06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Yoboncı gözüyle Türkiye'nin gelişmesi > Teskilâtı Tiirkiye Baskant şük ve aneak dış yardnnlar, yüksek dünya konjonkMT. James P. Grant 18 mart tarihll türü, lyi hava sartlan dolayısiyle bereketll firun MllHyet gazetesinde, bu yazmın başlığı altında bir gibi arızî ve geçici dışsal etkenler altında bn potaraftan Türkiye'nin gelişmesine, biı taraftan da bu tanslyelin blr Ölçüde yülueldiğl bir ülkedir. tktlgellşmede dış yardımlann rolüne övgüyle dolu bir sadî gelişme bakımından önemli olan ve sürekll yazı yayınladı. Yazı, Türkiyenin iktisadî gerçeklerini büyümeyi sağlıyabilecek etken, gereekto, bu lçsel yakından bilen her Tiirk vatandaşını şaşırtacak bir büyüme potansiyelidir. nitelikteydi. Gerçekten Türkiye bu denll övülecek »w wk 'nin Birinei Dünya Harbine kadar bir gelişme süreci içinde mlydi? Gerçekten dıs yar• * " " olan dönemde dış yardım alan bir dımların bu gelişmede bu denli hayırh bir rolü olülke olduğu ve bu bakımdan Türkiyeye örnek olamus muydu? Nitekim, Türkiye ve benzeri az gelişbileceği iddiasına gelineer ABD'nin özelllkle İngilmiş ülkelere yapılan dış yardımlann işlcyişini yakıntere'den olmak üzere, Birinei Dünya Harbine kadar dan bilen T.C. Merkez Bankası eski Genel Müdürü olan dbnemde sermaye ithâl ettiği ve cborçlu genç sayın Ziya Kayla, 27 mart tarihli Milliyet gazeteülke' durumunda bulunduğu doğrudur. Ne var ki, sinde ikinci soruyu çok açık ve seçik bir şekilde ceborçlandığı dönemde ABD'nin lııgiltere karşısındavaplandırdı, günümüzdeki dış yardımların politik kl durumu ile Türkiye'nin bogün ABD karşısında ve iktisadî baskı aracı olduğunu, geri kalmış ülke«iktisadi güçler» itibariyle durumu çok farklı oller ve bu arada Türkiyeden çok ABD'nin işine yadugn gibi gelen yabancı sermayenin her iki halde maradlğım belirtti. hiyeti de tamamiyle farklıdır; öyle ki, borçlanan bu iki ülke arasında uzak veya yakın herhangi bir benzerlik bulmak mümkün değüdir. ıj yardıra mekanizmasının işleyisi sayın Ziya Bir kere, ABD'nin büyük ölçüde sermaye ithâl Kayla tarafından mükemmel bir şekilde ettiği ülke olan tngiltere arasındaki iktisadî farklıacıklandlğı için, bu konuyu tekrar ele almanın gelaşma, daha bu ülkenin bir fngiliz kolonisi olduğu dö. reksiz olacağı kanısındayız. Fakat, Mr. Grant'ın yanemde dahi, Türkiye ile ABD arasında bugünkü ikzısında cevaplanması gereken iki mesele daha mevtisadî farkhlaşmaya hiçbir şekilde benzememiş; çok cuttur: Bunlardan biri, Türkiye'nin İkinci Dünyayakın iktisadî gelişme seviyesinde olan bir ülkenin, Harbi sonunda aşağı yukan aynı gelişme seviyesinde diğerlnden borç alması şeklinde olmuştur. Nitekim, •bulunan ülkelerle karşılaştmldığında gerçekten Adam Smith, daha 1776 yıltnda, bu İngiliz kolonisinövgüye değecek bir gelişme hızına erişip erişmediden, «Her ne kadar Kuzey Amerika henüz tngiltere ği; ikincisl de. gelişme süreci içinde dış yardtm alkadar zengin degilse de çok daha canlı ve zenginleşması bakımmdan Türkiyeye örnek gösterilen ABD' meye doğra çok daha sür'atle gitmektedir» diye bahnin durumunun bugün Türkiyenin durumuyla herseder. (1) 19 uncu yüzyılın sonunda ise, borç alan ve hangi bir benzerliği olup olmadığıdır. borç veren bu iki ülke arasında iktisadî güç bakımından pek fark kalmamıştır. ABD'nin büyük tanmsal Mr. Grant, 1966 yılmdakl (nüfus artışı icin taszenginliği blr yana, 18961900 yıllannda, dünya hnahih edilmemiş) °'t>8.5 oranmdaki yıllık millî gelir o lât sanayiinin *ı30 una, İngiltere ise o20 sine sahip artışını önümüzdekl 1012 yıl zarfında gerçekleştirlbulunmaktaydı. (2) ABD'nin İngiltereden sermaye lebilecek varsayarak, bu süre içinde millî gelirin ithal sebcbi, çok daha kârlı yatırım alanlarına ve yük bir misline çıkanlabileceğinl söylemektedir. Çok sek gelişme hızına sahip bulunması olmuştur. Nitemüstesna ve elverişli şartların bir araya toplandığı kim, 1SS01913 döneminde. ABD'de yıllık reel millî bir yıllık durumu on yıllık bir geleceğe teşmil etgelir artışı *'t4J iken, İngilterede V*1A civaruıda bumek ne ölçüde gerçekçidlr? Bir kere, 195065 aralunmaktaydı. sındaki dönem böyle iyimser bir görüşe yer bırakA I D KOY ENSTİTULERİNİN 27. YİLI Tarihten birkaç yaprakL Doç. Dr. Gülten KAZGAN İncelemevegözlemler Ord. Prof. H. V. VELIDEDEOĞLU elki bazı okuyuculanm, benim Köy Emrtitüleri ile ilgili dergi. kitap, nutuk, makale vesaireyi masa başında inceleyerek bunların cazibesine kapılıp yazı yazdığımı sanırlar. Eğer böyle olsaydı benim yüzyıllardan beri kara kaplı kitaptan oğrencilerine j'aptıklan aktar1111 malarla ilim vaP^'S sanan medrese hocalanndan ne farkım kalırdı? Eğer ben Köy Enstitülerine bu kadar yürekten bağlı u e m , bugünkü Türkiyenin küflü zihniyetten kurtulup çağdaş uygarlık düzeyine erişmesi için bu kurumlan gerekli görüyor v e onlar dan bu derece heyecanla ve inançla bahsedebiliyorsam, bunu vaktiyie bu Enstitülerde yapmış olduğum incelemelere borçluyum. 3945'te bir akşam Hasanoğian Köy Enstitüsünde elektrik moto runa nöbetçilik eden öğrencinin Batı klâsiklerinden Milli Eğitim Bakanlığınca dilimize çevrilmiş olan bir kitabı dikkatle okudugunu görmüştüm. Bu, bir roman değil, yarı felsefî bir edebi eserdi. Kendi kendime «Acaba gösteriş mi» diye düşünerek öğrenciye, kitabın o dakikaya kadar okuduğu kısmından ne anladığını sordum. Düzgün bir ifade ile kısaca anlattı. Bunu anlatan bizim askerlikte (Mehmetçik) diye vasıflandırdığımız bir köylü çocuğu idi. ine avnı sene Kastamonu'nun Gölköy Enstitüsünde ağaçlama işlerini, köylü kız öğrencılerın (işhk) denilen atölyedeki çalışmalarını, diktikleri eibise ve işledikleri nakışları, dokumacılık işlerini, yün örgülerini görünce, bir Türk evlâdı olarak gö ğüslerım kabardı. 1947 yazında da kendi paramla bazan kamyon, bazan kaptıkaçtı şoför mahallinde seyahat ederek Erzurum'un Pulur, Kars' ın Cilavuz. Trabzon'un Beşikdüzü Koy Enstitülerini inceleme fırsatını buldum. Bütün bu Enstitülerde de. 1945'te diğerlerinde gördüğüm aynı heyecanlı ve metodlu çahşmaya şâhid oldum. Oralarda Türk erkeğini eziklikten, Türk kızını kölelikten kurtulmuş, nefsine güvenli, insanm gö zünün içine bakarak konuşan, kişilik sahibi ve geleceğimizin umudu birer Türk vatandası olarak buldum. îşte doğrudan doğruya yerinde yapmış olduğum bu gözlemler Türk zekâsımn nasıl işlenip aydınlatıldığını gösterdi bana. Bu işlem yurdun her yanında, her yönde avnı hızla bugüne kadar sürseydi, şimdi herhalde en az bir Yunanistan, bir Yugoslavya, veya bir Macaristan kadar ileri olurduk. Hem de bu ilerleme hürriyet içinde, aşkla, şevkle, kendi kendine oluyordu. Esasen hürriyet olmazsa insanlık hü viyeti. yaratıcı insan şahsiyeti ölür. •••« I A B ••«• •••<••*• •••• •••• •••• >••• •••• ••*• •••• •••• ••M «p«a •••• «••• • ••• • ••• • ••• • ••• İki mesele D ••«• •••• • ••a • ••• • •*« • ••• •••• •••• ::!• tikballerlnden endişe ediyorlardı. Bakanla tartışmamız oldukça uzun sürdü. Nihayet söyleyecek söz bulamadı ve baklayı ağzından çıkararak: «Ne yapalım, köy lerde kız erkek birlikte yapılan karma tedrisatı halk istemiyor, değiştirmek lâzımdır» deyip çıktı. 1946'da seçimler yapılmış, Halk Partisinin iktidarda kalması hususunda şüpheler doğmuş ve bu seçimlerin üzerinden henüz bir yıl geçmişti. Şu halde 1950 seçim lerinde de iktidarda kalmak için cahil halkı simdiden memnun et mek bunun için tavizler vermek lâzımdı. Oysaki bu bakanın ken di kızı şehirde karma mekteplerde okumuş, sonra da tek başına Avrupa'da tahsil görmüştü. Ken di kızı için câiz gördüğü şeyı, tarlada karısı ile, bacısı ile birlikte çahşan köylüye câiz görmüyordu. Her iki rakip partinin bir çok üyelerinin âdeta yanşırcasına vaptıkları tâvizler, ne yazıkki Türkiyemizin en hayatl sorunları olan Köy Enstitüleri, ormanlar ve lâiklik konuları üzerinde olmuştu. Anlıyor musunuz şimdı idealden uzak politikacılann bu mem lekete yaptıkları fenalıklann öl çüsünü ve neden hâlâ dünyanın geri kalmıs ülkeleri arasında yer «Idığımızın »ebeplerini? Ameanı 50 lir» verdi™. Çantaya biraz ekmek koyarak anamın elini öpmeğe vardım. Elini vermedi; Melftl mahzun evden aynldım... Niksar'ın yolnnn tntBakınız, o zamanki genç çocuk içli içli: «Her eve geldiğimde aç olup olmadığımı soran anam şimdi yüzüme bile bakmıyor» diyor. Neden? Çocuk okula gitmek istiyor ve cahil ana bunu istemiyor da ondan. Devlet yönetenlerin yapacağı iş milletimızı son üçyüz yıldan beri tamamen geri bırakmış olan cehalete, zararlı geleneklere (halk böyle istiyor) diye geri dönmek değil, tam tersine, halkı aydınlatmağa devam etmektir. Tek dereceli seçıme dayanan de mokrasiye geçerken bu esaslı nok taların oy avcıhğı aracı olarak kullanılmayacağı hususunda partiler anlaşmalı idiler. Ama o ide al nerede ve kimde? Millî Şefin makalesi emokrasiye geçiş devrinin ilk hazırlıklarının yapıldığı sıralarda. 18 Mayıs 1945 tarih li Ulus gazetesinden Köy Enstitüleri dergisinin 1 inci cildinin 179 uncu sahifesine aktarılan bir yazısının sonunda devrin Cumhurbaşkanı îsmet tnönü. ay nen söyle yazıyordu: «Hür vatandaşlıgın bütün feyizlerini husasî ve resmî millet havatında göstermek. şuurlu ve müstakil bir millet olarak tçerden ve dışandan çıkacak bütün fırtınalara imanla eögüs eermek, herşevden evvel hiç olmazsa tlk öğretim tamamlıin ile sağlanabilir. tlk ögretimi olmayan mem lekette, Ortaçağ idaresi. bütün sekilleri ile, devam eder. Resmî kannnlar ne derlerse desinler, ne haklar vatandaslara tam nırsa tanınsın, hiç olmazsa ilköîretim derecesinde bilri olmaz sa, haklar ve vazifeler eanlanmaı, «önfillere ve yüreklere sinip veriesmez. Bilmeyen (cahil) sivasî ve ekonomik kadret sahip lerinin elind<>. OrtaçaSda oldntn tiM, köle hnvatı «flrer. Asıl acık lı olan taraf da, halk kendi düskün ve köle havatına karsı dnv K«sHz vt Tıayıtsız kalıı< r Hür vatandaslardan birlesik bir millet olmanın çarelerinin basmda ilköğretim çaresi vardır. Dâvayı bn kadar genis ve derin mahiyeti ile rörmelivlz. tlköfretim dâvSsı. insan olmak. millet olmak, dâv&sıdır.» •••• •••• s::: •••<§ •••• •••• • ••a • ••• • ••« • ••• D mıyacak kadar karanlık bir tablo çizmektediı. Nitekim aşağıdaki tablodan da görülebileceği gibi, Türkiye ile beraber Avmpanm az gelişmiş sayılan diğer dört O.E.C.D. ülkesi arasında kişi başına gelijme hızı (reel millî sellr artışı) en düşük olan ülke Türkiyedir. Gerçekten, Buna karşılık... Türkiye'de ise 200 dolâr civanndadır. Dış yardım isml altında Türkiye'nin borçlanma sebebi ise ABD'den çok daha büyük bir gelişme potansiyeline sahip olması değil de içsel büyüme potansiyelinin düşük olmasıdır. Bu olgu, ABD'nin borçlandığı dönemde niçin Ingiltere'ye nazaran «madun» ve dolayısiyle politik baskısına mâruz kalmadıği halde, böyle bir baskının Türkiye (ve benzeri az gelişmiş ülkeler) için vârit olablleceğini acıklayıcı nlteliktedir. Fakat, bu iki borçlanma halinde aradaki en Snemii fark. ithâl edilen yabancı sermayenin mahiyetinden doğmaktadır. ABD'deki İngiliz yatmmlan özel tngiliz sermayesinin yaptığı «portfolyo» yatırimları niteliğinde olmuştur. Diğer bir deyişle, ABD' de kurulan Amerikalı atıonim şirketler, Londra bor sasında esham ve tahvilât satmak suretiyle Ingilteredeki kâr ve faiz haddi civaruıda borçlanıp ABD'ye fngiliz tasarruflarmı ithâl ermek imkânmı bulmuşlardır. ABD'nin o zaman İngiltere'ye nazaran çok daha yüksek kâr haddi vâdeden yatırunlarma karşılık fngiliz piyasası şartlan üzerlnden borçlanabibnesi, ABD için fevkalâde kazançlı olmuş; ABD nin süratle geliştirdiği yeni teknik v.s. ye bağlı olan yüksek safî kârlar İngiltereye transfer edilmeylp ABD içinde kalmıştır. Eğer dış borçlanma gerekiyorsa, bu, herhalde en elverişli yoldur. Nitekim, bugün de, meselâ İtalya'da Otl İsviçre piyasasından '•2 civannda borçlanmaktadır; kimse de bunu ttalya'nuı dış yardunla sömürülmesi olarak yorumlamamaktadır. Ayrıca, bu tlp borçlanmada iktisadî • politik baskı da söz konusu değildir. ürkiye'nin aldığı dış yardım ise, mahiyeti itibariyle bundan tamamiyle farklıdır: Bir kere. yardnnın bir kısmı devletten devlete yardım şeklindedir ve büyük ölçüde politik iktisadî baskı aracı olabilmektedlr. Özel yabancı sermaye ise, «Direkt yatınmlar» şeklinde gelmektedir; ve ABD'de veya gelişmiş diğer bir ülkede bir ana şirkete bağlıdır. Kokakola. ilâç sanayii, petrol şirketleri v.s.. buna örnektir. Bu halde ise, Türkiyedeki yüksek kâr haddi üzerinden teşekkül eden bütün kâr bu şirkete aittir; bunlar ya dışarı transfer edilmekte ve oöylece Türkiyeden bir döviz çıkışma yol açmak ta: ya da şirketin sermayesine eklenmekte ve Türkiye içinde teşekkül eden kârlarla Türkiye bu yabancı üikeye daha fazla borçlanmış duruma düştnektedir. Açık ki, yukandaki halle bu hal arasında borçlanan ülkenin menfaatleri bakımından çok büyük farklar mevcuttur. Cahilin tutuculuğu B blr göstergesi olan kişi başına gelir 3000 dolâr una karşılık, bugün ABD'de iktisadî gücün • ••• • ••* • •»« • ••« •••« • ••• • ••• • •«« • •«a • •«• Y Kişi başına yıllık gelişme hızı (bileşik faizle) 1930/55 1955/60 1960/65 19502/19635 Oikeler 3.1 1.1 3.7 2.8 Kıbns 5.7 «.1 7.8 5.8 Yunanistan 8.1 3.4 İ.4 5.7 tspanya 4.» 7.5 5.9 6.5 Tugoslavya 3.4 2.2 1.2 1.8 Türkiye Kaynak: O.E.C.D. «National Accounts of Less Developed Countries» S. 12. Tablo B ılda »İJI.8 kişi başına gelişme hızıyla Türkiye bu dönemde sadece Avrupanın dlğer az gelişmiş ülkeleri değil, fakat '«5 civannda olan bütün Avrupa ortalamasınuı da altında kalmaktadır. Bundan başka, Türklyenin zaman İçinde kişi başına gelişme hızında da sürekli bir düşüş vardır: 1950/55 döneminde N3.4 den 1955/60 döneminde °o İ2 ye ve 1960/65 döneminde ' i l . 2 ye düşmüştür. Türkiyede hangi slhiril etkenlerin gelişme hızını düşünülen çapa vardıracağını kestirmek mümkün değildir. Kaldı kl, ismen degilse de fiilen, Türkiyede Plân da rafa kaldırılmış.tır. Gerek iyi hava sartlarına bağlı olan bereketli tanmsal ürün ve bunun etkisi altında bütün ekonomiye yayılan canlılık gerekse dış konjonktürde bekienmedik yüksehneier veya artınlan dış yardım dolayısiyle, Türkiyede çok yüksek gelişme hızına erişildigi yıllar mevcuttur. 195053 veya 1966 yıllan bu müstesna dönemlere örnek gösterilebilir. Genel olarak yabancılann hatası, içsel büyüme potansiyeline bağlı olmayan ve büyük ölçüde ânzl dış etkenlerin yarattıgı bu yüksek gelişmenln süreceğini sanmalandır. Nitekim, 195053 yıllanndakl büyük tanmsal gelişmeyl gözliyen yabancı uzmanların Türkiyenin Avrupanın hububat ambarı olacağını düşiinmeleri ve bu bekleyişle yapılan silolar bu yanılmanın en iyi kanıtlarıdır. 1966 da Türkiye için çok müstesna bir yıl dır: önümüzdeki yıllarda • 8.5 gelişme hızınm ger « ' çekleşmesi değil de gerçekleşmemesi için pek çok sebep mevcuttur. Bu bakımdan, 195053 yıllanndaki gelişmeye bakarak ilerki yıllar icin yabancılann yaptıkları tahminler nasıl yanılmışsa, 1966 yıhna bakarak önümüzdeki 19, 12 yıl içinde Türkiyenin milli gelirinin bir katı artabileceğini söylemek de o ölçüde gerçekçi ohnaktan uzaktır, Türkiye, övgüye defer bir gelişme hrzına geçmişte erişemediği gibi; yakın blr gelecekte erişmesi de, ne yazık ki, muhtemel değildir. • ıı« • ••« • !•< aaaa aaaa •••! •••• Y •••• • ••• • *•• • ••• •••• • •*! • ••I «•• • ••I • •• :::; aaaa :::: ilii aaaa Tâviıci hir Bakan • • Saaa• •••• f A •••• •••* Bir ülkenin büyümesi, kendi içinde yarattıgı yük sek tasarruf yatırım kapasitesi; yeni üretim tekniği ve bunun uygulanması; ve gerekli yeteneklere sahip işgücünden tam yararlanmasıyla, kendi kendini besliyecek gelişme potansiyeline sahip olmasıy la mümkündür. İkinci Dünya Harbinden sonra yerle bir olan Almanyanın ve diğer ülkelerin kısa bir süre içinde eskisinden daha güçlü hale gelmeleri bu içsel büyüme potansiyeli ile açıklanabilir. Türkiye ise genel olarak içsel büyüme potansiyeli dü Sonuç abancüar, genellikle, şartlanmızi çok iyi bil meden durumumazu yorumlamakta, bize tavsiyelerde bulunmaktadır. Düşebileceklerl yamlgılara karşı uyanık olmak her Tiirk aydınıntn gÖ revi olmahdır. (1) «Wealth of Naüons» 1937, S. 70 (2) League of Nations, «Industrialization and Foreign Trade» Geneva, 1945 S. 13. aaaa •••• aaaa • III • III • III taaa aaaa •™ • » sünde öğretmenlerle konuştuğum sırada. iktidarda bulunan Halk Partisinin bir Ba1 kanı oraya geldi. Aramıza oturdu. Enstitülerdeki eğitim v e öğretim sistemi. kız ve erkeklerin birlikte ders görmelerinin sakıncaları üzerinde uluorta konuştu . ve tenkitlerde bulundu. Ben Üniversite hocalığının verdiği alışkanlık ve rahatlıkla bunları cevaplandırdım ve kendisini sis temin doğruluğu hakkında iknaa çahştım. Öğretmenler ağızlarını açamıyorlardı. Zira o tarihte rah metli Hasan Ali Millî Eğitim Bakanlığından ve yanılmıyorsam rahmetli îsmail Hakkı Ton', guç da ilk öğretim Genel Müdürlüğünden aynlmışlar, Enstitüler böylece manevi destekten yoksun kalmışlardı. Öğretmenler is IHAf M ^ dAğustos'unda Beşikuzü Köy Enstitü ahil insan muhafazacı, gelenekçi ve statükocudur. Eskidenberi gelen yaşayış ve düsünce tarzını değiştirmek istemez; böyle bir değiştirmeden ra hatsızlık duyar. Bu yalnız bizde değil. dünyanın her yerinde böyledir. (Günah olur) diye 19 uncu yüzyılda Fransa'da ömrü bovunca Trene binmeyen bazı katoliklerin hikâyesi kitaplara geç miştir. Cahil halkın ne derece muhafazacı ve aydınlığa karşı ne kadar kapalı olduğunu gösteren canlı bir örneği. yine bir Köy Enstitüsü öğrencisinin. Köy Ens titüleri Dergisinin birinei cildinin 121 sahifesinde çıkan (Köyden Enstitüye) baslıklı bir yazısında görüyoruz: Uyanık amcasının kendisini okula yazdırmak teklifini ne büyük bir heyecanla kabul ettiğini anlatan bu genç, hikâyesine şöyle devam ediyor: «Evet döndüm, "'"" 'ını, Ansm kaslannı çattı, babam suratmı astı. Ellerinden gelse emmimi (amcamı) parçalayacaklardı. Anam geH bir tavırla: (Hay. di topal pis; babanın malı senin gibi doksandokuranu besliyo. YARIN Eğer evlenmek istersen everelim de.) «Ana sen delirdin ml Köy Enstitülerinin ben evlenmek isternem, mektebe felsefesi gideceğim». O gece bizim ev dövüş içerisinde çaikalanıyordn. Bazan babam beni dSvefe kalkıyor, bazan anam. Ben «mektebe gideceğim* J OLCAY TÜNÇÖZ { diye direniyorum. Gece rüyam. da d s «Mektebe gideceğim» diye (^ ELVAN TETİK S) sayıklıyormuşnm... Evin duvar> lan bile bana küskündü. Her eve gelince açlığımı soran anara şimdi yüzüme bile bakmıyor. Arad* bir bsna emzirdıfi sütü he> lâl etmiyeceğini söylüyordu.. Tera 739423* C 1919 1939 İngiliz dış poUtikasının resmî belgelerinden : (CUt 1, Sayfa 95) « Türkler sadece Yunanhların istil&sına uğradıklanm şanıyorlar ve onlarla savaşmaya hazırlanıyorlar. Fakat Yunanlılar, müttefik plânınm bir parçasıdır, bunu anlayıp ona gore davranmalan gerekir.» , 10 Şnbat 1920. Amiral Sir F. de Robeck'ten Lord Cnrzona : (Sayfa 643) , . « Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson'un evınde yapılan toplantı: Lloyd George Baskan Wilson'a Türklerin Istanbulda kalıp kalmıyacağmı sordu. Wilson, şayet benim fikrim isteniyorsa, Türkler Avrupada çok uzun zaman kaldılar, oradan tamamen temizlenmelidirler, dedi.» •Amerikan Bahriyesinden Amiral Bristol, Standard Oil den Mr. Thomas ve New York Millî Bankasından Mr. Hutchins'in buraya geldiklerini bildiririm. Yerli Rumlardan birini yüzde 3 komisyonla petrol işinin başına geçirdiler. Aynca tütün depolannı ve tütün mahsulünü incelediler.» 17 Afnstos 1919, Amiral VTebb'den Sir E. Crowe'a: (Sayfa 733) « Yunanhların Izmiri işgalinden beri Türkiyede iç durum gittikçe rahatsız hale gelmektedir. Burası Türkiyeden başka bir yer olsaydı müthiş bir ayaklanmanm eşiğindeyiz, derdim. Ama bu garip memlekette her şey aksi yönde gelişiyor.. Yunanhlar bütün bölgeyi harabe haline getirdiler. îzmiri biz işgal etsek durum böyle olmazdı. Amerikalılar Türkiye için ne yapmak istediklerini bir an önce kararlaştırsalar da, durum bir sonuca varsa..« 19 Ağnstos 1919, Amiral Webb'den Lord Cnrzon'a: (Sayfa 735) « Amerika Trabzon ve Erzurum'u içine alan bir Ermenistan'ı himaye edecek. Geri kalan dört vilâyeti de bir Kürt devleti olarak Ingilizlerin himayesine bırakıyor. Ben Amerikan misyonerlerinin tehlikeli hareketlerinden korkuyorum.» «îç durum : Akhisar kontrol memuru tarafından bildirilmiştir: Yol boyunca konuştuğum insanlar*Öüşmanlıklarmın Yunanlılara karşı olduğunu, barıs konferansı ilân edilene kadar başka kimseyle alıs verişlerı bulunmadığını ısrarla söylediler. Hattâ Yunanhların memleketi işgal ettikleri zaman bile hiçbir tepki göstermediklerini, fakat Yunanlılar köyleri yakıp kadın ve çocuklan öldürünce, kadınlara tecavüz edince harekete geçtiklerini belirttiler.» 2 Eylöl 1919, Amiral Sir F. de Robeckten Lord Cnrzon'a : • Aydın vilâyetinde İngiliz tebaalı kimselerin menfaatlerini ve tesislerini bıldiriyorum : 1 Demiryolları: Aydın Osmanh kumpanyası. 2 Gaz: Osmanh Gaz Şirketi (Izmir sayfiyeleri için). 3 Madenler: Çakmaktaşı şirketi (Abbot's Emery Mines Ltd.). 4 Madenler: Edward Hadkinson (Ören Aydın Sancağı). (Mescitli Köy ödemiş). 