29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r' •.,a» , j. SAHİFE tKÎ 16 Eylul 1966 CUMHURti Yurttaşlık sınavı Bir nizamın hayat şartları Sadı KOÇAŞ ep bir hls vardı lçimâe: Onan ba H yenebileceğine dair bir his. Güclü,krizi âe iradeli olan yalnız kafası değildi: Bünyesi de öyle\di. Ve bn bünye, ecelle, günlerce pençeleşti durdu. Ba krizi de yenebileceğini onan için düsünebiliyordum. Ba duygunun içinde lemenni payı da vsrdı: Elbet olacaktı. Onu 25 yıldanberi tanıyordnm. Çok yakın temaslarımız, dâva ve ideal beraberliginin heyecanı icinde çeçen günlerimiz olmnstu. Ve o herhaliyle; iç dünyası ile de. dış dttnyası ile de kendisini her tanıyanın sevmeraeci, saygı duyraaması mümkün olmayan bir insandı: Ben de e insanlardan biriydim. SENATÖR sağlamıştır. Yukarılardan gelen emirlerin altında exil memize, devletin parasını çaıçur etmek mecburiyetinde kalmamua imkân vermemiştir. Onua millet malı, devlet kasası konusundaki titizliğioi, gerek bu görevim süresinçe, gerek ondan sonra çok gördünı. Bu konuda içimde ukde olarak kalmış bir onemli hususa da biraz sonra değinecegim. Şimdi size 27 Mayıs 1960 ihtilâli ile ilgili olarak Gürsel'le başlayan ilk temaslarımızdan bahsedeceğim. Bir Almanva gezisi bu konuda çok onemli olmuştur. 1959 un şubatında idi. Alman.va'da yapılan PenTomik birlikler kış tatbikatına giden Türk hevetinin haşuıda Gürsel vardı. Ben de Kurmay Yarbay rutbeli bir askeri müşavir olarak heyete dahll edilmiştün. Memleketin o günkü şartları içinde bir şeyler .inpmak, bir faaliyette buluıımak lüzumnnu oua ilk defa orada açtım. Bu çok tehllkeli bir konuydu şüphesiz. Fakat Gürsel'in bazı sözleri, da\Tanışlan bana böyle bir konuşma cesaretini verecek nitelikteydi. 20 yıldan beri şahsiyeti hakkmda edindiğim intiba, hildiğim fikirleri ve Almanya'daki birkaç günlük trmaslarımız «onunda ona açılmaya karar vermiştim. Hele onun. bir özel görüşmemizde, memleketin içinde bnlunduğn durumdan yakınmasını. fBiz de bir gün olup«Alınanya'da Hâkimler var» sözünü Türkiye icın söyleyebilecek mi;.iz. pcaba?> dedi|ini hiç unutamam. u ve benzcri bazı söz ve hareketlerinden cesaret alarak kendisine Almanya'da başbaşa birsohhetimiz sırasında: «Orduya da görev düşmez mı, Paşam0» demiştim. Meselâ?. Ne gibi?» sualini sordu bana. Kendisine mealen şöyle dedim: •Paşam. bu konuda ne düşünüyorsam hepsini size bütün açıkhğiyle söyleyeceğim. Hakkınızdaki kanaatlerim benim sizinle apaçık konujabileceğimi gösteriyor. Önce şurasını belirteceğim: Beni tasvip ederseniz bir hareketin ba;ı olursunuz. Yok tasvip etaıezseniz. konuşmamızın burada kalacağına ve sizce hiç konuşulmamış telâkki edileceğine güveniyorum » Gürsel'e, ondan sonra, bütün hazırlıklanmızı anlattım. Tasvip ve liderliği kabul etti. Özellikle Nnmberg bölgesinde oldn bu konusmalanmız. Benden teklif istedi. «Erkân Şubesine bizim göstereceğünız bir arkadaşın tâyini»ni istedim. Derhal kabul etti. Türkiye'ye döndükten sonra da verdiği ilk emir, bi> zim teklifimiz üzerine, Osman Köksal arkadaşımızı Erkân Şubesine getirmek oldu. 71 Mayıs îhtilâlinin bazırhklari bu tâyinden sonra biraz daha hızlandı. Snnradan Milli Birlik Komitesi üye«i olarak tanınan arkadaslanmızdan bir kısmınra Anadolu'da bulunan Eİırevleri Ankaraya alındı. Bu devre içinde arkadaş larım adına Gürsel'le temaslan ben yapıyordum. Daha evvcl girip kazandığım Ataşemiliterlik sınavı sonunda 1959 eylul'ünde memleketten ayrıldım. Londraya gittim. 27 Mayısa kadar vâkl temaslan benden sonra arkadaslarun Osman Köksal, Alpaslan Türkes ve Suphi Karaman yünittüler. :ü bu öteki Anayasa kurumiarı ve öte ki sosyopolitık kuvvetlerle denge halinde kalan bir yönetme; sosyopolitik realiteyi Anayasa içinde değerlendiren bir yönetme olacak tır. Yoksa, sandıktan çıkmışlığın; bütün milletin adaletini, hakkını, aklıselimini kendisinde «tecelli ve temerküz ettirdiği» galatına kapılarak bir çoğunluğun mutlakiyeti haline giren ve kendisinden ötesini bir tahakküm sayarak reddeden bir yönetme değil... Prof. Bahri SAVCI ERÇEK İNANCIN YEBİ: Ba5bakan, tabü ve kontenjan senatorlerını birer siyasal reaüte olarak değil, ancak, Anayasa gereği Parlâmentoda bulunan kuvvetler olarak goruyor ve bunların politik ve sosyal değerine inanınıyur. «Bizim inancunız, Türk milletinedir. hakka, adalete ve aklıselimedir» diyor. Soyut bir demokrasi yapısı unsuru olarak bunlara yer vermiyebiliriz. Fakat milletın, bir ihtılâlin içinde arayıp bulduğu ve bir referandum ile de teyıd ederek kabul ettiği Anayasa kurumlarını, bugünun bir sıyasal realitesı olarak inkâra kalkmak, doğru değildir. Evet Turk milletıne, hakka, adaiete ve akhselime inanacağız. Yâni, davTanışlanmızı tâyuı eden faktör, sartlandıran etken olarak bunlan kabul edeceğiz. Peki, bunlar, vakıa halinde nerededir? Milletin. hakkın, adaletin, aklıselimin ifacesi nerededir? Bun lan siyasal olay olarak kira temsil eHer? Buna hükümetin cevabı hazırdır: «Ben.. çunku sandıktan ben çıktun» Bu cevaba da siyasal bilunin cevabı hazırdır: Bunların ifadesi, her zaman ve her an sandıktan çıkan değildir. Bir demokraside bir milletin ken disi, onun hak duygusu, adalet telâkkisi, aklıselimi, ancak o milletin sosyal paktı olan Anayasadadır, Anayasanın tüm kurumlarındadır, bütün Anayasa kurumlannı harekete geçiren, işleten Anayasanm te mel felsefesindedir, yönetici ilkelerindedir. Hakkın özü, adaletin niteliği, aklıselimin ölçüsü ve nihayet dayandığı felsefesi, sahip olduğu hayat görüşü ile millet realitesinin kendisi, Anayasadan başka bir yerde değildir. Hükumet, bir uyanmamışlık içindeki tutucu eğilimlerinden, günlük iktisadi çıkarlanndan yakalanmış yığınların üstünde, birbuçuk yüzyıllık demokrasileşme ve modernleşme çabası geçiren Türk milletini tarihsel gelişmesinin tabü doğrultusundaki gerçek istekleri, ihtiyaçlan, di lekleri içinde teşhis etmek istiyorsa. Anayasaya bakmalıdır. Hükumet, halkın, adaletin, aklıse limin nerede oldugunu kavramak istiyorsa, başlangıç bölümünde deyimlenen ilkelerden itibaren Atatürk devrimlerine kanat germıs maddelerine kadar tüm Anayasanın hürriyetçi eşitçi • halkçı sos yal layık ilkelerine bakmalıdır. Bu hakkın, bu adaletin, bu aktıselimin ısığı altında Türk milletının tabü gelişim ihtiyaciyle kimleri, neden mahküm ettiğini öğrenmek istiyorsa gene bu anayasaya bakmalıdır. Anayasanın partizan ön yargılardan uzak incelenmesi inanııacak ve siyasal davranışlanmızı tâyin eden etken olarak kabul edilecek değerleri öğrenmemize yarar. O zaman. 27 Mayısı daha iyi değerlendirinz G Garplı bir kııın mektubu nu ilk taoıyışım askerlik hayatımın ilk adımında olmustu. 1941'deydi. 1941 baslannda. Teğmendim. tlk görevim olan Sarıkamış'taki Topço Alayında onn tanımıştım. Bizim alaydan 100 metre kadar ilerdeki Motorln Topçn Alayırnn Komutanı idi. Kısa bir süre sonra bcn de o •laya verildim. Fakat göreve baslamadan Gürsel Erznram'a atandı. Bn yüzden emir ve komnta ySnünden bir lliskimiz olamadı. Be«i yıl devam eden Şark hizmetinden sonra tzmir'e tâyin edilmistim. Gideceğim Alayın Komntanının Cemal Gürsel oldnğnnu biliyordnm. Tâyin formaliteleri, Izmir'e hareketim 1.5 ay kadar sürmüştü. Gittiğimde Sayın Gürsel'in generallige terfi ederek îrmir'deki 65. Tümen Komutanlıfına atandıgım Sgrendim. Emir ve korauta yönünden bir ilişkimlz, bn yüzden, yine olamamıştı. Fakat bundan 45 ay sonra ben de Harb Akademisi ırta.iı için o tiimene bajlı piyade alayına verildim. Böylece emir komnta yönünden ilk defa Gürsel'le temasım baslamıs oluvordn. Bn temasın hiç nnutamadığım ilki bende aziz bir hâtıra olarak daima yasamaktadır. Söyle ki : ir plân tatbikatı sırasında idi. Gürsel, hepimize bir sonı yöneltti: «Bugünkü Izmır gazetelerinde gözünüze ilişen en önemli yazı hangisidir?» Hemen çantamı açtım. Sabahleyin «Garplı bir kızın mektubundan» baslıklı bir yan görmüştfim bir gazetede. Söyle bir gözatmu, dikkatimi çeken bazı kısımlarını gördüğüm, göreve yetişmek için vaktim de olmadıjı için hemen keserek çantama koymuştum. Gürsel'in soralanna arkadaşlanm kendilerine göre cevaplar verirlerken yazıyı hemen okndrnn. Sıra bana çeHnce de, elimdeki knpürn göstererek, «Bence budur. Paşam..» dedim. Götürüp verdim. Gürsel, basIıŞinı görür görmez, «Tamam» dedi, «günün en dikkate değer yazısı bu..» Tazı özetle şn idi : tzmlrin tanınmıs zenginlerinden bir genç Avrupa'da bir genç kızla tanışıyor. Nişanlanıyor. Evlenmek karanndadırlar. Genç tzmir'e dönüyor. Hazırlıklara girisiyor, Bn sırada zengin genein yakın bir akrabası Avrupa'ya gidiyor. Kızı bnluyor. Konnsnyor. Söz arasında, evleneceği gencin çok zengin oldnğnndan kıza bahsediyor. Kız, •Yasayış seklinden. hareketlerinden, havasından bunu tahmin etmiştim. Memnun da oldum. Peki *ne if yapar?» diye soruyor. Akraba, msfrar bir tavırla, gencin ailesinden büyük bir mirasa kondngıınn, çalışmaya ihtiyacı olmadıfcını soylnyor. Kı», «lyl, güzel ama,» diyor, «gerçekten hiçbir iş yapmaa mı?» Aldığı cevap onu saşırtıyor: «thtlyacı yok ki.. Kiye çahşsın?» Bn konnşmadan bir ıflre sonra yazdığı ve o gün gazetede yayınlanan mektnbnnda «Garplı kız», bnnlan anlattıktan tonra Bzetle şöyle diyor: «Çalışmamak? Bu çok garip bir »ey.. Peki, günün birinde bir şey olsa. bütün servetini kaybetse yuvamızı ne ile geçindirecek? Ne iş yapabilecek? Ben ne kadar zenein olursa olsun, böyle bir kimseyle evlenemem . » Ve «Garplı kız« mektnbann aynen söyle sona erdlrlyor: «îste şimdi, küçücük Garbın, koskoca Çarka neden hâkim oldugunu anladım.» Tfirkiye'nta kalkınması için «çalısmak, daima •e çok çalısmak» gerektiçine inamrdı Gürsel. T1 Mayıs'tan sonraki demeçlerinin çofnnda «calısmak» tan bahsedilisinln nedenl bn inancı olmnştur. Gflrselie yakın İlk temasımiT, bövlece fikir T« memleket sevpisl yönünden bir «beraberliğiniz> 1 de ortaya koytnnştn. O alayda 4 ay kaldım. Aynlırken vedâ için kendislne eitmistim. Bana knrmaylık hayatımda başanlar diledl ve çalısmamız, rok çalı^mamız gerektiğinden, bizi milletçe kurtnln^a götürecek yolnn hn oidnSnndan bah«ett!. O Şart ve Müeyyıde IR NİZAMIN HAYAT HAKK1NA SAHİP OLMASININ ŞARTI VE MÜEYYİDESİ: Hükumete göre bir nizam kurmada. bu nizamı yaşatmada esas dayanak, halkm itiban, halkın hakemliğidir. (Bu pek doğru bir görüştür.) Hükumet felsefesine göre bir nizamın; kuvvetin, olup bittinin şu veya bu zorun ile yerleştirilmesi nin ötesinde, mejru olarak hayat hak kma sahip olması ÎU kuraliara bağhdır: O Bir nizamı «milletin Iradesine», «milletin güvenine», «milletin teveceühüne» dayanmalıdır. (Bu da, hiç kımsenin itiraz ede miyeceği bir gerçektir.) Â Bir nizamın meşrulyetl «bizrat milletçe mejnı» »ayılmaktadır. (Bu da demokrasinin bir diğer değerli prensibidir.) A Oysa ki, bazı davranıslar, bir nizam a mesruiyetinl veren «millet iradesme tasallut» istida dındadır. Ama o zaman bu tasallutun karşısında yer alacak kuvvetler vardır: «Devletin gücü», «vatandajlann uyanıklığıIşte hükumete göre bir yandan devletin gücü, bir yandan vatandaş laruı uyanıklığı, milletin iradesine yapılan bu tasallutu yok etmeye muktedirdir. Işte böylece Basbakan bazı gerçekleri, yukanda gösterilen güzel formüller içinde deyimlemiştir. Başbakanın bir ders veris halind? bu formülleri ileri sürmesinin bir nedeni olmak gerekir. O da şudur: Başbakan sandıktan çıkmışlık ola yı sonucu. milletin güvenini teveccühünü yalnız kendisinin haiz oldu ğunu; milletin iradesine yalnız kendisinin» dayandığmı; halkın hakemliğinin ve itibannuı yalnız ken disinde oldugunu; binaenaleyh, bizzat «milletce» ancak kendisinin meş ru» sayıldığını; bundan ötede nizam unsuru olma iddialan varsa ki, kendilerince sırf Anayasa gereği mevcut olan bazı unsurlar, kendilerinde haksızca bu niteliği görerek siyasal rol oynamak istemektedir. Bunlann yaşama hakkına sahip olmadıkiarını bilmeleri gerektiğini: Bu gereği kavrayıp da kendisinde tecelli ve temerküz eden millet ira :;: B B desine bu tasallutlarını sürdürmek te israr ederlerse, devletin gücunün vatandaşların uyanıklığırun. onlan yok edeceğini belîrtmek istiyor. ir kelime ile Basbakan, tarihsel kaynağını, Anayasal dEkyanağını düşünmeden, kendisini bir dedemokrasi içinde sandıktan çıkmışlık gerçeği sonucu millet ile ayniyet halinde gorüyor. Artık milletin «hak»kı. «Adalel»i. «Aklıselmıi kendi vicdanında, kendi bilgisinde, kendi bilincinde hâsıl o'.an i'hamlar dan ibarettir. Kendi vicdanına, bilgisine, bilincine gelen «Süııühât», milletin hakkı, adaleti. aklıselimi oimuş oluyor «bu sünuhât» içinde bu ilhamlar içinde, bu inançlar ve görüş'.er içinde bulunmayan, yer a] mayan unsurlar. kurumlar, değerler. milietten gelmeyen ve millet ile ilgisi olmayan şeylerden ibaret kalıyor. Belki onlar, Anayasa içindedir, denecektir. Olsun. Onlar, ancak şeklen Anayasa içindedirler. Seklen bir Anayasa unsurudurlar. Aslmda ise, milietten gelmeyen, milletin dileklerinde ve kabulünde olmayan şeylerden ibarettirler. Günü geldiğinde şartian doşduğunda kendi vicdanı, bilgisi ve bilincinde tecelli edecek millet hakkı. adaleti. akhselımi ile tasfiye edı'eceklerdir. B B Işte hükumet gorüşünde böyle bir galat vardır ve bu ga'.ata bir tek cevap verilebilir. Milletin bir ihtilâl içinde arayıp tarihinin içinden bulup çıkardığı ve bir referandumla da teyit edip perçinlediği kurumiarı, ilkeleri, si yasal ve sosyal etikleri yirmıncı yüzyılın ikinci yarısmda ve kendi modernizasyonunun 150. yıllarında millet ile ayniyet vahimesine ve galatına bırakması, teslim etmesi, sos yal determinizime ve siyasal tâbiata aykındır. Mlletce meşru sayılmak urada aynca, bizzat milletçe meşru sayılma kurah üzerinde durmak gerekir. Milletçe meşru sayılmak: 0 fktidarı milietten serbest ve halkın tam aydınlanmış olduğu samimi bir secimle almak; • Bütün icraatında: ilkeleri, temelieri, dayanak güçleri, kurumlan ile yürürlükte tutulan Anayasa içre kalmak mretiyle elde edilebilir. Sandıktan çıkmak meşruiyet şart larından başta gelenidir. Fakat hiç bir zaman milleti «ikame etmek, onun yerini almak deği'dir Binaenaleyh, milleti ikame ederek bazı Anayasa ilkeleri ve kurumlan üze rinde operasyonlara tesebbus etmek meşruiyete aykın düşer. Birkaç nokta ürsel, orduda Aga» dlye f Insanca davranışlarından, muş C~iveOnnn <Aga>lığı«Cemal gelmekte idi.tanuunıştır. fik hassas karakterinden Ast'lannm kıklarun korumak. herkese iyi muamele etmek, karsılanndakinin fikirlerini, tekliflerini sonuna kadar dinleyip değer vermek, fakat görev sırasında mü samaha diye bir seyi kat'iyyen tanımamak.. Gürsel'i tnsan ve komutan olarak böyle tanıdım. Herkes de onu böyle tanıdı. O daima sonsuz bir çalısma azmi, hiç bir sahsi menfaat gozetmeme, madde'ye kı>Tnet vermeme, amatörlüğün çok üstüne çıkmış bir felsefe ve din bilgisine rağmen Atatürk ilkelerine en sağ lam şekilde sahip olma ve sahip çıkma. islâmiyeti en açık, en temiz sekliyle kavrama ve bütün bunların yanında hudntsuz bir hassasiyet, incelik ve iyi niyet adamı niteliği taşımıştır. Madde'ye değer vermeme ve deviet malına. devlet kasasına her şeyden çok itina gösterme.. Gürsel bütün hayatı boyunca, bilhassa Devlet Başkanbği «ırasında çok dikkat etmiştir. Çok yakından biliyorum: Kendisine gelen hedlye istihlâk maddelerinden kullanmak mecburiyetinde bulunduklannı alır. fakat o hediyenin maddi deferi karsılığında ya ajnı einsten, ya başka cinsten bir şey kendj parası ile satın alarak hediyeyi gönderene hediye olarak gönderirdi. Meselâ, bir kumas.. Kendisine elbise yaptırmak için kumaşı kullanır, fakat onun parası kadar para rden hir başka eşyayı sahsen satın alır ve hedlye edc^di. rjnde ukde olarak kalan konu da bununla 11gilidir. Devlet Başkanlarına gelen hediyelerin devlete mal edilmesini sağlayaçak bir kanun teklifi hazırlamami benden istemişti. Bu isteğini emir telâkki ederek ilk hazırlıklarımı yapmıştım. Fakat kanun tekniği yönünden huknkrularla gerekli temaslan yapıp konuyu tekemmül ettiremediğim için şimdiye kadar bunu gerçekleştiremedim. Bu noksanlık benim için cok büyük bir üzüntü konusu olmustur. Gürsel 45 senelik askerlik hayatı, 56 senelik de Devlet Bnşkanlığı hayatı olan bir şahsiyettir. Onun devlet malına. devlet kasasına olan saygısı hayatı bo yunea kendisini gölge gibi tâkip etmiştir. Bu hayatın sonunda hiç blr şey bırakmamı; olması da onu tanımak bakımından, sanırım, çok şey ifade eder. B Dünya olaylarını köy kahvesinin peykesinde ele alan oknmamıs bir vatandaşın sohbeti nasıldır? Alaman'la Fransızın düşmanlığı, Moskof'la Türk'ün savaslan, Çin ile Japon'un işleri, îngiliz'in Arabistandaki oynnlan anlatılır da anlatılır. Daha. yukarı çıkalım. Yüksek okul görmüş, hâkim, avukat, doktor, mühendis gibi seçkinlerimiz tarih olaylanna nasıl bakarlar? Kitaplar okunur; Napoleon ile Josephine'in aşkı. Fatih Sultan Mehmet'in sanatseverliçi. Vaterloo ya da Verdun muharebeleri, Silâhsızlanma Konferansları, Birinci ve ikinci Dünya Savaşları birer hikâye gibi yüzeyinden bilinir. Bfitün bn olayları gerçek anlamlan çerçevesine oturtan eğitimden yüzde doksan dokuz çoğuniuk şeçmemistir. Bunun içindir ki, savaslara gerçek anlamını veren eski ve yeni emperyalizmı Türk vatandaşlan içinde bilen pek azdır. Türkiye gibi Cumhuriyetinı emperyalistlere karşı milli kurtulnş sava.şı vererek kurmus bir devlette, emperyalizmın ne oldoğa oknl sıralarında Ö5retilse\di. millî suur vatandaşlann kafasında perçinlenmiş olacaktı. Ne demek istedigimizi daha iyi anlatmak için ömek vermek ısteriz: Eskidpn de devletler birbirleriyle savasırlardı. Savaş. ilk çağlardan beri sürmüştür. Sebebi iktisadidir. Ne var ki, toplumlardaki iktisadi de»isimlerle birlikte savasın iktisadi amaçları da değismistir. Osmanlılar tram ve Romanjayı' nzun süre egemenlikleri altında tutmuşlardır. Ama ba egemenli|in sonncn, îran'ı ve Romanva'yı vergiye bağlamak, «baç» almak olmustur. Osmanlılar hiçbir zaman tran ve Romanyanın petrol kaynaklarını sömüremediler: çünkü Osmanlı imparatorlufunda kapitalist yoldan blr kalkınma gerçeklcşememiştir. Romanyanın \e tranın petrolleri degildi Osmanlı padişahlarının amacı .. Bnnun gibi yüzlerce yıl egemenli^imız altında kalan Arap ülkelerinin petrol zenginliklerini sömürmek aklımızdan geçmemiştir. Sanayi medeniyetı kurıılalıberi savasların gerçek hedeflen veryüzündeki zençin tabü kaynakları paylasmak olmustur. Batı kapitalizminin ıstilâsına uğnysn Asya, Afrika ve Amerika halkUn ne olduklarını gasırmıslardır. Yeni emperyalizm nerede petrol, kançnk, kömür. bakır, çelik, volfram, elmas v.b. nı bnlarsa oraya hücnm etmiştir. Dün^a kaynaklannı paylasmak hırsında biribirlerine de hücum etmisler, ve dünya savaşlannda kapışmışlardır kapitalistler Bn savasın durdugunu sanmak, emperyalizmin ne demek oldujunu bilmemek demektir. Millî kurtulus savagı vermiş bir millet, millî kurtulus savasının anlamını ancak emperyalizmin ve yeni sömürgecili£in anlamını öŞrenmekle kavrıyabilir, şuarlandırabilir. Bu sebepledir ki, Sevr Antlaşmasını çoenklanmııa Anadoludaki toprak parçalanması gibi yüzeyde bir mâna ifade eden tarafıyla okutmamalıyız. Parçalanan her toprak parçasi altındaki zenginlikleriyle ve malî hükümleriyle okutmalıyıı. Şurası kesindir ki. o sırada Anadolunun tabü kaynaklarını emperyalistler bizden çok daha iyi değerlendiriyor, nerede hangi »ervet yatıyor, biliyorlardı. Atatürk Cumburiyeti kurnldnktan sonra bir Maden Tctkik ve Arama Kurumn düsünülmü», çalunnaga başlamış, ıana3 i devrimine temel olacak tabü kaynakların dökümü baslamıstır. Empfryalizmin Anadolnya süâhla galdıruı silâhla defedildikten sonra da hırslann ve istihaların kesildifi sSylenemez. Lozan'da Lord Cnrzon'nn tsmet Pasa'ya : Gene bize muhtaç olacaksınız... deyişindekl aniara Tflrkiye iktisadi kalkırnnasını Batı'ya teslim ettikten sonra ortaya çıkmıstır. Bugün iktisadi kalkınma dâvamızın milli nitelifi olnıadığını söyiemek zorundayız. Çünkü Türkiyenin iktisadi kalkınması dı«arda ve içerde gayrimillî kurumların eline bırakılmıştır. Yardım Konsorsiyumu. Amerikan Yardım Teşkilâtı gibi yabancı kurnmların kontrolü altında dışandan, ve yabancı sirketier, yabancı ortaklıklar gibi içerden kontrol altına almmıştır. Bu noktada devietlerin devletleri, milletlerin milletieri yalnız savas sonucunda değil barıs içinde sömflrmek yolnnn özellikle tkinci Dünya Savaşından sonra nstalıkU yürüttüklerinl lyice bilmeliyiz. Tenl sömfirgecilik derler buna .. Yeni »ömürgeciliği bilmiyen kişi ne Türkiyenin iç ve dış politikasına akıl erdirebilir, ne de dünyanın gidisine .. Yeni sömürgecilifin mekanizmasını bilmiyen kisi, az gelismiş bir toplnmnn ortalık yerinde ve dünya ynvarlağının bir köşesinde şunrsuı ve küItSrsüı yasıyan kişi demektir. öyle bir kişinin ne kendi çafından haberi vardır, ne de Atatürkün Milli Kurtnlus Savaşından... Küçük çocuklara Atatürk sevgisini asılamak İçin : Söyle küçüğüm, derler. Atatürk ne y»ptı? Atatürk vatanı düşmanlardan kurtardı .. diye bagırır çocnk. Evet, o kadannı bes yasında çocnklar da bilir »öylerler. Ja ondan sonrası? Ondan sonrası Lord Curzon'nn «Blze mnhtaç olaeaksını» Ufında başlar, Düyuno Umnmiye'nin yerine geçen Yardım Konsorsiyumunda devam eder. Volfram madenidir, petrollerdir, CENTO' dur, borakstır, sahil yafmasidır, kökfl dısarda sirketlerdir... 1854'ten bn yana memleketi avucn içine almış iktisadi emperyalizmdir. Her Türk bn konuda kendini nnava çekmelidir. Çünkfi iktisadi emperyalizmi bilmiyen «Yurttaşlık» dersinden «fır numarava lâyıktır. Azınlıgın tahakkümü ÎZDEN ÖTESt AZINLIGIN TAHAKKÜMÜDÜR: Gerçek inancuı yeri sandıktan çıkarak Türk milletiyle ayniyet haline gelmis olan «biz...iz» demek istiyen hükumet, kendisinden başka yerden gelen «takdir»leri, azınlığın tahakkümü sayarak bertaraf ediyor. Azınlıktan gelen takdirlere de bir mutaiyet tanımanın milletin kendi ken dini idaresiyle bir uyusmazlık teskil ettiğini belirtiyor. Kendilerine göre çıkacak kanunlann memlekete yarariı oldugunu azmlık tâyin ve takdir edemez. Bu suretle kanunlann çıkmasına mâni olamaz. Böy le olursa, bu, azınlıgın tahakkümü olur. Demek ki, kanunlann zararsız oldugunu, tersine yararb oldugunu yalnızca sandıktan çıkan çoğuniuk tâyin ve takdir edecek. Peki, bu da, bir çoğunluğun tahakkümüne yol açmaz mı? Onun için, en iyisi, işîerimizi, tahakkümlerin ötesinde görmek değil midir? Içıne gırdiğimiz demokrasi oyunun. da ne azınlık, ne de çoğuniuk tahakkümü yer almalıdır. | Banun da yolu, çoğunluğa bir yö \ netme. ama ancak Anayasa içi bir yönetme hakkı tanımaktır. Fakat BAZI MESELELERİN GERÇEK NİTELİĞİ MEYDAN SAHNELERI Cevat Fehmi BAŞKUT MEYDAN SAHNESJ BÜYÜK MEYDAN SAHNESİ <, I B MEVLtDî ŞERİF FABRİKATÖR MERHUM Berlin'de hâkimler var AYNA HARUN ÇAM'ın Cenabı Hakkın vâsi rahmetine kavuştuğunun birinci senei devriyesi münasebetiyle aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 17 eylül 1966 cumartesi günü öğle namazını mütaakıp Arap Camiinde (Karaköy) memleketimizin en güzide ehli kur'an ve mevlithanlanndan H. İsmail Danış. H. Kâni Karaca, H. Aziz Bahriyeli, H. Hüseyin Top, H. Mustafa Taşova, FatihJi Kardeşler ve Dnahan Ercüment Demirel'in okuyacaklan Kur'anı Kerim ve Mevlidi Şerife akra'M, dost ve din kardeşlerimlzin teşrifleri rica olunur. AİLESt Jlâncılık: 5825/10801 O ürsel'e yakın temaslarımızın sıklaşması 195S yıhna rastlar. O Kara Kuvvetleri Komutanı Idi, ben aynı Komutanlıân Neşriyat Sube;i Müdürü. Şubemizin hâriçten satın aldıeı kitanlar konusunda, bizim, kanunlar, yönetmelikler içinde hareket edebilmemiri, abureubur şeylete para vermememizi o W Blletler Büyük Sinema ve Büyük Meydan Sahnesi gişelerinde satılır. Has: .../10779 •• •••••••••••«••••••*••• Yüksek Denizcilik Okulundan Okulumuzda münhal bulunan 700 lira ücret kadrolu asistan ve sınıf âmirliklerine askerliğini yapmıs Yüksek lisansına sahip olmaları lâzımdır. Çalışma saatlerinde müracaat edilmesi. (Baaın 20386/10792) Deniz Kuvveîleri Komutanlığı Seylr ve Hidrografi Dairesi Başkanhğindan bildirîlmiştir. DENİZCILERE VE HAVACILARA 84 SAYILI BİLDİRİ 28 ilâ 30 Eylül 1966 tarihlerinde 09.00 iîe 17.00 saatleri arasında aşağıdaki nokta! an birleştiren saha içinde seyretme, demİTİeme. avlanma ve bu sahanın 5000 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal eroniyeti bakımmdan tehlikelidir DOĞU ARDENİZ İSIIENDERUN KÖRFEZİ AÇIKLARI 1 nci nokta : E. 5916 No. lu AKINC1 fenerinden 2S9 derece ve 113 mıl mesafedeki enlemi 36 derece 19 dakika Kuzey, boylaıru 35 derece 32 da^ika Doğu olan nokta. 2 nci nokta : Enlemi 36 derece 04 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 32 dakika Doğu, 3 ncü nokta : Enlemi 36 derece 04 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 08 dakika Doğu 4 ncü nokta : Enlemi 36 derece 19 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 08 dakika Doğu DENİZCILERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR. (Basın 20350/10778) ÖLÜM Merhum T. Müh. All Haydar Sargın ve Medıha Sargın'ın oğulları, Y. Mak. Muh. Turan Sargın, Tuncay Sargın ve Neriman Öner, Npzik Durmuş'un ağabevlerl. Zehra Sargın'ın eji, Haydar ve Tülüı Sargın'ın babaları, Nurl Pehlıvanoğlu'nur dayısı Emin ve Mesrure, Fevzlye Sargın, Mükerrem Barut'un yengelerl, Dr. Cevat Sargın. Semlha Sargın. Fahire Eker, Beria Kaymakçaian, Ayçegül Sargın, Orhan ve Nurten, Erku?. Demlr ve Tuna Barut'un kuzenleri, Türk&D Sargın'ın kayınbiraderl, Melflhat Kurtulu». Hikznet Ergen, Kamiz ve KâmLl Bekâroglu'nun eniîtelerl, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Heisligl Müjavlrlerinden Y. MİMAB SU BİZİM RUMELI TEKNİK ELEMAN AUNAGAKTIR 4/10.195 sayılı kararnan» hükihnlertee tabl olarak Bankamızın muhtelif inîaatlannda istihdam edilmek üze. re lüzıunu kadar Yüksek Mühendis; YöksekMühendis, Mimar, Yüksek Mimar ve tnsaat ve tesisat teknikerler: alınacaktır. Isteklüerin en geç 24/9/1966 cumartesi günü saat 13'e kadar Bankamız Genel Müdürlük Personel Müdürlüğün» başvurmalan rica olunur. TÜRKİYE CUMHOÜYET MERKEZ BANKASI A Ş. GENEL Mf OÜRLÜGÜ (Basın 20152/10775) TEŞEKKÜR ÖlümÜ ile blzlerl sonsuz »cı içinde bırakan babamız, amcamır ve enlştemlz Sosyal Sigortalar Kurumu İslanbnl SaliMİma Müdürlüğünden: Köroîr Nakliyatı Yaptırılacaktır 1 Kurumumuz îstanbul üniteleri ihtiyaçlan İçin k5mür Satış v« Tevzi Müesse*>efd tarafından tahsis edilen cem'an 2346.5 ton çesitll maden kSmtirlerinln kömür depolarmdan Unite mahalline kadar taşmması ve kömürlüklere boşalölması Igri şartnamesi esaslan dahilinde kapalı larf usulüyle ihaîeye çıkanlmıştır. 2 İhale 30'9'1966 cumı gfinü saat 15.00 de Beyoğlu Balıkpazan Mallı Handaki Müdflrlüğürnflz 2 No. bu Satmalma Komisyonunda yapılacaktır. 3 Bu lşe ait sartname İle tevziat listesi mesaî saatleri dahilinde 2 No. lu Satınalma Komisyonundan bodelsiz olarak temin edilebllinir. a tdarî şartname hükümlerine uvgun olarak hazırlanacak kapah zarfın en t?eç ihale «aatinden bir saat evveline (saat 14 00) e kadar Komisyon Başkanhğına makbuz mukabili verilmesi veya tâsnn edilen «rün ve saate kadar Komisyonda bu'unacak şekilde posta ile i«delitaahhütlü gönderilmesi lâzımdır. Postada vâki gedkmeler kabul edilmez S Kurumumuz artırrna, eksiltme v« İhale kanununa tabi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakts veyt dilediğine yapmakta •erbe»rttlr. (Basın 2O224A0T74) ' MUSTAFA REŞİT ÖRÜCÜOĞLU'nun cenaze törenine gelen, yazı ve ziyaretlerle acımızı paylaşan yakın, dost re arkadaşlarımıza, çelenk gondermek lutfunda bulucanlara teşekkürlerimlzln arzına saym gazetenizln tavassutunu rica ederiz. Merhumun allesj Reklâmcılık 107P3 AHMET BEDİİ SARGIN I* Eylül çarsamba günü Ankarada vefat etmis ve ebedl istlrahatgâhın» tevdi edılmiştir. Allah rahmet eylesln. AİLESİ TEHA REK.: IOS04 Istimlak llânı İSTANBUL VAÜLİGİNDEN: tlkokul insssı için tapuda Mustafa Dokuriş adına kayıth Baknköy Eartaltepe mahallesinde kain 491 ada, 4 parsel sayılı gayrimenkulün 6830 sayılı kanunun 5. maddesinin (C) hkrası gereğince isümlâki İl Daiml Encümeninin 16'8/1966 gün ve 2737/2690 sayih karan ile tensip edilmiştir. Gayrimenkule 27/9/1966 salı günü saat 11.00 de kıymet takdlri için mahallinde tetkikat yapılacağı 6830 sayılı kanunvjı bazı maddelerini tâdil eden 122 sayılı kanunun 11. maddesi gereğince ilânen tebliğ olunur İST. VALİSİ A. (BastD 90384A0791) Voltaj Regiilatörü Voltaj düşmeleriııi önleyen 15003000 ve 5 O 3 O voltamper ' takatinde kademeü HEICOAMİRAL marka VOLTAJ REGÜLATÖRLERI hizmetinizde. UMIHMÎ SATICILARI : CEYİŞAKAR Elektrik Magazas. HAYK DEĞIRMENCIOGLU Bankalar Okçumusa Cad. 83 Yanıkkapı Sok, 38 Karaköy İstanbul Tel: 44 65 35 Karaköy t s t Tel: 44 33 37 Rekllmcılık: 3604/10773 İstanbul Teknik Üniversilesi Nükleer Enerji Enslitüsü Müdürlüğünden: En*titümüz Nükleer Mühendislik tedrisatına 1968 1967 ders yılmda 25 oğrenci almacaktır. Adaylarm, Mimarbk Fakültesi hariç İstanbul Teknik Üniversitesi rakültelerinden merun olması veya eşdeğer bir tahsil yapmış olmaları, KLmya Yüksek Mühendisi ve Fen Fakültesi Flzik lisanına sahip olmaları lâzımdır. tsteklilerin 1 eylül 1966 ilâ 30 eylül 1966 tarihleri arasında Gümüşsuyu binaîindaki Enstitü Müdürlüjjüne veya 48 69 51 No. lu telrfon» müracaatlan ilân olunur. rBtuın 2O368/10793)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle