29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE ALTI 12 Eylül 1967 CUMHURÎYET Haberler ""•••!««••«>•»' Haluk Ouartcal Yeşilin bütün tonlarını bulabilirsiniz GIRESUN Gıresunu biz iındık beldesi olarak tanınz. Hattâ şarkılanmız dahi şöyle başlar: «Giresnnda kayıklar, kızlar fındık avıklar..» Halbuki Giresun kelimesinin menşeı cCerasus» dur, yani «kiTaz» demektir. Bu nasıl olmuştur ve nedendir? Bu sorunun cevabı kolay verilemez; zira Giresun'da her şey yetişir de kiraz yetişmez... Giresun'un asıl ismi «Yeşü Giresun» dur. Yeşilin bütun tonlan oradadır. Meselâ bir cKulakkaya» denilen sayfiye yeri vardir, yeşil'in bütün renkleri doya doya seyrediHr. Buz gibi suları, tertemiz havası ile de Giresun'un yaylasıdır! Yaz aylarının bunaltıcı günlerinde herkes oraya koşar. Sahillerini, kilometrelerce devam eden tabiî plâjlar çevreler. Turizm geniş mânasiyle henüz adımını atmamıştır Giresun'a. Karadenizin, kaptanların d'eyimi ile, iki limanı vardır: «Temmuz Ağustos». Ancak bu aylard'a deniz fevkalâde güzel ve sakindir. Şimdi şu günlerde dalgalar kayalıklara çarpıp geri dönmekteöir. îşte tam av tnevsimi başlamıştır artık buralarda. Rusya üzerinden kopup gelen sert rüzgârların öne kattığı «bıldırcın» lar fındık ağaçlannın diplerinde elle toplanacak kadar yorgun, baygın yatmaktadır. Giresun'a vapurla Hopa sürat postaları ile îstanbuldan salı ve perşembe günleri gidilir. Fiatlar 313 188 TL. arasıntfadır. Ayrıca Samsun ve O rdudau devajnlı otobüs ir. tibatı vardır. Istanbul Samsun T51 km., Ankara Samsun 425 km. dir. Ordu Giresun arası 49 km. dir. Otel durumu ise «Güvenli Oteli», «Kristal Palas», «Emek Palas» ve «Konak Oteli» en iyi olan yerierdir. Ne yenir? diye sorulacak sorunun cevabı tabii ki başta «fintfuk» ve sonra cbaluk» gelecektir. Fındıkh tel kadayıfı ve tereyağlı, kâğıtta pişirilen «barbun» en başta gelenlerdir. Glıesun'nn nmamî görünüşü Turizm mevsiminde trafik nif zamlan altüst olan şehirlerin basında Roma gelmektedir. Rcslm, iinlü «Piazza Barberini» meydanının tıklnn, tıklun halini gösteriyor! Roma'nın hali 0 Dünyanın her yerinde 1968 turizm gezi plânlarının ilânı için 2 ay süre katümıştır. Tür kiye'ye turist yollamak isteyen acenteler gerek yazı ile, gerekse bizzat müracaat ed«rek 1968 otel fıatlannı talep etmektedirler. Türkıye ne Bakanlık olarak, ne de müstakil müteşebbisler henüz böyle bir fiat tesbiti yapmamış bulunmaktadır. # Japon turizm teşküâtı turirtlerin Japon ev hayatını çok merak ettiklerini düşünerek bu aydan itıbaren «Ev zıyaret sistemi» düzenlemiştir. Örf ve âdetlerine göre, ev hayatı kapalı olan Japonlar memlekete turist sağlayacak böyle bir kararı olumlu karşılamışlar ve lisan bilen aileleri z i y a r e t ç i kabul edeceklerini ügililere bildirmişlerdir. Ev ziyareti yapacak yabancılar 19.30 dan sonra evlere gidecek ve Japonlarla birkaç saat geçıreceklerdir. Japon turizm teşkilâtı «JNTO» bürolarına binlerce turist muracaatla yazıhnıs ve ziyaret giinlerini beklemektedirler. 0 Japon turist otobüslerine yolcuların oturacağı koltuklar yanına birer kulaklık konulmuştur. Turistler teyp sistemi ile gezi sırasında verılen bilgileri 11 lisanda takip edebilmektedirler. Turistin yapacağı; koltuğun kenarındaki düğmeyi istediği lisanın üstü ne getirmek ve sonra kulaklığı takmaktan ibarettir. # Turistler gezdıkleri şehirlerin kusbakışı manzarasına son senelerde buyuk ilgi göstermektedirler. Bu görüş turızm de ilerlemiş memleketleri sehır üstü turları yapan kuçuk turist uçaklan fılosu kur raaya itmektedir. Italya bu konuda en ileri durumda bulunmaktadır. Halen Italyada mevcut 1397 bu tıp uçaklardan 723 tanesi turistik turlar yapmaktadırlar. Ayrıca, mev cut 58 özel helikopterin 13 tanesi gene tur hizmetine verılmiştir. 0 Avustralyanın dış ülkelerde yapmakta olduğu propoganda bu memlekete işçi ve mu hacirler yanı sıra turizm hareketi de yaratmıştır. îtalyan «Lyod Triestino» vapur şirketi Ağustostan itibaren Trieste Avustralya muntazam vapur hattını açmıştır. Yolcu durumu henüz tam ayarlanmadığından bu hatta mirt tip yani hem yolcu, hem yük taşıyan gemiler konmustur. # Isviçre civar memleketlerde artan turist avı faalıyetine paralel olarak bir takım çalısmalar yapmaktadır. Bu arada beatnikler dışında genç turistlerin çok kere orta yastakilerden daha fazla döviz bıraktıkları tesbit edilmiş ve şöyle bir slogan bulunmus' tUf: «Türist Isviçrede ' kfral dir; talebe olsa bile!.» Ayrıca, Zürich Turist Ofisi talebelere bedava Fondue (içki ve eritilmiş peynirle yapılan bir yemek) partileri vermekte, şehir turlarını yarı fiata yaptırmaktadır Psikologların çözüm aradığı yeni bir sorun HiPPi'ler Amerika'da Beatnik'lerin yerini, yine kendilerinden türeyen, Hippi'Ier aldı. Âsi gençlik knşaklan çoğaldıkça psikologlarla pedagoglann inceleme ve çözümlemeleri de çoğalıyor, tabii Amerikan Psikanalizm Akademisi'nin eski müdürii, Northwestem Üniversitesi Psikiyatr Fakültesi'nin şimdiki ek rektöni, nöroloji ve psikiyatri profesörü Dr. Jules Masserman, meslekî bakımından, âsi gençlerle devamb temastadır. Son günlerde, bu bilim adamı öncmli bir açıklam^vla genel dikkati yenidcn bu konuya çekti. 12 Eylul 1928 tarihli Cumhuriyet'ten 3 çeşit Beatnik var Dr. Masserman olaya hayli iyimser gözlerle bakıyor. Âsi gençliği toptan mahkum etmiyor Kesın çızgılerle 3 e ayırıyor : «Upbeatnık Üstbeatnik» ler. «Down beatnik Alt beatnik» 1er, «Offbeatnik Beatnikdışı beatnik» ler. «Üstbeatnik'lerin arasınds çol seki, iyi egitim görmü?, kendilerine göre jenis kültürleri olan gfnçler var» diyor. «Bunlann televizyonda devlet adamlannı modern ahlâk, savas, dünyada adalrt ve demokrasi üstüne şeytanca sorularla şaşırttıklannı f5 rüyoruz. Bizden başka törlü dfişnnseler de gerçekten yapıcı bir yanları var. Ağırbaslı. ciddi kisiler. Daha iyi bir toplnm knrabilirlerj «Altbeatnik'lerse daha pervasız, daha şasırtıcı. Uzun saçları var. Sağlığa ve giyıme omuz silkiyorlar. Onlar da protesto ediyorlar ama, birinciler gibi yapıcı bir biçimde değil protestolan. Çünkü, çözüm yolu göstermiyorlar. Bir yanımıza saplanmış diken gibi, rahatımızı kaçınyorlar yalnız ve yanılblanmızı yüzüraüze çarpıp duruyorlar. Doğrusunu isterseniz, diyor Dr. Masserman, bugüne dek yaptıklan^ mızın pek de uygun olmadığımt kabul zorundayız da. tnsanlık tarihinde hiç bu kadar RÛvensiı, insan kaderinde hiç bn kadar kararcız caS olmamıstı. Durmadan yenilikler peşindeyiz. Uzaydan Okyanus derinliklerine ka dar. Ama. bunlann insanhğa elle tutulur bir fayda getirip getirmiye ceğini de kesin kesin bilmiyoruz. «Alt beatnik»ler bunlarla savaşıyorlar, bizim yanıltılanmızı ortaya döküyorlar, ama, ne yapacağnnızı söylemiyorlar bize. Istanbul mebusları, vilâyet dahilinde yeni harflerin tamimı için faaliyete başlamışlardır. tstanbul mebuslanndan Nurettin Ali bey, Beyazıt dairesi içinde incelemelerde bulunmuştur. Nu rettin Ali bey kendisi ile göruşen bir muhabirimize funlan söylemiştir: Sabahleyin ticaret ve zahire borsasmdaki kursa gittim. Burada iki şube var. Bunlann bırınde harfleri bilenler, ötekinde hiç bilmeyenler okuyorlar. Her iki subede de haftada üç kisi birer saat tedrisat >apıyor. Öğleden sonra Beyazıttaki beşinci mektepte açılan kursa gittim. Burada Maarif mudüru Haydar bey ders veriyordu. Bu rada da dört dershanede *oplan mışlar, 250 öğretmen var. Bu dershanelerde yeni Türk harflerinı candan benımseyen öğretmenlerin tereddütsüz bir ceht ve gayretle çalışmakta olduklarını gördüm. Anonım ve limited şirketlerle kooperatifler, ticaret oda ve borsaları ile esnaf cemiyetleri Tiiccar levhaları ne ait tabelâların şekil ve y»zılması dil encümeninden sorul duktan sonra tesbit edilerek tamım edilecektir. Bunlara aıt levhalarm yanlış yazılmış olmamaları îçin dil encümenine müracaat etmeleri temin edilmiştir. Gazi hazretleri Reisıcumhur Hazretleri, dün akşam Sarayburnu parkında bir tenezzüh yaptıktan sonra Topkapı Sarayı Müzesinin hazine dairesıni tetkik buyurmuşlardır. Daktilo klâvyeleri Dıl Encümeni Başkanlığmdan tebliğ olunduğuna göre, Encumen bütün memleketlerde olduğu gibi Türk millî yazı makinesinin klâvyesıni tesbit ve ilân etmiştir. Bu makine 42 tuşludur. Türkçe ile başka lisanları da yazmak üzere 43, 44, 45 tuşlu milletlerarası yazı makine Jerınm milli Türk klâvyesinden mümkün olduğu kadar az inhiraf etmek sartıyle tertipte fabnkalar serbest bırakümıştır. CARY GRANT ve LSD propagandası Bir geıtç kız, bir HlPPf bayramı için. kendi gibi HİPPt olan olan arkadaşına gogsfinü boyatıyor. da olumlu şeyler getiriyorlar. yor. Irk, ekonomi, ideoloji ayrunlanOnun için bugün artık «Teen nı protesto ediyorlar, bâtıl inançHopper» ya da «Hippi.lerden soz larla savaşıyorlar. Yapma sınırlaediliyor, diyor. Zaten bu her devra karşı çıkıjorlar. Bir gün belki rede böyle olmamış mıdır? Kendi de Çin'le Amerika arasındaki bir devrimizin çılgınlıklarını hatırlasak savaş bunlara Amerikanın iki eya yüzümüz kızaru*. Tâ Eflatun zama lcti arasındaki bir savaş kadar ap nında Sokrat, devrin, ana babaya talca görünecektir. saygısı kalmamış, başıboı gençlerinden yakuııyordu. Yaşlı yakışıklı ünlü artıstın yuvasının çatırdılarla sallandığı şu günlerde, kendi üzüntüleri kâfi gelmıyormuş gibi bir yenısı oaha eklendı. Cary hiç mutlu değıl. Hattâ hıddetli bile. Buna sebep, bir Amerikan dergisının ona yakıştırdığı şu beyanattır : «LSD'vi bütün dünyaya tavsiye ederim. Hattâ küçük bebegime bile». Okuyuculann bu beyanatı okudukları zaman hayretten ağızları açık kaldı. Kendi kenailerine sordular: «Acaba ailevî üzüntüleri dolayısiyle unlü aktör, LSD'ye mi başlamıştı?!» Cary bu aa ithamı şöyle cevaplandırdı: < Ben asla LSD5 nin reklâmını yapmadım. Fskst birkaç yıl evvel doktor nezaretinde LSD ile tedsvi gördügüm dogrudnr. Gençliği yıkan bn nyustnrucu maddenin reklâmını nasıl yapanm!» Basının bu ağır ithamı önünde sinirieri bozulmuş olan Cary'mn ailevi durumu da pek kanşık. Bu hafta devamlı şekilae eşıne telefon etti ve aynlma projesinden vazgeçmesı ricasında bulundu. Fakat hepsi boş, Dyan, kocasına dönmemeğe azimli... Üçüncü tip Ücüncu tıp Beatnik, her kuşakta rastlanan zararlı tipler: Alkole, uyuşturucu zehirlere. acayip giyinişlere sığınıyorlar. Estetik görüşlerinin ne ritmi, ne de bir nedeni var. «Pop arMar, ilkel danslar, kaba bir müzik... tüm mârifetleri bun1 lar. «Oft Beatnik.ler, L&D.'ye sı ı ğmarak dünyayı değiştirmek defil. unutmak istedikleri bir dünyadan kaçmak istiyorlar.» Dr. Masserman Beatnikieri toplumda kalıcı bir olay gibi görmüyor. Daha bugünden onlann kendilerini aşılmıs bulduklannı söylü Âsi gençlerin topluma getirecekleri «Âsi gençler Amerikan yaşayışına ve toplumuna bir takım değişik likler getirebileceklerdir diye devam ediyor Dr. Masserman. Bu konuda genel kurallar ileri sürülemez ama, cjnsiyet alanından politikaya kadar heı* alanda yeni ifadeler, yei ni çözüm yolları aramadaJar. Bt yüzden toplumu altüst ediyorlar. Bir vakitler Bach, Brams da yeni armoniler ararken böyle obnamif mıydı? Picasso ile Epstein sanatta radikal görüşler getirdiler. Âsi gençler, özellikle politika alanm Kennedy kardeşler ve UP Beatnikler «Kennedy kardeşler gibi genç politika liderleri tüniyor diyor Dr. Masserman. «Bunlara, tabiî Beatnik adı veremeyiz, ama, sn önemli noktayı nnntmamak gerek: radikal görüşlfller, örnegin, savaşm mutlaka Amerikanın geleeeğini tâyin etmiyecegine ve •oksnilukla. savaşa inanrv»rlar. Her şeyden önce, güzellik, hnzur ve yaratıcı rnh pesinde kosnyorlar. Etkileri gittikçe daha fazla artan bo genç liderlere pekâlâ «politDcanm A«t beatleri» divebilirizj Yabancı gözüyle Türkiye Türk hamamında bir öğleden sonra «The Miami Ne\»s» gazetesinde Herb Kau imzasile çıkan yazıda muharrır, hikâyesine şöyle bashyor: « Soğuk ve yağmurlu bir pazar günüydü, en iyi şey bir Türk hamamına gıtmekti. Taksi şoförü siyah urça gibi bıyıklannın arasından «banyo» kelimesini tekrarladı. Bir dolârlık yolculuktan sonra arnavut kaldırunlı sokaktan sapü, parmaklıklı kapının önünde durdu. Banyo. banyo diyerek tekrar sırıttı ve kapıyı gösterdi. Menner bir antreye girdim, bıyıklı bir adam bana ayakkabılanmı ve yerde duran terükleri ve yukan çıkmamı işa ret etti. Orada başka bıyıklı bir adam beni bir hücreye soktu. Hücrede ayna, halı iki elbise askısı ve orayı aydınlatan çıplak bir elektrik ampulü vardı Soyunduktan sonra bıyıklı adam sannmam için pembe beyaz bir haviu belimden topuklarıma kadar uzanıyor ve merdivenlerden sendeliyerek inerken düşünüyordum: «Ne anyorum buralarda? • Bir başka bıyıklı adam tahta bir kapıdan kubbe biçimli ortasında birçok adamm yat tığı mermer büyük bir yere soktu. Orada hizmet ettiği belli portakal renginde peştemala sarılı başka bir bıyıklı adam ortadaki mermer masaya götürdü, boylu boyunca uzandun. Biraz sonra «masaj» diye sordu, her tara fımdan ter faşkırıyordu «evet» mânâsında başımı salladım. Adam makina gibi çalışmaya başladt. Sanki bir saat sürmüş gibi gelen vumruklama, vurma, çimdikleme, çekme. burkma, germe ve şaplak indirmeden sonra mermer küçük bir odaya soktu. Son durulamada «masaj» kelimesi dışında anhyabileceğim kelimeyi söyledi «bahşiş» tabii, tabii dedim, hem de büyük «bahşiş» sen sadece beni buradan dışarı çıkar! Bıyıklı arkadaşım; «bü yük bahşişi» anlamış olacak ki; soğuk bir gazoz getirdi. daha sonra beni havlulara sardılar ve dışanya kendimi zor attım. Ne de olsa soğuk yağmurlu bir pazar günüydü lstanbulda...> STEPLEB OBTASINDA BİK ŞEHİB Almanyanın Dotteln şehrinde çıkan «Dattelner Post» gazetesinde Ankara şöyle anlatılmaktadır: «Ulus meydaru modern, fakat civan hâlâ eski Ankaradan, doğudan izler taşıyor!.. Çankaya güzel mimarisi olan diplomat ikâmetgâhlarile dolu modern bir mahalle. Şehrin eski ve yeni kısım lannı Atatürk Bulvarı diye adlandırılan fevkalâde bir bulvar bağlıyor. Yenişehir beynelmilel bir çarşı sitesi haline gelmiş. Bakanlıklarda hükumet üyelerini taşıyan siyah .Limusinler» dolaşıyor. Fakat Ankara herşeye rağmen doğu atmosferinden hâlâ birşeyler taşıyor. Eski Ankaranın dar sokaklan, şalvarlı kadınlar, kasketli erkekler ve kahvehaneler...» CART GRAND. EŞt VB ÇOCüGü tLE MUTLC GÜNLERÎNDE Sinemamızdaki kriz genişliyor Turhan GÜRKAN 0f Belediye Başkanlığmdan 1 Ot llçe Merkezinde yapılacak Sinema, Gazino ve lokanta inşaat ve tesisat işleri İşi 2490 sayılı kanun hükümleri geregince kapalı zarf usulfl ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Bu işlerin birinci keşlf bedelleri (705.484.41) liradır. 3 Eksiltme Of Belediyesi Encümeni Başkanhgında 29/9/1987 cuma günü saat 14 de yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi ve diğer evraklar Of Belediye muhasebesinde hergün mesai «aatleri içinde görülebilip. 5 Eksiltmeye girebilmek için, A) (33569.00 (Otuzuçbindokuzyüzaltmışdokuz) liralık jeçic: teminat, B) 1967 Yılına ait Ticaret Odası Belgesi, C) Müracaat dilekçeleri ile birlikte verecekleri, a) Bu ışin öneminde ve en az (710.000.UO) lira tutannda bir inşaat ve tesisat işini muvaffakiyetle yaptığma, geçıci ve kati kabulünü yaptırdığına dair resml dairelerden alınmış vesika, b) Plân ve teçhizat beyannamesi, c) Teknik Personel Beyannamesi, d) MaU yeterlik belgesi, e) Taahhüt beyannamesine göre Trabzon Bayındırlık Müdürlügünden alacaklan yeterlik belgelerini teklif mektupları ile birlikte zarfa koymaları lâzımdır. 6 tstekliler teklif mektuplannı 29/9/1967 cuma günü saat 12 ye kadar makbuz mukabilinde Belediye Başkanlığına vereceklerdır. 7 Yeterlik Belgesi için son müracaat tarihi 26/9/1967 salı günü saat 17.00 ye kadar Trabzon Bayındırlık Müdürlüğüne yapacaktır. 8 Sinema, Gazino, Lokanta ve dükkânlara aıt tnşaattan Belediye ıstediğinı yaptırmakta ve ıstediğını yapUrmamakta serbesttır. Telgrafla müracaatlar ve postadaki gecikmeler kabul edilmez (Basın 22309/10762) KRALLAR ÖLMEZ Türk sinemasına «Otohüs Yolculan», nkaranlıkta Uyananlar» gibi iyi yapıüar veren rejisö'r Ertem Göreç, yerli sinemanın içinde bulnndnğu krizli döoeme nyabilmek için avantür ve Bond tipi fiHmleı çevirmeğe başlamıştır. Göreç'in Metin Film'e yapüğı • Kıralkr Ölmez» de Ayhan Işık, Semiramis Pekkan, A>fer Feray, Chanel (Fransız striptiıci), Danyal Topatan; Cahît Irgat; Tnneel Kurtiz; Sadettin Erbil: Ayferi (şantöz), Asırtı Nipton; Behçet Nacar oynamışlardır. Göreç bundan sonra Er Fibn'e «Affet Beni» (Ekrem Bora Filiz Akın) ve «Kan Dâvası? (Fikre! Hakan Kilüfer Aydan) RHmlerini çevirmiştir. Akün Film'e cDamgalı Kadın», Göksel Film'e de Beymt ve Şam'da geçen bir avantür filmini yapacakür. Fotoğraita (Kırallar Ölmez» Glmmin bir sahnesinde Ayhan Işık ve ıreçirdiği kazadan sonra ilk defa soyunarak yanıklarmj gösteren Ayfer Feray görüliiyor. İ L A 1S İ L AN IABORANI ÂRANIYOR DSİ Gökçekaya Barajı XV. Bölge Miidürlüffünden Eskişehir 1 Eskisehir Gökçekaya Barajı İnşaatı Beton r^â ruannda çalıştırılmak üzere 1 baş lâborant aiuıacaktır. 2 İsteklilerde aranan nitelikler: a. Beton ve Toprak ile ilgıli inşaat lâboratuarlarinda Baş Lâborantlık veya en az 3 yı! lâborantlık veyahut en az 4 yıl araştırma kontrol tekmsyenliği yapmış olmak. b Lise veya muadili okul mezunıı olmak, c. Baş Lâborant, Lâborant veya araşbrma kontrol teknisyeni olarak eörev j'aptığı yerden en çok 1,5 yü önce ayrılnuş olmak. d Askerlikle ilişiği olraaroak. e. Yaşı 38 den yukan c.'mamak. f. Bonservis ve çalışma belgelerini ibraz etmek. g. Adaylar arastnda yapılacak secme sınavını kazanmak. 3 İlk girişte 32.00 TL. ilâ 36.00 TL. baz yevmiye. arazi tazminab, tehlikelilik zamnu, gibi yevmiyeye müteferri zamlar ve lojman rerilecektir. İsteklilerin en geç 30 Eylül 1967 gününe kadar U ve İfçi Buima Kurumu kanaliyle Bölge Müdürlüğüne muracaatlan illn olunur. (Basın 22318/10765) Çarşamba Belediye Başkanlığmdan 1 Beledıyenın, Kanare mıntıkasındakı bıtışik beş blokta 10 evi kapalı zarf artırma usulü ıl e ıhale edilecektır. Tahmin edılen bedel (Arsa ve ev dahil) 1. nolu ev ıçın ellı bın lıra, 2. nolu ev ıçın kırk dokuz bin üç yüz altmıs lıra. 3. nolu ev ıçın kırk altı bın dokuz yüz lira, 4. nolu ev için kırk dokuz bin altı yüz lıra, 5. nolu ev için ellı iki bın ıkı yüzkırklıra, 6. nolu ev ıçın ellı bir bın lira, 7. nolu ev için elli bın lira, 8. nolu ev için ellı iki bin sekiz yüz on altı lıra. 9. nolu ev için elli iki bin sekiz yüz on altı lira, 10. nolu ev için elli iki bin liradır. 2 Her ev ıçın ayn teklif yapılacağı gibi birkaçı ve tamamı için de teklif yapılabilir. 3 Ihalesi 29.9.1967 cuma günü saat 15.00 de Belediyede Encümen huzurunda yapılacaktır. 4 Muvakkat temınat 2490 sayılı kanunun 16 ncı maddesine göre yatınlacaktır. 5 Şartnamesi bedelsiz olarak Belediye muhasebesinden temm edilır. 6 tsteklilerin ihale saatınden bir saat evveline kadar geçid teminat makbuzu ile 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesindekı tanfe göre hazırlayacaklan kapalı zarfların ihale Komisyonuna vermeleri şarttır. (Baug 22323/10783) Diyorlar ki: 19681969 aeaoou Türk •inemasmda «son tnr» olacaktır, •Ölüm yarışı» sonuna yaklaşmaktadır. «Filimcilik para getiriyor» diye son yıllarda meslekl* ilgisi olmayan birçok kişinin kurduğu firmalar teker teker gitmeğe başlamıştır. Piyasadan silinen firmalar, yanlarmda büyük şirketleri de beraber sürüklemektedir. Küçük şirketlerden gayri 5 büyük filim şirketi, vâdesinde ödemediği bonolar yüzünden protesto olmuşlardır. Bu da, tehlike çanlannın çalmaya başladığının açık ve seçik işaretidir. Para büsbütün piyasadan çekilmiş, kriz geçen yıla göre daha da artnuştır. Artık filim şirketlerinin verdiği bonolar kırümamakta, emekçilerin elinde kaimaktadır. Türk Sineması. îtalyan, İspanyol ve Alman filimciliğinin atlattığı krizden daha büyü ğünün içine dalmış, çıkamamaktadır. Kurtuluş umudu da pek az gö rünmektedir. Filimcilikle ilgili kişiler, kurtuluşu ancak resmi destekte aramakta Hükumet zamanında tedbir ahnazsa yerli filimcilik ölür. Şirketler iflâs eder» demektedirler tede düsükluk baslamıstır. • Kötü yabancı filim yerli filmin en büyük rakibi olmuş, ulusal bir iş kolunu etkilemeğe başlamıştır. # Filim ya pımcıları kalifiye rejisörlere iş verecekleri yerde, ucuza çıksm diye rcji asistanlariyle işi idare yolnna gitmişlerdir. SON ÇARE Hükumetin yerli sinemayı çepe çevTe saran krize çare bulması, filimciliği koruması istenmektedir. Yerli filimciler «Biz uçuruma doğru gidise karşı koyacak güçte değiliz» demektedirler. Hükumetin fiHmciliğe ne şekilde yararlı olabileceği ise tartışma konusudur ve bu konuda ancak su çareler öne sürülmektedir: • Yabancı fılım ıthalinm kısıtlanması. Yurda girecek filimler ara sında seçme yapıp, iyilerinin sokulması, kötü ve zararlı olanlara izin verilmemesi. Geçen yıl yurdumuza sokulan 370 yabancı filmıden 70 inin iyice, 100 ünün orta, 200 ünün ise zararlı olduğu görülmüştür. Zararlı filimlerin başında halkı adam öldürmeğe kışkırtan, kan dâvasını körükleyen ttalyan Ringoları gelmektedir. • Hükumet ve Belediyeler bueune değin yerli sinemadan vergi, stopaj ve rüsum olarak aldıklarınm karşılığmda, Türk filimciBğine hiç bir şey vermemışlerdir Ne yardım fonu, ne banka kredisi, ne iyi filme prim. ne bir stüdyo... Bu iş yürüye mez, yâni yerli filimcilik batarsa bunun acısını yine Hükumet çekecek, yılda 50 milyon lira vergi kazancından olacaktır. GAYRÎMENKUL SATIŞI İstanbul 9. İcra Memurluğundan: 967/231 Biı borçtan dolayı hacizli, Fat:h: Keçeci Karabaş rnahallesinin Melek Hoca sokağmda 35/2 kapı, 380 pafta; 2136 ada; 98 parse] sayıb 261 m2. arsanın saülmasına karar verildi EVSAF1: Melek Hoca sokajp ile geniş cephesi Dirün sokağı üzerinde üç taraiı sokak muntazam hendesi şekilli düz bir arsadır Me!ek Hoca sokağından 35 kapı sayıhdır. Melek Hoca sokağı ana cadde yakınındadır. M1THAMMEN KIYMETİ : 73.200.00 liradır. Ük açık artırması 17/10/1967 sab günü saat 14 den 15 e kadar İstanbul Sultanahmette Adalet Sarayında satış mahallinde yapılacaktır. Artırma şartnamesi herkesin görebilmesi için 2/10/1967 gününden itibaren dairede açıktır Ük açık artırmada teklif edilen bedel muhammen kıymetın % 75 şirü buimadığı takdirde en, çok artıranın taahhüdu bâki kalmak üzere; artırma 10 gün daha uzatılarak onuncu 27/10/1967 cuma günü saat 14 den 15 e kadar İstanbul Sultanahmette Adalet Sarayında satış mahallinde yapılacak açık artırmada en çok artırana ihale edilecektir. İpotefc sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin ve irtifak hakkı sahiplerinin haklannı, faiz ve masrafa daır olan iddialarını; dayanağı belgelerle on beş gün içinde İcra Dairesine bildirmeleri icap eder Aksi haJde haklan tapu sicilile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Talep edildiği ve 100 kurusluk posta pulc gönderildiğinde, şartnamenin bir öraeği gönderilebilir. Fazla bilgi edinmek istiyenlerin 1967/231 dosya numarasile meratıriyetimize müracaatlan ilân ' ( B a s ı n 5312/10783) İFLÂSA DOĞRU Nitekim son günlerde bonotarın protesto olmasıyla bâzı şirketlerin iflâsa doğru gittikleri görülmektedir. Şirketler iflâs ederse büyük işsîzlik başlıyacak. yerli sinemadan geçinen onbinlerce kişi ekmeğinden olacaktır. Türkiyede 8 inci büyük cirolu endüstrinin filimcilik ol duğu bilinmektedir. Yerli filimciliğin 300 bin liralık cirosu bulunmak tadır. Yılda 50 milyon liralık filim yapılmakta, bu ise 200 milyon civarında para getirmektedir. Vergi ve belediyeler rüsumu da yılda 50 milyon lira tuttuğuna göre cirolu olarak yerli srnema piyasasında dönen para, 300 milyonu aşmaktadır. YENİ TEHLİKE Türk sinemas! bütün bunlaruı dışında önümüzdeki yıllarda kurulacak Televizyon ve bununla birlikte gelecek yabancı sermayenin de teb ÇlKMAZ YOL didi altındadır. Dünya yüzündekı Filünciliğin her gün biraz daha üç ayrı TV Grupu (Lâtin, Cermen kotüye gidışinde şu etkenler rol oy ve Anglo Sakson gruplan) kendilenamıştır: rine rakip gördükleri yerli sinema0 Filimlerin maliyeti artmıj, ge yı eritmek için üç ayn koldan hare lir azalmıştu. • Seyircı birbirine kete geçmislerdir. Türkiye, Anglobenzeyen filimlerden bıkmış. öcü Sakson Grupuna yanaştıği için, bu nü sinemaya gitmemekle almıştır. TV Grupu, yerli sinema yapımını • Star oyuncular (iatlarını yüksel imkânsız hale getirmek için ç«şltli tince yapımcı muıab kumıg, kall baskıiara bajvurmaya ba;lanıısUr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle