18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 18 Ekîm 1988 CTTMHTJRİYET ÇUKUROVAYA eküen pemuklar, tıpkı msan'ıar gibi.. «Verimli, erkenci, fırtına, kuraklık ve Fusırium a karyı dayanıklı.» Bu, yukardaki niteükler, Çukurova'ya ekilen Deltapine 15/21 pamuk tohumununaur. Çukurova'ya Coker 100/153 de ekiliyor. Bu da djğeri gibi verimli.. üstüste pamuk ekilen tarlalarda toprağın hazırlanmasına, pamuklar topianıp çubukların kesilip parçalanmasından. yahut yıkılmasından sonra, güzden başlanır. Tarla bir iki kat «ürülür. Güzden sürülen tarlalar ilkbaharda ikinci, üçünrü defa aktarılır. Dıskaro, tırmık ve kültivatör gibi âletierle topTak uîalamr, kabartıhr v« lürgülerle tekrar bajtıniır. Traktörlerle çekilen ikill *• dörtlü mibzerlerle 60 ilâ 90 santim aralık veıiiır ve ekim yapıiır. Dönüme 5 kilo tohum he, saplanır. Çukurova'da 20 Mart 20 Nisan arau yapılır bu iıler çoğunlukla.. Derken yağrraur'.ar düser, döllenen toprakana çıldırır baharda. San toprak, kara toprak, al toprak yava? yavas ürününü fıs kırtır, gün yüzıine çıkar yesıller.. Yapraklar ikı üç tane olunca ilk çapa vuruiur. Sonra ikin ci, bununla birlikte seyreltme başlar. Çapalama, toprağın uygunluğuna göre ve yılın jfidişine bakılıp üç dört kere tekrar edilir. Canım bulgur pilavı.. tfesenler Halk işıjı Veysel usta ne diyordu? «Kızılırmak, tcni fabllkey* tutmalı..» Sanki Asık \eyse.'in öğüdünü tutmak için, uzmanlar cilçmü?ler biçmi«.ler, bu akıp giden suyun 80 milyar metre küp'ünün tüketici amaçlarla kullanılaca$ım hesaplamıslar, iyi He etmişler. Diyor ki bu uzman kişiler; Türkiye'de 25 milyon hektar arazi ekilebilen arazidir. 1718 milyon hektarı d» tsııma uygun dur. Bunun 12.5 milyon hektarı sulu tanma uygundur. Kalen su lanan alan 1.5 milyon hektardır. Ekonomik âulama yapılacak al*n 8 milyon haktar. yar.i hepsi 7.5 milyon nektardır. Bunun 1 milyon hektarı yeraltı sulanndan alacaktır nasıbıni. 1 milyon hektar da sunun bunun, köylülerin y»Pfı£ı kanal, ark ve benzerlerinin islâhı ile oLaciktır. Bütün bunlar güzel, güzel ama 70 milyar lira gerek!.. Üç amaçla nazırlanan Seyhan Projesi'nin bir kolu da sulamadır. Çukurova'da ?1 bin hektar .O içinde sulanabileceği tesbit edilen 170 bin hektar alanın »ulan masını öngörür. Iklim olarak bu bölgede yağıs 608 milimetredir, aıağı yukarı. Bazı yıliar 361 milimetreye düser. Yaz ayiarında yağıs ortalama 30 milimetre cıvaımdadır. Bu yönden, oolgenın sulanmaıı gereklidir. 1965 sayımına göre Adana nüfusu 903.812 dir. Bunun 422.123'ü sehir ve kasabalarda, 491.689'u da köylerde yasar. Ortalama olarak kilometre <are>e 28 kişi düser. Şehir nüfusu gide gide artmaktadır ki bununsa hızı "'« 3 dür!.. Buniara ba«ka yönden de enerji gerek. IU gerekI. Seyhan barajı 1956 yılında bit ti, baraj gerisinJe 1 milyar 200 milyon metre küp su c'epolandüzgünlük gerek. Devlet Su tşleri milyonlar harcıyor. nehirlere gem vuruyor toplayor sui'nrı yeni deryalar yapıvcr, kimi yerde elektrik üretıyor, kimi yerde «kanalet» denilen beton akıtıcı65.336 hektar arazi sulamadan larla su veriyor toprağa.. îşte nasibini alıyor. Bu projenin bibunlardan Çutturova'da da var. rinci ışaması iiin 785 milyon liSular akıyor Çukurova'da kara harcandı, 42 bin hektar arazi naletlerden; pamuklar, bugdayde taşkından koruıımus oldu. 2. lar, çeltikler, sebzeler, meyvaaşama yapıma yıkır.da ba^lacalar daha iyi bitsın, Çukurova cak ve 1972 de bıtecek. Bu ^a daha şenlensin, lengin olsun hşma için de 522 milyon lira «deyu..» gözden çıkarıldı. Bittiği zaman Uzun, ama çok uzun kanalet42.300 hektar alan daha su!aler. Ağ gibi. îp gibi düzgün, nacak. Buruı 3. aşama izl«yecek. muntazam kanaletıerden geçiHâlen » 94 pamuk, *i 4 çeltik, b yor sular, bereket »açıhyor •ı 2 de diğer •jrünler julanıyor. «Sandor» un ova3ina.. BunlaSulanan alandan elde edilcn rı Devlet Baba yapar r e de yagayri safi geiir artısı hektar rarlananlar 60 yılda ödtıler borç basınna 1538 lıradır. lannı Devlet Baba'va.. Kanaletler Çukurova'da dökülüyor kahplara.. Beton.. 1 Mart 1968 tarihiııe kadar döşenen Topraksu örgütü, Çukurova' kanalet, yani içinden iu akan yı, daha iyi »ula*ın riiye düıel kanalet, yani bebelerin iınn sıtiyor makinalarla. Sulama için cağında içine atiayıp çimdikleri kanalet, yani talihlı pamuk toplayıcılarının çahştıklan tar lalann içinde, nenarından. oteiinden, berisinden geçen kanalet tam 1000 kılometrenin ü?erinde!. Yani lstaııbul Ankara kara yolunun ,jidı? • donüşünden fazla. dı. Barajla Seyhan nehrine gem de vuruldu, îaşıp da msanları sefit etmesin diye!.. CAN PAZAR1 FİKRET OTYAM A R A QÜLER O R H A N PEKER 786 milyon lira... Su.. Su.. Sı» Nazlıdır, nazenindtr pamuk artık.. Ne az, ne çok «uya yoktur. Yıkar, kül eder «ahibini.. Ne az. ne de çok, kararh IU gerek fidelereDamar damardır, rücuttakl «inir gibidir Türkiye, akan sularla. 167 milysr M3 iu akıp ıjider Türkiye'deü Bu «muazzam» serveti halk için, doğa i{in kullanmak gerektır, fukara kalmayalım d i y c Kanaletler Plşl Bond MODESTY BLAİSC < ««A Kanaletlerin kimi dar, kimi anaç.. Darların metresi ort.ilama 80 liraya, anaçların metresi ortalama 120 üraya mâioluyor!. Al kalemi eune. yaz başına geleni degıl. al kalemi eline yap kilometre hesabını.. Paraya hele paraya ARKLARDA ÇİMEN ÇOCUKLAR. ellndeki pamuklann değer fiyatı ile satılması hususunda SUmerbank'ın alıma başlatılmasını ve müstahsilin korunmasını ars ve istirham ederim.» bert açım!. Ev sahibl bir aralık dışan çıktı, işte o anda turşuya aaldırdırn. En kolay alınacak oydu da.. Bir harika.. îri bir lokma, turşu lokması ağzımda. Hazdan gözlerimi yummuşum, açtığım zaman ev sahibini gördüm!. Yutsan yutamazsın, çıkartsan çıkartamazsın.. Kaldım öylece:. Sonra insafa geldılfir, başladilar, ben de başladım!.. CortH A.220 Tiffany Jones TIFFANY JONES Malkoçoğlu Konu ve resım: AYHAN BAŞOGLU BUDIN HOPRUSU mi3 parmaklarımı göstermemek için ayaklarımı çaprazladım, asülar da böyle yapar da.. Çiğit konusu açıldı. Pamuğun Jçinden çıkan çekirdeğe çiğit den:r. Adana'da çiğit işleyen fabrikalar, yağ fabrikaları var. Altı yedi Jabrikatör ne yapmışlar no Yurtçu'nun arabaM, asfalt yol etmişler çiğit ihracını tlurdurdan ayrıldı. Onun kadar düz bir muşlarl. Sayıyordu beriki bu fabköy yoluna girdi. Sıcakfan tüm rikatörlerin »dıru. Hangi biriıü bunalmışım. Bir kova iu dökül akiımda tutayım? Oldum olası imuje döndüm! sim tutamam aklımda, herşeyi «Evine gidecejimiz. bir arka tutarım da.. Çoban anladı, isimled»şımdır, pamuKçu. Sana ıs is ri not etmeye başladı. Fabrikateyeceğim, sen konuşnıa» deditörler fiyatlan da kendilerine ler. göre ayarlamışlar.. Kütlü'nün "t 62'si çiğittir aşağı yukan. Çlğit ihracı kısıtlanmca pamukculara darbe olmuş. Hem çiğite, hem çiğit yanına konmuş bu yaUyurmu». Gelini candan busak. Bu yetmezmiş gibi Sümeryur etti otomobılflen iner.lere. bank da piyasa girmiyormuş. naîçten sevindi kiyınperici'inin zım rolü oynamıyormuş, bunda arkadaşını görü.ice. Bitişik eve da başka bir •oyun» varmış.. buyur edildik. Çık'ı's mfrdiven lerden. Ev, bir çıçek scri g:bi.. Konuşuyorlardı.. Çoban YurtBayılırım çiçeKİere.. beyaz nay çu, not aldığı kâğıdı sonradan balon gömlekü bırısi geldi. Sadena vermişti. Bu satırlan yazarce ben, o ayakkaDıiılr'an çıkmış ken baktım kâgıda. Arkasında ayakkabılarımı çıkartmıştım ka başka bir yazı var daktilo ile pının önüne. Yırtık çorabımdan yazılmış. Sakınca yok beraber önde parmaklar, a^kada topukokumakta.. lar çıkmıştı! Utand;m. Şapka kokuyor muydu, yjksa baııa nu öyle geliyordu, nnu da dışarı KS tım! Evinde Konuk olduğumuz çiftçi. «fotoğraf meraklısı zıraatçi Ara bey« i baş kö?eye oturt tu. Ara tıpkı oır kürt beyi gi• 13 gündür seçim bölgesinde 11bi geçti baş köşeye, mindere. çe ve köyleri dolaşan Adana CHP Sonra Yut%u. sonra oğlu. Ben Milletvekili Mahmut Bozdoğan, ta dipte, masanın konanna bübugün Başbakan Süleyman Demizüldüm.. Masanın uzerinde, irel'e aşağıdaki teigrafı çekmiştir: çinde dört cıgara kalmış «Sam Saym SülejTnan Demirel sun» paketi duruyordu, tiraz Başbakan Ankara da ondandı bu masaya sokuSümerbank'm pamuk alımı yap luş! Içmek ?art dcğil ya, bak maması yüzünden Çukurova pamak da yeter!. Tek hovardahmuk müstahsili elindeki pamuğu ğım Samsun cigar'isı hayatta!. çok düşük fiyatla fırsatçılara kapAh başka bir durumaa olacaktırmakta ve magdur clmaktadır. tım, ah konusaDiiecektim!! Su Devamlı yağmurlar sebebiyle bir tütün memleketinde cıilleti. hahayli zarara uğrayan müstahsilin ni millet dedimse bir böluğünü sigarasız koyan Tckel Baksnı i Adana'lı filtresir Ibrahim Tc ! kin'e neler diyecektim seçinı bölgesinde. Tenoıhlendi ya, «konusma> diye, sustum, diyemediml Ama ne var ki buna lüzum kalmadı, ev tahibi zaten Halkçıymıs, üstelic «Ortanın Solunda!..» (Kent) sigaralı köy. Çiğit oyunN. Konuşuluyordu çiğit üstüna.. îşte aklımda kalanlar: «Çiğit 85 kuru^tan ihraç edllebilirdi. Yağ fabrikatörleri çiğiti 63 kuruştan alıyor. Hükümet, çiğit ihracını yasaklamakla biz pamuk üreticilerini altı yedi yağ fabrikatörüne sattı. Hele Tlcaret Bakanlığı nasıl aldı bu karan? Olacak iş mi? Çiğitin, gerçi kabuğundan, yağından, küsp»sinden de istifa edilir, temam.. İhraç edllirse bunlar da gidecek, temam, ihraç bundan yasaklanmış olabilir, amma Hüktimet bir taban fiyatı tespit eder, bizi korurdu, yapmadı bunu, yapmadı da fabrikatörlere teslim etti.. Olmaz böyle şey.. Olmaz a oldu işte, Allah büyüktür.» İş mi? «Yok be Çoban'ım.. îş olsa, s«nin tavsiye ettiğln adamı almayıp da kimi alacam? Bak, okuması yazması da varmış, varmış a iki kâtibim var be Çoban'ım.. Nideyim üçüncusünü? Kantarcı mı? O da var be Çoban'ım. Yok, Allah seni inandırsın yeğenim, yok iş.. İki üç ay önce geleydl neyse, bir şeyler yapardık.. Seneye artık, o zaman erken getir...» Midemden blrşeyler kalktı.. Ya gerçekten iş arasaydım? O canım bulgur pilâvımn minicik tanelert yumruk kadar olmuş. cenk ediyor içimde.. Ya gerçekten iş arasaydım? Ya gerçekten iş arasaydım? Hatır için biJe yok, hatır İçin bile.. «Canın sag olsun agam.. Seneye insallah.. Kısmet:. Ne edek?» O, cıgara paketini uzattı: «Kürdoğlu yak bi dene, seneye mşallah, seneye erken gol... Yak hele.» Eliml döşiime vurdum: «Içmem o cıgaradan. öskürdür. sagolasın.» •Kent» paketi yavasça uzaklastı... Uyuyormuş. (Arz ve istirham ederim» Canım bulgur pilavı... Susunca lnsan daha çok acıkıyor. Çiğit'te bunun yüzdesini bilmem amma, mideme göre yüzde yüz bu böyle!.. lnsan konuşmayınca acıkıyor daha çok.. İkinci konuk çiftçi gitti. Bu arada, öteki evde bulgur pilavı pişirilmiş, getirdiler... İçinde, yağ da kızartılmış yufka parçaları kestane gibi kızarmış.. Misk gibi yağ, kokusundan belli. Biber turşulan iri iki tas içinde.. Yoğurtlar hakeza.. Domatesll yumurta, yufkalar taze.. Nemli.. «Böyükler başlamayınca, guççükler baslamaz» ayıptır. töremize aykırıdır. Töremiz böyle amma, içim gidiyor, dün geceden YARIN «Zamanın behrindc». Ev tahibi, paketi aldi tuttu herkese. Beni atllyacak diye kahroluyordum, adı birinci olan ama birincilikle admrian baska ilgisi ilişiği olmayan <Birinci» zaten 3decegir.i etmişti boğazıma!.. Içen desil, yapanliır utansın!. Iste tam bu sırada «Samsun» burnuma uzandı, aldım, ardından çakraak!. .Yak kardas» dedi adım.. tçim bir ho» oldu.. İlk keı konuştum: «Sağolsun *ğa.. Cığerım baryam yapsın bi yol..» Apandisitime kadar mı ne git ti duman, öyle çekmisim içine!. Lâf lâfı. lâf cığari pnketini açtı. Pakette «alan ikt . Sam•un» u çoktan «lyi etmiştim» Ev lahibi odaya girdi bir paket «Kent» ile dondii!. Onu da açtı, ondan da tundu, üstelik bana dal Yahu ou nastl ağa? Susuyordum.. İlk kez susuyordum. Biliyorum, kocadıkça çenem düiüyor, farkındayım.. Ama burada tam susma, «kontak kapah>. Merak ettim bu «Kent» 1. Bu köyden çok klşi «Incirlik» Ussünde çalışır imiş.. Köylüler oradan gettrirlermiş ara sıra. Has konuk oldugumuzdan, paketi ondan açmıç... Rahatladım... 50 r a l Herkes mi dertli? Ev »»hlbinln bir arkadası eeldl, o da pamuk üretîclsi. HerkMin elinl «ıktı, benim de sıktı Blimil. Yırtık çoraplarımı, fırla « A Karabatak, ben düne kadar güç »artl« tmda Göbekoğlunda dahyordum a. Etmeyin arkadaşlar!» Sözün burasında gözleri yaşlarla doldu«Ben kendimi bildim bileli yapmasına ahştığım işten beni alakoymayın. Ayaklarmızı öpeyim, bırakın dalayım. Eğer ölürsem dalmaktan öleyim. Boyuna yaşayacak değiliz a,> diye yalvardı. Ateşoğlu: « Bak Çağanoz, dünden beri yorgunsun. Ak |ama dek dinlen de bugün, günün son dahşını yaparsm. Seni hiç birimiz daldırmak istemiyoruz. Dört yanmdaki yüzlere bak, seni bu yaşında deniz basıncının altma sokmak istemediklerrni, her yüîde okursun. Dalmana engel olmuyorsak, senin yüreği ni kırmak istemediğimizdendir» dedi. Bunu söylerken, sesi ara sıra kırılıyordu. Dalışlar başladı. Herkes ayn bir yere daldınlıyordu. Sıra Aliş'e geldi. Evet, bir gün önce ilk dalıSmı yapmıştı. Ama onu Alii pek saymıyordu. Asıl iş bugündü. Sünger toplayacaktı, artık denizin yabancısı değildi. Balıkları artık denizin üstünden değil. içinden görecekü. Onların ya?antısıyla ortak olacaktı. Artık dahp göz kırpışı süresince denizd» durup. hava almak üzere yüze çıkmak zorundâ değildi. Daldı! Bir denizaltı balkonuna vardı. Balkonun altında tabak gibi kırmızı bitkiler gördü. Bunlar süngerdi. ama yabanisiydi. Siftah sünger dahşıy dı bu. içinden. ah elim boş dönmesem dt, utanmasam, diye iizülüyordu. Ama yine de dalışın tadına Varıyordu. İşte, önünde uzun yosunlardan ibaret bir tarla vardı. Tuhafma gidiyordu, su ağırlığınday dı. Kuş bile ağırdır, havada uçmazsa düşer, ama o düşmüyordu, duruyordu. S''yun sanki bir parçasıy dı. Uzun yosun tar'icına dikkat ediyordu. Yosunlar akmtıyia mahmur mahmur kalkmıyorlardı, yorgun kollar açıp salhyorlar, hep beraber bel kırıyorlar, süzülüp salınıyorlar, akmtıyla bir çıkıp bir iniyorlardı. Ama tarlanın bir yerinde hafif bir tümsek vardı. Oranm yosunları pek bel kırmiyorlardı. De mek ki altlarında saklanan bir şey vardı. Balık değilse belki bir süngerdi. Inmek için varvaraya (ha va çıkaran düğmeye) bastı. Havanın çıkmasıyla bir çıtırdı oldu. Gümüş boncukları yavaş yavaş döne döne yukan çıktı. O boncuklar o mavi gölgeli âlemde yıldızlardı sanki. Tümseğe doğru inmek :çin daha çok hava sahp ağırlaşmak gerekti. Öyle de yaptı. Hava boncukları üzüm salkımları gibi salkım salkım uçmaya koyuldular miğferinden. Alis tümseğe indi, oraya ayağıyla bastı. Tümsek balık değildi, balık olsaydı kaçardı. Eliyle yosunları araladı, sevinçten yüreği hopladı. Koca bir fil kulağı süngerdi. En bahtı açık dalgıçlar, bir yıllık sünger seferi boyunca yedi sekir büyük fil kulağı bulabilirlerse, kendilerini mutlu sayarlardı. Eh, ilk dalışta birinci sünger olarak fil kulagı bulmak, her dalgıcın naıi bi değildi doğrusu. Sünger koparmak için dizüstü geldi. Sünger bıçağıyla süngerin taşa yapışık olan yerinl kesti. Fil kulağını apoşiye tıktı. «Eh, iran bir!» dedi. migferinin içinde, ama süngeri yukarıya göndermedl. Yomnların daha dibinde cin çarpmısa benzeyen bir kaya kargaşalığı vardı. Aliş. Ateşojlundan kılavuz ipi aracılığıyla marpuç istedi. (hava borusu"> Üçtu derine, bu sefer hava boncukları ko ca balonlar gibi uçuşuyorlardı. En büyük balonlar yukarıya daha tez fırhyorlardı. Bunlar yolda, kenarlarına küçük hava kabarcıkları salıyorlardı. Hemen marpuç verüdi. Alij o kaya kargaşahğma indl. Anların sık çalılıklarda. çiçekler arayarak daüar arasma girip çıktıkları gibi kovuklan yokladı Ali|. Orada iki kaba sünger. burada bir melat buldu. Ta| kaosunu elden geçirdikten sonra bir denizaltı uçu rumuna vardı. Aşağısı kapkaranlıktı. var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle