27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Turhan GÜRKAN Yabancı gözüyle Türkiye: Haluk Durukal Türkiye'yi Teksas'a Arizona'y* çevirme gayreti içindeler 1 Şimdi de kovboy filmi furyosı Geçtiğimiz hafta, reJisör Osman F. Seden'in iki eski asistanı kolları »vayıp birbirleriyle yanşırcasına «kovboy» filmi çekmeğe başladılar. Nuri Ergün, Akün Film'e Zafer Davutoğlu, Sine Film'e birer «Western» anıtı dikmekle meşguller.. Belgrad Onnanlannda, Ağaçlı'da, Eskişehir'de kovboy kasabalan kuruluyor. Hiç durmamacasına kovboy pantolonları, yelekleri, çizmeleri yapıhyor. Silâhçüarda tabanca kalmadı. Bizde ilk Kovboy filmini Yeşüçam Sokağının seyyar kundura tamircisiyken figüranlığa, oradan artist acentahğma sıçrayan Sakallı Mehmet (Sert) yapmıştı. Atın ejerinden, ayağındaki çizmeye kadar bürün kostüm ve aksesuvan kendi diken, «Kara Kartal Jak» olarak başrolde kendi oynıyan Sakallı Ahmet, parasızhk yüzünden Alibeyköy çay;larında çektiği filmi ancak 5 yılda Ntırebılmiş, dublajını yapamamıştı. Daha sonra Yılmaz Gündiiz «Korkunç Yumruk» ta Tevhit Bilge ile Ringo olmuş, «Kovboy Ali» filminde Yılmaz Güney'in çizdiği Kovboy tipi de, bu türün ilk yerli ömeği sayılmıştı. RİNGO KİT CÜNETT Doğrudan doğruya Kovboy şapkasını ilk giyen Ringo Kit, Cüneyt Arkın oldu Sine Film'in yaptığı «Ya Öl Ya Öldür Ringo Kit» filminde haydutlann öldürdüğü karısı ve çocuğunun öcünü almak için haydut avma çıkan ve 7 haydudu teker teker temizleyen burnuna diişük genif kenarlı, çizgili pantolonuyla Ringo Kit Şerif rolündeki Cüneyt Arkın, tip olarak yabancı Kovboylan pek aratacağa benzemıyor. Yerli Ringo Kit'in karısı Susanne (PeriHan), yol boyunca beraber gittıği çalınan allınların yüklü olduğu arabanın sürucüsü Wallas (Muzaffer Tema), sürücünün kızı (ve tabiî Şerifin sevgilisı) Meri (Sevda Ferdağ), haydutlann reisi Ramon (Altan Günbay) ve öbürleri Cenk Er, Meral Sayın, Oktar Durukan film boyunca ortalığa kan ve ölünı saçmaktadır. • Kişi Ölecek» adlı bir Kovboy 7 filmindeıı esinlenen yerli Kovboy filminin senaryosunu Bülent Oran yazmış. Yönetmeni Zafer Davutoğlu. Görüntü yönetmeni Kenan Davutoğlu. KOVBOY DÖVtZ GETİRİB Yerli Kovboy filminin yapımcısı Muzaffer Arslan, savunmasında jöyle demektedir: « Kovboy filmini sade Amerikalılar değil, ltalyanlar, İspanyollar, Almanlar, Japonlar, Ingilizler yapıyor da biz niye yapmıyalım dedik.,. Bütün dünyada olduğu gibi bizde de halk Kovboy'a çok rağbet ediyor. FiJimcilik tıcarî bir ga ye olduğuna göre, böyle bir denemeye girişmek bize enteresan geldi. İngilizler •Katerina», Ruslar •HamleU, Amerikahlar «Mişel Stragof., «Karamazof Kardesler» yaparken, bizim Kovboy yapmamız çok mu? Bu tür bir yerleşirse, yurdumuza yılda 100 Kovboy filmi eksik gelecek demektir. Bu da büyük bir dö viz tasarrufu sayüır. Çok kötü Amerikan kovboylan var. Biz daha iyisini yaparsak, djş pıyasaya satmak imkânımız da olacak... Kovboy yapılmağa başlayınca arazi bol. figürasyon ucuz diye coproduction akıııı olabilir...» RÎNGO KİT ÖZTÜBK îkinci Kovboy filmini Akün Film'e Nuri Ergün çeviriyor: «Çifte Tabancalı Damat». Italyanların Amerikalılardan aldıkları bir komıyu, biz de İtalyanlardan almı«ız. Kovboy filmlerıni alaya alan bir komedi. Western'leri hep güldürü açısından görüyor. Öyle ki, filrain jönü Özrürk Serengil at ye rine eşeğe bindiriliyor. Kötü adam rolündeki Münir Özkul, onun yaptığı komik hataları düzeltiyor. Red Kit Ahmet'i (Öztürk Serengil), amcası (Münir Özkul) kışkırtıyor. Hırsızlık yapsın da, başına armağan vadedilsm. O da hırsızı yakalayıp paraya konsun. Red Kit bir türlü hapse giremiyor ama, bu defa daha müthiş bir haydudu Miguel Alvaro Almirando Eskobu Villaka Koruna Eskinondo Mehmet'i (Kadir Savnn) yakalayıp, ödülü alıyorlar. Obüründe olduğu gibi bunda da bütün adlar Amerikanca. Daha doğrusu Kovboy fılmlerindeki adlar... Ringo Kit Ahmet'in sevgilisi Yuvanita Hüîya (Zeynep Aksu). Kara Bleck (Hasan Ceylân), Dul Roza Hüsnjye (Mürüvvet Siml, Teneke Bank Müdürü para babası Jak (Vahi Öz), Senf (Süha Doğan), \uhar Terziyan, Osman AIyajıak . Hep Kovboy adı taşıyor. Türk fılmciliği kendine bir yön bulabilmek içın çıkış kapısı ararken, l$te böyle palavra Amerikan Kovboylarmm tabanca ve kementWind«a yardıro umar htlt f\i Hafta sonu Turizmi için * ıtanbul en jıcak gunlerini yaşıyor. Koskoca şehird» deniz» üç adım mesaıede olunmasına rağmen haftaaraıı serinlem* imkânı bulanlar; henüz hayat mücadelesine katılmamış gençlerle, hanımlar... îş zorlukları, ekmek parası zorunluluğu birçok Istanbulluya ancak hafta sonlannı değerlendirme imkânı verıyor. Plâjlar tıklım, tıklım. Boğazda ailece şöyle serınlenebılecek bir köşe ateş pahası. Bu takdirde yapılacak veya yapılabılecek bir tek şey kalıyor; o da: Günu birliğine veya hafta sonunda şehirden uzak koşelere kjçmakl. Meselâ îzmıt korfezinde Değırmendere veya Karamürsel.. Gokyuzune açık bir lâğım!... ' Fransız; «Sciences et Voyage»» dergisinde Jean Causel imzasıle çıkan KasketH Sefalet» yazısmı geçen hafta özetlemiştık. Bu hafta da gene aynı imzanın Istanbul için yazdığı «Gokyüzüne açık bir lâğım» yazısı da söyle: •Liman, İstanbul yaşantıstnda önemli bir yer işgal ediyor. Boğazdan Halice kadar uzanıyor. Büyük yük gemileri Halice giremiyor. Beyoğlu açıklaruıda demir atarak yüklerini küçük kabotaj gemileri vasıtasile şehrin merkezi Galataya sevkediyorlar. Kimbilir kaç roman crnuı rüyalarda yaşattığı Haliç, çbp yığınları arasmda sebze kalıntılannın yüzüştüğü, kokular saçan bir durgun su birikintisi halinde.. Süzgıin odalıklar, süslü püslü paşalarla dolu mâzisinden bugün pek bir şey kalmamış. Rakmın ve güneşin de yardımı ile bir zamanlar binbir güzelliğe bürünen manzara yıllann eJkisile bütün letafetini yitirmiş. Kara bulutlann dolaştığı asık suratlı bir gökyüzü altuıda simsiyah olmuş bir romorkör, tuzlu su içinde şalupaları çekiyor. Peki amma eski zamanın kayıklanna, yelkenlerine ne oldu» diye soruyor. Fransız yazar, daha sonra İstanbul mahallelerıni ele alarak şöyle devam ediyor: «Simdi eskiciler mahal lesindeviz. Âniden nıuazzam bir çop yığmı yolumuzu tıkıyor. Çöpler birkaç haftadan beri orada yığılmış; boğucu sıcak altuıda sinekleri. kokuları haşaratı varm dü çunün siz. Çooukları bu kalıntı yığı nı üzerinde oynuyor sanırsınız, as lında açlıklaruıı bir süre gidermek lçüı ağızlarına atacak yemek artığı anyorlar, inanılacak gibi değil, amına maalesef... Biraz sonra aşina bir ses: Ortaçağda vebalılara yaklaşırken çalınana benzer bir ne\i rıneırak sedası. Ailahtan o devirde doğiliz. sadece bir bardakla tabağını birbirine çarptırarak miişteri cel betmeye çalışan bir saka bu. Müşte risi pek de çok doğrusu, su meselesi her gün biraz daha vahamet kesbediyor lsfanbulda, bardağı aşa ğı yukarı 10 kuruşa geliyor. Her yerde olduğu gibi sakalar arasında da meratip silsilesi var. İşi iyi e\. den suyunn sırtmda gümüş taklidi bir nevi semaverle taşıyor. Dilenciler de tabiî dünyanın her tarafındaki sefalet kardeşlerine beııriyorlar. Biraz daha mahzun, biraz daha perişan, kısacası biraz daha dilenci bunlar.» Yazar, mezarlıkları da ele alarak: Büyük şehirlerin sarsıntıh günlük yaşantısından kaçmak istiyenlerin ideal yeri: Türk mezarlıkları! Tamamen değişik ve hü>üleyici RÖ rünüşlerile şehrin gobeğinde dolambaçlı birkaç yolun dönemecinde hemen karşınıza cıkıveriyorlar. Uğuldayıp kaynaşan bir çarşmın bi raz ötesinde. alçak bir kapı, tozlu bir pencere bahçenin soluk yosunları altında birkaç mezarm yattıgını haber veriyor. Ölümün hayata doğru uzandığı parmakhklardan, Avrupa mezarlarında mermerler diktiren tantanalı gömme sanatm dan eser yok. Keçiler, mezarlan bürüyen yeşillikler arasında telaşsız otluyorlar...» diye devam ediyor. 8 Ağustos 1928 tarihli Cumhuriyet'ten Lâhey Adalet Divanında Atina anlaşmasma bağlı son protokolun dördüncü maddesinin tefsiri etrafmda Türkiye ile Yunanistan arasmda çıkan anlaşmamazhk bilindıği g^bi ağustosun altmcı günü Lâhey divanında yapılması kararlaştırılmıjtî. Dün gelen haberlere göre divan evvelki gün Türk ve Yunan murahhaslarmın şıfahî müdafaalarmı dinlemeğe başlamıştır. Önce alfabe sırası üe Yunan delegesaıe söz verılmiş ve Drosus Yunan Hukumetinin önce bilınen noktai nazarmı biraz değiştirere.k müdafaa etmiş ve komısyonun hakeme mü racaatı meselesinde eski teklifinde ısrar etmiştir. Divan dunkü toplantısında Türk delegesı Cemal Husnü beyin müdafaasını dinlemiştir. tusü boştur. Biz sıcaklardan müteeüir olmuyoruz. Hattâ terlemiyoruz bile. Sıcaklardan ter dökenler zayıflardır. Çunkü hararete taham mül edebilmek için çok yemekte v9 çok su içmektedirler. Bizim bünyetr.izdeki birikmiş yağlar hariçten hiç bir gıda almadan da yaşamamızı saâlar. Onun için zayıf olmadığl» ma şükür ediyorum» demiştir. Londradan bildinidiğine göre Amerıkanm doğusunda dört günden beri hüküm suren sıcak dalgası yir mı kişınin olümüne sebep olmuştur. I Baş döndürücü bir hızla azalmakta olan sinema seyircisirri geri getirebilmek için film yapımcılan, akla hayale gelmedik cambazlıklara başvuruyorlar. Bunlann arasmda, Türkiye gerçekleriyle taban tabana zıt, kökü dışarda bir takım konulan sömürmek gibi buluşlar da yer alıyor. Kişioğlunun doğrudan doğruya muhayyilesine seslenen çocuksu serüven kahramanları Ringo Kitt'ler, Red Kitt'ler, Tom Mix'ler, Rio Jim'ler, Buffalo Bill'ler, Zorrolar, Brancho Willy'ler, Wild Bill'ler, Panço Villa'lar, Gringo'lar bir bakıyorsunuz gümrüksüz, pasaportsuz sınırlanmızı asmışlar. Mahmuzlarmı şakırdatarak, Teksas'a, Ârizona'ya benzetilen çayırlanmızda at koşturup, silâh talirAİeri yapıyorlar. Çocuk muhayyilesine seslenen film iş yapıyor diye, film yapımcılau milyonlarca heveslisi olan bu tür üzerine eğiliyorîar. Kendilerini haklı göstermek için de, bütün dünyanın bugün aynı şeyi yaptığını ileri sürüyorlar. «Kovboy» Amerika'da sığır çobanı demektir. Bizdeki yamçılı, kepenekli, kavallı çoban yerine, boynu fularlı, eli gitarlı, beli tabancalı, atraksiyonlu çobanı gören yerli seyirci bakalım ne yapacak? DEGİRMENDERE Kütahva ve Bursa'da yangınlar Sabaha karşı Kütahyada Hasır pm zarından çıkan ve beş saat süren yangında j^ızlerce dükkân ve ev yanmıştır. Itfaiye Eskişehirden gelerek yangıru ancak söndürebilmij tir. Yine dün gece Bursada gabaha karşı bir yangın olmuş ve susuzluk yuzünden buyuyerek dört otel, altı ev. kırk dükkân yanmıştır. Hasarın ikiyüz bin lira kadar olduğu tahmin edilmektedir. Şi.şmanlar ve sıcaklar İki üç günden beri sıcaklar Istan bulda en son derecesine varmıştır. Sıcakların bu kadar şiddeti şuphe yok ki şişmanları daha zıyade rahatsız edeceği samlmakta ise de Sış manlar Cemıyeti Başkanı Âkif bey bir muhabırımıze: «Sişmanların sıcaktan daha fazla müteessir olacağı hakkında sizin gibi zayıfların uzun Değirmendereden bir förünüş Çok eskiden, Izmit körfezinin devamlı esintisi ile yelkenlerini şıçıre şışire dönen ve denize akan sularla gıcırtılar yaparak donen değirmenlerden ismini almış olan bu şirin kasaba şimdi fmdığı ve barbunya balıklarile daha meşhurdur. Izmitten 22, Gölcükten 3, Yalovadan 24 Km. uzaktadır. En rahat ulaşım îstanbul Izmit otobus ve sonra oradan sık, sık kalkan körfez vapurları iledir. Bazı aileler otobus yerine Cuma akşamlan köprüden 16.30 da kalkan vapurla Haydarpaçaya geçip 17.30 Adapazar motörlüsu ile 19.42 de Izmıte oradan da hazır olan vapurla Değirmendereye 20.20 de varıyorlar. Donuşte de Pazartesı günleri 7.20 de Izmitten kalkan motorlu ile 9.20 de H. Paşaya gehyorlar. Değırmendere de küçuk, basit, temiz ve ucuz bir kaç otel vardır. Aynca evler de pansıyon olarak kiralanabilir. Oturulacak ve temız yemek yenecek yer Sahil Gazınosudur. Umumiyetle kızartma ve meze şeklınde yemekler vardır. Denizi guzeldir, sahil» ler plâj halındedir. Uçan dairelere inanmak gerek Muhokkak olan bir şey var: Uçan daireler insan elinden çıkmış otamazlar Geçen hafta içinde, uçan daireler konusu yeniden aleviendl ve yep>eni bir beyecanla Avrupayı sardı. Paris ve dolavlannda, Montauban'da, La Roch' da, Oijon'da, Epinal'da, Saint Tropez'de, Holânda kıyıları açıklarında, Roma'da, tsviçre'nin Cenevre ve Zürih şehirlerinde, yüzlerce kişi, pazartesiyi salıya bağlayan gece, saat 11,5 arasında gökte, o günedek gormedikleri garip, anormal bir d sinı gördüklerini iddia ediyorlardı. Aralarında üç tane de astrotıom vardı. KOSMOS 169 Yıne o gece, bir açık arabada olayı goren bır Fransız gazetecisi şunları anlatıyordu «Portakal renginde bır yuvarlak şe>, oldukça aşagılardan ve kayan bir yıldızdan çok daha vavaş ufuktan geçıyordu. Tıpkı bir kuyruklu yıldızı hatırlatıyordu gidişi, pesinde dört beş beyaz cisim v a r d u Tanıkların kullandığı dilin, açıklık ve kesinlıği, aralannda astronom gibi degerli kışilerın bulunuşu olaya bir kollektif hısteri gozüyle bakmaya imkân bırakmıyordu. Ertesi gün, Amerikan Uzay Yonetmehği bır bil dırı yayınlayarak bu esrarlı nesnenin Sovyet uyduşunu taşıyan fuzenm son eta'jı Kosmos 169 olduğunu açıkladı. Ama, bu, 15 yaşındaki Joelle Ravier'ın Besancon dolaylarındaki orman da, insana benzemeyen dört kuçük yaratık gördüğü iddiasını önleyemedi. Joeüe'e göre, dort şişko karınlı yaratık kendisini görür görmez, «anlaşılmaz bir çeyler konuşup kaçmışlardı.» 20 YIL01B SÜKÜP GÎDE\ HEYECAN 20 yıldan beridır bu olaylar sürup gıdıyor. Daha duğrusu, 1947 24 hazıran gunü, Kenneth Arnold adında bır sanayıcının kendi özel uçağıyia Rosoz'leri geçerken daıre bıçımınde, dokuz tane parlak nesnenin peşine takıldığmı söyledığinden beri... Yirmi yılda sayısız tanık gokte sıgara, daıre, yuvarlak turlü bıçım ve renkte garıp şeyler gördüklerini iddıa ettıler. Kımısi cyanıp sönen ışıklan vardı. dıyordu. Kımisi cfarlar. dan soz edıyordu. 1951 de, tum uygar dunyada, 1965 de, Bırlepık Amenka'da hep bu hevecanlı haberler dolaşıyordu. İçlermde bilımsel ızlemlerde bulunabılecek kışıler de vardı: Astronom. lar, radarcılar, pilotlar, fızikçiler, meteorologlar... Bır kollektif hısteri olayımn başlamış olduğundan şuphe edilemezdi. Guzel bır gecede biri gokte her hangi bir şeyi gördüğunü söyler söylemez hemen bütün o bölgeye yayılıverıyordu bu ESRARLI YESIL YARATIKLAR 1953 de, Edward Walter adında bir Amerıkah bır uçan dairenin gözlerinin önünde yere ın dığıni, içinden yeşıl yeşil mınik yaratıkiarın çıktığını, içlerınden birini arabasıyla ezdığinı ıddıa etmişti. Eziien minık şeyi muayene eden biyolojıstler cRhesus» cinsi bir maymun olduğunu ve hayvanın kuyruğunun ke sık, tüylerinin yeşile boyanmış "Idugunu açıkladılar. Çokluk göğü izlemeye alışık Tİmayanlar, astronomlarm pek alışık oldukları göktaşı, uydu va da geçen galı gecesi görulen nnsten fuze parçalannı uçan daire sarunaktadırlar. Hattâ bir ^raba farlarınm bulutlardakı »•ankısı gıbı goz aldanmalarını bıle bu anlamda almaktadırlar Çokluk, ama her vakit de ğil, 1948 d», Amerikan ordusu «Bilinmeyen uçan nesneler» ı ıncelemek üzere bir özel komis von kurdu. Soguk harbin en kı zıştığı günlerdeydi, uçan daire lerin düsmanın yeni bir gızl: silâhı olup olmadığını öğrenmek gerekiyordu. Komisyon müsavi ri Ailan Hyneck: »1951 e kadar tncelenen 10.000 tanıktan 600 ü nun çözümsuz kaldıgını» açıklsmıçtır. Bir Franaız •stronomn İM : •t»in garibi şu H, diyordu. bu tanıklar insand. eidd! blr etki y«pıyorl»r. Sözltri incelenlnce, pekâlâ bir «Uçan daireler olayı» nın varlığı çıkıyor ortaya. Uzunca, çok parlak, ama, rengı bırdenbire değışiveren şeyler... Şaşılacak kadar hızla yol aldıkları gıbı, havada kımıldamadan durabılen şeyler.» BAŞKA DÜNYALARDAN MI? Muhakkak olan bır şey var: Vçan daireler insan elinden çıkmış olamazlar. Bugünedek bılinen hiçbir buluşta Fransız astronomunun bu saydığı özellikler yoktur. Oyleyse? Başka dünyalardan mı gehyorlar? Bir şeyın varolmadığını kesin olarak açıklamak her vakit için güçtür. Ama, bu varsayma karşı yönetilen iti razlar çok kuvvetli. Guneş sistemi içinde teşkilâtlı hayat olmadığı bilindiğına göre, bu ziyaretçiler nereden gelebilırler? Eğer zeki yaratıklarsa neden ınsanlarla ilıski kurmak istemesinler? Üstelik, tüm tanıkların anlattıklan bunun dünya atmosferinden öteye gidemeyen bir olay olduğunu da göstermektedir. Uzayda hiç bir vakit uçan daireye benzer bir nesneden söz edilmemiştır. EFSANE GIBÎ BtR i NAZARtYE Bır fızikçi buna karşı efsane gibi bir nazariye ortaya atmış bulunuyor : Uçan daireler var. Ama, başka bir dünyadan gelmiyorlar. V, ya da VI bininci yılların kişileri yönetiyor bunları. Zamanı yenen bu kişıler ortaya çıkmaktan »akınıyorlar. PLASMA Resmî bilim merkezlerine göre uçan daireler, yakın vakit!ere kadar mevcut sayılmıyordu. Ama, altı ay önce Amerıka Cumhurbaşkam Johnson, birdenbire bu konuda bir özel bıl ay içinde, uçan dairelerin var olup olmadıklarını kesin olarak açıklayacaktı. Komisyon avnginler komıtesi kurdu ve havacüığa bağladı. Bu komite on bej lan bütçe, Vietnam savaşı gibi bır problemin ortasında, muazzam sayılacak cinstendi. Işın çok dıkkatı çeken bir yanı da şu: Komisyonun başına atoın profesörü Edward Condon getırılmışti. Bu şaşırtıcı karar Colombia ve Pıttsburgda yapılan devamlı incelemeler ve çalışmalar sonunda alınmıstı. tneelemelerin sonucu uçan dairelerin gerçekten var olciuklarını gostermıştı. Ancak bunlar ne bir taşıttılar, ne de hattâ bır cısım. Yıllar yılıdır dunyayı heyecanlara salan uçan daıreler plasma yığınlarından ıbarettiler. Maddenın dördüncü halı de denılen, Plasma, gazlardan mey dana gelmektedir. Gazlar öyle bır ısıya varıyorlar ki eiektronlar atomlardan ayrıhyor ve kendi başlarına yer değıştırıyorlar. Bundan, uçan da l r e tarıflerıne çok benzeyen, olağanustu özellıkler do^uyor PLASMANIN ŞAŞIRTICI ÖZELLlKLERl Plasma, hızla renk ve yön de. gıştirır. Bir uçağın önünden kapar gıbidır, çünkü, uçagın ıskeletı elektrikle yüklüdür ve onu ıtmektedır. Plasma pusulaya etkı yapar. Garıp garıp gürul'uler çıkanr. Ve nihayet bılgmiere göre, plasma, daha çok uçan dairelerin en fazla goründukleri yüksek tansıyon bölgelerınde mevdana gelmebtedir. Ancak, genye bir çdzulmemış nokta kalıyor: Bugünedek fızikÇiler bır sanıyeden bıle daha az bir süre, olduğu gıbı kalabilen bir plasma elde etmış değıllerdir. Yer yuzünde bunun vapüabileceğmden bıle süphe etmektedirler. Oysa bunu yapnak ihtiyacmdadırlar da. Oldu~u gibi kalabüen bir plasma, rçişinın eriştiği efsane gibi ener ıi kaynafı atomun kontrolü için şarttır. Eger. atmosferın belli 5 artlan içinde, gerçekten plasmanın olduğu gibi kalması sağlarabilirse fizik dünyasının ufku çok genişleyecektır. Başkan Johnson'un' uçan daireler konusunun aydınlanmasındaki israr ve acelesi bu gerçeJln ışıffında koîaycs anlasılmaktadır. Böylece bu hevecan esrar halesinden sıyrılsa bıle... KARAMÜRSEL Öztürk Serengil «Çifte Tabancalı Damat,, filnınıîr Karamürselden Wr görünüş Yalovaya 32 km. uzakta. îzmit Körfezinin en güzel tatil yerlerınden biridır. Osmanlılar devrinde Tersane olarak faydalanılan bu kasaba ismini Osmanlı Amirâli Karamürsel'den almıştır. Amirâlin mezarı oradadır. Halen Amerikalıların burada büyük bir askeri üssu olduğu için kasaba sür'atle kendine çeki duzen vermektedir. 12.000 ne yakın nüfusu olan bu sirin sahil kasabası Değirmendereye nisbetle otel, pansiyon gibi barmdırma imkânlarma daha çok malıktir. Buranın Beledıyesine aıt kabinli bir de plâjı vardır. Elektriği, Postahanesi, doktoru eczahanesi, hamamı. benzin istasyonu ve meshur kuçuk sepetleri mevcuttur. Karamürsele Değirmendereye olduğu gibi Îzmit yolu ile gidilebilirse de Yalovadan otobüs veya minibüslerle de gıtmek daha mantıkidir. Haberler İr Almanyanuı büyük mağazala* rından «Neccermau» ın 1968 yı Ijnda personeli ile birlikte, Alman turistleri için yapacağı tarizm programlan iie ilgili olarak 86 Alman gazetecisi İstanbula gelmiştir. A.B.C Turizmin aracılığı Le Romanyadan getirflen gazeteeiler bütün gün şehri gezmişlerdir. Turizm Ba kanlışı gazetecilere bir yemek vermiştir. •• Ana yollarda ve şebirler içerl* sinde trafık nızamsızlığı sebebiyle metnleketimize gelen tunstlerın çoğunun arabaları çar pılmak suretiyle harap olmaKtadır. Bu sebepten Avrupa > tomobil sigorta şirketleri Türkiyeye gidecek otomobülerin trafik sigorta primlerini artür mışlardır. •• Belgrad ormanı ve crrannda * hafta sonları. sarhoş ve mütecavizler tarafından, bilhassa hava karardıktan sonra, yoldan geçen arabalara taş ve silâh atılmaktadır. Kilyos dönüşü ta ristler korkulu dakikalar geçirmektedirler. Şikâyetler üîerine Vali Vefa Poyraz, olays hassasiyetle eğilmiş, ügililerden sert tedbirler alınmasını îstemiştir. •k Avrupanm mühim şehirlerl erasında «Autocushett Erpress» adı verilen özel trenler çalışmaya baslamıştır. Bu trenlerde yataklı, yemekli ve kuşetli vagonlardan başka yolcunun otomobillerini taşıyacak vagonlar bulunınaktadır. Trenler otomo billerl ile uzun yol yapmak tstemiyen turistlerin ilgisini çekmektedir. Bu trenlerin yemekli vagonlannda geceleri ginema ve dans vardır. •k Uçak hostesliği bilhaasa Amerika ve Avrupada uzun tahsil ve terbiye istiyen bir meslek halfne gelmebtedir. Çocuk bakımı derslerine gittikçe önem verilmektedir. Bilhassa dünya nın çeşitli ülkelerine ait kii çük turistlere oyun öğretme veya onlarla oynama dersleri hos teslerin en zor saydığı bQgüer arasındadır. * Avrupada gittikçe yükselen hayat standardı yeni blr turist tiplni yaratmaktadır. Bu tu^is^ ler özel aile uçaklariyle gezenlerdlr. Bu yenilik bir çotc memlekette hava alanlan yakınında «Aerocamns» lar yanl uçaklı turist Kamplan kurulm» Ihtfyacını doğurmaktadır. Yugoslav turizmcUerl d« tlk «Aerocarnp«» ı Bled şehri alanında gsçen hafta açmıflardır. Sorular Cevaplar N. GIDEN (Bursa): Turkij'enin rütubeti en çok olan ili Bursa defildir. Bursanın Ocak ayında âzaml rütubeti 76 dır. Halbukl Îstanbul 80, Edirnenin ise 82 dir. Z. Çavuşlu (İstanbul): Berlinde telefonla dans dâveti yapılan ve sahnesinde su fiskiyeleri ile çalınan valslere uygun oyunlar yaptırılan meşhur gece kulübü «Resi» dir. 16 18 DM.'a güzel bir geco geçirüebilir. H. Gfizelce (Ankara): Gümrük kanununun 1018 lnct maddesl, zatl eşyayı şöyle tarif eder: «Yolcunun beraberinde getirdiği kullanılmış veya kullanılmanuş kendi istimaline ait eşya». Cüneyt Arkın «Ya Öl, Ya Öldür» filminin bir sahnesind* 28.00010N SUN'İ GÜBRE NAKLEÎTİRİLECEKÜR Türkiye Ziraî Donalım Kurumu Eskişehir Bölge Müdürlüğünden: Kütahya Azot Sanayiinden 12 bin ton, Mudany» limanında Ağustos, Eylul ve Ekim aylan içinde gemiden çıkacak 18 bin ton olmak üzere cem'an 28 bin ton gübre, muhtelif Kurum te?killerine sevkettirilecektir. Nakliye şartnamesı ESKİŞEHÎR BAUKESİR Bölg« Müdürlükleri, Bursa Şube Müdürlüğü ve tstanbulda Galata Rıhtım Caddesi No. 7 de Yollama Servisinden temin edilebilir. İhalesi kapah zarf usulü ile yapılacaktır. Teklif verme muddeti 10.8.1967 Perşembe gunü ıaat 1Î.00 y« kadardır. Kurum, 2490 »aytlı kanuna tftbi olmadıgından lhaleyi ympıp yapmamakt» veya dilediğine yapmakta ierbesttir. ( Basın 20768E.520/9320) Ankara Jandarma Satınalma Komisyon Başkanlığından Jandarma Muhafız Kıt'asından boşalan Gençlik caddesindeki J. Karargâh Birlik; Teftiş ve Araştırma Kurullan ile Satuıalma ve muayene komisyonlarınm işgalierinde bulunan binalarındaki elektrik tesisatının onarım işı kapah zarf tısulü ile yaptırılacaktır. İşçilik dahil keşif bedeli 29590 lira 50 kuruş olup geçici teminatı 2219 lira 30 kurııştur. Şartnamesi Komisyonda görülebilir. İhalesi 29 Ağustos 1967 günü saat 15.30 dadır. İsteklilerin kanunî şekilde hazırlıyacakları teklif mektuplanm ihale saatinden bir ssat evveline kadar Komisyona vermeleri duyurulur. (Basm 20572 A 9762/9335) 1 Fabrikamızın ağustos 1967 aymda imâl edeceğı beyaz çımentoların satışı için taleplerin kabulüne başianmış olup, en son müracaat muddeti 14.8.1967 pazartesi gunü saat 17 ye kadardır. Postada vâki gecıkmeler dikkate alınmaz. 2 Beyaz Çimentonun fabrikamızda bantta ton saü? fiyatı 600. Tl. dır. 3 Talep edilen beyaz çımento miktarma tekabül eden bedelin •« / 10 u talep mektubu ile birlikte geçici temmat olarak nakten fabrikamız veznesıne veya Fabrikamızın Nığde Bankalarındaki hesabına yatınlmif bulunacaktır. Teminatı yatınlmamış talepler dikkate alınmaz. 4 Fabrikamız talep edilen çimentoların kısmen veya tamamen venp vermemekte serbest olup geçici teminaün yatınlmıj bulunması bir hak teşkıl etmez. 5 Satış şartnamesi Fabrikamız Ticaret Servisinden ve Türkıy» Çimento Sanayıi T.A.Ş. Istanbul Alım ve Satım Müdürlüğü ile Türkiye Çımento Sanayii TAJŞ. Genel Müdürlüğünden temin edilebilip. Şartnameye aykın talepleri kabul edip etmemekte ve kendi satı» usul ve prenstpleriiM för» taluiı yapmakta fabrikamız serbesttir. NtĞDE ÇİMENTO rABBtKA3I Beyoz Çmenfo Satıs llânı SOSYAL SÎGORTALAR KURUMU AYDIN ŞUBESI MÜDÜRLÜĞÜNDEN Mülkiyeti Sosyal Sigortalar Kurumuna ait tam konforu haİ2, kaloriferli, Belediyeden kullanma ruhsab almmış bulunan ve hâlen makinası ile perdesi bulunmayan Aydın Sineması, makina ve perdesi Kıarumca temin edilmek veya makina ve perdesi kiracı tarafından temin edilmek esaslan dahilinde 14^ 1967 pazartesi günu «aat 11.00 d» açık artırma suretiyle kiraya verilecektir. thalesi Şubemiz Müdürlüğünde toplanacak kir» komisyonunca ympılacaktır. lsteklilertn kiralama ?artnamesini gBrebilmelerl lçtn a;ağıdald adreslere müracaatlan ilân olımur. Noh Makinasız yıllık muhammen bedeli 100.000. Tl. sıdır. 1 Ankarada S. S. K. Gn. Md. lüğü Einlâk ve Bakım Işleri Müdürlüğü 2 tzmlr v» Aydnı Şube Müdürlüklerl 8 tstanbul Fındıklıd» S. S. K. Emlâk v« tnjaat MüdurlOSu. (Basın J0627/93I7) SBtamı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle