07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PROTOKOl Sadi KOCAŞ Senatör •••••••••«•••••••••a Aziz için. *••• • ••• • ••• •••• ARAP MEMLEKETLERİ evletlerarası ilişkiler tarihin hiçbir devrinde bugünkü kadar yoğun bir hale gelmemişti. Bunnn başlıca sebebi diplomatik, ekonomik, sosyal, askeri ve diğer sebeplerle dünvanın çok yakın bir işbirliği yapması zurureti kadar, gelişen ulaştırma imkânları sayesinde, müşterefc konuları sadece diplomatik temsilcilikler kanalı ile yürütmek yerine, çesitli kademe ve seviyede liderler toplantısı yapma sisteminin kabul edilmesidir. Hal böyle olunca, bn seviyedeki münasebetlrrin tanıiminde tatbik edilen protokol usullerinin de iyi tetkik, tesbit ve bu usullerin tatbikatına büyük önera verilmesi lâzırn, hattâ zaruridir. Zira, diinyada protokol kadar kusur affetmeyen, yapılan kusurları süratle ortaya çıkararak hatanın derecesi nisbetinde önemli reaksiyon ve battâ skandallara sebep olan, devletler arası başka bir faaliyet daba rnevcut değildir. Bu yüzden, devlet olarak. hükumet olarak, çeşitli makam ve mevki sahibi kişiler olarak hizmet alan herkesin, gerek devletlerarası, gerekse mahalli faaliyetlerde protokol kaidelerine titizlikle riayet etmesi bir biztnet anlayışı ve mecburiyeti olması lâzımdır. Her sosyal seviyede, herkesin sahsi münasebetlerinde bile bu kaidelere riayet etmesi bir görgü, bir örf ve âdct, bir şahsi seviye meselesi olmakla beraber, biz sadece resmi yönden konuya temas edecegiz. Sahsî hareketler yanlış bile olsa, insanın kendisini ilgilendirir. Ama, bilhassa devletler arası ilişkilerde, makam sahiplerinin hatası mensup olduğu devletin ve milletin haysiyet ve itibannı da zedeler. Bu yüzden, makam sahiplerinin bn kaidelere riayeti, bir nezaket ve görgü meselesinin de üstünde, bir hizmet ve bir milli baysiyet zarureti, hattâ mecburiyetidir. D Bn arada bilhassa rejimimizin özelliği göz öniinde tutulmalı, demokratik Türkiye'de. M o oarşik veya tatoliter devletlerin usulleri. tatbik edilmemelidir. Şeriat ve Fıkıh •••• >••• Bazı prensipler ve uygulamalar Ord. Prof. Dr. H. V. VEÜDEDEOĞLU Allah tarafından konulduğu kabul edilen hukuk kuraliarı; akli hukuk ise kanun koyucu (yani devrine göre yetki sahibi kıral, imparator, diktatör veya parlâmento, kısacası kul) tarafından konulmuş olan hukuk kurallarıdır. Medeni Kanundan önce yürürlükte bulunan Mecelle'nin müelltfi Ahmet Cevdet Paşa bunun nasıl hazırlandığını anlatan yazısının bir yerinde şöyle der: «Avrupa kıt'asında en iptida tedvin olunan kanunname Roma Kannnnamesidir ki, şehri Konstantiniyede bir cemiyeti ilmiye marifetiyle tertip \t tcdvin olunmnstn. (Cevdet Paşa, Bizans împaratoru Jüstinianus'un 6. yüzyılda Istanbulda hazırlattığı Corpus İuris Civılis'i kastedıyor). Bn, Avrupa kanunnamelerinin esasıdır ve her tarafta meşhur ve muteberdir. Fakat Mecellei Ahkâmı Adliyeye benzemez; aralannda pek çok fark vardır: Çünkü o, beşaltı kanunşinas zatın marifetiyle yapılmıştır. Meeelle ise beşaltı fakih zatın marifetiyle vaz'ı ilâhî olan şeriati garrâdan ahzü iltikat edilmiştirj. Buradaki • vaz'ı ilâhi olan şeriati garrâdan ahzüiltikat edilmiştir» cümlesi: «Tanrının koymuş olduğu yüksek zellıkle İsraıl harbinden sonşeriat kaidelerinden derlenip ara bütün Arap devletleri ile siyasi yakınlaşmadan söz e lınmıştır. demektir. Görülüyor ki, îslâm inanışına göre «şeriat» dıldiği, Tunus Dışişleri Bakanının Tanrı tarafından konulmuş olan memleketimizi ziyaret ettiği şu kanunlardır ve bu sebepie de son haftalarda çeşitli Arap membunlann «bir tek harfi bile kul leketleri hukuklannı ve bunlann tarafından değiştirilemez». Işte gelişmesindeki eğilimleri birkaç bu sebepie Araplar ve Türkler yazı içinde özetlemenin hukukçu de dahil olduğu halde bütün olsun olmasın bütün Türkler Islâm toplumlannın has'atı, Isiçin faydalı olacağını düşündüm. lâmın kurulmasından 1839 yılına, Şimdiye kadar gazetelerimizde, yani Tanzimata kadar değişmehattâ memleketimizde bu konuyen şeriat kuraliarı ile düzenlennun gereği gibi işlenmediğini samişti. Ancak bu tarihten sonranıyorum. Bu sebepie bizde birdır ki bütün îslâm dünyasında çok kimse bugün Arap memleilk defa olarak Osmanlı Impaketlerinde tamamen Islâm Hukuratorluğunda, önce Ceza Hukuku, kunun yürürlükte bulunduğunu, iâikleşmenin oralarda bahis ko Ticaret Hukuku ve Usul Hukunusu olmadığını sanır ve ellerinku alanlarında olmak üzere şeriden gelse bizi geriye döndürerek at hükümleri dışında kanunlar tekrar Şeriat ile idare etmenin konulmağa ve böylece (şer'î kave «Araptan çok araplaşma» nın nunlar) devrinden (akli kanunözlemini taşır. Hele her yıl Hac lar) devrine geçilmeğe başlanmış farizasını yerine getiren onbinve bu akım yalnız Anadoluda delerce (bu yıl 34 bin) Türk hacığil, Osmaniı Imparatorluğu sınırsından büyük çoğunluğu. dönüşları içinde bulunan Arap ülkelelerinde, Suudi Arabistanda hırrinde de tabiatiyle yürümüştür. sızlık olmadığını, çünkü orada Gerçi daha önce, Yıldırım Beyahâlâ Şeriat hükümlerine göre hırzıt devrinden başhyarak Fatih £izın elinin kesildiğini, kadınlaSultan Mehmet ve Kanuni Sulrın açık saçık gezmediğını. bir tan Süleyman devirleruıde. örfe çe.şit gıpta ile etrafına anlatmakdayanan birtakım kamnSnameler ta ve âdeta bizde de bu çöl ka derlenip tedvin edilmişti. Fakat nunlannın uygulanmasını iste bunlann hepsinde titizlikle «îşbu mekte veya özlemektedir. Bilgikanunnamenin Şer'î şerife mutasizlikten ve taassuptan gelen bu bakatı tasdik edilmiştir» cümleözlem, bu basit görüş çok hazin sinin yer aldığı ve böylece Padive Türk halkı için utanç vericişah iradesi ile yürürlüğe giren dir. bu kanunnâmelerin şeriat hüküm lerine uygun olduğunun tescil eIşte bu yazıların amacı, uzunca dildiği görülmektedir. Bu suretle bir süredenberi bütün Arap mem bu kanunnâmeler, aklî kanun deleketlerinde hukuk düzeninin ğil, şer'î kanun oiarak kabul eşer'i hukuktan (yani dini sistemdilmişti. den) akl! hukuka (yani lâık sisteme) doŞru yöneldiğini göster1840 tarihli Ceza Kanunnamesimck ve Türk halkını bu konuda nin kabulü ile başlayarak, arada elden geldiği kadar, aydınlatmakbirçok kanunların konulması ile tır. Bunun için önce (şer'i hudevam eden ve 1926'da Medeni kuk), (akli hukuk), (ilmî fıkıh) Kanunun kabulü ile tamamen sogibi kavramlann ne olduğunu bil na eren bu «şer'i hukuktan akli mek lâzımdır. hukuka geçiş devrı» tam 86 yıl sürmüştür. Bu gelişmedeki gecikmenin sebeplerini incelemek kouumuzun dışmdadır. 2 srail Arap çatışması, büyükI lü küçüklü bütün dünya dev^ letlerinde geniş yankı uyandırdığı gibi, Türkiye'nin resmi politika muhitlerinde de, bazen güçlükler, tereddütler, kaygılar ve sıkıntılar doğuran bir bunalım olarak karşılandı. Fakat asıl onemlisi, okumuş okumamış bütun Türk halkmın gözlerinin, bu savaşla, yeniden Arap memleketleri üzerine dikilmesidir. Konuyu, kimisi, medeniyet, kimisi Araplarla olan eski hesaplar, kimisi de din kardeşliği ve ümmetçilik açısından ele alarak kendine göre hüküm yürüttü. Yalnız Dışişleri Bakanhğı odalarıoda değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi koridorlannda, evlerde, kahvelerde uzun müddet bu olay konuşuidu ve hâlâ da konuşuluyor. Çünkü mesele neşterlenmiş fakat özü ahnmamış bir kan çıbam gibi dunyanın bağnnda işleyip durmaktadır. Protokol kaidelerinin b'zelliği halde, bn derece önemli olan, makam sahiplerine hattâ kişilere bazı mükellefiyetler ve mecburiyetler yükleyen PROTOKOL nedir? Evvelâ kısaca bunun üzerinde durmak ge> rekir. «Protokol, hayatın her safhasında, her zaman ve her yerde hareket tarzlannı tayin ve tesbit eden usuller manzumesidir» denilebilir. Diinyada birçok konularda, hattâ çok önemsiz görülen birçok faaliyctlerdc, nsul ve sistemIer yazılı prensipler balinde tahdid ve tesbit fdilmiştir. Buna mukabil, protokol prensip ve kaldeleri bir dereceye kadar yazılı esaslara istinad etmckle beraber. kısmen de yazılı olmayan örf ve âdetlere istinad eder. Protokol prensipleri her zaman, her yerde, herkes tarafından uygulanan veya uygulanması gereken kaidelerdir. Ama devletlerarası münasebetlerde bilhassa önem kazanır demiştik. Bn yüzden protokol kaideleri, birçok usullerin aksine, beynelmileldir. Fakat bunun dışında, büyük ölcüde milli ve maballi örf ve âdetlere istinad etmek zarureti gibi bir özelliği de vardır. Protokol kaidelerini güçleştircn de işin daha çok bu yanıdır. Bu yüzden, işin yazılı ve kesin kısımlarını bn beynelmilel nsullerden almak ve uygulamakla beraber. tatbik edilen yer ve muhitin yazılı olmayan usullerini de her uygulamada titizlikle gözonünde bulundurmak lâzımdır. Bu demektir ki, hiç kimse protokol alanında, her nsnl ve sistemi mükemmel bildiğini iddia edemez. Devletlerarası müşterek prensipleri çok iyi bilen ve uyçulayan kişiler bile, değişik bir muhite girdikleri zaman, bu usulleri mahailî âdetler ile kontrol etmek ve bunlara uymak zornnluğundadır. Şimdi bu ana prensiplerden sonra, söyledikleriraizi bir de günlük taayatın faaliyetlerine tatbik edelim. O Protokol sorumlııluğu H er devlette, cemiyette ve müesseselerde protokol işlerindcn sorumlu bir makam ile, bu makamın sormnlnluk ve yetkilerini ve protokolün kesin kaidelerini ihtiva eden bir »yönetmelik» bulunması lâzımdır. Memleketimizde bn yetki ve sorumluluk, Dışişleri Bakanlıği Protokol Dairesine verilmiştir. Birçok tatbikatta görüldüğü gibi, bu daire sadece Dışişleri Bakanlığı'mn protokol işlerini değil, devletin protokol işlerini yöneltmekle mükelleftir. Bu makam, devletin, hiikumetin, milletin haysi>et ve kisiliği ile ilgili konularda her makam ve nüessesenin protokol nsullerine aykırı tutumarını ikaz etmekle görevlidir. Ancak bu gercei\. o daireden daha çok diğer makam ve müesieselerin de bilmesi Iâzımdır. Birçok tatbikatta gördüğümüz gibi. vazifesiii yapmaktan gayrı bir niyet ve düsiincesi olnayan protokol mensuplarımn ikazlannı. kendi nakam ve şahıslarma müdahale sayan bir zihni • et ve tatbikat mevcut olursa, yüksek dereceli levlet memurları elbette hizmet imkânı bulanazlar. Aksine, hangî makam olursa olsun, protosol kusuru yapanlan, şu veya bn düşünce ile kaz etmeyen protokol mensupları da, en azdan törevini ihmal etmiş veya memur olmanın biinci şartı olan medenî cesareti gösterememiş ılnrlar. Bunun oek acı misallerine tanık oldunmuz ve çok kere (bizi kimse ikaz etmcdi) nazereti ile karşılaştığimız için bn durutnnn izerinde durnyornz. Bu dnrumlara sebebiyet vermemek, anlaşnazbklan azaltmak için, bir (Devlet Protokol t'önetmelifi) süratle yapılmalı, en yetkili raa;amlar tarafından tetkik ve tasdik edilmeli ve lütün ciddiyeti ile uygulanmalıdır. rotokol İBkidesinin diğer bir özelliği de, bilhassa devletlerarası ilişkilerde MIKABELEİ BILMÎSİL kaîdesine istinad etmesidir. Bn sistem, uygnlayıcıları birçok ballerde müşkülâttan, devleti de büyük ölçüde yükten kurtaracak olumlu bir sistemdir. Zira, protokolde ölçüsüz derecede ifrat, biz de dahil oldugumuz halde, doğu ülkelerinde baş vurulan bir yoldur. Bunu (Misafirperverlik) kelimesi ile tevil etmeye imkân olmadığı gibi, lüzum da yoktur. Bn hnsusu bir misalle açıklamak isterim. Bir süre M.S.B. Iığı protoko! şubesi müdürü idim. NATO, CENTO ve difer devletlerarası münasebetlerimiz yüzünden sık sık misafirler gelirdi. Bnnların ziyaretleri için yaptığımız programlarda karşılama, ugurlatna ve ağırlama hususunda muayyen prensiplerimiz vardı. Misafirleri en azdan kendi seviyesinde (çok defa daba yüksek seviyede) bir yetkili ile birçok makam sahipleri karşılar ve ugurlardı. Bu karsılama, uğurlama ve bilhassa açırlamalarda mnkabelei bilmisil kaidesini hiç düsünmedik. Aradan î3 yıl seçmişti. Devrin Kara Kuvvetleri Komutanı bir Orgeneral ile beraber dört kişilik bir heyet halinde bir müttefik devletin manevrasına gitmiştik. Bizi hava alanında bir binbaşı karşıUnuı, bütün seyahatimiz ve ikametimiz süresince refakat etmişti. Avdetimizde ziyaretimizle ilgili, bilâhare kitap halinde basılarak orduya dağıUian bir konferansta bu konnyn aynen şöyle ifade etmiştim : (Dağ basında bile düşünülmemiş, halledilmemiş hiçbir ihtiyaçla karşılaşmadık. Bu hoşumuza giden ve bize rahatlık veren taraf da, bu rahat ve mükemmel misafirliğimizin hiç kimseye jiik olmayacak şekilde (pa»amızla her istediğimizi fazlası ile temin edebilecek şekildedüzenlenmiş olması idi. Her ne kadar protokolün mahalli örf ve âdetlere istinad etmek gibi bir hususiyeü varsa ds, kıhk kıyafetten silâb ve taktik standardizasycnuna kadar yeknesak bir kitle halinde çahştıgırnu NATO içinde, dostlarımızın hepsinin tuttuğu yolun, artık beynelmilel bir mahiyet taşıdığını kabul ederek kendi usulümüzden daha çok tatbik kabiliyeti olan bu sistemi inceleyip aynen tatbik etmenin daha faydalı olacağı kanaatine vardık.) (K.K. Neşri3ratından. Pentomik Tümen. Sahife 44). O güntin şartlan. konuşanın ve dinleyicilerin dereceleri gozönünde tutularak söylenmiş olan bn sözler, hakikaten durumun tipik bir nıisalidir. Bn iş devlet çapında daha da önem kazanır. Protokol kaideleri en çok devletlerarası münasebetlerde dikkat edilmesi gereken bir busus oldujjruna göre, seyahat, iç ve dış temaslar konusunda Parlâmentods izah ettiğimiz bn hususa da yer vermek faydalı olnr: (Birçok seyahatlerden büyük milli menfaatler beklenir. Elbette bu gibi işler için ne maddi. ne idarî hiçbir fedakârhktan kaçmamak lâzımdır. Bilhassa hükumet üyelerinin zaruri hallerde böyie seyahatlere iştiraklerini biz şahsî bir fedakârlık telâkki ederiz. Ancak ,bu dış seyahat işi. yalnız bizde değil, Tjut'örr' dünyada istismar edilen bir konu haline gçlmiştir. En zengininden, en yetküisinden itibaren herkes kesesinden, yabancı devlet veya müesReseler hesabına, dünyayı gezip görmek ister. Ancak, bunun ölçüsü hiçbir zaman maddî ve manevî milli menfaatler ve millî haysiyet ölçüsür.ün üstüne çıkmamalıdır. Daha açık konuşmak gerekirse, böyle seyahatleri bizzat temine ugraşmak ve bilhassa uzak, yakın ilgisi bulunan ticari firmalardan faydalanmak, resmî sıfat sahibi kimselerin tevessül ve israr dahi edilse, kabul etmeyecekleri bir konu olmalıdır... Son zaraanlarda yine eski bir aiışkanlığn geri gelmekte ve makam sahiplerinin haiz olması gereken itibarı dahi sarsacak derecede lüzumsuz ve kalabalık heyetlerın dış seyahatler için görevlendirildikleri görülmektedir... Hele hükumet üyelerinin bu kabil seyahatleri çok mahdut olmalıdır. Bir hükumet üyesinin kendi makamı ile mütenasip olmayan kişiler tarafından ne yurt içinde yapılan toplantılar, ne de yurt dışına yapılacak seyahatler için vâki dâvetlerin bepsini kabul etmesini, cari protokol kaideleri muvacehesinde izaha imkân yoktur... Dâvet bakanın şahsına bile yapılmıs olsa, zaruret yoksa, tetkik gezileri ve hele teknik toplantılar için bakanların değil. teknisyenlerin gönderilmesi. o gezilerden ve tecrübelerden bu memlekete bir şeyler