Katalog

CUMHURİYET 3 Temmuz 1966 SAHtFE BEŞ /nefc,, sözü yüzünden cinayet ATİNA'YA GÖNDERİLEN RUMLAR ANLATIYOR Bir garson arkadaşını bıçaklıyarak öldürdü FOTOGRAFLA SANAYt SERGİSİ Istanbul'daki önemli smaî tesislere ait 220 adet pano fotoğraf Fransız Konsolosluğu salonlarında sergilenmiştir. On gün açık kalacak sergi, Türkiye'deki smaî gelişrneyi tespit etmektedir. Resimde, sergi den bir köşe görülüyor. BSTANBULU ARIYORU 650.000 desi ceketlik ve yeleklik deri satmalınacaktır POLiSTEN AFYON iSTEDi ii.TJ. işletmelerinden 1 Yukarıda yazıh ceketlik ve yeleklik deri mektupla fiat ve teklif isteme usulü ile mübayaa edilecektir. 2 İşiıı muhammen bedeli 211.250. TL. olup, geçici teminatl 11.900. TL. dır. 3 Teklifler en geç 11/7/1966 pazartesi günü saat 16 ya kadar Metrohan 4 üncü katta Levazım Müdürlüğüne tevdiı edilecektir. 4 Şartnameler 10. TL. bedel mukabilinde Metrohan Merkez veznesinden temin edilebilir. 5 İdare ihaleyi yapıp yapmamakta veya kısmen yapmakta veyahut dilediğine yapmakta serbesttir. (Bartn 15893/7670) edikpaşada önceki gece «İnek» sözü yüzünden sarhoşlar arasmda kanlı bir kavga patlak vermiş ve bir garson, diğer garson arkadaşı tarafından bıçakla öldürülmüştür. Pertevpaşa sokak 22 sayılı Site lokantasında garson Ziya Köse, M u zaffer ve Hilmi Türk, içki içmeğe başlamışlardır. Bu sırada lokanta sahibinin oğlu Erol Günyüzü, Muzaffer ile münakaşaya başlamış ve fazla içki içmemesini ihtar etmiştir. Bunun üzerine Muzaffer, Erol'a bir yumruk atmıştır. Araya Hilmi ile Ziya Köse girmiş, kavgayı bastırmak istemişlerdir. Karşılıklı jboğuşma sırasında Muzafferin «inek» diye hitap edip küfr°t • mesi, Ziya Kösenin bıçağını çekip vurmasına yetmiştir. Göğden ve sırtından ağır yaralanan garson, koma halinde Haseki Hastanesine götürülmüşse de ifade veremeden ölmüştür. KAATİL, DÜN AKŞAM tSTÜ DAYISINA GtDERKEN YAKALANDI Kaatil garson Ziya, dün akşam üstü Levenfteki dayısına giderken, yolda yakalanmıştır. Sanık, Emniyet'teki ifadesinde. »Muzaffer, bana küffir etti. Ben de tahammül edemedim. bıçağımı çek tim ve sapladım» demiştir. Kaatil Ziya Kese. olay sırasında maktulü tuttukları iddia olunan Erol. Hilmi ile beraber, nezaret altına alınmıstır. G Islonbul'un denizi lerlemizdi. Burada ise pislikle yüzüyoruı risto usta iskemlesine şöyle bir yerleştikten sonra: AtinaJı Yunanlılar dedi, agızlannın tadını bilmiyorlar. O canım zeytinya|lı çalı fasulyasını, imam bayıldıyı, plâkiyi sıcak yiyorlar. Fakat ben yavaş yavaş onlara damak zevkini öğreteceğim. İstanbuldaki meşhur Pandeli'nin damadı olan Hristo usta, Attoaya geldikten sonra bu küçük lokantayı açmış, oğlu PandeU ile beraber bizzat ocağa çalışmaya girmişti. O ufacık yerde iskemle bulmak mümkün değüdi. Bilhassa îstanbullu Rumlar öğle ve akşam yemeklerini orada yiyorlar. Böylece de birbirlerini görüyorlardı. H Pasalara hizmet etmekle iftihar ediyor 300 TON X' vıilık sabıkaü yankesici Kafet Çokkoşar, bir vatandaşın 600 lirasını çarptığı iddiası ile yakalanıp nezaret altına alınmıştır. Afyon ve esrar içicisî olan sabıkalı, Emniyet Müdürlüfcünde kriz geçirmiş, memurlara: «Eğer afyon içmezsem, burada öleceğim. Biraz afyon verin de yutayım» demiştir. Resimde, sabıkalı, krizden sonra görül mektedir. Demir Talaşı Salın Alınacaklır. Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Gene! Müdürlüğünden KARABÜK İşletmelerimizce kapalı teklif alınmak suretiyle 300 tou demir talasl satın alınacaktır. İstekliler bir »yda 50 ton teslim edilmek şartiyle asgarî 100 er ton üzerinden ayrı teklifte bulvmabilecekleri gibi 300 tonluk ihtiyacın tamamı için de teklif verebilirler. Demir talaşı mübayaasma ait tnukavele projemiz. a) Karabük'te Malzeme İkmâl Müdürlüğiimüzden, b) İstanbulda Karaköy Okçumusa caddesi Şair Eşref sokak Beyaz Handaki ve Ankarada Ziya Gökalp caddesi Yıldız Handaki Mümessilliklerimizden bedelsîz olarak almabilir. İsteklilerin şartname ve mukavele projesine uygun olarak haarlayacaklan kapalı teklif mektuplannı muvakkat teminatlariyle birlikto en geç 14 temmuz 1966 per?embe günü mesal saati sonuna kadar Karabük'te İşletmelerimiz Muhaberat Müdürlüğüne tevdi etmeleri şarttır. Gene] Müdürlüğümüz 2490 sayılı kanuna tâbi olmayıp malı ahp almamakta veya dileğinden istediği miktarda satın almakta serbesttir. CBasın 16354/7669) {(Taksim Oteli» için 130 nıilyon lira harcanacak ANKARA Devlet Bakanı Sezgin, «Taksim Oteli gerçekleşecektir» demiştir. Kesin hesaplara göre «Taksim Oteli», birinci sınıf inşa edildiği takdirde 95 mil yon, lüks olarak inşa edildiği takdirde 130 milyon liraya çıkacaktır. Bakan. bu konuda ayrıca «Beş yılhk plânda önçörülen Taksim Oteli insaatının realizesi için anonim şirket statüsii hazırlanmış ve bn şirkete iştirak edecek hissedarlardan Emekli Sandıfı ve Türk Hava Yolları bariç, diğer hissedarlar tarafından şirket statüsii inualanmıstır» demiştir. 1966 TÜRKİYE SEMİNERİ ^IIIIIMIIItllllllllllllMIIIIIIIHIIIIIIIIIIM İ ümrümüz su | beklemekie geçiyor E 2 = = E E E ZZ Ş Z: E E «5 ~ E E ^ = E E E E E =j = E E E E = E E E E = = Fatih Karadeniz Caddesi 30 nolu apartımanın 5 inci kat 10 numaralı dairesi sahibiyim. Şim diye kadar gerek kış ayları ve gerekse yaz mevsiminde mezkür daireye gündüzleri su çıkrnış değildir, ihtiyacımızı akşam ları saat 1718 arası 1 saat içia verilen su ile karşılamakta idik, Haziran ayının girmesi ile bundan da mahrum bırakıldık. Edirnekapı Sular Idaresine de vamh müracaatlanmız. Su sarfiyatı v e Abone kaydınm artısı gibi sebepler ileri sürülerek ye 30/5/1966 tarihli gazetenizde, sarine getırilemedi. yın Vali, yıllık vergi beyannameBinanın bulundugu mahal Şeh rin yüksek bir yerinde olmadı lertnde «yok» yazılmamış baslıkğı halde 15 metrelik bir yüklı bir yazıya cevap veriyor Birtnci yazıyı okumadım. Lftkln sekliğe suyun çıkmaması acaba tesislerdeki bozukluktan mı ileri «Yok» hakkmda bir Devlet Şugeliyor, geçen sene dairelerin rası karan varsa, o işte bir adasu saatlannı ayırt ederken mu» letsizlik var demektir kavele ile Sular îdaresi her daVergi Dairesi böyle bir adalet ireye su teminini taahhüt etmiş dışı konuyla oyanacağı yerde, bulunuyordu, bir hayâl olan memleketlmizin kanını emen, yudevaralı su almak peşinde deği vaları yıkan, en azdan yüzde yüz üz su şebekesinin durumu ma yirrni faiz alan, perde arkasında lum hiç olmazsa eskiden olduğu çahşan faizcilerle uğraşsa daha gibi akşamlan 1 saat olsun taz iyi eder kanısındayım. Hiç olyikli artınlarak dairemize su mazsa 50/100 lira gibi küçük mat yiki artınlması veya münavebe rahlar verine 50/100.000 lirahK usuliyle bizimde hakkımızın ko matrahlarla uğraşmış olurlar. runması cibetine gidilmesini di Sayın Valimiz, bu drarru binalerim. sında bulunan Tapu eiresmin kaCevdet SERTDEMİR yıtlannı incelemekle seyredebilip = ler. Karadeniz Caddesi N o : 30 Daire 10 FATİH Ahmet Karanis Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doktora Salonunda başlıyan 1966 Türkiye Semineri çalışmaları s na dün de devam edilmistir. Çahş Bağlarbaşındaki Temizlik lşmalara Prof. T. H. Mac Leod çileri koğuşunda komünizm probaşkanlık etmiş ve Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal Mustafa Ke pagandası yaptığı iddiası ile mal'in hayatı ve çahsmaları» kohakkmda ko*uşturma açılan Fanulu bir konuşma yapmıştır. ruk Şensoy, dün 3. Ağırceza Seminer çalışmalarına yarın saMabkemesinds yapılan duruş» at 9.30'dan itibaren devam edileması sonunda beraet etmiştir. cekür. ^ Faruk Şensoy dün beraet etti Nikâhsız yaşadığı adamı bıçakladı i Beyoğlu Demirbaş sokak 9/4 sayıda oturan Zehra Gungor, nikâhsız yaşadığı Yaşar Sazlıyı bıçakla yaralamıştır. Olay. gçce saat 00,2 de Yaşarın eve gelmesi il patlak vermiştir. tkinci adı Aysel olan Zehra, Yasann ıçeri girme.<=ini önlemek istemiştir. Çıkan kavga sırasında Zehra, bıçakla Yasar'a saldırmış ve yaraladıktan sonra da kaçmıştır. Polis, dostunu vuran Zehra'yı aramağa başlamıştır. «Yo/e» olmaz | Amerikalı öğrenciler «Doktor Civanım» ı pek sevdiler Türk Amerikan Field Servis Derneğinin dâvetlisi olarak yurdumuza gelen 56 Amerikalı öğrenci, uçaktan iner inmez İstiklâl Marşımızı söylemişlerdir. Field Servis Derneğince her yıl düzenlenen Türk ve Amerikah öğrenci mübadelesinin ilk kafilesini teşkil eden 16 18 yasMarındaki öğrenciler, 7 hafta yurdumuzda kalacaklardır. Amerikah öğrenciler, şehre gelmek üzere bindikleri otobüste. bo! bol «Doktor Civanım» türküsünii söylemişlerdir. Temmuz 3 Rebiülevvel 14 1r Diyanet îsleri Baskanı sayın tbrahim Elmali ya Çok partili rejime girdiğimiz giinden bu yana, millî imaıı yönümüzde, yâni DİN" konusunda, bazı kıpırdanışlar, leh ve aleyhte olmak üzere, bir takım maceralı davranışlar görüyoruz. Bu kadar önemli ve çok hassas bir konuda, herkesin, gelişi güzel beyan ve tavsiyede bulunmasının ilk mes'ulü olarak kabul etmeğe mecbur olduğumuz Diyanet Işleri Başkanlığı makamma geldiğiniz giinden beri, sizden de, yapıa ve enerjik hamleler sadir olmadığını belirttiğimiz için bizi mazur görünüz. Dini mes'elelerde müracaat edilecek yegâne ölçü olan KURÂNI KERÎM'e göre: 1 Bugün yeryüzünde (TAM) bir İslim devleti var mıdır? 2 Lslâmın târif ettiği hürriyet nedir? Bn mevcut olmadığına göre, hâlen kılman cuma namazları makbul ve sıhhatli midir? 3 İmamet vazifesi bir nev'i meslek ve memuriyet midir? Bu işi görenlere (ücret verilmesi) İslâm hukukuna uygun mudur? 4 Mezbep ve tarikat neye derler? Bunlar birden fazla olursa, mensupları arasındaki, anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için hangi yota ve ne gibi ölçülere başvurmak gerekir? 5 Din ile dünya işlerinin birbirinden ayrüması mümkun müdür? Yukarıdaki soruların ilmî ve kesin cevaplan bütün vatandaşları ilgilendirmektedir. Bu önemli hususlann, Başkanlığımz tarafından (âcilen) vuzuha kavuşturulması ', gerekiyor. Bu çok önemli ve şiddetle ihtiyaç duyulan açıklamayı yapmadığıniz takdirde sizi (alenen) istifaya dâvet edeceğimizi ilgililere ve kamu oytma duyururuz. M. Bahaeddin ONURSAL J16.18;19.44!21.46| 2.15 Boyülkem Ailesinin Teşekkurü Bakırköy Akllye ve Asablyc Hastanesi Başhekimi Dr. Faruk BayülkemHe Emekli Yarbay BahaddİD Bayülkem'in Kardeşleri A. A. eski mensuplarından gazeteci ve yazar ŞAHABEDDİN BAYÜLKEM'in acı kayıDı dolayısiyle cenazesine lştirak eden büyüklerimiza ve basın mensuplarına, kederimizl paylaçan e$, dost ve meslekdaşîarım ıza, teleîonla. telgrafla. mekrupla taziyette bulunan. iîgi gösteren bütün zevata en derin sükran duygularimızın arzına gazetenizin tavaslutunu rica ederiz. Cumhuriyet 7584 v^r'K P E • R E •J A yalnız Türkiye'de değil Amerikada da rağbet görmektedir, Bakın Amerikadaki yıldızımız Özel Tiirkbaş ne diyor: Koionyası getiriniz" VEDA Yeni görevime giderken bir çok dost ve yakınlartma veda etmek (ırsatını bulamadım. Acele gldijim dolayısiyle kendilerine burada özür dileycrek veda ederim. Kux. Alb. İ. Hakkı BAVIN31K Cumhuriyet 7683 "Amerika'ya seyahat ediyorsanız lütfen bana bir ürk vatandaşı olan ve askerliğini 1957 senesinde İstanbul 66. Tümende yapan küçük Pandeli, iki yıl önce karısı ve çocuğuyla birlikte babasına >ardım etmek için Atinaya geldiğini söylüyordu. Daima iftiharla bahsettiği bir etmiyorlardı. tyi para kazamyorhusus da, Tümen üstlerine yeduk. Başımıza bn iş geldi. Ama mek pişirmesiydi. O zaman, Tüinanıyoruz ki ileride her şey dümen Kumandan Muavini olan zelecek. Hia olmazsa. tstanbulda «Mehmet Ali Aytaç Paşanın ahçıyakmlanmızı dyarete müsaade sıydım» derken, «Bir Türk kuedüecektir. mandanına hizmet etmiş olmanın sevincini, iftihannı» açıkça orta Büyükadalı ya koyuyordu. Giovanni'nin Pandeli, benimle konuşması sırasmda Orgeneral Sayın Cemal anlattıkları Tural'a da askerliği sırasında ye HBİSTO TSTA VE OĞLU KÜÇÜK PANDELİ LOKANTAN1N mek pisirdiğini söyledi ama; Saırk, kırk beş yaşlannda görüİSTANBULLU PEBSONELİ İLE... >in Orgeneralin bir gazeteye bilnen esmer, şık giylmll, neseli dirdiklerine göre, Pandelinin böy adam kucağında taşıdığı çale bir vazifesi olmamıştı... maşırlan tezgâhm üzerine atarak neseli bir tavırla: Babaoğul; şimdl 8384 ya Haydl lozlar. Haydi yavrnşında ve hasta olan Pandelinin ya lar. diye baÇırdı. «Ahn şunlan te nında bu sanatı öğrendiklertai söylüyorlardı. Hristo usta bir a mizleyin bakayım.» Sonra devam ettl: ra şurüan ilâve etti: Bu ne sicaktır be yabu.. Ah, 33 sene onun yanında çalışGiovanni senin ne işin var bnratım. Ahçüığı ondan öğrendim. larda?... Sonra da PandeU ustanın kizıyla evlendim. Bizim eski dükkâna zaVe cebinden çıkardığı «Klüp» manın meşhur politikacüan, is sigarasını çakmagıyla yaktı. Bu adamlan, sanatkârlar gelirlerdi sırada benl gördü hep Biçimsiz, harap bir dfikAralarında Türkçe konuşan Iskândı ama, yemekleri nefisti. Hat tanbullu Işçl kızlar da onun bu tâ, Dolmabahçeye Büvük Atatürhalini gülerek seyrediyorlardı. ke bile yemek götürmüstük. Neşell adam benlm Türk olduğurmı anlayınca hemen yanıma gelEn fazla öz'edikieri di ve: risto'nun kızı ve çocuklan Bendeniz dedi. BüyukadaU hep Türk vatandaşıydı. «Ne Giovanni... Giovanni Razis... Ahflirdim böyle olacağım, yok dada kime sorsan tanır... sa ihmal etmez, ben de vaktiyle Ne iş yapardın Türkiyede? bu meseleyi hallederdim» diyor Türkiyede iş çok... Par» du... çok Bir defa tel fabrikam varİstanbulda en fazla Bzledlği dı. Sonra. Anadoludan bağırsak Boyacıköydü Hristo'nun. Daima toplar, dışanya ihraç ederdim. orada oturmuştu. Akşamlan baAyrıca portakal da satardım dılığa çıkmak, sonra bir iki tek atsanya.. Geçen sene 300 bin domak büyük zevkiydi. larlık döviı Retinnistim TürkiyeBir de torunlannı görmek istlye... Bu iş başıma 8 ay önce gelyordu. Ve bütün bunlann sonundi. Ve burada hâlâ bir iş tutada Hristo Ustanın da, küçük Pan madını. delinin de konuşmalarııu şöyieca Bunları aöylerken Giovanni özetîcmeiç murnlstmdii: ." ~ ~ . mendiliyle bir yandan terini kw= Türkiyede çok mesuttuk. ruluyor, bir yandan da: GIOVANM RAZİS ARKADAŞIMIZLA BERABER... Türkler bizi kendilerinden ayırt Yandım Allah, dlyordu. Şn saatte ne püzel Büyükadada denbl deydim. Az sonra yemeğe gidip, buz sftri biranu Içip yatacaktım. Tertemu deniz, tertemiz su... Dün şurada denize gireyim dedim. Pisliğe bulaştım. Biz buralarda yaşıyamayız. Abşmışız lstanbula... Giovanni'ye sordum: Annen. baban da tstanbuUu muydu? Tabii ya... Tabiî... Annem şimdi 85 yaşında, o da buraya. geldi. Ama Atinanın sıcağına dayanamıyor... Peki niçin vaktiyle Türk vatandaslıjına şirmedin0 Bizim ehlikeyif Giovanni bir an durdu. Askerlik meselesini hafifçe imâ ettikten sonra dedi ki: « Ne bilirdim kazığın bn kadar büvük olacağım. Yoksa 10 sene bilem askerlik yapardım!.. Giovanni bu arada; Anadolu kulübünde nasıl çiftetelli oynadığını, güzel hanım ahbaplan nı, alaturkayı, raksı hatırlıyor, hâtıralarmı anlatıyordu. Başından bir kaç gün önce geçen olayı da bana şöyle anlattı: « Atinaya köylüler doltnuş. Insana kazık atmaya çahşıynr lar akıllarınca. Sokaktan balık alıvordum. Herif guya tarttı. 1 kilo dedi. 90 drahmi istedi. Aslınds ancak yarun kilo ya var, ya yoktn. Şöyle bir yfizüne baktım. Bana baksana sen dedim. Ben tstanbullnynm. O halığın ne kadar olduğunu beıı tanesinden anlarım. Sen, git babana yuttur... *** * stanbuldan Atinaya gönderilen Yunan vatandaşı Rumların oradaki hayatlannı, özlemlerini, düşüncelerini beş gündür anlatmaya çalışıyorum. Ve beraberce görüyoruz ki; değil İstanbuldaki Türk vatanda» şı Rumlar, Yunan uynığunda olanlar bile, yıllardır aramızda en iyi ve hattâ en imtiyazlı şartlar altmda yaşamışlardır. Kendileri anlatıyor; en yakın aile dostlarımız Türklerdi. Başımıza bir felâket gelse yardıma koşan Türklsrdi. Türkiyede adam ol • duk.. Türkiyede para kazandık. Bankaları bize kredi verirdi. Ve biz Türkiyede istediğimizi alır, istediğimizi satardık, diyorlar. İstanbulda Yunan pasaportu ile oturan, para kazanan, mesut olan şu Rum azınhğının karşısmda; Batı Trakyada âdeta esir muamelesi gören, zulüm yapı lan ve Türk olmadıklarını söylemeleri için binbir çeşit baskı altında inletilen, her türlü ıktisadî inkişaftan mahrum 100 bin Türk... Yunan vatandaşı Türk, acaba bugün ne durumda? Bir de onların havatlannı sörmek. ıstıraplannı duymak, herhalde pek yerinde olacaktır. PEREJA tkili görüşmelenn başlıyacagı şu günlerde; Türk diplomatları, temenni ederiz ki, gerek Yunan hükumetinin, gerekse Birleşmış Milletlerin gözleri önüne Batı ÖZEL TÜRKBAŞ Trakyadaki çok acı tabloyu serecek. 100 bin Türfoe yapılan zu3256, 69 th. Street VVoodside, New York 11377 lüm ; onları da acı acı düşündürecektir. T K I H! I K O L O N Y A L A R I İlâncıiık: 4030/7667 S ON