Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHÎFE DÖRT 30 Aralık 1967 CFMTTFRtTFI HELENA RUBINSTEIN HAYATINI Güzellik yapmak, yaratmak ve muhafaza etmek Ben dalma ilerlemeyi, mükem* mel olmayı sevdim. Mamullerimi daha iyi bir hale getirmek için Avrupa Üniveriitelerine gitmem gerektiğini anladım. Tıpta, deri bilgisinde, dietetik (gıda ve perhiz ilmi) dersler ala1 caktım. Viyanaya, Berline, Lond raya gidecektim. Evvelâ ailemi görmek istedim. Cracovie'deki hayatı mânasıı buldum. Orada kalamıyacağımı anladım. Parise giderek meçhur cilt doktoru Berthelot'dan derı alchm. Deri anatomisini ve cildi koruma bilgisini Berthelot'ya borçluyum. Avrupada geçirdiğim bir sene bana güvenlik verdi. Artık istidadımı bulduğumu anlamıştım. Avustralya'ya dönünce, Edward William Titus adıntfa bir gazeteci ile tanıştım. Ed•vvard'ın şahsiyeti beni çekti. O tam bir aydındı. Sanat ve edebiyat çevresinde birçok arkadaşl a n vardı. Beni tıyatroya v e konserlere götürdu. Bir gün bana dedi kı: «Helena, görüyorum ki bir imparatorluk kurmaya karar vermişsiniz, benimle evlenin, beraber kurahm.» Şa?ır6*ım, anladım ki Avustralya'da kalırsam Edward Titus ile evleneceğım. Her kadın hayatında birçok adam tanır, bazılarının konuşmasından zevk duyar, dığerlerinin nuktelerine guler, onlara karsı dostluk hislerı duyar. Fakat bir gün gelir ki, hıç gormedıği tipteki bir adama raslar. Bu gunden sonra dığerleri mânasız kalır. Benim de başıma boyle bir şey geldı. Âşık oldum. Fakat benin plânlarımda âşık olmak yoktu. Avustralyadan uzaklaşmam gerektiğini anladım. Evlenmek için henüz'olgunla^mış' cMğilditn. Lonlra'ya gitmeye karar verdim. Londra o zamanlar kültür, iyi zevk, guzellık ve zenginhk merkezi idi. Neye mal olursa ollun Londra'da başan kazanmak istiyordum. Edward'ı bırakmakta tereöMüt ediyordum. Bu guç bir karar oldu. Hayatımın en güj kararı. Bedbaht olacağımı anladım, fakat «itmeli idim. Karar verir vermez hareket ettim. îtiraf edeyim ki, kalbim daitnı sevdiğim insanlarla basarı kazanmak ihtirası arasında bölundü. Edward, Londraya gelip beni bulacagım löyledi. Bir müddet beklemesini iıtedim. Ona bağlanmazdan evvel Londrada bir enstJtü açmak Utiyordum. Avustralyadaki arkatfatlarımın hiçbiri bana cesaret vermiyordu. «Burada kahn, kııa lamanda milyoner olacaksımz. Eğer Londra'da lalon açtrsanız burnunuzdan gelecek» diyorlardı. Guzellıkte makyaj onemu oır >uı Londta, Kıral Edward devrinin verdi». Ve evi kiraladım. Ressamladım. Ben mahcuptum ve mahen parlak zamamnı yaşıyordu. ları. marangozları bizzat aramak, cup olarak da kaldım. Çofu zaSosyetesi çok kapalı idi. Kendidirektif vermek gerekti. Şimdi o za man kendi halimde kapalı yasami bu büyük »ehirde kaybolmuj manki tecrübesizliğime ragmen bu dım. Kendimden emin, ruhça sâgibi hissettim. Edw*rd i l e evyeni teşebbuse gınşmek ıçın göskindim. Edward ıse extraverti (iterdiğim cureti düfündükçe şaşıyolenseydim, daha iyi mi yapmı? çine kapalı olmayıp daima dış ârum. lemle yasıyan kişı) idi. Daima olurdum diye kendi kendime soYorgunluk kelimesinin m&nâsını ilenyi düşünürdü. Her şeye karşı ruyordum. unutmuf gibi idim. Bir gün enstitütecessüsu vardı. Tabii kıbarlığı 1907 yılında idik. Londrada kim ye giderken bana yabancı gelmeseyi tanumyordum. Fakat bir istiyen bir sıluet görür gibi oldum. Bu, ve cazibesi Avustralyada olduğu gibi Londrada da çekici ıdı. Onu Edward Titus idi. Vaadine sâdık ka dadım vardı. güzellik yapmak ve sandığımdan çok sevdiğimi an'alarak Avustralyadan ayrılmış, beni guzeli devam etürmek için gereken dım. Bunu anlayınca çok heyecan bulmaya gelmijti. Fakat beklediği 1908 senelerinde yalnız tiyatro min aksine beni görünce sevincinlandım. Edward ikinci defa baartistleri makyaj yaparlardı. Diden bahsetmedi. Hemen: «Diba ipek na evlenme teklif etti. Bu sefer ğer kadınlar yüılerine krem, fard kumaşından perdeleriniz çok güzel, surmekten çekinirlerdi. Yalruz bi tereddüt göstermedım. Çok sade raz pudra surerlerdi. Bu da te amma Londrada ilgi çekmek istiyor ve gizli bir şekilde evlendik. Balsanız daha cüretli olmanız lâzım. beair gibi beyaz bir pudra idi. ayımızı Nioe'de geçirdik. EdGelin sizi bu ak$am Rus balesina Adı poudre de riz idi. Tebeşir ward ile ilk kavgamızı da orada götüreyim, hayret verici bir fey gö beyan rengi hiç hoşuma gitmezyaptık. Kabahat bende oldu. Onu recekslnız» dedi. di. Kadınlar bunu sürünce, renkotelin holunde çok guzel bir bilgilere sahiptim. Şehirde dolaşaBale kadar dekorlar da hoşuma kızla şakalaşırken gormüstürn. rak açacagım lokalin yerini arıyorgıtti. Beyaz ve yefil renkli perdeLondraya dönmeye karar verdim. dum. Kilometrelerce yürüyordum. leri çıkarttım. Baledeki dekorların Hemen Parise hareket ettim. EdBazan sinirlerim bosanıyor, bütün •yvard beni yetişıpgParıste «wl<fcw kuvvetli renklerini aldım. O zaman vücudum ağnyonEr" •* ' leri çtmaşırhaneöVb (jritrrAf fB& ı lİİPı " Subjpjjejn Enstitâlerinin Lord Salisburytıin eviniH* kira*olurdu. tşe hafif pembe pudra idekorasyonu bu renklere sâdık lık olduğunu tesadüfen öğrendim. le baslamak lâzımdı. Açık sarışın kalmıjtır. 26 odası vardı. Kirası çok pahalı cıltler için az miktar rachel ilâidi. Fakat şansa güvenmeye karar Edward'ı her gun gormeye baş GÜZELLİK SIRLARINI ANLATIYOR ettirmek içia beklemek lftzımdı. Renkli pudralanm çok lağbet gördü. Bunun uzerme dudak ruju problemine el attım. Yalnız Margot Asquıth açıkça ruj surmek cesaretım gosterdı. Beni evıne dâvet etti. Orada meşhur îngılizlerle tanıştım. I.ondra sos >ete hayatı fevkalâde :d'. Fakat çalışmayı ıhmâl etmedım. Işlerim benım hayatımda daima buyuk yer tutmuştur. Eır tahh eserı olarak hıçbır zaman çok uyumak ihtıyacı duymadım. Iki oğlum oldu. Roy ve Horace adlarını koydum. Londrada basarı kazamnca Paris ve New York merkezlerıni açmayı düşündum. Kardeşım Ceska, Avustralya subemı ıriare edıyordu. Diğer kardeşım Manka'ya da Londra merke7inı bıraktım. Bu suretle tıcarethınem bir aıle fırması gibıdır. Yakışanı giymek veya givimi yakıştırmak guzel görünmenin esasıdır biyetinde olduğundan New Yorka gitmek istiyordu. 1915 de Amenka merkezimı açtım. İlk reklâmlarım şöyle idi : «Hal6 <guneş ve rüzgânn kuruttugu, esmerleştirdıği) cıltten ve çıllerden kendinızi kurtarabilirsiniz. Helena Rubinstein &ize bu imkânı verecektır.» Amerıkalılar gıttıkçe guzellık mamulleri kullanmaya alıştılar. Bugun pıyasada Helena Rubinstein ısmı ile 500 muhtelıl mamul satılmaktadır. tşler ve gunluk mucadeleler benım ıçın o kadar luzumlu bır ıhtıyaç hâhne geldi kı aıle hayatımın zevklerıni rahat bir şekilde tadamaz oldum. Parıs merkezıni de açtım. Maugham, Pıcasso, Colette ve dığer sanatçılarla o zaman tanıştıra. Bırincı Cıhan Harbı başladı. Kocam Edward Amerıkan ta Yarın BAŞARIYA DOĞRU ve edılebılirdı. Mamulâtıma ayrı ca hafıf parfüm de kanştırmak istedim. O zamankl insanların çok mühafazakâr olduğunu bildiğımden değışıklıklerimi kabul 1 23456789 l 4 6 8 91 ISTANBUL 06 25 06 30 07 00 07.30 07 45 07 50 OSO0 08 15 09 00 09 15 09 30 08.40 10 00 10.C5 10.20 10 40 ş ı | m Acılıs. oroeram Gunavdın I Kove haberler Haberler ve Hava durumu Istanbul'da Bueun İlânlar ve Haflf müzlk Hafif Batı muziei Beraber sarkılar N. Camhdardan türküler Eserler Armaâanlar Saz Fserlerı Ev icm Ara haberler Plvano Sololan Saz Eserlerl Mİ 1 11 içkilere böyle denilir. 2 «O adamı gör de dileklerini bildirmek için ziyaretine koş!» karşılığı U:i sozlü bir emir. 3 Kendine her hangi bir bizmet bulup onu yapmaya başlıyan (iki söz). 4 Bazı ulkelerde ev hayvanı gibi belırsız ışlerde kullanılan bır yabanı hayvan, tavla oyununda kullanılan vasıtalardan. 5 «Kenduerıne guvenilebılir yardakçılar» anlarruna İki söz (ikinci söz eski usul çoguldur). 6 Bır çeşıt mobilya cilâsı, binkmiş sular böyle bir yer buldular mı hemen akıp glderler. 7 Bır kumaşın veya bir yerın genişlık tarafı, bir errur, bir hayvanın yarısı. 8 Tersi «söyluyor ve an123456789 latıyor» mânasına bir çekimdlr, hale gelmemiş henüz Ulecek r u m d a d ı r yemişler bu du 9 GUmüş veya altın gibi parlak gorunen kumastorba DünkH bulmaeanın halledllmis sekll Sl (İki SÖZ). /rlöSrVİnn ıı.oo Türküler Dişi Bond MODESTY BUUSE Gcsrth Ara haberler. ilAnlar Bu hafta Dlnleveceklerinlz Vural Doeu ve ArkadasUrı Istanbul Üniversıtesi Taleb» Bırliei Korosu Haberler ve Resrr.I Gazetede Bueun Sarkılar Reklâm Droeramları Ara haberler Genclik Saatl Hafif muzık Mac nakli Saz Eserlerl Kur'an ve Acıklaması İftar vakti Nevlerle Saz Iserleri Ara haberler İsmet Sıral Orkestrtsı Istanbul Beledivesi Konservatuarı Halk M Koroıu Reklâm Droeramları Haberler ve Hava durumu S Dİ7er'den sarkılar Kitanlar Arasında Kzellerimizın eetirdiSi Lıseler Aratı Bilei Yarısmaıı ?4 Saatln Olavları. llinlar Sarkılar Cumıırtesl Aksamı Reklâm Droeramları Haberler ve Hava durumu ' Hafıf mu7ik Caz muzifli Kaonnı« ISTANBUL İL RADYOSU Acılıs ve proeram Siıin için Kari'ik Sololar CesiUl Melodüer Lıed Saatl Hafıf muzik Konçerto Saatl Gencler icin Caz muzipı Cum?rtesı fconseri Cav Saati Kucuk konser Cesıtlı muzık Senfonık muzik Haflf müzık Aksam kon«*ri j, Genclerin Sevdikleri Fıkralar ve muzik Ses müziei Gece konseri Bu hafta Neler Dlnleveceksınız Pıvano Sololan Hafıf sarkılar Hafif Batı muziSi Proeram ve kapanıs. SOLDAN SAĞA: 1 Ramazan ve kurban bayramlarmdan bır önceki glinler (çoğul). 2 «Yaptığın işten d o layı uzüntü çek ve bır daha yapmayacağını kendi kendine kararlaştır!» anlamına iki sozlü bır emir. 3 Herhangı bir kol ve bölümde kıralıçe o'.maya hak kazanma isi, bır edat. 4 Tersi kaılı tren istasyonudur, bır erkelc lı. 5 Çevrilince «pek fazla olrriıyarak ho$» mânasına' iki sö3 belirir, tersi cilvelı tavır ve harekettır. 6 Genclik ve güzelliglni muhafaza ederek sağlam ve DÜNKÜ BULMACANIN yakışıkJı olma halı (eski terım). HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ 7 Tersi «icabettıği şekilde» m l nasına bir sözdür, blr harfln o NASIL HALLFDİLECEK Yukandald rakamlı bulmacada sakunuşu. 8 Kuzey Avrupadaki dcce 4 tane anahtar (ipucu) ve % Une aonuç vardır. Boj kalan 12 soğuk iklimlı bır ülkenin halkından, çevrilince «hareketsi2 ve ra karenin lçine 1 den 9 a kadar nygun birer rakam koyarak ve tophat durumda» karşılığı bır söz be lanıa, çarpma, çıkartma, bblme işarctlerine dikkat ederek soldan lirir. 9 Bir sözü söylememe. s.ağa ve yukandan aşağiya bulmaratla gosUrilen sonuçları bnlunuz. YtKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Yemeklerden önce alınan Biıaı vaktinizi alır ama, boş vakHnizi hogça geçirmij olnnunuz. 104 € Kader senden daha güçludür elbet.» «Tanrı'dan güçlu değildir ya. Dokuz gun duasına bajlarım ben de > Byrom'un içındeki boş inançlar kıptrdamaya başladı. « Beni eteğinin dibinde tutabilmek için dua edeceksin ha!» Teresa hemen atılarak: «Yo, yo!t dedi. «Bencillıği yureğimden sıhp attım artık. Kararı kadere değıl, Tanrı'ya bırakıyorum. Bunun için dua edeceğun Byron'cuğum, inan bana, n'olur!» ' Byron Teresa'ya şefkatle sarıldı. € Benım içm ne şeref bu, Teresa'cıgun!» XXXII Kafıle, Cenova'ya varmca geceyi bir handa geçirdi. Shelley'de Cenova'da Magni Konağına yerlejmeden önce bu handa kalmıştı. Kaptan Trelawny'nin pek şaklabanlığı üstündeydi. Öteden beri kendini Byron'dan daha iyi bir yüzücd sayardı. O gece de bır yuzme yarışı için ona mey dan okudu. Byron hemen kabul etti. « Yat kıyıdan uç mil açıkta. Senin için pek mi uzak. Trelawny?> < Gider de gelirim bile, Lord'um!» « Simdi?> Tereaa da oradan atüdı: « Böyle kapkaranlık bir gecede'» « Peki, yarın sabah.» Pietro Gamba: «Sen saat ikiden önce bir Şey yemezsın ki, Byron» dedi. «Trelawny ise saat dokuzda tıkabasa kshvaltı eder. Bu durumda yarışma ejit koşullar altında yapılmamış olur.» Trelawny: .Yarısa ben de kahvaltı etmeden çıkarım, buna bir diyeceğim yok ama» dedi, «yuzme sırasında bırikı lokma bir sey yemeliyim.» Byron: «Oldu!» dedi. «Öyle yemeğini yatın yanı başında yerız. Merdivenin alt basamağı bize güzel bir masa olur. Fletcher ayakta durur, bize hızmet eder, ikimizin de basamağa tutunmamamıza da gözcü olur.» Byron'la Trelawny ertesi gün öğleyin suya daldılar. Gokyüzü bulutsuz bir Akdeniz maviliğuıdeydi. sular da kızgın bır güneş altuıda durgun, kâğıt gibi. Byron, gücünü sona saklamak için, isteyerek geri kaldı, «Bolivar.a ilk Trelawny vardı. Fletcher'in getirdıği tavuk soğüşunü, suyun üzerinde durarak, akuıtıyla sallana sallana, yediler, üzerine birer bardak da bira içtiler. damla dökmeden. Sonra Trelawny, Fletcher'e seslendi, bir yaprak cigarası istedi «Yak da ver» dedi Derken. suda bir cumbüstür başladı. Byron kaptanuı sigarasını sdndür meye çahşıyor, öteki de, bir yandan sigarasını fosurdRta fosurdata. sırt östü kaçmaya uğraşıyordu. En sonunda Byron, soluk soluğa: «Yeter!» diye haykırdı kıyıya doğru yuzmeye koyuldu Daha yüz metre bile gitmemişti kı kusmaya başladı Trelavvny, yüze yüze onun çevresinde dolanıyor du. A N K A RA IIFFANY JONES 10 20 10 35 11.05 11 25 12 00 12 15 12 30 13 00 13 35 14.00 14 15 15 15 15 20 16 10 16 25 16 45 17 00 17.50 19.00 19.35 19.55 20.15 20.35 2100 21 10 21.40 22 05 22.45 23.00 23.30 24 00 BAYRAM GAZETESI Önümüzdeki Şeker Bayramının 2 ve 3 üncü günlerine rastlayan 2 ve 3 Ocak 1968 günlerinde İstanbuVda gazeteler çıkmayacax, yalnıs Gazeteciler Cemiyetinia »Bayram Gazeteıiı yayınlanacaktır. Yurdun her köşesine gönderileeek clan İstanbul eBayram Gazetesi» bayram günlerinde okuyacağlnız ve ilân vereceğiniz tek gaıetedir Bılgı için müracaat: Gazeteciler Cemiyeti tstanbnL Telefon: 22 12 22 22 5İ 08 Pîl Genel Müdürlüğünden: lç pıyasadan depo teilimi olamk Türk Lirası karsıhgmda 31 kalem plâstik izoleli kablo satınalınacaktır. Bu ahma ait jartname Genel Müdürlüğümüz Malzeme Daireai Başkanlığından ve İstanbul'dı Büyük Postuhanede PTT TeseUüm ve Depo Müdürlüjünden TL. 150, b«d*llt tMnin edil.bllir. (Baım: 2812815890/15422) 1 LÂ N Cumhuriyat 15429 Acılıs Drosram Gunavdın I Kove haberler Gunavdın II . Haberler ve Hava durumu ) Sabah muzıği Ankara'da Bueun Sabah sarkıları M. Gecevatmaz'dın türküler Sabah konseri Arkası varın Ara haberler. ilanlar A. Rıza Koorulüleroelu'dan sarkılar R Senses'ten türküler Cesıtli muzık Y. Kin'ten sarkılar Konser Saati H Bulus'tan türkuler Kıbns Saati V Gursel ve N. DemlrcaT'dan sarkılar Haberler ve Resm! Gazetede Bueun Kadınlar T. sarkılar M. Cevhanh'dan turküler Reklâm Droeramları Ara haberler. İlânlar Temsil Ovun Havaları İftar Proeramı Saz Eserleri focuk Saatl Reklâm Drograrnları Haberler ve Hava durumu 4sık Vevael'den türküler Genclik Saati Avten Zenaer'den sarkılar Kadınlar T. türküler 24 Saatln olaviarı. Ulnlır Italva'dan rnuzik Turk muziei Ö. orogramı T.B.MM. Saati Haberler ve Hav* durumu Caz müzlgi Yeni Dİâklar Kacanıt. « Safra kabarmasından sonra kramp gelır çoğunlukla» dedi. «Dola kolunu boynuma, yata kadar götüreyim ben seni.» Byron suyun dibine doğru gidiyordu, sol kalçasına bir sancı saplanmıştı çünkü. Trelawny onu saçından yakaladı, sonra omuzlarından tuttu, yatın merdıvenine doğru sürümeye başladı. Arkadaşı yukarıya, konyak almaya giderken, Bvron alt basamağa oturdu. Pek ağırına gitmişti, utanıyordu Kramp geçmışti ama, uzerine bir bitkınlik gelmistı, hasta gibiydi. tçınden acı acı: «Otuz beşte sıfırı tükettık!» diyordu Acaba Trelawny de, kendisine canla, başla yardım ederken boyle mi düjünüyordu? Byron: «Hazır mısın?» diye meydan okudu. / « Ben de senin durumundayım. Yenışemedik diyelim. Ben seni kayıkla karsya çıkarırım.» Byron: «Sen kendini çıkar kayıkla karaya!» di ye köpürdü Yeniden suya daldı. Trelawny de arkasuıdan, ' Kıyıya vardığında Byron'un başı donüyordu. Trelawny kırk, elli metre kadar geride kalmıştı ama, Byron'un buna sevınecek hali yoktu. Fletcher kayıkla gelip kıyıya yanüjmıştı, efendisıni çekip karaya çıkardı. hukaya sardıktan sonra da, ona destek olmak üzere kolunu uzattı. Byron, bitkın bir halde: «Ben kendim yürürüm» diye söylendı. Yolda iki kere devrildi, hana gelınce de artık sesinı çıkarmadı, yatağa yatırdılar. Teresa doktor geürtti. Cıddi tavırlı, genç bir Italyan hekımıydi bu Kesin bır şey soyleyemıyordu: Romatızma mı? Güneş çarpması mı? Karaciğeri nöbeti mı? Byron: «Üçü birden» diye homurdandı. «Üstelık, peklik de çekiyorum.» Fletcher sağlık kitabını açtı. Efendisi bunsuz hiç bir yere gıtmezdi Trelawny kitabı dıkkatle göı den geçirdi, eterle afyon ruhu karıjımı bir ilâç yaptı, hastanın karnına sıcak havlı koyma işuıi de Fletcher/e bıraktı Byron en kuvvetli kusma ilâcını almakta ayak diredı. Ondan sonra sayıklamalara başladı. Bir hafta yattı. Öyleyken. hekim gene de onun Cenova'ya gitmek üzere yola çıkmasını doğru bulmuyor, «Ancak aylardan sonra iyice kendine gelebilir» diyordu. Byron öfkeyle Teresa'ya: «Belli» diyordu, «Bea hasta olmadan önce sen o mendebur duana başladındı. değil mi?. « Dokuz gün duasına mı? Evet, başladımdı.» « Büyücii kan mısın sen, melek mi? Büyücüsün, büyiıcü' valla! Tabanca tutamıyacak kadar bitkinim. tutabilsem bile vuramam ki.» Teresa sâkin sakin gülümsedi: *"~ Tann senin hastahk yüzünden, kendi çılgın lığın yüzünden Italya'da kalmanı istiyorsa kalacak sın demektir.» Byron derin derin fçinl çekti. Benim bir tek çılgınlığım var; o da, seni h l lâ sevmem.» (Arkası var)