Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 6Mayısl967 CUMHURİYET Chıcago'da 9 Topkapı ya gittik : Burhan FELEK dıklan İçin vazgeçtlklerlni öğ rendik. Detroit'te bir de gene Ford'a ait çelik döküm fabrikası gördük. Bir cehennem! Ben Polonyada Katoviç şehrinde de çelik fabrikası görmüştüm. Buradaki deh şet bir şey! Kömür yerine oksijen kullanıyor ve 250 ton demir cevherini 21 dakikada eritiyor, çe lii yapıyor ve kalıplara döküyor Bu ameliyatta hazır bulunduk. Bu dehşetli cehennem fabrikada üc. tane ocak çalışıyordu.. hepsi otomatik olan fabrikayı işletenlerin sayısı bizim heyetten azdı. Fabrikayı gezerken hepimize birer baş tası, birer gözlük, birer de kâğıt üstlük verdiler. Gördüğüm fabrikalar içinde enteresan olanı bu İdi. New York'a uçarken bize uzaktan Niyagarayı gösterdiler. San ışıklarla aydınlatılmış olan bu geniş selftle blr altın çağlayanı gi bi akıyordu. Okuduğuma göre Ni yagara dünyanın en büyük ve ytik sek şelâlesi değüdir. Niyagaramn yüksekliği 193 ayaktır (bir ayak 30.5 santim) demek 60 metre kadar bir şey. Halbuki mesela bizim ziyaret ettiğlmiz Yosmite par kmdaki büyük çağlayanm yüksekliği 2425 ayaktır ki 750 metre kadar eder. Ne var ki diisen suyun miktarı Niyagarada muazzam dır. Ve nihayet geceleyin New Yorka geldik. Bu şehri gördüm dersem yalan söylemiş olurum. Bütün se yahatin güya yorugunluklannı çıkaracağunızı sandığımız bu sehirde Cumhurbaşkanımız Birleşmiş MUletlerde Afrika • Asya milletlerine bir hitabede bulundu. Bu, yeni bağımsızlaşmış milletleri okşamak için konmuş bir usul imiş. Faydasını tabil diplomatlar bilirler. New York Üniversitesi de Cum hurbaşkanımıza fahrl hukuk dok torluğu unvanını verdi. Buradaki merasimde hastalığım dolayısiyle bulunamadım. Akşam üzeri Birleşmiş MUletler Türkiye temsilcisi Büyükelçi Orhan Eralp'uı Cumhurbaşkanımız şerefine tertlplediği resmi kabule gittim. Orhan Eralp Bey şahsl dos tum idi. Kendisini istisnasız olarak Birleşmiş Milletler camiasının nasıl sevdiğini görerek sevindim. Akşam üzeri yaya olarak otelimize dönerken zaten kırık olan mizacım bozuldu. Gece ateşlendim ve ertesi gün, memlekete hasta dönmemek için otelden çık madım. Birikmiş olan yorgunluk larm tabiat acısını çıkarıyordu. Akşam 9 da New York'tan uçakla hareket ettik.. lâmbalan söndürdük. Ne var ki doğuya dog ru uçtuğumıu üçin 23 saat sonra gün agardı.. güya uyuyacaktık. Olamadı.. Parise on birde indik. Mutad merasim ama daha muhtasar.. Muharrem Nuri Bey» biraz daha çevik gördüm. Bu sefer bir daha yanlışlık olmasın diye merasim salonuna girmedik terminal binasuıın çarşısına gittik. Fransanın ateş pahasına olduğunu bir daha gördük. Paristen Someya geldigimiz zaman Peri Han kızmuzm bu sefer sarılar giymis olarak beklemekte olduğunu heyecanla gördüm. Yaş ' lı kalbi de ne kadar telâşlı atıyor. Gene öpüştük. Romadan ilk geçlşimizde de âlenen öpüşmü? ve gazeteci ve diğer arkadaşlann kıskançlığını tahrik etmiştik. Bu sefer hem güzel imzalı bir fotoğrafını, hem meşhur blr ressamm etüdlerinl gösteren mükemmel bir kitabı hediye etti. Üstelik Romada kalmadığım için de üzün tülermi bildirdi. Ne yaparsınız böylesini? Tabil bütün skandal ihtimallerine rağmen öptüm ve Romadan Ankaraya onun hayall içinde uçtum. Cumhurbaşkanımız blzimle Ankara yolunda. Uçakta vedalaştı. Bütün seyahatimiz sırasında pro> tokolun ve zeminin imkânlan dalresinde daima bizi herkes hoş tut tu. Güç bir işi dar bir zamanda başarmış olmasırun rah&tüğı 1 çinde dönüyordu. Ben bir apoliük gazeteci sıfatiyle seyahatin pürüzsüz cereyan ettiğini ve itlbanmızın daima ko rundugunu, harlciyemizin de gazetecilere karşı arkadasça ve nazik şekilde davrandıklarını müsahede ettim. Bu seyahatten bir kanaatle dönüyorum. Mutlaka bir resml vazifeli böyle seyahatlerin en ufak ve gayri resml teferruatma kadar bir jumalını tutmalı. resimlerinl almalı ve bunlar arşivlerde saklanmalıdır. Yoksa bütün gayri resml ve kâğıda geçmemiş, haddi zatmda çok mühim ve teslrll vak'alar silinip gider. Halbuki tarih bunlardan örülür. NOT: Bu yazılara resim veren «Hürriyet» çi Cüneyt, Türk Ha berler AJansı ve Amerikan Haberler Bürosuna teşekkür eder ken hatıralarımda bulunduğuna emüı olduğum ekslkliklerin birbirl Uzerine yığılan müşahede kalabalığma hafızamm tahammul edemeyişinden ileri geldiğinl makam huzunında belirtmek isterim; ama ne de olsa çıktık açık alınla ve döndük açık alınla! BJ. DÖNÜŞ YOLUNDA zl kovalar. Caddelerl genlş, v» Chicago'ya gece vardık.. orada birbirinl kesmiyecek şekilde üst Cumhurbaşkanımızı karşıhyan üste yapümıştır. Amerikanın en Türkler de otele girdiler.. tabil geniş caddesinin Chicago'da olduinsaa çabucak kaynaşıyor. Murat ğunu söylediler ve gösterdiler. 9 lsminde çenesi sakallı bir genç gidiş kanaü, 9 geliş. (bu da lâf mı? Sakal adamın Başkan Sunay, Chıcago'da Draburnunda olmaz ya!) ve bir ta ke otellnin bir küçtik salonunda kım güzel güzel Tiirk hanımlan.. bir basın toplantısı yaptı. Soruaman bu Chicago ne güzel yerlan suallerin çoğu Vietnam konumiş.. Murat sempatik bir çocuk. suyla ügill Idi. Gazetecilerden bi Haydi bize gidelim! ri: Neresl orası? Koreye asker gönderdiğiniz Topkapı! Şuracıkta.. halde Vietnam'a neden göndermiAldılar bizi.. bir orijinal lokal.. yorsunuz? diye sordu. Az evvel bir başkası: her şey var. Folklordan şiş kebabına kadar.. yavaş yavaş bizimki Vietnam anlaşmazlığı hakler de geldiler.. neyleyelim kl faz kında ne düşünüyorsunuz? diye la kalamadım. Yorgunluk enseme sormuş. bindi. Orada Chicago Tribune'de Biz bu işin sulh yoluyla halli çalışan bir genç Türk kadm gazetaraflısıyız. cevabını almışU. Bu teci, gazetecüik hakkında benimsefer bu sual Uzerine belki: le bir mülâkat yaptı. Sonra ora O zaman Birleşmiş Milletledaki gençler bana memleket hak rin Koreye asker gönderilmesi kında bir takım sualler sordular. hakkındaki kararma uyduk, deSorduklan sorulara bakarak çonilebilirdi; fakat zannederim A cukların memleket işleri hakkınmerikaya karşı bir alakasızlık da endişeli olduklanm seadim. mânası çıkmasın diye cevap: Teminat verdim. Sulh yoluyla haUedilmesini Ertesi sabah sıfınn altında 4 Istediğimiz bir ihtilâfa silâhla mü derecede Belediye meydanında as dahale etmek prensipimize aykıkeri merasim yapıldı. Bu seyahatndır da ondan, şeklinde oldu. İste ilk defa burada eldiven giyter isteme7i bu basın toplantıların dim. Milll marşları başı açık dindaki suallerin kesinliği ve ehemlerken soğuk almayışımı nezlenin miyeti ile bizün basın toplantüavazifeye hUımet etmesiyle tefsir nnı birbiriyle mukayese ettim. ettim. Chicago, bir rUzgarlı şehirdir. Chicago'da ikametimiz hareketli Neresme gitseniz bir cereyan sigeçti. Waiting adındaki maden şehrinde yerleşmiş Türklerln ve bunlarm kurdukları Ayyıldız ce miyetinin Cumhurbaşkanımıza yaphğı karşılama ve ağırlama ger çekten heyecanlı oldu. Bu Türkler oraya seneler evvel gitmiş, yerleş miş, aile kurmuş.. tabii mill! bag lan gittikçe kuvvetlenmiş. (Dışa nda öyle oluyor) Bu merasime kasabamn Amerikahlan da katıl dılar. Âdeta bir milll gün oldu. Chicago'da iken Michigan Üni versitesi, Başkan Sunay'a fahri doktorluk payesi tevcih ettl. Cüb be ve kep giydtrildi Nutuklar teati edildi, güzel bir merasimdı Orada da yemek yedik.. yemekte üniversite talebeleri hizmet edi yorlardı. Temiz beyaz hizmet kılığı giyinmiş güzel kızların elinden tatlı saraplar içildi. Dikkatimi çeken ayaktakl yemekte ilk önce bize baklava ikram etmeleri oldu. Garibi o ki, herkes şarabı baklava ile içti.. ben alelusul önce şiş kebabı yedim. Sonra baklava. Orada elli kadar talebemiz var. Muhtelif dallarda okuyorlar. 2 sene, 3 sene okumuş çocuklar gördüm. Hepsi memlekete dönecek. Ve iş tutacaklar. Yalnız hepsinde memleket ahvali hakkında yersiz bir endişe sezdim. Bunun nasıl ve neden doğduğunu doğrusu araştıramadım. Chicago'da bir de Türk Amerikan Cemiyeti var. Oradaki Türk ler kurmuşlar. Bir kaç senedir 1 yi gidiyormuş. Bize Şarkiyat Ensbu vasıflarından dolayı pek memnun idiler. Kolalı gömlek gibi katı ve resml bir yemek ile bu toplantı arasında ölçülemlyecek kadar büyük ferahlık farkı vardı. Chicago'da pek çok Türkle vazifeli, profesörlerle, doktorlarla konuştum. Bir çoğu otele geldi. Bir çoğunu yemeklerde tanıdım. Bir gün otelin holunde dolaşırken esmer, sevimli, güler yüzlü bir Türk kızı beni ismlmle buldu. Kendini tanıttı: Nurten Kaynar, Fiel Servisten gelmlş. Beşiktaş Lisesi mezunu. Zeki.. ateş gibi bir çocuk Chicago'da bir seyahat münasebetiyle bulunuyormuş. 4 ay sonra memlekete dönecek.. Dunya görüşümüz genlşledl.. memleket meselelerini ve ona daha iyi nasıl hizmet edeceğimizi öğreniyoruz. Pek memnunum, dedi. Bizim heyet âzalarına tanıttım. Onlar da böyle zeki ve kıymetlı bir çocuğumuzu tanımakla memnun oldular, dualar ettim. Amerikaya gidip de bir otomobil fabrikası gezmemek kabil değildir. Çünkü Amerika bir otomobil memleketidir. Iki kişiye bir otomobil düşer. Yani 91 milyondan fazla binek otomobili vardır. Kamyonlar vesair motörlü vasıtalar buna dahil defil.. böyle olunca bunun nasıl olduğunu gör mek lâzım. Detroit şehri Chicago'dan bir saatten az sürer. Sabah uçak mey danma vardığımız zaman bizi Belediye Reisi karşıladı. Şehrin anahtan Başkan Sunay'a takdim edildi. Bizi aldılar, Ford'un fabrikasına götürdüler. Bu montaj fabrikaları, yürüyen tezgâhlardır. Başında şasiyi ortaya koyuyorlar.. tezgâh yavaş yavaş yürüyor. Her işçi önünde bir parça, bir kısım takılıyor.. galiba 10 15 dakikada lâstikleri takılmış. işler halde otomobil tezgâhtan çıkıyor. Ford fabrikalarının günlük istihsali 1300 arabadır. (Bizim Anadol otomobilinin senelik istihsali şim dilik 800 adettir.) öğle yemeğini fabrikada fabrika ldarecileriyle yedik. Konuşma es nasmda Amerikada ' J milyon Folksvagen bulunduğu kabul edildi. Amerikalıların da ufak araba yaptıklarını, fakat imalâtmm ticarl netice NEW YORKTAN ANKARA'YA DÖNÜŞ eminim. Şarkılar söyledik. OynatitUstl denilen bir yerin lokantadık.. benim Ingilizcem söktü. sında bir gece yemeği verdüer. Türk Amerikan Cemiyetinin yeAynı yerde bu iıiüessesenin resml meğine yakışır şekilde tngilizce heyetine verilen yemeğine biz ve Türkçe karışımı nutuk verdim. gayri resml heyet azası dahü deKendi kendimi alkışladım. Orağildik. Bizimki daha neşeli oldu. dakiler ve bilhassa Amerikalılar Meşhur sanatkânmız Celal Ince de orada idi. Ne tatlı, ne neşeli da alkışladılar, bu usulün Rus sistemi olduğunu anlattım. Pek çocuk. Koridordaki piyanoyu T. beğendiler. Doğrusunu isterseniz R.T. muhabiri Salahattin yakalabu toplantıda göbek bile atıldı. yıp salona getirdi. Maşallah kenBen göbek atmayı iftira atmaya disi güçlü kuvvetli bir zattır. daima tercih ederim. Pek sevimli ve az güzel. Amerikada olsa iyi bir fiyatla gangster fiBühassa bu gece ve bu toplanlimlerinde daima rol bulacağma tıda gayri resmi heyette olanlar, Dişi Bond MODESTY BLAISE İSTA NBUL 08.25 Aeılıs. Proeram 06.30 Türküler geçidi (1) 06.45 Konusma 06.50,Türküler geçidi (2) 07.00 Köye Haberler 07.05 Türk Halk Müziei 07.30 Haberler ve Hava durumu 07.45 Kücük İlânlar 07.50 ŞtUdvo G den 07.55 İstanbul'da Busün 08.00 Hafif Müzik 08 20 Pasadobleler 08 40 Pivano Soloları 09.00 Doktorunuz Oivor kl 09.10 Sabah Sarkılan 09.30 Carli Hahci Orkestrası 09.45 Türküler Gocidi 10.00 Müzik Kutusu 10.15 Bozkır Rüıeârı 10.25 Ovun Havaları 10.40 Arkası Yarırr • • • • 11.00 K u » Haberler .,•Jiu, , . . , , 11.05 Sabah Konseri 1145 Radvo Armoni Mızıkası 12.00 Bu Hafta Dinlevecekleriniz 12.10 Kücük İlânlar 12.15 Divan Sazı. Baelama v e Cura'dan Ovun Havaları 12.30 Sâbite Tur Gülerman ve ReceD Bireiftcn Şarkılar 13.00 Haberler, Resmi Gazetede Bueün 13.20 Stüdvo G'den 13.30 Reklâm Proeramları 15.00 Cumartesi Konseri 15.30 Genclik Saati 15.45 Serao Mutlu'dan Şarkılar 16.05 Radvo Dans Orkestrası 16.30 Mac Nakli 17.15 Kısa Haberler ve K ilânlar 17.20 Yurdun Sesi 17.50 Reklâm Proeramları 19.00 Haberler ve Hava durumu 19.40 Kücük İlânlar 19.45 Stüdyo G'den 20.00 Azlz Senses'ten Türküler 20 15 Sizin Sectikleriniz 20.55 24 Saatin Olavları ve Kücük İlânlar 21.00 Liseler Arası Bilei Yarısması 21.30 M. Demirkıran'dan Şarkılar 22.00 Reklâm Proeramları 22.43 Kücük İlânlar 22.45 Haberler ve Hava durumu 13.00 Genclerle Basbasa 24.00 KaDanıs. İSTANBUL İL RADYOSU 11.55 Aeılıs ve Program 12.00 Sizin İcin 12.30 Öğle Konseri 13.00 Tatil Melodileri 13.30 Koncerto Saati 14.00 Lâtin Amerika Melodileri 14.15 Valsler ve Polkalar 14.30 Caz Müziei 15.00 Kücük Konser 15.30 Gencler İcin 16.00 Cumartesi Konseri 17.30 Karısık Sololar 18.00 İvi Aksamlar 20.15 Genclerin Sevdikleri 21.00 San Soloları 21.30 Her Ülkeden Halk Sarkılan 22.00 Hafif Müzik 23.00 Caz ToDİuiukları 23.30 Sevüen Melodiler 24.00 Gece Yarısı İcin 00.30 Hafif ftlüzik 0100 Proeram ve Kaoanıs. SO N Garth p ÖLDÖKDÜLB2f BULMACA ğıt oyunu. 9 «Fazla olmayan miktarda anlam» karşılığı iki 123456789 söz, bir zaman parçası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Bir şeyin yapılmasmı kanunla önleme. 2 Komşu bir memleketin halkından, gezicl sairlerin çalgısı. 3 Yüze gülücü (Osmanlıca). 4 Hesap ve para işleriyle ilgili, İran tahtmdaki zatın eşinin adı. 5 Herhangi bir o t a n tmtra»««nıı müesseseyi yöneten (iki söz). 6 h»!i»dnml» «ekB fa. 7 Tekaüt edilmiş kişinin iki başı, dâvalar (eski hukuk terimi ve eski usul çoğul). 8 Avrupa memleketlerinden biri. 9 edat. Usul usul ve sessiz olarak, ve ce J r 3 SOLDAN SAĞA: 1 1960 daki inkılâp mayısın bugününde olmuştu (iki sayı). 2 «Hint Avrupa ırkından kişi» anlamına iki söz. 3 Vaktiyle «MUletvekili» karşılığı bir söz kullanılmak istenmişti ama tutmadı, bir harfin okunuşu. 4 «Esas hareketleri düzenleyen kuvvet» mânasına iki söz. 5 Bir söz nüktesi, «toprağı karıştır ve alt üst et!» anlamına bir emir. 6 Tersi yazı veya sözle ifade etme tavrı ve tarzadır, bir dilim ekmeğe muhtaç kişi. 7 «Modern çağ» mânasuıa iki söz. 8 «Geçmiş» in yarısı, bir çeşit ka f TIFFANY JONES RE VS&PIU7I, U T S U • " > UVMâZ MallCOÇOğlU konu veresim:AYHANBAŞOĞLU BEYAZ GÜL DÖNKt BUUIACANTN HAt.l.STitt.MTŞ SEIKiJ NASIL HALLEDİLECEK Yukarıdaki rakamlı bulmacada sadcce 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 tane sonuç vardir. Bo$ alan 1 2 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve toplama, çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldan sağa ve yukarıdan aşağiya bulmacada gösterilen sonuçlan bulunuz. Biraz vaktinizi alır ama, boş vaktinizi hoşça geçirmiş olursunuz. ANKARA 06.25 06.30 07.00 07.05 07.30 07.45 08.00 08.05 08.10 08.40 08.45 09.00 09.20 09.35 09.40 10.00 10.20 10.50 11.00 11.15 11.30 12.00 12.15 12.30 fl Acıhs. Proeram Günavdın Köye Haberler Cesitli Seslerden Şarkılar Haberler ve Hava durumu Sabah müziği Ankarada bueün , Kücük İlânlar Her Telden Kücük İlârüar Osman Türenden türküler Günümüz * Sorunlarımız Sabah Konseri Kısa Haberier ve K. ilânlar Arkası Yarın M. Saevasardan Şarkılar Pivano Soloları Hafif Muzik Hasan Sözeri'den Türküler Cocuk Bahcesi Konser Saati Öğle müziği Kıbrıs Saati Müzehher Güver ve Dündar Balkandan Sarkılar Haberler. Resmi Gazetede Bueün KayiD MektuDİarı Kadınlar Toolulueu Haftanın Proramı Cocuk Bahcesi Reklâm Proeramları Kısa Haberler ve K. ilânlar Hacer Bulus'tan Türküler Gençiik saati Gül Batu'dan Sarkılar Dilek Kutusu Kısa Haberler ve K. ilânlar Cocuk Saati Reklâm Prosramları Haberier ve hava durumu Kücük İlânlar ErkeKİer T. Türküler Uvkudan Önce Ziya Taskenften Sarkılar Kücük Konser 24 Saatin Olavları ve Kü ) cük İlânlar Konferanslardan San'atcımız Ne Sovlüyor TBMM. Saati İtalva'dan Müzik Haberler ve Hava durumu Sizin Sectikleriniz Gece Yarısına DoSru Proeram ve Kaoanıs. Arkadaş Islıkları 28 Osmaaan! Çayı hazırlamakta olduğu mutfaktan fırladı: Efendim hanımcığım? Efendüer cenazeni kaldırsm. Bir daha, seslenince, cevap vermekte gecikecek misin? Kekeledi : Ha ha hayır hanımcığun Tuvalette bile olsan? Tu tu tuvalette bile olsam cevap vereceğim hanımcığım! Vermezsen? Ne ne istersen yap hanımcığım! Peki, defol, defol karşımdan! De de defolacam hanımcığım! Şâhinde hanımın kocasına nefreti, kocasmm sapına kadar erkek olmamasındanmış. Bunu bir gün kanma anlatırken ağlamış: « Ah şekerim, ben hiç böyle değildim eskiden. Beni böyle sinirli, küfürbaz yapan bu adamın pısırıkhğı. Hani eli sopalı, vur elli bir kocam olsa, kafayı çekip çekip eve gelse, evimizin içini cıgara dumanına boğsa, vallahi taparım! Böyle koca isterse günde birkaç öğün dayak atsın. Ama neredee?. Bütün bunlan uzun uzun anlattığım Âtıf bey fibi katıla katıla gülmüş, sonra da içini çekmişti: « Zavallı kadm!» G«rçekten zavallıydı kanmm anlattığına göre. Benden bucak bucak kaçmasa bile, cHanım teyze» de olduğunca. alttan alta bakmıyor, benimle hiç ilgilenmiyordu. « Ben de kadmım, benim de gü)zel güzel giyinip, gezmek tozmak hakkım değil mi? Kocamın kolunda, çocuklarım temiz, pâk, yaznımızda, kocamın şeflerine, müdürlerine gitmek utemez miyim? Isterim ama, hangi koca, hangi çocuklarla? Koca, Allahın Habenneka'sı. çocuklarsa, alsıniar elierine çakıyı bıçağı, misaiir gittiğimiz ORHAN KEMAL evin artık büfesi mi olur, radyosu, oda takımı mı, başlasınlar yontmağa. Onun için, gitmiyorum. însanlardan hâriç, kabuğuma yapışıp kuruyorum. Allah canımı alsa da kurtulsam diyorum arada, sonra düşünüyorum: Neden? Ölmek kurtuluş değil ki. Yaşamak, Osman'a, çocuklarımın yaramazlığma rağmen yaşamak!» Gine bir başka gün şöyle demiş: c Şekerim, ilk zamanlar yumuşacıktım. A., baktım, ben alttan aldıkça bindiriyor. Hem de sille, tokat. Beybam şöyleydi, beybam böyleydi. Mezar taşıyla öğünür, beni küçümser, gece yarısı kalkar beni duvar dibinde suçlu okul çocukları gibi tek ayak üstünde tutar, alay eder. Baktım, güzel likle olmıyacak. Bir gün can havliyle nasıl kaparım odunu, yer misin yemez misin! O gün bugün odun onun elinden bana geçti. Mecburum söğüp saymağa, vurup çarpmağa şekerim. Mâlum ya: Hânei vîran! Geçineceğiz. Herifin iliği bundan alıyor..» Daha çok da akşamları duyardık: Osmaaaaan! Telâşla karşılık verirdi: Efendim hanımcığım? Ne cehennemdesin? Bulaşıkları yıkadım, kuruluyorum hanımcığım.. Ellerini iyice sabunla, gel. Lânet sızılarım tuttu gine! Peki hanımcığım. şimdi.. Osman bey tabî ellerini sabunlayıp koşacaktır. Az sonra içerden Şâhinde hanımın iniltileri başlardı: Ay ay ay ay ay... Aman aman aman aman... ejşek, eşjoğlu eşjek. Hayvan gibi nkmasana! (Arkası var)