26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKÎ 24 Ağustos 1966 CUMHURİTET YORGUM AYAKIAR Erol TOY BANKtŞ GENEL SEKRETERİ dlğl ganılıyor. Yasalar, yepyeni bir düzeni getirdiler. Ama, hiç de umulduğu gibi isçilerin yararına bir düzen olmadı bu... Yasalar öylesine büyük boşluklar taşıyordu ve lsverenlerimiz alıştıklan düzeni siirdirrmekte öylesine kararlıydılar ki, sosyal düzenin denge nnsurlanndan başlıcası olan örgütlenme, işçilerin saranna çalışmaya başlamıstı bile... İşverenin karşısınd» tek başına zayıf olan işçiyi korumak, onun örgütlenerek hak ve menfaatlerlni savunması ya da gellştirmeslni sağlamak için kurulmuş örgütler, yasalaruı bosluğu karsısında bir şey yapamaz duruma düsüveriyorlar. Bunun son örneği. Çorum'lu temizlik işçilerlnln başına gelendlr. 54 temizlik işrisi, emeklerinin karsılığını tam olmasa bile alabilmek için örgütlenmişler. Belediye ile bir toplu sözleşme yaparak, yürnrlüğe grrmesi için bütün dirençlerini kullanmışlardır. Sözleşme bir ay uygulandıktan sonra, bir de bakıyorlar ki hepsi memur sayılmış. Ve sözleşmeyle elde ettikleri zamlar bir yana. memur kadrosuna almdıktan hemen sonra tümüııün de işine son verilmiş. Bu sadece yasanuı devlet kesiminde bir kötü işverene sağladığı avantajlardan birldir. Ozel kesimde memur sayma imkânı yok gibi görünür. Öyledir de. Ama, Işveren «Ben seni sendikalı olduğun için işten atıyorum» diye yazılı bir belge vermedikçe de, 3009 sayılı İş Kanununa iağlı olanlarm kıdem ve ihbar tazminatı, Borçlar Kanununa göre hizmet akdiyle çalışanlann 15 gün önceden haber verilmesl dışında tek kuruş tazminat almalan mümkün değildir. Işçiler, böyle bir ortamda hak ve meııfaat birIlğinde ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, yeni bir şeyler elde etmeleri hnkânsızdır. Yasalar yüriirlüğe girell üç yıl olmuştur. Ve her gecen giin, isçiler daha güçlü örgütlenmelerine rağmen, elde edebildikleri daha da azalmakta, bazan böyle Işlerini bile kaybetmektedirler. Son üç yılda toplu is •özleşmeleri ile elde edilen zam ortalaması >/,$ u zor bulduğu halde, hayat pahalılığmın artıj oranı •> 20 yi aşmaktadır. Sadece bu ortalamalar karsıi laşhrması bile, işçilerin daha bir şey almadan çok sey vermek zorunluğuyla karsı karşıya kaldıklarını gfctermeye yeter. sayılı yasanm 54. maddesine göre, kanun dışı grev de suçtur, lokavtta. Ama, grevin cezası daha ağırdır. «Vukubulan kanun dışı greve veya lokavta karar verenler. böyle bir lokavta katılanlar veya devam edenler, böyîe bir greve veya lokavta karar verilmesine veya bunlara katılmaya veya devama zorlayan veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda yapanlar, bir aydan üç aya kadar hapis ve yüz liradan bin liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler.> Birüıci fıkra böyle bir eşltlik getirdikten sonra, aynı maddenin ikinci fıkran, lsçilerl aynca cezalandırmayı da öngörerek bakınız ne diyor. «Kanun dışı greve katılanlar veya devam edenler bes yüz liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler. Binlerce işçiyi kanun dışı bir lokavtla açlığa terk edebilecek bir isveren, bir aydan üç aya kadar hapis, yüz liradan btn liraya kadar para cezası alırlar, kanun dışı bir greve katılanlar teker teker eezalandınlmaktadır. Kaldı ki, lokavt Anayasa'ya aykırıdır. Toplu sözksme ve grev hakkuu bir Anayasa hükmü haline getiren Sl. maddede lokavttan söz edilmez. «Işçiler, işverenlerle olan münasebetlerinde, iktisadi ve sosyal durumlannı korumak veya düzeltmek amacıyla toplu sözleşme ve grev haklarına sahiptirler.» diyen birinci fıkra, grevin nedenlerinl bütün açıklığıyla koy muştur. «isçilerin isverenleriyl» münasebetlerinde I •••«•) ••iS •••• ••ıt ilk şort! 1961 gütlenme hak ve özgürlüğü. 1963 yıImda çıkan yasalarla daha da emin bir hale getirilAnayasasınm çalışmalara getirdlği ör iktisadi ve sosyal durumlannı düzeltmek veya korumak.» Ancak bu amaç içinde bir grev yapılabilir. Eğer lokavta da bu amaç açısından bakacak olursak', «Işverenler, isçilerine daha az ücret ve sosyal haklar tsnırnak icin lokavt hakkına sahiptirler» dememiı gerekir ki, bu 1981 Anayasasmm tümüyle çatısır. Bunnn lçindir ki, birincl fıkraya, «Grev hakkmın kullanılması, ve istisnalan ve işverenlerin hakları kanunla düzenlenir,> cümlesi eklenirken, lokavtın bir Anayasa hakkı olmasından dikkatle sakınılmıstır. Ama, kannnsuz lokavtın cezası bir işverenin her zaman göze alabileceği kadar az olunca, isçilerin hak ve menfaat için örgütlenmeleri, teskilât ve madd! imkânlar bakımmdan çok daha güçlü işverenler karşısında bir yırar sağlayamaz duruma gelmektedir. orum Belediye* Başkanı, önce sözleşmeye evet dcdiği halde yasadaki bir boşluktan yararlanarak. bütün temizlik işçilerini önce memur sayıp, ayda 250 liraya çalıştırmak, sonra da işlerine son vererek. kanunsuz bir lokavtla ekmekleriyle oynamafc yolunu tutuyor. Ve buna gerekçe olarak da, «Dilenmekten kurtulsunlar, meyhane köşelejinde sürünmesinler diye işe aldığım kimseler, simdi zam istiyorlar. Oysa saat kulesi dibinde günde beş liraya çalışmak isteyen yüzlerce vatandaş var...» demek cesaretinl gösteriyor. :::: Şapkâ devriminin önemi j • • 41 nci Yıldönümünde : •••• •••• • ••* İİİ •••• •••• Ç iiii •••• »*•• •••• •••• ••>• • ••• • ••• • ••a ••«a • ••• • ••• • *•• • ••• • *•• •••• SERMAYE PİYASASINDA GE1İŞNE İHKANIARI B Işçiler, böyle bir tutumla savaşmanm yalnızlık ve çaresizliğinde bulnyorlar kendilerlni. Hak alalım derken. işlerinden olmnslardır. Saat kulesi dibindeki vataııdaşlardan 70 I onların yerine çalışmaya başlamıstır bile. Bir umutlan kalmıstır. Eğer yargı organlanndan işçi olduklarına dair karar çıkarabilirlerse, Belkl dunım değişecektir. Danıştay'a müracaat ederler. Geçen günler bir umudu muştulamayınca, durum larmı. çaresizliklerini bütün kamu oyuna duyurmak için yollara düşmeye karar verirler. Çorum'dan Ankaraya dek yürürler. Sadece kendi sendikalannın uğraşısı ve 54 çıplak ayağın kızgın asfalt üstündeki yanık. sesi kamuyu etkiler. Danıştay kararını verlr. Onlar işçidirler ve Emekll Sandığına değil, Sosyal Sigortalar Kurumnna bağlıdırlar. Kaldı kl Emekli Sandığına bile bağlı bulunsalar. isçi olraak niteliklerl değişmez. Bir büyük Yargı Organmm kararı bu olduğuna göre, yapılan işlem kanunsuzdur. Derhal Danıştay kararının uygulatılıp, Çorumln işçilerin eskl görevlerine iade edilmesi. Çorum sokaklannı temizlemeye devam etmesi gereklidir. Ama, Danıştay'ın karannı kim uygulatacak? Danıştay kararlarını uygulamanııs bulunan bir hükuraet mi? Hüknmet kendi uygulamadığı kararları, başkasına uygulatamaz. Uygulatamaymca da Çorumlu 54 iııanmış adama yeni yollar göriinür yürümek için. Şimdi Ankaradan tstanbula doğru yürüyorlar. •Bizim hakkımız Ankarada değil, Ahretteymiş. Biz de oraya dek yürüyoruz» diye. 54 çift ayak, güneşin altında ışıldayan kızgın asfaltta şiştikçe, yanıp patladıkça, yüz yıllardır değişmez sanılan kaderin, bilinçle değiştirilebileseğini, cezanın suçsuzlar tarafuı dan ödenmesi seklinde işleyen düzenin ancak böylelikle düzltilebileceğini isbatlıyorlar. u t ü n Çalışanlar, bilinçlerine erdikleri gün, karşılarmda kendl oylanyla baslarına geçip, ekmeklerinden edecek kimse kalmayacaktıt. 426 kilometrelik bir yolda, amacını belirten pankartların gölgesinde bir büyük öfkeyi yaya yürüyen yorRun ayaklar bu uyarıyı başarabilirse. KÖrevlerini yapmış olacaklardır. Yok, işçilerimizm »ndeHert,«Bİ2 sermayenin karşısında değiliz. diye sıılan ters akrtma rabasuıda devam edecekler ve örgütlenmeyi hiç bir zaman hayat pahahlığma yetişemiyecek ücret artışiarından ibaret sayacaklarsa, önümüzdeki yıllarda, Çorumluların arkasından çok daha büyük kitlelerın yürümesi kaçmılmaı bir sonuç olacaktır. •••• •••• •••• • ••a • ••• liii • ••• •••• :::: •••• •••• •••• • ••• •••• • ••• •••• •••• •••• • ••a • ••• • ••• KASTAMONU HALKEV1 BAŞKAN1 göre gıyım kuşamlarına düzen »in ve gerekçesı doyurucudur: verdıler ve şapka gıydüer. Aynı «(Buna caiz değil), diyenler var, karara uymak zorunluğunda kadır. Onlara diyeyim ki, çok gaüyük Ataturk, OsmarA lmlan tarikat mensuplan da, örel filsiniı ve çok cahilsiniz. Ye onparatorluğunun üleşilmıs son kısvelerinden uzaklasürjldılar. lara sormak isterim: Yunan sertoprakları üzerinde katandıSonradan bir kanun çıkanlarak puşn olan fesi giyraek caiz olur ğımız Kurtuluş Savaşı zaAriyle, şapka, genelleştirildi (25 Kasıra da, şapkayı giymek neden olmaz? yeni Turkiye devletinin «lyasal 1925). Ve yine onlara ve bütün millete sınırlarıııı, Cumhuriyet esularıbatırlatmak isterim ki, Bizana tle söylemek gerekir ki, na göre çizerken, özgür vt bapapazlarınm ve Yahudi haham Atatürk'ün mutlu •elleriyle ğımsız bir millet olarak yşşama larının kisvei mahsusn olan cüp Kastamonu'da milletine giydâvamızın artık çözümlendiği ka peyi ne vakit, ne için ve nasıl dırmek ıstedığı şapka devrimi; nısında değildi. Milli egenenlıgiydiler?» (4). anlaraını yalnız biçım ve görü • ğimızi, yüzyülar boyunca ?aşanuste bulan modelci bir devrim imsiyah bir çarşafd sıkı sıtsbilmek ve milletimizi, ye»i ve değil. özle şeklin kaynaştığı ruhkıya bürunerek, bişiliğini; gerç=k bir uygarlık anlayışı içinsal olgunluk ve olumlulufu, yüzüne taktığı peçeünin ar de mutlu kılabilmek için, tüeh «fikrimiz, zihniyetimİ7» itibariy dında gizleyen Türk kadınının bu Türk toplumunu, Ortaçağ iuançle «tepeden tırnağa kadar medeyakışıksız giyimine de değinen larmın balçığma saplanmış Doni» olmayı ıspatlıyan, sınıf aynAtatürk, onların utanga; davra.ğu uygarhğı baskısından kurtarlığını. gencilik ve çıkarcılığı kalmak gerektiğine inanıyordu. İn ruşlarını ve katlandıklan sıkındıran demokratık ve lâık bir dev tılarını, ikı ayrı söylevinde soysanlığı seven, insan haklarına rımdır. Bugün çağdaş uygarlı le anlatır: «Bazı yerlerde kadın•aygı besleyen, ileri ve akıla dü ğın bilim ve sanat dünyasında. lar görüyorum ki, başına bir sünceler sistemine bağlı çajdaş yannımızdan emin, mutlu v^ özyemeni veya peştemal veya buna bir uygarhk düzeyine dönmsk, gür yaşayabiliyorsak, bunu, Bümümasil bir seyier atarak yüzümillî varlıgımızın gelişmesi ve yük Kurtarıcıva borçluyuz. nü. gözünü gizler. Ve yanından devamlıhğı yonünden zorunlu > • geçen erkeklere karsı va arkasıdi. Milletçe lâyık olduğumuz H) Açıksöz gazetesı. 30 Ağustos nı çevirir veya yere oturarak va şereflı yeri; ancak, biUmsel me1341 U925).s.l, No 1447. mulur. Bu tavrın mâna ve medtod ve ortak çabalarla yaratılan (2) Açıksöz gazetesi (Aynı gun lülü nedir? Efendiler. medeni bir çağdaş uygarlıgı Batı dünya millet anası, millet kı^ı. bu şa lü sayı) sında bulabılecektik. Atatürk, (3) Açıksöz gazetesi, (Aynı günrip şekle. bu vahşi vaziyete ş:isağlam temeller üzerine oturttulü sayı). rer mi? Bu bal, milleti çok gü ğu yeni Turkiye devleti modtrn (4) Açıksöz gazetesi. (Aynı gün lünç gösteren bir manzaradır. yapısının yönünü batıya karşı çelü sayı). Derhal tashihi lâzıradır» <5). virirken, çağdaş uygarlık düz^yı (5) Açıksöz gazetesi 1 Ey«Esnayi seyahatimde köylerde üstüne çıkmak idealinin, sadece, lul 1341 (1925),s2.No 1448. değil, bilhassa kasaba ve sehirteokrasinin doğurduğu skolâstik (6) Açıksöz gazetesi. 30 Ağuslerde, kadın arkadaslarımızın, inançlar sisteminden sıyrılmak tos 1341 fl925).sl, No. 1447. jüılerini ve gözlerini çok kesif ve arınmak suretiyle gerçekleve itinalı kapamakta olduklarını Not: (Metinler için aynca bk. seceğini kavrayarak, Cumhuriyegördüm. Bilhassa bu sıcak mcvKastamonu gazetesi. 8 eylul 1341 tımizin ilk devrim hamlesi, l i simde bu tarzın, kendileri için (1925),s.l, No. 2614 ikliğe girişti. Sırasiyle; hilâfetin, mutlaka mucibi azab ve ıztırap YARIN mçdreselerin ve ser'iye mahkeoldnğunu tahmin ediyorum» (6). melerinin kaldırılması. lâikliğe Kıyafet devriminin gecıktırıl Şapka Devrinrnin doğru atılan adımlann ilk basameden gerceklesme5.nl sağlam ık rılı sonuçlandır. Batıl inançlar. uzere alınan Bakanlar Kurulu ka Getirdikleri ran ile (2 Eylul 1925). once devsırtını çevirerek, gücünü akıllet memurları. uvear m:l!etlere dan, din ve vicdan özgürlüğün • den alan lâiklik, tüm Atatürk devrimlerinin mayası olmuştur. J. Ali Muhlis TUMTURK B S "Bu serpuş'un ismıne (Şapka) denir!.,, âik ilkeler düzeyınden hareket edilerek devlet kurumlarında yapılan bir kaç devrim hamlesıyle yetinilmeyıp, bu şuuru; sosyal, kültürel ve ekono • mık alanlara da yaymük gerekirdi. Atatürk'ün Kastamonu ge [ zısiyle (2331 ağustos 1925), Türk | toplumunun ruhsal yapısını d e ! ğıştirmeyı ve mılletlerarası iti j barını yukseltmeyi ulkü edinen, ' lâık niteliklı ilk sosyal devrim hareketı başlar. Çok kere «Şapka devrimi» adı ile sembolleştmlerek amlan, giyim kuşam (kılık kıyafet) la birlikte bir yenılik anlayışını da getiren bu devrim, Osmanlı devletinin alışılmış ilkel geleneklerini ve teokratık sembollerıni ortadan kaldırması ve özellikle, batılılaşma idealinı geliştirmesi yonünden ilei çekicidir. SAYIN MÜŞTERİLERİMİZE: I •••• :::: Baııkamızın kurııiuşunun 42. yıldönümü münasebetiyle 26 Ağustos 1966 cuma gunü bütün şubelerimizin kapalı bulunacağını arzedeıiz. Şapka devriminin kırk birinci yıldönümü idi dün. Atatürk «mutaas • sıp çevredir diye tanıtılan Kastamonu'ya vanp, çıkmış halkın huzuru J na: • Efendiler. bu sapkadır... demis elindekl sapkayı göstererek ve . giymis. • Şapka devriminin bence en önemli yanı bu davranıştır. Gerçeklerin • adını koyarak ve yaptığımrz işln ne oHuğonu söyliyerek yürüyebllryor • mııynz? Bnkmız, Halk Partisi ne kadar zavallı tartışma içindedlr Bir sü • rü kjlıplı kıyafetli. okumuş yazinış. diplomalı ve sözüm ona halka yol • gösterecek adam: J Evet. diye boyun büküyorlar. Halk Partisi programıyla. ilkele ; riyle ortanın solundadır, ama biz ortanın solundayız demiyelim. • Atatürk «Efendiler. bu sapkadır» demişti. «Efendiler. bu ortanın «o • ludur» diyecek genç Atararkçüier de vardır elbet Halk Partisinde • Ve umudumuz onlardadır. S Gerceklerl olduğu gibi görmek ve göstermek hırsını ciğerlerinde S duymnan okumuşlarla Türkiye bir arpa boyu ileri gidemez. S Dıi" bu sayfanın makale köşesiııde Prof. Orhan Dikmen'in bir ya Ş zısı yayınlandı. Türkiyenin şu içinde yaşadığı jriinlerde profesörlerimi • zin söyliyerekleri ve vazacaklan üstünde cok dikkatli olmalan gerek S mektedir. Önemli günler içinde yaşıyor, önemli sorumiar tasıyoruz. S Halkımızı ve okurlaranızı yanıltacak fikirlerden dikkatle kaçınmalıyiı • Nitekhn Prof. Dikmen'in makalesinde Türkiyenin gelisme hızı bakımm Ş dan eok iyimser çörüşlerle dolu düşünceler buldnk. Ne var ki sayın • profesör Türkiye yeryüzünde tek başına yaşıyormuş gibi konusmakta: • yılda adam başma yüzde 3 millî gelir artışını yeterll sayarak şöyle yaı • maktadır: • « İlk bakışta, yılda fert başına yüzde 3, bir gelir artışı çok düsük • görülebilir < . ) Halbuki gelisme daha geniş bir zaman çerçevesi içinde ; olurn. bilcsik yâni mürekkep faız seklindeki artış doiayifiyle varıla ; cak neticeler git+ikee daha farklı olacaktır. Söyle ki 220 dolârdan hare ; ketle onuncu sene sonunda fert başma gelir 295 dolâra yükselecektır ; Yiminci sene sonunda bu rak?rr 400 dolâra, otuzuncu yıl sonunda 530 ; ve kırkıncı sene sonunda da 720 dolâra varacaktır. Z Bir milletin hayatırHa pek de uzun bir zaman sayılamıyacak olan J elli :'.! sonunda fert başına geli' 970 dolâr, yâni başlangıçtaki gelirin ; henen hemen 4.4 katı olacaktır. Bir asır sonunda ise katsayı 19^6 ola J cagından başlangıçtaki 220 dolâr yerine. fert başına gelir 4250 dolârı î aşacaktır.» 5 Biz Saytn Profesörün şu hesabı yarıda birakmasına şaştık. Çünkü • yüz elli yıl sonra, Iki yüz yıl sonra. iki yüz elli yıl sonra bir Türkün • milli gelirinin nerelere ulaşacağmı hesap ederek çok daha İyimser ; tablolar çizebilirdi. Bu gibi hesapların yapılmamış olmasını eksiklik sa J yıyoruz^ J Ancak bir büyük eksiklik daha vardır. Sayın Profesör başka ülke ; lerin de on yıl. yirml yıl, elli yıl. yüz yıl sonra ulaşacağı noktalan he ; sap ederek Türkiyenin gelişmesini bu ortak tabloda değerlendirmek J gerçrkçiliğine niçin sırtmı dönmüştür.? • Bir üniversiie öğretim üyesinin bilmesi gerekir ki. bir ülkenin tek S başına gelişmesini hesap etmek çok birşey ifade etmez. MİUetler yer 5 yüzünde tekbaşlanna yaşamıyorlar. Az gelişmiş, gelişmiş, deyhnleri S izafî kavramlardır. Az gelişmişler, gelişmişlere göre. az gelişmişlir. Ş Ynksullar. zengin ülkelere göre yoksuldurlar. Bujrün komşumuz Irakta • adam başına düşen milli gelir 25S dolârdır, daha dün idaremiz altında • hulun&n Yunanistanda 394 dolârdır, Malaya'da 241 dolârdır; Afrlka Dev j ieti diye hor gördüçümüz Gana ise Türkiyeye yakındır ve 1962 de 193 • dolâra varmiîtır, Libya 185 dolârla peşlmizdedir. Herbir ülkenin duru • mu ancak kıyasla ortaya konabillr. • Pierre Jalee'nin Birleşmiş Milletler tstatistiklerine dayanarak yap J tıği hesaplara göre 195319S2 arasmdaki devrede sosyalist ülkelerln or J talaınd kalkınma hızı, kapitalist ülkelerin kalkınma hızından yüzde 65 • fazladır. Kapitalist ülkelerin ortalama kalkınma hızı ise bizimki gibi az J gdisınişlerin ortalama kalkınma hızından iki misli fazladır. J Demek ki Türkiye gelisecek yerde gittikçe geri kalıyor. Sosyalist ve • kapi'alıst ülkelerle arasmdaki mesafe açılıyor. Bu gidişle otuz yıl son J ra. Tiirkiyemiz adam başına 530 dolârla pene yeryüzünün gerideki iil J kelerindon biri olarak kuyrnkta sırasını alacaktır. S Türkiyenin yuvarlak rakam adam başına 200 dolârlık millî gelirine J Amcrika 1832 yılında, Fransa 1852 yılında, İsveç 1SS9 yılında varmıştı. S O zaman çağdaş medeniyet seviycsini bu ülkeler temsil ediyorlardı. " Eğj. biz yüzde 3 lük kalkınma hızına razı olup gideceksek, kırk yıl S sonra 7 M seııesinde gene çağdaş medeniyet düzeyinin altında kalacağız " ( > M demektir. Çünkü bizden çok daha hızlı gelişen ülkeler bizden çok daha S yukarı düzeyde yaşayacaklardır. 2006 yılında .. Ve çünkü çağdaş mede S niyet düzeyi yerinde duran, hareketsiz bir hedef değildir. S Biz bu gerçekleri profesörlerimizin kamu oyuna açıklamalarmı J bekleriz. Profesörlük sıfatının ayrılmaz nitelfği. gerçekler) olduğu gibi • ortaya koymaktır. Şapka'ya şapka. Cumhuriyet'e cumhuriyet, ortanın J soıunr ortanıo sola diyecek kişilerimiz çofalmalıdır. Türkiyenin ge J lişnıe hızıııı Bulgaristan, Y'unanistan gibi yakın komşularımızla dahi j kıyasladığımızda üzimtüye kapılmamak elde değiMhr. J İçinde bulunduğumuz şu durumu önce teşhis edelim, gerçekleri J söyliyelim; çareler Üstünde tartısmak ancak ondan sonra fayda verir. j : &•>••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• TURKİYE İŞ BANKASI A. Ş. ıem Ajans 6600/9880 i: : TÜRK EDEBİYATÇILAR BİRLİGİ'nin İRLİGİ •••• H. Avni ŞANDA ^vniimüzdeki günlerde, Menkul Kıymetler Bor^ ' s a s ı , tstanbul Ticaret Odası ile birlikte, sermaye piyasasuun gelişmed hakkında bir seminer düzenleyecektir. Ruııdan önce de İstanbul ve Ankara'da Türk Sevk ve İdare Derneği ve İktisadi Araştırma Enstitüsünce, bu maksatla seminerler tertip edilmişti. Bu seferki seminer, Borsa'nm 100 üncü yıl dönümü münasebetiyle yapılmaktadır. Türkiye'de sermaye gelişmesi ve birikmesi imkânlan, cidden merak edilecek bir konudur. Fakat bu meseleler hakkında şimdiye kadar, bu gibi toplantılarda söz alanlar ve araştırma yapanlar, malıeme bulmadıklanndan dolayı sıkmtı içinde kalmışlardır. Zira yurdumuzda kaç şirket bulunduğn bunlann sermayeleri ve meşgul olduklan işlerin ne olduğu istatistik halinde yayınlannıış değildir. Son defa olarak yayınlanan istatistiklerde. (Devlet İstatistik Bülteni 1966) 1959 yılmdan 1%5 yılına kadar kurulan anonim ve Iimited şirketlerin sayiları pösterilmiştir. Buna ait bir listeyi aşağıya yazıyoruz: YBL SAY1 «5 1959 320 196« 170 1961 205 I9S! 265 1963 277 1964 300 19«5 ukandaki tabloya göre, yedi yıl içinde. 1942 sirket kurulmuştur. Komaııdit \e kollektif şirketlerin sayısı, bu yekuna dahil değildir. Bu tabloda, yeniden kurulan bu şirketlerin sermayelerinin tutan ise, 2.078J99.WO lirayı bulmuştur. Kısa denilecek bir süre içlnde, bu kadar kabarık bir hale gelen sermayenin hangi sahalara yatırıldığı hakkında bir bilgimiz yoktur. tstatistik Enstitüsü. bize bu önemli bilgileri verebilmek için. ayrı ayrı tablolar yapabilirdi. Elimizde bu tablolar olmadığı için, endüstri sahasına ne kadar yatırım yapıldığını bilemiyoruz. Sermaye piyasası etrafında. araştırma yapanlann merak ettikleri bir nokta daha vardır: Şirketlerin kaçı. Esham ve tahvilât borsasında hisse senetlerini tescil ettirmiştir? Bütün bu şirketler birer aile sirketi midir? Bu iki sorudan birine, cevap vermeğe imkan bulabiliyorul. Borsa tarafından her gün yayınlanan bir bültende, hisse senedini borsaya kota eden şirket sayısının 123 olduğu görülmektedir. Bu yekunun içinde de, bankalar çoğunluğu teşkil etmektedir. Öte yandan bir kaç özel şirketin, borsada hisse senedini tescil ettirdiği göze çarpmaktadır. Acaba diğer şirketlerin borsa ile, ilgilenmemelerini ne suretle izah etmek kabildir? u sornya cevap verebilmek için, bu gibi şirketlerin, bünyevî özelliklerini bilmek, kapılarını neden küçük tasarruf sahiplerine kapadıklarını tahlil etmek, ona göre bir hükme varmak lâzımdır. Bütün bu problemler. İstanbul Ticaret Odasında düzenlenecek olan seminerde, ortaya konulacaktır. Yukarda belirtilen malzeme noksanhğı yüzünden, nazariyecilerin yabancı memleketlerdeki meselelere dair bol bol izahlara girişerek Türkiye sermaye piyasasmm temelleri üzerinde durmağa vakit bulmalannı ütnit ediyoruz. Bu ümidimiz boşa çıksa bile, bu gibi senıinerlerden fayda olabileceğine şüphe etmiyoruz. Eğer bu toplantılarda, malzeme yetersizliği. bir meselenin işlenmesine imkân veremiyecek olursa. ilgili müesseselerin ona göre harekete geçmcleri. araştırmalara İmkân verebilecek istatistikler düzenlemeleri de lâzımdır. Bu noksanlığın da ihtiyaç halinde, belirll bir hale gelmesi de, bu gibi seminerler münasebetlle meydana çıkraaktadır • •Pl • •• Sonuç piyasasını geliştirmek, küçük tasarruf sahiplerini, anonim şirketlerde, birer hissedar olarak toplamak için hatıra gelen bir tedbir de, hisse senetlerinin, borsada kanunî bir mecburiyetle kota edilmesi fîkridir. Sermaye gelişmesi imkânlan için, kota mecburiyetinin ne dereceye kadar çözüm yolu olabileceğini tahmin edemiyoruz. Her halde anonim şirketleri yeni kayıtlara sevkeden kanunî hükümlere başvurulursa, sermayenin diğer şirket sekillerine doğru kayabileceğini hatırdan çıkarmamak lâzımdır. Serainerdeki uzmanlann. bu problemler üzerinde durarak. bizi tatmin edebilecek hükümlere varacaklarına eminiz. jjjj ;;:: Şapka devrımıne gehnceye kadar Türk toplumu, bugun ancak muze vitrinlerinde rastlanabılen, yabancılardan alınma. acayip ve çeşıt çeşit urba ve başlıklara bürunerek milli kımliğini kaybetmiş, dış görünüşüyle, uygar mılletlers alay konusu olmuştu. Başta: Fes, sarık, kavuk, kulâh, kalpak, peçe ve çar; eğinde: Şalvar, zıpka, cüppe, çarşaf ve pestemal. Atatürk'ün deyımiyle «altı kaval, üstii sişane diye ifade olunabilecek bir kıyafet, ne mil lidir ve ne de beynelmilel» (1). Milli kıyafetimirın aslı ve biçimı zamanla kaybolduğuna göre, «medeni ve beynelmilel kıyafet, bizim için, çok eevherli milleti • miz için Iâik bir kıyafet» olacaktı (2). Uygar milletlenn kabul ettikleri ortak kıyafeti de Atatürk. şöyle tanıtıyordu: «Ayakta iskarpin veya fotin; bacakta pantalon; yelek, çömlek, kravat, yakalık, ceket ve bilabi bunların mütemmimi olmak j üzere başta, siperi semsli serpuş. Bunu açıkça söylemek isterim. Bu serpusun ismine, şapka | denir! Redingot gibi, bonjur gi 1 bi, smokin gibi, frak gibi, işte şapkamız! (3). Geri düşüncelerle yeni modern kıyafetimizi kabullenmeyeceklere karşı cevabı ke Erzurum Askeri Satmaima Komisyon Başkaniığından c 1 N S I Miktan Ton 16000 Ton 16000 Ton G. M. Teminatı Bedeli Lira Kr. Lira Kr. 776000 00 18U80U0 00 BÜYÜK S1NAT SENLIGİ Bu Akşam saat 21 de AÇIK HAVA TİYATROSUNDA Biletler saat 17 den itibaren Açık Hava Tiyatrosu gişelerinde. Buğday Kırması (Kepek ve Çalkantı Müteahhıde ait) Buğday Kırması (Kepek ve Çalkantı Askeriyye ait) 34790 00 67990 00 V E V AT Eski Maarif Müdürlerinden merhum İsmail Hakkı Bey ile merhume Zehra Hanımın oğulları, Feride Sakarya'nın ktyTnetli eşi, Dr. Safiyettin ile eczacı Şenol Sakarya'nın sevgüi babalan, Nımet Onultan'm kardeşi, Betül ve Selva |Sakarja'nın kaympederi, Sabiha Manço'nun damadı, eczacı Meziyet Kadıgil, Dr Halil Onultan ile Halenur Berkokun dayıları E C Z A C I Yukarda Cmsı, mıktarı, muhammen bedeli, \$ Geçıcı temmatı yazılı Buğday kırması 8 Eylul 1966 Perşembe günü saat 16.00 da 31 ncı Madde kapalı 7arf u<=u!ü ile ihalesi vapılacaktır. Buğday kırmasımn tamamı 16U00 Ton olup ıhaleye gırecekler teklif mektuplannda kepek ve çalkantının h»T ıki haldeki terk şekline göre avn avrı fıat teklifı vermeğe mecburdur. Cihetı Askerıye bunlardan bırıni kabul etmekte serbesttır. Ihaleye girecekler özel sartnamenın 25 nci maddesi gereğince ıhale tarıhınden 15 gün önce 3 ncü Ordu Lv Başkanlığma dilekçe ile müracaat ederek Fabnka veya Değirmenlerinin Adreslerini bıldırmeye mecburdur Şartnaraeler ANKARA • ÎSTANBUL Levazım Anoirlikleri ile Komisyonumuzda mesaı saatleri dahilinde görülebihr Isteklılerın ıhale saatınden bir saat evvel usulüne göre hazırlıyacaklan bîklif mektuplarını Levazım Başkanhğından alacakları Yeterlik Belgesmde Dis zarfın içıne koymak şartı ile Makbuz mukabi li Komısvona vermeleri mecburidir. Postadaki g«cikme!er kabul Hı'mp? SAİT SAKARYA vefat etmiştir. Cenazesi 24/8/1966 bugünkü çaışamba günü öğle namazını mütaakıp Şişlî Camiinden alınarak Zincırlikuyudaki Aile Kabristanma defnedilecektir. AİLESİ .İ3fi2'9885 1319 AYSEL GÜNGÖR Ue (Basın 18930/9863) GÖKHAN Kuratluorlu Nişanlandılar tstanbul 23.8.1966 V\Ç Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünden: 3202 sayılı Bankamız KanvmunuTi iigili maddesi He bunu değiştiren 5389 sayılı kanun hükümlerine eöre Bankamızca çıkarılan % 5 faizli altıncı tertip tahvillerin onikinci itfa çekilişi 1/9/1966 tarihindc saat 9.15 de Ankara'da Genel Müdürlük binamızda Noter ve Bankamız mümesilîeri huzurunda yapılacakhr Mill! ve Ecnebi Bankalar temsilcileri ile Tahvil hamillerinden arzu edenlerin bu çekilişte bulunabilecekleri ilân olunur. (Basın 1909S A. 11096/9878) Hadımköy Satınalma Komisyonu Başkanf;«;ından: 1 Aşağıda cins ve miktarlan ile öıale gün ve saatleri gösterilen 1 kalem yiyccek maddesi kapalı zarf usulü ile satın almacaktır 2 Evsaf ve sartnameler Istanbul ve Ankara Levazım Amirliklerinde ve Komisyon Başkanlıpında eörütebilir 3 Tekltf mektuplannı ihale saatinden b T saat evİ veline kadar rvomisyona verilmesi mecburidır VerıJen zarflar İade edilmea Postada vâki çecikmeler kabul edilmez. Cinsi Patates Miktar T. Tatan 175 ton 122500 Lr G Teminatı 7.?75 Lr (Basın İ. Gün ve saat 12'9'1966 15 30 UiiiiiiiiiiiiiiiiiüliiiiiiiiiiniiiiiiiiİHiniiiiiiniiiiiiiiiîiiiHilii: Cumhuriyet 9882 Küçükçekmece Belediye Reisliğinden: Belediyemizce yeni alır.mış olan Ekıdge marka XLVD 406 tip kamyona sprtnamesine uygtın olarak vidanjör tesisatı yaptırılacaktır. 1 İhale 2490 sayılı kanun gereğince kapalı zarfla 14 9/1966 çarşamba günü ve saat 15 de Belediye Encümeni huzurunda yapılacaktır. 2 Muhammen bedeli 60 000 lira olan işin muvakkat teminatı 4250 liradır. 3 İhaleye girecek taliplerin en az bu değerde iş yaptıklarını gösterir belge ibrazı ile 5 9'966 pazartesi günü saat 16 ya kadar yeterlik belgelerini almalan icap eder. . ~, 4 Bu işe ait şartname Belediye Yazı Işlerinde görülür. 5 Posta gecikmeleri kabul edilmez. 6 Encümen ihaleyi yapıp yaproamakta serbeıttir. (Baua 13253/9875). Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğünden: İZMİT Dahüiye Miitehassısı Doklor Alınacaktır Teşekkülümüzün merkez teşkilâtır.da; sağlık işierinde mukaveleli olarak istihdam edilmek üzere Dahiliye Mütehassısı Doktor alınacaktır. Alınacak Hekime uygun sosyal hizmetler sağlanacaktır. îsteklilerin, görüşmek üzere, İşletmemiz Personel Müdürlüğüne müracaat etmel»ri rica olurmr (Buun UO01/N7S) 18808 1209/9867) BETON DİREKLİ ÇEVRE TEL ÖRGUSU YAPTILIRACAK Etibank Anbariık Elektrik Santralı sahası çevre örgüsü yaptırılacaktır. İstekliler Şantiye Şefliğinden 20. TL. bedel mukabilinde ihale evrakını temin edebilirler. Tekliflerin en geç 31/8/1966 günü saat 12.00 ye kadar Şantiye Satınalraa Servisine teslim edilmeleri lâzımdır. E T İ B A N K Anharlı Elektrik Santralı İnsaatı Şantiye İlâncılık: 5347/9871 ANKARA YUKSEK TEKNIKER OKULLARl ÖĞRENCİLERİNE ÇAĞRI Teknikeriikle ilgiü son olsvl'n görüçmek üzere 29'8/1966 pazartesi günü okulda toplanılacaktır. Bütün arkadaş'arm âcilen celmeieri önemli rica olunur. Yüksek Tekniker Okulu Talebr Derneği Rasknnı Mahmut ALPAGOT Cumhuriyet 988»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle