13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 Ocak 1968 CUMHITRÎYET SAHİFE BES MP, Millî Gelir dağılımının adaletsizliğin i belirtti ANKARA, (Ctnnhnriyet BUrosn) Dun, berabennde Mılletvekıllen \e Genel Idare Kurulu uyelerı olduğu halde, Izmir'e gelen MP Genel Sekreter Yardımcısı Hasan özcan. bır konusma yaparak, Turk kövlü^unün sefalet içmde bulunduğunu, mılli gelir dağılımındakı adaletsizliği anlatmış ve bu d'urumu AP ıktidannın daha da kotuleştırdieini bıldımıstır. Ozcan konuşmasında, îkinci Bes Yıllık Kaikmma Plânında yer alan mılli gelır dagıhmından rakamlar vererek bahjetmıs. koylunun yuzde 70'ının vılda 485 hra ıle yasamak zorunda kaldığını behrtmıs ve «Yılda 485 lira ile yasaraak bir sefalet niimnnesidir. 296 lira kredi ile bir çiftçi ailesinin kaikınması da süphesiz ha\aldir. AP hükumeti bn rakamların havkırdıtı sefaleti, adaletsizliği daha da arttıran bir TOI izlemi«stir.» Kahve pişirmeyen eşini 3 çocuğımun öniinde ANKARA Aktaş mahallesi Eskişehir sokakta önceki gün feci bir cinayet işlemniş, Hasan Püsküllü aduıda bir ışçi, iddiaya gore, kendısine kahve pişirmeyen eşi Güllü'yü. üç çocuğunun gozleri önünde çeşitli yerlerinden bıçakhyarak öldürmüştür. Polis, yediği bıçak darbelerinden feryad eden ve çocukların ifadesine göre. sık sık eşine yalvararak kendisine kıymamasını isteyen Güllü'yü, yetisen komşularının da kurtaramadığıru bildirmişür. Yakalanan sanık Hasan Püsküllü, i)k sorgusundan sonra tutuklanmıstır. Bir sene'denberi gizleniyor'du Arkadaşını balta ile öldüren bir kaatil yakalandı Tekirdağın Vize ilçesine bağlı , Develi köyünde Mahmut Oğuz adındaki arkadaşını balta ile öldüren 26 yaşında Mustafa Sert, bir yıldanberi gizlenmekte olduğu evde, yakalanmıştır. Cinayeti işledikten hemen sonra îstanbul'a kaçan ve Bakırköy, Haz nedarlar semtindeki akrabalarmuı evinde gizlenen Mustafa, kendisini yakalıyan Cinayet Masası detektiflerine, •öldürülmek korkusu> ~; yüzünden Vize'den kaçtığuu löy £ liyerek, şunu anlatmıştır: \"r ÖNCE KOLTJNU KIRDI SONBA f BALTA İLE BAŞINI I «Önemsiz bir sebepten dolayı, g Mahmutla kavga etmiştik. Bu kav gada, Mahmut'un kolunu kırmıgtım. Köyde. bir söylenti dola;maya basladı. Mahmut, (O benim kolumu kırdı. Bunun acısını çıkaracağım. Mustafa'yı öldüreceğim) ," demiş. Bunun üzerine, ben d« 'i Mahmut'u kollamaya başladım. Ve % o beni öldürmeye fırsat bularaa '•> dan, ben onu oldürdüm.» •, Genç kaatil. dün iki muhafız * ] nezareünde, Tekirdağa gönderil \ mistir. S II Köye giren askerî kamyonlar çok az kişiyi alarak geri döne bildi,. Aldıklsn da (ocuklar, yaslılar ve hastslardı. Kızıksa'da deprem ve sel İki ANKARA, (Camhoriyet Bürosu) Turkıye îşçi Parti'si îstanbul Mılletvekıli Prof. Sadun Aren ile, Ankara MilJetvekili Rıza Kuas. Akdeniz Memleketleri llerici Partüer konferansına katılmak uzere dün, Roma'ya gitmişlerdır. TlpHfiUetveküi llerici Partüer Konferansına katılıyor 22 Ocak 22 Sevval i V. j 7.18 12 23 14.58 1 * 3 a s 17 13 18.48 5 37 IİJII KÖYLÜ DOSTU BİR ASKER Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Arslan Öner, çevrede köylünün en yakın dostu ve onun dert ortağı olarak tanınır. Kütahya çevresindeki bir çok köyün Atatürk büstiine kavuşması, onun sayesinde olmuştur. Su derdi, okul dâvası ile çok yakmdan ilgiienir, Tugayın kardeş köy olarak seçtıği Perli, ıkizyükü, ve Zığra köyleri su, ışık, yol ve okul derdini tamamen halletmiştir. Resimfle, köylü dostu General, «Kalkınma köyden başlar, sosyal politikanın halli köye önem vermekle mümkündür» derken görüyorsunuz. (Resün:. Sacit Yücelen Kütahya) PAÇALADI I Toprak ve hayvan sevgisini yok edemedi Röportaj : Alâeddin Bilgiıpranmış yüzü ve perişan haiyle ol, duğundan çok daha yaşh gösteren Nahide Bacı, çamura bulanmış ev eşyalannı toplarken, bir ara durdu ve kendisini, bir süredenberi seyretmekte olan «Köprücü Bölüğü» Ko mutanı Yzb. Yılmaz Yarduncı ile Manyas Kaymakam vekili Necati Gereyhan'a, sinirli bir şekilde: « Bu âfette nereye gideriz? tstedigi kadar sular yükselsin, terketmem burayı. Hem terkedersem. hayvancıklara kim bakar?.. Burası, bizim her seyimiz. \ataninuz. Toprağımız. Atalarım u yatıyor burada» diyerek kar Bîr ehliyetin hikâyesi! Sanat Okulu mezunu motor (amirrisivira. Şahsıma ehliyet daima lâzun olduğu için İzmir Vilâyeti trafiğinden profesyonel ehliyet almak üzere müracaat ettim. Şoförler Cemiyetinin bastırmı; olduğu ve teknik bir oto tamircisi için birsey ifade etmiyen kitaptan bir tane «lıp çalişmağa başladım. (fiatı 5 lira) Ehliyet için luzumhı evrak kâğıtlarını 10 lira ödiyerek Şoförler Cemiyetinden aldım. (250 krş. geçmemesi Uııra) İzmir Eşref Paşa Hastanesinde lteyete girdik. Muayene için 50.25 lira ücret kestiler. (Yarım gündc tamamlanması lâzıınken 4 günde taıııamlandı.) Sonra yetimhaııe denen yerde VVestren kan muayencsi yaptırdık. 3 giınâe neticeyi bildirdiler ve 15.25 lira ücret aldılar. Bundap sonra kan gruplanmızı öğreuebilmek için Kan Bankasma 10 lira ödedik. Motor ve trafikten imtihana gircbilmek için trün almağa gitrik, bizlerden 50 lira harç puiu parası kestiler. Birer ay ara ile imtihaıüara girip kazandıktan sonra direksiyondan gün aldık. Gün almak (a bir meseie torpiKn varsa istediğin günt> imtihanmızı alıyorsonuz. Torpilin yoksa 1,5 ay öteye atıyorlar. ... .. Değeri 10 krj. olan untihan kâğıtlarmı bizlere 1 er liradan sattılar. Direksiyondan imtihana girdik ve kazandık. Çok sevinçliydim arbk soyultnayacağız diye sevinıyordum ki Şoförler Cemiyetinin âzası olduğunu söyleycn vatandaşın biri gelip geçmiş olsun deyip 5 lirayı kesiverdi. Makbuzu da vermedi. Biletlerin koranından koparıyor tekrar biletlerin arasına sokuyor ve bu bilet aynı şahıs tarafından en az 10 defa satılıyor. İmtihanı kazanan bizier neyse işin zor kısmı bîtlî diye sevinıyorduk. Nerede işin zor kısmı bundanmış, imtihanı kazandığımızın ertesi günii trafik bürosundan evrakımızı aldık. 2. Şubeye gitrik burada bir süni gülraesini unurmi'Ş vatandaşı küçümser bakışlanyla ve sert konuşmalarıy'a dikkati çeken bir siirii memur gördiik. Saallerle bekletildikten sonra ayni bir sabıkalı kaatil veya hırsız gibi önden ve yandan cekilmiş bircr tane vtoikahk resimlerimizi alıp bizlerin on parmagının ve dört parmağımız bitişik vaziyette elfanizin izlerini aldılar. İlk defa şöfor oldufunıdan orada korktum çünki bizlere istikbâlin sabıkalısı «ribi bakılıp muamele edildi ve sabıkalı vatandasların dosyalarımn bulunduğu dolabın npmen yanındaki dolaba dosyalarımızı yerleştirdiler. 2. Şubeden çıktığım zaman icimde sevinç yerine bir isteksizlik ve yorgunluk vsrdı. Oradan çıkıp Şoförler Cemiyetine gittik. Liizumlu muameleyi yaptılar ve 16 lira da para krstiler. Daha sonra trafik bürosuna gittik, memura müracaat ettiğimizde karşı masaya git sıra kâğidı al dediler. Sıra kâğıdını verdiler elimizden 5 lifayı aldılar. En çok ağnmıza giden bu oldu sıraya geçmek için 5 lira alıyorlar, işe bakın! Sonra memur evrakı tamamlandı, karşıya git 15 liraIık harc pulu al dediler cebimde de 10 lira kaldığından o gün ehJiyeti alamadun. Bilâhare ehliyeti aldık. Şimdi al>nıs oldnğum ehliyetimi ağır vasıtaya çevirmek istiyorurn. Fakat gözüm korktt' çunkü hem adamı soyuyorlar hem de hor göriiyorlar. Nihajet profesyonel ehliyetimizi 4 ayda almış olduk 50 lira da yol parası hesap edersek 220 lira para harcadık. ve 20 gün işimizden gücümüzden olduk, 300 lira da şotor okullarına verdik, varın siz hesap edin bize ehliyetin kaça maloldıığunu. Şimdi Sayın İçişleri Bakanından soruyoruz? Acaba dünyanm hangi devletinde ehliyet muamelelerini yapan memurlar vatandasa bu kadar Uöiii muamele ve bu kadar ınasraflı ehliyet veriyor? Lütfen bu mevzua eğilip Tıirkiye'deki ehliyet keşmekeşliğine bir soo verir ntisiniz artık. (Bir Şoför) Albaylar arasmda tasfiye,, haberi yalonladı Y ANKARA Turk Sılâhlı Kuvvetlerinde özellikle Albay rütbesındeki subaylar arasında genış çapta tas/ıye yapılacağı yolundakı haberler dün yalanlanmıştır. «TRT» muhabirinin bu konudakı sorusunu cevaplandıran Genel Kurmay Başkanlığı Protokol vs ilaîkla Munasebetler Dairesi Başkanhğı şu açıklamayı yapmıştır: «Subayların gerek terfi ve gerekse emekliye sevkleri, yttrürlükteki kanunlara göre yapümaktidır. Kanuna uymayan hiçbir işlemin yapılması mevzunbahis olamaz. Albay rütbesinde bulunan subaylarımız, kadro fazlası değildir. Halen her Albay, kendi kadrosu içinde istihdam edilmektedir ve bu yüzden de bir tasfiye bahis ko• usu olmamış ve olmıyacaktır da. Askerlik gibi kutsal bir mesleği zedelemeğe ve mensuplarını bu ocaktan soğutmaya ve güvensulik yaratmaya savaşanlar hakkında aynca kanunî işlem yapıiacaktır.» masıyla, Kızıksa Çayının tahribatını koruyacak olan «seddeler», köylülerin tahmınlerini allak bullak edecek, kısa süre içinde, çeşıtli yerlerınden patlayınca, tum ovayı sular bastı. Lodostan erıyen karların üzerine, bardaktan bosarurcasına yafan yagmur, dereleri çay, çaylan da ırmakiaştırdı. Manj'as gölünun doğusuna düşen Kızıksa ovasını, göl yapıverdi. Kızıksa köyünü, Aksakal bucağına bağlayan tek yol, haritadan silindıgı için 520 hanelik köyde yaşayan 2400 kışinin çevreyle bütün ırtibatı kesildı. Cenevızler devrinden kalma ko>"un, son yüarda çukur taıaflaruıa yeni yenı evler yapılmıştı. Tabiî ki, bu evlerin hepsı ae sular altında kalmakta gecikmedi. 300 evde oturan 1050 kişi, bir anda başlarını sokacak bır damdan yoksun kaldı. Bütün köyluler, korku, kuşku ve endişe içinde, köyıin henüz su basmayan dogu yonundekı meydanlıkta toplandı. Sınirler gerilmış, asaplar bozulrnuş, heyecan son raddesine varmıştı. Gecenin zıfirı karanlıgında, her kafadan bır ses çıkıyor, şaşkınlık ıçmde oradan oraya koşuşanlar, ne istediklerım bilemiyordu. Anlatılmakla değil, görülmekle ancak anlaşılabilecek bir faciaydı bu. Tabiatın, 20 yıl içinde 4 defa arm köyde sahneye kovdufu bu dramatik o>ıınun ti(Uranlaıı olmuftu KınkMİılar. Tabii âletlerin «türlU • çeşidine» alışmış bulunan Kısıksalüar, uç yıl önce de, şiddetli depremle, evlerinden sokaga fırlamıslardı. Bu depremde, Kızıksada tam 185 ev yerle bir olmuştu. Ne var ki, son su baskını, geçmişte kalanları, çoktan unutturacak nitelikteydı. , Havanın lodosa çevirecegi. battâ yağmurun beklenmekte oldugu Meteoroloji tarafından bıldjrildiği halde, köyluler, çaylarm tahribatını önleyecek «sedde» lerın, ancak 12 saatlık bır gecikmeden sonra patlayacağını tahmin etmişlerdi. Almacak tedbırleri görüşmek üzere, bu köye gelen Manyas'ın 23 yaşındakı enerjık kaymakam vekilıne, koy ıleri gelenleri, «Sen merak etme ka>makam bey, seddeler yarın saat 14'ten sonra tehlikeli oJabilir» demışlerdi.. Bu nedenledir ki. kaymakam vekili, huzursuz bır şekilde, Kızıksayı terk etti. Ancak, köylülerin tahmınlert hıç de tutmadı. Kaymakam Vekıll Gereynan, bu konuda ise şunları söyledi: « Işin garibi, köylüler tahminlerinde öylesine yanıldılar ki, eğer ben de, beş dakika daha köyde kalmıs oliaydım, dışarı çıkamıyacaktım. Mahsur kalacaktım.» Kızıksu'da yiyectk yardmundan faydalanan köylüler lece önlenmış oluyordu. Ancak, Kızıksa köyünün durumu, buna ragmen tehhkelı olmakta devam etti günlerce.. 499 köyden sular çekildi, fakat Kızıksa'dan çekilmedi. Sular yüzünden mahsur kalan bu köyün halkını kurtarmak görevl, her zaman olduğu gibi, fedakâr Türk Ordusuna düştü. Tabıat şartlann butün guçluklerine ragmen, Adapazanndan hareket eden Koprücu Bolüğu, beraberınde çok sayıda, sal, kopru botu, lastık bot, keşıf botu, can yellkleri de getirdi. Tabiat istedigı kadar kudursun, Köprucü Bolügünun koye gırmesıne engel olamayacaktı. Nitekim dorduncü gun, Manyas'a varan askerler. sabahın ilk saatlerinde koye gırmeyi ba«ardı. Amaaaü... Her şey buraya kadardı. Zıra, burada işler çatallaştı. Kimse köylerinl terketmeye yanaşmadı1.. «Nuh» diyordu koylüler «Peygamber» demiyorlardı!.. Aslında çoktan başka bır yere iskân edilmesi gereken köylerin başında gelen, Kızıksa'ya giren askeri araçlar, çogunlukla boş olarak geri donmek zorunluğunda .kaldi. Toprak ,ve hayvan sergiSi, KOflMer} yaşadıkl^h^ ^ejt», perçınlemışti. Toprağın' kaderi, alınlannın yazısı olmuştu!.. Köylüler, köylerini terketmekten korkuyorlardı. Bu korkunun iki nedeni vardı : Köyden çıktıktan sonra, mecburi ıskâna tâbi tutuimak ve 1657'sı büvukbaş, 3465'i küçük baş ve 7l5Ö'sı de kanatlı olmak üzere, 12 bin 472 hayvanma, barınacak yerin bulunamayışıydı bu nedenler .. Aırrıca, onlara göre, Kızıksa köyunden ayrılmak da gereksız gelıyordu. Muhtarlık (ayni zamanda belediyedir) binasında kendileüyle yaptığımız konuşmalardan edındiğimiz bilgiye göre, bazı noktalarda kendilerine hak vermemek de imkânsızdı. mnlulugu vardır. Kızıksa'da kaldığımız süre içmde, üzerinde onemle durdugumuz başlıca sorun, «Bu köyün neden böylesine feci bir şekilde su baskınlanna ugradığı ve ne gibi tedbirlerin daha önce alındığı?» idi. Bu problemin çözümüyle birçok karanlık noktalar gün ışığına çıkacaktı ve nitekim de öyle oldu. öncelikle, bu köyde «sğaük» yapan mütegalibeler vardı. 300 yıkılan veya oturulmaz hale gelen evm, 300'ü de koytin çukur semtlerinde yapıimıştı. Bunlar, kerpiçten evlen olduğu için, iki frun su içinde kalmakla, evlık durumlan da yok oluyordu. Oysa, koyde, seddelerin patlamasına ragmen, su girmeyen bazı yüksek yerler de yok değıldi. * Niçüı bu yerlere evleri yapnııyorsunuz?» sorumuza, acı bir tebessumle şu cevabı veriyorlardı: « Oralar bizim değil ki.. Oralar Kalyoncu Ahmet A|a'nın yerleri O satmadıktan sonra, biz nasıl ev yapanz?» Gerçekten de, Beledıye Mecüli bu yerleri satın almak için kararlar almıştı ama, tatbik saflıa Ücretli derslerin | dagıtımı 1 5'3'964 tarıh ve 439 sajnlı Oc = ret Kanunu i!e orta dereceîi okul = ogretmenlerı saatı 10 liradan üc retle ders okutmalan sağlanmış E tır. Akşam ortaokullan İçin ders s saatı ajiıı kanunla 15 liraya çı Ş karılmıştır. Bu kanunla ve bu ş kanuna istinaden 8 'Haziran '19fi4 = tarih ve 1307 sayılı Tebliğler der = gisinde neşredilen yönetmeliğe S JOTJB^ MUI1 Eğitim Bakanhgı ve = diğer teşkilâtında çalışan şube Ş 1 yrı«* BlS 3: aşları haricinde 2/3 maaş aldıkla = rından ders ücretteri alamıyaca E ğı belirtümiştır. Tatbikatta bugün akşam orra = okulu ve lıselerinden vekâlette = çalışan bu zevat, istedikleri kad?r E ders aldıklanndan, biz ögretmen E ler ücretli ders alamamaktayız E ve yalnız maaşlanmızla iktifs et j= melt durumuna düşmekteyiz. E 439 sayılı kanun ögretmenie E rın hayat seviyesini biraz olsun E yükseltmek için çıkarılmış bir E kanundur. Kanunun metnine ve = ruhuna uymayan bir müdürler E komisyonu kararıyle kendilerine E aynca ücretli ders sağlamaları E yanlış bir karardır. Çünkü ou = Müdürler Komisyonuna imza ata E rak karar çıkaranlar, ücretle dersE okutruklanndan, Ücret Kanunu E na aykırı hareket etmiş olmak E tadırlar E İmza ve adres E mahfuzdur. E sosy alleştirme kurulacak sigorta gerçekleştirecek KAYSERİ (a.a.) Saglık ve Sosyal Yardım Bakanı Doktor Vedat Âli Özkan dün sabah Güney Anadolu gezısini bitirerek Ankaraya hareketinden once, Kayseri'de doktor, eczacı, diş tabibi ve yardımcı sağlık personeli ıle şekor fabrıkasmda bir toplantı yaparak önumüzdeki bir iki yıl içırtde ilâç ham madde sanayiinin kurulacağını da açıklamış, getirilecek üâcın Türkiye'de benzeri ılmayacagım, halkın geniş çapta sarfettıği ılâç ve hayati önenıı haı^ olacağmı suylemıştır. Dıs tabıplerinin serbest çalışmalarını yeniden düzenliyecek kanun tasansının da hazırlandıgını belirten Bakan, hekim ücreti konusunda da şunları soylemiştir: «Türkiye'de 13 değişik sistem uygulanmaktadır. Yalnız Sağbk Bakanbğının dört personel sistemi vardır. Bütün bunlara yeniden bir veçhe vermekle meşgnlüz. İdealimiz bütün bu sistemleri tek bir sistem haline getirmektir.» Sağhkta tinansmanını kararlar^nkarada, «Aga» yı tu"""* tan kodamanlann nüfuzu sayesinde, hemen bozulmuş veya bozdurulmuştu. Köyün yüksek yerleri, koylüye verilemedlğinden, sulann çekilmeslnden sonra, 1000'den fazla vatandaşın barınacagı 300 ev, gene çukur yerlere yapıiacaki tır. Aynca, sel felâketlerinde, ihtirash «çeltik agalannın» da rolU büyüktur. Manyas golünü, Marmaraya boşaltan iki kanalm, açtırılmaması, çeltik agalannın işine gelmektedır. Manyas golünün taşması, çevreyi tehdit etmesi, bu kimselerin umurunda bile değildir Bunlar, dere yataklannın temizlenmesini de ıstememektedir. Bunlar için, herşey çeltik içindir. Çeltik içm su, bunlar için bir hayat kaynağı olmaktadır. Dere ve çay yataklarının temizlenmesi, suyun kısa zamanda denlze akmasını sağlayacaktır. Manyas gölünün sevıyesindeki düşuş de, çeltik tarlalanna kibrit suyu dökecektir. Çeltik agalannın «Alicengiz» o yununa son verecek, onlara yaptıklarınız «yeter» diyecek bir babayiğit beklenmektedlr! sına koyapnpnt Bu konudald."| Çeltikçilerin oyunu burada da vardı Bır insarun derdini anlamak için nasıl ki, her şeyden önce kendisi ile görüşmek gerekiyorsa, bır yerin sorunlarmj da gerçekçi bir açıdan tesbıt edebilmek için oraya kadar gitmek 70 Kara yolları ve *• Emlâk Kredi Bankasının dikkatine Saym Basbakanın direktiflerile E Florya sahil yolu nihayet Hava j=j Harp Okulu yanından geçerek Ye şilyurda bağiandı. Fakat Ataköy E köprüsü ile bu yolun bağlantısı = son derece bozuktur. Birkaç yüz ~ metrelik bu hendeklerle dolu yolu E Karayollan Ataköye yani Emlâk E Kredi Bankasına aittir diyerek el Ş sürmedi. Son yağmur ve kardan sonra bu kısa yerden geçmek va E sıtalar için çok zorlaştı. Bu kısa = ve fenâ kısmı kim yaptıracaksa bir E an evvel yaptırması zorunludur. E Karayollarının yeni yaptırdığı kıs ^ ma gelince: Her gun üzerinden toprak yüklü kamyonlar yol kena E nna toprak dökmektedırler, bu E kamyonlar fena yüklendiğinde bü = tün yol üzerine topraklan saça rak geçmekte ve yolu bozmakta E dır. Bu nizamsız işlere kim bakar. = kim ilgilenir? Dr. Saip SERTER E YEŞİLKÖY = | | | | Bahkesir Valisi Fahrettin Akkutlu zorlu günler yaşadı şılık verdi. Bu iki yetkilinin, «Durumunuz tehlikeü. Köyü neden terketmiyorsunuz?» sorusuna verdığl bu cevabın gerektiği kadar tesirli olmadığını sanmış olacak ki, ses tonunu bir perde daha yükselterek, aynı sözleri tekrarladı. Kımsede bir hareket görmeyınce, günlerdtr uykudan yoksun kahverengi gözlerini, üç metre iierdekı etrafı çitlerle çevrüi bahçede, bırbirlerıne titreşerek sokulmuş cılız koyunlarına dikerek: 1 Bu nayvancıkjar, ben olmasam ölürler. Gitmeyecem köyden. Klmse de götüremez beni!. Zorla mı?. Terketmiyecem işte:» dedi ve her an yıkılma tehllkesi içinde olan kerpiç duvarlı evin kapısım kapattı. VEFAT Cemıle İyıgüngör'ün eşi Doğan İyıgüngör'ün babası, Mevhıbe Örgen ve Meliha Guçer'jı dayıları Birsen İyıgungör Fehnıı Güçer ve Husamettın Orgen'm kayınpederleri Tunç ve Burak İyıgüngor'un büyükbabaJarı emekli maarifçi Draraa eşraiından 21 Ocak 1968 Pazar günü Hakkm Rahmetme kavuşmuştur. Cenazesı 22 Ocak 1968 Pasartesi gunu oğle namazından sonra Kartal Maltepesi Camiinden kaldırılacaktır. Mevlâ Rahmet eylesin. AİLESI Çelenk gönderilmemesi rica olunur. (Cumhuriyet: 676) Helikopterle geliyor Hava Kuvvetlerine ait helikopter, Kızıksa köyünün üzerinde uçarken, uzun boylu, kır saçlı bir zat da. pencereden, kendilerıne el sallaj'an, köylülere üzüntü ve heyecan kanşımı bir duyguyla bakmakta idi. Bu zat, Balıkesir'in enerjik valisi Fahrettin Akkutlu'dan başkası değıldi. Nitekim, ilk yıyecek ve ilâç yardımmı götüren helikopter, köyün, henüz su basmamış meyda nına indiginde, Valı Akkutlu'yu karşılannda bulan köylüJerin lieyecanla etrafını sanşlan görülecek şeydı. Tam iki gün, köylülere tüm yiyecekler hep havadan atıldı. Açlık tehlikesi böylece kısmen giderildi. Fakat yagış devam ediyor, sular gittikçe kabanyordu. Balıkesir'in 500'e yakın köyünü su basmıştı. Bu arada, «Çayören» barajı da henüz yapümamıştı. Sadece, 20 metre yüksekliginde, bir geçici bent, (Batardo deniyor), en az 15 milyon metreküp suya, göğüs germekteydı Saatte 20 santım yıikselen suyun, bu batardoyu aşması, Sındırgı ve Bigadiç ilçe ve köyleri ni haritadan silebilecekti. Tehlı kede olan ilçe ve köy halkı, da* lara çıkmış, bütün umutlar Allaha bağlanmıştı: Ancak, Alla hm 4 saat içinde yaratacağı bır mucize, en az 4050 bin kisinın ev ve hayatını kurtarabilecekti. Dua etmekten başka çare ka] mamıştı. Vali Akkutlu'nun deyimiyle. «beklenen mucize» iki saat içmde oldu. Lodos fırtması ile şid detli yağmurlar, ansızın kesildı ve hava poyraza çevirdiğl gibi, kar yağmaya başladı. Artık, milyarlarca liralık maddi zarsnn yanısır», binlerca can k«ybı böyKöyü b u t n «ular, aiddetli loguklar ytizünien dondu, bu hale geldl RATIP İYİGÜNGÖR = = E E E 2 E E E E E E E E E E E E = E E E E S = E Yine Cihangir otobüsleri «Cihangir otobuslerı» başlıklı yazıyı okumadım. Fakat 1.E.T.T Umum Müdürlüğü adına yazılaa «Daha fazla yolcu taşıyacaklarmış» adlı cevabî yazı gözüme takıldı. 29/10/1967 tarihinde, aynı sütunda bu konuda benım de bir yazım yayınlan.mş, netıcesiz kal mıştı. Sayın Bay Sıtkı Bayn aca ba Okmeydanı Eminönü, Fer' köy • Hürrıyet meydanı, Okrney danl • Taksım, Kadırga • Emın önü v.b. arabaları hiçbir gün Ü saati dışr..da teşrıl edıp de güzer gâhlarma fıabıl yağışsız havalar da) tıngır mıngı. vâsıl oldukla rırun farkına vardılar mı? Hıçbıı umumî vesaıti bu.'unmayan c'than gır semtine Taksım • Hıirriyet •ıieydaru arabalaruun hıç olmazsa beş seferınden ıkisi uzatılaraK muhitin ihtiyacı gıderilse, günab mı olur? F. OZAN Cihanjir. Knmrnlu T. 13 Tıp Fakültesinde bu ayırım neden? Bu seneye kadar süregelen Şubat hakkı, bu sene kaldırıldı. Böylece F.K^. gibi meslek hayatında hiç bir önemi olmıyan sınıf yuzlerce talebenin bir yılını yiyecektir. Bir araştırma yapılırsa göriilür ki Üniversitenin ilk sınıfında basansız olan öğrencilerin •• 80 i dışardan gelmiş olanlardır. 3unlar hem çevreye, hem kalmış oldukiarı yurtlara, hem dc derslere intibak etmek mccburiyetindedirler. Bir yılın sonunda öğrenci tam çevreye ve okula intibak etmişken basansız olduğu dersler yüzünden tekrar memleketine dönecek, avare, avare bir yıl gezecektir. Şimdi bu yılki talebenin günahı tıe? Ötekiler hakiki bunlar üvey mi? Onlara Şubat hakkı veriliyor, bn senekilerden kaldırılıyor!.. Bu durum karşısında öğrenci ikinci yılın sonunda geçse bile bu sefer ayni intibak devresini bir üst sınıfta da geçirecektir. Bö.vlece de zaten uzun olan tıp tahsili bitmek bilmeyecektir. Hiç olmazsa bu bir yıl gibi uzun olan sürenin diğer seneler gibi 3 aya indirilmesi her > önden daha faydalıdır. Sayın Profesorlerden biraz daha gerçekçi dü;ünmelerinj bütün yeni yönetmelik öğrencileri bekliyor. Tıp Öğrencllerlnden bir grup VEFAT Bav ve Bayan Jak Surujon ve ailesı, Bay ve Bayan Marsel Marçelli ve ailesi, Bay ve Bayan Beno Taragano ve ailesi, Bay ve Bavan Salvalor Taragano ve ailesi (Londra1. Surujon, Taragano, Marçelli. Hason anneleri. kardeşleri, büvük anneleri Yukaıdaki olay, geçtığimız haftanın başmda, Balıkesirin, Manyas ilçesine bağlı «Kraksa» köyunde cereyan etti. Nahide Felek adındaki köylü kadınının böylesine sinirli ve inatçı konuşmasındaki başlıca neden i s e : O gun koye, köylüleri tahliye etmek için, Adapazarındaki Istıhkâm Alayma baglı Köpnicü Bölüğünün bütün araçlan ile gelmiş olması ve sanJd onlan hemen alıp götüreceklermiş gibi bir havanın yaratılmış bulunması idi. Aslında, bu şekilde sadece Nahide (ona bu şekilde hitap ediyorlardı) değıl, tüm köylüler de aynı şeküde konuşuyorlar, bü>uk masraf ve tehlikeyi göze alarak köye gelmiş askeri araçlara bmmekten çeklniyorlardı. Nahide Bacı eşyalannı topiamış kapı önüne koymuştu. Köyden çıkmıyacaktı.. Iste Bacının eşyalan ve objektife arkasını dönen Bacı. IVIERİ (DOĞl'SU SURUJON TARAGANO) Korku, kuşku ve endişe içinde geçen günler Oysa, çok değil, bir gün öncesine kadar, ancak tepelerinde uçan helikopterden umut bekleyen bu köylüler, dört taraflarını çevreleyen sulardan bir geçit bulabüselerdi, o telâşla belki çoktan kaçacaklardı. Zira, «Mürvetler» vs <Koc*> Çayın aasuın tma Vefat ettiğini teessürle haber verirler. cenaze töreni bugün 22.1.1968 pazartesi saat 14 30 Neve Saîom smagoğunda ıcra edilecektir. Iş bu ilân davetiye yerine kaimdir Cumhuriyet 67T FlllllllillIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIllllMlllllllllUIIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIllIIIÎ:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle