23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKt 21 Ocak 1968 CUMHURÎYET uzleşlirme okımı durdurulnmayacaktır Ömer Asım AKSOY r üli EğMim Bakanı sayın Jhami Ertem 27 L aralık 1967 günii «Bakanlık Merkez Teşklna ve ValiliMere» gönderdiği bir genelge 51e ie aşınlıklardan sakınılması» nı istedi. Türk Kurumu yöneticileri de 29 aralık günü bir n toplantısı yaparak bu konuda düşündükleaçıkladılar. Sayın Bakan dil konnsunda geniş hazırlıklar de olduklarını, böyle bir genelgeyi yakında liklere göndereceğini, dil sorununu çözümlebir dil akademisi de kurulacağını 10 aralık günii Konya'da verdiği bir demeçte açıklatı. Bu yazımızla Millî Eğitim Bakanının yayımğı genelge ve kurulacağını bildirdiği dil akalisi üzerine düşündüklerimizi belirteceğis. TÜRK DÎL KURCMU GENEL YAZMANI Bu sSzIer şu anlama gelir: «Bugünkil dilimiz, 1leri bir kültür dilidlr. Geliştirilmesl için çalışmaya gereklik yoktur.» Bu sözün ne kadar yanlış olduğunu belirtmek için bizlm sözlüğümüzle gelişmiş dillerin sözlüklerini karşılaştırmak yeter. Osmanlıcamn en olgun sözlüğü sayüan Şemsettin Sami'nin Kamusı Türkî'sinde 29.000 sözcük vardır. Bunun en az 6.000'i ölü yani düimizde kullanılmayan, Arapça ve Farsça metinleri çözmeye yarayan sözcüklerdir. Türkçe metinlerde kullanüanlarının sayısı 2223 bin kadardır. Şimdiki Türkçe Sözlük'te ise 27.000 sözcük vardır. Yani otuz beş yıllık çalışmalarla yazı dilimue (biraz aşağıda söyleyeceklerimizden başka) 4.000 kadar sözcük kazandınlmıştır. OOGAN NADI Tezgahtoriar! Bir okurum dün sordu : Kanada Northern kumpanyasının millî pazarımızda telefon tekeli knrduğunu yazıyorsunuz, bu ne zaman ve nasıl oldu? Telefon hikâyesini bu köşede uzun uzun anlatmıştık: Anadolu açık pazarı üstüne yabancı şirketler uzun yıllar süren bir rekabet içindeydiler. Millî pazarın Kanada kumpanyasına kapatılması milliyetçı jnukaddesatçı geçinen Sadettin Bilgiç'in L'laştırma Baksnhgında yürürlüğe girmiştir. Sadettin Bilgiç otm iki milyonluk Türldyenin bütün telefon santral ve makinelerini yabancıların eline veren anlasmaya basmıştır imsayı~ Bn acı gerçek karşısında da agmnı kapatıp, olan bitenleri millete unutturmak politikasına sapmak durnmundadır. Çünkü PTT ile Kanada Nortbern Kumpanyasının ortaklığında yüzde 51 hisse yabancı kumpanyaya bırakılmış, süresiz olarak iç pazarda yabancı kumpanyamn egemenliği ve sömürüsü onaylanmıştır. Son yıllarda yabancı tekellerin vatan topraklarında tam mânasıvla cirit attıklan görülmektedir. Günlük politika goygoyu, sağcılık solculnk dedikodalan, komünistlik ticaretiyle gözlerine mil çekilen kamu oyu, millî kavnaklann parça parça satısından habersiz kalmaktadır. Türkiyedeki bor cevheri yataklarında oynanan emperyalist oyunu da bunların en büyüklerinden birisidir. Bugün otuz iki milyon ve onbes vıl sonra elli milyonluk Türkiyenin telefon pazannda milyarlar ovnar.. ama ne de olsa konu Türkiyenin iç pazarıdır. Oysa Türkirenin bor yatakları bütün dünya piyasasını kapsayacak bir potansiyel taşınıaktadır. Ve karsımızda bulunan Anglo Amerikan kumpanyası da dunyada tekel kurmuş d'evlet büyüklüğiinde bir kapitalist örgüttür. Dünya üretiminin yüzde 90'ı, ve antma sanayiinin vüzde '30'ini bu kumpanya elinde tutar. Boras Consolidated adındaki bu kurumun Amerikada ve Güney Amerikada genis bor cevheri vatakları vardır. Bor cevherinin çafımız dünyasında gittikçe önem kazandığı görülmektedir. Bor ile hidrojen karısımı. petrolden çok enerji vermektedir. Çelik, mensucat, cam, porselen, sabun, çühre. ilâç ve daha birçok sanayi dallannda bor cerherinin önemli yeri vardır. Anglo Amerikan kapitalizminin Türkiyedeki bor cevheri kar«sında tutuma ne olmustur? Herhalde Türkiyenin millî çıkarlannı düşünecek değildir eloğlu.. çeçen yüzyıldan beri Anadoludaki bor cevheri yataklannı hem elinde totmus, hem isletmemistir; Kuzey ve Güney Amerikadaki yatakları değerlendirmiş, dünya piyasasında egemenliğini sürdürmüstür. Bu süre içinde Osmanlı ImparatorluJu yıkılmıs, yerine Cumhuriyet Devleti kurulmus, ama Ankara uyumaya devam etmistir. Nagıl uyumuştnr Ankara? Maden mühendisi kadrosn bulunmıyan, emperyalizmin iktisadi anlamını bilmiyen, çağımıs dünvasının gerisinde kalmış bir yoksul ülkenin gaflet uykusu çok ağırdır. Anglo Amerikan kumpanyası bu ağır nykuyu gördüğünden, 1950 yılında »Anadoluda bor cevherinin tükenmiş olduğu» gerekçesiyle çekilmek istemiştir. Ne var ki, devlet kurumlarımızdakl uzmanlar yetistikçe. Anadoludaki essiz bor yataklannı buldukça yabancı kumpanya tehlikeyi sezmis; Anadoludan çekilmek degil, Anadolnyu kapatmak gerektiğine inanarak politikasını o yöne çevirmistir. Türkiyede boraks üretimine dofrru atılan adımlar Anglo Amerikan kapitalistini telâslandırmı<itır. Vapılan hesaplara göre, Türkiye ilk elde borakstan yılda 100 milyon dolâra kadar ge^r sağlıyabilpcek, dünya piyasasında sözügeçen devlet olacaktır. Bandırmada knrulan devlet fabrikası ile işler büsbütün alevlenmiştir. Kapitalistler, Tfirkivedekl eelismeyi engellemek Için şn düşünceyi yürürlüÇe koymuşlardır : Boraks stratejik bir maddedir, Sovyetlere ve sosyalist ülkelere satılamaz! Simdi manzara sudur : Anelo • Amerikan kapitalisti bir yandan dünya piyasasını elinde bulundurur, öte vandan Türkiyenin, sosyalist ülkelere boraks satmasını önler ve bu volla Anadoludaki kaynaklan körletip Türkiyenin kalkınmacını baltalarken. paravana şirketler eliyle Türkivedeki bütün hor rataklannın imtivazını satın almaya çalısır. Bir D.P.'li ünlü politikacı bu volda vabancılara aracıdir. Komprador iktidarı da eavrimillî politikanın cerçevesinde yabancı kapitalistin hizmetindfdir. «Anayasa sosyalizme kapalıdır> diyenler «miin pazarımız emperyalizme açıktır».politikasını israrla yürütmektedirler. Bunlar Anadoluyu yabancı kapitalizme peşkeş çekenlerdir; gayrimillî politika teztShtarlandır; ve bunlar yabancı kumpanyalarla alınyazılan beraber yazılmış olan Morrison komisyoncularıdır. lâzım Yaz boz tahtası Âsabınıza hâkimseniz Bilmecelerimizden biri Bu da ikinci Mektubumsu Her yerde belli etmemeli dı. Bakan, Müstesar, Müdür, vetki koltuğuna oturan herkes okullarla oynamaktan bir zevk alıyor. Memlekette ınkılâplar yerieşti, demokrasi oturdu, çok partlll rejim benımsendi diyen, fazla nikbin, politikacılara nasıl lnanırsınız? Bütün buniann kökü «eğitim» degil mi? Biz lark lcüsur senedir bu yolda, doğru dürüst bir sistem kurup, daha onu yürütememişiz. Paşanın lâfı da meshur oldu: Haydi cannn sen de... *** kel, bunu 4 bin ton olarak hesaplamaktadır. Hadl, ihtiyacımızın sadece 4 bin tondan ibaret olduğunu kabul edelim. Kahve ithalini elinde tutan Tekel ise senede 2 bin ton getirtiyor. İmdlHlll... Her gittiğimiz yerde, her arznladığımız zaman kahve bulabildiğimize gore, demek ki, üst tarafı, ister re.smi 2 bin ton, ister hakiki 10 bin ton kahve, yurda kaçak olarak ?lrmektedır. Orhan Erinç'in verdiği rakamla ra bakılınca, Hazine aleyhine, bu işten kazanılan gizli paralar, baş döndürücü milyonlan buluyor. Biz onu bir kenara bırakahm. Bu kahve kaçakçılığı ötekilere benzemiyor. Karaborsası maraborsası yok. Dükkânlarda devlet babanın tâyin ettiği fiyatla satılıyor Yani. halkın üiğinl sömürüyorlar da diyemeyiz. Zaten, çok evvel, bir Bakan be Başka bir şeyler lâz.m Düyük Millet Meclisine verilrn ™ bir 5nerge ile yurdnmnzdan «kaçırılan tarihî eserler» meselesi yine günün konusu oldu. Kürsüye çıkan bir çok milletvekilinin sözlerinden, anlıyoruz ki bir defa «tarihî eserlerin kaçınlmakta» olduçu artık berkes tarnfından kabul edilmektedir. Hiç yoktan bu da ryi bir şey. Ştandi. gelelün bu işi önlemenln çareleri îr de ileri kültür dillerinin sözlüklerine bakalım: Bizim Türkçe Sözlük yerine kullanılan Kolej sözlüklerinde ortalama 125.000 söxcük bulunur. 27.000 nerde, 125.000 nerde! Onlark akan bu genelge ile dilde aşınlıklardan sada kolej sözlüklerinden çok geniş sözlükler de ' kuıümasını öğütlemiş, ama kendisi birçok vardır. Fransrzcanın, Almancanın 250.000lik, İnsenin aşırı sayacağı bir dil kuUanmıştır. ¥agillzcenin 450.000'lik sözlükleri örnek olaıak gös281 kelimedir. Bunun 208'i Türkçe, 53'fl yacıdır. Bu, '/• 80 Türkçe demektir ki yazı rii terilebilir. zin bugün ulaştığı "t 15 öz Türkçe ortalaroaBu dülerde bulunan sözcüklerden on binn üstündedir. Bu durum, dili özleştirme akılecesinin karşılığı bizde bnlunmadıgma göre diliın nasıl benimsenmiş ve tutunmuş olduğumiz bunlarla anlatılan kavramları anlatabilmek söz götürmez kanıtıdır. Bakan, akımı önlegücünden yokaun demektir. Bundan dolayıdır ki çabasıyle genelge çıkarıyor; bunda, farkına Türkçeye şimdiki durumu ile «her tülü duygu ve nayarak, akunın getirdiği sözcükleri bol hol duşünceyl bütün incelikleriyie ifade gücüne saanıyor. İşte örnekleri: Gezi? inceleme, güç hip» diyemeyiz. Onu zenginleştirmek, bütün bilirilmesi, sorumluluk, kaUcı, yüzyıl, yararlanlim, teknik ve sanat kavramiannı karşılayacak c, uygulama, yönetici, öğretmen, başan, eglyolda geliştirmek, ileri bir kültür dili düzeyine eğitiraci, ilgi, bilgi, deyim, görevli, özellikle, yükseltmek için daha uzun yıllar çalışmak zosel, kurul (iki tane), önlemek (ikl tane), kurundayız. (ikl tane), yazışma (iki tane), kunım (ikl ı), görev (iki tane), önemli (iki tane), önem tane), öğretim (dört tane). Milli Eğitim Bakanı, bir yandan bu sözcökUIî Eğitim Bakanı dfl akademisinin kurukuUanırken bir yandan «alışılmış ve yerlvişlacağım söyledi. Bir senatör ise Meclis'e, kelimeler yerine ortaya atılmış her uydurma içinde dil enstitüsü de bulunan beş enstitülü ve menin öğretim ve yazışmalara getirilmemesiTürk BUimler Akademisi adlı bir tasan sundu. aşjnlıktan, zorlamadan sakınılmasını» öğntDil akademisi kurulmasından ya da bilimler akaır. Bu, bulanık bir anlatımdır. Hangi sözlere demisi içinde bir dil enstitüsü bulunmasından ılmış ve yerleşmiş gözüyle bakılacak, hanşi Türk O Kurumu kıvanç duyar. Bunu daha önU lere aşın, zorlama ya da uydurma denilecek? ceki yazılarınuzda da belirtmiştik. Bizim kanıölçü verümemiştir. Seyahat, mesuliyet, mumıza göre dil akademisi ile Türk Dil Kurumu ere, ıdareci, muallim, faydalanmak... Alışılbirbirinin yardımcısı olur. Birinin çahşma alanı, 3 ve yerleşmiş sözcükler • eğil miydi ki sayın programı, ya da yetkisi dışında kalan konular, «n bunlar yerine gezi, soruırüuluk, yazışma, ötekinin çalışmalanyle gelişir. Nesnel görüşle etici, öğretmen, yararlanmak... kuUanmıştır? söylenecek söz budur. Önemli olan, kurulacak davramşı birtakım kimseler aşırıcılık ve zorakademiye hangi eğilimdeki kişilerin getirileceta saymaktadırlar. Sonra, genelfede geçen ği, başka bir deyişle akademi üyelerintn nasıl cüklerden birçoğu, tutucularca ileriden beri seçilecegidir. Çünkü dil konusunda görüşleri biriurma» diye damgalanmıştır: önem, kurnl, birine karşı olan iki taraf vardır. Akademi üyeBV, öğretmen, özel, kisisel... gibi. lerini seçmek için kabul edilecek usul, bunların Bu durum da gösteriyor ki «alışılmış, ver yalnız bir görüşü temsil eden kişllerden kurulniş, aşın, zorlama, uydurma» kavramlarının masına elverişli olmamalıdır. Dili özleştirme akırı berkese göre değişir. Kullanılacak ve kulmının karşısında olduklan bUinen kimselerle kuImayacak sözcükler için yuvarlak lâflar ölçiJ rulacak bir akademi tepkj ile karşılanır. Milli naz. Bundan dolayı Bakanın neyi ö£ütlediSiEğitim Bakanının an dili yeren Konya demecinuygulamada nasıl bir yol tutnlacağını kimde dil işine düzen vermek İçin bir dil akademisi kestiremeyecek ve bu genelge hiçbir şeyi dpkurula^açından söz etmesine bakılırsa bu kunıirmevecektir. • , ,,>luşun amacı, istemedlkleri dtl akımıni durdurmak, benimsedlkleri görüşün flstünlüğünü saflamaktı. İşte bu çok tehlikelidir. Akademi, kim1 enelgede üç sakat anlatım vardır ki üzersenin etkisi altında bulnnmayan bağımsn, özerk ' lerinde durulmaya değer. Bakan diyor ki: bir kuruluş ounalı, Uyelerin seçimi de her tflrlü Ortaya atılmış her uydurma kelimenin öğrekaygılan önleyecek bir usule bağlanmalıdır. e ve yazışmaya getirilmemesi uygun görülu da billnmelidir kl akademi, dil sorunlaşrür. nmıza herkesin ağzını bağlayacak bir keBu ne demektir? «Her uydurma kelimenin sinllk getirmez. Onun düşünceleri de eleştirilir. il, ancak kimi uydurma kelimelerin öğretime Sanatçı ve yazar, kalemini; halk, dilini yine seryazışmaya getirilmesi uygun görülmüştür» bestçe kullanır. Akaderniler kabul etraediği halnek değil midir? Böyle şey olur mu? de halkın ya da Ugiiilerin kullanmada direnmeBakanın ikinci sakat anlatımı şudur: si sonucu, sözlüklere geçirilmiş epey sözcük varDilimizin kaynaklarından yararlanılmadan ve dır. Bir örnek verelim: Fransızcada «gemi kara•allarına uyulmadan Uretilen kelime ve cia yı tutmak, uçak yere nmek» anlamlarına gelen ılerde aşmhğa gidildlği bir gerçektir. atterir sözcüğüne benzetüerek son zamanlarda Bu cünileden anlaşıhyor kl aşınlığa gidilme«aya inmek» anlamına bir alunir sözcüğü kullakuralsız kelime üretilmesi boş görülecek. Böynılmaya başlanmıştır. Yeni Petit Larousse'un şey olur mu? 1968 baskısı bu sözcüğü almış, anlamını belirtÜçüncil sakat anlatımı da şu: miş, sonra da şunları yazmıştır: «Bu sözcük BiBütünü ile dilimizde kural dışı uygulamalara limler akademisi ile Fransız Akademisince yanilmemesl uygun görülmüştür. lış sayılmıştır.» Kural dışı uygulamalar bütünü ile değil de parça olsa göz yumulacak demek. Böyle şey T mu? özlerimizi özetleyelim: MUIî Eğitim R a •* enelgede katüamayacağımız bir düşünce kanının genelgesi de, bu genelgedeki ctü' daha vardır: Sayın Bakan dilimizin «her İU duygu ve düşünceyi bütün inceükleriyie şünceleri gerçekleştirmek için kurulacak dil akade gücüne sahip» bulunduğunu söylüyor. Bu demisi de dilimizin özleştirilmesi akımını durrı, hiçbir bilim ve sanat adamı kabul etmez. duramayacaktır. Genelge B Âsabınıza hâkimseniz •••• Dil Akademisi M ürk Dili Dergisi bir sfaıema özel sayısı yayınlamış. Lutfedip bir tane bana göndermişler. Teşekkür ederim ama, ne yalan söy:: ne: liyeyim, sinemanın pek merakuâi ::• Devlet Bakanı Sayın Müftüoğlu olmadığundan, 550 den fazla sahlnun bulduğu ilk rare, dâhiyane de feli, bu kocamanca kitabı okuyamesek de, her halde pek orijlnıl: madım. Diyor ki, Sayın Bakan, «Bundan Yalnız sonunda bir küçfik lugat sonra yurt dışına çıkaeak olanlavar. Gözüm ona takıldı. Dergidfki nn uçak büetlerine her lisandan yazüarda kullanüıp da mânası «Türkiyeden eski eser çılranlması anlaşümıyan kelimeler orada izah suçtur» ibaresi konacaktır.» ediliyor. Hani insanın eski sünnet dügünYanların ne kadar önemli oldulerinde yapıldıgı gibi «oldu da bitgunu bilemiyorum ama, bu keliti maşallah» diye şıkır şıkır oynımelerin çoğu pek eğlenceli. Sineyacağı geliyor. ma ile Ugilenen okuyucuların haberleri var mı, acaba? Belki yokIlâhi Bakan Bey! Yalnız Türkiyeden değil, dünyanın bütün meın tur. Onun için bir kaç tanesini şuracığa alıvereyim. Meselâ «kurgu» leketlerinden, tarihî eser çıkarmak diye bir şey var, «gülüt» var, «dıısuçtur. Bunu da herkes bilir. HPyarkat» var, «çevrinme> var, «olİe kaçakçılar herkesten daha i>i bilir. Zaten bilindiği içindir ki, gu» var, vesaire... bu vasıftaki eserler iki paket siŞimdi siz «oldu olacak şunların gara, yahut, bir çlft papuç gibi ne demek olduğunu da yazsana...». çıkanlmaz da «kaçınhrj» diyeceksüıiz. Yazayım ama, vüıe Her neyse tnşaUah bununla yetinilmez de başka çareler de düşünülür. Yoksa, biz bir yandan biletlere «tarihî eser çıkarmak suçtur» damgasını vururkcn, öte yandan, eloğlu koskoca «Süleymaniye» yi sırtlayıp götürecek! T yanatta bulunmuş, «kaçağı olmusa kahvesiz kalırız» demişti. Şimdi bilnıecemizi tekrarlıyaltm: Kaçakçıhk iyi bir şey midir fena bir şey mi? Kendi hesabıma, ben, kolay k> lay çıkamıyorum bu işin içinden. *** Meklubumsu ooooooo, »zlzim Agasi Şcn, yok. Böyle şey olmaz. Siz ;Plln, Türk Hava Yollan L'mum Miidürlüğünü ele alın. Sonra da (vinı şimdilerde) istifaya kalkın. Elbette kalkacaksınız. Mecbursunuz istifaya. Dilim varsa «çok bile oturdunuz orada» diyeceğim çell. yor. Bir defa nedir bu Türk Hava Yolları? Gerçi bir anonim şirket Şirket olmasına şirket ya, bütün diğer iktisadî devlet teşekküllerınden, pek de farklı blr şey değil. Durum böyle olunca, başına ç»çtiğiniz müessesenin, ilk şartlarından birinin de zarar • etmelr olduğunu, bilmeniz lâzımdı. Zaten T. H. Y. da senelerdenberi bu esa? kaideye nyup, pekâlâ, gidiyordu. Halbuki, siz ne .aptınız? Allrm ettiniz, kallem ettiniz, o çare, bu Y *** Yaz boz •••• • ••• • >•• • ••• • ••• • ••• • ••)• :::: anlamıyacağınızdan korkarım. Uterseniz buyurun, yine meselâ: Duyarkat = cüim tabanı üzerinde jtr alan, ışıga karşı duyarlığı kası. Olgu = Öykülü bir filmin konusunu oluşturan olaylar dizisi. Diğerleri de bunlara benziyor. Dedim ya ben sinemaya düşkün değilim. Merakı olan okuyncolar» bu eseri tavsiye ederim. Tabiî sabırb olmak ve fazla sinirlenmemek şartivle. *** Üç sakat mıiatım sıl olur olmaz vesilelerle çıkıyorsa, Millî Eğitim kararları da her ders yılı, degişik değişik şekillerde gelir, dikilir karşımıza. izim MilU Eğitim kararlar, çıkarüan, Bkanunlanna iklde birlşlerindekl af benziyor. Aflar na ^•••••••«••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••aaaaaa(aaBaa Bilmecelerimizden ;:•; »t| ha H•*• • TEŞEKKÜP tedbir, derken Hava Yollannı 5 milyon lira kâra geçirdiniz. Oldu mu ya? İş evvelâ buradan aksadı. Herkes güzel güzel zarardayken sizin, durup dururken, hem hiç de lüzumu yokken, kâra geçmenizin mânası ne? Anladık, eski bir pilot olarak havacılığın tekniğini mükemmelen bilirsiniz. Anladık, çahşkansınız. Anladık, etrafına şevk veren bir Müdürsünüz. Hepsini anladık da, ah, o kâr yok mu? Bütün işi bozan o. Ne olur, bir de «devlet işletmelerinöe zarar esastır» kaidesini öğrenivcrseydiniz. O zaman her şey tıkırında gidecekti. Tazık, yazık ama, böyle bu. Bir defa alışılmış. Elden ne gelir ki... *** biri Yeni değil, kırk yıldır böyled\r bu. Bakanlık okula girme şartlan der, değiştirir. Çıkma usulü der değiştirir. Okulların açılma tarıhini, tatil tarihıni, durmaz dinlenmez değiştirir. «İmtihan yok te*t var» ve hemen arkasuıdan da «olmadı test kalktı yine imtihan var» der değıştirir. Velhasıl ha babam ha değişir durur, bizim Milli Eğitim kararlan. Âdeta, bir çeşit, sadizm halinı al DA\İŞ YUKDAKUL'un ölümü dolayısiyle cenazeye iştirak eden, mektup, telgraf, telefonla ve bizzat eve kadar gelerek taziyette bulunan sayın dost. akraba ve arkadaşlanmıza candan şükranlarırmzı arz ederiz. Yurdakul ve Başaran Aileleri Cumhuriyet 621 •••• •• •« •••• •• •« • ••• • ««• • •«• :::: M Sonuç S İH: U ::::::ııtn ! • •» • • k I • • *• • • P niMMtafl**" Aylalc Musa emleketimizin bir çok özelliklcri arasında, zaman zaman. Sdeta «millî» diyebileceğimiz bir takım «bilmeceler» çıkıyor ortaya. Meselâ: Denizcilik Bankası var mı, yok ma? Karaköydeki koskocaman biııaya, yahut, gazctelerdeki, radyolardaki Uftnlara bakıp da, hemcncene «elbette var» demeyin. Çüukü işin orası, epeydir. askıda duruyor. Şöyle ki: İş Kanununun sonuna, bu kanunla bağdaşmadığı için, ortadan kaldırılan eski bazı kanunların numaraları da eklenmiş. Numaralar arasına, nasılsa, giren bir tanesi çok mühim: 5842. Zira Denizcilik Bankası bu 5842 numarab kanunla kurulmuştur. Bu kanun, daha tasarı iken, n?relerden, nerelerden geçmemiş. O komisyondan b'i komisyona, a uzmanlar heyetinden bu ozmaniar heyetine, ilgili o Bakanlıktan bu Bakanlığa. Meclisten Senatoya... Her yerde de iyi kabul görmüş. Kimse 5842 nin farkmda değil. Böylece. bizim Denizcilik Ban Eczacı AYSEL BAYB/VKTAR (KARL1OVA) i!e Eczacı ŞEVKET BAVRAKTAB Evlendiler. TurUUk Otel 18 Ocak 1368 RİZE Cumhurivet İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR OPERAS1 G. DONİZETTİ Her yerde beiii etmemeli Himbüs ir senatör, bütün senatörlere rozet verilmesini istiyor. Sabep de şu: «Gittiğimız yerlerde, di yor, bizi kimseler tanımıyor. Sesreterler bile tanımıyor.» Yurdumuzda «bütün senatörlerı illâ tanıyacaksınız» gibüerden bir nizam olmadığına göre, senatöni merakiısı tanır, tarumıyan da ta nımamakta serbesttir. Ancak, herkes tarafından tanmmaları, halk için değil tabii ya kası, üstüste konmuş iskemlelerin kendileri İçin mutlaka liteumîu en üstündekinde otururken, en tltmudur? Hiç zannetmem. taki (yani temeli) çekllmiş bir duBir defa Senatonun verdiği bazı rumda şimdi. kararlara şu veya bu yüzden, siGemilerine. şileplerine, tankcrnırlenen vatandaşlar. rozetindpn lerine bakıyorsunuz, Banka var. tamyacaklan bir senatörü bir köKanuna bakıyorsunuz, böyle bir şede kıstırıp (haydi şöyle söyliyemüessese varmış ama, lâğvedıllim) münakaşaya tutuşurlar. Belmiş. kı tatsızhklar olur. Neme lâzım. her şeye dayanaSonra, biı senatör tamnmazsa, rak, karınca kaderince, Bankanın vine de işleyip gitmesine sükrrt nereye gidecek ve neyi tetkik edecekse, daha iyi gider, ve şüphesiz, meli. daha iyi tetkilt eder. *** B LUCIAD LAMMERMOOR (Opera 4 Perde) Baş Rollerde : Âlis Manukyan Erol Uras Oya Tekin Attila Manizade Dicran Jamgocian • Ozer Sezer Nurhan Ruçhan 23 27 30 3 Ocak 968 Sall Oc&k 968 C. tesi Ocak 968 Salı Şuba< %8 C. tesi Saat 18 de {% 50 Tenzilâth) Saat 21 de Saat 1h de (% 5 Tenzilâth) C Saat 21 de E. KALMAN Buda ikinci hafta B umidir,var:size birbir bilmecem'a daha Kaçakçıhk lyl bir şey fena şey mi? tkide bir yakalanan, mahkemelere, haDaha sonra, senatörlerlmiz ayrı pishanelere sevkolunan kaçakçüara bakıp da, yine hemen «elbette avrı partilere bağlı. Bu partilerin de sevenleri sevmiyenlert, dostlakötü bir şey» demeyin. Bu işte de ı. düşmanlan var. Yani, lnsan, bir tnr tuhaflık var. kere senatör olarak tanınınca, herŞöyle kl: Alalım kahveyi. Arka kes tarafından elinin öpüleceginı daşımız Orhan Erinç, hafta İçinde sanmamalı. Cumhuriyet'te çok ilgl çekid bir Senatörlere rozet verilir ml vetetklk serisi yayırüadı. Bu yazılardan Öğreniyorua kı rilmeı mi, bilmem ama, diyeceğim, verilse bile çogu zaman onu, TUrkiyenin hakikl kahve ihtiyBcı ÇARDAŞ FÜRSTİN (Operet 3 Perde) Bas Rollerde : L. Demiriş N. Yalçın F. Karakaya İ. Ünlüer R. K. Ardnman S. Akarsu Ö. Özmaııav M. Manizade Ö. Sezer Ö. Sabar S. Anmen S. Öıtürk V. Akbabagil N. Nenizhan 1'. Pamukbercl K. Boyacı 25 Ocak 968 Perşembe Saat 21 de 1 Şubat 968 Perşembe Saat 21 de BİLETLER TEPEBAŞI OPERA GTŞESİNDEN SATIŞA ÇTKARn.imSTTR (44 79 58) ^TAKSITUEAVRUPA stcymıi Istıklâl Cad.87/5.Lâle Sınsması üstüBeyoğlu ^ ^ ĞÜ REKLÂM TURİZM.Tel: 44 18 37X. 49 46 72 sHSK Reklâmcıük: 237/635 KAYIP Befikt«| Ku Uaesınden aidığım pasomu kaybettim. Hü RiNG GEZiLERi Alüminyum Levha ve Profii Alınacaktır Son teklif verme tarihi 16.2.1968 akşamma kadardır. Şartnamesi Malzeme Müdürlüğu veznesinden temin edilebilir. Dosya No: 967/3083 DENİZCİLİK BANKAS1 T.A.O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle