19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAUİFE tKİ 15 Ağustos 1966 CUMHURİI E T HUKOMET, PERSONEL KANUHU VE MENUR SENDİKAIARI Prof. Dr. Cahit TALAS Demirel hükumetl, Devlet penonell kanunn konusnnd* izlemiş olduğn politika ile memnrlar nezdinde ve gözünde böyle bir zaafla malul hale gelmiştir. Şüphesic bn durum, ksrarlannı memnrlar vasıtasıyla yürütme zorunluğunda olan hükumetler için büyük bir talihsizliktir. Hükütnet, Personel Kanunn hakkındaki politikasını tespit ederken yanlış değerlendirmeler yapmış ve önemli bir psikolojik hata işlemiştir. öyle anlaşılıyor kt memnr kadrosunun devlet hayatındaki önemini yalnız «sandık» ölçüsüne vurmakla yetinmiştir. Halbnki akıllı her işveren gibi akıllı hükumetler de «mal ve hizmet üretimini», çalıştırmakta oldnkları insanlara dayanarak ve onlar VMitasiyle yürütmek durumnnda olduklarını, binaenaleyh «ışçı ve isveren ilis, kilerinin» iki taraf için de her bakundan tatmin edici bir nitellkte bulunmasının fayda ve lüznmnnu gereken biçimde ve ölçüde değerlendirmenin hayatî bir önem tasıdığını bilmek durumunda olmalıdırlar. Hükumetin memurlar bakımından böyle bir değerlendirme yapmağa lücnm görmemif olmasının tesirleri, zaman içinde derin bir şekilde dnyulacaktır. tikumetler için en büyük Htartısılmaaıdır. doğruluğunun zaaflardan biri, beyanlannın ve lamlmiyetinln Kabnl eylemek gerekir kl dan nygnlanmasını mümkün kılan bir reform hareketi nitellgindedir. Evet, httkumetin, memnrlan da kapsayan bir sosyal politikası varsa, ve plânlann hedef ve rtratejileri bir anlam taşımaktaysa, Devlet Personel Kannnunun aynı memnrların yasama şartlannın iyileşmesini mümkün kılacak bir hüviyet kazanması için sereken malî kaynaklan da bulmak mecburiyetindedir. Refah devleti ilkesini b«nimseditini ilân etmis bulunan hükumet. refahın bölünmezliğini kabnl etmelidir. Idarenin İyi işlemesinin, başka bir deyimle devletin iyi çalısmasının bir yolu da bndnr. Fakat bütün isverenler adil olmayabilirler. Bazen hükumetler de memnrları bakımından adaletten uzaklaşmaktadırlar. Bu, sosyal politikaya inançsızlıktan ve nzun vadeli düşünraeğe alısmamış olmaktan doğan bir zaaftır. Bu gibi dnrnmlarda iş başa düşer. Yani doğrndan doğrnya ilçililer, mümkün olan bütün mesrn yollara başvurarak ve bn yolları zaman zaman da zorlayarak dummlannı iyileştirmeye çalışırlar. ••••••••••••• Zayinlcr Tflcscltsi \ Kalkınmanın özel yüzü! Şahane bir «güldürü» seyreder gibiyiz. öyleslne şahıne btr «züldürü. ki, en nsta mizah yazarlannın kalemi böylesini yaratamazdı. Bir ülke düşünnn ki, devletin resmî rakamlan, jelecek yıllardaki işsizli|in tahminlerin üstüne çıkıp milyonn »şme«8ını y«z»r. Gerçekten Plinlama Teskilâtının verdifi bilfilere j»re 19€7'de issizlik artarak 1.400.009 kisi ortalıkU başıbos dolasaeaktiT. ; tşte böyle bir ülkede Basbakan tımaTbaneyi teftiş ederken ta J bnren edildlklerinde is buUunlar diye delilere tavsiye kartı ve 5 rir mi? Gazetelerin yazdıgına göre vermiş. Dısarda milyonlarc* akıllı tş ararken. tıraarhanede delilere fs bnlmaya çabalayan bir politikscıvı en nsta yazarlar sahneye cıkârtsılar. mübalİRa ısnstını kötüye knllanmışiar diye düsfinürBı. Türklvede «lyaset B»y»*ı *1yatro perdesini yırtıp geçmUtir. Bunun içindir kl. «turlü çesitH, ve çesit» tfirln» politikıeı p«lavrasını bir yan» bırakıp Türkiyedeki kalkınma çabasının eneamını konnsnyornz. Dünkfi yazımızda ispatlamıştık ki, t9«3'tetı 19î3'e kadar yüzde 1 kalkınma hızına nlasaca|ım diye karara varan Türkiye bn amacına vars» büe «eriye dojm fitmektediT Çünkü hem Avrapa ülkeleri, hem de küçük komsnlanmıı biıden çok daba hızla kalkınıvorlar. Çagdas medeniyet düıeTİyle «r»raızdaki mesafe hızl» açılıyor. Atatürk zamanında c*|das medeniyet dflzeylne dah» yakındık biz, bnrün daha ozajıı. Nlçln bövTe olmnstur? Cunkü Türldve kendi jrerçeklerine nyırıran bir kalkınma metodu seçmistir. Kaoita'ist kalkınma voln Tiirkiye için tıkalıdır. Kapîfalist kalkınma yolnnn Sıellikle tkinci Diinva Savasından sonra Tiirkiveye kabnl ettiren etkenler arasmd» yabaneılann rolü çok hüvük olmnstnr. Yabancı kapitalist : Ben s»na kalkınman feln dolâr vardımı vap»ca*ım: ıma bir sartla: K»pitali<;t kalkınm» volnnn seçeeektln . demlrtir. Sartlı vardım iste bndur. Tabaneı kapltalistierin sartt Türkivedekl kanltaHrtlerln »zel sektörcülerln • a?«tefe1enmesiair. Bövlece Türklvenin Icinde va hancılarla kader birlijine rirmis bir riiclfl ^ektör yaratılmıstır özel sektSrün irinde ysbaneı etk'lerine baskaldırarak kisilerin ve knrnmların seslfrl kuılmı«tır. Tfirkivenin millî »anavHne katkı vapamk lanayieilfriml/in fivev evlât layılmam, ezilmeil bn y6rdendir. Bütfin vabanet desteklere ratmen. ve dm kaoitaHzme davanan kalkmma çabalnnna ra*mfn Tflrkivede »errek h!r kalkınma miimbîin olstnıvor. Runnn «^he»ı! TftrVfve *»•««! Iktfflann» MMtn vrrli ve vabanrı kanitalUtin. Türkivrfi balVındırTnab rte*U. krndi c > •rarTan n»rnna «ömfirmeit rolnnda bolnnmajırtir. Tflrklve «ilmfirS liİTnr. tot»n v» <fıc«an <ömnr'"liivnr. R'lcam r?U.n*n ortadart'r btı B'r nlkenin kalkınma^ı Irin vatmm «rereklr. Bir kere Tnrkiyr yi sömüren kompradorlar Türkiyede yereek bir yatınm» hlçbir zaman yanasmamıslardır. 1963 yılında plân a |f5re devlet yatınmı 5.6 milyar lira, 6ze1 yatırım 4,2 milyar lira olarak tesbît edilmistîr. 1964 yılında Ue devlet yatınmlan 6.8 milyar lira, Szel yatınmlar 4.5 milyar lir» tesbit edilmiştir. Ne var ki, daha önceki ve daha «onrakf vıTlarda oldnjhı tibi özel sektnr yatınmlarında sSyle bir dfimen dnndürülmektedir : 1 önce, Szel sektörciiler ysni kapitatistler • hiçbir zaman vaptîklan vatmmın finan^manını kendi ceplerinden saglamtmı* lardiT Kapitalistierin kendi tasarruf'an. yaptıklan yatırımın ancak 3'te l'ıni sa'lamaktadır Demek ki. özel olarak görünen yatı rımlarm 3'te 2'nini devlet ödemektedir. Bunun anlamı sudur Devletin parasını birtakım imtiyazlı kiçilere veriyoruz. 49=51 = 100 sirketlerivl» ve başka yollarla Hazineden milyarlar sebeplenen bir mutlu azmlık, ilctisadi kalkınmanın gerdegine girmek taadetine bövlece ulasıvorlar. Disardan sağlanan yardımın v» da vardım adı altında milletin yedifci kazıgın • yüzde 70'ini de özel «ektör. yani imtiyazlı bir kapitalM azmîıgı kullanmaktadır. 2 Bu kadarı da veterli değildir. özel sektörcülerin v»nl kapitalistlerin yaptıklan yatırımlann vüzde 50'sinden çoğu insaata yatmaktadır 1955 vılında özel sektorün yaptigı tüm yatınmın yüzde 70'i inoata. vani apartmancılı8» ıfidivoTdu 1958'de durum avnı idi 198O'ta tüm yatınmın yüzde ."îB'^ı insaata »ynldı. W62 vr 1963 vıllarında bu rakam vüzde SO'dir. Demek H, olumlu yönler» makineye. teçhizata sanayie • degil. apartmaneılıSa g»yret 6>vam etmektedir. 3 Bunun yanısıra kapitalizmin Türkivedeki çerçek yüzünii eöstermek bakımından bankalardan alınan kredileri de incelemek Kerekir. Yabancı kapitalistler Türkiyenin kalkınmasını istemezler. içerdeki kaBİta,Iistle,ria çoğuyla ortaklıklan by »nlaşmanın ticaretini yürütmek İçindir. Türkiyede bankalar eliyle kredilerin yüzde 6O'ı da 1950'den bu yana ticaret kesimine dagıtilmıştır. Sanayicı lere ise banka kredilerinin yüzde 3'ii aynlmıstır Böylece, ktpitalizmin Türkiyeda işleyişi bütün tefeciliği, bütün sdmürücülüğüyle ortaya çıkmaktadır. Türkiyeyi çökerten korknnç mekanizma kısaca şndnr : Devleti ele geçiren bir avuç komprador ve ortaçı, dış yardımlann yüzde yetmisini, banka kredilerinin yüzde altmisını alarak yabancılarla isbirliğinde memleketi soymaktadırlar. Devlet Hazi nesinden her yıi en az 3 milvar lira çeşitli yollardan yatırım yapsınlar diye bn mntlu azınlıjın eebine akmaktadır. falnız 1963 yılında ve yalnız ticaret vapan kompradorlara açılan banka kredisi 6 milyar Türk lirasıdır. Tüm çiftçiye, küçük esnafa. sanayicilere verilen ise bunun yarısı kadardır. Böyle bir soygun sonnnda soygunnn büyük bir bölümö dışan akmakta, bir kısmı da içerde sefahete, lükse, apartmancılığa yatmaktadır. İste kapitalizmle kalkınmanın tablosn Türkiyede bndur. Tür kiyede kapitalizm demek, devleti ele geçirip yabancı kapitalistlerle birlikte halkı soymak demektir. Bn tarif rakam rakam çok daha genis biçimde ortaya dökülebilir. Bir de dış ticaret hikâyesi var ki, onn da başka bir yazımi7rta *ir »l Hükumet siyaseti ve memurlar Prof. Dr. ilhan ARSEL Bundan evvelki bir yazımızda Yurutme'nın Devlet içindeki hukukî ve »iyasî durumuna değinmış ve her ne kadar Idare'nin otonomisi, istikran ve istısmarı konusunda gereken tedbirlerın alınması şart ise de bundan 1dare'nin Yürütme'ye (Icra'ya) hiç tâbi olmadığı, ondan farklı ve ayn bir siyaseti ve davranışı bulunabileceği sonuçlarını çıkarmanın mümkün olamıyacagını belırtmıştik. Yürütme (lcra) tâ birini burada dar mânasiyle «H'J kumet» olarak ve daha doğrusu «Bakanlar Kurulu» olarak kullanmakta olduğumuzu ıfâde etmek isteriz. Yine tekrar edelım ki bızim sıstemımızde her Bakan hem mensup bulunduğu Hukumetir. genel siyasetinın uygulanmasında iş gören bir kimsedir ve hem de k«ndi emrmdekı teşkil âtın faaliyetlerinden ve işierinden doğan sorumluluğu kabul zorun dadır. Esas itibariyle o bir mutehassu değil, fakat siyaset ada mıdır. Bu itibarla başında bulunduğu Bakanlığın günlük işleri ve faaliyetlerı hakkında genıs bilgıye sahıp olmavabilır Bahusus bu işlerin yürütülmesınde ihtısas sahıbı teşkılat men suplanna nazaran teknik bilgisi daha az olabilir. Fakat Bakan sorumluluğunu yüklendiği Bakanlık ile Meclis arasında köprü vazifesini gönir v« bunların birbirlerinin sahalann» girmemelerini sağlar. mak istenilen işlerüıi, kendJ görüşlerine uygun görmeyen ve bu sebeple yeterll ve istekll bir an layışla bu işlerl ifa etmeyen bir idare adammın böyle bir durumda ya çekilmesi veyahut da yerinden alınması pek tabildir. Şu ha le göre bu çeşitli bir tasarrula tevessül eden bir nükumeti parti zanlıkla itham doğru olmaz. Par tizanlık, idare adamına kanunsu? bir işi yaptırmaya çalışmak ve yapmadığı takdirde onu atmak ve yine her bakımdan yeterli elemanlar yerine parti menfaatlerini gerçekleştirecek elemanlan tercih et mek halinde ortaya çıkar lışkanlık, dürüstlük, v.s~ gıbi) sahip olmaları kifayet etmez; bunların, aynı zamanda, belli bir eğılimı maksada uygun şekilde uy^ulayacak, gerçekleştirecek gayreti ve yeterlıliği göstermeleri lizımdır ki, bunu da değerlendirecek ve takdir edecek olan Vargı organı değil. lcra'mn bizzat kendisidir. Mesel* dış siya=ette falanca memleketle yakınlık, dostluk te«si ilkesini gerçek le^tirmek ısteyen bır hükumetin, bu siyasete inanmamış. bu siyaseti kundaklamak isteyen bir Elçi' nin kanunlara aykırı bulanııyacaeımıı t»vır ve hareketlerl febebiyle, muvaffak olmaması pek âlâ mümkündür. Binaenaleyh Dışişleri Bakam bu eleman yerine mezkur siyaseti uygulamada daha iyi isbirliğı yapabileceği bir baska elemanı kullanacaktır ve bunu takdır ona ait olmak gerekir. Yoksa böyle bir durumda Yargı organına, adı geçen Elçi'nın bahis konusu dostluk müna^ebetlerinin tesisinde yeterli ha reket edıp etmediğmi takdir yetkisini tamır.ak Yargı'vı tcra'nın \ erine ikame etmek olur. Bununla demek ıstemıyoruz kı İdare'nin bu çeşit elemanlan memur teminatmdan mahrumdurlar Şüphesiz ki, bu teminat bütün memurlar gibı onlar için dahi câridlr. Fakat memur teminatı demek memurun bulunduğu görevden sadece kanuna avkın hareket ettiği zaman alınması dennek degildir Memur teminatı de•nek memurun. görevini iyi ifa pttiği müddetce. «ahip bulunma2a hakkı olan maddi ve mânevi ımkânlardan ve kanunla belirtılen e^aslardan favdalanması demek'ır. (1) Bu hususlar icin Bk.: A. B. Keith The BriHsh Cabinet System, 1830 1S38. London 1939, sh. 173 (2) Aynı eser, sh. 181 (3) » » sh. 182 (4) Dikkat edilecek olursa «Hüknmetin «iva«r<in"» diyoruz. Hükumetin veya Bakan'ın kacephe alamaz demiyoruz. Kanuna avkın hususlarda memurların direnmeleri bir Anayasr zorunlnjhı olarak ortadsÂtr. 11U11M12 h a r t k t tl< r ı ı ı e karsı •••• Mücadele yolları r p ürkiyede memnrların elinde kendi durumM. larını ıslaha yollan açabilecek büyük imkânlar mevcut değildir. Maalesef Devlet Personeli Sendikalan Kanunu, memur sendikalarına, hükumetlerin adaletsizliklerine karşı direnmeyi mümkün kılacak hemen hiçbir şey vermemiştir. Kannn, Anayasa ile tanınmış olan bir hakkı düzenlemekten çok, onn yok edecek bir nitelik taşımaktadır. Memnrlar bakımından hayatî bir önemi bnlunan ve idarî «stemimiz içinde bir reform hareketi olarak kabnl edilmis olan Personel Kannnunnn ölü bir noktaya getirilmis olması karşısında sendikalann yalnız birkaç protesto bildirisi ile yetinmeğe mecbnr kalmalan, dnrnmnn en açık bir izabını teşkil etmektedir. Gelenekıel ve klâsik anlamın*a sendika, mensuplannın, özellikle ekonomik, sosyal ve meslekî menfaatlerini kornmak ve gelistırmek için knrnlvr. Devlet Personeli Sendikalan Kanunn da bn tanımı kabnl etmiştir. Fakat bn tanımla birlikte tezatlara da düşmüştür. Çünkü grev hakkı bir yana, sendikalann başka yollardan etkili knrnlnşlar olabilmelerini de önlemiştir. İsveren durnmnnda olan hükumetlerle nynsmazlık çıkarmaları mümkün değildir. Protesto toplantılannda ve yürüyüşlerinde bnlunamazlar. Siyasi faaliyette bulunmaları yasaklanmış, fakat sıyasî faaliyetin ne oldu|u belirtilmemistir. Düzenlenmiş bir istişari knrnlus statüleri de yoktnr. Sendika idarecileri hiçbir mesleki garantiye malik degildirler. Su halde Uim olarak sendikalann kurulmasına müsaade olunmuş, amma, sendikalar fonksiyonlarını yapmaktan yoksnn kılınmışlardır. Böyle olnnca, isçi niteligi tasımayan kamn hizmeti görevlilerinin sendika knrma alanındaki hakları kanunla düzenlenir niteligindeki Anayasa hükmü de anlanunı yitirmektedir ve yalnız sözde kalmaktadır. Bnjünkü haliyle Devlet Memurları Sendikalan Kanunn Anayasanın 11. maddesi ile de çelişme halindedir. Zira bu maddeye göre «temel hak ve hürriyetler, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir. Kanun, kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adalet ve millf'^j&venlik giflT'lS*' beplerle de olsa bir hakkın^,|g hürriyetin öajir ne dokunamaz.» Kanaatimizce Devlet Personeli Sendikalan Kannnn, bir hakkın ve hürriyetin özüne doknnmnştnr. Sendika bir fonksiyon için kurnldngnna ve düzenleylci kannn bu fonksiyonun ifasını önlediğine göre Anayasanın teminat altına almış oldugn bir hak ve hürriyet ihlâl edilmis durumdadır. Hükumetin Personel Kanunu ile ilgili tutnmn karşısında Devlet memurları sendikalarının, federasyon ve konfrderasyonlannın hareketsiz kalmalan, c.erçek fonksiyonlarını yerine getiremediklerinin en açık bir delilidir. Takdır serbestıığı Yukarda soylemiş olduklarımız dan anlaşılmaktadır ki Bakan, başında bulunduğu teşkilâtın faaliyetlerinin ve özellikle genel siyasetinin tcraatçısı mevkiinde bulunan yüksek kademedeki elemanları (müsteşar, umum müdür, mü dür gibii tayin ve tebdil hususunda, kendi sorumluluğu ile denk bir takdir serbestisine maliktir Alîsi takdirde biraz evvel bahset tiğimiz sorumluluğun mânası kal maz Bu serbesti bazı tayin ve na killerin, mâkul dozlarla siyasi mülahazalara dayatılması zarure tini doğurur. Bahasus teşkilâtın kilit noktasuu işgal eden elemanların tayin ve nakillerinde hukuki olduğu kadar siyasi sebeplerin de rol oynayabileceğini, hükumet sistemmin mahiyeti icabı. kabul gerekir Bir müsteşarın veya bir umum müdürün tayin ve nakli ile ilgili bir islem pek tabiîdir ki lâalettayin bir sıra Tiemurununici ne nisbetle daha geniş bir takdır serbestisine ve bir o kadar da si vas! mülâhazalara dayanır. Dolayısiyle keyfilik ve partizanlık bu çeşit tayin ve nakiüerde daha çok kendisini hissettirir. tşin asıl nazik olan cıheti, bahıs konusu tayin ve nakil işlemlerini yargı denetimine tâbi kılmaktaki güçlük ve hatta imkfinsızlıktır. Tayin ve nakillerde takdir serbestisi arttığı nispette, bu işlemler yargı denetimi süzgecinden uzaklaşmıs olur Bunu bir laruret olarak kabul gerekir zira aksi takdirde Yargı'nın, çalışkan, dürü^t ve bilgili olmakla beraber belli bir siyasetin uygulanmasmda müessır olamayacak elemanlan Yürütme1 ye kabul ettirmesi. zorla kullandırması ve raeselâ sicili pek par lak ve fakat kanunlar dairesinde hareket eden ve Meclise karşı sorumlu durumda bulunan bir Hükumetin (veya bir Bakan'ınt kendisiyle işbirliği yapamayacağı tipteki bir müsteşan, bir umum müdürü, yerinde tutması, ve böylece hükumeti ve idare mekanizmasını i$lemez hale getirmesi mümkün dür. Yanlış politika j p v evlet Memurları Kanununun, memur senMJ dikalan ile de mntabakat tesis edilerek kademeli bir biofmde nygnlanmasını sağlayacak ciddi ve samimi çabalar göstennek ve gereken rnalî kaynakları arayıp bulmak yerine, memurlar için bir oyalama politikası anlamına gelen basit bir zam kannnn teklifi Ue Büyük Millet Meclisi'ne gelinmiş olmssı süphesiz memur ve verimi üzerine olumsnz etkiler yapacaktır. Bu, Insan psikolojisinin kaçımlmaa bir sonucudur. Binaenaleyh sırf bn hâdiseden ötürü kendisini gSsterecek verim düşüklügünnn devlete neye mal olacağını hesaplamak ve üzerinde durmak gerekirdi. Ama öyle anlaşılıyor ki hfikümet, böyle bir lahmete katlanmağa lözom görmemistir. Diğer taraftan memnrlar henüz etkili bir tazyik gurnbn olmak niteliğini kazanmadıklan için bngünkü liyasî ortam içinde «memur gerçeği» üzerinde durulması da lüzumln nyılmamıştır. Hükumetin, bütün memnrlar için yapmış olduğu yanlış değerlendirme yanında üzerinde durulması gereken özel bir hata da kamu iktisadî teşebbüslarinde çalışmakta olan memnr Btatüsündeki personel ile ilgilidir. önce şn nok taya değinelim. Kamn İktisadî teşebbüsleri memiırlan yönündon meselenin 440 sayılı kanunun öznne ve amacına uygun olarak ele alınması lâzımdır. özellikle üretim yapan kuruluslardaki memurların statülerine dinamik bir nitelik vermek icap eder. Liyakati, zekâyı, çalışkanlığı ve bilgiyi zamanında değerlendirmek akılcı bir personel politikasının ilk kurallanndan biridir. Fakat 440 sayılı kanunun kapsaraı İçine giren memnrları hedef tntan özel bir çalışmi) şimdiye kadar yapılmamış ve burada da bir oyalama taktiği benimsenmiştir. Fakat bi*im burada ağırlığına değinmek istediğimiz asıl hata, doğrndan doğruy» üretim yapan devlet iktisadî teşebbüslerinin memnrlarının verimi bakımından işlenmis olanıdır. Türkiyede devlet büyük bir üreticidir. Sanayi ve madencilik .^lanlarında Adalet Partisinin aşın özel tesebbüscülük politikasına rağmen devlet çittikçe daha büyük Slçjileıde «5rev ve lornmlnlnk yüklenmektedir Türkiyenin sartlan ve imkfinlan böyle bir iktissdi politikayı zornnln kılmaktadır. Vaktiyle Demokrat Partinin nygulamayı tasarladıgı aşırı Iiberal iktisadî politika da Türkiyenin şartlarının tazyiki altında terkolunmak zornnda kalmıştı. Linyit üretimi alanında Szel tesebbüsün kaptı kaçtılığı ve devlet istismar eğilimi, hükumet tarafından Büyük Millet Meclisinde sevkedilmis bnlunan bir kanun vesilesi ile de bir defa daha gün ışığına çıkmıştır. Türkiyede iktisadî hayatta devlet kesiminin büyümesini önlemek mümkün değildir. Binaenalevh devlet iktisadî teşebbüslerinin basarılı bir biçimde işleyebilmesi ve Beş Yıllık Kalkınma Plâmnın devlet kesiminde öngörülmüş olan sonuçlara nlaşabllmesi, geniş ölçüde, sevk ve idareci ve icracı durumunda bulunan memurlara bağhdır. Halbukj devlet iktisadî teşebbüsleri memnrları ile ilgili personel politikasını saptayacak kannn bazırhklarının zamanında ve gereken hızda ele almamak ve yapılması düşünülmüş ve karara bağlanmış olan mahzurlu zamdan devlet iktisadî teşebbüsleri meranrlarını dışarda bırakmakla, hükumet, özellikle ağır bir hata işlemiş, bu hatanm üretimi ve plân uygulamalarına yapması çok mümkün olumsuz etkileri gözönünde bulundnrmamıştır. Personel Kannnn ile hayat şartlarında ve seviyelerinde önemli ölçülerde bir iyilişme bekleyen ve buna hakkı da olan memurlar aldatılmış olmak ve oyalanmak psikolojisi içine girmişlerdir. Basbakan, fiyatların istikrara kavuşmnş ve binaenaleyh hayat pahalılıeının artmakta olduğnnn ispata çaba «östennesi, doğmuî olsn bn psikolojinin yatısroasını saglamakta etkili olması daha ynkarda orta a kovduğumuz sebeplerden ötürü mümkün dejildir. :::: I • ••• • ••• •••• • ••• •••• •••• MH Sonuç H Memurlar ve sosyal politika izahlar, meselenin bir yönüııe ilismektedir. Sayın Basbakan son basın top Y ukarıdakideğerlendirmesinin güçlüklerinden lantısında iş bahsetmistir. Vürürlükte bulunan fakat tcmel hükumleri askıda kalmıs olan Personel Kanununun akibetı hakkında herhanei bir acıklamada bulunmamıstır. Beyanlar, tutulmayan vaitlerin yaratmıs olduju tepkilerden biraz ders alınmış olduğu intibaım uvandırmakta ve te\ il yolları aranmaktadır. Hükumet. Personel Kanununun bir zara kanunu olınadığı anlayışı içindcdir. Şüphesiz Personel Kaııunu yalnız bir zam kanunu defildir. Fakat devlete yapılan hizmetin değerini ölçmpje imkân sağlayan ve bu yoldan memurlara daha iyi bir ha\at seviyesi vadeden ve birinci ve ikiııci Bes Yıllık Plânlann hedef ve stratejilerinde teypit edilmis bnlunan sosyal politika ve sos>a adalet ilkplerinin memurlar bakımın ükumet, karşılaştığı tepkiler karşısında hatayı anlamışa benıiyor. Anlamsız bir zam kararı ile yetinmenin mümkün olamayacagını geç de olsa, kısmen görmüstür. Bu sebepten ötürü şimdi Personel Kanununu değistirmek ivin hazırlıklar yapılmaktadır. öyle anlaşılıyor ki, bn degiştirme çalışmaları da raemurlann mutabakatları ve işbirlikleri dışında cereyan edecektir. Binaenaleyb memnr sendikalan güçlenmek ve seslerini duyurmak gerçeği ile karşı karsıya gelmis bnlnnnyorlar. Bunun için, takip edilmesî gereken politikanın bir stratejisini tespit eylemelidirler. Bu stratejinin ilk safhasında yapılması faydalı ilk hareket, Anayasa Mahkemesi yolu ile Devlet Personeli Sendikalan Kanununuu lıazı maddelerinin Anayasa ile çelişme halinde bulnnduğunu saptatmaktan ibarettir. Bu vol söz edilen kanunun degistirilmesi için açılması li'uumhı mücadelenin basiangıcı olmalıdır. Mevrut kannn değiştirilmeksizin memur sendikalarının güclenmesi ve hükumet tarafından eer(,ek anlamında bir muhatap olarak kabul rdilmeleri çok güç yollardan ve dar boğazlardan çeçmek suretiyle ve uzun bir süre içinde mümkün olabilir. Adalet Partisinin anlayışı ve Tİhniveti içinde Memur Sendikalan Kanununun mücadelesiz olarak olumlu bir istikamette değiştirilmesi herhalde beklenemes:. Binaenaleyh ilk hedef, mevcnt kanunn daha ^ apıcı bir nitelik vcnnek etrafmda cereyan etmelidir. Fakat bs yapılırken, sendikalar ve ö7ellikle federasyon ve konfederasyon seviyesinrieki kuruluslar, hükftmetle serbest ve endişelere kapılmaksızın esit sartlar içinde müzakereleri j ürütebilecek bir idareci kadrosu tesis edelıilmelidirler. Başka bir deyimle bn idareciler hiiknmetlerîn tasarruflarına karsı masun olmalıdırlar. Ilukuki statüleri bnnn kcndilerine «a£lamıs bulunmalıdır. Bunlar. iizerinde düşünülmesi gereken stratejinin fazla mukavemetle karsılaşmayacak ilk safha ve kademeleridir. Mücadele bir müddet bu >oldan yürütülürken amme efkân da devamlı olarak avdınlatılmalıdır. Halkın benimseyeceîi dâvaların ba^arıya ulasması daha kolay olmaktadır. • «•I >••' •••• Bundan dolayıdır ki bir Bakan kendi teşkılâtının ve daha doğrusu bu teşkilâtın kılıt noktalanndaki elemanların mutalâa, fıkır ve tavsıyelerini almak zorunlu.§unda olmadığı gıbı onların fikirleriyle de kendisini bağh telâkki etmez. Bütün bu tavsıye ve fikirlerden faydalanabılir ve fakat bunları hıç kâle almadan kendi takdirlerine göre karar vermek imk&nına maliktir (1). Bu serbesti onun siyasi sorumluluğunun bir icabıdır. Bu sorumluluk, bilindiği üzere, hem müşterek v» hem de münferit bir sorumluluktur. Binaenaleyh genel siyasetinın ve programının uygulanması bakımından hem Başbakanı, yani kendisini o Bakanlığın başına getirmış olan ve bu tayın sebebiyle şüphesiz Meclise karşj.]wnvnlu bu lunan kişiyi ve M9n%fe «... kendi yetkisi içındels^, , tylerden v» ' emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden...» (Anayasa Md. 105) dolayı kendisi haKkında güvensizlik oyu verme imkftnma sahip Meclisi meranun kılacak şekilde hareket etmek isteyebllir Bu hattı hareketi, sadece kendi şahsl davraıuş ve tutumlariyle değil ve fakat ayni zamanda başında bulunduğu idarî teşkilâtın başarılı faaliyetlerl ve çalışmalariyle değer ifade eder. Tanınmış tngiliz hukukçusu Keith'in dediği gibi bir Bakan kendi teşkilfttının ve memurlannın müdafaası mümkün olmayan işlemlermi veya tutumlannı mUdafaya çalışmakla belki emri altındakilere karşı mertçe davranıyor görflndüğü için teşkilâtımn sempatisini kazanabilir ve fakat mensup olduğu hükumetin noktai nazanna göre böyle bir davraıuş sakıncau olabılir (2) ve yalnız kendisini değil fakat Başbakanı da, Hükumetl de güç durumlara sürükleyebilir. Üstelik yetkili Mecllsin bir de soruşturma açmak ve Bakanı çeşitli yollardan hırpalamak imkânlan da vardır Bütün bu soyiedıklerimizden anlaşılmaktadır ki iş başında bulunan her Hükumet ve ona dahil her Bakan, kendi genel siyasetine ve programma uygun düşebileceK icraatı muvaffalriyete ulaştırmBk bakımından tdare mekanizmasına ve mekanizmanın çalışmalarına hâkim olmak zorunluğundadır. Bu nun için de kendi siyasetini, kanunlar çerçevesinde en muvafık sekilde yürütebilecegi elemanlarla çalışmak ihtiyacındadır. Binaenaleyh gerekli göreceği tayin ve nakilleri yapmak bakkı&a sahip tir ve olmalıdır (3). Söylemeğe ha cet yoktur ki bu vesile Ue girişilecek tayin ve nakillerde keyfilik ve partizanlık rol oynamamahdır öte yandan şunu da hatırdan çı karmamak doğru olacaktır ki her İdare adamı, ne kadar dürüst, ne kadar çalışkan, ne kadar yetenekli olursa olsun, kanunlar dairesinde uygulanmak istenilen her siyasetin mutlaka en iyi icraatçısı demek değildir. Bu saymış olduğumuz niteliklere malilt bir idare adamı, kendi şahsl ve samimi anlayışına göre memleket için ba yırh telfikki etmediği bir siyasetin, bir programın, istese de iyi bir icraatçısı olmayabilir. Fakat öte yandan ortada genel seçimler yolu ile benimsenmiş ve uygulan ması gereken bir siyaset vardır. Hükumetin veya emrinde çalıştığı Bakanın, kanunlar dairesinde kendisine tatbik ettirmek istedlgi bu siyaseti, kendi sahasmda, baltalar şekilde ifa yoluna gitmesi, bu siyasete karşı, lster zımnen, isterse açıkça cephe alması caiz görülmez. Zira böyle bir davraraç Meclise ve dolayısiyle seçmenlere karşı sorumlu durumda bulunan Hükumetin iş görememesi «onucunu doğurur ki böyle bir sonuç ne idare ve ne de hükumet 'r.efnumuyla bağdaştnılabilir Siyasi sorumluluk Yargı ve icra Bu durumda tâyın yetkısınm ashnda lcra'ya değil fakat Yargı'ya ait telâkki gerekir ki, böyle bir sistemin «sorumlu hükumet» mefhumuyla ve kuvvetler ayrılığı muvazenesi esasiy'.e bağdaşması düşünülemez. Yine tekrar edelım ki, hükumetin veya bir Bakanlığın sıyasetinin uygulayıcısı olan kumanda mevknndekı Idari elemanların sadece objektif niteliklere (çaML'HTEREM PERTEZ ıle Gazeteci BARBAROS GENÇAK Eıltndiler Ist. 14 Afrıstor İKS YEFAT D>ıl bayan Klerr.ans Saban Bay ve bayan Altredo Moise f Milanoj Bay ve bavftn A^'ukat Rıfat Saban S?vgili esi ve babaları, Bay vefat ettiğini derin teessürle bil airirler. Cenaze merasirai 15 Ağustos 19«6 fBugunku) Pazartes' grınü saat 12 3O'da Büyuk Hendek Neve Şalom Sinagogunda icra olunacağı ilân olunur. İlâncıhk: 521» 9485 • • ^••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••ır> <••• •Yeni çıktı ELEKTRIK MAKİNESİİLETRAŞ^ 31HAD*N ÛNCL KULLANINIZ" NİSİM SABAN'ın İlâncüık: 4888/9480 REKS DÜuUN SALONLARI vBiyalar TAKSİM SIRASELVÎLERDEKt REKS DÜĞÜN SALO NU. ÎÇ MİMAR DEKORA TÖR NEJAT OLGUNERİN YENİ BİR BSERÎDİR. REKS KADIKÖY VE REKS TAKSİMDE HİZMETİNtZDEDİR. Tel: 36 24 36 Tel: 49 97 76 Reklâmcılık S239/9478 BEKTAŞI VELİ i Yııan MURAT SERTOİIU NOT: Gazetemize gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Bütün kitapçılardan arayınız I Dağıtım ' Batej Bayılik Teşkılâti Caaatoolu • Istanbul İLK OKULU BİTİRENLERE ve BELGE ALANLARA BÜYÜK FIRSAT RAD\OCU. UZMAN RADVO TEKNKSJYEM. BEYNELM^EL TELSlZa ELEKTRİKÖ. DAKTİO SEKRETER yetıştrtir Az masrafla en kısa zamanda en İyi şekkde BEŞ MESLEK garanti ögrettr MAARtFCE 0(PLOMA veriir Dersler tatramen pratık ve nerkesm anlryatıieceğı tarıdadr »Her ögrencıye tnalremesi okutumuzdan alfnak şarfryle BEDAMA Tranststörlü ve B lâm, b^alı ıkl 3det RADYO yaptıfıtıt KursUrımız GECE ve GÜNDÜZ devamüdr KIZ ERKEK öğrenci alınr Tasradan getenlere >itacak yer mevcuttur « GECE GÜN0Ü7 ders tıedava malıeırıe vt 6 ayda birinci smıf RADVXX;LI olmak için sadece ayda 100 i r a vermekfcafK r OJnyanm en modern usuto'iyte hazrbnan ELEKTRONİK SİSTEM sayesmde ksa zamanda Ü OAKTH.0 SEKRETER yetiştirtir YÜKSEK H1Z TELSİZ OPERATÖRÜ ve UZMAN RADYO kurslarnda btfsârı gösteren ög' YAYA ME3.EK KURSLAR1 MUOÜRLÜĞÜ tarafından BEDEvA gönderKeceklerdir KayıtUr devam ftmektedır parasız BROSÜR isteyHz • Telefon 12 66 89 ADRES: ANKARA MESLEK KURSUARI MÜDÜRLÜĞÜ Po#a Kutusı* 2Ş1 ; Yenisehir/ANKARA Kızıtay ordu evi civan Küçüksu tokantası.uît katı %0,6/1 . . ' • '' 41150 KG.BOYA SATINALINACAKTIR 1 Şirketimiz ihtiyacı için muhtelif cinstc 41150 Kg. boya satın almacaktır. 2 Bu işe ait şartnameler Şirketimiz veznesinden 25. lira mukabilinde temin edilebilir. 3 İhaleye ait teklif mektuplarının 1881966 Perşembe günü saat 14.30 a kadar Hcmal Müdürlüğün» tevdü ilin olunur. Radar Keklâm: 782/9472 ÖZEL YÜKSELİŞ KOLEJI M. Silıh San ve Ali Demirel'ln kuruculuğu ve ortaklığı altında. aşağıda adlan yazılı eğitimcilerin direktıflerlyle 19661JS7 öğretim yılına gıriyor. Mudur Numıtı EKEN .(Eski llse müdürlerinden ve G. Eğitim Enıt. Biyoloji Sb. Şefi) Eâitim Müjaviri: 1 Mahmut Yılma* (M. Eğitim Baianlıjı Zat tsleri Genei Md.» 2 Burhan Göksel (Türk Eğitim Derneği Tesisleri Genel Md.) 3 Haseyın yıldırıra (Talim ve Terbiye Kurulu Tercüm* Dalred Md.) îfOT: Demirtepe Necatibe; Cad. Telf. 127J2» 129234 12MJ» Tayinler ve partizanlık Emıindeld hükumetin 7t B», kaıUığıa siyasetini T« lunualu kendlıin* D.B. DENİZ NAKLİYATI T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Buın 1M76/94M) HAS; 1975/9504
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle