23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFEDÖRT 17 Ocak 1968 CTTMHTTRÎYET için ve Üçüncü Selım ıçm iki ayn etüd yapmıştır. Zaman zaman Radyoevine gelir, Itri, Zaharya, Dede ve Hacı Arif Beyi dinlemek için saatlerce cfiskotek odalannda veya stüdyolarda beklerdi Son zamanlarda Zaharya için hazırlayacağı bir makaleye ilham ve malzeme toplamak üzere bu büyük bestecınin bütün eserlerini birkaç defa basmdan sonuna kadar sabırla dinledığini bilirim Hamdi onları dinlerken tarih ıçınde sanki dü=<;el bir geziye çıkıyor, Osmanlı tarıhinin inis ve çıkışlannı, zafer ve yenileilerini, o çaglar içindeki uvgarlıgımızın siirde, mimaride, hat ve tezvmattaki paralel'.erini bir bir o bestelerde, o nağmelerrfe buluvor. notlar ahvor. tahliller vapıvor. bır eercee' vakalavıp sezer gibi oldu mu bir çocuk gibi sevinivcır. fakat sırlarlnı saklavan eski garip bır simyaeer gıbı. hiçbır ÇPV sövlemeden geldiği eıbi ^essızce studyolan terk edivordu. Divan ve Tanzimat Edebiyatlarını yakından tanıyor ve biliyor, iakat halk şiirimize pek iltif at etmiyordu Yazon: BAKI SUHA EDIBOGLU ağacıdır. Hıç şuphesız şıırınm ayn bir tadı, bir kokusu vardır. Kelimecidir. Çok sevdiği bazı kelimeleri sık sık kullanır ve bu yuzden şiirleri birbirine çok benzer. Yahya Kemal'i çok sevdiğinden olacak, heceye bir aruz ınzibatı getirmıstir. özellikle «Bursa'da Zaman» siıri bu düsüncemizi ispatlayan kuvvetli bir örnektir. Ne yazık ki Hamdi, büyük bir «air oimak isterdı. Tıpkl o da Ahmet Haşim gibi çok kuvvetli bir nâsir olduğunun farkında değildi. Veyahut nesri hafıf gorduğii için siinn kapısını zorluyor, kendisine şair değıl de nâsır denmesinden korkuyordu. Çünku Hamdi. guzel sanat dalları arasında eski Yunan'dan ben en büyük, en ölıimsüz ve en guç sanatın «siir» olduğu kanısında idi. Uzun yı'.iar okuyucusuna kesın bir bilgi vermemek amacı ıle şıır kitabı yayınlamatfı. Fakat ölümünden birkaç yıl once üui yazıya daha çuk emek ve zaman ayınp pek seyrek ?iir yazdığı ve belki de bu alandakı gücünün zamanla tükendığini hissettiği için «Şnrler» adlı bir şiir kitabı yayınladı. Ahmet Hamdi, etrafında geniş bir dost, öğrenci ve hayran çevresi bulunmasına ragmen yalnız adamdı. Hiç evlenmemisti. Daıma sıcak bir yuvanın hasretini çeker, sık sık âsık olur. Âsık olduğu hanımlara uzun uzun mektuplar yazar, bunlann pek çoeunu âşık olduğu hanımlara göndermek cesaretinı kendmde bulamaz, bazen de bir o*elikanlı ataklığı ıçınde kahramanlasır, hemen postaneye kosardı. Bırkaçını bana okuduğu bu mektuplar cıdden çok güzel şeylerdi. Hamdi'de ne zaman başladığını bilemediğim bır Türk Sanat Müziği sevgisı vardı. Klâsik musikimizin bütün ustalarını tanıyor, eserlerini zevkle dinlıyordu. Hamamizade tsmail Dede AHMET HAMDİ TANPINAR Ksklden Beyoğlu'nda «Moskoa Pastanesı» dıye bır yer varı. Tüneldeki Markız ve Löbon 'astanelerinden sonra edip ve airlerin özellikle akşam ustleri, eceleri re gece yarısından sont toplandıklan. konusup tartıçklan bu çayhanı gabahçı idi. J37 »ubatıncfa sisli puslu bir avada aksamüstü Beyoğlu'ndan eçerken bir çay içraek üzere [oskova'ya daldım. Beyaz Rus adınlanmn idare ettiği bu loş ıkat çok temiz bir ev içi gibi cak ve samiml yerde herkes endini rahat hisseder, karnını oyurur, çayını kahvesini içer, itabını okur, yazısını yazardı. ıpkı Paris kahveleri gibi. O aksam içeri girip pencerenin anındaki masalardan bîrinde »ıik çayımı yudumlarken arka ıraftaki köşeden Sçina sesler uymaya başladım. Baktım Cait Sıtkı ile Ahmet Muhip müakasa ediyorlardı. Aynı masaı onlarla beraber oturan birisl ardı. Okumakta olduğu Nouelle Littiraire gazetesini çarşaf Ibi açtığı için yüzünü göremiordum. Cahid'in daveti üzerie masalanna gittim. Münakaşaa kansmadan gazetesine dalıış olan ufak yapıh, kırk yaşlanda gösteren adamı Cahit, di:ne dokunarak, bana tanıttt : Ahmet Hamdi.. Cahidin de, Muhib'in de kenisine yan hoca, yan arkadaş aısı hissedilir bir saygılan varı. Ahmet Hamdi benimle fazla ilgilenmedi. Nezaketle birikı sual sordu, o kadar.. Fakat bır ara Cahit'ten Antalyah olduğumu öğrenince «Ya öyle mi?» diye yamma sokuldu. Çünkü gençlik ve öğrencilik yıllarınm bır kısmı Antalya'da geçmişti. Bu soğuk kıs gününde birdenbire Antalya'yı hatırladı. Sıcak portakal bahçeleri, çağlayanlar, güvercin mağarası, masmavi dağlar ve denizler... Ah! dedı. Şimdi Antalya'da olsaydık. Ve benim yasım 17 olsaydı... Derhal mektepten kaçar, lahile gider, bir kayanın üzerine oturur, sevdiğim kızı ö"üfünürdüm. Meltem rüzgârlarına karşı gözlerimin yaşı kururdu. Hamdi'yi birdenbire bir Güney sıcaklığı içinde sevdim. Gamlı yüzündeki hatlar hemen değışti. Onu güzel bir tesadufün hemen karşıma çıkardığı bir hemşehri, bir ağabey gibi kucaklamak istedim. Ikimiz de garip bir hassasiyetin içine girmiştik. Ona bir zamanlar, Ankara'da hoca iken pek yakısıkh olmadığı ve üstiine bafina da pek bakmadığı için «Kırtipil Hamdi» demelerini hatırladım. Şimdi karsımdaki adam hiç de çirkin değıl, bılâkis kıvrık kirpikleri, mânalı ağzı, taranmamış dalgalı saçlanyla güzel bile sayıhrdı. Boyu kısa, hafıfce kamburu vardı. Veyahut öne doğru eğik yürüyordu. Bu ilk tanısma ve buluşmadan sonra Ahmet Hamdi ile aramızdaki bir hayli yaş farkına rağmen • arkadaş olduk. O zamanlar Güzel Sanatlar Akademisi'nde Estetik hocası idi. Ya ben ara sıra Akademi'ye gidiyortfum, yahut Cumhunyet Gazetesine o g'eliyor, zaman zaman da Yahya Kemal'ın meclisinde buluşuyorduk. Koltuğunun altında daima kitap tasırdı. Okuduğu kitabı herkes gormesin veyahut gdsteriş yaptığını sanmasınlar diye ciltleri bir gazetenin arasına kor, koltuğunun altına öyle yerleştirirdi. Çoğunlukla Rimbaud, Stephane Mallarme', Paul Valery ve Baudlaire'i yanından ayırmazdı. Bu çairleri çok iyi biliyor, bazen dakıkalarca ezbere onlardan siirler okuyabiliyordu. Edebiyat hocalığından gelcfiğı için Divan, Tanzimat Edebiyatlannı da yakından tanıyor ve bıliyor, fakat halk sıirımıze pek o kadar iltifat etmiyordu. Ancak Yunuı Emre'ye ayrı bir kıymet veriyordu. Zaten Ahmet Hamdi'nin zevki folklor'a açık değildi. Yahya Kemal'in, çoğunlukla yukarda adlannı saydığım Fransız »airlerinin hissedilir derecede etkisinde kaldığı için Ahmet Kudsi gibi, Necıp Fazıl gibi folklor alanına dalmıyor, belki <fe halk ozanlarımızı okuyup sevmeğe vakit bulatnıyordu. Ama bu konuda benim kanım odur ki, Hamdi folklor'u sevmiyordu. Kır çiçeklerinden ziyade imbiklerden geçmiş şehir esanslarını koklamayı seviyor, şiirde sereserpelik yerine disiplini ve ozel bır istıfı arıyordu. Şıirlenne dikkat edilecek olursa çoğunlukla kullanılan vezinlerden kaçmış, bunları kullansa bile bambaşka bır ahenk CAHİT SITKI TARANCI 123456789 AHMET HAMDİ TANPINAR ve eda yaratmasını bilmiştır. Sırf bu yuzden şiirin disiplinine girmeyen düşünce ve duygulannı tfüz yazıya dökmüş ve boyle yapmakla da Türk nesrine buyük bir hizmette bulunmus Batılı anlamda renkli, zengın ve bütün fıkır mensurları pırı). pırıl yanan yeni bır Turk nesri yaratmıştır. Sağlığında yüzune veya arkasından soylemeğe cesaret edemediğim kesinle^miş bir kanımı $imdı soyliyeceğım için uzgunum: Ulu bır çınara benzeyen nâsır Ahmet Hamdi'nin yanında şaır Ahmet Hamdi nefıs kokulu fakat küçük bır leylâk 7 «Boyca fazlalaş'» karşüıgı blr YUKARIDAN AŞAGlYA: 1 Yurdumuzıın güney bölg? emir, yer sarsıntılarından sonra sindekl yüksek sıradağlar. 2 çevredekı topraklarda meydana ge buyük yarıklara verilen ad Çevrilince eskl Hind dinlertnden len (coğrafya teıv blrüıln liderinln adı belirlr, M 2 3 4 5 6 7 8 9 mi). 8 Bır *e derecesl düşük yerlerde derhal kendini gösteren. 3 Blr çeşlt gosterılen plâmide rahatsızlığı (tıp terinü). 4 nı, hakaret edıl Birine akıl danışıp ona göre mek lstenıleniehareket eden (iki söz), nota. 5 re çekılen. 9 «tmtlhana girmek üzere teşrlf Tersı «goruşme et!» anlamına iki sözlü bir emır. yerı ve zaman:» 6 Belimizin kenarlarındaki Kemâııasına ulusmlklere verilen 8d:n İki başı, ter Dlinkfl balmaranıo lararası bir tesi gelir sağlayan bina grupudur. dlTmls sekll rim. SOLDAN SAĞA: 1 Eskiden tüyü kalem gibi kullanılarak yazı 5razmaya yarayan parlak renkli hindıden çok büyük kanatlı süs hayvanlanndan (iki söz). 2 «Hücresi fazla olmıyan konut» anlamına üç söz. 3 Kundura yüzü yapmakta kul lanılan parlak derilerden, çevrılin ce «bağırsaklar» mânasına eski dildeki bir tıp terimi belirir. 4 Göçebe çadırlan (çogul), isim. 5 CManın tepemiz yönündekl kısmını örten parça ve memurlann en yüksek maaş derecesirü belirten söz. 6 «Tersı modern ve şık deniz gezinti motörü ele geçır» karşılığı ıkl sorlü blr enr.rdir, bir edat. 7 Göz (eski »rim), bir erkek adı. 8 Blr kadın adı, dert ve üzüntU Içindeiilerin tekrarladıklan sözlerden. 9 «Oh ne hoş sıcak mevsim!» karşUıgı İki söz. • 1 < [Tj T| 2 T •x B | < X BTx~ • X 1 2 | |i f ?\ t | / | X X N Dişi Bond T 3 X \ 2 MODESTY BLAISE • + rn İSTAN BUL 06 25 06.30 07 00 07 05 07 30 07.45 07 50 08 00 0815 08 45 09 00 Acılı» Droeram Günavdın I Kove haberler Gunavdın II Haberler ve hava durumu Istanbulda bueıln Ilânlar ve hafif müzik Hafıf Batı müziii Beraber ve ıolo sarkılaf Fehml Epe orkestrası K. Karasulevmanoeludan türkulcr 0915 Vıvolonsel •ololan 09 30 Saz eserierl 09 40 Ev icin 10 00( Ara haberler 10.05 Pivano toloları 10.20 Sabıte Turdan sarkılar 10.40 Arkası varın 11.00 Sabah konaeri 11.45 S. Fiılzden sarkılar 12.00 Ara haberler. Ilânlar 1210 A. Gurkandan turkuler 12.25 Kücuk orkestra 12.40 T. Kormandan (arkılar 13.00 Habtrler ve R.G. de bueun 13.15 Soliatler cecıdi 13 30 Reklâm Droaramları 14.00 Orhan Avsar orkettraıı 14.15 Saz eserleri 14 30 H Oylumdan turküler 14.45 Faruk Akel orkestrau 15.00 Ara haberler 15 05 M.Satvasardan «arkılar 15.20 Radvo vavhlar tooluluiu 15 40 Klâslk Batı müzia 16.00 Okul radvoıu 17.00 Ara haberler 17.05 Kiime iaslı 17.30 Kov odası 17.50 Reklâm Droeramları 19.00 Haberler ve hava durumu 19 35 B. Dikencikten sarkılar 19.50 Atle sohbeti 20.00 Yurdun sesi 20 30 Kentimizde tlvatro 21.00 24 saatin olavları. Uanlar 21.10 Oda muziei 21 40 M. ToDerden sarkılar 22.00 Reklâm Droeranüarı 22 45 Raberler 23 00 Plâklar arasında 24.00 Kaoanı»: ISTAXBUL IL RADYOSU 16.55 Acılıs ve Dromam 17 00 Diskotegımizden 17.30 Kücuk konser 18.00 Genclere muzık 18 30 Senfonık müzik 19.00 Hafıf muzık 19 30 Aksam konseri 2015 Genclerie beraber 21.00 OneraUrdan secmeler 21 45 Hafıf muzik 22.00 Gece konseri 23 00 Caz muzıei 23 30 Bır şarkıcı 24 00 Hafif Batı muziei 01 00 ProEram ve kaDanıı DÜNKÜ BULMACANIH HALLEDILMIŞ ŞEKJJ NASIL HALLEDtLECEK Ynkandakl rakamlı balmacudu «adeee 4 Une anahtar (ipuca) ve 8 Ume SODUÇ vardır. Boş kalan < Z karenio tçine 1 den 9 a kadar aytuo birer rakam koyarak ve luplama, ç»rpm«. çıkartma, böhne içaretlerine dikkat ederck ı«ldan taf> ve Tukandaa asmğiya bnlmarada göstprileD sonuçtan bu! .uz Bü«n Taktinlıl aür anM, bof vaktinlsi IKMÇ» geçirmls olorsnnuz 1 Garth W1LLIAM SAROYAN 11 «Tabii. Oraya. başka istediğünir bir yere. «Champagne Room'a bile gidip seninle şampanya içebiliriz, belki daha da iyi olur «enin için; neresini canın istiyorsa, orasını löyle.» «Sana birşey diyeyim mi, am* alay etmiyeceksin.» • Hayır, söyle.» «Ölmekten son günlerde çok korkar oldum. Zaman dediğimiz şey oyle çabuk geçiyor ki. Bir türlü yetişemiyorum. Benim için oyun degll artdc Gittikçe yaşlanıyorum, umudumu da kaybediyonım bir yandan. Sonra da seni böyle bir yerde gönnek... dokunuyor bana.» «Boş ver, aldırma. Sen en iyislni yapıyorsun, ben de gönlümün istediğini.» Vakit geçirmekten korkarcasına odadan pktılar. «El Morocco.nun kapıcısı onlan görür görmez sırıtü, «dıyla sanıyla selâm verdi; şefganon, <Şek« rim, Laura'cım» dedi, Laura da onu Charle» diy» çağırdı hep. Garsonun da ağzı kulaklanndaydı. Çev redeki masalardan selâmlar aiındı, verildi. •Şaropanya mampanya istemez,» dedi Laura. «Şayet aklımıza eser gönlümüz çekerse, par«m çıkışmaz diye kaygılanma, ben hesabı imzalanm olur biter.» «Nerde ne içersam parasını tıkır tüur oderun.» «Burda da nu yani? New York'ta da mı demek ıstiyorum.» «Onemli değil. Sen daha dünyaya yeni geldiğinde ben New York'a ayak bastıydım.» «Düşün hele. Sen onyedi yaşındasın. ben d« New York şehrinde daha yeni dünyaya geliyorum. Ne güzel. Arada üç bin millik bir uzaklık. Kimin akhna gelir ki bir gün evleneceğiz, çoluk çocuk »• hibi olacağız ikımiz, değil mi?» •Kimsenin.» Garsona işaret etti. • Bır şişe şampanya lutfen. Yalnız |i|eyi masaya getirmeden açıver, gürültüsünden hazzetmiyorum.» Az sonra garson gümüs bir kova içinde kocaman bir şişeyle geldi. Kadehleh vokujturdular. Yep: «Şimdi nas'sın bakalım?» diye sordu. • HârLka.» «Bu yer, bu sampanya öyle mi?» «Ah, evet. inanasım gelmiyor biç.» «Pırıl pırıl değil mi herşey?» «Evet, evet.» «Hakhsuı.» «Eminim, eminim. öbür yerler bana göre değil. Burasını seviyorum, buradaki insanlan. böyle oturup konuşmayı seviyorum. Hiç olmazsa biç bir zaman gerçek değil.» «Haklısuı fakat, epeyi pahalı da.» «Ucuz şeyler de çok kere pahalıdır. Ama gönül eğlemez onlar.» «Boşu boşuna insanın zamanını da alır^ «Bir başına oturmuşsun, elin ;akağmda, zamanını alsa n'olur, almasa n'olur! Herjey gerçektir o anda, herşey dokunur insana.» «Haklısın.» «Gerçeklerden nefret ediyorum, bu da bir gerçek sözgelişi; yalnızlık gibi, acı çekmek gibi.» «Mümkün. Su an kendimle ilgili hiç bir şeye al dırdığım yok. Hoşuma gidiyor ya. bana göre değil.» «Zor şeyler istiyorsun.» •Çetin olan onlar.» «Sen istiyorsun asılj «Ben istiyorum diye degil. Herjey öyle.. «Sevmiyorum öyle jeyleri.» •Bilirim. Bana çocuklardan tözetsene.» «lyiler ikisi dej «Düste gibiler ikisi de. Herkes öyla diyor. Ger«Gerçekteu mi?» çekten iyiler. yalnız dü» hayatı yaşıyorlar.» «Haklısın, gözünde fazla büyütme onları, normal cocuklar iste.» DÜNYAJ)A BİR GÜN OGLEDEH SOKRfl • Çevlrtn: T A R I K D U R S U N K. «Evet, tabii.» •Gülmek nedir, eğlence nedir unuttum onlartn yüzünden.» «Dogru. Elsa ne kadarlığına gitti Avrupaya?» •Yıllığına, ya da bir günlüğüne. Bakarsın yaruı çıkagelir. Bilmiyorum.» «Sonra n'olacak?» «Bilmiyorum.» «San Francisco'daki ev ne güzeldi. Şimdi n'oldu aersin » «Bilmiyorum.» «Bilen birini de dinlemek i|ine gelmez tabii.» «Kimi yani?» «Beni. Ne güzel, ne büyük bir evdi o. Ajkla doluydu içi, öyle bir evin yeryüzünde bir eşi daha yoktur.» «Sen öyle bil yine. ben de kendi bildiğim gibi bileyim.» «Bu hep böyle mi gidecek demek isüyorsun?» «Ne dememi bekliyorsun? Al çocukları, topla San Francisco'ya dön, ben de New York'ta kalayım dememi mi?» «Hayır. Kafiyen. Ne kendim için, ne de onlar için böyle bir şey dediğim yok sana. Burada, şu anda kendi adına diledifin herşeyi söyleyebilirsin» «îvl öyleyse, New Yorkta kalmak istiyorum.» «Pekâlâ.» «San Prancisco'daki evi kötülpmiyomm. Güzel bir evdi. Van koca evde dilediği gibi at koşturuvordu, Rosey için koca bir yatak odası vardı, banyosu, manyosu. herşeyiyı^ güzel bir evdi. Ben o evde değil, dünyadan nefret ediyorum.» •O ev bomboş şimdi. Kısa bir süre için kalktım buraya geldim, sonra yeni baştan o eve döneceğım yine.» •Seni engelleyen yok ki.» «O ev çocuklara ait Onlar için satın aldım, parasını onlar adına ödüyorum. Kendi başlarına bir evleri olsun istedimdi.» «Ben bir kere de kendi şansımı denemek istiyorum.» «Farkındayım.» «N'apmamı istiyorsun yâni? Kukumav kusu gl bi San Francisco'da bir basıma mı otııımahyım7«Oturma, hayır, kalk, yürü. ne geliyorsa akiına onlan yap. neb'leyim ben. Zaten hep kendi kafana göre hareket ettin. Az öncesi bile. Telefon ettin bana. çocuklarla ilgili bir konuşma yapalım dedin, ben de kalktım buraya geldim.» «îkisi de iyiler iste.» •Eh. konusacaklarımızı bitirdik öyleyse.» «Cıldırdın mı yoksa?» «Hayır, çıldırmadım.» •Pekâlâ, nasıl istiyorsan öyle olsun.» «Uzun bir süredir kızmıyorum, sinirlenmeyi bıraktım artık.» Kadehinı doldurdu, sonra Laura'nmkini de. «Derdin günün benim küçük, zavalb bır karın olmamdı» dedi Laura. «Çok isterdim, evet.» «tçte olmadım. olamadım çünkü.» «Eh. nihayet sen de muradına erdin. Broadway'de bir oyunda rol aldın. Üç yıl içinde kavuşacağına kavuştun.» «Hemcn yüreğinl bozma. Söyledim ya sana, kü çücük bir rol benimkisi, üstelik oyun da berbat mı berbat.» «Bu yuzden cocuklar çingeneler gibi göçebe ha yatı sürüyorlar. 0nun bunun evınde, mısafır odala rında yatıp kalkıyorlar.» «Onun bunun değil, halamın evi nihayet Hem bana, hem çocuklara çok ıyı davrandı doğrusu • «Herkes sana karşı iyi davranır. ihtıyacm var da ondan. Van New York'ta oturmak ıstemıvor, Kitty Delmonico her gefuşinde çocuğu alıp alıp maç lara götürüyor. VanT New York diye başka bırşeyin ilgilendirdigi yok Rosey, bir başına kalrmş ne arıyan var, ne soran çocufu.» «Çocuklan alıp San Francisco'ya götüremezsin.» •Tabii götur»ıneııı (,'unkn çocuklanrm analarıyla birlikte istemişimdır heı zampn . Tiffffany Jones TIFFAHY JONES Tl'PPAMV. \ âiJTÜ^J INKJI1 Giğt sçıJ re i ^ ^ CıMI 5.UİC A Ş1MD1... .. yJT* Ü Halis Halis Halis Halis Halis Halis Halis Halis Halis £ A N K A R A ACI BIR KAYIP Sultan Azlz'in kâhyası merhum Şevket Beyin torunu, eski hariciyecilerden merhum Hüseyın Süreyya Beyin ve Sabiha Hanımın kerimesl, merhum Seyfeddin Kâhyaoglu'nun refikası, Bcdıa Seser Rabıa Kozluca, Emel Özel. Ezel Ak»u. GaUp KShyaoğlu'nun kıymetli anneleri, Reşat, Seser. Neclp Özel. Temel Kozluca, Mehmet Ezel Aksu, Firdevs Kâhyaoğlu'nun kayınvaldeleri, İzzet Tanaçan ve Yılmaz Uğurlu'nun büyuk kayınvaldeleri Yıldız Tanaçan, Günay Uğurlu. Aylâ, Isın. Ayfer Seıer, Nilüfer Ö»l, Cenan Öıel. Hakan Ak«u. Seyfettln Kâhyaog lu, Sinan Kahyaoğlu. Hale Balkıs ve I?ık Ogurlu'nun s«vgili anneanne ve babaanneleri, Halis FIRÇALARI 1968 Senesinde yine önöer. Türkiyede ilk defa otomatik makineierle imâl edilen Sanayi çelik tel fırçalarınıda yerli mal'in bir iftiharı olarak takdim eder. 1968 senesinde HALİS fırçalarının yeniliklerini bekleyiniz HALİS fırçaları yeni senede bol çeşit ve üstün kaliteteri ile tercih edilen yeğane fırçalardır. I f 06 25 06 30 07.00 07 05 07.30 07.45 08.00 08 10 08 40 09.00 09 20 09.35 09 55 10.00 11.00 11.05 11.25 1155 12.00 12.15 12.30 13.00 13.15 13.30 14.00 14.15 14.35 14.55 15.00 16.00 16.15 16 35 16 55 17.00 17.30 17 50 19.00 19 35 19.50 19 55 20.10 20^0 20.45 21.00 21.10 21.30 22.00 22.05 22.45 33.00 2> ii 24 00 ZEHRA KÂHYAOĞLU Hanımefendi 15.1.19OT Pazartesl gOnü Hakkın r«hmetin« kavusmujtur. Cenazesl 17.1.1968 Carşamba günü (tnıgün) öğle namazını müteakıp SI5Iİ eamiinden kaldırılarak Edimekapı Sehltllgine defnedlle c»ktir. Mevil rahraet eyle«in. Not: Çelenk cenderllmanesi rlca olurıur. Yeni AJanı 183509 \l BlRLEŞlK FIRÇA SANAYİI Süreyya fitamal Op Orolol TaJulm Sıraaelvtltt 109/4 r.ı tA m u D O K I O R tlalis Halis Halis Halis Halis Halis Halis Halis Halis Acılıs. Droeram Gunavdın I Kove haberler Gunavdın II Haberler ve hava durumu Sabah müzitl Ankarada bueün Her telden Y. Avhandan turküler Besin Beslenme Sabah konseri Arkası varın Ara haberler. Ilânlar Okul radvosu Hafif müzik G.Gökselden sarkılar Konser saati Ara haberler. ilanlar NTüfekciden türktıler Kıbrıs saati M Sevran ve F. Kozinolludan sarkılar Haberler ve R.G. de bueün Hafif müzik Reklâm Drosramlan H. Tasandan turküler G. Sövlerden sarkılar Albümlerden secmeler Ara haberler Uanlar Okul radvosu N. Mercanlıdan turküler M ToDerden sarkılar Plâklar arasında Ara haberler. Uanlar Yurttan sesler KÖT odası Reklâm Droaraznları Haberler ve hava durumu M. Türüneden turküler Uykudan once Silâhh Kuvvetler saaü G. Akından sarkılar SDor dereisi Kücük konser 24 taatin olavları. ilânlar Nasıl bövle oidular? Erkekler T sarkılar Hafif müzik TBMM saati Haberler Konscr lalunundan G*cc varııınsı dotru Kınımı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle