Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 4 HazİTan 1966 SAHtFE BEŞ ANKARA'DA BİR FlLM FESTİVALİ YA DA... Festival içinde festival Orhan DURU aska ülkelerde nasıl olurdu? Bir süredir onu düştinüyorum. Bır filım festivali olunca isterse bu «kısa metrajlı fılimler festivali» olsun, ortalığı birbirine katarlar ve bundan gerektiği oranda propaganda paymı çıkarmaya çalışırlardı. Bir defa radyolar, gazeteler bu işm günlerce üzerine düşerlerdi. Hele Roger Vadim gibi birisi de gelince bu işin dedikodusu da bol olurdu. Ankarada bir filım festivall oldu ve hemen hemen kimsenin haberi olmadı bundan. Gazeteler, festivalden çok Vadim ile annesınden soz açtılar. Onu bile üstünkörü yazdılar. Festivalde güzel fılimler gösterildi. Ama filim meraklısı Ankaralılar filimlerin gosterüdiği Fransız Kültür Merkezi dışında itişip kakışmak ve yer bulabilmek çabası için çırpınıp durdular. Bir defa iş başmdan bozuktu. Düzen diye bir şey yoktu. Festivali düzenliyen Turizm ve Tanıtma Bakanlığının böyle bir festival dolayısiyle elde edilecek yurt yaranna faydalardan haberi yoktu. Belki de ne diye bu işi başımıza açtık diye düşünüyordu. Başka ülkelerde böyle festıvaller yurdun tanıtılması için propaganda aracı yapılırken, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, Bakanlığın bir kilometre ötesine bile ne olup bit KAMPANYA'dan Fıkralar Hikâyeler Mekki S. ESEN Milâstan yazıyor ir çay, bır kahve, bır ayran.. En ıyısi adaçayı galiba Her fıncana ayrı ayrı katılmıs saçakh pürcekli tutamları ile, şekerli sıcak suyun rengini tatlı san'dan turuncuya kadar boyamakta.. Göğsü yumusatırmış, bilinmez, belki kalbi de yumuşatır. Kaiileye, daha çok adaçayı tavsiye edildi. Seçim kavgasımn, artık «Kıran kırana» denilen son gunleri.. daha fazla yorulmaktan kurtarır : Canım, der, altı aylık bir gelinden başka bir şey bekleneKampanyadan hikâyeler anlamez. tılıyor : «İki aday adayı, önseçimde yanşa çıkarlar. Sıra sıra köprfilerevlet Bakanı Cihat Bilgehan, den, dizi dizi okullara, yollara, bedavadan evlere, tarlalara, çeşbır yerde konuşmasına, Mevmelerden şınl şınl akan sulara lânâ'dan bir hıkâyeyle başkadar her şeyi vadederler. lamış : önadaylardan biri, nihayet ra«Sevgılimle tek mi çift mi oykibine meydan okur, kaıabayı nuyordum. çevreliyen daglardan birini gösSevgilım sordu : tererek : Tek mi istenin çift mi? Şuradan deldirip, sizlere bol Seninle çift olup »lemde ve »erin hava sağlıyacağım, der. tek kalmak isterim ..» Bu d a | rUifârlannızı keslyor. Bilgehan. hıkâyeyi soyle bağOteki derhal atılır : lar : Plânsız, programsız işlerle Biz de tiz degerli hemserimemleketi yine masrafa sokacak, Ierimizle çift olup, âlemde tek bakınız, hangi dağı nereden yakalmak isteriz! racağını bilmiyor. Ben deliji SflVflŞI •••••#•» nKavhan SAGLAMEH B B Cephedeki Amerikalıya göre, Başkan Johnson'da bir "civciv kalbi,, var w Âsi Şehir Da Nang'uı Basın Mer ] kezinde, kantinde genç bi. Azaerikalı Yarbay ile konuşuyoruz. Yarbay heybetli, yakısıklı bir as ker. Geride dört çocuğu. kannnı ve i güzel evini bırakmış, cehennemin ötesL Vıetnama gönullü olarak gel miş. Viski bardağını avucunda kıra » cskraiîçasına sıktı. «Biz bnrada iyl ] Johnny gibi davranıyoruz. Halbukl kötü Johnny olmanuz lâzım» dedi. Sonra sandalyesinde kaykılarak bana adamaküh sokuldu. Hiddetli bir ifade ile devam etti: «Savafi kazanabilmek için düşmanı tndtmek jarttır. Bem fizik, hem ekonomik olarak. Johnson'da bir civciv kalbl var. Washington'dakiler brraksalar, VIetnamı. kuzeyi ve güneylyle tek başımıza bir anda toza çeviririz. Liderlikten yoksun Güney Vletnara askeri subay ve eratıyla bir sıfır. Yarın Taylandda, FUlplnlerde, Hindistan'da, Endonezya'da, Malaysia'da, hattâ Avustralya ve Yenl Zelanda'da savaçmak mecburiyetinde kalmamak içtn, Vietnamda mutlaka kazanmalıyız.» Sansın ve mavi gözlüydü. Cildi güneşten bronzlaşmıjtı. Amerikalı Vietkongdan fizikman iki, teknik ve materyal olarak t« en aşağı 10 misli üstündü. Ama çöplüğünde savaşan Vietkong'u yakalamak mümkün de?ildl. Bir tacirin 4000 lirasını almış... Galatasaray Rita Pavyonda konsomatris olarak çalışan Mukadder özdilek, beraber gezmeğe gittigi Tarsuslu Arglan Çevirgen'i loydnğn iddiası ile yakalanmış ve nezaret altına ahnmıştır. Iddiaya före Tarsuslu tacir sarhos edilmek suretiyle 4(KM lira parası çalınmıştır. Nezaret altın» alınan Makadder olayı tamamen reddetmiş ve: «Beraber Pavyonda oturup içki içtık. Sonra Erairgânda bir otele gittik. Çok sarhostu. Kan'lisini orada bırakıp ben de eve döndüm. Hiç bir seyden haberim yok» demiştir. tkinci Şn. Müdürü Vedat Sokollannn ilgilendi£i olayın kogusturmasına devara olunmaktadır. Fotoğrafta kon•oraatris özdilek görfilmektedir. Ferhat mısın be mübarek! Tek mi, çift mi? D ksrşıki dağa açacağım!» ROGER VADİM Altı aylık bir gelin adettıler, vadettiler de hiçbir şey yapamadılar» yolundaki tenkidlere cevap veren bir Bakan, kalemi kâğıdı eline alıp hesap tutar : Bir yokiama şu kadar stirer, derken beş kişi ayağa kalkıp da çoğunluğun kalmadığını söyler, bir yoklama daha.. aonrs bir ıüru önergeler... Doğulu bir vatandaş, Bakanı, tığini yayamamıştı. Roger Vadim şereflne Balin Otelinde verilen kokteyle basın mensuplanndan çok Bakanlık mensupları dolmuştu.,Füimlerın jürıye gosterılecegi ilk gece için hiç bır gazeteci dâvet edilmemisti. Gerçi Bakanlıkça basın mensupları için dâvetiyeler hazırlanmıştı ama nasılsa bunlar sırra kadem basmışlardı. Bu ilk geceye sadece Cumhuriyet temsılcısi Kemal Aydar gidebıldi. O da bir sefaret mensubunun dâveti ile. Gösteriler ilk üç gün jüri ile büyükelçüikler mensuplan, Bakanlık mensuplan tarafından meydana gelmiş bir topluluğa yapıldı. Daha sonra üç gece de bilet alan meraklüar filimleri görebildiler. Birincılıkleri jüri Labrecque'nin «60 Bisiklet» (Kanada) ile Buogine'in «tkisu (SSCB) filimlerine verdL tkinci]:klerı ise Troell'in «Johan Ekberg> di. Kanada filmi İse Kanadada ya<İsveç) ile Hadjwysky'nin «Margapılmiş bir bisiklet yarışını anlaritka» sı (Bulgaristan) paylaştı. tıyordu. Üstün bir teknikle filme alınmıştı. Bilhassa tele objektif BİR DE REKLÂM ile alınmış sahneler beyaz perdede az görülen imajlar yaratıFİLMİ yordu. asıl oldugunu ktmse anlıyaÜdncl seçilenlerden tsveç ölmadı. Bir petrol şirketi için mi, bir yaşlı insanın yaşayışını, hazırlanmış bir reklâm filmi bir yaşlılar evindekJ valnızlığmı festivalde tngutereyl temsil etti. anlatıyordu. Ya festivali düzenliyenlerin böyle Bulgarların Margaritka'sı ise bır festivale reklâm filtmlerinin 5 dakika kadar süren sevimli bir katüamıyacağından haberi yokkarton filimdi. tnsancü bir duytu, ya da kim hangl ölmi getirirguyu işliyordu. Bir bahçıvan yese o filim festivalde gösterilebillni açmıs bir çiçeği koparmaya, yordu. kesmeye çalışıyor. Başarıya eriBİRİNCİLER şemiyordu. Silindir getirip eziürl haklı olarak Kanada filmi yor, dinamit atıyor ama çiçefc yebirincilikleri ile Rus filmine birincilikleri rinde duruyordu. Daha sonra küverdi. Rus lilmiSO d«kjkaka çük bir kıa çocnğu geliyor Ve Çidar devam eden •« bîr konservaçeğe hayran kahyor ve kotayca tuar öğrencisi ile sağır bir kız açiçeğl kopanveriyordu. Konu kırasındaki aşkı anlatan bir filimsaca buydu. HAZtRAN 4 | SAFER 14 £ V 1 İ 3 m V. E. 1 4.28 12.12 16.12 19.36 21.36 1 8.5Ö 4 37 8 36 12 00 2.O0 2.15 6.40 Amanullahın bir fıkrası ir başka hatip «bilen söylıiyor, bilmiyen söylüyor» diye yakmmış.. «Nihayet, bizim kuçuk de asıldı: Baba, ille bana bir Anayasa getir.. diye.» Ne yapacakmış ki?.. Efendim, sabah akşara, gece gündttz, radyoda, gazetede, sokakta, evde yerli yersiz «çiğnendi, çi|neniyor..» diye duya duya, çiklet zannetmiş!.. B Meğer sakız zannedermiş! Halbuki Açık sözlü, nâzik yarbay ile tarüşmaya girişmek istemedim. Yarbaya, ideolojik savaşlarda «toza çevirme» nin değer taşımadığını, öT'ptmli hususun insanlan kazanmak oldugunu söylememek için kendimi zor tuttum. Insanlar falaka ile inançlarından vazgeçirilememekteydi. Yakından izlediğim A1D faaliyetlerinin Amerikanın savaş gayretlerinden daha olumlu ve semereli olduğuna inanıyordum. Üstelik Amerikanm sa vaşı daha da genişletmesinin Pekin ve Moskava'nın tepkisine yol açacağı ve bir üçüncü Dünya Harbi felâketine böylece ortam hazırlanacağı muhakkaktı. Bütün bunları aklımdan geçirirken Yarbayın fikir ve hislerinin, Wa»hington'da hiç değilse şimdilik tam mânasiyle paylaşılmadığmı düşünerek Tannya şükürler ettim. N «Bozuk Düzen» en iyi film seçildi 1111111= 'ANTALYA Antalya filim festivali münasebetiyle düzerJenen Türkiye Filim Birincilikleri sona ermış ve Jürl kararmı açıklamıştır. Bu dunıma göre, «Bozuk Düzen» filmi birüıci, «Toprağın Kanı» filmi ikinci ve «Muradın Türküsü» filmi ise üçüncü olmuşlardır. Öte yandan reji Memduh Ün «Namusum İçin» filminde, senaryo Haldun Dormen ve Erol Keskin «Bozuk Düzen» filminde, foto Mustafa Yılmaz «Namusum tçin» filminde, kadın sanatçı Selma Güneri «Son Kuşıar» ve «Ben Öldükçe» filimlerinde. erkek sanatçı Ekrem Bora «Sürtük» filminde, karakter kadın sanatçı Yüdız Kenter «Isyancılar» filminde ve stüdyo Acar filim stüd yosu «Namusum için» filminde bl rinci olmuşlardır. Derece alan sanatçıların «Altın portakal» ödülleri pazar günil Şehir Kulübünde yapılacak kokteylde törenle dagıtılacaktır. J Lisan bilmiyenler Avrupaya gönderiliyor Mesleki tetkikler yapmak uzere yabancı memleketlere gönderilecek memurların bu incelemelerini yapabilecek sevıyede yabancı dili bilmelerinin zarurî olduğu ve badema bu hususun behemehal araştınlarak lisan bilmeyenlerin gönderilmemeleri Başbakanlıkça 15/X1/1965 tarihınde 879/5520 sayılı bir genel yazı ile tekmıl devlet daıre ve teşekküllerıne ehemmiyetle tebliğ edilmiştir. Bizzat Sayın Başbakanm imzalamış bulunduğu çok isabetli bu emre rağmen; Gümrük ve Tekel Bakanlığında yabancı dil bümeyen üç mufettişin îsviçreye ve iki mufettışın de Fransaya altı ay ılân bir sene müddetle gdnderileceklerı ha ber alınmıştır. Bu müfettışleıe maaş ve yol masraflarından baş ka üstelik her gün için de ıkiyü? küsur lira yevmıye de vertlecek miş. Bu müfettişler lıse ve yüksek tahsıllen sırasında haftada sadece bır ksç saat okuduklan ve mufettishğe giriş esnasında da kendilerınden ancak bu sevıvede aranılan yabancı lısanın, dıs memleketlerde mesleki tetkikler yapmak ıçın çok yetersiz olduğu ve o tarihten ben »e çen yıllar boyunca da esasen ki fayetsiz o!an bu bılgilerınden da ha da ka\bettiklerı aşıkârdır Bu dururada lisan bılmedıklen anlaşılan bu müfettişler yabaTicı memleketlerde neyı tetkik edeceklerdır? Bu hal, bütçenın ve hele çok sıkıntı ile topladığımız dovızın ısrafı değıl mıdir? Sayın Gümrük ve Tekel Bakanının bu >olda dıkkat nazarını celp ederken bızzai verdiklen emre aykın bulunan ve bötun teskilâtta sünun deriıkuUiFU o iarak uzuntu ıle karşılanan bu ıltimash muameleler dolayısile de Savın Başbakanın bu yolsu7luğa müdahale etmesını ve bu 2ibı hareketlere meydan verılmemesi için de mesteki tetkikler vapmak üzere yabancı memleketlere gönderılecek memuıldrın behemehal Ünıversite filol.> li bölümlerinrie veva Milli Efiıtım Bakanüğınca tâyın edilecek bitaraf bir imtihan heyetı huzurunda imtihan edilmelerınin veyahut Devlet lisan imtihanıns girip kazanmış olanlar arasından seçilmelerinin teminini beklen? Bu suretle verilecek karar, hem iltimas ve bütün devlet memur ları arasında adalet ve hakkın tavziinde yeknasak muameleyı mümkün kilacak ve hem de me murları lisan öğrenmeye tesvik edecektir. Ve nihayet 5 Haziran 27 Mayıs ve unutulan genclik Gazetenizin 27 Mayıs 1966 gün ku aynı köşede bir lise mezunu arkadaş gayet güzel bır yazı yaz mıştı. Biz de lise mezunları olarak bunu aynen tasvip etmekteyiz. Ne yazık kı Ak devrımı hazırlayan gençler bu gün hak ları tamamen ellerinden alıııarak hiç bir fonksiyonu olmayan rütbesız bir asker (Er) olarak vazife yaptınlarak sindirilmektedir. Ondan sonrada bu gençler le âdeta alav edilmektedir Gelip geçen hükumetler bu güne kadar bu sorun üzerinde rlurma dılar. Bu günkü hükumetınde pek nıvetı vok. Ama sereflı vatan vazifesini bizler gururla vap maktayız ve yapanz; bunun tçin müsterihiz. Üstünlüğümüz nokta vatanımıza daha faydalı olamayışımızdır. Hiç okur yazar olmayanlar arasında ezilen ve eriyen Lise mezunları köylerde öğretmen olarak bu vatan için aydınhk ufuklar açabilır Yan varıya polis olurken hepsi olabı lir Lise mezunlarından kuruiu bir alav kurularak bunlann D a şına olgun ve anlavışlı sahıslar gelebilir Bunlar vapılmadıjı için bu gün bir Astsb Çvs. hatta ılkokul mezunu çavu« ı nbası bı e alav etmekte tahsilli otan biz lere kin ve nefretle bakmaktadır Suçumuz nedir? Lise meıunu olmak mi? Mâlî dnrum kifavetsiz denilivor «ma rersiı harraraalarda. çıkarlan olan verleT de hükumet bunu düsünmfiynr. Temennimiz kardcsce birbirimlzi geverek bn vatanın menfaatl icin calısmaktır. Bunun ictn de bilhassa vüksck nskeri Surada bulunan kıymetli elenıanlarm bu dnrnmnn önfine eeçic! çSreler aravarak hükümete vereceSi bir teklifle bu haksız (îurnma son vermesi olacaktır. Yoksa bir birimizi ithaxı etmek suçlamakla bu iş ballolmaz ve bu ari7 mîllpt avdınlığa cıkmaz rin dikVatinî çeVerim Lise Mezunu Sosyal Adalet arzınıa katılıyorum şöyle ki; İ | Kon8ervatııarı bitirenler belli oldu = lstanbul Belediye Konserva1965 1966 ders 1 tuarıbelli olmuştur: yılı mezunlan Piyano berlümünden: Gulseren Peterson; Şan bölümünden: Melek Çeliktaş; Bale bölümünden: Semra Maytalman, Gabrıel Şapçıyan, Nilgün Aslaner. Gulay Özbay, Huma Dıvitoğlu, Lâle Pınar, Canan ünlü, Yüksel Aşar, Gülten Yahyabeyoğlu, Jale Yümabaşar, Figen Etüs. 27 Mayıs 966 tarihlı gazetenin E de: (Sosyal adaleti hepımız arE zuluyoruz) başlıklı Sayın Hayn E Topkar'ın yazısında şahsıma at fen yazılanları okudum = Lise ve muadili okul mezunu = sahsın tlkokulu bitırmis veya Dı = tirmemis bir kimsenin emrine verilmesine sabsen ben de taraf ~ tar değilim. Fakat Sayın TOP E RAK 20 Mayıs 966 tarihinde neş E redilen yazıma böyle hassasiyet E çösterirken, 3 Mayıs 966 da ne? ^ redilen Sayın Mustafa Çezik'ın = Astsubayları hakir ve küçük dii E sürücü ifadelerini de tasvip et E memesi lâzımdı ki hakikaten sos E val adaleti arzuladıjına inan* = bileyim. = Hangı Lıse muadih okulda E Astronomi, Mantık, Sosyoloji E dersi okunuyorda Astsubay Ok = mezunundan üstün oluyor = Şunu da hatırlatırım kı bır As E berî okulda okunan meslekî ve ^ teknik dersler sivil Ok. okutuı = maz. Bu yüzden aakerde Astsu ~ baylardan öğrpneceftiniz çok şev ler vardır ~ Gerçeklerı sakladığımı ılade = ediyorsunuz. Sızıo saklydığınız s bir gerçek varsa o da şudur: ~ Daha 1960 senesine kadar; Li E se muadili Sanat Enstitü'ü me ^ zunu Yd Subay oluyor, ayni ofcu = lu 1015 vıl evvel bitiren avnı = fahsılı vapmış daha tecrübel: ş kım";e Astsubay, daha dünkü E ayni okuldan mezun Yd Suba E vın emrine eiriyordu E BU MU StZÎN ARZULADIG1 = MZ ADALET' E Valçın EREN E ır toplantıda da eskı Afgan Kıralı Amanullah'ın, Rusya seyahatı ddnüşünde anlattığı fıkrayı tazelemişler : «Adama, demişler ki : Bin dönüm arazin var, yarısını topraksızlara vermeı misin? 900 dönümünü bile nm, demiş.. Dört evinden, bir tanesin < de olsun açıktakiler barınsa.. Üçfl feda olsun! İki öküzünden birini yardım için vermez misin? Vennem! demiş.. Bu kadar seyi bafısladın da bir tek öküzü mfi esirgersin? Veremem, diye direnmis.. öteki saydıkların zaten bende Ancak Yarbayın anlattıkları, yok, ama bir çift öUüıüm var!» ' Vietnamda cephede V»JMI gerUi». gdrevli Amerikan askerlerine hakim olan ve «Yürüyelhn ve bitirelhn» biçiminde özetleyebileceafa Gölünün, batısmdan guğim genel fikir ve hissiyatı yanneyine kıvnlan şose, Milâs'a sıtması bakımından ilginçti. uzamr. Dağlar, eteklerinden tepelerine kadar zeytin ağaçlanndan örülmüş birer örtüyle sıkı sıkıya sarılı.. Bu «yağ akan dağlar» Güney Vietoam'da, şehirleraradan birinin eteginde Herakles'ın sı seyanatlerde kara yolunu kuldoğduğu köy, berıde «tası toplanmak imkânsız veya tehlikell. ragı tarihin malı» minimıni bir Dolayısiyle Saygon'dan Amerikaada, doğudaki son kıyılara çönm en büyük denizaşın donanma melrr.iş yamaçların ortasında ve hava üssünün bulunduğu Da yanyana büyuk sütunlar. yüzyılNang'a uçakla muttefik askerlerlann tahriplerine meydan okurle birlikte gittim. Tehlikeye kacasına, dımdik ayakta.. nıksamıştı Amenkan, Güney Vietnam ve Güney Koreli askerler Çağlar, üstüste yığılmış gıbı. Vietkong bölgeleri üzerinden uçarken tnışıl mışıl uyurken, ben, kalbim dışarı fırlayacakmış gibi öl kıyısındakı duraklardan çarparak heyecanlanıyordum. birinde «şöyle bır nefes aAmerikalılar şehirlerarasutda, lanlar» da kendılerinden onpistten kurtulduktan sonra birceki kafıle gibi, fılâmalı, bayden bire tırmanarak irtifa kazaraklı arabalariyle, bu ihtişamlı nabilen dört pervaneli dev •C130» manzaralar arasma dalıp uzakaskeri nakliye uçaklarmı tercih laştılar. ediyorlar. Sebep Vietkong uçakAz sonra, bu yoldan birer ikısavar toplannm menzillerinin kışer veya kortejler halinde gesalığı. Meselâ Vietkong uçaksavar çenler de bayraklan, klâksonlatopunun menzili 4.000 ise, C130» rı, avazeleri ile yağ akan dağla5.000 metrede seyrediyor Böylece rın zeytınliklerinde gözden kayVietkong mermisi daha ucağa boldular. ulaşamadan havada patlıyor. Lüks ticarî yolcu uçaklarındd seyahaNe tarıh, ne tabiat, hattâ rüzte alışanlar, «C130» a binmeyi gârları ile eğılen ağaçlardan umüthis yadırgıyorlar. zanmıs zeytin dallarmı bile görmeden, sadece ve sadece, takvimin 5 Haziranı gösteren bir tek yaprağına doğru, tozu duDa Nang tarife sığmaz bir üs. mana kattılar!. Adeta Amerikanm iktisadî ve B Vietkong'un en fazla korktuğu Amerikan silâhı, helikopterlerdir. Resimde, Vietkong baskınına uğrayan bir Amerikan kampındaki arkadaşlannın yardımma koşan bir takviye birliği görülüyor. karadan havaya «Hawk» Füzeleri ne terkedilmi?. Dağlar oyulmuş. cephanelik yapıhmş. Her şey bir saat intizamıyla işliyor. Seyrettiğim yıldırıcı tablonun şaşkınlığı içinde düşünüyorum: •Eğer», diyorum. «bir Insan Amerikalıyla bozuşmayı akluıdan geçiriyorsa. karannı vermeden önce gclmeli ve onu Vietnam'da görrneli.» Ve hemen arkasından Vietkong'un veya bir Castro'nun azim ve cesaretini takdir ile anıSam» «Johnny» sinl Allahın dağına veya çölüne gönderirken, memleketindeki lüksü de yanına katmayı ihmal etmiyordu. Çocuk yüzlü, tipik Amerikab Üstteğmen sorulanmı cevaplıyordu: «Amerikada Vietnam konusundaki açık tartısmanın, Baskanın polilikasma karşı yöneltilen hücumlann, düzenleoen çeşitli protesto gösterilerinin arkadaşlan mın morallerini etkilediğinl sanmı.Toıuın. Zat«n y»p«lacak o dar iş var ki, kimsenin memlekette olup bitenlerle ilgilenecek vakti yok. Biz profesyonel askerleriz. Bir görev alnusız. Bunu tarlısmasına girmeden elünizden geldiği kadar başarmağa çalışıyo.» Tam bu sırada kulağmun dibin de toplar patlamağa başladı. Yüreğim ağzıma geldi sandun va dchşet içinde ayağa fırladım. Üstteğmen tebessüm ederek ellyU omuzuma bastırmak suretlyle beni tekrar oturttu. «Telâşlanmayınız. dedi, «bizim toplar» ntandım. Yağ akan dağlor Bir i'eri karakol Güney Vietnam'ın ikinci büyük şchri Da Nang'a 30 kilometre mesafede bir deniz piyadesi bölüğünün koruduğu bir Amerikan ileri karakolunu ziyaret ettim. Yan çöl bir kesime mevzilenmişti. Beni karşıhyan Başçavua, eliyle 100 metre ilerideki koruluğu göstererek, «İste Vietkong orada» dedi. Saat 16 30 sıralarıydı. Çadırlann altında askerlerin bir kısmı «akşam> yemeği yiyor, bir kısmı da uyuyordu. Geriye kalanlar da mevzilerde hareketlerini transistörlü radyolarm hızh, kıvrak nağ melerine uydurarak havan topu mermilerini ambalâjlanndan çıkanyorlardı. Hepsi neşeli ve sıhhatliydi. Gltleri kavrulmuştu. Cephede ırk ayırımı unutulmuştu. Kader bîrliği, beyaz ve kan» derili Amerikalıyı kaynaştırıi'ermişti. Hele bir çadmn altında bir birlerine sarılmış vaziyette yatan biri zenci diğeri beyaz iki eri farkedince hayrete düştüm, güldüm. Tıpkı dergilerde resimlerinl görmeğe alıştığımız kedi ve köDfkler gibi.. B Vietkong toplarınm menzili Zalim savaş Meşhur sualiml üstteğmene de sordum. «Burada ne işiniz var?» Cevap verdi: «Komünizme bir yerde (dur) demek lâzım. Bunu Amerikadan başka yapacak olmadığı için buradayızj» Akşam üzeri bir Jeeple son süratle Da Nang'a dönüyoruz. Yol bozuk. Zıp zıp zıplıyoruz. Bana refakat eden Amerikah Başçavuşa neden acele ettiğini soruyonmı. Anlattı: «Bu yol 18.30 da trafiğe kapanır. Ertesi sabah da trafiğe açıl madan önce. Vletkong*un gece d«şemesi muhtemel mayınlan temizlemek üzere özel araçlarla taranır.» Ertesi sabah, ziyaret ettiğim bölüğün öncü takımının gece Vietkong tarafından uusuya düşürüldüğünü öğrendim. Takımdan 13 ki|î can vermişti. Onlar da 32 Vietkong öldürmüşlerdi. Daha 15 saat önce ölenlerden birk. çıyla el sıkısrmş veva konuşmuş olabileceğ'mi düşünerek üzüldüm. Vletnamda anlamsız. zalim bir savaş cdivordu 6 Savaş ve lüks Vietkong yarasa misâlı gece meydana çıkıyor. Gündüz Amerikalıların burnunun dibinde pinnç tarlasıru süren uysal Güney Vıetnamlı, karanhk basınca korkunç bir Vietkong oluveriyordu. Uyuyanlar gece nöbet tutacak olanlarmış,. «Akşam» yemeğinin erken yenmesinin sebebi de, gece hazırlığına zaman kalması içinmis. Çünkü gece, bütün çadırlar sökülüp, dikenli tellerle çepeçevre sanh toprağın altındaki mevzılere sığınılıyormuş. Yemeğe buyur ettiler, oturdum. Bölük kumandanı üstteğmen ile karşı karşıyayız. Yediğim biftek, Istanbul'un turistik lokantalannda bile bulamıyacağımız kadar yumuşaktı. Kutu birası, buz gibi ve bol köpüklüydü. «CJncle Bir sergi Akhisar Devlet Hastahanesi Baştabipliğinden Clnıl Miktan Teminatı Lira Krş. Lira Krş. 12.127,50 Geçici Ne suretle alınacaÇı Kapalı zarf usulü ile 23/6/966 Perşembe günü saat 10 üs Kapalı zarf usulü ile 23/6/966 Perşembe gunu saat 11 de askeri gücünün bir sergisi. Ölüm makıneleri uçaklardan biri, her 30 saniyede ya iniyor veya kalkıyor Hele daha pistte hj .urken ses duvarmı aşan havadanhavaya • Sidewinder» roketleriyle donanmıs ünlü «Phantom avcı uçaklannın tarrakaları tüyleri diken diken ediyor. Gbkte gecegündüz daıma asgari sekiz uçak veya he likopter dolaşıyor. Vietkong ile sarılı üssün havaya karsı savunması rad^r'an bi^evive donen YARIN: İNTİHAR VE BUDİZM 53 Kalem yiyecek ve mahrukat 161.700,00 85 Kalem ilâç ve sıhhî malzeme İLÂN Edirne Belediyesi Başkan lığından: 2490 S.K. 31 nci Mad Hukumlerı uyarınca 125.000 TL. Uuhamaıen bedeüe (1) adet otobüs şasesi 24/8/1966 günü îattn alınacaktır Şartaamesl EDtRNE BELED1ifESİ Otobüs I?LETRrEStNDEN tstenilebijir (Basın 13428/6357) 43.200 00 3.240.00 i L A \ CINSI Muhammen Miktan Üskiıoar Adliye binasının umuml onar'.rn 15000.00 Lr 1 Cinsi ve miktan yukarıda yazılı Üsküdar Adüye binasının umumî onarımı açık eksiltmeye konmuştur 2 Eksiltme 20 haziran 1966 pazartesi günü saat 11 de Üsküdar Adalet Dairesind> Satmalma Komisvonunda yapılacaktır 3 Muvakkat teminat miktan 1125 liradır. 4 Şartname ve ke>" evrakı mesai dahılinde ÜsKÜdar C Savcılığı Kaleminde görulehılir 5 İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminatlariyle birlikte 1966 yılı Ticaret vesikalariyle ve Nafta Müdürlüğünden alacakları belgelerle birlikte Komisyona müracaatlan Uân olunur (Basan 13780/6356) 1 Yukarıda yazılı malzeme komisjon huzurunda satın alınacaktır 2 Taiıplerın 2190 sayılı Kanuna göre Mahye'ye yatıracakları temınat akçalarının makbuzlarını ve teklif mektuplannı komısyona ihaleden bir saat evveline kadar gondermelerı, 3 Bu :çe aıt şartname mesaı saatleri dahilınde her gün hastanede görülebilir. 4 Hariçten istiyenlere 50 lira mukabilınde gonderılır. (Ba^ın: 14346'6397) Belediye Başkanma telgraf Sayın Hâşim İşcan Sabah allıdan iliharcı 1720 saat snyumuz kesiliyor. Devletlıanenizde 0su>nnuzun kesildigi hic ohıyor nnı Kadıkov Sular Idaresı bızı valao bejanla oyahjor, atlatı\or, eğleni/or. Asılsız sözlere bakmıyarak *ak:n a'âkanız ricasındayım. ZİYA KUTMA.N Venijol Bostancı Utanc Feneryolu Kızıltoprak arasındaki bir kilometrelik yolu Belediyemlz I senede onaramadı ve Kadıköylülcri bu srnc de toz içinde bırakmayı lıcr halde aklına kojdu. Ben olsam ba yol uznnluğunda »«yac riyaset mansının karjısında '•»tttrmııva atanınm. KADIKÖYLÜLER İstanbul Üniversitesi Tıp Faküllesi Dekanlığından: Fakültemizin Enstitü ve Klinikîerindeki açık ve açılacak asistanlıklara isteklilerin yabancı dil imtihanları 1 temmuz 1966 cuma günü saat 9 da bilim dalı imtihanları dt. 8 temmuz 1966 cuma günü aynı saatte Dekanlıkta yapüacaktır. İsteklilerin 24 haziran 1966 cuma günü saat 17 ye kadar dörder resün ve dilekçe ile Dekanhğa müracaatları. (Basın 14276/6383) KAYrP Pasomu kaybettim. Hü^lumsüzdur. Murat Özyaseminler Cumhuriyet 6370 34 AP 182 r.umaralı, beyaz renkte 4 kapılı 1963 model Pontıac marka hususi araba çalınmıştır Bulan memnun edilecektir. Telefon: 44 00 7S Cumhuriyet 6369 KAYrP Şehirviran koyü ilkokulundan aldığım diplomamı kaybettim. Hükümsüıdür. Recep Eker Cumhurlyct C1M KAYIP OTO DENİZCİLİK BANKASI T.A.O. OAN: Bankamız Denizyollan Tşletmesine ait BAŞAR1 TANKERİ kapalı zarf içinde teklif alma usulü ile satılacaktır. En son teklif verme tarihi 27/6 1966 dır. Şartnamesi Malzeme Müdürlüğü veznesınrlen temin edilebiUr. (Basın 14271/6385) TOZGAT