5 Altın: P.G. Barff and Co. 6 Krom: Peterson and Co. 7 Gümüş : Edward Hadkinson (Ören Aydın Sancağı), (Mescitli köy ödemiş) 8 Muhtelif (Mr. Wilson). 9 Kömür Demir: Torbalı civannda üç kömür madeni, Ayazmada demir madeni. 10 Cıva: J. W. Whittall. II Kireç tası: Edward Hadkinson. 12 Mermer: Alfred Chamaud. 13 Mermer: C. H. Wilkin. 14 Kalamin: C. Whittall and Co. 15 Krom: Peterson and Co.» Bundan sonra İngiliz dıs politikası belgelerinde Lord Cnrzon'a Türkiyedeki İngiliz tesislerinin uzun bir listesi verilmektedir. Daha sonra da Aydın dışındaki İngiliz menfaatlerinin listesine sıra gelmektedir. Ne var ki, eloçlu kendi çıkarlanmn ne olduğano pek ivi bilmekte, Türkiyeyi bir saçmal inek gibi görmektedir. Memleketi sagan yabancı kapitalist kendisine ortak olarak Osmanlı kompradorlannı bulmastnr. Mustafa Kemal ise o sıralarda söyle konnşmaktadır: (15 Ekim 1919, Inçiliz dış politikası belgeleri S. 826) « Bizim hükumetimiz, yabancı hile ve müdahaleleriyle zayıflatılmıştır. Milliyetçilerin, tngiliz ve Fransızlardan yardım aldıklan yalandır. tngiliz sermayesi Türkiyeyi mahvediyor. Biz Ingılterede eski Türk Dostlan Derneği Başkanı Adil Beyin 200 bin sterlın, Konya Valisinin 150 bin sterlin ve Ankara Valisinin aynı mıktarda para aldığını biliyoruz.» Gazi Mnstafa Kemal o zamanlar böyle konuşuyordn. Bngün nereye varmış bulunnyornz? Amerikalılardan para alan, AmerikalHarla tam bir menfaat birliğine girmiş olan kisiler Türkiyenin Kaderi ustune söz sahibi olmnslardır. Ve Amerikalı iş adamlan : Bızım adamımız isleri düzeltti, şimdi yatınm yapabiliriz, «Hye açıktan açığa konnsmaktadırlar. Ne var ki, milliyetçi cephe bn gidişl pek yakmda dardnracak ve şomürü duzeninin önflne geçecektir. Bnndan 48 yıl önce İngiliz Amıralı, isjal edilen Anadoluya bakarak : '~ y u n a n l ' l a n n îzmiri işgalinden beri Türkiyedeki iç durum gittıkçe rahatsız hale gelmektedir, burası Türkiyeden başka bir yer oisayd. müthi, bir ayaklanmanm eşiğindeyiz derdim, ama bu garıp memlekette her şey aksi yönde gelişiyor. diye yanyordu Şimdi de memleketin haline bakıp : Tahn, millî nyanıs ne kadar yavaş, ne yapsak bn millet gnr dıyenler pek yakında aldandıkların. göreceklerdir. | !••••• a an••••••••••••••••aaaa Lenin Petrogırad da EDMUND WİLSON Türkçesi: Can Yücel ••••••••••••I Fransız İhtilâlinden Rus İhtÜâline kadar sosyaüzmin gelişmesi. Başta Marx, Engels, Lenin olmak üzere sosyalist akım öncülerinin özel hayaüan, kavgalan, sürgünleri, mektuplan ve bırbirleriyle olan iliskileri, CAN YÜCEL'in ak 1C ı ve kıvrak Turkçesiyle. TEŞEKKÜR Bir süredir devam eden rahatsızlığımdan, başanlı ve çok rahat bir amehyat yaparak kurtulmamı sağlıyan kıymetli dost, iyi insan ve üstün değerli operatör AĞAOĞLU YAYINEVİ Selvilimescit Sok. Kurt İş Hanı Cağaloğlu İstanbul Cumhuriyet 4228 Doçent Dr. TAHSlN ERTUNKAL'a bir bayılma sonrasınm normal sayılan hallerini duyurtmayan, sahasmın başanlı insanı, dahi hastasına VEF A T Merhum Rıfkı Türksoy'un ve Muazzez Türksoy'un oğuUan, Zerrin Akskan ve İl Genel Meclisi Üyesi Haluk Türksoy'un kardeşleri, Efdal Akskan'ın kayınbiraderi, Nilgün ve Mehveş Akskan'ın dayılan, Rengin Türksoy'un amcası, aüemizin sevgili ve kıymetli varhğı Narkozitör Dr. NECDET TERÜN'e, ameliyatımda bulunan ve yakın alâkalarını dauna devam ettiren Dr. MACIT ARDAG'a, kıymetli dost MELÎH TÜRKSOY tedavi edilmekte olduğu Cerrahpaşa Hastanesinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 20/4/1967 perşembe günü öğle namazından sonra Üsküdar Yenicamiden kaldırılarak Karacaahmetteki ebedî istirahat yerine tevdi edüecektir. Tanrı rahmet eylesin. AİLESİ Aylak Musa Dr. NIMET BİYAL'e mükemmel bir şekilde organize edilmiş Güzelbahçe Kliniğinin başhemşiresi Müfide Tan, Gülizar Yavuz ve Yüksel Atalay ile diğer persone'ine. Kardeş sevgi ve ihtimsmıyla yanımda devamlı görev yapan hemşire İsmet Bayar'a açık teşekkiirü bir borç saymaktayım. Meliha TOKAR Cumhuriyet 4231 Cumhuriyet 4233 IBM İSTANBUL İKİNCİ İCRA MEMURLUĞUNDAN MENKÛL SATIŞ İLÂNI 964/6821 Bir borçtan dolayı mahçuz olup paraya çevrilmesine karar verilen ceman 5350 lira kıymetli gardrop, kaplama karyola, şifoniyer. tuvalet, Kelvinatör marka buzdolabı, Arçelık marka gaz sobası, büfe. vitrin ve abajur'un birinei açık artürması 24.4.967 pazartesi günü 12 ilâ 12.30 arasında Taksim Ferıaiye Çaylak Sokak No: 92 ve cem'an 13.650 lira muhammen kıymetli konsol, yazıhane, dişçiliğe mahsus madeni sandalya, ecza dolabı, madeni etajer, lavabo, masa saatı, sehpa, büfe. kanepe koltuk, yemek masası, maroken kaplı sandalya Blapunt marka radyo ve rad yo altının birinei açık arttırması 24.4.1967 pazartesi günü saat 13 den 13.30 a kadar Taksim Feridiye Çaylak Sokak No: 65 de yapılacaktır. Muhammen kıymetlerinin yüzde yetmişbeşi elde edilmediği takdirde ikinci açık arttırmalarının 27.4.1967 perşembe günü aynı yer ve saatlerde yapılacağı, dellâliye ve ihale pulunun müşteriye ait olacağı ilân olunur. ACI KAYB1MIZ Selâhattin ve Vedide Saaver'in biricik oğuUan Behice Sanver'ın kıymetli eşi, Üstün, Nilgün ve Selâhattin Sanver'in sevgüi babalan, Birsel ve Tunalıgil ailesinin faymetü rüknü, Finlândiya Izmir Fahri Konsolosu offers a promosing career in ÜMlT SANVER tedâvi edilmekte olduğu, Frankfurt Üniversite Hastanesinde vefat etmiatJr. Cenazesi 20/4/1967 perşembe günü saat 18^5 de Lufthansa uçağı üe Yeşilköy Hava Alanına geleoek vt> otomobil ile Izmir'e nakledüecektir. Cumhuriyet 4226 / L A. N Bozdağ Belediye Başkanlığından: 1 Beyçayı ve Tekli Çaya bağlı toprak sulama kanallan malzeme Belediyece verilmek şartıyla işçiüği 9103. lira ilk keşif bedelle 2490 sayılı kanuna göre açık eksiltme suretiyle müzadeye çıkarılmıştır. 2 Müzayedesi 9/5/967 salı günü saat 15 de Belediye Daimî Encümeni önünde yapılacaktır. 3 Muvakkat teminatj 682.75 liradır. 4 Bu işe ait eksiltme evrakı Be'eıüyede görülebilir. Istihkaklar 967 birim esasma göre ödenecektir. 5 İsteklilerin depozit makbuzu veya banka mektubuyla hazir bulunmaları ilân olunur. PROGRAMMING and SYSTEMS ANALYSIS to creative, logical, persistent, ambitious and hard working young men, Requirements: A university degree in Business Administration, Science, Economics, Engineering, Mathematics and/or experience in banking, Completion of military service, A good knowledge of English. Applications only in writing with detailed PS. 839, Karaköy tstanbul. background to practical Islanbul jandarma Levazım Âmiriiği SahnAlma Komisyon Başkanlığından (10.000) Onbln adet eı battanlyesl kapalı zarfla safcn alınacaktıp. Tahmlnl b«leli (620.000) Altıyüzyirmibln Ura olup geçici teminatı (28.550) Ylrmlsekizbtabeşyüzelli UraCur. Ekstltmesi 4 Mayıs 1967 Perşembe saat 11 <Je Demirfcapı'daa Komisyonda yapılacaktır. Tekllf mektuplannın İhale saatlnden blr saat evvel Komlsyonda bulundurulması şartür. PostadaM gecifcmeler fcabul edllmez Şartnamesl tstanbul, Ankara 3. Sat. AL Kom. B?k uklan İle tmniT Ege J. Da. Bölge Komutanlıgında grJrUlebillr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle