Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE tKİ 10 Temmuz 1966 CUMHURÎYET ÖGRETMEN ÜZEYİR Fakir BAYKURT en Üıeyirl tanıdım Ankara'nın kır köylerinden birinde. Daha otnznnn bulmamış bir •damdı. Taşı ukıp suyunu çıkanrdı. Karısı, dört «oeugu vardı. Topraklannın bir karış altı taş •Ian Tösenll köyünün bebelerinl okutuyordu. Tö«enli'nin Steki köylerden big farkı yoktu. Belki daha beterdi ahnyansı. Insanlar ot ekmek yiyorlardı. Inekler, eşekler kemik hallnde dolaşıyorlardı. Erkekler kör gibi, kadınlar inanılmaz kmranlıklann içindeydi. Üzeyir yerleşik bir komşu olacaktı o köyde. Oknlan yamndaki toprağa soğan, sarırasak ekiyor, kayudan ra çckiyor, yaz tatilini köyde geçiriyordu. Kitaplar bnlnp oknyordn. Dergilere yazılar, hikâyeler veriyordu. tmcce'de çıkan «Zakey» hâlâ aklımdadır, unntamam. cöğretmenlerin çok içi var köylerde, merarlanmız buralara kazılmalı ki içler bitsin!> diyordn. lğne yapmayı beUemişti. Sade erkeklerl değil, kadınları bile igneliyordu. Müthls güveniyorlardı ona. Herke•in hikfiyeslnl biliyordn. Tarlalarda, agıllarda onlarla ekmek yiyor, gülüyor, üıülüyordn. ••••••••••••a YENiLMEZ BiR GÜÇ alem, kılıçtan keskin, derler Bir ulusu yükseltecek olan unsur, saygı duyulacak kalemler dir. Her yıkık döküklüge karşuı ulusumun geleceğinden emiaim. Muüu olmasuu beklediğlmiz Tiirkiyeyi yönetecek olan sağlam kuşaklar, usta kalemlerin öncülüğünde yetişmektedir. Bu kalemler den biri her zaman fikrine hürmet ettlğımia sayın Nadir Nadi'dir. Bu türlü kalemlere sahip olan uluslar geleceğine güven duymada haklıdır. ğretmenlik, önemaenmez bir iş oldu. Okumaya, okutmaya boşverildi. Üzeyir*e verdirdigimiz din dersi yetmedi. ögretmenleri alıp köylere imam verme hevesi dümencilerin alt bilincinden bilineine çıktı. ögretmen mi? Bir okulda yetişmesi gerekmez, nerede, kimi bulursan tnt getir nnıfa, ekutabilir, dendi. Vura savara ortabgı yaralı Bgretmenlerle doldurdular, ilgililerin ağzından bir çift söz çıkmadı. Gözden gönülden düşürüldü ögretmenlik. tşler maaşa, saate, üorete, personel tüzüklerine, tavan taban göstergelerine vunüdn. Şimdi Bakanlıkta pek bol olan yabancı uzmanlar bir araştırma yaparlarsa belki bin sebep bulurlar, Üzeyir tipi tedirgin edildi, geri çekildi. Türk Eğitbiliminin 100 yıllık tecrübeyle Atatürk'ün ısığında buldugu çare söndürüldft, ya da hemen yemen söndürflhnek ttzere... üzeyiri Ankara'da gördüm dört ay önce. Gözflne bakar bakmaz, Tösenli'yi sordugumn anladı: «Bırakıp geldim hocam.» dedi. Uzun özür sözleri nralamaktan bıkmış gibi elini sallayıp, «Boşver!» dedi. Çocuklar, Emine... bep Ankara'daymıs. Ama müthiş sıkılıyorlarmış. Basına ağrılar geliyonnus kadının. O gülmeieri unuttugu gibi, dırdır edip günleri de acılastırmaya başlamış. Çoouklar habire benizden düşüyorlannış... Oturop bir yerde kahve içtik. Havadan sudan iki konusap sustvk. El sıkışıp aynlırken dikkat ettim, ell yine o eski güzel eldi. Yan yazan parmaklan durayordn. Ama gövdesi bırakmıştı parmaklarını. Besini birden havaya kaldınp, «Ankara'ya da boşver hocam !> dedi. Geçenlerde bir daha rastlastık. «Sıramız çıktı. Almanya'ya gidiyoruz.» dedi. «Kiminle gidiyorsunuz Üzeyir?» dedim, «Emineyle,» dedi. «Toto mu oynadın, ne oldu?» dedim, «îşçi olarak gidiyoruz, çahşacağız.» dedi. Çocuklan bir yere bırakıyorlarmıs, altı ay sonra götürüp orada oturacaklarmıs. Pasaport filân tamammış. Çok para gitmiş ama satıp savmışlar. Kan koea gitmek istiyenlerin sırası erken geliyormus. Orada bir meyra suyn fabrikasında çalışacaklarmış. tki üç gün sonra yola çıkıyorlarmış. Aynlırken, csize adres bildireceSim. ara sıra dergi mergi yollayın,» dedi. Elimi sallayıp, «Boşver Üzeyir, dergiye mergiye!» demek çeldi içimden, kendimi haklı görmedim, vazgeçtim. Nice sevgili arkadaşıma, dostuma dedijira son sözleri söyledim: «Sağlık olsun! Güle gule » Gözümün önüne bir karanlık cöktü. Tösenli'deki ısık silinip Eİtti. Türk köylerinin eğitim sorunu hâlâ çözülme«niş bekliyor. tpin ucu bugün de, yerleşik öğretmen] hazırlayan kaynaklan kurutup «essah öğretmen» getireceklerini söyleyenlerin elindedir. Getirenler, Istemeyenin gözfl çıksın. Ama uyarmanın en nygun lamanında onlara bir çift sözümüz var. Göreceğiz! Istanbnlnn yeni telefon rehberi çıktı. Dün elime alıp şöyle bir kanştırdım. Güneşsiz ama sıcak bir yaı gününde telefon rehberi oknmak insanın içini ferahlatır diye... Resmî Daireler bölümünün san yapraklannı kanştınrken bir de ne göreyim! TUSLOG, gelmis, binm resmî devlet dairelerinin arasına oturmuş. Memleketimizdeki Amerikan Kumandanlıgını ki Washington*da Pentagon'a bağlıdır kendi devletimizin resmî dairesi sanacak kadar körkütük olduk demek. E|er su küçük gözlem tek basına kalsaydı, tabiî bir önemi yoktn; ama memleketin her yanında görülen çözülüsten bir ilmiktir bu .. Dışarda pis bir rüzgâr Temmuzun sıcağına toz savururken rehberin san sayfalannda millî suura yapısmıs hastalığın rengini görüyorum. Okuyalım bakalım şu Tl'SLOG'un numaralarım: Commander'ın numarası 475570 imiş, Liaison Office 738584 imiş, Karargâh Çakmaklı 277008 imiş. Ve TUSLOG'un tam altma düşen resmî daire hangisi biliyor musunm : Türkive Cumhuriyeti Emekli Sandıgı! Tesadüfler bazan en büyük mizahı yaratır, ve en canahcı nükteyi otnrtur insanın gözlerine... Atatürk'ün Cumhuriyetini Emekli Sandıgına çeviren bizleriı. O, böyle bir Cumhuriyet emanet etmemişti bizlere... Birtakım beynelmilel kurumlan, birtakım ecnebî kurnmlan, C»mhuriyetin, devletin, vatamn, memleketin üstüne bix çıkardık. Byin yıkama ameliyesi propacrandanın son roodel çamaşır makinelerinde öylesine yfirütülmüş kl, vatanımı» NATO, memleketimiri CENTO, devletimizi TTJSLOG İle birbirine kanstırmaya başlamısıı. Şn CENTO nedir ki? Birtakım idraksiz kisilerin üstüne her fırsatta nutuk ve övgü düzdükleri CENTO ne ise yarar? Bu kurum hakkında sötnn sütun makaleler yazılır, broşürler cıkanlır. Oysa ne ise yaradıgı hele Tunçkanat'ın açıklamasıyla büsbütün ortaya çılunıstır. CENTO'nun memum Amerikalı Albay E. Morgan CENTO'da çalısır görünüp Amerika hesabına easusluk yapar, düzenledi^i raporlan Amerikaya yollayıp: Tfirkiyede muhalefeti parcalayalım, memurlan satın alalım. satın alamadıklanmızı tasfiye edelim, silâhlı kuvvetleri ele geçirmek üzereyiz .. gibisinden plânlama islerini «tedvir» eder. Hem de bu işleri nereden «tedvir» eder bilir misiniz? Türkiye Büyük Miltet Meclisi eski binasından .. Evet, o cânım tarihi binayt CENTO'ya vennişiz biz. Amerikalı, tngiliz subaylan gelip icine kurulsnnlar da Tfirkiyeyi nasıl knmpasa g«tireeeklerint plânlasınlar diye... O Meclis binası ki Milli Kurtuluş Savaşımızın Büyük MiIIet Meclisini banndırmıştır; bağımsızlık savaşımızın heyeeanları daha duvarlannda yansımaktadır. Yeryüzündeki Sncü kurtnlus mücadelesinin bannagını kurtuluş savaslannın diisraanı bir örgüte kiralamısız. Telefon rehberinden eski Meclis binasına ve TtTSLOG'tan CENTO'ya uzanan körkütük bir suursuzluk sarmıs her yanımızı.. Birkaç gün önce bu kösede tnçiliı Dısisleri dokümanlanndan derlenen beleelrrl yayınladık. Neler yaııyor orada? AngloSakson emperyalizmlnin roeshnrn Lord Curzon ile arkadaşlan neler kararlaştırıyorlar? Adamlar diyorlar ki : Tıirkleri mall idarî kontrol altına alırsak her bakımdan iyi olur. Almışlar kontrol altına... Biz kendimizi bolşevizme karşı islâmın koruyucusu olarak göstermeliyiz. Göstermişler ve yutturmuşlar. Türklerin kafası az işler. dolayısiyle kapitülâsyonlar adli ışlere de uzatılabılir. L'zatılmıs; memleketteki yabancıların imtiyazlan var. Sünniler ile Şiiler arasındakı ayrılık büyüktür. Biz bunu daha da gelıştiririz. Geliştirmişler... Olaylar ortada. Yeni yetişen prens Ingıliz dostu olarak yetişmeli. Prens değil, politikacılar Amerikan dostu olarak yetiştirilmişler.. Türkler ecnebi kontrolünü kabul ederler. Ne acıdır ki etmisiz. Müttefiklerin Türkiyede çok önejnli ticari ve politik menfaatleri vardır. Hepsini elde etmişler. Amma . Atatürk, cânım Atatürk bugünleri sanki görmüs gibi söylemiş Türk gençligine ve milletine: « Istıkbalde dahı«enı bu hazıneden fbağımsızlıktan) mahrum etmek ıstıyecek dahilı ve harıcı bedhahlann olacaktır.» Evet, Atatürk'ün sezdikleri gerçekleşmiş, «dahilî ve harici bedhahlar birleşmişler, siyasî emelleri ile şahsî menfaatlerinl birbirine bağlamışlardır. Hepsine Anadolu toprafında lâyık olduklan ders verilmelidir. B K • ••• • ••• Bir ülkü uğruna gârfiştüğü arkadasa kadar karışılmıs, arkadaşlan kitle halinde «en tehlikeli biçimde» suçlanmış, nice beyler, efendiler o döneme dayanamayıp •oyadlannı değiştirirken Üzeyir yıkıldığı yerde dogrulup kalmıs, direnmişti. Ahım sahım bir aylık mı alıyordn? Ona getirip nişan mı veriyorlardı? Ankara'dan biri varıp, «Yaşşa be Üzeyir, biz düşünmüyoruz ama, sen bâri düşünüyorsun şu kavruk köyü!» mü diyordn? Hayır. tçinde knt•allaştırdıği bir iilkü nğruna orayı, o kır köyünü bekliyorda. Karısı da bir uygundn ki kendisine! O taşların içinde, her gününe bir aylık verseler sen dnramazsın, Emine dnruyor, doğnrnyor, gürül fürul de kahkahalar atıyorda. Tasayı getirip götüren duygulan körleşmişti sanki! tkindi vaktl çıkıp var evine, yoktan yonga yaratsın, kır çiçeği bir sofra donatsın sana. Hem yedirsin, hera güldürsün. Sabah olunca da dikilsin kocasının yanına, yeni doğan güne karsı koca cihana nmut versin... Üzeyir'in Tösenli'deki işine, eşine, oradaki günlerine kitaplar yazılır. Bugün bile gidin, söylesin köylülcr: «O hep ders verirdi bebelere. Bıle birinci akıllar gösterirdi. Sorabılirsin bu köyden, kasabadan, Halim Beyden, bir gün bile bırakıp gitmemiştir.» Köylüler anlatsınlar, üzeyir'in gözüyle Demirdağım delen Ferhadmkine benıer hikâyesini... ok şimdi bnnlann hiç birisi! Tösenli'de Üzeylr yok, Emine yok! Tazın değil, güzün ders zatnanı gidin, bahann gidin, zor bnlursunuı Irfan Beyl köy içinde, okulda. Beyimiz tıraş olaeaktır. Beyimiz hamam yapacaktır. Beyimiz maaş alacaktır. Beyimiz rabatsızdu, doktora gidecektir. Beyimiz cmedenî ihtiyaçları» nı görecejttir. Bejimiz fakülteye kayıtlıdır, sınavlara girecektir. Beyimizin canı nkılır. Beyimiz bulmuştur bir dayı, haklı haksıı kaytanr. O fidanlar... knnnnnştur! O hastalar. kimse ignelemez simdi onlan! O »sul usul ışıyan bebeler, yeniden kararmaya dönmflşlerdir. Emine'nin kabkahatarını aramayın. trfanı Svecek, sevecek bir tek komsn aramayın, yoktur. Diyecekler kl bize, «Üzeyir biridi! Bu kfiyden çıkıp gitti. öğretmenliği de beraber gotürdfl...» Ben insanı hâlâ her koşulun, her zorluğun tistünde görüyomm. Hâlâ ozanımsı bir sevgiyle, «Taslan ezer, dağları deler, otuz dişini sıkıp her dertlere dayanır..» diyorum. Ama Czeyir dayanamadı. Köyden mi yıldı, Erainenin desteğini mi yitirdi? Hayır! Üzevir arkadan, Ankara'dan vurnldu. Dogruyu bu dünyada söylemek istersek.. darnm budur... yeller, fırtınalar esmerleştirmişti Kaya gibi de sağlam yapmısÇeşitli yüıünü. türlüokudugn kitaba, dergiye, tı. Yerleştiği okaldan Sayın yazarm «Yenilmez bir giiç» başlıklı yazısını okuyanlar bana hak vereceklerdir. Böyle öpülesi kalemler Türk basınmda azımsanmıyacak kadar çoktur. Bu türlü kalenılere iyi veya kötü diye fikir yürütınek gerçekten zordur. Bir fikre iyi veya kötü diyebilmek için en az onlar kadar kalem sahibi olunması gerektiğinı savunanlardanız. Güçsüz kaldığımız için değil, dogruluğuna inandığımiz için bu türlü kalemlere öpülesi demekteyim. Değerli yazarm özdenliğine sığınarak bazı noktalara değinmek istiyorum. Az gelişmiş Ulkelerde de, çok gelişmış ulkelerde de ulusal kalînnnmnin en agır yükünü ögret menler tasımaktadır. Bir yandan çeşitli kucaklardan kopmuş ögrencilerimizi yannm mutlu Türkiyesinin koşullanna uygun yetiştirirken, öte yandan örümcekli kafalan da yetiştirmek zorundayız. Hem de severek. Daha arkasından çıkarcı çevrelerle de uğraş mamız şarttır. Burada uyuşma sözcuğU öğretmenin gerçek kişiliğini ortaya çıkarır. Ya öyle, ya da böyle uyuşur... Nasıl geliştiğimizin aynası lstatistiklerdir. Sayın Hayrettin Uysal eğitim sistemimizdeki tabloyu açık yürekle gözlerimiz önüne serdi. Ortaçağın tüm karanlığı karşırruza çıksa da az gelismişlikten kurtulma azmindeyız. öğretmenin ülküsü onun yorulmasına engeldir. öğrencisini yetişmiş görmekle yorguniugunu unutmıyan kişi ögretmen degildir ögretmen, gün lük çıkar kaygusundan uzak, güvenle yanna kişi yecistirme savaşındadır. Yapacağıra diyebilmek, yapabUmenin belirtisidir. kın düşünceleri olrmyan yok değil. Türkiye Öğretmen I>erneklerı Milli Federasyonu Baskanı Sayın Uysal'm da ifade ettiği üzere, A tatürkçü ve Oeri öğretmenlerimizi bu gerçekçi yoldan kimse döndiiremez, döndüremiyecektir. Atatürkçü davranışlan tutucu çevrele rin, içinde aydın olmamn afır yü künü omuzlanna alarak vazifelerini yüreğinde taşıyan öğretmeolerimizi engellemek istemeleri bugün sökmediği gibi yarm da sök miyecektir. O çevreler biliyorlar ki devrimci öğretmenlerimiı her geçen gün biraz daha artmakta ve onlann katalarma yerleşmiş olan ilkel taktikleri engellemektedirler. Heyhat beyler bu gerçek böyle devam edecek ve sizler de yaptıklarmıza ergeç pişman olup döneceksiniz. İNANIYORUZ B ir Türk evlâdı olarak bunu kalbden istiyoruz. Ve inanıyoruz ki bugünkü dileğimiz yakın bir gelecekte gerçekleşecek ve işte o zaman Atatürkçü, devrimci öğretmenlerimiz meydana getirdikleri büyük eserleriyle gurur duyup kalbleri müsterih olarak yaşıyacaklardır. Türk öğretmeni Atatürk yolunu yılmadan yürüyecek, bu yürüyüşünde her zaman büyük merbaleler aşacak. benimsedikleri kavrama karşı olanları da kahramanca göğüs germesini bileceklerdir Devrimci, Atatürkçü öğretmen ne mutlu sana!» Türkiye'den çıkarılan Rumlar B :::: Döndüremeısiniı evlet Personel Dairesinde, sendikacılarla yapılan toplantıda, dairenin vaktiyle valilik yapmış sayın Genel Sekreteri, «tlkokul öğretmenine büyükelçi maaşı mı istiyorsunuz?» diye sormuştu bana. Bn soruya biraz durduktan sonra cevap vermek gerekiyordu. Öğretmenliği maaş hesaplariyle, vall ve büyükelçilerle kıyaslatmaya razi degilim ben. Bakın asıl dert nedir? Senato seçimleri sırasında bir partinin çok yetkili bir sözcüsü, tam akşam yemegi zamanı radyodan, aklı sıra bir söz oyunundan yararlamp, Üzeyir Bgretmenft ve onun binlerce arkadaşına, cveled» dedi. Bazı Sğretmenler bağınp çağırdılar, kızdılar. Mahkemelik olmava kalktılar. Bensem, uzun süre radyodan, gazeteden bir haber bekledim: Binlerce öğretmen için değil, isterse sadece bir tek öğretmen için söylenmiş olsun, bu saygısız sözü, partinin Genel Baskanı geri alacak mı, • Büyük Türk milletinin öğretmenleri» nden özür dileyecek mi. dilemivecek mi? Geri almadı, özür dilemedi. Eh, isterseniz büyükelçi maaşı verin. ÜzeyirM döndüremezsiniz Almanva yolundan. PARÇALANMA ürk öğretmenı, şu ya da bu ad altmda parçalanma! Sen bir bütünsün, sen çıkar ağacının meyvası olamazsın, bırinıze yapılan haksızlık oepınize yapılmış oluyor, meslekdaşın uğunurken sen savunamazsın Hayır hayır sen kısa ömürlü çıkar bolluğuna önem vermezsin. Kendi federasyonuna sahip olmalısın. Ona şimdiye kadar her atılan çamur, onun gelişmesina yaramıştır. Bir gazetede Federasyon toplantısında «Gaziantep Festivali» detne küçüklügünü gördüm. Koç federasyonu diyenleri duyduk. Ey çıkarcı çev reler, ne kadar bilmemeziikten gelirseniz geliniz bu (ederasyonun adı: Türkiye ögretmen Demekleri MilU Pederasyonudur. öğretmenler isım degil, ülkü peşindedir. Kişüer ölür, ülküler hiç bır zorla yok edilemezler. ögretmen, Atatürk ülküsünü yurt ve ulus yaranna mutlaka gerçekleştirecek tir. Yolumuz paravana Atatürkçülüğü değU, gerçek AtatUrkçUlük voludur T ir süredenberı Cumhuriyet gazetesınde sayın Y. Çetınerin Türkiyeden çıkarılan Rumlarla ılgili bır röportajı ya yımlanmaktadır. Oaima Türkiye sorunlarına ışık tutan, toplumumuzun dertlerini eleştiren yazı lar görmefe ahştığım sütunlarda bu topraklara pamuk ipliği ile bağh ınsanların Yunanistandaki yaşayışlarını okumaktayız. Ya zarın Atinada görüştüğü bu Rum lar genellikle: 0 Yunanistandaki hayatla bağdaşamadıklanndan, Türkiye • yi sevdiklerinden, dönmeyi »abırsızlıkla bekiediklprinden. 0 Tfirkiyede iyi kaı«.:dıklarından, villâ, araba sahibi olarak mutlu, bovardaca yasadıklarından, Q Türkçeyi, alaturka müsi|i sevdiklerinden, O Çıkarılmalarının yıkıcı bir hareket olup, ileride yapıeı siyasilerin dönüşlerini sağlıyacafından söz etmektedirler. Bu sözlerden gerçeğe uyanlar (Türkiyede iyi kazandıklan) olduğu gibi, göz boyama kurnazlığı (Türkiyeyi sevme) olanlar var. Çıkanlmaları ise, çok yerinde, ve başlangıçta azimle ele alınan islemin sonradan banlan nı alıkoyacak sekilde gevşetilmesi ise lüzumsuz bir müsamaha idi. Çoğunluğu tstanbul ve tanirde bulunan özel sektör ticaret ve sanayi işletmeleri sahipleri • nin çoğunluğunu da Rum asılllların teşkil ettiği resmî kayıtlarda görülmektedir. Burada kazandıklan milyonlardan bu topraklara ne verdiler? Donanmamıza bir çıkarma gemisi mı hediye ettiler? Hangi sosyal kurumumuza ne gibi yardımda bulundular? Kıbm olaylannda Yunanistan, Makarios ve bunlarm paralelindeki patrikhaneye karşı tepkileri ne idi? Türkiyeyi sömürülmeye elverişli bulduklan için severler. Türkçeye, alaturka müziğimize karşı sevgilerini de Beyoğlunda, Adalar, Karşıyaka vapurlannda hoşgörürlüfümüzü kötüye kullanarak nasıl ispat ettiklerini biliriz. Yerli Rumun kara günlerimizdeki mariıetlerini u • nutmadığımız gibi halen Batı Trakya ve Kıbrıs Türkünü in • letenlerin de marifetlerinı izle mekteyiz. Tekrar dönmek ısterlermiş. Niçin? Anavatanlannda neden rahat edemezl^r? Meğer bizi nasıl sevıyorlarmış da haberimiz yokmuş. Röportajda bir Vasilyadisten sö^ edıyor sayın yazar Bu Rum, Türkiyeyi o kadar severmiş ki: Türkıyeden bah sedilse gözyaşlarına hâkim ola mazmış. Bu gözyaşının gerçek nedeninde Rumlara hâs kişisel bir çıkar olmadığına inanabilseydım, bu Vasilyadisi saygı ile »elâmlardım. Çünkü: Türkiye ve Türklük için dökülen bir damla yaş bile, bizler için zemzem gibi kutsaldır. C. YURDAKUL Fm Yarbav ANKARA IİII ••••••••••a • •••••••••••••••<••••••••• JI Sevk ve İdare Müşavirliği İçin •••••••••••••«••••| ?::::::::::::::::::::::::::::::::.*; ««••••«•••«••«••«•«••••••••«•••«•••( Ticarî ve Malî Sahada Bilgi ve Tecriibe Sahibi Elemanlar Aranıyor Istanbul dışında. Marmara havzasınd». modern bir fabrikada çahştırılmak üzere ticarî ve malî sahada nazarî bilgi ve tecriibe sahibi yüksek tahsilli elemanlar aranmaktadır. Taliplerden ticarî muamelelere, hesap işlerine, organizasyon ve personel işlerine ilgisi olanlarla bu sahalarda bilgili ve en az 34 yıl tecrübesi bulunanlar ve Almanca veya Ingilizce lisanlarına vakıf olanlar tercih edilecektir. Yiikarıda yazılı vasıflara sahip elemanların mufassal tercünıeleri ile «P.K. 65, Tophane, İstanbul» adresine müracaatlan rica olunur. hal V MÜBECCEL GÖRÜNÜR (EKMEKÇİOĞLU) Ue Hildm ÖMER BVLCSt GÖRÜNÜR Evlendiler Oevent İSTANBUL 9719661 Cumhuriyet 7990 YILDIZ ÜSKÜDARLI Ç * ^ » ^ * ile tSMAİL İNANÇ Mşanlandılar L 10/7/1966 tstanbul £ Cumhuriyet 7993 ^ .rarı uğruna bizi halkla karşı kaifiya getirmeye çalışan kara dü şünürler amaçlarına ulaşamıyacak tır. Çünkü öğretmenin ülküsü ışığını Atatürk ileklerinden almıştır Çünkü ögretmen o halk içinde çık mış sapına kadar gerçek halk çocuğudur. Yurt ve ulusuna görev duygusunu yüreğınde taşıyan ülkücü ögretmen, içinden fışkır dığı ve dertlerini bildigi toplumla anlaşmasını da bilmektedir. Dok tüğümüz alınterinin ödülü her zaman türlü baskılar ve çamur atmalar olmıyacaktır. Türk nalkı nankör değüdir. rürk öğretmenı Başöğretmen Atatürkün ışıklı yolunda yürümektedir. önümüzdeki engellerin yasalar yoluyla yok edileceğindea eminiz. Bir toplantıda üç kişiye söz geçiremiyenler, bınlerce öğrencinin nasıl yönetildiklerini hiç mi merak etmiyorlar? Sayın Nadir Nadi'nin dilıyle: Selâm sana birlik içinde bedefine koşan devrimci Türk öğretmenı. Selâm sana yannın özlenen Türkiyesinin aygarhk savaşçılarını yetiştiren ülkücü Türk öğretmeni. Selâm sana bir eün tüm parmakları. Selâm sana güven yüklü yolcular. Mustafa GÖKŞAN ögretmen Kozan Eleman fllınacaktır Uluslararası kurullarla yapılan işbirliği neticesinde ve bunlardan sağlanan imkânlarla «Türk Sevk ve İdare Gelistirme Merkezi» kurulmus bulunmaktadır. Merkezin ana gayesi orta ve küçük çaptaki sınaî ve ticari işJetmelerde profesyonel sevk ve idare müşavirliği hizmetleri ve sevk idare eğitimi yapmaktır. Hâlen Türk Iş âlemine istihsal sahesında ve malî mevzularda sevk ve idare müşavirüği hizmetine başlanmıştır. Mevcut müşavirlerimize ilâveten 1966 senes; programı mucibince daha 2 adet Mali Kontrol (Financial Control) mevzuunda elemana ihtiyaç vardır. Bu müstakbel müşavirler sonbaharda İngiltereye gönderilecek, orada, sevk ve idare müşavirı (Management Consultant) yetiştırilmek üzere 45 aylık öze) bir eğitime tâbi tutulacaktır. Namzetlerde aranılan vasıflar şunlardır : 1. 30 45 yasları arasmda hulunmak. 2 Yüksek tahsilini yapmıj olmak. 3. Askerlik hizmetini bitirmiş olmak, 4. Sınai ve ticarî işletmrlerde asgarî beş sene miiddetle mali mevzularda mes'uüyetli bir vazifede bulunnıus olmak. Türkçe ve İngilizcr dillerini çok iyi bilmek. (Ayrıca Almanca veya Fransızcayı bilmek tercih sebebi teşkil edebilir.) Yeni Ajans 5522/7974 ISTANBUL TİCÂRET ODASINDAN Odamız Santralının telefon iı SIDIKA SAMİ ile A. OĞUZ ATALAY Nişanlandılar 9 Temmuz 1966 Bakırköy Cumhuriyet E V L E NDİ K Haber ola eşe dosta Sabahat K m ; (Eryılmaz) Raif Kırı s Ankara 9 Temmuz 1966 Cumhuriyet 8023 7097 \ Miuro (8S.0OO Lira kı/mctinde) Ikinci çekilişte: yarım 22 43 40 22 43 49 22 43 48 22 43 47 22 43 46 Birkaç cümle ilâve etmek istedim • Aynı konuda tartışmaa Dfuk Çakım, «Sayın Nadir Nadi'nin «Yenilmez bır güç» başlıklı yazısına, bir aydın kişi olarak katılmamak mümkün değil. Sayın yaza rın fikrine candan iştirak ederken bu konuya bir kaç cümle de ben ilâve etmek lüzumunu tıissettım» diye başladığı mektubuna söyle devam etmektedir: «Gerçekten az gelişmiş bir ülkenin öğretmenleri o milletin can daman demektir. Bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçektir bu. Bir az gelişmiş ülkenin evlâtları olan bizler bunu gayet sarib olarak kabul etmiş ve benimsemişizdir. Hattâ bu sevgimizi o kadar ileri çötürmüşüzdür ki. çocuklanmızı kıymetli öğretmenlerimize teslün. ederken «eti senin kemiği be' nim» demişizdir. v e bibnişizdir ki öğretmen tıcr zorluğa göğüs geren çilekeş bir vatandaş ve avdın bir kişidir Bunu idrâk ederek ona güvenmiş varıııın ilerici ve aydın kişileri olacağına inandığlmız çocuklanmızı onun kollan arasına emniyetle tesliro etmisiz» dir. Ancak yukarıda izahını fapma7» çalıstıgımıı ferçeğe karsı ay APARTMAH DAİRELERİ Blr^iOO.OOÛLira Bir kişiye 50.000 Lira Bir kişiye 25.000 Lira 3 kişiye 10 000 Lira ! Yazılı müracaatlann acele okrak ve en geç 22 temmuz 1966 tarihine kadar aşağıdaki adrese yapılması ve müracaatlara mümkün olduğu takdirde bir fotoğrai iliştirilmesi rica olunur. Ayrıca. İstanbul ve civarmda bulunanların 15 Temınuz cuma günü aynı adrese şahsen müracaatlan rica edilir. TÜRK SEVK VE İDARE DERNEĞİ Cumhuriyet Caddesi Erk Apt 14 8 HARBİYF İSTANBUL Tel: olarak değıştirilmiştir. ; Sayın üyelerimizin ve ş sahiplerinin bilgilerine sunuyoruz. (Basın 16671 8005) UJ Ayrıca 355 kişiye çeşitli para ikramiyeleri 47 1(1 74 görüs TEŞEKKUR ürfa İl Daimî Encümen Başkanlıgından: 1 210.000,00 lira keşif bedelli 1500 adet öğrenci sıraa imâli, 2 60.650.00 lira keşıf bedelli (100 adet yazj tahtası, 170 adet masa, 170 adet dolap) imâli. 68 sayılı kanuna göre 25 temmuz 1966 tarihinde saa' 9 da, özel idarede toplanacak D Encümende açık eksiltme suretiyle ayn ayn Lhale edilecektir tsteklilerin 1966 yıb Ticaret Odası veya Esnal Birliği vesikalariyle. çeçici ter minat mektubu veys makbuzlan ile belirli eün ve saatte Encümer Başkanlığına müracaatlan, dosyalartn Encümen Kaleminde görülebileceği ilân olunur. Aslı «ibidir. (Baun 16016/7987) Eşim ve kardesim. arncamız ve dayımız Yarm akşama kadar hesap açtırmakta acele ediniz NOT: Müraceatlar gizli tutulacaktır. Namzetler ayrıca meğe dâvet edıleceklerdir. FUAT SARC ır cenazesine iştırak eden gerek telgraf ve telefonla gerekse evlerimize kadar gelerek acımızı paylaşan dostlarımıza, alâkalarını esirgemiyen Eski Muharipler Cemiyetine. İ. E. T. T. idaresi mensuplarına, Çap Basım A. Ş. tine ve kendisini senelerce büyuk bir hazakat, ilina ve şefkatle tedavi eden Uâncılık: 4615/8000 Dr. SEDAT CEYHAN a teş«kkur ve mmnetlerimizi bıldırmeği gazetenızden rıca ederiz. Eji, kardeji v« Yejenleri GARANTI BANKASI RckiamcUık (.2707) MK / Bartın Belediye Başkanlıgından 1 19.150 lira muhammen bedelli Rasabamız orta ve alçak gerilim Elektrik Şebekesi tevsi ve tadilât prol'esi 21/7/1966 Perşembe çiinü saat 14.00 de açık eksiltme suretiyle Bartın Beîedivesinde Encümen huzurunda ihale edilecektir. 2 Mukavele ve ekleri şartnameler Ankara İller Bankasmda. İstanbulda Belediyede ve Bartın Beîedivesinde görülebilir. 3 Muvakkat teminat 1.436.25 liradır. (Basın 16052/7980) Cumhuriytt 7WS