeye hazır olan ve konnsnrken kahkahalar salıveren insanlar da az deŞildir. Bazan aynı aile üyeleri arasında birini kahkahalara bogan, digerini de aglatan olay vardır. Bn derere ifade çeşnisi gösteren gülme tamamivle beserîdir. Heyeeanî bosalma olarak fi7volojik gülme ile, mantıkî ve dnynsal gülmeyi ayırmak güotür. EHenmek maksadiyle ynmiilı»ie psikolojik vönleri olmak üzere fizvornklasan ve «Mazohistik» dnygnlarla katıla kaloiik bir belirtidir; ve birevsel oldugu kalıla gülen çocnklar vardır. Derin acı halinde dar toplumsal bir bosaltma saglar; ve dognstan teselü araeı olarak, ıstıraplı «Palyaçonun göz sonraki 1 3 üncü aylar arasında sosyal bir uvaryaslan» nda oldnğu gibi, gülmeyi kullanan inmanın ifadesi olarak beliren gülümsemeyi izler sanlar da görülür. Gülmenin çesitli filozofik avve gereek gülmenin psikofizyolojik mekanizmadınlanmalan ileri sfirülmüstSr. Her halde gülsı ereinlikte olgunlasır. Gülmeyi gülümsemeden menin bilinç dışı hailerimize göre sınırları ve avıran belirti ses cıkarmadır. Nitekim ancak çesnileri söz konusndnr. Bir taşa veya taze inses tellerinin bazı ses tonlarını çıkarabilecekcir kabugnna ba<=ıp yere düşmek ve incinmek leri hali almalarından sonra çocukta gerçek güldnrnmn karsısında bizi sevtniyen, çekemiyen bime başlar. ri memnun olarak güler. Oysa bizi seven veya Gülme mekanizması oldukça basittir: ve insanlık dnygnları olan bir dijeri ise gülmek ziilme esnasında yüz kaslarında büzülmeler söyle dnrsnn. bize yardım eder. Bn bir terbinlur; karn iie eöSsü arıran perdenin snazmlaye ve medenivet ölçüsndür. Gülmenin dinamik riyle bütün gö£üs harekete gelir. «Gülmekten psikolojisi daha zivade affektif baskıyı ••ıfcasıkları çatladı» sözü bunun basit bij ifadesi» de toplaniK Oülmede^inüaâ bilinç dısırâa y Ş dir. Gülmeve ait damar .sertliSi nev'inderç baîî *v>Vrioral"benliî1nnı"zornylâ" ifaskılı bnlnhatı \>tr" marazî haller bevinde bir merfcezinin 1)U*hn«u» < şevi salıverir. Basta erken bunak denen şizof&unu tahmin ettirmektedir. Nitekim bevin kaTenler olmak üzere birçok rnh hastalannda görbtıeu ile altındaki böigevle olan haglantılan kedüğümüz mSnasız, düzensiz, monoton, ölçüsüz sttdisi zaman gülme önemli sekilde etkilenir. Ergülmelere tamamivle mekanik bir mSna verenkenden yaslanmaya baslayan insanlarda bn yüzler olmakla beraber, bn marazî gülmelerin den sık sık ve etkensiz gülmeler görülür. O de bir sembolizmi mevcnttnr. Gülme de dihalde gülme. bevnin kontrolii altında ve bir ier rnhsal boznkluklar gibi, hasta kişiliÇinin heyecan fizvolojisine baglı bir fenomen; ve dünyası ve hayat tarihlyle olan ilişkilerinin tayüz kaslarının özellikleri itibariyle insanlar için rihini tasır. özel bir belirtidir. Hevecanın tipi ve seklirle TÜZ kaslannın fizik tepkileri arasında bir özellik olsa çerektir. Bevnin psikolojik kontrolü insana göre kamoılavıcı veya dizginlevicidir: ve nsanları fertler ve toplnmlar olarak güldürbunun savesinde gülme kuvvetlenebilir; artabimek, egitimde ve idare psikolojisinde önemlir veya dizginlenir. tste bevnin belirli bölgeleli bir etkendir ve insanlan gerçekten çok gülen rinde şu veva bn bozukluklan olan sahıslarda yerlerde gönül ve rnn özgnrlOğu, mutluluk ve gülme aiHama isleminin yeterli kontrol edildemokratik hayat var demektir. memesiyle dizginsiz gülmeler ve ağlamalar olur. ülmek insanı hayvandan ayıran ana beserî fenomenlerden biridir. tnsanlara yakın olan memeli hayvanlarda görülen izleri daha ziyade bunun fuyolojik mânada bazı kas belirtileridir. Köpeklerde görülebilen sevinme ifadesi olarak sırıtmı bunlardandır. Daha zivade şempanze mavmunlarında Darvvin'in gıdıklamalarla elde ettisıî çülme taslağı da sesli olmadıgına göre, gercek bir nitelikte degildir. Acaba gülmek derinlifeine bir hosnut olmanın ve mutlulueun ifadesi midir? Zira ağlamaya ait bazı sosyal ve toplumsal gelenekler de vardır. Bazı yerlerde ölümün yarattıgı sarsmtıdan bir süre sonra yapılan merasimde ölenin yakınları sakin oldnklan halde, davet edilmis olan bir kadınlar grupu dögünerek hıçkırıklarla ağlarlar. Bonlar düzenli töreli aglamalardır; ve cenaze merasiminin geleneksel gereklerindendir. Gülmek de, istenilen koşullar altında ve sosyal bir olay olarak, ailede ve dışında karsılıkh ve tertipli sakalasmalar gibi, kollektif boşanmalar halini alabilir. Bn düzenli sakalar genis Slçude kollektif giilmeler varatabilir. Bazı kabileler kendi aralarında tabiî olarak çok neseli ©ldukları halde, vabancılar karsısında uznn bir süre güvensizlikle hiç gülmezler. ülraenin her halde sosyal ve sembolik bir mânası da vardır. Bunda toplurosal heyecan î özellikler, sosyal ve dini örgütlemeler, terbiyeler ve alışkanlıklar rol oynar. Her toplumda gülme aynı bollukta, şiddette ve mânada değildir. Genel olarak Afrika zencileri vabşi tabiat teblikelerine ve yoksunluklarına rağmen neseli görünürltr; her fırsatta ve yürekten gülerler. Bnnun müzikal yetenekleriyle bir ilgisi olsa gerektir. Avrupa'nın kuzey insanlan ise, refah içinde bnlnnmalanna rağmen daha az gülerler. Bir tren yolculuğunda kompartımanda az konnşan ve gerektiği kadar gülmeyen bir yolcnnnn bir Ingiliz veya Alman olabilecegi hükmedilebilir. Ancak bu ne marazî bir haldir ve ne de bahtsızlık ifadesidir. Anadolunun çeşitli bölgelerinde gülmeye ait bölgesel aynmlar olduğn gibi, halk türkülerinde de bunların izlerine rastlanır. Gülme de rnhsal açılma ve ferahlanma vardır. Gerçekten gülme insan yüzünü açar; ona renk ve ışık verir ve bn, vücuda yayılır ve insanı oynatır ve seslendirir. Gülme avnı zamanda içrel bir bosalmadır; bir bakıma bir kurtuluş halidir. Aylarca kamplarda esir olarak çökköıi bir halde yasayanların serbest kaldıklannı dnymalariyle dakikalarca süren kahkabaları bnna örnektir. •ii: Kaçan kurtuluyor Onsuz olmuyor Bu da fazlası isim ve müsemmâ Bir acayiplik daha «bundan böyle hiç b şekilde, bir< birlerine, yalan söylemiyeceklerine» yemın edıyorlar. Bütün mesele de ondan sonra başlıyor. Herkes doğruyu söylemeye başlayınca blr kıyamettır kopuyor. Kavgalar, 0irültüler, boşanmalar, dögüşmeler .. velhasıl o zamana kadar, aralarında, pek iyi geçjnip giden köylülerde rahat nuzur kalmıyor. Nc kadardır bu Ankara İstanbul arası? Galiba, 450 500 kilometre kadar bır şey olacak. Rötan bir kenara bırakalım da şu 9 saati bu mesafeye taksim edelim. 48, haydi haydi. J0 kilometre. Demek bi2im «Boğazıçi» esspresı (!) hınklaya fmklaya, saatte 50 kilometre ya yapıyor, ya yapamıyor. önemli olduğu da var iç önemi olmıvan şeyler için «solda sıfır» "der geçeriz. Halbuki. bu yuvarlak rakamm. bütün öteki rakamların solunda olması, her zaman önemsiz deçildir. Hattâ, bazan, sağmda olması kadar önem taşır. Meselâ, telefonda 01 yahut 02 yi çevirlrseniT (cevap vermek lutfunda bulnnan olursa) size bilmedifiniz numarayı söylerler, veya, çikâvetinizi dinlerler. Bazı otomobil plâkalannm 0 ile baslaması. n arabalann bakanlara yahut valilere ait olduğunu gosterir. Ayrı bir önemi vardır. Hele Spor Toto kâğidında 0 lar altalta gelip de tuttn mu. en azından 150200 bin lira demektir. Saatin 03. 04 olması sabahın yaklastıgnu gösterir. Hattâ 007 şöhrtti dünyayı sarmış bir polis hafiyesinin isaretidir. Dnrup dururken saçınalryo r uııı sanmayın. Sayın Başbakan bütün konnşmalannda, yobazlıktan, komünistlikten, devrim düşrnanlığından söz açarken, bunlann hiç ehemmiyeti olmadığını söylüyor, ve «solda sıfır» kabilinden, üzerinde durulma• değmez şeylerdir, demeye geu tiriyor. Olabilir ama, dediğimiz gibi, zaman zaman, ve yerine göre, soldaki sıfırlan da gözden kaçırmamak icabediyor. H Hızlı bir refleks G Japorryada Tokyo ile Kiyoto sehirlerinin arası, hemen hemen aynen, Ankara • İstanbul arası kadar. Daha az değil, belki biraz fazladır. Bizi Tokyodan Kiyoto'ya götüren trenin büfe • vagonunun duvannda, otomobillerde kılometreyi gösteren saatler g:bi, büyücek bir saat vardı. Trenin hareketmden az sonra 200. derken 210. zaman t&Sonunda, tekrar toplanıp «yalan man da, 215 rakemlan arasında sbylemeye devarn» karan vermektıtremeye başladı. tkişer üçer daten başka çare bulamıyorlar. kıka durduğumuz «rtasyonlar mtlstesna, bütün yol boyunca, bu hsp Kıssadan hısse: Hayvanlar içta pek bir şey söylemiyecegim ama, böyle devam etti. yalan. insanlar için lâzım. Arada bir çirkine güzel. kJtüye iyi, abdala akıllı filân demeli ki herkes memnun olsun. Bu da fazlası emlekette «resnı. ağız» ların söyledikleriyle gazetelerin verdikleri haberlerin birbirini tutması, artık, gittikçe seyrek görülür bir hal oldn. Hattâ, çoğu zaman, iki «resmî ağız» bile aynı koouda, başka başka konuşuyor. Daha dün «bu sene bufday rekoltesi bir rekor seviyesine yükseldi» deniyordn. Şimdi, kendisinden, buğday satm alabileceğimiz yabancı memleket anyornz. M !••• Ve tam tamına 2 saatte vardık Kiyoto'a. O da ekspresti, bizim «Bogaziçi» de ekspres. Su farkla ki onun kendisi ekspresti, bizimkinin (ve umumiyetle bizimkilerin) sadece adı. •«•• •••• •••• Bir ipük daha G •••* •a«k Kaçan kurtuluyor ir «değer bilmez» tarafımız var ki, en haftf t'biriyle, şaşılacak şeydir, Şanki meml*Jîette pek t$>l wtnh|j Jgi'bi; İefe W sstişen dtinytr gapmdy^lifn adafcılanmızı da eîden kaçırıyoruz. Geçen gün bizim Başyazarm da bahsettiğl Profesör Ratip Berker'e, 147 ler meselesl sırasmda yapılmadık biçimsia muamele kalmadı. Bir müddet sabrettikten sonra, o da, nihayet dayanamadı. Şimdl Pransanın meşhur Sorbon Üniversitesinde kürsü sahibidir. B Siiî •••• • ••• •••• •••• •••• :::: •••• :::: •••• •>•• önemli bir etken Daha dün «tüketim (istihlâk) arttıği için cam ithal edeceğiz» deniyordu. Hemen arkasından, bir Meşhur parşı, kendl başma bıde bakıyoruz ki, dışanlara bilmem rakıldığı için. durduğu yerde îıakaç milyonlnk cam flıraç etmişiz. rap oluyormuş. Duvarlan çatlıyor, Daha dün «kömür durumu çok tavanlarının sıvalan dSkülüyoriyidir. Hiç kimse kömürsüz kalmımuş. Kim tamir edecek? Belediye yacak» deniyordu. Bugün kömür Bayındırlık Bakanhğına, Bakan !ık ithali zonmda kalacağumz haber da Btfodiyeye \tift*.*utş bn işi. Veriliyt». Arada İmar, İskân, Maliye BakanCzatmaya lüzum yok. Bunun lıkları da var. Ama. hiç biri sahip böyle devam edip gittiğini, elbette, çıkmıyor Kapalı Çarşıya. siz de biliyorsunuz. Yukandaki fıkrada «yalan» ın luzumnndan bahsettik. Bahsettik ama, yalan lâzım dedikse böylesini demedik. Şunlann bir de doğrnsunu söyliyecek kimse çıkmıyacak nu, Allah aşkınıza? eçen hafta bııralarda İstanbul Operasına kiı.ıselerin sahip çıkmadısı konusuna dokunduktu. Bina olarak fpera bitmek üzereymiş ama, kimîerin Oe yapacajh belli değilmiş. Meğer Kapalı Çarsımn da sahibi yokmns. Bunu da Cihad Baban arkadaşımızın (C.H.P. tstanbul) Meelise verdiği bir som önerçesinden öğrendik. G Arkadaşımız Mehdi Zıt. Vlns'taki köşesinde .hevkeli dikilecek adam» dan söz açmış. Heykeli dikilecek adam. Tarım Bakanı Sayın Dağdaş'tır. Amerikan tohnmlugunu davnl zurnayla ektiren, tarlada halay çekip : « Bu memlekete benim hevkelimi dıkecekler» diyen Bay Da|daş'a «Türkıye bu yıl buğday ihraç edecek» iddiasını batırlatan Mehdi Zıt : « Heykele bosver, sana bir elbise dîksinler yeter..» diyor. Gerçekten de Türkiye bn yıl dısandan bugdav satın almak zonındadır. Ve yeni bir usul degildir bu .. Bizim memlekette her şey havalara bağlıdır. Havalar iyi gitti mi, ekin iyi olur, cümlenın yüzü güler. .Milli gelir artıslannın Plân hedeflerini tuttuğu> ılerı sürülerek, kalkınma türkülerine vol açılır. Havalar fena gidip de mahsul kötü oldu mu, isler tersine döner. Siyasi iktidar puslayı şasırır, sağa sola basvurup avue açar. Bizimki gibi yoksul tarım ülkelerinde «hava» ile «iktidar» ili"ikilerinin böylece sürmesi olagandır. Ne var ki. bu yıl bir baska iddia cıktı ortava . Amerikanın daha önce Meksika'da denedifei bir tohumluktan mucizeler beklendi. Tanm Bakanı Bahri Dagdas fena sardı kendisini bu ise . Nutuklar attı, iddiaları kendi bovunu astı.. «Bu memleketie bpnim hevkelimi dikecekler» gibi lâflar attı ortaya . Hazır sağda solda Atatürk'ün heykellerini kırarlarken Bahri Dafdas'ınkini dikmek yerinde olnr diye dösünüyordnk biz. . Ne çare ki, Tanm Bakanımmn talihi yokmns. Bizim Anadolunnn havaları kötü gidince Amerikan tohumlugn filân tanımıyor. Ve hesap kitap edildiiinde bakıimıs ki, bu yıl 400 bin ton buğday açığımız var... Bövle durumlarda ne yapılır? Amerikava avaç açılır. Gerçekte bir ülkenin bir başka nlkeden bofedav satm alması kadar olağan sev yoktur. Parasmı verdin mi, dünyanın herhangi bir devletinden alırsın ibtiyacıtıı .. Gelismis sanayi ülkeleri bile tanm ürünlerini ihtivaç duydukça dışardan alırlar. Ama Türkive gibi «buğday ihraç edeceS'm» dive ortaya çıkan az gelismlş bir ülke bngday ithal etmek dnmmunda kaldı mı, ortaya bir acı gerçek çıkıvor. Türkiye kalkınmak için dısandan makine ithal etmek lorun dadır. Pabrikalar knrmak için gerekli makineleri biı yapamıyoruz Dısandan satın alıyoruz. Bunları vabancı parasıvla ödemek gere kir. Oysa ihracatımız bir türlü eelismediSi icin dısarıva sattıEımi7 tütün, pamuk, fındık sibi ürünlerden elde ettifcimiz vabancı parası çok azdır. Simdi tütün. pamuk. fındık. üzüm gibi tarım ürünleri ni satarak elde ettigimiz dolârlar ile buğday satın almak zorunda kalıvoruı... Bövle bfr iilke kalkınabilir mi? Tütün sat. bngdar al.. fındık sat, buçday al..flTÜmsat. bngda> al... Peki sanayii kurmak için gerekli makineleri neyle satın ala cafız? Dnrnm böyle çıkmaza girince gene Amerika'ya yalvar yakar olmusuz : Aman Sam amca, senin tohumluk fos çıktı, bize yardım et.. demişiz. Amerika ile aram^zda bir anlasma var. Bnna g5re biz Ameri kan tanm fazlası ürunlerini yabancı parasıyla deeil. Türk parası ödiyerek satın alabiliriz. Gene bu yola basvnrnyornz. Washington biraz nazlanıvor. mırın kırın edivor, sonra da ran olmns göriinS yor. Maiüm va Demirel iktidannda epev rme*i vardır Sam Amca nm Türkiyeye verilecek bugdayın usBİlerini Ankara Amerikar Elçilifi Miistesan söyle açıklıvor : • Türkive satıs bedelinin yüzde SO'^ini satın alma aninda efek tif olarak Türk parası ile ödemek ve bu paranın Birleşik Amerika tarafından Türkivede hareanması şartı ile buğday satın alabilir Bedelin geri kalan yüzde 50'si ise doiâr olarak fakat kırk yılhk vââe. yüzde 2.5 ilâ 3 gibi çok düşük faizle ödenebilir.» Bu mekanizma bizim öteden beri bn kösede sıra^ı geldifi ıaman yazdığımız Cooley Fonu mekanizmasıdır. Amerikanın elinde mahsul fazlası kaldıgı zaman Türkiveye ürünlerini satar. satış be delinin yarısı Türk bankalarına Amerika" hesabına yatmlır. Ve bu para «Birlesik Amerika tarafından Türkiyede harcanır». Demek ki bir yabancı devletin Türk bankalannda ve elinin altında milyonlan, milyarları bulunur. Türkiye içinde bn yabancı devlet Türk paralannı ne yapacah tır? Cevap: Komprador sınıfı yaratmak için Amerikava bağlı özel teşebbüs yatırımlannda kullanacaktır. Amerika dahiyâne tınlnşlar içindedlr. Şn mekanizmaya bakın bir kere : Geçen yıl 20.000 ton Amerikan lohumlutu ithal ediyo rnz. fiya.sko verince bn yıl 400.000 ton Amerikan buÇdayı ithal et mek yolnna sapıyoruz. Karsılıfını da Türk parası olarak ynrt için de Amerikanın eline veriyornz... Bn mekanizma içinde giderek Amerikan nydusu olmamızda şaşılacak ne vardır? Emmebasma talumba bn iktisadi düzende dnrmadan millî bagımsızlık aleyhine çalısmaktadır. t İsim ve müsemmâ •••• •••• Yapı ve Kredi Bankası A. Ş.'nin. armrtîan (20) milyon lira sermayesi için rüçhan haklan muamelelerini vapıırmak üzere Savın Hissedarlarimızın gerek Unıum Müdürlüğümüz ve gerekse Şubelerinüz 22 Kasım 1968 Cuma günü akşarrtına kadar emirlerindedir. Hafta İçinde Yenl Gazete'de okuduğumuza göre milletlerarası ilml toplantılarda Holândayı bir Türk atom mühendisi temsil ediyormuş. Bu gencin de hikâyesi hayli hazin. Bizim hükümetten hiç bir iltifRt göremedigi için Holândahlann kendisine verdiği bursla okumus, ve tasa zamanda parlamış. Şimdi de ilim dünyasmda, milletlerarası bir yerl var. Başka yerlerde bu nevi insanlar baş tacı edilir. Biz hiç aldırmıyor, sonra da doktor gitti, mimar gitti, mühendis gitti diye dövünüp duruyoruz. Hattâ, toplamak için de peşlerine Bakan koşturuyoruz. Giderler. dostlar giderler. Ve, ne yazık ki, pırasa gibi de, kolay yetışmiyorlar. Sstanbul • Ankara arasında tşIliyen «Bogaziçi» ekspresinin • (!) bu yolu 9 saat 10 dakikada yapması lâzımmış. Halbuki, hemen her zaman, bazan 2 saati bulan, bir rötarla gider gelirmiş. Kaberi gazetede okurken aklıma, ister istemez, Japon trenleri geldi. Memlekette sahipsiz kalmış pek çok şey olduşrunn biliyorduk. OrmanJar var, kıyılar var, komlar var filân, filân... Ama, Bazariliye dünyaya ün salmış Kapab Çarşı'mızm da. Opera gibi, başıboş bıraJalacağı akla gelmezdl doğmsn. Esasen akla gelmiyen başa gelir, demek âdetimizdir. Bakalım daha neler gelecek? « • • • » • • • • • • • • • » • • » • • • •^ • • • •• • • • • • • • • •• • •• • • • » İ TÜRK AYDINLARININ BEKLEDİGİ KİTAP : GENÇLER NEDEN AYAKLANDI? \ • t y ,Dutschke, Kızıl Dannv, Jean Paul Sartre gençlik sorunlannı anlatıyor. t RENKU DÜNYA RENKLİ DÜNYA NEDİR? NAŞIL HAZIRLANDI? Haftalık Sosyal Bilgiler • Fen ve Tabiat Bilgileri Dergisi {Ne Istiyoruz? { Bütün dünyada satış rekorlan kıran, yahuz t ^, Almanyada, bir ayda 11 baskı yapan kitap. X • • ^ • Ararat Yayınevi Altın Kitaplar Yayınevi: Cumhuriyet 13992 • Kitabın sonuna, Doğan Hızlan'ın «Türk Öğrenci Hareketleri» • ile ilgili bir derlemesi eklenmiştir. X ••»••••••••»••••••••••• • •• • • • • • • • •• • • • • • • • • • • Onsuz olmuyor YAPI ve KREDİ BANKASI A.Ş. Moran: 2595/14013 urhan Felek dostumuzun bir yazısmo<»n öğrendik. Bir M man âliml hayvanlann da yalan söylediklerini, hile yapüklannı. misaUeriyle, ispatlamış. Galiba doğru olacak. Zaten La Fonten'in meşhur masallannda, 6zellikle tilklnin, kumazca söylediği yalanlar vardır. Bu vesileyle aklıma, çok esldden sördügüm. bir Amerikan > o £medisi geldi. Ûyun küçük bir köyde geçiyordu. Kendi halinde rahat, temiz bir köy. Herkes hayatından memnun. Günün birinde halk toplanıyor. Cümlesi yalandan şikâyetçt. Karar veriyorlar, ve papazm önünde B Renkli Pünya, yeni okul progrsmının «.Sosyal Bilgiler* ile «Fen ve Tabiat BUgileri» konularmı da içine alan, bilinenlere yeni bilgiler katan, unutulanlan hatırlatan haftalık Renkli genel kültür dergisidir. Renkli Dünya, Vita Meravigliosa (İtalya"», Lo Se Todo (İsparıya), Tropico (PorteKiz), Le^ende Verden (Danimarka), The Living World Encyclor»edia (İngiitere), Zoek Het Eens Op (Hollânda) ve Wunrierschoenes (Almanya) adlariyle sekiz ülkede 2.500.000 okııyucusu olan ve Arkın Kitabevi'nin büyük fedakârlıklarla satın aldığı çocuk ve gençlik ansiklopedisinin Türkçelestirilenidir. KİMLER İÇİN? Renkli Dünya, bütün öğrencilerle, unuttuğunu hatırlamak, ya da veni bilgileri en güzel renkli resimlerle öğrenmek isteyen okuyucular içindir. PARASIZ EK Renkli Dünya. her sayısında 16 sayfalık, Kücük Ansiklopedi ve Sözlük admı taşıyan aifabetik; her evde. her okulda, her işyerinde bulunması gereken parasız bir ilâve vermektedir. RENKLİ DÜNYANIN ÖZEL1 İKLERİ • iJaştanbaşa renkîi, resimıidir. • Uiset tekîıiğiyle; 120 pAmiık kalm beyaz kâ^'ida ba.s JD'JI;, cpre.nime en el72"'3İi harfier kullaııılmıştır. •s İJer hafl; 16 büyük ve taiü renkli sayfa, aynca l' savfahk bir parasız ekle 32 sayfa yayırrılanarak, yalnızoa 150 kunısa satılacaktır. ARKIN KİTABEVİ İLK SAYI VARIN CIKTYOR. TESEKKÜR Sevgili oğlum Tibet Bezmen'in bir şanssızlık eseri olarak yakalandığı çok tehlikeli bir hastahğı zamanında kati olarak derhal teşhis edip. bir baba şefkatı içmde tedavisını yapan, memleketımizın medarı iftiharı. muhterem Dr. Ord. Prof. İHSAN ite Savın ŞÜKRÜ AKSEL PINAR'a S I M S AKÇtT ı 1 e BtLENT AKMAN nısanlancUlar. 16.11.1968 Nişantası Veiat ve Teşekkür J I4.n.l<5ö8 tarihinde j'akalandığı hastalıktan kurtulamıvarak Hakkın rahmetine kavuşan iyı insan, sevglli babamiz, kardeşimiz, dayımız. eski Ekonomi ve Ticaret Batanlığı Müfettişi, Gümrük ve Tekel Bakanlığı eski Ekonomik İşler Md. Mv. Gümrük Kormsyoncusu ameliyatında ellerinden geleni esirgemeyen sşsiz Op. Dr. Cahit Ulukök'e, Op. Dr. Hüsnü Tannverdı've, Asistan Dr. Necati Girgin'e, Dr. Yaman ve Ayhan Kara'ya, Iztnir Sıhhat Evi Personeline, Devlet Hst. si Personeline, Izmir ve İstanbul Gümrük Teşkilâü mensubinine, büyük acımızı paylaşan, cenazesine iştirak eden. çelenk göndermek lutfunda bulunan bütün dcst ve akrabalanna. Türkmay Ticaret ve Agromerk Müdürü Sayın Hikmet beyefendiye ve bu şirketlerin değerü mensuplanna en derin minnet ve şükranlanmızı sunanz. Evlâtlan, Kardeşî, Damadı ve yeğenleri GüLSEVİL ATAS i 1 e FARUK KÖSEMEN nışanlandılar. Kent Otel Ankara 16JCI.1968 Dr. SEDAT (Cumhunyet: 13985) ve ıstıraplarla do'u bir avlık tedsvi süresı içinde. güniirı 24 paa tınde her an hasta oğlumla mü^fik bır anne eıbı ıleılpnen Savın Dr. PAKİZE TARZ1 ile Savın Dr FERİHAN BAVKAL'a. Savın Dr. SEVAL GENÇ'e ve Dr PAKÎZE TARZI KLİNtfit'nın vöne ticisi Sayın FETTAH TARZI'mn sahsında da bütün Kl>İNtK PERSONELİNE Muhterem Gazetemiz aracılıtı 1!e sükran duygularımı iletırim. Sağol=unlar. İ$ERMİN EROL (Cumhuriyet: 13982) Çanakkale S^vaşı Gazilerinden Tekel Genel Müdür lviuavinliŞınden Enekli, Bayraktaroğlu ailesinin en büvügü. Malul «îazi İHSAN POZAMm DOĞUM Gülseren ve Suat Döker, ogullan Selâhattın ATA'nın doğumunu, akraba ve dostlarına müjdelerler. 14.11.1968 Dz. Hastahanesi • lst. TEŞEKKÜR 13 kasım 1%8 tarihli krngremize teşrif eden delegelere, misafirlere ve kongıemize telgraf çekenlere tesekkür eder, saygılarımızı sunanz. Denizyollan tşletmesi Sendikası tcra Kurulu (Cumhuriyet: 14006) TEŞEKKÜR Bızce manevi degeri maddi değerinden çok daha büvük olan aile yadigân esyalanrmzın çalınması üzerine müracaatımıza büvük ilgi gbstererek gerek eşyaların. gerek hırsızın çok kısa 7amanda ele peçirilmesine eşsiz bir yardımda bulunan sayın İstanbul Emniyet Müöürü " E CZAC 1 Nilgün TALVAÇ ile ECZ. TEĞ. Sunerdem BATU Nişanlandılar 16.11.1958 Sun Erzanesi Ankara TÜRSUN BAYRAKTAROĞLU n u n vefatı dolayısiyle büyük acımıza katılan, camiye ve kabristana kadar bizzat gelen, cenazesine çelenk gönderen, evlerimizde telefon, tclgraî ile baş sağlığında bulunan akrabalarımıza. yakınlarımıza. dostlanmıza ve cenazesme asker göndermek lutfunda bulunan Sayın FIAVA HARP OKULU KOMLTANI'na şük. ranlanmızı sunarız. Bayraktaroelu Ailesi • !•••**•••••••>••• ••••rBlaiaıa)»»»»* •*••••••••» (Cumhuriyet: 14004) » • • • • •• • • • • • • • • • • »• • • • • • • • • • » • • • • • • • • • • •» • • • • J İŞLFTME MÛ9ÜRÜ Beyoğlunda turistik belge^'i haiz birinci sıruf otel için. yabancı dü bilen ve otel işletmesinde bilgili, tecrübeli bir İşletme Müdürü aünacaktır. İlgililerin P K. 290 Şişlıİstanbul adresine hâl teroümelerini bücürprek mfıracaatta bulunmalan. « MOT * ^Tftrp"o«tlor OİTH tifnlî>f^lctir ^ MUZAFFER ÇAĞLAR ile îkinci Pube Müdürü Paip Gözet ve Hirsızlık Masası Sefi Sami Utku ile bütün mesai arkariis'arına en derin tesekkür ve saygılanmızın iblâSına savın enzetenizin delâletini rica ederiz. Kmine Madenci. Murat Aka i. Cumhuriyet: 14016) Cumhuriyet: 14020) Ümi« r.fRSOY Doçent D r Doğan A K S A N Niçanlandıls1S.11.1W8 Anksra ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• CCumhurıyet: H007) (Cumiıunyet: 13993) ı Cun.hunvet 13937 J l (Cumhuriyet: 14022)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle