22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKf 8 Haziran 1966 T7MHURÎYET KÖTÜ BESLENME; KANSER ve ENFARKTUS Doç. Dr. Osman N. KOCTÜRK her şeyden çok flnem kssandığı çağmuzda «engta rt> büinçJJ fllkelerin dolayh baskılan altında ezilmiş ve yaşamaktan bezmiş olan insan toplulnklan ve bilhassa geri kalmış ülkeler insanı olaylara tesllm olmus w tevekkfll felsefesi uyul. ması zarurî bir düşfinfls tarn haline gelmiştir. Doğum gibi ölümü de Tannmn buyruğu olarak kabnHenip, yapıcı sebepler fiıerinde durmaksıznı bir lokma ve hırka fle gününü gün etme mecburiyeti, geri kalmış olanlan bulunduklan noktadan çok daha gerilere sürüklerken, bilinçli ve materyalist toplumlar olaylara hâkün olmakt», fertlerin defilse bile toplaman mukadderatma hukmederek püç kazanmaktadırlar. Şu günlerde damar sertliği !le kanser, çocuk felci ve benzeri hastahklar ileri Olkelerin en çok üzerinde durduklan konular haIlne gelmiş ve bu ülkelerin sosio • ekonomik etkileri altinda bulunan geri kalmış toplnmlan da yakından flgilendirmeye başlamıs bulunmaktadır. Aslmda bir sivüizasyon hastabğı olarak bilinen damar sertliği, enfnktfis, inrae, kanser ve çocuk fet ci vak'alan ileri filkeler gibi geri kalmış ulkelerde ve meselft Türkiyemizde de artmaktadır. Türkiyenin sadece seçim ve parti mücadeleleri ile kalkınacağına mansnlar Iktidar ve muhalefette de olsalar tumSmflıa tebdit ve her seyden çok alâkadar eden bn gerçek tehlikeyi görememekte, sözünü bile etmemektedirler. P oliük mücadeJenin rt ekonomik komüann BAŞKA YOLU VAR MI? S ayın Nadir Nadi'nin «Başka yolu var mı?» başlığı altır.da kalkınmamızın başlıca sebebini kemerleri sıkmaya, yani tasarrufa bağladığı yazısını okudum. Çok bölümleTde sayın yazarın tikirleriyle fıMrlerim bağdastL Yazar, «politikacılar seçıra konu$malarıcda, halktan fedakîrlık isteyeceğinden hıç bahsetmiyorlar» diyor. Doğru, politikacılar dinden başka bir şey almazlar ağızlanna. tslâm Enstitüleri, tmam Hatipler açar lar, iktidara gelince. Kalkınmay la hiç ilişikleri yoktur onlann. Kalkınraa onların neyir.e, onların meselesi koltuk. le imam hatip okullan gibi tamamen islâm inancıyla yetiştirmesi gereken bir kuruluştan kültür nasibini alanlann bu memlekette, bu zavalh memlekette bir uzlaşma düzeyi yaratacaklan yerde; şüphe, korku ve yanna güvensizlik meydana getirmif olmal a n arkasma düştükleri ideali değerlendiremercek olur. Onlara dü şen görevin hangi taraftan olursa olsun doğru düşünceleri seçmek olduğu kanısındayım. Zaten islâm dini doğruluk üzerine kurulmamış mıdır? llim Çin'de de o!sa alınmayacsk mıdır? Ama bunda karşı tarafın hata payuıı da unutmamak lâzımdır. Burada yapılacak şey basittir. Kendilermi fbirer islâm mücshidi^ zan etmekten çok ikna metoduna önem vermeleri, «kuvvetten» çok düşünceye dayanmalan yazarın da desteğini kazanacağa benzer ki toplurnumuz iki yönlü anlayı» beraberliği içinde ancak fikir birliğine varabilir. Böylece toplumlsrdaki temel birlik jartı elde edilmi] olur. dilen mâneviyat afyonu, onu bu dfinyadan fazla hayali dünyaya bağlamıştır» denılmektedir Burada taşılenn davranışlan bahane edilerek mânevi anlayışa saldın oldugu inancudayım. Bugün rnemleketta satonılması gereken mısuslardan biri de «Bir dana ahmn adını lekeler» anlamındaki yaygîn ve yersiz blr halk deyimi felsefesinin, kutuplar arasında geçer akçe olarak kabul edılmesi niteliğidir Bu. geçmiş devirlere özge bir davranos, bir suçlama taktiğidir fBunun sebebinin de karsı taraftan birinin fır sat düşiinre aynı rce*odu kvülanması olarak göstermek mümkUnse de bu duygu insal »e nezaket ölcilleriyle ba§dasamaz.> Blr adam kalkıyor devrimlere dil uzatıp tecavüz ediyorsa, illâkl bunun altında mânevlyata mı gör mek icabeder' Böyle bir görüş olsa olsa ya mâneviyat meselesinden rjabersiz, onun anlamından yoksun bir kafadan; yahut da mâ nevlyatm yok olmasını istiyen bir zihniyetten doğar tste memlekette devrim aleyhtarlığının habersiz kaynaklan bu tip anlayışlar Yüzdeli demokrasi Yüz kelimesinin Türkçede türlü çeşitli ve çeşitli turlü anlamı var • dır. Bir kere yüzmek mastanndan yüz var: Şnndi mevsünl, tstan • bulun dört yanı deniz, vaktin varsa, yfizme de biliyorsan, yüz ba • bam yfiz. " Sonra derisini yüzmek var: Koyun yüzmek, sığır yüzmek, manda J yüzmek, insan yüzmek. İki komprador konuşuyormuş. Birisi: J Anlamıyonım, diyormuş, Türkiye battığı için mi biı yuzöyo Ş ruz, yoksa biz yüzdüğümüz için mi Türkiye batıyor? Surat anlamında yüz var, satıh anlamında yüz var, sayı anlamında yüz var, var oğlu var. Ve de ne var ki bo kelimenin demokratik hayatımızdaki yeri son seçimlere kadar pek belli değfldi; 5 Haziran seçimleri önemini yüzeye çıkardı. Şu kadar gün politika batağı içinde yüzüp, birbuierinin yüzüne bakamıyacak kadar yüz Jarartıcı şeyler sSyuyen politikacılar. seçmenlere vfa suyn döküp seçimlerden yüz aklığı ile çıkmak için çırpınrrlarken, hem bir yandan çoluk çocuğun yüzünü gözünü açacak biçimde birbirlerine hücum ediyorlar, hem de çoğunlukla halkın vrâünü gözünü açmamak için tedbirli davranryorlardı. Kiml paranın yü«ü sıcaktrr bi« kazanaeağız. diyordu. Kimi Saidi Nursî efendimizin yüzü snyu hünnetine biı kazamnz, diyordu. Kinri sövlediklerini yüzüne göıüne bulaştırıyor; kimi de akılb uslu vüzde hesapları yapıyordu: Adalet Partisi 1965 seçbnlerinde ne almış? Yuzde 52.87. i a Halk Partisi? Yüzde 28,75. İşçi Partisi? Yüzde tfiT. Bak şiındi, 4.P. nin yüzdesi dttserse, buna karçılık CJI.P. He öteki partilerin yüzdeleri artarsa? Ne olur? Çok iyi olur. Tnrktyenm kadermi yüzdeye ba|lıraruar bfle rardı. Yflrfeler bfatutsa memleket Lurtulmuş demekti. Bunun üzerine A.P. de karşı tedbir alıp yüzdeyi düşürmemek için çalışmaya başladı. Seçim sonnçlan ilân edildiğinde herkeste bir matematik heyecanı görülmeye başlandı: Ne olmus? Adalet Partisi 1965 yüzdesini aşmıs yüzde 60 a dofrn basını alrrus gidiyor. Ya ötekiler? Halk Partisinin yüzdesi yerU yerinde duruyor. T.t.P. in yüzdesi bir parça artmış, Bölükbaşımn yüzdesinde dnşme var, Alicania Türkeş'in yüzdesi yüzde bir miktar düşmüş. Ab, çok fena! AJ>. nin yüzdesi düşse, T.İJ". in yüzdesi çıksa. Halk Partisinin yüzdesi artsaydı .. Ne olurdu? Yüzde 1 toprak reformu, yüzde 3.5 vergi reformn. yüzde 3,5 personel reformu, vüzde 4 ^ Sıgürlük reformn. yüzde yanm bağun sızlık . Peki kardeşim, nasıl oluyor bu? Fiyatlar yüıde 20 artıyor, Anayasa yüzde 55 çiğneniyor, mahkeme kararlan yüzde 3 hasıraltı ediliyor, halk yüzde 1500 fakrü zaruret içinde .. Oy rakamlan ve kagıt üstünde yüzdeler hesap edilmekte, hesap makineleri tıkırdıyor: Aaa bak bak, sosyauzm yoiunda memleket yüzde bir buçuk kımıldamış. Deme! Dedim bile, 24 ilin 1965 oylannı toplar. yüzde ellisini alır, 1966 oylarının yüzdesiyle çarpıp, gene vüze böler, yüzde 3,5 Ue muamele edip, yüzde 2 ile çalkalarsan yüzde yüz bu gerçeği bulursun! Geç onu sen bir! Amerika vüzde yüz bizimle komprador yüz de vüz bizimle. petrolcüler vüzde vüz bizimle, ağayla seyh de yüzde yüz bizimle. eh seçmen de vüzde 60 bizimle Kardeşim herkese duyurmak Için yüz blr pâre top mu atalım? Biz bu işleri elektronlk beyinle hesap ettirip övle giriyoruz seçimlere, bak Dominik'te de kazandık. ve de Vletnamda kazanmak için bütün hazırhklar tamam! Peki şundi, ne olacak? Şimdi kâr yüzdelerini bir parça daha arttıraraktan, fikir öz gürlüğüna biraz daha kısaraktan, evvelallah ve sonra yüz kırk bir ve yüz kırk iki sayesinde çalışaraktan yüzlerce vatandası zengin ede rek halkın yüzünü güldürmek yoiunda vüzde 45 demokrasi yapacağız öteki daha da seçim rakamlan üstüne düşünüp durur: Ah. A.P. vüzde î,5 düşüp. C.K.M.P. yüzde U artıp. Bölük bası vüzde 007 vükselerek demokrasinin geleceğine sağlacn blr tas koyabilsek idi Ve yüzde B ı okuma vazma nilmiyen. yüzde 80 i elektrikten yok O sun, nfifustınun yüzde Z si millli eelirin vüzde 32 sini paylaşan biı ülkede bir seçim daha böylece geçti, Hepinrae iyi rüzdelerf Yüzde 99JJ, rurfciyeîıin gelecçğinde nurlu u fuklar görirvorum ben, *ma nurln utukların ardındâkini yüzdesiytr hesap etmek muşkül. Gerçekler ütün dfinyada olduğu gibl Türkiyemizde de yaslanmaya baslryan insanlar ber seyden çok kanaerden korkmaktadırlar. Gerçekten medeni dfizene geçişe paralel olarak ve çoğunlukla medeniyetin nirnet ve avantajlanndan faydalanan çevrelerde kanser vak'alarının çoğaldığı dikkati çekmektcdir. Son yıllarda beslenme tarzının ve bllhasss ileri ulkelerde yiveceklere çeşitli maksatlarla kanştınlan boya, lezıet, koku ve muhafaza maddelerinin, tanmda ve hayvan yetiştirmede kulianılan çeşitli kimyasal bileşiklerin kanserogan etkilerinin bu olaylara sebep olduğu söylenmekte, durnm henüı aydmlığa çıkmamış olmasına rağmen llim adamlarım bu yolda düşünmeye itekliyen müşahede ve hnlgulara rastlanmaktadır. Böyle olmasuıa rağmen kanser henüz çağımızın en öldürücü hastalığı niteliğini kazanamamış bulunuyor. Beslenme tarzı Oe yakından ilgüi ve bilhassa kuilanılan yemeklik yağın miktar ve çeşidi ile alâkab olduğu gayet iyi anlasümıs bulunan damar sertliği ile kalb ve damar hastalıklan kansere nazaran çok daha fazla sayıda insanı mezara sfirüklemektedir. Birlesik Amerikad» bir yülık bir süre içinde sadece kalb ve damar hastalıklanndan ölen insan •ayısmm 750.000 kişi olduğu ve 1954 de kalbden 6lenleıin tüm ölfimlerin 'V 38 inl, kanserden Slenlerta ise ** 16 sını teşkfl ettiği açıklanmaktadır. lskoçyada 19M ydmda kalb hastalığmdan ölen in•an sayısı 21.000 ve kanserden ölenler ise U.000 kifidir. Fransa ve diğer sivilize toplurnlarda da kalb ve damar hastalıklannın kanserden daha çok tabribat yaptıklanna çahit oluyoruz. Türkivemiz vasama ve beslenme koşuTJan bakımından bu tophunlardan farklı bir yasayışa uymakta bnlunma•ına rağmen kalabalık merkezlerde ve bilhassa bir Avrupalı r»bi mÜTeffeh ve fakat stress altında hayat s&enlerfnririn damar sertliği ile kalb ve damar hastalıklanndan şik&yetçi oldnklarını kanser TB çocuk felci gibi hastaiıklarm da arttığını görüyoruz. Çok sert yaf ve bilhassa margarinlerle beslenmenin bu gelişmede önemli bir rolii olduğu tahmin edflebilir. Çok yemekten hastalananlar yanında bir de açlıktan ölenlerin dertlerine çare aramak gerekecektir. Doğan 1000 çocuktan 450 sirıin 1? yaşını idrâk etmeden öldüğü Türkiyede yiyeeek tedariki bir mesele haline geldiği için Anamur bfilgesinde halkra sakat fcalma pahasma. eercekte bir hayvan yemi olan fiğ (fînk) ile beslendiklerini, Guney Doğu Anadoluda insanlann öliimü çöre alarak tohumluk ilâçlı bağdarları yediklerini haber alıyoruz. Kış aylannda köylerimizi kasıp kavnran ve yüzlerce yavrumaza elimizden alan kızamık olayiknnın temelinde açhgın yattığı Saglık Bakanı tarafmdan açık ve seçik olarak ifade edilmiştir. Beslenme ile üefll konular kalabalık merkezlerde bir Avrupah gibi yasıyabilen vatandaşlarımız kadar, açlıktan ilâçlı buğday ve hayvan vemi yiyip 51meyi veya sakat kaîmayı göze almaya ran olan fakir vatandası da Dsflendiren bir konu haline gelmis bulunuyor. B engeüirecek tedbirlerin demokratik ieaplara uygun bir sekilde abnması ve likid yağ tüketiminin arttırüması yanında, kanserogen maddelerin yiyeceklere kanştınlmasını önleme, açlıktan ilâçlı tohumluk buğdaylarla, karatohnra yemeye mecbur kalanlan doyurma bir yönü ile hükümetlerin vazifesi olmak gerekir. Hükümet bütün aç kalanlan ilftnihaye doyurmıyacağı için açbğa maruz bölgelerde ln«tnlan karmlanm kendi kendilerine doyurabilecek bir yeteneğe nlastırmak daha önemli bir konu olarak karsımıza çıkıyor. Fakat Türkiyede devletin Anayasa hükmu ile yflklendiği bn görevi yeterli bir sekilde ve devlet adına yönetecek bir icra organı mevcut değüdir. Anayasanın acık ve eeçik hükrnüne rağmen Amerikan üretim fazlası yağlar için bir açık pazar haline gelmiş olan Türkivede hem yağ ve hem de tahıl aşırı bir nisbete göre kullanılmış bazı insanlar lüzumnndan fazla yağ yemekten hastaLanırlarken, bazılan da üaçlı bnğday yemeye ve fink Ue kann doyurmaya mecbur kalmışlardır. Kötü beslenme yanında açbk ve eksik beslenme de Türkiyeyi iyiden ryiye tehdidl altana ahmş ve bir taraftan doğumlar artarken bir taraftan da çocuk ölümü rekor seviyeye ulaşmış bulunuyor. Bütün bu şartlar altında yetküiler Amerikalı dostlarunızın tavsiyelerine uyarak köylü kadmlarunıza inek bakmayı, tavnk beslemeyi öğretip yiyecek üretlmini arttırmak için gayret sarfedecek yerde, çocuk yapmama usullerini öğretmeyi daha isabetli bulmuşlar ve doğum kontrol haplan kullanıbnaya başlanılmıştır. Gelecek günlerde daha az çocuk doğacak ve çocuklar obnaymca üretilen yiyecek kâfi gelecek ve bem yönetenler ve hem de yönetilenler okulsns Millî Eğitim Bakanı gibi rahata kavusacaklardır. Fakat olup bitenler, az yeme gibi çok ve dengesiı beslenmenin de basta damar sertliği olmak üzere bir takım öldürucii sivüizasyon bastalıklanna yol açmakta oluşu, doğum kontrolu fle eocuklanmnuı dünyaya gelme şansını kısıtlamanın da yasamakta olanlara arznladıklan cennet hayatını bahsetmiyeceğini gösteımektedir. Damar sertliği ve olmaz&a kanser kapıda beklemektedir. I •••• •••• •••• İİÜ Organizasyon n ^ ürkiyede kötü beslenme iki ncu ile ve en ge*• nis çapta mevcut ve tahribatını yapmaktadır. Bir taraftan lüzumundan fazla ve yanlıs yiyeceklerle beslenme sonu damar sertliği ile ona benzer sivüizasyon hastalıklan artarken bir taraftan da insanlar, ilâçlı buğday ve insanı sakat eden hayvan yemleri ile dovunmayı göze abyorlar. Böyle bir toplumda her seyden çok bir beslenme organizasyonuna ihtiyaç olacağı asikârdır. Hele Anayasanın (52) nci maddesinm getirdiği hizmetlerın pörülmesi bunu bir mecburiyet haline getirmekte ve hükümetlerin en çok bn konu ile meşgul olmalan gerekmektedlr. Böyle olmasına rağmen biı ikinci şekli tercib etmiş görünüyoruz. İnsanlann hasta olup da ithal edilen pahalı ilâçlarla tedavi edildikleri takdirde bazı çevreler daha çok memnun olmaktadıriar. Hiç muhtaç olmadığımız halde yağ ithaline devam edilmesi ve bu vağlann sararu bir hale getirildikten sonra halk tabakalanna intikali bazı çevrelrrin isine gehnektedir Damar sertliğinin, inmelerin ve kalb sektelerinin artmış, çocuk çocuk ölümlerinin yükselnris olması da bizi simdilik pek etkilemiyor. F.sas vapıcı sebebin açlık olduğu en yetklii sahıs olarak Sağlık Bakanı tarafından ifade edilmis ve fakat Türkiyemizde açhğa karşı savas açümamıştır. Henüz hangi çeşit yiyeceğin ne miktarına muhtaç olduenmuıu, vanmızı, yoğumuzn bilemiyor ve tarım politikanuza bnna göre Sn veremiyonıı. Pek güvendiğimiz plânlama dairemizde bile halkın gerefi gibi beslenmesi için plânlar hazırlryacak aktif bir komite mevcut değiidir. •••• •••• • ••a • ••• :•:: «Kalkınraayı yalnn Istiyoru? değil, buna mecburnz da.» diyor, yazar. Eloğlu ayda kendisine ar sa satın alacak nerdeyse. Biz, yu varlak lâflı politika edebiyatı yapıyoruz. Halbuki gerçekleri söylemeye su sıralarda çok muh tacız. Aynı zamanda kalkınmaya da... Ancak, bunun sonucunu da gdrdük; gerçekçi, idealist yazarlarımıza neler dendiğini. Yazar, kalkınmak için çalısmaraız lâzım diyor. Fakat yazar is yerlerimiz olmadığını herhalde göz önünde bulundurmamıs. tşçilerimiz Almanya'ya akın akın acaba ne için gidiyorlar? Elbette çalışmak için. Gflrülüyor ki, halk çalışmak için iş yerleri arıyor. Eğer yazar burada çalışmak kelimesini başka bir anlamda kullandı ise, bu bölümün aydınlatılması lâzımdı. Her şey bir yana, kalkmmamız; ne yazarın deyişiyle kemer leriraizi sıkmamıza, ne de bos lâflara bağlıdır. Bütünce kalkın mamız koye yönelmekle. ona yaklaşmakla olur. Raşit CNÜVAR Konya * * * ZAMAN GÖSTERECEK şnca; bugün dinlerl» Iktisadi sistemler kaynaşma veya karşı karşıya gelme eğilimindedir. Yazıda bu duruma da değinilmek te. kapitalizmin Hristiyanlığa ve sosyalizmin de müslümanlığa paralel fikirler taşıdığı ifade edilmektedir. Vakıa geçenlerde meşhur tarih felsefecisi tngiliz Toynbee'nin, buna benzer bir görüşle «Komünizmin islâm tefekkür «•«temlnl benlmsemesi Ue mahreklne oturacaçı ve gelişimlnin de bu yönde olduğu» volundaki önerısini gazetelerde okuduk Bu yar gının doŞru olup olmavacağını za man gösterecektir ya bize öyle geliyor ki islâmiyette sosyal adalet olmakla beraber sosyalizm he le komünizm özelliği yoktur. Komünizmin, materyalist görüş yanında engin mâneviyat ummanına dalması ve aşırı devletçiliği terketmesi nasıl mümkün değilse sosyalizmin de, mânevi duygular bir yana. devletleştırmeden vaz geçeceği bugün için mümkün gozükmemektedir Ancak birbirinın tamamlayıcısı olan iki sistemin is lâm düşüncesi egemenliği altma girmesi ile mahrekine orurması mümkün olur ki o takdirde ns sisyalizmden. ne dp *komünizmden söz edilir dir A B iz dalma suçu İnsanlardan, onun faillerinden çok ya bagh bulundufu tdtlede ya da 1 nandıgı slstemde aramaktayıa. Huzursuzluk sebeplerinin en esas lılanndan birinin de bu sakat arüavıs olduğunun farfcında bile değiliz çok kez. Bu. ilk bakısta çok dogru görülür Yüzlek olarak dUşünülürse Rerçegin tâ kendisidir Yalnız meseleyi haomivle düsünmek zahmetlne kat lanabilirsek durumun hic de zan ned'ldijti eib) olmadı&ını anlamak olaŞan bir hal a'ır Rir irsana etki eden acaba belü bır anla\T: mıdır sadece? Yoksa başka sebepler var mıdırî Bunlann mahiyetl nedir. ne olabilir? Fert bir si«:teme inandığını lddia ederken kendi aczi meskenetl. kurnazlık ve fhtirası gerçek anlayış açısmı ctaraltmamıs veya baska bir yöre çevirmemlî midir? Bıına benzer daha da çoğaltılması raümkün çesitll etkenleri he saba katmadan bilinçsi^ce sistem lere saldırmak acaba levrimlerp sa'dırrraktan daha az mı tehlike lidir1' Sonra blz mânevi^atın afvnn o'duSıınun sadere Marx'm bulunabilecegınl sarö vorduk Yoksa bir .•atandaşınuzın vazısmda okumak hern onım. hem de savunmak iddiasında bul'ind"*u devrimler he'sabına acı acı düşündiirür msinı tst Mehmet Seyvar tk ve Ticarl tlimler Akademis) HŞr • ••• • ••• *••• • ••• :!: • •*• •••• Anlaşılmayan kavramlar emleketimizde bir çok k»vramlar gereği gibi anlaşılamamakta ve değerlendirilememektedir Olanca gürültü. çok vakitler btınlar etrafında kopan'maktadır, «îslânı fikri» ve «nıâneviyat anlayışı da bunlar arasında gösterilebilir. Geçenlerde tlhan Selcuk'un Cİmam Hatipçilerin çıkmazı! . başhklı yazısuu okudum. Yazı cidden afır başlı olarak yazılmıştır. Başarılı buldum kendi ölçüme göre Birçok gerçeklere parmak basılan bu yazıda, tmam Hatıp okullannın islâm fikrini anlavısları elestirilmektedir. Yazar imam hatipiilerin yayınlarmdan soz açarak, bu vaymlarda islâm inanç Iarından çok günlük siyasal olaylara paralel bir anlayışın yer aîdığından yakmıvor Bu yayınlann okunmava değerliği konusunda, baa çevreleri de örnek gösterdıkten sonra, «Ben okumam bu paçavraları» fıkrine saplanmadığmı, kendisimn başka lan gi bi büyüklük taslamayrp öğrenmek için her yazıyı okuyabileceğini ve alcak gönüllü olmak gerektiğini ifade ediyor. Doğru söz üzerine söylenebilecek ne olabihr ki? Bazı yayınları pacavra saymak yanlış anlayışı almış yürümüştür memlekette. Bu bir hastalıktır, tedavisi mümkün olamayan bir kültür hastalığı. bter milliyetçı geçinsin. ister sosyatist sayılsın veya tarafsızlık idiasında bulunmuş olsun bu fikir birçok beyinlerde yer kaplamıştır. M • ••• •«•• ııiı •••• • ••« • >•• >*•• •>•• • •«• İ9!9 • ••• SALDIRI OLDUĞU İNANCINDAYIM lğer taarftan aynı glinde Tartışma silnınunda Vehbl Timur o 5 'u ınzası ile Savm Profesor Biilent Esen'in (Silâh Başına) başlıku yazısını elestiren bır tar tısma vazısı var Devrım miiteoavizlerlni veren yazı oebebi Ue kaleme alınnıış tartışma yazısında «Idam opz ı^uıdHiı dah» aiır bir ceza olmadıeına «öre. idam cezalarını göze alarak devrım idealist lerine saldtrmaktan çekinmivecefi kabul edilmesi eereken bir gerçektir. Çünkü ona enjekte e Prul :a : •••• •••• 0I > •••••••••••••••••••••••••••• Sonuç u şartlar altında Türkivenin vakın çelecekte beslenme Ue iteili sivilirasyon hastalıklarınıo, damar sertliği ve eğer Hiskisi varsa kanserin »e başka bir yönü ile yokluta davalı kötü beslenme VP onnn hazırladığı âkibetlerin birlikte ve bol bol göriilebilecef! nadir ve enteresan filkelerden biri haline gelmiş olacaktır. tleri ülkeler yokluğu açlığmı memleketlerinden kovmas ve sivüizasyonun getirdfldert fle meşgul olmaya başlamış bulunuyorlar. Geri ülkeler kannlannı dovurmak için kaynaklannı zorlamakla meşguldürler. Fakat biz muhtaç olduÇunu üretmekten çok ithali tercib etmiş, bazı ahvalde muhtaç ounadığını ithal edip tüketen bir toplum olarak bir taraftan sivüizasyon hastaUklaruıa ve bir taraftan da vokluk ve yetersizlik hastahklırma marnz bulunnvoruz. Gelecek günlerde kötü beslenme, enfraktüs ve diğer sivüizasyon hastaukları Türkiyede elele çalısacaklar ve ceniş tahribat vapacaklardır. Bütün bu gelişmeler bilinçli ve yetkili bir oreanizasyonun faaliyeti ve uyarmalan ile önlenebilir kanısındayız. •••*••>•••••••••»•* NOT Tartışma r»6lttm0ne çondcnlen vaztlann mumfcnnse rlaktiln er'ilmesinı 250 krltmen dsmımasını ve vazarlara defti! carfın uzcrinr •Tartısma> rınııp/ü v iztlarak V»7i Islerin* nostfilanma«ım rira fHİrriz GÜZEL BİR ARSA 1850 metrekart muntazam bu bahçe içinde ıkı arabalık garaj, bahçıvan odası ve büvük bakımlı köşkü Ue bu taraiı halen betonu dökülmekte olan sahi) yolu olmak şartiyle üç taraT cadde ve sokak Ue cevrili mülk arsa fiatına saülıktır. Müracaat: Het eün öğleve kadar Telefon: 71 67 37 İİÜ Dr. AHMET KILIÇBAY'tn Türk Plânı ve Meiodolojisi adlı kitabı çıktı. 302 sayfa 24 75 lira olan kitaptaki önemli konular şunlardır: I Türk Plânının kritik bir tahlili, Iî Türk Plânınm yaptsı, modeli ve metodolojisi. III İyi bir p!ân modeli nasıl olmahdır? IV Karma el:onomide plânlama V Türk Plânı tatbikstı ile ilgili meseleler. Kitap İst Üniversitesi (İktisat Fakul tesınden temin edilebi'ir ) Cumhuriyet 6602 19 Haziranda başlayacak Cumhuriyet 6577 Anayasa nayasamınn (52) nci maddesi di'vleti ve hükümetleri halkm gereği gibi beslenmesi ıçin lftzumla tedbirleri almakla görevlendirmiştir. tir. Tıpkı diğcr ileri ulkelerde olduğu gibi varlıklı vatandaşm çok margarin ve sert yağ tüketmesini TVZLA YATIL1 KAMPl Broşür isteyiniz. A • t|| • •«a •••• • ••• • «•* • ••• • ••• • ••• • ••• • ••• •••• • ••• • ••• • ••• «••• AMERİKAN DERSHANESİ SULTAN AHMET ••••••••••••• ••••••••••••• yAvf İT A\TI Iş Bankası Sultanhamarn Şubesinden antrepodaki malkarşüamak üzere aldığımız 5 ocak 1966 lann gümruklerinı zâyi tprih 7609 sayıh 5 ocak 1967 v âdeli teminat mektubunu hicbir hükmü kaletmiş bulunduğumuzdan, ışbu mektubun ibraz msdığ ını ve bu mektubu Ginş Gümrüğu Müdürlüğüne etmediğimizi ve etmıyeceğimizi ılân ederiz. METAL KAPAK SANAYI VE TİCARET A.Ş. Cumhuriyet 6601 FLORYA GÜ1SDÜZ KAMPl 27 Haziranda başlayacak. Broşür isteyiniz. Kayıtl^r devam ediyor Tel: 22 17 37. İlâncıîık:: 3934 '6581 T TEŞEKKÜR Hastalığımm teshisinde İsabetli goru^lerı sayesmde şifa buimamı sağiıjan Sosyal Sigortalar Kurumtı Sultanahmet Polikliniğl 5. Dahiliye Miitehassısı 6 ERTİN İSTANBULLU'ya alenen şukran ve bıldtrırlm minnetleriml AHMET EKE erçi ben yazarın bahsettiğı unam hatip yayınlannı henüz okumuş değil im Fakat milliyetçi olduklannı ileri süren. mukaddesata yer veren yayınları da okurum. Ne yazık bu tip yaymlar arasmds sadece bellı bir grupu hedef tutan, ne pahasma olursa olsun onlan kötü göstermeye çalışan yazılar vardır. He Bavan DAKTILO ihnacaktır Kolej mezunu iyi İngilizce bılmesi, daktiloda seri ve temız yazmasj şarttır Aimanca bilen tercih edllir Posta Kutusu 68 Şişii. llsncıhk: 3948/6609 MAKINELERI aemnceakla NA * Betoniyer + Vinçlcr « Jkgrega Baskulleri « « ^B * Agreg* Kureklerl Bantlı Göturücüler YıkamaEleme Tesisl»ri. TEŞEKKÜR Ailemiıln kıymetll varlığı 28 Mayıs 1966 tarihinde vefatl dolayısiyle cenaze merasımine iîtirak etmek, jahsen veya telgrajf, telefon ve mektupla tazlyette bulunmak suretlyle acımızı paylaşan akraba ve dostlarımıza en derin minnet ve teşekkürlerimiz) sunarız. AIi ÖZOĞUZ ve Ailesi Manajans: 11S4 6607 SALİHA ÖZOĞUZ'un YAPI ve yaz mevsiminde de öğle tatili yapmadan sayın müşterilerinin hizmetindedir HeklâmcUık 2380/6598 NACE MAKİNE SANAYİİ LTD.STİ. VENİ SANAYİ ÇAR5ISI Cl«l$ C»O. u INKtRA «6T«MBUV İHTİBAT BOROSU TtLeTON: M t t t t TELEFO* • » 1 0 0 M • ! » « < » AGI BİR ÖLÜM Merhum Mehmet Om»j 11* Haticenin kızı, Emekll Öğretmen Nazmiye Özsezen'in hem$ireıi, Pasiner ailelerinin yengesi. Dr. Nurl Pastner'tn biricik. çok kıymetll, çok sevglli eşi KREDİ BANKASI (Ankara Ajansı 101) • 6615 EVVELCE ERTELENMİŞ BULUNAN HALtME PAStNER 7.8.966 salı günO sabahı ebediyete göçmüftür. Cenazesl 8.6.968 çarşamba günO öğle namazındao sonra Kadıköy tskele Caınilnden kaldırılarak Karacaahmetteki kab rin« tevdl edilecektlr. İSTANBUL ÇOCUK HASTANESİ YARDIM DERNE6İ YEMEBİ 18/6/1966 da Hilton salonlarında yapılacaktır. t Cumhuriyet 6603 Cumhuriytt 0571
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle