09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sokrat'ın öldürüldüğü yerde fikir özgttrlüğâ yoktar larının kaynağı da Anadoludur. Zaten kendi yurtlarında karanlık içinde o'an Hellenler, nasıl olur da Anadolu'ya ayak basar basmaz, Anadolu'da büyük bir uygarhğın öaderi olurlar? Homeros Atina'da olsaydı öldürülürdü Bilim, dünyada Anadoluda başlanuftı. î.ö. altıncı yüzyılda Anadolu'nun Milet jehrinde Thales güne? turulmasını hesap edecek kadar, matematik ve astronomide ilerlemis ti. Sonra bu akıra Hellenistan'la özellikle Atina ve Sparta emperyalizmlerinin çatısmasıyle durdu. Binbeşyüz yıl sonra Araplarca Alcebraya kadar ilerletüdi. (Alcebraya admı veren Elhuarzüni'dir). Yine durdu. Son birbuçuk yüzyılda Avrupada yine hız aldı. Önce de bildirildiği gibi Batı dünyası Anadoluya hiç önem vermedi. Verdiyse bile Osmanh İmparatoriu ğunu sömürmek için verdi. HaUâ Atatürk Türkiyesinde bile. Lozanda Kapitülaayonlar konusulurken, Lord Curzon'un: «Bir gün gelecek bıze muhtaç olacaksınız» yollu söz leri, <Bir gün gelccek biz gene sizi diiediğimiz gibi sömüreceğız» anlamına geliyordu. Anadoluya karşm «Kutsal ülkeler» denilen Hıristi yanlığuı beşiği Suriye ve Filistin'e, bir de Hindo . Avrupaseîliğin beşigi sanılan Hellenistan'a önem veriliyordu. Çünkü Avrupalı'arda doğanm, evreni yaratmaktaki amacının Avrupa uygarlıgını ve onun be şıp. olduğu sanılan Filisünle Hellenistsnı yaratmak olduğu inancı var dı. Ama, Arkeolojık kazılarda Ana doluda, daha adlandırılamıyan eski uygarlıkların izlerine rast gelince, bu kez önceki yargılannın doğruluğundan şüphelendiler. Ama, dönüp dolaşıp bin dereden su getirerek önceki yargılarına dönmeğe çabaladılar. Batının tarihi, insansal bir açıdan görememesi Batı usunun ağır bir çoğunlukla «tabula raza>, yâni temiz bir masa olmamasından ve o batı usunun bir sürü geleneksel eski püsküyle ve kalıntıyla örtülü ve yüklü olmastndan ileri gelir. Fikir özgürliiğü Atina'da fikir özgürlüğü yoktu. Sokrat, Anaksagoras ve başkaları fikirleri yüzünden ölüme mahküm oldular. Oysa, lyonya'da fikir özgürlüğü vardı. Kîır.se fikirleri yüzünden suçlu sayıîmadı. Atina'da mahkum olanlar. Tanrıları mkâr et mek suçuyla itham edildiler. Ama, Anadoluda kimse bundan dolayı suçlanmadı. Homeros, tanrıları ala3*a ahr. Homeros'un tanrıları Atina'da ciddiye alındı. Eğer, Homeros Atina'ya gitseydi. onu tanrılarla alay etti diye öldürmeye kalkışırlardı. Hellenizm kültürü hangisidır? Sparta kültürü, kışla kültürü idi ve kışla, açık bir spor alanma ne kadar zıdsa, Sparta kültürü de Atına kültürüne o kadar zıttı. Spartalılar zaten kendilerini tehlikede görmedikleri için ne Maraton. ne de Termopil savaşlarına işürak ettiler. (Spartah Leonidas, Sparta'ya rağmen Termopilde savaştı). Pers tehlikesi büyiıyunce. yâni Spartanın da istilâ edileceği anlaşılınca, Spar tah'.ar Atinalılarla beraber savaş BaliRin romanliımi Ayrıca Batıda romantizm de hayli gelişmişti. Bunun sonucu Shel!ey, Keats, Byron, Victor Hugo, Goethe. Heine, D'Annunzia vb. gibi ozanlar Helenistan denince hayranlık sar'alarına tutuluyorlardı. Romantizmin afyonuyla, Batının 'kritik) eleştirme gücii tüm uyus •turulmuştu. Hep bilinir, seven âşık, sevgüisinin kusurlarına kör olurmuş ve sevgilisini dünya güzeli sakanlar bahasma tekstil ve bajka en nırmış... düstrileri zengin etmektedir. Modadan başka, Batının uygarlık gücü, Denecek ki Batmm birçok şaşılacak keşif ve icatları vardır. hattâ iki davranısta beliriyor. Biri Bertneredeyse Aya gitmek üzeredir firand Russel. Sartre ve başkalannın lan falan. Bu bilgi, buluş ve teknoCumhurbaskanı Johnson'u yargılalojiler, evrimde geri kalmı» ilkel maya kalkışması. bır insanm kafasına oturtulan bir şar>ka gibi. o kafaya yabancı kalmışfır. Bu bilgilerin ve buluşlarm ' ^nsal nedeni. çoğu batılımn gönîkind davranış da, Beatles gibl • değil, derisine bile işlememiskızgın ya da deli gençliğin isyanıt Fen alanındaki bu bulusları ve dır. Bu sençler, kennilerine ahlâk, aı<=çlan yaratma ve ya==3ünadan ziyarie, statükoyu muhafaza için. öl terbiye diye gevelenen ne varsa, tü dürmekte kullanmaktadır. Bir bi münün varlıklılarca güle oynaya sık'.etin kendıliginden dık durması çığnendiğıni gorüyorlar. Öğütîeri yürüdüğündendır. Bisiklet yürüme yutmuyorlar. Onun için ahlâk mah dıği zaman dik durmaz, düşer. Ba)âk ne varsa, var patlasın, çal oytı. statükoyu istikrar anlamma alır. nasın, topunu kırıp geçirerek gün Bunu yaparken de değişen bir dünlerini, erkekli dişili, gün etmeye yada ne varsa öldürmeğe çabalar. bakıyorlar. Bütun urmıtlarmı yıtir Kaır.bura sormuşlar: «kamburun miş, yeıs içindeki bu kızgın gençlimu duzelsin, yoksa bütun dünya ğm tkavuşan kavuşana»sından, yemı kambur olsun?>. Dünya kamni bir dünya doğamaz. Batının san'bur oîsun» demiş. Örneğin Franatta bir uygarlığı yüksek de bir mü sa. Cezayir'de statükoyu sürdürezıği vardı, ama bunlar dert ıçinde ceğim diye çaresiz kalıncaya yanan bir batı çoğunluğunu etkijedek son sıstem teknoloji ile. bir yemedi. Teknoloji ve ıcatta emme Patagonyalı vahşiyi büe utandıracak cinayetler i?lemiştir. Oysa, aynı Fransa yüz şu kadar yü önce bir Fraiîsız ihtilâli ile statükoyu yıkarak, ilerlerae ve yenilenme göcünde idi. Şimdi ise başlıca yenilenme si her üç ayda bir kadın giyim ve rastıkla pudra sürümü modasının yenilenmesinden ibaret kalıyor (mo danın gerçekten ne olduğunu görebilen insan gözü, moda geçtikten sonra ona bakan gözdür). Modanın zaran olmaz, elverir ki başkasına zaran olmasm. Başkasına zaran olmayan bir «hoşa giden» insanoğlu nun yaradılıştan hakkıdır. Ama şim di moda, Afrika ve Asyada dökülen basma tulumbayı icad eden us. bir düzen bulmaya yeter de artardı. Hellenistan kıyılarının hemen he men her kum tanesi incelenirken, Anadolu tarüıinm kimi üzyıl süren karanlık parçalarmm aydmlatümasına yanaşılmamıştır. Oysa, bu karanhk parçalar aydmlanmadıkça klasık uygarlıkta kimin ne olduğunun kesin olarak bilinmesine imkân yoktur. lyonlann ve Iyon lehçesinin, Dor istilâsmdan kaçan tyon larca Anadoluya taşındığı iddia edildi. Modern Arkeoloji. Hellenısta nın Dorlarca, savaşarak istiîâ edildiğine ait en ufak bir ize rastgelme miştir. Attika 1. Ö. beşinci yüzyıla kadar hiç uygar bir davranış gdster memistir. Ondan sonraki davranış tılar. iyonlar da bu tehlike dolayısiyle Hellenistan'a yakmlık gösterdiler. Atina, Sparta, îyonya gibi taban tabana zıt kültürlerin, birıcık müşterek vasıflan olan bir dile sa« rıp sarmalayıp, hepsine Hellenizm diyip bir tek uygarlık saymak bir Batı göreneğidir. Batının keyfince yaoılan böyle değerlendirmeler «bilgi diye», sorgusuz sualsiz kabulleniîmiş, ve kuşaktan kusağa tekrarlana tekrarlana. hikmetinden sual olunmaz «kutsal gerçek» diye beton gibi dondunılarak insanoğlu nun tepesine kondurulmuştur. Hel lenizm, Spartanın Hellenizmi mi? Atinanın mı? tyonyanm mı? Bunu soran çıkmamıştır. Oysa Mısır ve Bâbilon uvearlıkları gibi ayrı sayılan uyjrarlıklar. bu üç uygarlık kadar birbirinden ayn değildi. Zaten Pers tehlikesinin bertaraf edilmesinden hemen sonra Sparta ve Atina emperyalizmlerj birbirinin canına okumuslardır. Bu okuyus Pers tehlikesinden elli şu kadar yıl sonra olmuştur. Atinanın parlayıp sönüşü bu kısa süre içinde olup bit miştir. Yâni Pers savaşlanndan Perikles'in ölümüne dek. YARIN ANADOLU'NUN SESİ Bahda gençlîk BULMACASI SOLDAN SAGA: 1 Serveti Fünun şaır ve yazarlarından olup «Yalan» piyesini meydana getirmiştir (tam isiml, 2 Tavırları hoş olan, Bir şey uğruna değerli bir şeyden vazgeçme, Çoğul takısı. 3 Ağaç işleri j'apan, Boyie sular içilirse zamanla dişlerin üzerini san bir tabaka kaplar. 4 Bir renk, Bir kâğıt oyunu, Birlikte. 5 Argoda yat uyu anîamına emir, rey. yerinden kıpırdanamıyan kimse. 6 Güzel san'atların tümü. büjHiklük, çoğul takısı, 7 îfa etmek. soru zâmin, onluklar (eski terım\ 8 Yabancı, ümit eden. mahal, bır nota. 9 Hareket ebnesi için durtukleyen, sert tüy. 10 Yapabilmeklık. mikroskop mu ayenelerinde kullanılan cam parçası, ayırmaç. 11 Darbele anlamında bir emir, sularda yaşıyan ve ha reket etmek için yalancı bacakları olan bir hücreli hayvanaklarm adı, yabancı. 12 Söz verme, iyiyi kötüyü ayır anlamma bir emir. hâtıra, bir göz rengi.. 13 Dille dudak ların yardımıyla içeri doğru çekmek, en kısa zaman. devletın yürut me organı. 14 Bir cms geyik, bır nota. 15 Efki zan>an!arda bir yenn dusmandan mubafazası için inşa edılmiş müstahkem bina, yazık ki. 16 Asiıya âşık olan adam, birbirinden ayrılmış. ekseri erkek hay vanla^ın boynunda clur, YIKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Kamer takvıminin beşinci ayı. 2 Tavırları hoş olan, bır renk, çıft tırnaklı hayvanlara musallat olan bastalık. bir harfin oku nuşu, 3 Güz meyvesi, kapı, ağır 1 2 8 9 10 1 1 1 2 1 3 1 4 1 5 1 6 Heykel resinüeri Isa'dao 7 bin 500 yıl öncesine aittir ve Çatal Höyükde bulunmn;tur. MODESTV «LAISE lDişifBond .. . SiZPtM PE. HEFPET FDİVOeUM, B«ŞI İ S T A N B U L Açıhş ve proşram Ovun havaiarı Konu?ma Turküler Kcye haberler Turküler H.'berlcr ve hava duruın" Istanbul'dR hueun Hafif muzik Ovun havaiarı Sabah ve r.u.?ık İstevin caislım Tarih sayfaları Mutiueiller Plâklar seslenı>or Pazar sohbctleri Kısa haberler Minvatur muzik Bızi dinler misinır'1 Cesitii Turk rpnzıeı Vc cızci. uc olâk Yurdun sesi kadınlar korosu Haberlrr ve hava durumu Reklâm crocramiarı haberlfr Sohstler ffecidi Pa7*r kon" > ri S 7 eserlcri I.atin Dunva^ından melodıler Kısa habTİrr Melodi zinciri Türküler eccidi Ffklâm oroEramian Hab»rler ve hava durumu T'irkuler Turk tnuziSI Kadvo kitaDİIBindan Gecen hafta 54 sa»tin olavtarı «;i7in icin sectiklerimU "=ark\1ar Keklffm progrnmlfli] Habertpr ve hava durumu «ızlerle bernber K?nam": ISTANBLL İL RADYO5U lama (çoğul), 4 Karışık renkli, ajağı >*ukarı bütün sene bulunabilcn bir meyve. bir harfin okunuşu, bir harfin okunuşu. 5 Kır çeşme si, belli bir san'atı olmayan isçi, ko kulu melhem. 6 Bır cms pamuk, 7 Dınden kovma, çoğalma. 8 Saçmalama, Ortadoğuda bir Arap Kıralhğı, senenin bölümlerinden. 9 Isim, süt veren hayvan, çoğul takısı, 10 Arta kalan, en kısa za man. fiyatı yüksek olan. 11 Cüretkâr, çıplak, ilâve. 12 Kızartılnıış ekmegi et suyu ile ka\"natarak yapılan yemek, bir cins düğun çıçcğı. 13 Herkes, radyıımun sım gesi, öz olmayan. 14 ll'in kolları, oncehk, bır harfin okunuşu, 15 Hayvan ayakkabısı, tam kapanmanuş, çoğuJ takısı. 16 Kaybetme ıh timali olan. iyi konuşma kabiliyetı, bir harfin okunuşu. Garth FRfEDRİCH DÜRRENMATT 30 • Yarım saste kadar gelir sanıyorum,» dedl. Evet der gibi başımı salladım. Her şeyi scn derece dikkatle hazırlamışük. Orman yolunun «osoye kavuştuğu yerde gözcülenmiz vardı. Hattâââ teîsiz radyolanmız bile vardı. Hepimîz silâhlı idik. Çocuk dcre başmda, âdeta hiç kımıldamaksızın oturuyordu Tetıkte, sabırsız, merakli. Böcek vızıltılan ile kuş cıvıltılarından baş ka ses seda yoktu. Yalnız ara sıra küçük kız o incecık sesiyle. kendi kcndme «Maria oturmuş kaya üstune.» diye savkı söylüyordu. Hep bu bir tek satır. Ara sıra da meydanlıktan bir rüzgâr esip geçtikce yerdekı yapraklar havalan:p hışırdıyordu ve sonr? etrîfa sc=siz1ik iniyordu gcne. Beklivorduk. Bizler içın artık bu büjülü güz ormanından ve bu kırmızı etekli kuçük kızdan gay ri hic bir sey yoktu dünyada. Cani gelsin diye beküyorduk âdeta susamıs, azimli. Mcele hallolsun, ceza jerini bulsun dije bekhyorduk. O yarım saat çoktan geçmişti tam iki saat geçmistı aslını ararsan.z. Bekliyor, beküyorduk. Matthai'nin ayîardır beklcmiş olduğu gibi beküyorduk şimdi bizler de... Saat beş o!du. tlk gnlgeler düşmeye başladı, sonra alaca karanlık indi. Her yer soldu, gurubun bütün o parlak renkleri söndü. Küçük kız hopîava zıplaya uzaklastı. Kimsenin agz'.nı bıçak açmıynrdu; Henzinin bile. Sonunda ben. •Yarm eene geliyomz.» diye kararımı bPdirdim. Geceyı Churda geç;relim. Steinbock'da.» Bdylece cuma ve ctımartesi günleri de ormanda bekleçtık. Aslını ararsanız Grisons polisine durumu haber vermemiz gerekirdi. Ama bu bizim işimizdi. Kimseye lâf an'ptmsk, kimseyi bu meseleye karıştırmak i>teır.iyordum. Bekliyor. bekliyorduk. Asıl düsüncerr.iz, esas kaygumuz çocuk değildi prtık; ne de cani, Matthai'ydi bizim düsündügümüz. Ma'thai haklı çıkma lıydı. muCaka haklı çıkmalıydı, yoksa bir felâket olacaktı. Bunu hepimiz hissediyorduk, Henzi bile. Henzi sonunda kendisinin de Matthaı'ye inanmı? ol dueunu itiraf edivordu. Hattâ cuma gecesi meçhul kaati!:n cumartesi günü mutlaka geleceğini kesin bir ifadeyle söy!ed;. Öyle ya. münakasa götürmez deîiller vardı eümizd?: Kirpiler ve çocuğun bu meydanhğa, tekrar tekrar gelerek aynı yerde hiç kıpırdamadan oturma?;. Onun birisini beklemekte olduğu apacık meydandaydı. Böylece her birimiz gözetleme yerirr.izde, yâni bir ağacm ya da çahlısın arkasında duruyor. saatlerce kım:îdamadan bek'iyor, ses çıkarmadan. bir birimizle konuşmadan sigaralarırrüzı tiittürüyor ve o sonu gelmez. «Maria oturmuş kaya iistüne. türkü siinü dinliyorduk. Pazar günü durumumuz güçlesü. Orman gezrr.eşe ç.kmış olan in.<^nlar!a dolup taş maya başladı. Bir keresinde. başlarında şefleri oldu ğu halde kadmh. erkekl' bir koro heyeti meydanh ğa geldiler ve siî saf dizilip sarkılar soylemeye basladıîar. Orman bir ?üre şarkı sesleriyle çmladı. Daha sonra iki âşık geldiler ve çocugun orda oturmasına bakmadan a! takke. %er külâh seviştiler. Bütün bu olup bitenler boyunca Annemarie öylece oturuyordu orada akıl a'.maz bir sabır ve inanılmaz bir bekleyis jçinde. Dört gündür, öğleden sonralarnı bövle beklemekle geçirrr.ekteydi. Ve onunla beraber biz de bekliyor, beklivorduk. Poîıs memurîarından üçü, telsiz cihazlarını beraberlerinde alarak Zürih'e dönmüşlerdi. Henzi, Feller ve ben kalmıştık Matthai'nin yanmda Aslında bizim de böyle oyalanıp durmaya hakkımız yok tu artık, ama Henzi pazar gününü sayamıyacagımızı söyledi. Cani, pazar günü etrafın çok kalabalık o!arağmı bildiji için ortava çıkmamıttı. Henzi bu sebeple. aslmda sadece üç gün beklemiş olduğumuzu ileri süriiynrdu. Boylece ppzartesi gününü de nöbette seçirdi. Sah sabahı Henzi de Zürih'e döndü. Merkeze goz kulak olacak biri lâzımdı. Ama Henzi Zürih dönerken bile. adamı ele geçireceğimizden emin olduğunu 1 NIHAL YEĞİNOBAU TF A Y J O N E S K ^ J IF N MalkOÇOâlU I konu ye rcsim: AYHAN BAŞOĞLU BEYflZGUL Acılıs ve Droarajn Sam ıçuı Karısık sololar Sevilen ipsler Valsler ve colk^lar Akordeonla melodıler Gecmu eunlerın sevilen seslerı Koncerto saatı Ccsith melodıler üan sololaı: Tatıl melodileri Mınyatur muzık 15 00 Caz saatı 15 30 Gcııçler ıcin 16 00 Pazar konseri 17.00 Cav saatı 17.30 Kuçuk konser 18.00 Ivi aksamlar 18.30 Senfonik muzık 19.00 Kafif müzik 19.30 Aksam konseri 29.15 Genclerin sevdiklerl 21.00 San repertuaı mdan 2130 Dunyanın dort bucağından 22.00 T»til aksann ictn 22 30 Gece konseri 23 00 Se'ilen oocrıtlcr 23 30 Ha/ıf sarkılar 24,00 Istanbul'da çece yarısı A NK AR A 06 25 07 00 07.30 07.45 08 00 08.10 08 30 09 00 0? 20 10.00 10.20 10.45 10.50 11.10 11.15 12 ?.O 11.00 !3 15 13.40 14.00 14.15 15 15 15 20 15 ?,5 15 15 16 15 16 30 16 55 17.00 17P0 17 50 19 0(1 19 ?n 19 35 19.5" 20 in 20 31 20.5i 21 .IV 21.0^ 21 2n 21 40 1"? İn 2? 30 22 41 Acılıs ve croeraro Kove haberler Haberler ve hava d u r u m u Sabah muziği Ankara'da bueün O ı u n havaiarı Halk mıiz. Dinlevici istekleri Maeaztn Istekletıniz mikrofond? . Sarkılpr Levlesın bmru Kısa haberler Türkuler Bızi c i n l e r mislniz? t v f e l d e n muzik YıiJttan sesler Haberler ve hava durumu Ce«itl' müzik Sarkılar Cocuk bahcesi Reklâm Droeramları Kısa haberler Ovun havaiarı Trafik Dans kulübü Sarkılar Çe=ıtli müzik Kı=a haberier Turküler Tprla dönusii Reklâm programjarî Haberler v e h a v a durumu Kücuk ilânlar Ce'itli m ü z i k rürkiiler Sarkılar Oıkestralar U r k u d a n önce 24 saatin olavları Gecen haft» Snnr rierırM Caz muziSi Mıi7İk dıinvpsı v "e«?f Krta^tsn TıirkuVr HaH^rl»r v e h a v a d u r u m u durumM '•> «^ tTahpr1»r vr h a v a • 1 nn rece k « n t » r l > srkasmı seçmiştL Yere uzanıyor ve bu pasürma yazının tatlı sıcağmda uyku kestiriyordu. Bir keresınde öyle bir horlamaya basladı ki hepimir duyduk. Çarşamba günüydü bu. Matthai, meydanlığın kendi evinden tarafa olan köşesini tutmuştu. Ben de onun karşı tarafındaydım. Böylece tuzağımızı kurmuş, cani için, kirpi devi için el pençe divan bekliyorduk. Annemarie her gün öğleden sonra gelip dere baSina oturuyor ve «Maria oturmuş kaya üstüne» diye şarkı söyleyip duruyordu. Küçük bir kız çocugu ısrarh, dalgın, anlaşılmaz. Ondan nefret etmege, onu görünce ürpermeğe başlamıştık âdeta. Öğretmenle şahsen konuşup durumu anlatmıs ve kızın okuldan kaçmasına gözyumarak bize yardun etmesini sağlamıştım. Perşembe günü öğleden sonra Annemarie nedense ormana gelmiyerek evın yakınlarında oyalandı. Cuma günü birşeyler olmasını ummaktan başka elimizden bir gelen yoktu. Artık benim için karar verme zaırtanı gelip çat mıştı. Matthai ise günlerdir tek bir kelime büe söylememişti. Cuma günü öğieden sonra Annemarie gene sır tında kırmızı etekhği, clinde bebeği, seke seke gel di ve gene bundan önceki günlerde. yaptığı gibi dere başına oturdu. Güz havası hâlâ nefisti canlı. renkli, avutucu. Bu sefer srarmzda Henzı'yle so;gu hâkimi de vardı. Saat beşe doğru çıkıp gelerek, bizi şaşırtmış 3ardı. Sorgu hâkümnin yüzü öfkeden kıpkumızıydı. Annemarie'nin, «Maria oturmuş kaya üstüne., dı\e şarkı söyiiyen ince sesi kjlaklarımızdaydl. B J şarkıyı dın'.iyemez olmuştum artık. o ssrı örgülcn, kırmızı etekhğiy'e Annemarie'den dc nefıet gelmi';xı içime. Yüzünü b.le görmek istemiyordum. tğrenç, çırkin, kaba buluyordum onu. Sırf «Maria ot(ir mu; kaya üstüne» şarkısım susturabilmek içın onu boğasım, ölduresim, param parça edesim geliyordu. Çıldırmak içindi bu! Her şey bir tevije. Heı şey hep ajTitydı, başından ben mânâsız, sıkıcı... Ds >anılacak gibi değüdi, değildi... ki birden sorgu hâ kimi ileri atıldı. Bır zindandan kurtuluş gibiydı bu. îleri atıldı adam, çahların arasından yurüdü ve aj'ak bilek'erine kadar kuru yaprağa gömülüsüne aldırmaksızın çocuğun yanına gittı Bunu görünce bizler de saklandığım:z yerlerden fııiadık. Bu ışi bir sonuca bağlamak gerekiyordu. Deıhal: Sorgu hâkimi AnneTiarie'ye, «Klmı bekliyorsun?» diye haykırdı. Çocukcağız bebeğini «ım^'.kı tutmuş, oturduğu yerden dehset içinde bu yabancı ya bakıyordu. «Kimi beklıyorsıın? Cevap ver bana duvdun mu cevap ver. piç kurusu!» Simdi hepimiz varmıştık onların yanına. Elraf larını almıştık ve Annemarie bırımızden obürumüze bakıyordu korku. dehset içinde, saşkın Ben de sesim ofkeden tıtrive.ek: «Annemarie.» diye söze basladım. «Bir hafta önce birisi sana çıko lata vermişti Hatırlarsm, üzeri kirpi gibi pıtır pıtır. çıkolatalar. Bunları sana siyahlar giymiş bir adara mı verdi?» Küçük kız cevap vermedi. Ya? do!u gozlcrle yü züme bakıyordu sadece. Matthai onun önüne diz çöktü ve o zayıf orr.uzlarmı kavradı. «Dinle beni, Annemarie. sana çikolaîayı kimin verdığinı bize olduğu gibi târif edeccksin.. Heyecan la.içtenlikle konuşuyordu. zira artık her şey kıza bağhydı. «Bir zamanlar senın gibi bir kız çocuâu vardı.. diye sözüne devam otti <O da sen r sibi kır > mızı etek'ıik giyerdi. Sıyah esvaplı. ıri varı bir adam ona çikolata ve'di bir gun Aynen senın yediğin cinsten. üstii pıfırlı. toD sibi çikolataIsrdan Sonra küçük kız o iri yan adam'a ormana. çerm=ğe g.t ti Adam da bıçağıyîa kızı kesti » Sustu. Lâkın çocusun hâlâ bir cevap verdıci yokfu Gözlerini iri iri açmış. çıt çıkamiddan adanıa bakıyordu. Matthai, «Annenısrie, doğruyu sbyle b?na di.ve âdeta haykırdı. .Benim tek isteğım scnın başına birşev eelme'in'.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle