04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE ALTI 26 Ağustos 1967 CUMHURİYET Haffati Sivri sinek Gflnun en m&n&sız saati Oğleden sonra 3 4 arasıdır. Bilmem bana öyle gellr. lnsan ne yapacafmı bümez. Benim en çok cammın sıkıldığı saatler bn saatlerdir. Onun için şöyle bir kenarda başum dinlemek islerhn.. Ne var ki güneşe otursam sıcak basar, terierim. Gölgeye otursam cereyanda kalır, üşürüm. Tabiî yaşm da tesiri var araa oldnğumnz yer de pek rüzgârb bir sokak. Bereket poyraz tarafın» şöyle bir hasırdan paravan yaptırdık da rüzgân kesiyor.. Terasın 5nündeki yapraklar da gelen geçen merakblann meraklı nazarlanndan yorgun çehremizi muhataza ediyor.. tnsan tek başına ne yapar?.. Kimse yok k] sohbet edesiniz.. Parmaklıklan sayanm, çiçeklerl sayanm.. Böylece vakit geçirmeye çalışınm. Her zaman okumak Insanı yoruyor, bem nasıl çok yiyen mide fesadına ugrarsa çok okuyan da zihin fesadına nğrar, diye korkanm. Çünkü zamammız da nasıl yetnek namma akla gel medik şevleri faısanlara yediriyoTİarsa, fîkir namma da gene o blcim akla hayale gelmedik mnzahrafâtı insanlara vertyorlar. Siz de bîr şey sanrp okuyorsnnnz.. Onun için, gelen gecen otomobiilerin numaralariyle tekmi cift mi diye nryet tutarken sokak kapısının paslanmıs tek ka nadmm gıcirdadıihnı duydum. Şöyle Tan g&ele bakttm.. Haaa tanıdım. tanıdım ama admı nahrlayamadığim bir ahba Beyefendi! Gecerken gtirdflm.. Rahatsn etmedim ya! .. Bnynron!... Şöyle bnyurun.. Hayır bu taraftan... Adam geldi, oturdn... Affvettesiniz insaaüan?.. Teşekkür ederim.. Siı?. Ben de iyiyiın.. Efendim, ben şu Mekten sokağmın ilerisin de yeni vapılmış apartımanlardan birinde oturnyorum. Rahat mısmııî. Vallahl rahatız.. Yalnız blraı sivrisinek var. Zaten Tİyarettaün sebeplerinden biri de bn!.. Vapnra tniş çıkış!.. Hayır! Inmiyorum. Blr kere ben emekllye »Tnldrm. Ta!.. demek.. Emekliye aynldım: fakat MHyorsnnuz ben mnallimim.. Evet.. Zoolofi nınaliimiyiın.. Hayranat.. O eski tâbir.. Biraz da hakaret&mizdir. Değil ml beyefendi. Hayvanat hocası demek, hayvanatm hocası demek olur. Talebeye mnallhne de hakaret... Ama ktanse onu o mânada kullannıaz.. KnHanma?. O da var ya!.. Sizi rahatsra etmedim ya!.. Yok.. boştum.. Stıde de sivrisinek var mı?.. Vsr galiba!. Ama pek çok değfl.. Sivri sineğin çoğu a n olmaz.. Ne dersiniz?. Bilmem.. Beyefendi! Siz vâsl malumat sahibi adamsınız.. Sivrisinek hakkında bu derece bilgisizlik size yakışmaz. Müsaade ederseniz size sivrisinek hakkındaki etüdlerini arzedeyim. Sizi enterese eder mi?. tşitmedim.. Ta!.. Ne kadar şayam dikkat değfl mi beyefendi!. Sivrisinek de namus gibi insanlan ranatsız eder. Büiyorsunuı namns yalnız sahibini değfl, diğerlerinl de rahatsız eder Ne gibi?. Ne gibiü. İşte benim gibl... Ben namusla bir adamım ve bu halimden bizarım. Neye teşebbös etsem namus belâsı yapamıyomm.. Sonra da berkese halimden şikâyet ediyorum.. geliyorum sizi rahatsız ediyorum.. Namuslu olmasam, cesaret edemem.. Ama namuslu olunca! «Ben namuslu adamım!» dinlesin kerata!. (Ay affedersiniz! Sizin için değfl ya!) diyorum.. Srvrisinege devam buyurunuz.. Efendim bu namus sözünun Takdir ediyorum ama blr faydası?. Koyun, inek» bunlar fizerin de herkes tetkikat yapar. Yapmıstır da Koyundan öğrenilecek bir şey yoktur artık.. Ama sivrisinek ve daha geniş bir çerçeve içinde insan kaniyle beslenen haşerat üzerinde tetkikat yapmak kimin aklına gelir?. Doğru.. Ben o ciheti düsünmemistim, hakkımz var... Ob!.. Hele şükür.. Beyefendi! kolay şey mi bu!.. Benim yaptığımı hangi akıllı yapar?. Hakkımz var.. Müsaade edin de anlataynn.. Cİbinlik sözfi işte buradan gelir.. Yani Türkler cibin denilen sivrisinek ve emsali uçar haşereler için bir şey icat etmişler ve isün vermişler. Çünkü icadı kim yaparsa isim o dilden verüir, oto Polonya'da başarıya ulaşan bir Türk smema yönetmeni Türkiyede film çevirecek Atillâ DORSAY Geçtiğimiz pazartesi günü, Yeşilköye konan bir uçaktan, orta boylu zayıf, sanşın. mavi gözlü bir genç adam indi, iner inmez de derin bir nefes alarak bir süredir ayn kaldığı yurdunun havasını doya doya içine çekti... 28 yaşındaki bu genç adam, Polonyada doğmuştu, orada yaşıyordu, ama babası ve kardeşleri gibi, Türk tabiiyetindeydi, Türk pasaportu taşıyordu, ve son 8 yıl içinde 3. keredir anayurdunu ziyarete geliyordu. Adı, Feridun Erol'du 26 Ağustos 1928 tarihli Cumhuriyet'ten 26 Ağustos Altı sene evvel bugün şafak sokerken Afyonkarahisar dağlarında bir şimşek çakmıştı. Bu şimşek, ilâhi bir gazap gibi düs man ordusunun başında parladı ve patladı. Bu şimşek Turkün intikamı idi. Bu şimşek Turkün, Gazinin çelik elinde parlayan, yakan, yıkan, fakat aynı zamanda kurtaran, hayat veren bir kılıcı idi. Bu şimşek gibi kılıç dünyaları tutuşturan bir alev halinde Afyondan îzmire kadar uzandı ve orada Akdenizin mavi sulanna Türkün büyük zaferini yazdı. Türkiye'yi bütün düşmanların dan bütün bağlanndan, bütün ıztıraplarından kurtaran sulhe, istiklâle, Cumhuriyete kavuşturan zaferlerin zaferi altı sene evvel bugün başlamıştı. 26 Ağas tos gününü takdis ve taziz edelim. A. D. zaret buyurmuşlardır. Seksenden fazla mebusua 1ş> tirak ettiği bu konferans akşam geç vakte kadar devam etmiş ve Reisicumhur Hazretleri salondan ayrılmamışlardır. Devlet matbaası tarafından bastırılan alfabeden dün kâfi miktarda Saraya gönderilmis ve mebus beylere dağıtümıştır. *** Devlet matbaasında basılmakta olan kitaplardan okutacaklara mahsus alfabenin basılması nihayet bulmuştur. Bu gunden itibaren müracaat eden lere toptan tevzi olunacaktır. Fiyatı yedi buçuk kuruştur. Okuyacaklara mahsus olan alfabenin tab'i bir iki güne kadar tamamlanacaktır. Feridun Erol'un son yaptığı «Balık avı günü Fishing day» filminin bir sahnesinde, genç oyuncn Jan Zdrojewski görülüyor... yaptığını örnek olarak gösteriyor. neden sivrisineğe verildiğini tetkik etmedim. Yalnız sivrisineğin namuslu bir haşere olduğunu kabul etmek mecbnriyetindeyiz. Neden o!. Çunkü gelirken seslenir, gJderken seslenîr karnı doyunca kalkar başının ucuna konar.. hazmını orada yapar.. ve icabında bu namus uğruna canını da kaybeder. Değil mi efendim?.. Ama biitiin bunlar sivrisineğin bir muz'iç haşere olmasına mâni değildir. lnsam uyurken.. Beyefendi! Bunnn çaresini çoktan bulmuşlar... Ne gibi?.. Fıs fu mı? Onu da yaptık mirim.. ondan kaçıyorlar.. bir yere saklanıyorlar, gece olunca üşiişüyorlar.. Bir tane de olsa kâfi .. Hayır.. cibinlik koyunuz!. Ha«.. Şimdi enteresan noktaya geldik.. Ne demek bn cibinlik bakayım.. Cibinlik yatağın üstune gerilen bir nevi tül çadır. Öyle ya!.. Cibinlik lâfı nereden gelmiş.. Vallana!.. pek bümiyorum.. Pemek bilmiyorsunuz.. O halde müsaade edin de size anlatahm.. Bu sivrisinek lâfı'biraz uydurma birşey.. Sivrisineğin karasinekten sonra insana yaklaştığma ve insanın da sivrisineğe sonradan isim taktığma inanmam. Siz ne dersiniz? Bir fikrim yok!.. Yaaü Yazık. Mühim konularda fikir sahibi obnadığınızı görerek nevmid oluyorum. Zaran yok!. öğrenirim efendım!. O da var ya!. O halde lütfen dinleyiniz!. Dinlijorum.. Sivrisineğe Türkler Cibin derler... Daha doğrusn Tatarcık gibi küçücük insam ısıran bir nevi kavruk kalmış sivrisineğe cibin derler. Hiç işitmedim» Vallahi'. Ben sivrisinek hakkında pek yazı yazmam ama gene de kısaca bau şeyler öğrenirsem faydadan hali değildir. Tabiî değildir beyefendi!. Sivrisinek biliyorsunuz eskiden sıtmanın fâili müştereki idi.. Büiyorum.. Ne ise DDT falan anofelleri yok ettiler ama sivrisinek duruyor.. herkesı sokuyor.. yiyor, bitiriyor.. Beyefendi şu bacaklarımı açsam.. şaşarsınız.. delik deşik... İlâç sıkınız.. Tabanca sıktım beyefendi!. tabanca.. viz geliyor.. Çünkü bu bir esaslı hayvan nesli.. Öyle ufak tefek değil.. Efendim tetkikatıma göre Arabistanda sivrisineğe namus diyorlarmış.. Evet, hem derler, hem de Ahmet Vefik .'aşannı «Lehcei Osmanî» ismindeki lugat kitabında bulursunuz. Siz iyi tetkik etmişsiniz. Ben muallimün beyefendi: Benim işim bu! Hayır daha faydalı.. Ne demek.. Hay\anat üzerine tetkikat yapıyorum.. Güzel. güzel ama beyefendi Meselâ koyun gibi, inek gibi faydalı bir hayvan üzerine çalışsanız daha iyi olmaz mıydı?. Aman beyefendi: çok üzüldüm, pek çok üzüldüm. Neden! Fena bir şey mi söy ledim. Siz de takdir etmezsenU bizim çalışmamızı; biz ne yapa İst. Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlıgmdan 1 39.98158 lira keşif bedelli fakültemize ait onarım işinin eksiltmesi, 31.8.196Î günü saat 10 da kapalı zarf usulü ile Dekanlıkta yapılacaktır. 2 Sözleşme ve şartname Dekanbkta görülebillr. 3 Geçici teminatı 2999 liradır. 4 Tâlip olanlarm; 1967 yılmda Ticaret Odasma kayıtlı bulvmduğuna, teminatı Üniversite Saymanlık Müduılüğüne y«tırdığuıa dair belgeler, Yapı îşleri Başkanlığından yeterlik belgesi alabilmek üzere 40 bin liralık benzeri bir işi müteah hıt sıfatı ile yaptıkları ve kati kabulünü yaptırdıkları hakkındaki belgeleri 28.8.1967 gunü saat 16 ya kadar, 5 2490 sayıh kanuna göre hazırlanacak teklif mektuplannı eksiltme saatınden 1 saat evvel Dekanlığa vermelerı gerekir. | Postada vâki gecikmeler nazara alınmaz. 1003) mobil, lokomotif.. mikrop.. Süpürge, balta.. çanak... Tabii... ve bu suretle sivrisinek hakkındaki tetkikatımı özetledikten sonra geçiyorum diğer haşerelere.. Hiç merak ettiniz mi meselâ.. Hiç merak etmedim.. Aman beyefendi.. Bir kere insan kaniyle beslenen kaç haşere vardır?. Bilmem.. Ben sayayım: Sivrisinek, kehle dediğimiz bit.. O da iki kısımdır.. Baş biti, sırt biti. Bunu tefrik için böceğin sırtına bakmalı.. Siyah ise baş bitidir. Malumuâliniz bite bizde Evliya böceği derler. Çünkü efendim; evliya dediğimiz kimseler kendi & lemine daldıklan için temizliklerine bakmazlar, bitlenirlermiş... Şimdi de Bitnikler öyle oloyor galiba... Tamam.. Bakm ben o ciheti düşünmemiştira. Acaba bitinik kelimesi de «bitik» den gelmesin.. Olabilir.. Dfl Kurumuna sor sanız.. Sorayım.. Müsaade edin not alaylriı.. Tamam... Şimdi efendim geliyortız pireye.. Bu pire 'ir kaç nevidir; bunlann en meş hurlan bildiğimiz insan piresidir ki bazan hayvanlara da mnsallat olurlar. Bunlar haşereler içinde en güç imha edilen ve en güç tutulanıdır. Bunlara cibinlik falan da para etmez. Hattâ piretozu falan tesir etmez.. Bunları birer birer tutmaktan başka çare yoktur. Bunlar gayet atletik hayvanlardır. Bir pirenin kendi boyunun 1000 misli mesafeye sıçradığı tesbit edilmiştir. Eğer insanlarda pirenin kuvveti olsa trafik meselesi ortadan kalkar; fakat asayiş meselesi de zorlasır. , Neden?.. Ee birini kovalarken meselâ 500 metre sıçrarsa nasıl tutulur.. Yalnız kaçan sıçrayacak değil ya azizim. Polis de sıçrar. Daha fazla sıçrar önüne düşer... Haa! Ben o ciheti düşünmemiştim.. tamam... Demek o mahzur yok.. İnsanlar da sıçrayabilirler.. Ne diyordum.. Pire.. kedilerde, köpeklerde de bulunur. Bunlann insan piresinden farkını henüz tesbit etmedim.. Pireden sonra sıra haşeratm en ağırı ve en müstekrahı olan tahtakurusuna geliyoruz.. Beyefendi tahtakurusu artık medenî memleketlerde nesli tükenmek üzeredir. Benim çocukluğumda ya taklarımızın şilteleri, karyolalarımızın kenarları hep tahtakurusu yuvası idi.. Kaminatolu su buhar âletleriyle islimiyle yakardık.. Gene de ürerlerdi.. Tahtakurusu fena kokar ve çabuk ezilir.. Pek pis bir mahluktur. Yalnız bir meziyeti vardır; Ne gibi?. Efendim, sivrisinek sıtma getirir malnmu âliniz.. Evet!. Pire farelerden alırlar, veba aşlarlar.. Evet... Bit ise cümlece malumdur: tifüs denilen öldürücü hastalığı getirir.. Lakin tahtakurusu hiç bir hastalık nakletmez... Ondan dolayı tahtakurusuna karşı bir muhabbetim vardır. Allah daim etsin!. Âmin... İşte böylece beyefendi, haşerat hakkındaki etüdlerimi arzettim.. Teşekkür ederim.. Yalnız.. bazı noktalarda tereddütierim var da.. onlan izale için sizi rahatsız ettim. Buyurun.. Bitin yumurtasuıa «Sirke» denir. Yavrusuna «Yavşak».. Pireninkine ne denir?. Bümiyorum. Zannedersem birşey denmez.. Tahtakurusuna?» Ona da sirke dendiğini vaIidem merhumeden isitmiştim.. Teşekkür ederim.. Yavsak da denir mi?.. Deseniı de olur, demesenlz de.. Teşekkür ederim.. Bana müsaade beyefendi! Allah ömürler versin.. Hoşça kalın mirim. Allaha ısmarladık.. Giile güle beyefendi!. Güle güle efendim... Oooh.. düny» vmrmif y»hu! İLK BAŞARI Feridun Erol, son bir iki yıl içinde Polonya'da isim yapmış, hat tâ ismini bu ülke dışuıa taşırmayı başarmış bir sinema adamı... Büyiik babası ve babası, 1917 ihtilâlinde Rusyada imişler. îhtilâlden sonra gelip Türkiyede yerleşmişler. 1934 de, babası ticari bazı işler için kalk mi5, Polonya'ya gitmiş... Gidiş, o gi diş... 1938 de tekrar Türkiye"ye gelmişse de, savaşın patlaması üzerine, Polonyada evlendiği karısını ve ye ni doğmuş olan Feridun'u yalnız bı rakmamak için yine Polonya'ya dön müş. Savaşta, bir hayli zor günler geçirmişler. Bugün ise, baba Erol, Varşova'da bir pastacı dükkânı işletiyor, nefis Türk Lşi tatlı ve pastalar yapıyormuş... Feridun'un sinema serüveni ise, 6 yıl önce, Polonya'mn Holljrwood'u sayılan LODZ şehrindeki aynı adlı sinema okulunun kameracı bölümüne girmesıyle bsşlamış... LODZ sinema okulu, Paris'tekı IDHEC'ten sonra, orta Avrupa'nın en ünlü sinema okulu... Kamera yapım yönetim ola rak 3 bölüme ayrıhyor. Andr6 Wajda, Kawalerowicz gibi Polonyall ÜStalann yânısıra, Fraüsız Yeni Dâlga yönetmenlerinden bazıları da sık sık bu okuldaki derslere katılıyorlar. Skolimovski, Polanski gibi genç kuşağın dünyaca tanınmış isim leri ise, Erolun okul arkadaşlan oluyor. Erol 2 yıl önce, «Ikinci ders Lesson 2» adlı bir kısa filimle, okulun kameracı bölümünü başanyla bitiriyor ve hemen ardından, yönetim bölümüne başlıyor, Erol'un admı asıl duyuran, 2 yıl ka dar önce, Kirk Douglasın LODZ sinema okulunu özel olarak ziyareti sırasında çeküği bir belge filim oluyor. 20 dakıkalık bu filim öylesine büyük bir başarı sağlıyor ki, hemen bütün Avrupaya ve Amerikaya satılıyor. (Bu yıl da sinematekte oynayacak) Erol, son olarak, Andre Wajda hesabına «Balık avı günü Fishing day» adlı bir filim yapmış ve bu da çok beğenilmiş... sorumuzu, bu sinemayı «eğlenceli» bulduğunu söyleyerek cevapladı. Bazı yönetmenler dışında, Amerikan filimlerine »bir sirke gider gibi. eğlenmek ve vakit geçirmek için gidilir» diyor. Aynı şekilde, Rus si nemasını da, gittikçe gösterişçiliğe yöneldiği, Amerikan. sinema kalıplarma yaklaştığı için beğenmiyor. Fransız sinemasrnın, Avrupa ülkelerinin ulusal sinema devrimini büyük ölçüde etkilediğini söylüyen Erol, günümüzün en büyük 3 yönetmenini ise, Kurosawa, Fellini ve Antonioni olarak tanımlıyor. Erol, evvelki gelişmelerinde bir hayli Türk filmi seyretmiş. Türk sinema sını «Cinema Verit^»ye sırt çevir mış, gerçek hayattan genellikle uzak, bir «uydnrma hikâye» sinema «ı olarak niteliyor. Çok zengin tarih sel kaynakları olan bizim gibi bir ulusun, bunları işleyerek ve yerel ve ulusal özelliklerini koruyarak, çok iyi, kişilik sahibi bir sinemaya yönelebileceğini soylüyor, ve Akiro Kurosawa'nın Japon sineması için Feridun Erol'un Türkiye'ye bu kez gelişi, evvelkilerden farklı bir anlam taşıyor. Zira Erol, buraya yeni kurulan ve sanat filimleri getirten bir ithalâtçı şirketin genç kurucusu üstün Karabol'la beraber çalışrna imkânlarmı aramak için gelmiş. Tabii, Erol'un Türk sinemasımn bugünkü ortamıyla kolayca uzlaşması beklenemez. Yine de alışılmı.'j kalıplan zorlamaya taraftar sanat anlayışı belirli bir yapımcıyla çalısması, kendisi için büyük şans.. llkönee, Avrupa televizyonu için bazı kısa filimler yapmayı tasarlıyorlar. Erol Karabol işbirliği, gerekli imkânlar bulunduğu tak dirde, pekâlâ olumlu sonuçlar vere bilir. Bu imkânların bulunarak, Erol gibi belge filimcilikten yetişme, sinemayı bilen Avrupada isim yapmış bir sanatçının Türkiye'de ka lıp çalışmasmm sağlanması, Türk sl neması için azımsanmıyacak bir ka zanç olabilir... TÜRKİYEDE KALABİLİR Dolmabahçe Sarayında yeni harfler ve mebuslanmız Şehrimizde bulunan mebuslar, Halk Fırkası Umumi Kâtipliğinin dâveti üzerine Dolmab.ıh çe Sarayında Reisicumhur Hazretlerinin huzurunda toplanmışlar ve yeni harflerimiz hakkında Ibrahim Necmi (Dilmen) tarafından venlen konferansı ak şam geç vakte kadar devam et mistir. Reisicumhur Hazretleri de verilen takriri büyuk bir alâka ile izlemişler ve birçok mebus beylerin yanlarına giderek derslenn tarzı tatbikine ne Terkos mukavelesinin feshl Belediyede encümen »zalannın da iştiraki ile bir toplantı yapılmış ve toplantıda Terkos Şirketinin yeni anlaşması üzerindeki gorüşmelerden sonra dört sebepten ötürü Terkos Şir keti ile yapılan mukavelenin feshi istenmiştir: 1 Terkoı suyu içilecek gibi değildir. 2 Şirketin idari muamelâtta noksanı vardır. 3 Yangınlara su vermemiştir. 4 Tersih havuzları noksan inşa edilmiştir. Belediye, Terkos Sirketi il« mukavelesini fesh ettikten sonra başka bir şirketle yapacağı mukaveleye (saniyede beş Htre su) verecek tesisat yapılmaiiru sart koyacaktır. BELCO (/Uncüık: 1831) 10021 Yalova Belediye Reisliğinden 1 Belediye Deniz Gazinosu üst yapı Inşaatl lsi 2490 sayılı kanun hükümlerine göre kapalı zarf usulU ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Işin keşlf bedeli 371.184^4 TL. dır. 3 Eksiltme Yalova Belediye Encümeni thale Komisyonunda 21 Eylül 1967 perşembe günü saat 15.30 da yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi ve diger evrak mesai saatleri lçerismde Belediye Fen tşleri Âmirlitüıde görülebiür. 5 Eksütmeye girebilmek için isteklüerin: A 18.597.39 TL. lık geçici teminatmı, B 1967 yılma ait ticaret odası belgesinl, C Müracaat dilekçeleri ile blrlikte verecekleri (eksiltme şartnamesüıdB ve usulüne göre hazırlanmış olan) plân ve teçhizat beyannamesini, sermaye ve kredi imkânlarmı bildiren mali durum bildirisini, teknik personel beyannamesini, taahhüt beyannamesini, Bayındırlık Bakanlığından almış olduğu (B) grupundan keşif bedeli kadar işin eksiltmesine girebileceklerini gösterir müteahhitlik karnesini ibraz suretiyle Belediye Belge Komisyonluğundan alacaklan yeterlik belgesini teklif mektuplan ile birlikte zarfa koymalan lâzundır. 6 İsteklUerin teklif mektuplannı 21 Eylül 1967 perşembe günü saat 14.30 a kadar makbuz karşılığmda Belediye Baskanhğına vereceklerdir. 7 Yeterlik belgesi alınması için son müracaat tarihl 18 Eylül 1967 pazartesi günü mesai saati sonuna kadardır. Teigrafla müracaatlar ve postada vâki gecikmeler kabul edilmez. Kejliyet ilân olunur. (Basın: 21796 10030) Genç sanatçı Feridun Erol, geçen yıl televizyon için çevirdiği ve büyük başarı kazanan «Mrs. Dally'nin bir aşığı var» adlı kısa filmin bir sahnesini açıklarken görülüyor (ortada). Sağda, Polonya'nın tanınmış oyuncularından (aynı zamanda Erol'un nişanlısı olan) Barbara Polomska görülmektedir. DENIZCILİK BANKASI T.A.O.DAN Aşağıda yazı/ı malzeme almacak 1 İŞÇÎ KEPİ (Şayaktan kıslıki: 1400 adet. Son teklif verme tarihi 7.91967 dır. 2 BEZLI LÂSTIK LEVHA: Muhtelif eb'ad ve miktarda: En geç teklif verme müddeti 21.9.1967 akşamına kadardır. Sipariş No: 1252 Şartnameleri MALZEME MÜDÜRLÜĞÜ veznesınden temin edilebiiir. (Basın: 21806» 10026 GERÇEK SİNEMA Erol, çağdaş sinemanın artık bir «Cinema Verite» (Gerçek Sinema ı olması gerektiğini soylüyor. Amerikan sineması hakkındaki bir GENCIER TATİLİNİZİ rjAVVA CZ W ASIRUK TECRÜBE EN MODERN TEKNİK EN ZARİF MODEL HAVADA JET KARADA JAWA Gençler Dünyanın En Güzel Kıyılarında En Güzel Deniz Sizindir JAWA ile her gün bir başka kıyıya gidiniz JAWA ile şehirden açılıp en temizhavada En yararlı deniz banyosu yapmak sizin Hakkınızdır ? I O S İ K L E T I . E R İ İIE DEĞERLENDİRİNİZ KOLAYLIK •^7MEMLEKETİN HER YANINDA TAM SERVİS HİZMETİNlZDtOİR AYRICA GEZİCİ SERVİSİMİZ DEVAMLI FAALİYETTEDİR TOFTA* IATKMI : Ç E L İ K M O T O R Ticarat Ltd. ŞtJ. Slrkecl, Gar karşm 217, Tel: 27346ü 228223 Tmgrıf : S O A • Ittınbul KD İCTAMRIII A n C I I T A I A D I ' O T O C I N A R T e l : 2 " U 7 5 ~ SEBAT K O L L . ŞTİ. Taksim. Tel: 48 61 16 A. TVBAN ÖZBAY, MUZAFFER KULAK • 0 I H n D l l L A U C R I A L M H | « T e | : 2 1 59 72 OTO H ' I R ' » ! , . Tel: 30 4!, 31 SEI.ÇT K S A V I N S O Y . Tel: 36 44 80 ÇELEN KOLL. ŞTİ 36 57 55 HAYDAR ÖÇAL, Y. Mahalle cad. 161 Sarıyer FARUK HEPGÜL, Fevapaşa cad. 72 ŞEREF DEMİBKAN, Nurettin Tekke cad. 36 Karagümrük SABRİ ACARSOY, Tel: 49 18 7« (Eeklâmdlık: 2899/10024)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle