Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE tKÎ 26 Ocak 1968 CUMHURIYET Gelecek günler tehHkeli mi ? Prof. Bahri SAVCI nönü «gelecek gunler önemli ve tehhkelidır> diyor. Üstelik, bn tehlikelerin, apaçık ıda görünmenin ötesiodeki gizli ve örtülü liyetlerinden do|an idrak zorluğunu da ışaetmiş oluyor. Bu suretle katmerleşen bir ikevi \eja teblikeleri haber vermiş oluyor. Dogrudur. Gelecek günler, bir anlama göre itte tehlikelidir: 200 yıldır gerçeklesememiş. çaçdaslaşma hareketinin güdttk kalmasındoğacak bir sürü tehlike lle karşı karşıyaülkemiz Keza, bu gelecek günler, elbette mlidir: î a , 200 yılın deneraeleri bizi olgunırarak çağdaşlasmaya geçisin doruğunu ataya imkânlı kılacaktır ki bu elbette önemir olay teskil eder, ya da bövle bir çağlasmaya geçişin gerekli kıldığı bir entellisiyaya ulasmaktan, bu entellicensiyayı Türe'ye mahsus felsefî görüşlere kavusturmakbövle bir felsefî görüsün bilimsel inkisafnı bulup uygulamaya güclfi bir âmme idakurmaktan öteye düşürecektir ki, bu da, sefer ters anlamda, (akat gene önemli bir ı teşkil eder , Evet lnönü, tehlikelec içinde geçen hayatıyalınlastırdığı bir ölçme \e sezme gücü ile, •ctk günlerde dogabileeek tehlikeleri haber mek istiyor. Kendilerine göre, bunlar, simk, apaçık ve ortada değildir. Ama, 23 yıl de, herkesin görebilecegi kadar açık ve seolarak ortaya çıkacaklardır. Bunlan önlenin tedblrleıinl bnlmak gerekir. Bu tedbirInönü'ye g6re, C.H.P.'nin «ortanın solu» nası altındaki gSrüslerinde bulunmaktadır. içindedir: Bır ilkel tarımsal hayat biçiminin kır feodalitesi; büyük sehirlerde türeyen bir para ve tıcaret ekonomisinin yarattıgı sana\ı ve ticaret açalıgi; sırtını bunlara dayamış bir serbest meslek bnrjuvaUğı; bnnlann tümfinu uvanmamış halk kitlelerine bağlayan bir din aŞalıgı, Türkive'deki sivasal elitin başlıca kajnağı ve kurucu unsurudur. Bunlar, Osmanlı ekonomisinin Batıya tutsak olup bağlandıgı çaglardan beri büvledir : Osmanlı tarımsal ha\at biçimi, yeni zamanları >aklastıkça, onun içinde, bövle bir kırsal feodalite meydana çelmistir. Ticaret ve sanayiimiz. büvük Batı empervalizmlerinin bir açık pazarı olmaya yöneldigi çağdanberi de, büyük sehir Ierde ve kasabalarda, Batı sanayiinin adamı " nvdusn halinde hiç nlmazsa onnn etkisi icerı•inde • mevcnt olan bir sanayi, tlcaret ve tefecilık asalıâı da ortava çıkmıstır. Bu iki zürare nin üstün tüketim eücü de, Avrnpa burjuvasının hayat alıskanlıklannı beninjsemeye hevesli bir sfiril serbest meslok mensubu varatmMır. En sonnnda, Osmanlı medresesinin ve biliminin bozuliiasıvla türeyen bir din atalıgı da knrnlmustur. Bugün, vakıa, bir demokratik siyasal vetire içindeyiz. Bu. bazı Osmanlı aydınlannca baslatılan, ancak Mustafa Kemal ile gerçek demokratik knrumlarına dojru geliştirilen bir siyasal olıısumun ifadesidir. Fakat, bn dıs gerçegin altındaki sosyopolitik çerçegi yöneten, yukarıda gösterdiiimiz sivasal elittir: Osmanlidan beri • Mustafa Kemal'e ragmen de • gerçek çafdaş ölçüleri reddederek de^ismezlikte ve gelismezlikte davatan bir sivasal elittir bn .. Elbet o da bir seyler istemektedir. Bu istefrine de • hattâ modemizasyon demektedir. akat onun istedıgi, halkçılık düşüncesinden uzak ve hattâ Ona avkırı bir değışme halıne gelmiştır: Tarımı; egemeni olduğn kendi toprak sisteminin, kendi vararına olacak olan bir ıslahtan geçirmek ister, ve bununla yetihir: Suni gübre, traktör, ıslah edilmis tohum. devlet elivle açılmıs sularaa volu ile Sanavi ve ticareti: riski az fakat eeliri çok çirisimler kombinezonu halinde tutmaktan ötesini düsünmez : Kredi kurumlarını kendi yararına islettirerek, dıs ticaret tekelini ellnde tutarak kfiltttrü: bu ekonomik üstünlüfü kendi elinde tntabilmek »''in gerekli maharetleri kendi imtiyazlan haline eetirecek yolda kullanmaktan baskası, îçîne celmez. t«te Tiirki\e. iktidarda kim, mnhalefette kim hulıınur«!a hnlunsnn hütün sivasal olusmaları röneten hövle bir sivasal elitin eli içinde, eli altınt'adır. Ve bn sivasal elit. «relenek«cl deîerler ve knnımlara baflı hir halkı. bir detismezlik ve geli""<7İik iQin^< tııtmakta davatır. Oysa ki. dn»al ırelisim korallan da Türkive'vi. mndprn btr ha^at biçlmine ve Ö7Önp doSru itmektedir. Bu snretle duran lle bir zrlisme içeüdiisiivlp «kiitırdavan» araiında bir Türkiye'deki siyasal elıt, O ysa ki, bunun tersi bir dnrnm ve hemen hemen nitelik •••••••••••« ••••••••••• Hangi organlar değişebilir? •••• • ••• • maa • ••• • ••• : Çanakkaleden haber var! Bazan kocaman bır dokudan küçük bir parça alımr, mikroskobun altına konur, incelenir. Bu inceleme sonunda büyük sonuçlara vanlabilir. Biz bu köşede bazan aynı yöntemi uygularız. Anadolunun bir kösesine ejiliriz. Ortaya çıkan elle tutulur ve gözle görülür gerçeklerin vatandası nyarmakta ve uvandırmakta daha büyük etkileri oldugunu çörüvoruz. Zaten insanlarımız çoğunlukla soyut fikirlere karsı direnme içindedirler. Hastalıkların mikroplardan doğduğunu köylü vatandaslara ne kadar anlatmaya çalıssan«, nafiledir. Ama köylü vatandasın mikropla doğrudan dofruya tanışmasını sağlıyabilirseniz, basariM kazanırsınız. Bir mikroskopun üstüne eğilip de birtakım küçük ha\\ancıkların kıpırdanıp durduğunu gören vatandasımız, hemekadar okul ve öğretmen yüzü görmemiş olsa da mikroba inanacaktır. Geçenlerde, «Çanakkale'de neler oluvor'» başlıklı bir fıkra yazmıstık. Konuyu özetliyelim : Çanakkalede, kısaca SATKO adıvla anılan bir pamuk istihsal u satış kooperatifi kurulmnstu. Amaeı, ureticiye kredi sağlamak. aracıları ve tefecıleri yok ederek köylünün ürününü değerlendirmekti. Ne var ki, kooperatifi kuran muteber kişiler yönetime hâkimdiler. Ziraat Bankasıyla köylü arasında «aracı» rolünü kooperatifin başında bulunanlar oynuyorlardı. Sözün kısası, «aracı» yı kaldırmak icm kurulan kooperatifln başında «aracılar» bulunuyordu. Bu temelden bo^uk isin sonu fiyaskoyla bitti. Köylülere birtakım senetler imzalatılmış, bankadan para çekilmisti. Ama alman paralar kövlüye daSıtılmamıstı. KSylü vatandas bankaya ne kadar bore!andı£ını ancak Bdeme emri geldiği zaman anlamıstı. Ve anladıktan sonradır ki. aklı basına gelmis, mühürlü mektunlarla bi7< h^MirrrmMn. Biz de, aldıJımız beleelere bakarak dertleruıı \T"1IK. duMirduk. Şimdi bu konuda bize gelen mektuplardan ıl?ı çekici birisini de bugün yayınlıyomz : «Sayın llhan Selçuk; 9/1/1968 tarihli «Çanakkalerie neler nlu\or?» başlıklı yazın]?ı nkudum. Durum şurfur: Eski müfrit D P'lılerden bir «31. Kılometre» kahramanı SATKO Kooperatifini kuruyor; yanına katadarla nnı ahyor; Kumkale ve civar köylere gıdiyorlar: tanıdıklan np kadar eski D.P.'li 31. Küometre'ci varsa, buluyorlar. Dıyorlar kı onlara : Bankadan kredi istiyor musun? lstiyorum. Ne kadar? Üç bin, bes bin.. At suraya imznnı! Koylü atıyor lmzayı. Ovsa imza ettığı kâğıt, Kooperatifin his^e taahhü» çonedi Bu senetlerle SATKO. bankadan 1.700 000 lira çckmır Ancak knvlu yakın zamanda ışı anlama'ir dive, meselâ heş bıne ınua atana 200 lira verivorlar Bankadar. çpkilen milyon hıç oluyor. SATKO iflâs... Ama Banka, elindekı ımzalarla kö>lnje davanıvor Bınlere imza atan köyluve «Öde!» dıyor Banka. Koylu. î'tediğı kadar : Ben yalnız ikı yüz lira kredi ald"ım.. defin. Banka dayıyor burnuna kâğıdı : Bu imza senin mi, senin.. öyleyse lâf anlamam Bu, kredi talebi değıl, hıssedar taahhüt belgesi. Sen hısscdarsın! Kooperatıf Bankadan 1.700.000 lırayı çektı ve ıflâs ettı. Şimdı sen hıssene düşen zararı odeyeceksın Bilinçyiz köylu sımdı vangın var dıye bağınyor^ Çanakkale'deki «31. Kılometre» olaylannı hatırlarsınu: D.P." nın kalesi olan Çanakkalede C.H.P.'ii millftveUıtlerını sokmak istemiven bazı azılı partizanlar on \ıl kadar once büyük olaylar çıkarmıslardı. Âdeta kardcş kaMjasına joııclen bır itişme yaratılmıstı Çanakkalede.. Ama o zaman Çanakkalede birbirine dtş bileyen vatandaslar niçııı düşman olduklannı da bilmivorlardı. Dâvanın iktisadî gerekçesine gözü kapalı, bir tepismenin ortasına itilmisti köylümüı.. Hangi sıfatla? Mütegallibenin, ağalann, kodamanlann menfaat çatısmssında nefer olarak. Simdi tanveri ağarmakta, gerçekler ortava çıkmaktadır. Toksul köylü ve üretıci kendi ısıne kendisi sahip çıkmadan huzura eremiyeceginl anlamalıdır. Mütegallibe komprador ortaklığı siyasi iktidarda oturdukca voUsul vatandas yiyecektir kazığı.. soyulup sömürülecektir. Biz bu köşede, SATKO olayının içyüzü aydııılanıncava kadar isin pesini bırakmıyacağız. Köylümüz hangi partiden olursa olsun bu vatanın köylüsüdür. Onun dâvası bizim dâvamızdır. Heie su SATKO işinin encamı bir çıksın ortaya bakahm, Çanakkaleden haber bekliyoruz. Gerçekler neyse, yalana dolana yfiz verilmeien. bır köşede yazılacak, Çanakkale1 köylüsfl de : j f31'ij»çi KiVM»etp;e?k tende ^ırâkacak*..'" " Çünkü o günden bugüne hiç olmazsa bir arpa boyu yol aldık. [ Hanya'nın Konya'nın ne oldugunu bilen ve anlayan vatandaslar ' giderek çoğalıyor. | I I •«•• •*•• •••• • ••• • •M • ••• • ••a • ••• •••• luney Afrıkah Doktor Barnard'ın, üki ölümle sonuçlanan, fakat ikıncısı ile ölümI luk bır hastavı yırmı günden fazla yasatarak (simdilik) başarıya ulaşan kalb naklı amelıjatı, insan vucudunun değıştırüebılen bolgelerıyie ılgıli çalışmalan ön plâna çıkardı. Euyük tirajh bir Alman dergisi bu konuda aşağıdaki tabloyu hazırlarken, aşağıdakı yakınmavı yayınlamaktan kendini alamadı : «Bundan sonraki çahşmanın, bir Alman kliniğinde yapılmı\acagı mnhakkak gibıdir. Amerikalı ve Rus, yahut da baska bir milletin cerrahları bızimkilerden epey öndeler. Onlar daha çok ameliyat japıyorlar ve bundan dolayı da daha çok biliyorlar. Alman doktorlan her fırsatta endiseler izhar etmekten, ameliyat yapmaya pek vakit bulamnorlar. Halbuki bu isde fazla konusmak icabetmemektedir. Berlin, Hamburç, Düsseldorf veya Münih'in bü^ük kalb kliniklerinde, henüz organ naklinin teo«ik problemleri ile mesçul olunııvor. Berlin'de Prof. Bücherl hâlâ elle vapılmıs bir kalb üzerinde çalısma devresinde. Yani Almanva henüz arama devresınde» Heidelberg'in güzelligi meşhur. İnsan orada belki kalbini bırakabilir ama henü* değiştiremez.» : YEDEK PARGALARIMIZ AKCİĞER Şimdive kadar sadece havvanlar üzerinde değistirilmp«;ine çalışıldı. Bir rok klinik doktorlan avni oncrasyonun insanlar iirerinde de vapı'abileceri ^•'"''atinde. Teorik olarak *"i*'in problemleri haTIedilmiş vazi yette. KARACÎĞER Amerika Birlesik Devletlerinde bir cok de^istirme operasyonları vapıldı. 5 cocuk ameliyatırdan 3 tanesi başanlı oldu ve çocuklar yaşıyor. ATAR DAMARLAR Kan kavbı vüzünden henii7 bu resit operasyonlar cok maharet istiyor Bacaklnra inen atar damarlar di pî^bten tehlikesiz. oidııju hnlde Aort'ta ve dorivp vakın vSİcrde çok tehlikrü. ^« .. ; » KALP Ilk başarısazlık, doktora göre bir sebeb de&ildi. Sadece Güney Afrikada fırsat beklenmiyor. îngiliz doktorlan da fırsat kolluyorlar. BÖBREKLER: Binlerce insan hayatlarını bu operasyonîara borçludur lar. Ancak birçoğu da bu yıİ7den havatlannı kay bcttiler. Alman klinikleri bu amelivatı bol bol ktıllanıyorlar. jelecek günlerin önemi » arada, C.H.P. üslubundaki bir «ortanın * solu» nun, 200 yıllık çagdaslaşma geçidi ıde biriktniş ve yoğunlastms tüm meseleleri medeki gücflnün tüm analizini vapmıvaca. Yalnız sunu isaret edeceğiı: Bu ortanın soarkaik bir tanmsal ve kırsal hayat biçimi ıdeki geleneksel firetim (liskilerinl, bu hatan miras kalan eski sosyoekonomik kurumın ve yeni bir çehirlesme hareketinin yaraağı burjuvalasma heveslilerinin elinden kurıp, tüm halkın eline verecek bir radikalizyönelemezse, gelecek günlerin tehlikelerinl leyecek tedbirleri yaratıcı bir dinamik kayk da oiamıvaeaktır. Bu itibarla, memleketin entellektfielleri, yıllık ortanın «oln akımının, ülkenin bekle:i bu radikalizmleri kapsayacak blr bilimsel rüse ulasmak Için muhtaç oldngn oluşum ve :unlasma müddetini ona tanıvarak, gelecek nlerin tehlikeleri ve önemi üzerine, kendi sındaki aklın ıştijı ile eğilmelidir. > övle vaptığımız zaman gSrecegimi* Ihtl> * mal ki şu olacaktı : Gelecek gfinler bir bakıma cldden tehlikelir. Gelecek günlerde de, İçinde yasadıgımız günlerden gelecefe âoğra nzanBfcbir teh.enin yeganlaam» ertamı olma nltellti sürtip mededir. " * Gelecek rünlerin tehlikeıi, her şeyden Sn, «siyasal elit» teki değişraeıllkten, gelismezıten gelmektedir. Her ülkenin bir slyasal elitl vardır. Ülkenin ıderi bunnn elindedir. Gelişim ve değişim ğı yasavan bizim gibi ülkelerde modernizasına, bu elitin önderlifl ile gidilir. Büyük halk tlelerini; toplumsal yapısını değiştirmeye, etim iliskilerini daha üstün • daha yfice • daı âdil daha verimli bir düzevin gereklerine ire veniden kurmaya doğru götüren bo siya, elittir. 1 Siyasal elitin, bunn yapabilmesi Için, her •yden önce, kendi bünyesinde buna istidatlı ması gerekir. Bunun için de, siyaaal elitin ılk güclerinden fışkırması, bir halkçılık dtiincesi ile voğrulu kalması, ve bunun Için de, fleneksel knvvet unsurlannın kalıntısı yeni iredi sınıfların burjuvalasma heveslisi olmaın ötesinde, bir sosyopolitik hüviyeti olması erekir. F Iste gelecek eünlerin. hfivl* bir sooval *erHimin*birI>«lfcıl*m«tf #a nlasıfiasından dofacafc «»ı'ikelere gebe nlmak ihtimali vardır. Avdın*ınnu «rörmemezlik edemez. J Gplerek rünler, bu aydınlara göre, avnı zamanda, çok da önemlidir. Çünkü gelecek günler. sosval geriliml bir varatıcı kuvvetler olayı haline getirmenin yollarmı arama günleri de olma istidadındadır. Çünkü, gelecek günler, bir kültiir degismesinin, bir uygarlık değismesinin, tüm esitsizlikler temeline dayalı arkaik değer ve kurumlardan bir sosval adalet dünyasının modern deserli kurumlarına geçişin gerçekleşme tedbirlerinin arandıŞı umutlu günler olma istidadındadır. İİİÎ :::: İNSULİN ve GLUCAGON ıp konusundaki çahşmalar sadece kalb nakline Inhisar etmiyor. Milyonların derdi olan şeker haıtalıgından da haberler var. Dıyabetıkleri ılgılendiren bu habere gore Munıh'li bılgin Dr. Wuencsh, «ınsühn.e karşıt değerdeki •Glueagon» hormonunun sentezini başar mıstır. Bilindiğı gıbi ınsulun, sadece domuz pankreasuıdan elde edıliyoıdu Glueagon, tıpkı ınsubn gıbi pankreas tarafından salgılanan hormonlar dan biridir. İnsülmin görevı, kandaki şeker oranını azaltmaktır. Glucagon'unki ise, tersine, bu oranı yukseltmektir. Bu ikı hormon o şekilde çalışmaktadır ki, kandaki daimi şeker miktarı normal olarak 1 litrede 1 gram olarak kalmaktadır. lnsüline karşıt olan görevi dolayısiyle Glueagon, şeker hastahğı ve insülin koması gibi bazı hastahklarda önemli bir rol oynamaktadır. Glucagon'un yapısı 1956 dan beri bilinmektedir. Bu maddenin domuz pankreasından elde edılmesı çok pahalıya mal olduğu ve mıktar olarak da fazJa bir şey elde edılemedığı içın, o tarihten beri araştırıcılar glucagon'u sentetık olarak sağlamaya çahşmaktaydılar. Max Planck Enstıtüsünde 1 gram glueagon bu yeni usulle elde edilmış ve mali ybnden çok daha ucuza raal olmuştur. însuhnın sentezi ise bundan yıllarca önce, Çin'li bilginlerce gerçekleştırılmıştı. f ><••••• • ••••••••••••••••••••••••a •••• :::: Sonuç f~* ^* elecek günlerin bövle istidatlarla vüklu olması, elbette pek önemli bir olaydır. Siyasal partiler, bu istidatlara olumlu bir çıkıs volu bulmak zorundadırlar. Memleketin entellcktüellerı de partileri. bu volu bulmadaki kapasiteleri ile değerlendirip tanıtma isine devam edeceklerdir. •••• •••• •••• •«*• ••«• •••• •••• •••• T EŞEKKÜR Cemıle ÇETtNKAYA'nn gerek hamllelıği ve gerekse doğumu sırasında, tatılüii dahi fcda edecck kadar >akın alâka ve hazakatlerıui bızlerden esirgemiyerck juvmıza ıkıncı kızımız Fatma Tulâyı kazandıran S. S. Kurumu İManbııl Hastanesi Nısaiye Mutehassısı Sayın Dr. TEŞEKKÜR Allemizin tek varlıjı. çok «evgüi annemiz ALİYE SARP'm ameliyatını büyuk bır ıhtıraamla yaparak, saglıgına kavujturan devanüı kalp rahatıızlığı kontrolunü yapan Prof. Dr. ŞEVKET TUNCEL'e Prof. Dr. ALİ EKMEKÇt'ye EKLEMLER: Kemik ve lara, Sayın Dr. Munır GENCERe Çocuk Doktorlnrı Sayın Zeki ALTINIŞIK ve Akdemır ÇADlRClOĞLU'na. Ebe Hayriye Hanım lle Behıce uyluklar kısaltılıp uzatılaALTrNIŞTK. Bebek Hetnşıresl. Kuran AKBULUT Hanımlar ile do?um biliyor. Hattâ sun.î eklemsonrası eşımden ve bebeğınden yakın alâka ve şefkatlerini esirgemıler bile kullanılabüiyor. yen butün ebe, hemşire ve hastabak»cılar ıle servlsin diger personeline aüemizin teşekkurlerınl arz ederım. Bu çeşit ameliyatlarda, vüHasan ÇCTİNKAYA cudün yabancı organa gösCumhurıyet 778 terdiği direnç hissedümi yor. •••••••••••••••»»»••••••••••••••••••»••»••»»•»•»»•»••»••••••••••••O ıle Saym Dr. Fahrtye BAYADAL, Sayın Dr. Güzin GÖKLER Hanım HuLKİYE TURGAY HastanelerKlinikler için Saym Doktorlar ve Mutehassıslar. Anestezıst Scvgı KÖKLEŞTIREN'e, Gonül TOKER'e, ameliyatmın yapıldığı ŞİŞLİ SIHHAT YURDITna, Hemşıreler ve Kllnigin bütün diğer mensuplarına minnet ve şükran hıslerimlzin lfadesi olarak alenen teşekkür ederlz. Müzeyyen Bahzat Onnral ve Rüştti Feza Cumhurıyet 790 Merhum Korgeneral Nihat Anılmış ve Guzıde Anılmışın oğlu, Merhum Ferit Mertçten ve Zekiye Meriçten'in damadı, Ferıhan Anılnuj'ın kıymetll esi. Sevgi Ekmekçi, Semra ve Nejat Anılmıgın sevgllı babaları ve Prof. Dr. Ali Ekmekçı'nın kayınpederl, eşsiz, faziletll ve örnek insan Yapı ve Kredi Bankası Teftlj Heyeti Umum Müdur Muavini ACI KAYBIMI1 INŞAAT MUHENDISI YE INSAAT TEKNİKERİ ALINAGAKTIR Tiirk Hava Kurumu Genel Merkezinden: 1 İş yeri Ankara'da askerüğini yapnuş ve lcabında geeid görevle jnırdun her tarafına gönderilmek uzere bir Insaat Teknikeri ile bir İnşaat Mühendisi elınacaktır. 2 İstekliler şartları öğrenmek feere en geç 10 Şubat 1968 gününe kadar Türk Hava Kurumu Personel Şubesi MÜdürlüğüne müracaat etmelidirler. Eczacı klmyager Semahattin Yııla'nm biriclk eşi, bayan Hripsime Kirkoryan (Tantanyan'ın) sevgili kızı, bay ve bayan Kemal Yula'nın yengesi, bay ve bayan Nişan Kirkoryan (Tantanyan'ın) kızkardeşi, bay ve bayan Garbis Çınar'ın ve bay ve bayan Dırtad Agopyan'm baldızları Nerses Artür ve Hrıpsimenın halalan Ara ve Arto'nun teyzeleri bayan vefat ettiğüıi teessürle bildirirler. Cenaze merasimi bugünkü cuma 26 ocak 1968 saat 13.30 da Beyoğlu Balıkpazar Üç Horan Ermeni Kilisesinde ıcra olunacak.'. l}bu ilân dâvetiye yerine kaimdir. Ceaaze tslerl Serrlri BECtDTAN Telf: 44 12 2» 48 0» »8 ACI BIR OLUM ŞlNORlK YULA'nın 24 Ocak 1968 Çarşamba günü ânl olarak Hakkın Rahmetlne ka\u«muştur. Cenazesl 26 Ocak 1968 Cuma günu (Bugün) oğle namızını takiben Şîşll Camllnden ebedl istirahatgâhına tevdi edllecektlr. Allah Rahmet eylestn. AELESİ Cumhurlyet 777 DOKTOR Ertirator Muayene ve Ameliyat Koltuğu TENtDEN ÎTHAL EDtLEREK SATISA ARZEDÎLMİŞTİR. FUAD ANILMIŞ T. Ziya Kırbakan Derl, 8aç ve Ztthrevl Hastabkları Mntehassın t.tikuı Cad. ParmakkBpı HERMAL KOL. Ş. Tel: 48 10.30 Takstm, Recep Pasa cad. No. 1 , kat 1 2 »««»4.t>»«>t,|,.««t««*â«*»«â>tttt44*«»• • • • • • • • • • • • • • • • • »