Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İAHİFE tEt 8 Haziran 1967 CUMHURÎYET •••••••••••••••••••••••^ Vielnom sovoşları ve Sovyef Rusya Feridun AKKOR omünist Ülkeler topluluğuna dahil bulunan Kuzey Victnam'ın ikl yıldan beri Amerika lle gfriştiği olüm kalım savaşına Sovyetlerin seyircl kalması Dünja kamu oyunun dikkatini çekmekte ve bunun nedenleri üzerinde durulmaktadır. 1deolojik jonden birblrlerine bağlı bulunan memleketlerin liderliğini üzerine almış bulunan Rusya'nın şimdiye kadar bu konuya eğilmeyişinin gerçek sebebini Sovyet Askerî otoritelerinin muhafaEakâr tutumunda ve uzak doğu savunma politikalarındaki katılıkta arayabiliriz. HUKUK ve POLÎTİKA Sina çölleri yüzünden.. Dokuz günlük bir Romanya çeılslnden dBndüğflmflıde memleketimizi savaş komşulugn içinde bnlduk. Olaylar başdöndürücü bir hızla gelisiyor. Bakıyorsunuı birdenbire gazetelerde haritalar.. haritalar üzerinde kıvrım kıvrım taarrus okları.. harb tebliğlerı.. barnt kokusu.. Artık her gün Sina, Gazze, Akabe, Kudüs, Şam gibi babalarınuzın askerlik hâtıralanndan âsina olduğnmnz isimlerı duyuyoruz. Tahudilerle Arapların şimdi kapıştıkları çölleri Türk kanlarıyla az sulamadık. O çağlann gazileri daha aramızda yaşamaktadır. Herbirinin dağarcığında nice acı ve seref vardır. Mnharip gaziler gözlerini kısarak geçmis yıllara do^rn nzsnırlar; ve çölün doymak bilmez ağzın» kaç Türk askerini nasıl verdiğimızı anlatırlar. Bırakınız Sina'yı, Gazze'yi, taa Temene kadar ordn ordu savasmış bir milletiz. Şimdi bize rüya gibi gelen maceralarda, akılsız yöneticilerin akılsızlıklannı memleketin en kahraman evlâtları ödemişlerdir. tngiliz emperyalizminin tuzaklannı sökemiyecek kadar cahil devlet adamlan elinde, Almanlann oynnca|ı olarak cephe cephe savrnlmnstur askerlerimiz... Bu serçüzestlere Atatürk politikası son vermlstlr. Millt Mlsak Türkiyesinin barışçılığı, tarafsızlığa ve bağınunı dıs politlkanın sağlam temellerine dayanıyordn. Bn sağlam temeller sayesinde Iklnel DOny» Savaşını atesin dısında peçirebildik. Ama ne yazık ki, o çiinden bu yana dış politlkasında Oazi Mnstafa Kemal'in ilkelerinden ayn düsmüstür Türkive Bngünkü halimizle nerede bir buhran varsa göbeğinde Sncelikle bix hulnnuyoruz. Tehlikeli gfinler yaşadığımızı kimse Inkâr edemez : Bir yanımızda muharebe.. bir yanımızda hükumet darbesi.. koltnğumuzda elliden fazla ikili anlaşma.. Anadoluda yabancı blr devletin üsleri., trademiz dısında bir savaşa savrulmak için «büyuk dostumuz«a imza üstüne imza vermisiz. Bu kaçıncı buhrandır Türkiyeyi içine ahveren? Siyasi ve askerî cihetten «Amerikanın ilerı karakolu» olmak niteliğinden sıvnlmadıkça, dunyanın nereslnde hir çatısma olnrsa olsun kendimizi tehlikenin gSbeğinde bnlaeağız. Ünlü bir söz vardır : « Ben düşmanlanma kar?ı kendimi korumasını bllirim, Tann beni dostlarımdan koru^un!» diye» Türkiyenin hâlinl bn lâf kadar lyi İfade edeeek fonnül bnlunamaz. 1958de Irak bnbranı doğnnca Amerika, Adana üssünfl knllanarak Lübnan'a asker çıkarmıstı. «Büvük dostumuz», Türkiye'yi bir «sıçrama tahtası» olarak kullanmakta pervasızdı. 1962 Kfiha bnhranı Atlantik'in 5te kıyılarınd» bir hesaplasma idi.. Ne var ki. bunalımın röbejinde ve tehlikenin en önünde çene biz vardık; savasııı ilk virmi dört saatinde bombalara hedef olacak millet olarak kayjılı çünler yasadık. Vietnam tırmanma politikasında hava (ferjrinlestikçe llk ateşin boy hedefi Türkive'dir. Simdi Ortadoğuda Araplarla Tahndiler kapışınca gene bütün dunyanın gözleri Türkiye üstüne dönmüş : Acsha Amerika Türkiyeyi müdahale için kullanacak mı? sornsu bütün devletlerin düsüncesl olmoştur. Bu durum süphesiz ki yalnız akıl ve mantık dışı olmakla kalmıyor, Türk milletinin sereflerine gölee dflşürüyor. Amerika müdahale ve tecavüz politikasını artırdıkça vatanımızdaki üsleri daha netameli olmıya baslamıştır. Millî çıkarlarımızın gerekli kıldığı davranışlarda Amerikayı yanımızda bulmuyoruz. ama millî çıkarlanmm hiç Ilgilendirmeyen tehlike kesimlerinde Amrrika içimizdedir. Simdi Güvenlik Konsevi «ateskes» karan almıştır. Bu kararın sonunda istenen Ortadoğudaki çarpısmaya son verilmesidir. însanlann birbirlerini öldürmeleri hoş bir manzara değildir. Nice suçsnz genç yasta topraklara düşüvorlar. Savas ancak millî knrtnluş savası nlduğu zaman kutsaldır: ve ancak millî kurtulus savası vicdanlarda onavlanır. Büyük çıkarlann tahrikleriyle baslatılmış harbi neresinden tntsanız öveüye lâyık ve vararlı bnlamazsınız. Buna rağmen Arap tsrael savası Türkiye'ye yararlı bir ders daha vermistir. Bn çok yararlı ders sudur : Amerikavla dostluğumnzdan bn yana bize Amerikanın gSsterdiği hedeflerin taa ötelerinde doğmaktadır tehlikeler.. NATO, kumlosundan buçüne kadar çerekçesine hak verdirecek bir tek olay la karsıla«mamıstır; CENTO da 6yle.. Ve Türkive bnndan elli yıl önce en deferli evlfttlannı kaybettiğl kurak çöllerdeki çatısmalar yüzünden gene en değerli evlâtlannı kavbetmek tehlikesinde eünler geçirmektedir.. Diin Sina cöllerinde öien askerlerimiz hiç olmazsa blr lmparatorlııçu sürdürmek için çarpısıyoriardı.. hugün o da yok. öyleyse tehlikenin bn kadar İçinde yasamak neden? Nerede bir muharip gazl görsem; bana Sina'dan, Temen'den sox açsa.. Titrek elleriyle yaktığı siçarasının dnmanlanna bakarak: Çok arkadaşımani. «* çöllerde ka9>tt«ftiku dese, dlyorum ki onm : . ' . , • . Onlar hiç olnutzsa çarpısarak oldüler; şimdi otnrdnğnmuz yerde plsipisine bir bombayla citmek var! Akıl ve mantıçımızı bu kadar kaybettiğlmiı blr başka çağ olmamıstır. Ve Amerikancılık. Almancılıkla kıyas kabnl etmez biçimde sağdnyumnzu yok etmi<tir. Hukuk ve Sosyal Adalet açısından temel haklar Ord. Prof. H. V. VELiDEDEOGLU ir ülkede herkesin hukuk öğrenimi yapmasına imkân yok tur. Ancak herkesin bir adalet duygusuna sahip olması gerekır. Arısto «Adâlet herktse lâyık olduğunn verdiren blr faıiîettin. der. Eğer bir memleket halkmda bu fazilet hâkim olmaz sa, o ülkede ne kadar gü«l ve modern kanunlar yürürlükte olursa olsun, işler düzgün gitmez; her alanda aksamalar, tokezle meler olur; toplum hayatı s«rsıhr ve bundan da, sonu ne olacağı, nereye varacağı bellı olmayan bir düzensizlik doğar. Ancak, bundan önceki yazılarda verilen bilgi gösteriyor ki, bugün «bütün insanlann mntlak adaleti» değil. «ayn •yn toplumların ve Ideolojilerin .ılsbî adaleti», daha doğrusu, adalet anlayışı vardır. Meseli tarihte bir Roma adâlet anlayışı, bir Hıristiyanlık veya tsl&mlık adilet anlayışı, günümüzde blr Uberalizm, komünizm veya faşızm adâlet anlayışı vardır. Bunlar, o toplumlarda hâkim olan hukuk düzeninin adâletidır Fakat gerçek adâlet bu değildir. K Kritik bir safha Mosko\ a'nın sesinln yükseltmeye başladıği şu sıralarda Amerika'nm Güney Vietnamı desteklemesi hâlinde Kuzey'e genis ölçtide yardım yapılacağı sloganı Vietnam Savaslannın artık kritlk bir safhaya girdiğini açıkça göstermektedlr. Daha ziyade askerî otoritelerln baskısı lle söylendlğl sanılan bu sözler Sovyetlerln Uzak Doğu'daki millî güvenlik lerinin tehlikeye düştüğünü kabul etmeleri bakımından önemlidir. Ancak, Küba olaylannda olduğu gibi tam bir hazırhk yapmadan Amerikalıların karşısma çıkmak istemeyen Ruslarm her türlü taktik ve stratejik güçlükleri yenerek üstün bir seviyeye ulaştıktan sonra Vietnam konalan lle ilgilenmeye başlamaları barışsever milletlerl haklı olarak endişelendirmektedir. Başlangıçtan itibaren Amerikalıların denlz, Kızıl Çin'in kara yollarını kontrol altına almadan yapılacak bir yardımın imkânsızlığına inanan Ruslar Pekin'l yumuşarmak Için bir hayli çaba hareamıslarsa da bir basan elde edememişler. Sovyet silâh ve malzemestnln kendi topraklarından geçirilmesi hâlinde ton başına Amerikan dolan isteyen Çinlilerl ikna etmek mümkfia olmayınca bir bava köpriuü kurmak zorunluğu hâsıl olmuş, araıi engebeleri ve yabaneı ülke topraklan üzerlnden uçma hakkınm elde edilemeyişl lle bundan da vazgeçilmiştir. 1962'de Kruçefin Küba'ya karşı girişmek lstediği maceracı hareketleri siddetle rcddeden askerler, Vietnam'a yapılacak bir müdahaleyi Rusya'nıa geleceğl bakımından sakıncalı gördüklerinden ayak diremişler ve Sovyet Silâhlı Kuvvetlerinin bu gibi giyasî oyunlarla yıpratılmasına engel olmuşlardır. Rusların bu çekimserliği dolayısiyle her giin biraz daha kötüye giden Uzak Doğu olaylannın kendi aleyhlerine dönmeye başlaması sonucu daha aktif bir hareket ve yeni bir strateji ile bu bölgeye yönelmek rorunluluğunu duymuşlardır. llk zamanlarda Amerikalıların Kuzey Vietnam'ı bombardıman etmeslni ve karaya asker çıkarmasmı önlemek isteyen Ruslar bu tarz yıpratıcı bir savaşın milli çıkarlanna daha uygun düştüğünü kabul ederek seylrcl kalmışlardır. Yalnız Amerikalıların tkind Dünya Savaşından sonra ilk defa Millî Kurtuluş hareketine kalkışan komünist bir ülkeye taarruza cesaret etmesl Sovyetlerin prestijinl bir hayli zedelemiştir. Bununla beraber Kuzey Vietnam'u. bağımsızlığını bir türlü kabul etmeyen Amerikanm böyle bir saldırıya geçmesl Kuzey Vietnam'ı* tanıması bakımından Ruslan sevindlnnişse de, özel yahut lkili •ıjlasmalarla komünist memleketleri kendine .bağlayan ve dünya sosyalizmlnin liderliğtnl yapan Rusların bu ilgtsizliği müttefiklerl arasında soytenttleTe yol açmış ve hele Kuzey Vietnam'a yöneltllen ve gittikçe sertleşen hava taarruzlannıı karsılamadaki bu kayıtsızlık yerilmiştlr. Geçen yıl Doğu Almanya arazisi tizerinden nçan Amerikan uçaklanna karşı gösterilen ilgi ile kıyaslandırılmak suretiyle bu tepki daha da artmıştır. Komünist ülkelerin ve sosyalist blokun güvenliğini koruyacağına dair verdiği söze karşüık Ruslann Vietnam olaylarındakl bu futumu aradaki bağlan büsbütün gevşetmiştir. Bu gibi ciddi mesele ve dostluklan bir kenara itip yalnız millî çıkarlarını düşünen Rusların Vietnam olaylanna karışmamasındaki en önemli faktor kuvvet dengesi problemidir. Geçen Şubat ayında yaptığı bir basın toplantmnda Mareşal Sokolovskl, «Savaş sonrası Sovyet Silâhlı Kuvvetlerinin er ve subay mevcudunu azami seviyede tutarak bu miktarın üstüne çıkmak taraflısı değiliz» sözleri ile bu gerçeğe değinmiştir. Nitekim Vietnama yapılacak müdalıalenin bir savaşa müncer olması hâlinde eldeki kuvvetin yetmiyeceğinl evvelden kabul ederek bu bölçedeki gerginliği lokalize etmenin çârelerini aramışlardır. Bunda da bir başan sağlayamayınca yeni kuvvet arttırmasına gitmeden batıdan doğuya dönme imkânlannı incelemi; ve diğer bölgelerdeki birliklerden yararlanmak suretile Avrupa'ya güven veren yeni bir strateji getirilmiştir. Bu arada Amerikalıların Güney Vietnam'daki silâhlı kuvvetlerini önemli surette arttırmasından memnun kalan Ruslar, kuvvet oranı bakımından aradaki dengesizliği böylece gidereceklerini de ummuşlardır. ye kullandıklarından, roket silahlan bakımından yeterli bir giiee lahip olamadıklannı söyleyerek, Devlet adamlaruıı eleştirmektedirler. Nitekim 1952 de Amerikan nükleer silâhlannın tehdidi karşısında Kruşçefin yüz geri etmeslni, ordunun böyle bir tehlikeyl evvelden görüp ilgilileri uyarmasına bağlamaktadırlar. Maresal ZACHOROVV bir yazısında •Milli güvenlik konularının büyük bir ilgi ve dikkatle izlenmesi gerektiğini, siyasi maceralar için ordunun kullanma mecburiyeti olmadığını bundan kaçmmak için de politikanın genel strateji içinde yürütülmesi» zorunluluğuna değinmiştir Genellikle bu görüşfi benimseyen askerlerin son âna kadar Vietnam'a herhangl bir müdahalede bulnnmayışlan Avrupa'da üstlendirilen nükleer sllâhlarla Kızıl Çin tehlikesl arasmda sıkısıp kötü duruma düşmek istemeyişlerinden ileri geldiği kanısını uyandırmaktadır. Şu anda esas tehlikenin Vietnam'dan geldiği açıkça anlaşılmış olmasına rağroen, lyice hazırlanmadan Amerikalüarla bir anlaşmazlığa düsmektea, mümkün olduğu kadar çekinmektedirler. 1957 1962 yıllan arasında Krusçef'in mâruz kaldığı hatâlarm tekrannı istemiyen askeri otoriteler, iktisadî ve strateji bir üstünlük kurduktan sonra daha aktif bir politika lle Amerikalıların karsısına çıkmayı uygun bulmaktadırlar. Uzay denemelerl ve atom silahlan üzerinde vanlan Doğu Batı anlaşman ile Avrupa'ya güven veren Ruslar aslında biiyiik bir hızla savaşa hazırlanarak Uzak Doğu'ya dönmüş bulunmaktadırlar. Boylece iki cepheli bir savaştan kaçınan Sovyetlerln yaptıkları stratejik değişiklikle blr taraftan Avrupalıları kazanırken, diğer taraftan da bu bölgeden tasarruf ettlkleri kuvvetlerl Asya'da konsantre etmeye çalışmaktadırlar. B • >•• llli •••• • ••• • ••• •••• Kızıl Çin tehlikesi vvelce Kızıl Çin'dea gelecek tehlikenin Amerikalılar kadar büyük olmadığını söyleyen Ruslar, yalnız nükleer bir saldından fazlasıyle korkmaktadırlar. Böyle bir taarruı Rusyanuı siyasi, iktisadi ve sosyal düzeninl felce uğratabileceği gibi, komünist dünyasındaki itibannı da yok edebilir. Son yıllarda Çinliler atom bombasını patlattıktan sonra tehlikeli bir hasım olarak ortaya çıkmıs ve So\Tetlerin Güney Doğu Asya'daki yerinl almaya başlamasıyle aradaki siyasî gerginlik artmıştır. Bu bakımdan askerî otoriteler Sovyet çıkarlarını baltalayan Çinlllerin Dünya komünistliğine giderek Amerikalılardan daha tehlikeli olduğunu söylemeye başlamışlardu. Nitekim bu yiizden Kızıl Çin, Amerikalıların, Vietnam'daki saldırısuıa seyirci kalarak Ruslara karsı çok sert çıkıjlarda bulunmakta, aradaki ilişkilerl keserck uyguladıklan özel blr taktikle eski müttefiklerinl bu bölgeden uzak!a?tırmak istemektedirler. Amerikalılan, 30 yıl önce Asya'ya saldıran Japonlara benzeten Kızıl Çin Savunma Bakanı LİN PİAO «Bir gün bu üstün kuvvetleri yok ederek muzaffer olacağunıza lnanmaktayım. Sovyet Rusya'ya gelince, bir Avrupalı için Kızıl Çin ne ise Asyalı ülkeler için de Sovyetler aynıdır. demek suretiyla Sovyet tehlikesinin büyüklüğün» isaret ederak . Afrtk < • • * Asya konferansına katılan Ruslan kınamı$tır,^Asyadakl iktisaden gerl kalnus ül, keTerıh Çlnliİerin önderlİğînde hedeflerme ulaşabDmesi ve kalkınma plânlarının bajan ile yürütülmesi, her seyden önce Sovyetlerin bu bölgeden atılmalanna bağlı kaldığını söylemektedirler. Sovyetlerin etklsinden bu derece uzaklasmak isteyen Çinliler bugün bir numaralı hasım olarak karsılannda Sovyetleri görmekte bütün güçleri lle Kuzeye, daha dogrusu Rusya'ya yönelmiş bulunmaktadırlar. Çinliler Ruslara karşı bu düşmanlığı muhafaza ettikleri müd detçe Sovyetlerin de askeri ve iktisadî plânlannda değişiklik yaparak ve yeni bir strateji uygulayarak Uzak Doğuya dönmelerlnl normal karşılayabillriz. ( •••a •••• • ••• ••>• ••• Gerçek adâlet ğer bir toplumda zayıflar kuvvetlilere, namuslular kurnaz ve hilekftrlara, mazlumlar râlimlere karss gerçekten korunabiliyorsa; kisilerin temel hak ve özgürlükleri Devlet idare edenlere karşı garanti altında bulunuyorsa; kanuı.lsr münhasıran kişi veya zümrelerin ya da sadece tıerhangi bir sını'ın yararına olarak ynpılmıyor ve böyle işlemiyorsa, o mem'ek»"tte adalet vardır. tş tersıne ise o memlekette gerçek üdâltt hâkim değildir. Meselâ bir Parlâmentoda çoğunlukta bulunan bir partınin çıkardığı kanunlır o partl mensuplanndan bir kısmının menfaatini gözetmekte veya bir Parlâmentonun kabul ettiği af kanunları ile bir partinin o parlâmentodaki üyelerinin vaktile işlemiş oldukları suçlar üzerın* sünger çekilirken, başka p»r»ilerdeki kişiler hakkında kovuf turmayı kolaylaştıracak kararlar almmakta ise, böyle bir tnem lekette adâletin varlığından, 1tanun hftkimiyetinden, kisinin tettel hak ve özgürlüklerinden föz edilemez. Bütün bunlar Anayasa maddeleri içinde ve ktgıt üzerinde kalır. Çünkü adâlet ancak toplum yararına konulmuş o lan hukuk kurallarının, nıaksada uygun, eşit ve taratsız uygulaması ile sağlanabilir. E E tılara, yaşama güçlüğüne «ebep olacak bir ölçüdedir. Şu ha.de herkese aynı suretle uygulanan bu kanun. hukuki %dâlete u\gun olduğu halde, sosyal adâlete aykırıdır. Sosyal adâlet, 'oplumda maddî. sıhhl ve iktisadi bakınv lardan zayıf olan khılerı «anatlan altına alan ve bu bakımlardan kuvvetlı olan Kişılerden, meselâ toprak reformu vapma, verfi dilimlerinl değiştirme gibi tedbirlerle zayıflar yararına fedakârhk isteyen bır prensı bi ifade etmektedır. Bu oimadan, gerçek adâlet olmaz, çünkü «bir lokma, bir hırka» dan başka bir şeyi olmayan lnsan için, siyasl özgürlük, temel haklar, kanun karşısında eşitlik gibi prensipler anlamsız kalmakta v* temeldeki sebepleri arastırılmadsn sadece baskı tedbirleri ile önlenebileceğı sanılaa aşırı jkımlar bu aşırı iktisadi dengesizlikten doğmaktadır. Dunyanın iktisadi v« sosyal gidişinden habersiz olanlar veya sosyal adâlet ilkesine aykın düşen yararlarını, ter ne pahasına olursa olsun, sürdur mek isteyenler. bu Umi gerçekleri konuşan veya yazanları zorla lusturmak isterler. O zaman bunu sağlayacak kanunun adına «Temel hak ve hürriyetleri koruD > kannnn» değil «özel hak ve hürriyetleri korama kanunu» demek daha uygun düşer. eski Babil kulesi kılıÇından çıkma yolonn tutarak doktrin lesmeye baslamıs; 1961 seçirnlerinde sosvalist bir parti Tüı kiye'nin taribinde ilk defa parlâmentoya girerek iktisadî tenkid ve murakabeye kuyulmuş, ana muhalefet partısi doktrinlesme volunu tutmuştur. Bövlece demokrasimiz batı demokrasilerı yönünde gerçek hüviyetini kazanma^a başlamıstır. Basîinkü iktidar partisinin doktrıni ise. liderinin ifadesi ile «ferdıvetci» iktisadî havatta statükocu ve serbest tesebbüscüdür. Iste birinci intibaksızlık bamdan doğmaktadır. Memlekette çerçek demokrasinin verlesmesi İçin düşünce özgürlÜEÜnü kısıtlamak değil, ba ıntıbaKsızlığın paralelinden çıkıp iktisadî tenkidlere alısmak lâzım dır. (T) Intibaksızhğın ve Döyle bir kanun çıkarma eğilimınin ikınci sebebi, 27 Mayıs 1960'tan once ya pılamayan dış oohtıka 'e..lrıdierinm şımdi açık açık ve bol bol yapılabilmesidir. Bu ise, iç polıtikasını dahi mu«yyen bir devletin politikasına yaslayan ve bel bağladığı dış. yardımların kesilmesinden korkan ıktidnrı rahotsız etmektedır. Halbuki bu tenkıdlerden memnun olmak U/ımdır. Objektıf dış pohtıka teııkidleri, daha şah3iyetlı ve daha bağımsız bir dış politika gutrne ve daha çok yardım alma husu«unda iktıdara zaaf degil, destek getırir. O tntibaksızhğın fivüncü se bebi de, 27 Mayıs 1 ! * S 1 den önee Mecliste bile ele«tırıle>neyen millî müdafaa knnnlannın bugün milletın çör.ü öniin de elestirilebilmesı, vükstk kuraanda kadenırlerinin trn kid edilebilmes.dır. Bo kademelerde önlunaııUr benüz huna alışarnamıslardır. Bn>le tenkidler onlarda bir «ıllerji yaratmaktadır. Gerçekten demokratik bir idare knrnlma sını isteyen küçük veya bü yflk rütbedeki her askerin bu iribi tenkidlere alısması, bnn lan boş görmesi tenkid konusu olabılecek şeyleri önleme bakımından lfizımdır. Bizde, son 20 yıldan beri parlâmento kürsülerindp, şehır meydanlannda deraokrasi ve hürriyet ıçin heyecânll .»ıtuklar soylenir. Gazeteler güzel yazılar la süslenir. tktidar deÇ'since: «Artık politika deçisti, her sey düzelecek» denir. Fakat çok geçmeden «devrânın vine ol devrSn. âlem de yine ol âlero» oldugu ve denenmiş yolların veniden denen mesine çalışıldığı «öriilür Ka' naatimce bunun baş sebebi, fktisadî ve sosyal alanlardski bılimsizliktir. Diişiince ozgurlugu nsanlık hayatmda hak ve hukuk yolunda aşılan çeşitli merhaleler içinde doğan «Temel hak ve hürriyetler» kavramı ma zisi henüz pek yeni olan bır kav ramdır. Biraz derinlemeslne dü»ünülürse görülür kı, temel hakların da bir temeli vardır. Bu temel, bu hakların dayandığı, gücünü aldığı dü;ünce özgürlüğü dür. Bir binanın temelinin oturduğu zemin sağlam olmayınca veya sakatlanınca nasıl ki o bina çökerse, temel hakların dayandığı zemini teşkil eden düşün ce özgürlüğü kaldırılınca veya kısıtlanınca, yalnu temel haklar değil, hukuk ve adâlet kavramları da havada kalır ve yok olur. Zira hiç bir hak, bu arada kisi dokunulmazlığı, korkuıuz yaşama özgürlüğü, hak arama özgürlüğü, seyahat özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler, nnlan koruyacak irade ve bu iradenin açıklanma vasıtası olan düşünce özgürlüğü olmadan, kendi kendilerine mevcut olmazlar. Bizler Türkiye'de böyle devırleri yaşadık ve gördük. Bugün temel hak ve özgürlüklerin sınırlannı kanunlar çizmiştir: Türkiverte komünizm. faşizm, hilâfetçilik, saltanatçılık. bölgecılilt, mezhep ve tarikatçılık yasaktır. Bu luemleket yıllardan beri, bir kısroı çok »ert hükümler taşıyan bu kanun larla idare edilmı?tir. Bunlar bu gün de. bundan sonra da bu h»k ve özgürlükleri korumağa yeterlidir. •••• :::: ijjj I •••• •••• Aradaki fark eknik anlamında hukukl adâlet demek. yürürlüktekı hukuk kurallarının yetkili makamlar tarafından hcr yurttasa eşit ve tarafsız olarak uygulanması demektir. Bunda, <»şitlik ve tarafsızlığa dayanan «adlî» bir nitelik; sosyal adalette ise «kannn karşısında eşitlik» prensibinden de ileride olarak. milli gelir dağıtımmdaki aşırı eşitsizliklere yol açan iktisadî siste* min bünyesindeki aksaklıklan torpülemek isteyen «iktisadî» bir nitelik vardır. Bu iki çeşıt adâlet arasındaki farkı somut olarak anlatmak için son aylann olaylarmdan bir misâl verelim: Bilindıği gibi, bütçe açığını uapatmak amacıyla memleketimizde bazı tnaddelere kanunla znm yapıldı ve bu kanun karşısında hcr kes eşit tutuldu; yâni bu » m her Turk ferdıne aynı ölçüde uy gulandı ve böylec'e «kannn karşısında eşitlik» prensibine uyuldu. Şu halde bu kanun, eşitlik llkesine ve hukuki adâlete uygundur. Ancak sosyal ve iktisadî adâlete uygun değildir; zira »ekere veya sigaraya yapılan zam, varhklı kişiler için devede kulak kabilinden bir ölçü taşıdığı halde, yoksul kişiler için sıkın Sonuç T T yguladıklan yeni strateji içinde Uzak Doğu ^ ^ ya dönen Rusların en kısa zamanda Vietnam'a askerî bir müdahaleden ziyade silâh ve malzeme yardrmı ile Kuzeylileri destekliyecekleri sanılmaktadır. Zira, Sovyetlerin geleceğini tehlikeye düşürmekten korkan askerî otoriteler, büyük bir riski göze alarak kat'i neticeli bir savaştan dalma kaçmmaktadırlar. En kötü bir ihtimalle de ol«a Sovyetlerin Asyadaki silâhlı kuvvetlerini arttırıp bu bölgede mahdut ölçülü bir harekâta geçtiklerini kabul ertiğimiz takdirde belki bu kara parçası üzerinde bazı mevziî başarılar elde edebilirler. Ancak, nrkalarında koskocaman bir Kızıl Çin ordusu olduğunu unutmamaları gerekir. Özellikle bu ordu Rusyanın Avrupa ile Asya arasındakl irtibat yollannı kolayca tahrip edebileceği gibi, endüstri bölgelerlni de kontrolları altına alabilirler. Bu itibarla Sovyetler, Vietnam'a yapılacak bir müdahalede Kızıl Çin tehlikesini ön plânda dikkate almaya ve bütün plânlannı buna göre yapmaya mecburdur. ollektif bir sevk ve idare İçinde kuvvetlerini K Asyada toplayan Ruslarm, mecbur kalmadıkça askeri bir harekâta gecmeyip bu bölgedekl çıkarlarını politik yollardan sağlamaya ve ortaya çıkacak elverişli durumlardan yararlanmaya çalışacağmı soyleyebiliriz. 1 T YARIN Politika ile hukukun ayrılmazlığı ALMANCA 'y ı Çabuk ve esaslı öğrenmek istiyor musunuz ? Dünyaca tanmmıs Goethe Er.stitüsü metodu ile kurslanmu Türk Alman Eğitim Merkezinde 26 Haziran 1967 tarihinden itibaren başlsyacaktır. Kayıtlar: 5.6. 26/6/1967 tarihleri arasında yapılacakür. Müracaat: Cumartesi hariç her gün 1619 arası sekreterliğimizde Adres: TürkAlman Eğitim Merkezi, Alman Lisesi binasmda Beyoğlu Tünel Tel: 44 20 40 Moran: 1277/6486 iiii Sınırlama teşebbösü ğer temel haklan sımrUma teşebbüsünün, gözleri ve düşünceleri bugün memlekette hüküm süren iktisadi darl.Kıardan, son zamların doğurduğu hu zursuzluklardan başka yöne çevirmek gibi politik bır imacı yoksa, bunun nedenını, rugün iktidarda bulunan /ihnıyetın henüz 1961 Anayasasının ruhuüa ın tibak edememesinde arsmsk lâzımdır: O Bn tntibaksızlıfın blrinei sebebi şndnr: 27 Mayıs ihtilSli ve bunnn sonunda meydana getirilen Anayasa. mem lekette totaliter rejim knrma amacı gütmeyen ve demokra! tik esastan ayrılmayan ıkti ı sadî tenkidlerin serbestçe ya | pılmasına imkân vermlştir, [ Siyasî partiler. safciTindan ' •olcnsnna kadar, ber kafadan, her sınıftan sdam barındıran E İNCİ ASENA üe (azetecl HALtT ÇAPtN EvlendUer Beyoglu 7 « 19«7 Cumhurlyet 6487 n iınvaya hâkim olma konusunda slyasî meselelerinin temeline inen Ruslar, askeri alanda karşılaşacakları bütün sürprizleri evvelden hesaplıyarak temkinli adımlarla hareket etmektedirler. Deniz ve havalarda izleyecekleri yanlış bir stratejinin uygulanması millî güvenliklerini kökünden sarsacağı gibi dıs politikalannın kaderini de altüst edeceği gerekçesile çok hassas davranmaktadırlar. Bu görüşe tamamiyle iştirak eden askerî otoriteler simdije kadar Sovyet idarecilerinin iktidan kötü Yeni Sovyet stratejisi TSSEKKUR Ölumü lle bizleri büyuk «eı icmde bırakan çok sevgili büyüjıimüz Neşet Solakoğlu'nun cenaze merasünlne iştirak eden, telgrafla. teleforüa veya blzzat evüniıe gelerek acımızı payla jan dost ve hemşerılerlmize »yrı ayrı teşekkure teessürümüz mftnl olduğundan mlnnet ve çukran hlslerimizin duyuruîmasına gazetenlzin tavassutunu rica e deriz. 8OLAKOĞLU KUZÜLUGtL ERDİNÇ AİLELEKİ Manajaru 14788482 SILİVRÎ BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN 1 Şartnamesı gereğınce 115500 adet parke taşı kapalı »arf eksiltmesiyle satın alınacaktır. 2 Muhammen bedel 99.330, lira olup eeçici teminatı 8^16,50 liradır. ! Ihalesi 20/Haziran/1967 tarihine raslayan Salı günü saat 15.00 te Silivri Beledıyesi Encümeni huzurunda yapılacaktır. 4 Bu Işe ait dosya mesai günlerinde Silıvrı Beledıyesinde görülebilir. 5 Teklif mektuplanmn lhale günü saat 14.00 e kadar rerilmesı. Postada vukubulacak gecikmelerin dikkate alınmıyacağı ilân olunur. (Basm 16832/6470) ••«•»«•••••••••••••••«•••••»•" • •••••••••••«•a «••••»••»•••••> TEŞEKKUR Senelerdenberi kalb rahatsızbğı çeken eşim Suha Berkol'un açık kalb ameliyatını, büyük bir hazakat lle yaparak kendisinl sağhğa kavuşturan müsfik ve eşsiz insanlığı ile bizl minnettar bırakan aayın üstad: Dr. SİYAMİ ERSEK v» değerli arkadasları: Dr. Semih Tulpan, Dr. Ercüment Kopman, Dr. Yalçın Güran, Dr. All Mert, Dr. Mehmet Abuç, Dr. İskender Çlvicioğlu; Dr. Hüseyin ÇeÜn; Dr. Ulu Sungu; Dr. Aykut Aytan; Kardiyoloğ Dr. Akgün Sayman; Dr. Tezer Arcan; Dr. Felâ Ersek; Dr. Ühan Gürün; Dr. Fikret Maçin; Dr. Sami Ünal; Dr. Halil Doğal'a Bakteriyoloğ, Dr. Mustafa Ertürk; Kimyager Neriman Polatcan; Dr. Kerim Ertek'e ve HAYDARPAŞA GÖĞÜS CERRAHİSİ HASTANESİ'nin bütün «efkatU doktorlanna, bashemşire Adviya Taşkın'a •• hemsirelerl il» dlJer penonellııa lütufkar ilgilerinl esirgemiyen, kan veren dost •• akrabalanmız» m dertn teçekkur va saygılanmızı sunanz. Sfiha Te Mustafa BERKOL Manajans: /6488 Türkiye Ziraî Donatım Kurumu İstanbul Bölge Müdürlüğünden: TUrMye Zîral Donatım Kummu Çorlu Şube MUdUrlüğünde yapılacak depo İnşaatı aşagıda Röstertlen birlm fiatlar üzerlnden kapalı uart usulü lle lhâ'e edilecektlr. 1 Çorlu'da Kurum sahasında lnşa ettlrllecek deponun kesif bedell 212 675.44 liradır. Muvakkat teminat 11 883 77 TL. dlr. 2 lhale 14.6.1967 günti saat 14 de tstanbul Sellmlye Bölge Binasında yapılacaktır. 3 îhâleye glrecek olanlar geçld teminata Karaköy T« Sellmlye veznelerine yabrablllrler. 4 thftle şartnamelert mesa! saatlerinde hergün tstanbul Selimlye Bölge Müdürlügünde, Karaköy Rıhtım Caddesi No 7 Satmalma Servlsinde ve Çorlu Şubesinde görülebilir. 5 Yeterll* belgeleri valmz 13 6.1967 günü saat 14 den İtibaren Bttlse MUdürlü»ünde verilecektir 6 Eksiitmeye çlrerek olanlar eksütme dosyasında İstenen belseleri tam olarak zarfm İçinde Koyacaklardır Ve lhale saatinden 1 «sat evvel Komisyon Başkanlığına vereceklerdlr 7 Telgrafla müracaat ve postada geclkmeler kabul edilmedigl gibi Ihaleys Iştirak edenlerin vetkilileri de aynı saatte Selimiye Bfilse Müdür'üSUnde bulunaeaktırlar. 8 Kurum 2490 savılı Kanuna tabi olmayıp lşttrak belgesi verip vermempkte fhâleyi yapıp yapmsmakta veya lhileye giren müteahhltlerden diledlğine vermekte serbesttlr. (Basın: 16735 6465) İnşaaf ve Makine Mühendisleri Alınacakfır 1 Dofu Karadenizdeki yol inşaatı şantiyelerimize şantiya şefi, inşaat mühendisi ve makine muhendisleri, 2 Batı AnadoludaJci fabrika binaları inşaatımıza Almanca veya İngilizce bilen inşaat mühendisleri alınacaktır. Bu konularda tecrübe sahibi ilgililerin acele müracaatlan. P.K. 962 İstanbul Tel: 27 80 20 27 20 25 Cumhuriyrt 8474