kazandırması lâzımdır.) (C. Senatosu tutanakları, sahife 255). P ıtı: •••• •••• • ••• •»* • •ta • ••» •••• • :::: ••• •••• • ••• • ••• • ••• •••• •••• •••• •••• Bu incelemenin amacı •••• • ••• •••• O ••«• • «•• • ••• •••• *••• : : •>«• •••• •••• Aziz Nesin'in «Başbakana Mektup» başlıklı yansını okndok tan sonra gazeteyi elimden bırakıp bir süre düşuadüm.. Içim bı tuhaf olmuştu. Aziz Nesin .nezarethaneye ahnışmı» anlatıyordo Sade, içtenlikle. efendilikle, hırslanmadan, sükunetle.. Kimseyı dis bilemiyor, kimseye kızgınlık duymuyor, olaylara tepeden ba karak, ve kendisi olaylann dışında imiş gibi konnşnyordu. Ve bu gün Başbakanhk koltuğunda oturan kişiye : « Söylevlerinizde, demeçlennızde, konuşmalarınızda, sık sıl Anayasaya" saygıdan ve demokratik düzenden sözediyorsunuz. Sı yasi polisinizin bana yaptıkları. Anayasaya da, demokratik duzem de aykındır. Yanlış bir yoldadırlar. Bunları bilmıyorsunuz sayaral ve size yararı olur düşüncesiyle bildiriyorum» diyordn. Siyasi polis, Aziz Nesin'i 1946 yıünda da yakalamış, o zamanu tstanbnl Emniyet Müdürü Ahmet Demir ve mnavini Kemal Ay gün'un yanına çıkarmıştı. Ahmet Demir'in üstünde meşin bir ce ket, elinde kırbaç vardı. Kemal Aygün sormuştu : kuku, 3) eeza hukuku, Fıkhın bu • Bu mu vatanı satacak hain?» dünyayı ilgilendiren ıkıncı kısAhmet Demir bir tokat atmıştı Azi» Nesin'e : mmda yer almıştı. Miras huku« Neden öyîe bakıyorsun!» diye bağırarak. ku da cşer'î hukuk> çevresine Aziz Nesin bu iki adama kızgınlık duymuyordu. Kemal Aygüı girmekle beraber, Fıkıh bilginleaynı Emniyet Müdürlügünde ihtilâlden sonra adamakülı bir sop; ri bunu «ilmi fıkıh» içine sokmıyemisti. Aziz Nesin : yarak (ilmi ferâiz) adı altında ayrı ve önemli bir bilim kolu o Acıdım ona.. diyordn. larak kabul etmişlerdi. Aradan yirmi bir yıl geçmişti. Aziz Nesin elli iki yaşma v»r Görülüyor ki, ibadet kanunları mıştı. Artık hiç kimse Türk edebiyatının Aziz Nesin'den önce v < da dahil olmak üzere. Tanrı tasonra aym olduğunu söyli.vemez, hiç kimse Türk edeblyat sanatın: rafından konulduğu kabul edilen Aziz Nesin'in katkısını inkâr edemezdi. Ne v»r ki, Ahmet Demir'bütün kanunlara (Ahkâmı şer'iden tokatı yedigi günden bu yana elli kitap yazan ve kitaplan yir ye) yahut (Şeriat); bunlardan mi üç yabancı dile çevrilen bir Türk yazarı, memleketine şerefleı miras dışındaki hukuk dallarını kazandirmıs. Türk diline hizmet etmiş bir sanatçı. geçen hafta ge ve ibadet hükümlerini izah eden ne siyasi polis eliyle «nezarethaneye alınmış» ve orada ayıbı hepibilim koluna (îlmi Fıkıh); miras mizin yüzüne tokat gibi inecek olan dsvranışlarls karşılanmıştır. kaidelerini inceleyen bilim koluSiyasi polis bu memleketin yazarı Aziz Nesin'i : na ise (llmî Ferâiz) denilirdi. Bu « tnşallah seni bir gün ve çok yakında kıskıvrak yakahyacakısa bilgiden sonra Şeriatın. Fıkiız!> diye tehdit etmiştir. ha giren ve girmeyen kol ve dal» Beynini ezeceğiz!» diye korkutmaya çalışmıştır. larını aşağıdaki şekilde özetliyeOknyncularınıdaıı bin defa özür dileyerek, Aziz'in kendi gazebiliriz : tesinde kamu oyuna açıkladığı bir küfrü burada tekrar edeceğim Ş E R İ A T (2 kısım) Çünkü bu gerçegi, bu memleketin insanlan bilmek zorundadır; I. ÂHİBET HtKÜMLERİ çünkü bn millet, kendisine elli eser vermiş, dilini güzelleştirmiş; (ibadet kuraliarı) kelimelerini, cümlelerini ve deyişlerini işlemis; hayatını Tnrk edebyatına vermis bir adama yapılan mnameleyi bilmek ve on» göre II. DÜNYA HÜKÜMLERİ tepki göstermek zorundadır. Siyasi polis, Aziz Nesin'e : (Hukuk kuraliarı) < Ağzma sıçarım!» diye küfür etmiştir. 1 Fıkha girenler: Her şeyden önce şunu söyliyeyim ki, ben bn küfrü gazetema) Münakehât (aile h.) deki koşemde tekrar etmekten utanmıyomm, ben bn küfrün devb) Muamelftt (borçlar, letin Emniyet Müdürlügünde. dünyaea tanınmıs bir ymzarımıza eşya ve usul h.) söylenmiş olmasından utamyorum. c> ükubât (ceza h.) Nezarethaneye alınarak bir gangster gibi sekiz saat sorguya çe2 Fıkha girmiyenler kilen, saat 15'ten 23 e kadar süreli olarak yedi sekiz kişi tarafın(Ferâiz miras h.) dan baskı altına alınan ve tehdit edilen Aziz Nesin'e reva görülen Cevdet Paşa Mecellenin gerekçedavranışlarm hesabmı sormak, ve bu memleketin kanunsozluklar sinde, fıkıh ilmine giren hukuk ülkesi olmadığını ispat etmek zorundayız. Gerçi Aziz Nesin'in bn daüarının sebep ve hikmetini, buyolda bir dileği yoktur; diyor ki Süleyman Demirel'e : günkü dile çevirdigimiz şu satır« Sizin siyasi polisinız bana sövdüğü zaman, ben haysiyetimlarla bellrtmeye çajjşır: «Yüce len kaybetmedim, ama bana söven haysiyetinden çok şey kaybetTanrı, dunyanın, kendi sınırladığı 11. Polisinizin haysiyetini korumak, ya da insanlık haysiyetini kobir zamana kadar kalmasını isteruyan polisleri çalıştırmak size düşer. Çünkü bu, aynı zamanda miştir. Bu ise insan neslinln de I adinizi korumanız demektir.» vamına ve bu da, birleşip çocuk Polisin haysiyetini korumak aynı zamanda devletin haysiyetini meydana getirmek için kadm ve ve polislik mesleginin haysiyetini korumak için gereklidir. Her erkeğin evlenmesine bağhdır. tndevirde iktidara yamanmak istiyen sayısı az polis bulunmnş, bu san neslinin devamı, kişilerin son polisler kendi arkadaşlan arasında da nefret uyandırraışlardır. bulmaması ile mümkün olur. HalMenderes devrinde Başbakanın hovardalığını organize eden, tıöbebuki insan vücutça nazik yaradıtini tntan, Beyoglu muhabbet tcllSllannın yapacağı işi yapmayi lışta olduğundan, hayatım sürdüpolislik san an birtakım serefsizle r de polis arasından çıkmış ve mesrebilmek için, besin. giyim ve balegin haysiyetini ayaklar alttna almışlardır. Bunlardan en çok yarınma gibi hususlarda sınai işlere kınanlar da şerefli polisler olmuslardır. Bu vatanın yazanna »övmuhtaçtır. Bunun sağlanması ise meyi polislik görevi sanan kişinin utancını da arkadaşlan çekeinsanlar arasında yardımlaşma ve ceklerdir. elbirliğine bağbdır. Kısacası, inSiyasi poiis. T.t.P. ile ynrt dışındaki Türkiye Komünist Partisi san, uygar yaradılışta olduğundan, arasında «kurye» lik yapmak suçnnn Aziz Nesin'e yüklemek çabaöteki hayvanlar gibi tek başına yasında ve bn yolda tertipler içindedir. Bu tertip Türkiyeye dalga şayamayıp, işlerinde geniş uygardalgs yayılacak bir tuzağın bazırlığmda ilk adımdır. Böylesine bk örgüsn ile birbirine yardımcı asağılık düzenlerle Türkiyenin uyanışını durdnrmak, hırsızlık, vurolmak, ortaklık etmek ihtiyacındagnnculuk, tefecilik meslefinin sâlikleri için bir umuttur. dır. Oysa, her kişi kendine uygun Bu nmntlar boşa çıkacaktır. Bu umutların peşinde olanlann olaoı ister, aykırı olanı yiddetle Anayasayın vei özgnrlüp hiçe saymalarma göz yummak, Türk topl nı ul karşılar. Bu sebeple insanlar ara" . ? . u n »y s >etine defer vermemektir. Milletin gözleri öniinde sında adalet ve düzenin koruntna yürütüleD bu asağılık oyuna seyirci kalacak olanlar vatandaşlık sı için, gerek evlennje, (ter«ltu> bilirıcine nlaşmamış olanlardır. lkj.yılda mU>«ner olmasım becegarlık icabı olan yardımlaşma ve renlerin Iktidar koltnklarına ve ylrmi yılda elli kitap yazmış »Unların suçlu sandalyelerine oturtulması devrini artık kapatmak zoelbirliği hususlarında bir takım rundayız. müeyyideli (janl boyun eğmiyene devlet zoruyla uygulanan) şeriat kannnlarma lüzum hasıl olur ki, bunlardan birincisi Fıkhın mflna P kehât (evlenme, boşanma hukuku) •••••••• kısrnı; ikincisi mnamelât (borçlar, * • • • • • • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ( • aaaasaaaraanı>a eşya ve usul hukuku) kısmıdır. L'ygar yaşamanm bSvlece sürüp gitmesi için ceza hükümleri de kOTinak gerekir ki. bn da fıkhın ukubât (ceza hukuku) kısmıdır.» Görülüyor ki Cevdet Paşa da il28 Haziran 1967 günü ebediyete intikal eden sevigili babamiz mi ferâizi (yani miras hukukunu) Fıkıh içine sokrnamıştır. TEŞEKKUR Ser'î hukuk aklî hukuk İlmî fıkıh S Imi Fıkhın Islâmda büyük öI nemı vardır. Fıkıh bilimi, şe• nat hükümlerinin ibadet kurallarını ve en önemli hukuk dallarını inceleyen geniş bilim koludur. Atıf beyin Meeelle şerhınde (s. 5 ve 6): iki büyük bölüme ayrılan Fıkıh ilminin birinci bölümüne öte dünyayı ilgilendiren (namaz, oruç, hac ve zekât gibi) ibadet kurallarının; ikınci bölümüne ise bu dünyayı ilgilendiren (evlenme. boşanma, borç, mal ve dâva) münasebetleri ile suçları ve cezalan düzenleyen) hukuk kurallarının girdiği yazılıdır. Demek ki modeın hukuk ayırımına göre: 1) şahıslar ve aile hukuku, 2) borçlar, eşya ve usul hu İşte bütün tslâm dünyasında yüz yıllar boyunca gelişen Fıkıh ilmi, miras dışındaki bütün şeri hukuk kurallarıru; ferâiz ilmi ise mirası düzenliyen şer'î hukuk kurallarını ele almış ve fakihJer (yani İslâm hukuku bilginleri) bu konuları çeşitli eserlerinde incelemişlerdir. Dr. TEVFIK ERMAN'm EVLÂTLARI Cumhuriyet 8486 hastahğı sırasuıda yakın alâksiarını esirgemeyen ve vefatından sonra da bizzat cenazesine ıştirak eden, acımızı paylaşan, arkadaş ve dostlarımıza teşekkürlerimizi arzederiz. Ve hediye Yapılan resmî ziyaretlerde ve onlara mtıkabele esnasında hediye alıp verme işi de en çok dikkat edilmesi gereken bir husustur. Bn kabil hediyelerin maddî değerinden çok, minevi deferi olan eşyadan seçilmesi (tmzalı resim, memleketin özelligine uygnn küçük el işleri ve buna benzer şeyler gibi) ve bugün iş birliği yaptığımız, birçok nsullerini benimsediŞimiz batı âleminin bn husustaki nsullerine itibar etmemiz uygnn olur. Hele bedelleri devlet kesesinden ödenen çok kıyraetli hediyelerin, aynı degerdeki karşılıkları şahıslara mal edilmemelidir. Aksi halde. bu konuda mübalâğalı, hattâ asılsız haberlerin süratle yayılmasının, makam ve mevki sahiplerinin kamu oyn nazarında küçük düşürülmesinin önüne geçmek raürakün değildir. :::: «••• !•«• izim nesıl ortaokul ve lisede ıken bir kısım öğretmenlerden ulumi ger'iye (şeriat bılimleri) ve nlnmi akliye (müspet bilimler) sözcüklerini çok işitmiştir. Ulumi akliyeye adı üstünde akhmız ererdi. Çünkü matematik, fizik, kimya v.s. her gün okuduğumuz ve aklımızla anladığımız bilimlerdi. Fakat «ulumi şer'îiye» sözcüğü kafamızda müphem, dumanlı, esrarlı bir izlenim yaratırdı. Çünkü öğretmenimiz bunun çevresine yalnız ulumi diniyenin (din bilgisinin) değü, «hikmetine akıl, sır ermeyen daha nice nice ilâhi ve ulvî ilimlerin» girdiğini söylerdi. Bugün kuvvetle tahmin ediyorum ki, yarım asır önce gözlerini yumarak, bizlere yuvarlak kelimelerle bunu söyleyen hoca, «ulumi şer'îye» nin kesin olarak nelerden ibaret olduğunu herhalde kendisi de bilmiyordu. Şer'i hukuk (veya şeriat) îslâm dini temeline dayanan yani YARIN İslâm Hukunun kaynakları, niteliği B Yalman'ın Candan Teşekkürü Gazeteciiikte hizmet hayatımın 60 ıncı yümı doldurmam münasebetiyle telgraf. mektup, telefon, ziyaiet, tertip edilen yemtğe gelmek, çiçek gönderrcek gibi suretlerle; başta Sayın Tanıtma ve Turizm Bakam Nihat Kürşat olmak üzere, makam sahiplerinden, gazeteci arkadajlardan, şahsi dostlardan ve okuyuculardan çok ilgi ve yakınlık gördüm. Hcpsine candan teşekkür eder, sevgiler sunarım. Türk Basm Enstitüsü Saşkaııı Ahmct Emin TALMAN BİRTEN ÇAKAR ile MÜFİT MEÇO Evlendiler. İstanbui 15 Temmuz 1967 Cumhuriyet 8480 Acı Kaybımız VEFAT Merhum Doktor Feyzi Paşa üe merhume Samiye Hanımm oğulları, Atiye, General Feyzioğlu'nun eşi, merhum Selim Gönen, Feyziye Birgi, Ziya Atasağun ve merhume Melek General Feyzioğla'nun kardeşleri, İ. Feyzi General Feyzioğlu ve Erol General Feyzioğlu'nun babaları, Nuran General Fejzioğlu'nun kayınpederi, Hâdiye Güntekin, Aslan, Feyzi, Fethiye General Feyzioğulları'nın dayiları, Haydar v e Hayri Atasağun ile Nerirne ve Sevim Gonen'in amcaları, Dilârâ ve Alev General Feyzioğlu'nun dedeleri, TEŞEKKUR Vefatiyle bizleri büyük acılara garkeden kıymetli büyüğümüz eski Deniz Hastanesi \e Donanma Baştabibi Rize • Fındıkh eşrafından Çervatoğlu İdris ve Elmas merhuraların oğlu; Emine ve merhum Ibrahim Etem Baltanın damadı; Kumrıye Kasap ve Turhan Yıldız'ın kardeşi; Dursun ve Hiknıet Balta ile Inciser özden'in enıştesi; îsmet Yılchz'ın eşi; Çağ^tayla Koray'ın sevgili babaları P. A!b. MEVLİDİ ŞERIF Çok sevgili ve değerli varlığımız Cumhuriyet 8434 MEHMET ŞATIR'ın aziz ruhuna ithafen, vefatınm 40 ıncı gününe rastlayan 17 Temmuz 1967 Pazartesi günü lYarın) ikindi namazını müteakip Şişli Camiinde Duahan Hacı Hafız Nusret Yeşilçay, Hafız Zeki Altın. Hacı Hafız Ali Gürses ve Hacı Hafız Kani Karaca tarafından okunacak Mevlide. akraba, dost ve din kardeşlerimizüı teşrifleri rica oiunur. AÎLESİ (IJâncılık : 1297/847S) YEFAT Firmamız kurucusu ve sahibi mümtaz şahsiyet Şakir General Feyzi Oğlu 14/7/J967 tarihinde Cenabı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kederli silesine başsağlığı dileriz. Cer.azesi 16/7/1967 oazar (Bugün) öğle namazını mütaakıp Şişli Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu Asri Mezarlığındaki Aile Kabristanına defnedilecektir. ŞAHİN YILDIZ âni bır kalb krizi .«onucu 13 Haziran 1967 şünü Fındıkhda Tanrının rahmetine kavuşmuştur. Em. Amiral Dr. CELÂL UĞUZ'un bilhassa cenazesine gelerek, çıçek, telefon ve telgrafla taziyette bulunan başta Sayın Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu'na, Deniz Hastanesi Baştabibi Amiral Dr. Mehmet Alı Işığıgür'e ve mesai arkadaşlarına; cenazeyi ve bilhassa merasimi takip buyuran Sayın Kuzey Deniz Saha Kumandanı Tümamiral Turgut Kunter'e. merasim kumandanma, Muharipler Cemiyeti Reisligine. dost ve yakmJanmıza sayın gazetenizle minnet ve şükran borcumuzu arz ederi7. Eşi : Bedia UĞUZ Kızı: Terlan CĞUZ (Cumhuriyet • 8496 AtLESt (Cumhuriyet : S484) Firma Personeli Ilâncılık: 1330/8490 İLK HAVACILARIMIZDAN ŞAKfR GENERAL FEYZÎ OĞLU 14/7/1967 taıihınde Hökkın rahmetine kavtışmuştur. Cenezasei İ6/7/196İ tarihine rastlayan pazar günü (bupün) öğle namazını mütaakıp Şijli Camiinden kaidırılarak Zincirliku>udaki Aile Kabristanına defnedilecektir. AGI BİR KAYIP Gördes eşrafmdan merhum Hacı Hasan Hulusi ve merhume S;dıka Us'un oğulları. Müzeyyen Us'un sevgili eşi, M. Asım Us. Zarife Kadayıfçı. merhum Hakk; Tarık Us ve merhums Zübeyde Çiçekoğlunun kardeşi, İstanbui Haber gazetesi ve Güreş Takvimleri Müessesesi kurucusu ve sahibi: YEFAT Fabrikamızın Satış Organizasyonu ŞAKİR GENERAL FEYZİ OĞLU firmasının çok klymetli sahibi, ŞAKİR GENERAL FEYZJ OĞLU'ıtun vefat ettigini büyük teessiirJe bildiririz. Fabrikamız muhterem ailesi efradma ve kıymetli ortağımız oğlu Feyzi General Feyzi Oğlu'na başsağlığı diler Haecan Rasim tfs Viyana'da bir kalb krizi sonucu.ı vefat etmiştir. Cenazesi 17 Temmuz pazartesi yarın öğle namazını mütaakıp Şişli Caraiindtn ahnarak Merkez Efendi Aile Kabristanına defnedilecektir. US AİLESİ Feza: 1617/8482 AİLESİ İlâncılık: 1331/8481İ Grasso Soğuk Hava Tesisleri Sanayi Anonim Şirketi İlâncılık: 1329/8489
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle