Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHÎFE tKİ 18 Haziran 1966 UMHURÎYET ALEVILİK ? Sadeddın EVRiN «rurdnmuzda yer yer topln veya dagıeık hir * balde yaaayan T « oldukça büyük bir halk kütlesi olan Alevîler bin yıl önce Horasan'dan »siretler halinde Anadoluya göçen Türkmenlerdir. Bunların özelliği, Hz. Ali ve evlâtlanna candan bağlılıklarıdır. Alevilik, Hilâfetin zamanımızda kaldırılmasına ksdar süren bir didismedir. Hı. Peygamber veda haccında Hz. Ali'nin sag •linl tntarak «Onun cti benim etim, onun kam fcenim kanım, onun ruhu benim ruhumdur» diye Iğmüştü. Fakat, Ebubekir, öraer ve Osman hakkında da övgülerde bnlunmnştu. Hz. Ali bn üç sattan sonra seçim nrası kendisine gelince, bn def» Emevi aileainin liyasi knrnazlığı ve Maaviye'nin Şam Valiliginde elde ettiği büyük kudretIe karşılaştı. Olumsuz bir savaştan sonra, hakem karariyle Hilâfet Maaviye'ye geçtl. Hz. Peygamberin: «Benden sonra hilâfet otuz senedir, daha •onra padişahlık devri başlar>dediği rivayet edillr ve öyle olmustur. Kıki Dlymntt ltleıi Ba»kuu Yardımcıu ladı. Alevilik işte bu kadar n ı n n bir süne devam eden ınlumlerin kalblere verdiği tedirginlikle kökleşti. O kntln kisilere valnız Alevîler degil, bflttin Sftnnt tarikatler de, lilsilenâmelerinde oulardan birlne mensnp oldnklannı göstermlşlerdir. Hicretin 37. yılında (Sıffin) Savaşında Maaviye ile karsılaşao Hz. Ali, iki tarafıo birbirini ayırd etmesi iein, bogünün manevrelerlnde oldn^n jribi, askerine kırnuzı isaret taktırmıştı. Maaviye ve oğln Yezid'in knrdnkları saltanat tanmdaki Hilâfeiin devamı olan Abbasilerden sonra, aynı tarzı izleyen Osmanlı banedanına karşı, bn sistemi tanımıyan tranlılar da askerlerine kırmı»ı baslık giydirmislerdi. Böylece, Anadolndakl Alevilere de kızılbaşlık sindi. Iranlılar Kerbelâ olayını her yıldönümünde çok acıklı törenlerle yaaatmak snretiyle tel'in ederken. Tezid'in yolnnda Halife olan Osmanlı Hükiimdarlarına ve onnn tarafına Tezid diyerek düsmanlıtı kBrfiklemislerdir. •••••••••«•• I \ f\ IM IAI T fI lI lil I I ^J o M yı # n I I n\ tI i| nIiInI •[ Alevîlik ' Sünnîlik ve knskusuz ortaya koyalım: Türn ıl hg ' Önce meselemizi korknsuz ve Cumhuriyetçilik \ | I ^ ^ / ¥ V | I I \A f | | I I | | •F düsündürdükleri S aym Prof. tlhan Arsel'in (NATO seyahatinin düşündürdükleri) başlıklı yazısında NATO hakkındakl görüş ye dtlşüncelerine katalmadığımıs itade etmek isterim. Şöyle ki: Sayın Profesörün bu yazısmdan; esas itibariyle askeri bir örgüt olan NATO"nun yapısı, stratejik konsepti ve kuvvet durumu hakkında evvelee bir bügiye sahip bulunmadıklan ve kuruluşundan bu yana NATO"nun geçirdiği safahatı, dünyarun politik durumu mu vacehesinde, takip ve tetkik etmek fırsatını bulamamış oldukları anlaşılmakta ve sadece seyahatte gözlerindeki pembe camlı bir gözlükle NATO'nun icfli bicıli karargâhlannda parlak bir iki brifingi dinlemeleri sonucunda NATO hakkındaki gerçeklerden uzak böyle bir yargıya vardıkları kamsı bizde uyanrmş bulunmaktadır. kalmıyacaklardır. O halde, devletr ieri ağır mall bir kulfet altuıa sokan, en hazini, hükümranlıklan Amerikanın elinde sedelenen NA. TO devletleri için, irtık, bu teşki. lâtın önemi hemen hemen kalmamıştır hükmünü vermenin zamani gelmiştir. Nitekim Fransa, işte bu mihrak noktasından hareketle NATO'ya cephe alm:s bulunmaktadır. NATOTÜRKİYE merika, NATO'nan devamım, diğer bütün faktörler bir tarafa, Sovyet Rusyayı tarassut a t tında tutan uzak bir emniyet perdesinin tesisine imkin vermiş o t dugu için ister. Türkiyede Amerikan üsleri v t teknik gözeUeme ve dinleme ş«bekesi vardır. NATO diyoruz, ama, ona mal olmuş hangi üs ve tesıs vardır Türkiyede? İşte, Türkiya, NATO kisvesi altında Amerikay» bUmet yüaünden ağır mal! külfetleri ve en kötüsü bloklar araa bir harbde topyekun yok olma riakini, farkında olroadan, yüklenmif bulunmaktadır Halbuki Türkiyedeki tesisler sayesinde Amerika, kendi emniyetini almış olup yok olma tehlikesinden uzak bulunmak tadır. Türkiye is« daha harbta fik safhasında süinip süpürülecektir. Haîbuki, asıl olan cihet Türkiyenın erimesi değil, yasamasıdır. tşta, bugünkü şartlar içinde NATO'nun Turkiyeye getireceği budur. Bu itibarla, tarafsız, hükümran, hasırn yaratmıyan ve kendi gücüne dayanan bir politika izlenimi, Türkiyenin güçlenmesi ve bekası bakımından en uygun bir yol olacağı mUtalaasındayız, biz. A Maaviye tanınıyor M aaviye'yi Hz. Ali'nin bfiyük o | l n Hz. Hasan tanımak zorunda kalmıs, ondan sonra kardeşi Hz. Hüseyin'e emirligin bırakılmasını şart koşmustu. Hz. Hasan (ehirlenerek öldürüldü. Maaviye, daha sa|hğında Iken ©ğlu Yezid'e halkı biat ettirdi, yani eğemenliğini tanıttı. Bn hak•ızlıga karşı tedirgin olan Kfifeliler Hz. Hüseyin'i dâvet ettiler. Oraya giderken (Kerbelft) da Terid'in sflratle gSnderdigi ordn tarafından sanldı. Evlfttlan v e maiyetinl teşkil eden 7080 kisi, birer blrer gizfînün Snfinde Cldürüldttkten •onra kendisi de şehit edildi. Din b/'/g/s/nc/en yoksun kaldılar smanlı idaresinde her Sünni kdyünün imamı ve ramazanda eerre çıkan hoealar onlara as çok din bilrUl verdikleri halde, Alevt köylerlnde Cafer 8adık*ın eski Türkçeye (Bnyrnk) diye eevrilmiş din ve ahlâk kitabının mevonda kalmadı£ından, kendi aralarında Dede diye andıklan kişilerin ağzından ne iıittilerse onnnla yetindiler, bfiylece din bilfisinden yoksnn kaldılar. Halbnki, Irak'ta basılmıs yeni Alevî ilmihalinl gördüm. Sünni llmihalinden pek farklı deçildi. Namaz ve ornca aynı Snem verilmişti. Bizdeki bfitün menfî koşnllara rağmen, Alevi, Kızılbaş, Tahtacı dediğimiz halk kütlesi ahlâkı temlz insanlardır. O NATO'NUN KURULUŞUNDAKİ ŞARTLAR HÂL DEVAM EDIYOR MU? iç şüphe yok ki, NATO'nun ku rulusunda temel fikir komünıs me karşı Avrupanın savunulması olup temelinde iyi niyet bulunan böyle bir örgütlenmeye süratle gidilmiş ve teşlrilât ilk safhada kendisine düşen görevi de yerine getirmiştir. Fakat, sayın Prof. NATO'nun tesekkülünü mtlm kün kılan o ctunanın sartlan acaba h*lâ devam etmekte midir? Şöylece bugünku dünya durumuna bir göz atarsak: A Avrupa ekonomik ve sosyal aJanda kavıplannı telifi etmiş ?• güclenmiştir. A Amerikadan sonra Soin,'et Rusya büyük nükleer güce sahip olmuş ve bu sayede bloklar arası bir denge meydana geldiği cihetle bir genel harb tehlikesi, hemen hemen ortadan kalkmıştır. O Kızıl Çin gflçlenmeye baslamış ve komünist blok, birbirine zıt fikirle iki ayn kampa bölünmüstür. O Tarafsızlann teşkil ettiklerl üçüncü bir blok meydana gelmiştir A NATO teşldlâtı, lider devlrt olan A.B.D. nin elinde dejenerasyona ugramış ve Amerikanın Avrupa ve Orta Dogiıda hegemonyasırn devam ettiren bir teşkilât haline pelmiştir. O Harb silâhlannın tekâmülü, bugün Sovyet Rusyaya, kolunu, kendi ülkesinden, dünyamn dörtte birtne kadar uzatmak lmkânın] vermiştir. Bu cihet, en azından, Sovyetlerin lîıfc denize inme yolundaki Jeopolitik görüşünü de değersiz hale getirmiştir. O A.B.D., pazar ve ham madde teminl içln vardım ve konıma politikası altında bir çok ülkelere kancasını atmıs veni bir sömürse sistemi knrmuştur. A Avrupa ve Orta Dogudaid harb tehlikesi Doğu Asyaya kaymıstır. Bir ttlkfi nğrnnda ean veren bn kutln insanlardan sag kalan en kfiçfik ofİTi Zeynelibidin H. 95 te zehirlenerek öldil. Onnn ofla Zevd Emevi Hükümdan Abdülmelik'e Isyan edince, lmamı âsam onnn çıkışını Peyjaraberimizin Bedir Savaşına çıkısına benzetmiş, ona bist etmiş ve mall yardımda bnlunmuştn. Zeyd H. 122 de Sldürüldü. OJIn Tahya H. 125 te Horaaan'da ayaklandı, • da babaıı jibi öldnriildü. Sonra Tabya'nın oğln Abdnllah atalannm kamnı isteyerek isyan edince o da Temen'de »on Emevi Halifesi Mervan'ın Irnvvetleri tarafından fildürüldü. Beytülmal'in mührü kendisine verilmek istenen Imamı âzam Ebu Hanife'nin bunn kabul etmemesl ve hakkındakl şüpheler üzerine haose atıldı, her gün dayak vedi. O kadar ki. bu adam kırbaçtan 6Ieeek dediler. Nihayet bir gün bir vesile ile hapisten kaçtı. Abbasller hükâmeti ele alınea, H. Ali tornnlanndan Mohammed Nefsüz Zeklye ve kardeşi tbrahim isyan ettiler. Sünnl olan Malikt mezheblnin önderl fmam Malik de onlara tâbi oldugundan bapse atıldı ve iskence yapıldı. Bn nrada tmamı Szam'ın da Abbasîler aleyhinde ıSzIeri duynlmaya başladı. Onnn Hz. Ali evlâtlanna bağlıhgı devam ediyordn. Çflnkfl a iki isyancının babau Abdollah B. Hasan'dan da derı almıstı. Abbasî Halifesl Mansur ona mutlaka bir mennriyet vermek istiyor, Bagdat Kadıhfrını teklif ediyordn. Kabnl etmeyince bap§e •oktn. Her gün zindandan çıkanp onar kırbaç atıyoflsraı'. BSyîeee llff'kırbaç yedi. Sonra hapisten çıkarıldı. Evinde ahkondn ve ölünceye kadar halk ile konofmaktan menedildi. H Bektaşiler ise, Aleviliğin tatavvnt eğitimi gSrenleridir. ö z Türkçe (nefes) lerinde çok gtizel hikmetler, nasibatler vardır. Şeriate özensiz Bektaşi fıkraları, biraz da Alevt kırginlıgıyla dar zihniyetll taassnba karşı inadına sSylenmiş seylerdir, Bnnnnla beraber, evvelee lnsan bası kesmeyi tizfim koparmak kadar basit ve Snemsfz bulan zâlim ve çaddar idare adamlannı, onlara nyfun çevrelerini gözSnfine çetirrnek sartiyle, Anadolu ve Rumelinde BektasiHğin hele Tenieerl ocağındakl hizmetini küçük göremeyiz. örneğin: Elde, ayağmda, dılde, gözünde, Hakkına razı ol her bir «öıünde. Candan içeri kendi özünde. Sakla kulum benl, taklayım seni... diye Tann emrini tasavvnf diliyle snnan Genç Abdal Bektasi'nin sözfi jibi, ezberlenen deyifler yabana atılamaz. Alevl ve Bektasi böylece bir bütünün genel ve özel iarafıdır. Oknr yazarlarından eski harflerle el yazması, tas baamasi bazı kitaplar vardır. Cavidan, Hüsniye, Faziletname, Makalâtı Hacı Bektaş Velî, Ahmet Tesevi'nin Divanı Hikmet'f, Dtlrrü Meknun, Kumrn . adlı olan bo kitaplarla Fuznl!4ıin Kerbelâ'yı tasvir eden Hadikatossnadfl'sı, Sıvaslı Şemsettin'in Hz. Ali savaslannı anlatan yapıtı bn toplnlngnn eski Türkçe Ifadeli dlni edebiyatı aaytlır. Kızılbaşlık nerden geliyor ? Sonuç ürk nlasonnn bölünroeı bir nnsnrn olan Alevî'lerin yüksek kültür almış aydınlarının yeni ve ileri yaşantı içinde hiç bir zihniyet farkı taşımadıkları görülmektedir. Fakat, eski Türk töresinin gerektirdiği millî gelenek ve karakteri muhafaza eden Alevi köylülerine çok ilgisiz kalısımız, onları ayrı a y n telâkki edişimiz yüzünden. hâlâ bazı yerlerde sevimsiz durumlar peyda olmaktadır. Insan haklarına. viedan özgürlüğdne ve demokrasi ilkelerine dayanan Anayasa, Türk nlnsnna yepyeni bir anlayış ve yaşayış getirmis ise de, Alevî'lere karsı çekingenlik ve hor görme gibi şeylere yer verenler yine bnlonmaktadır. Kabahat, millî selâmeti gSzetecek bn sosyal hastalıfı tedavl edecek tutamnmnzun yeteraiıUJindedir. G Brülüyor ki, Sünni İki mezhebin Snderleri olan Ebn Hanife ile îmam Mâlik de Hz. AU evlitlannın taraftan Te Hilâfetin Emevi ve Abbasl Hanedam tarafından zorla ele geçirilme•foe karşı idiler. Bn, çok önemll bir noktadır. Tukanda, zehirlenerek dldüğünü yazdığımız Zeynelâbidin'den sonra, o | l n Bâkır H. 104 de, ennn oğln Cafer Sadık 148 de, onnn oğln Mnsa Kâzım 187 de, onnn oğln Ali Rıza 2(tt de, onnn ogln Mnhammed TSki 220 de, onnn oğln Ali Naki 254 te, onnn oğln Hasan Askeri 2S0 U hep lehirlenerek öldüler. Hasan Askerî'nin ofclu Mnbammed Mehdi ise 176 da izini kaybederek camBI knrtarabildi. Talnız habereileri* temaa a a | T NATO'NUN GERÇEK SAVUNMA GÜCÜ u faktörler muvacehesinde NA TO neyi ifade etmektedir, hâlâ bir savunma gücUne sahip midir, lider devlet Amerika buna samimlyetle inanmakta mıdır? Biz çimdl bu esas noktalar üzerindekt flkirlerimizi açıklıyalırn: B ve benim gibi Teknıkerler içten bir sevınçle okuduk. Gerçekten de sayın arkadaşımızın belirttıği gibi kalkınma çabasında bulunduğumuz bu zamanda Tekpikerden faydalanmanın zorunlu» luğuou idrak edemiyenlere saşSaygılarımi7İa. mamak mümkün değil. Lisa leviM. KEMAL UYGUB yesindelci okuldan sonra üç sen« B Aynı konuda Ankaradaki okurumuz Emekli Albay Tevfik daha boş ve gayesiı yere niçin Gürman'dan öğrend Mustafa Kedirsek cürütsünler. Çünkü, llhan mal İçtemen'den mektup almif Selçuk'un da belirttiği gibi. bubulunuyoruz. nun imkânı yoktur. Şu h»lde üç Tartışmacı Tevfik Gürman »3«enelik Sgretimlerinin semeresizü ediien yazıyı dikkatle okuduni görmeleri irabeder. Ülkemirın ğunu, yazann NATO hakkındaki hirçok sorunlan gibi bu problem görüşlerinin neye dayandığını pek de seçim güriiltüleri içinde kıyanlayamadığını belirtmekte v« ö holmaktadır V'e imtihanlar* girzetle Fimlnrı söylemektedir: memekte kararlı olan Tekniker• f L I ATO tarafından düzenlenlerin bir seneleri daha boş» git| | M d i ğ l belirtilea bir feziye mektedir. Fakat sunu söyliytlim , • " katılan sayın profesör, Itki gerçekte kaybeden Tekniker • tifakı övmekle yetinscydi buna ler degil, onlara en fazla ihtiyacı S eklenecek sozümüz olmayacaktı. olan tilkemizdir. Bu probleme eNATO'ya ulusal çıkarlarımız açıjjilmemek, faydalanraa y o l l t n n ı sından yönelen her tenkidi pesln «ramamak yurt kalkınmasını b»lbir yarçı ile kötülemek; «Türkiy»' tnlamaktan baıka bir ş»v dtftilyi dostsuz, savunmasıt bır»km«k, dir perişan etmek istiyorlar» gibi bir üonucs varmak doğru bir söıletn değildir kanısındayım. Türkiye'nin özel sektörün olsun, Devlet NATO sayesinde elde ettiği askerî «ektnninün olsun her enfiüstri vardım, bunun (tratejik ve teknik kolunrtij en büvük verimle çaiı» niteliği yanında. blzim NATO'ya «ap Teknıkerler, teoH ve pratigi neler verdiğimizin bilirasel yönh:r araH^ basan ile yürütmekteden incelenip ortaya konulması ve d>ler, Bu eun ülkemizde teorik ancak böyle objektif bir araştır. bilei sahipleri ma?a ba'indan nıa sonıında hıikme vanlması gekalkmazken. nratik i^çilpr vaptıkrektir. Yoks» Batı BerUn ile Doğu lırı isin mahiyetini bilme7ken Berlinin karfilastırılmafi Türkiy»' Tekn'kerler ikj<!)nin de vazifeMnin ytikünü hafiflermiyeceü gibi. ni bir arada götürehilmekterlir» millî gelirimisin artmannı, ikili 'pr Bu nroblemln üzenne pŞil. aniasmalarm devietimize lâyık bif^ek zamanı celdi ve eecmekteçimde değiştirilniesini uğlunaya Alr. yetinmektedir. Saym ProfesörUn blzden lyl blldikleri Kuzey Atlantik Anlaım»sının, üyelerin saldirıya karşı savunmalanna iliskin 4. ve 5 d maddeleri, ünlü Johnson mektubuyla ne duruma girmiştir? NATO üyelerl arasmdaki iktisadi iliş kilerin diizenlenmesini öneören ikinci maddenin U» Türk ekonomisine neler kazandırdıği: krom, zeytinyağı, donyağı. tüliin meselelerindc anlasılmamış mıdır? KBIdı ki, NATO'ya yönelen tenkidler yurdumuzda iki ayn sörüçe dayanmaktadır. Birincisi NATO içinde kalalını ve ulusal bağımsızlık ve gururumuza gölge düşmeyen eşit haklara sahip bir üye niteliiini kazanalım görüşüdür. İkincisl ise. Fransa'nın tutumunn öne sürerek ittifakın modası gectiği ve saldırgan oldufu tezinl benlmseven görüştür. ugünkü kosullar içinde bir Tiirk Profesörüni'ın NATO'yu adeta kutsal ittifak sayması yadırganaeak bir davramstır. Biz. kendi millî bütçemizin diğer üyelere oranla yüksek bir kısmıyla NATO'ya katkıda bulunurken, bunun bir de ikfisadî ve siyasî yönden bizi mağdur etmesi hiç de ucuz olmayan bir iştirak sayılmalıdır. NATO'ya girnıedikleri halde blze gö're nıutlu bir hayat süren ve bağımsızlıklannı koruyan hem de blzlnı kadar önemli stratejik yerlerde bulunan Avrupa devletleri vok degildir. örneğin: îspanva. tsviçre, Avusturya ve Finlândiya. Gezinin NATO tarafmdan dfizenlenraesl değerli bilim adamımızın kaleralni özgürlük içinde kullanmasına engel değildlr. NATO'ya övgü... Evet. ama önce gerçekleri gün ısığmda Inceleyelim. Unutmayalım ki NATO Ktifakı mev cut değilken bağrmsız Türkiye vardı. NATO olmasa da Türkiye vasayacaktır. Buna inanmak Türk olarak var olmanin şartıdır.» • Tarttşmacı Mustafa Kemal tçtemen de, tenkid konusunda Emeklı Albay Gürman'la birleşmekte, bazı hususlarda Prof. Arsel'in fikirlerine katılmaktadır. Tartışmacı bu konuda sun'.an y»z maktadır: «Prof. Arsel'in fikirlerine bazı hususlarda Iştirak etmemek mümkiin değil. Fakat bugün açıkca ortaya cıkan Türkiye ve Dünya ger çekleri acısından fikirleri jrenel olarak yadırjanacak nltellktedlr. Mnstafa Karahik Ak. Tek Ok. Şnnu ifade etmek gerekir kl; blz, NATO'nun başındanberi muarın defiliz. Başlangıçta. süphe yok kl, Türkiye için faydalı olmuştur. Fakat, her rirfütün, zamanla, mftna ve mahiyetini deeistirdiği vanl demode olduğu. favdasının kalmadı^ı bir kenarda dursun. zararlı olmaya bas'.adığı bir devir vardır. tste hiiner bu devrl camanında te^his etmektir. S • demek, gerçeklere göz yummaktır. Nerede din varsa, orada mezhepler olmuştur. Müslümanlık da mezbeplere ayrılmıştır, Hıristiyanhk da. Bilimin, tarinin, aoıyoiojinin verilerini siyasi demeçlerle degistirmeye kimsenin gücü yetmez. Türkiyede yaşıyanlarm yflzde 99*n Müslflmandır. Mflslömanlar, Hazreti Muhammet'in ölümünden sonra mezheplere bölünmüşlerdir. Hazreti Ali'yi tutanlar sevenler, Alevîliği sürdürmüşlerdir. Anadolnda milyonlarca Türk, Müslüman Alevî inançlanndadırlar. Alevilerin 13 müyona vardığı söylenir. Gene Türkiyede Hıristiyan vatandaşlır, Katolik, Protestan, Ortodoks. v.b. dallara bSBir NATO teşkilâtı düsünelira lünmüslerdir. Cumburiyet Anayasaaımn vlcdan Bzgürlnğft, bfitün ki, teşkilâtın üçüncü büyük iiyesi dinlere, bütün mezheplere kanunlar karsısında esitlik sağlamıştır. Fransa bu teskilâtm üyelerinin Atatürk Cnmhuriyetinin temel ilkesi budur. Bunnn Içindir kl, varlığmı korumak icin detil, M Tflrklyed* bir Dlyanet tşleri Baskanı eıkar da : kuvvetli üyesi olan Amerika'nın Alevîlik ölmüstür .. diye konuşursa, hem Cnmhuriyetin teemperyalist gayelerüıin bir araa mel Ukelerini, hem 21 Mayıs Anayasasını anlamadıfını ispatlamıs olarak kulUndıjfruı iddia ederek olur. Lâik Cnmhnriyetin bazinesinden aldıjh maa« bSyle konnşmabu teşkilâttan çekiliyor. Bize fesı için kendisine verilmemiıtir. Çünkü o maaşın içinde Alevî valince: NATO'nun hâmisi rolünde tandaşların ahnteri, ve Alevi vatandafların vergileri d« vardır. olan Arnerika en hayati ve milll Başbakanın, ve tçişleri Bakanının : meselemizde benim verdiğb» »ilahları kullanamazsın deı ve mil Türkiyede Alevîlik Sünnîlik yoktur .. çibi lâflan da mâlî haysiyetimizi en ağır şekilde nasızdır. Alevîlik Sünnîlik meselesi, tarihin derinliklerinden kovaralar, bizi iktisadî baskısı alpnp gelen ve Atatürk eliyle ç8zümlenmi» bir dâvadır ki, din sötına alır. iç Islerimize müdahalemiirjenl politikacılar eliyle hortlatılmış, bngünkft Diyanet İşleri ye yeltenir. Bütün bunlara rağBaskanı agzıyla körfiklenmiş, memleketin başına yeniden dert men biz umaeıdan korkan bir ço edilmistir, cuk misâli, komünist bir devtctin Konuyn daha lyl kavnyablhnek İçin daha gerilere ve tslfim bizi ileride istilâ edebileceği kor tarihinin eski sayfalarına dönmeliyiz : kusuyla biz yine Amerika'nın eHazreti Muhammetin ölümünden kısa bir süre sonra t s l i m tmfendiliğini yaptığı NATO'ya bağparatnrluğunda Halifelik üstüne itismeler basladı. Halife yalnız lı kalalım. tşt« bu (edakirhk dinl baıkan değildi, aynı zamanda devlet baskanı ve kumandandı. Türk milleti için çok faila. NAHalifelik üstüne sfiren kavjralar, bir çeşit taht kavgalandır. Bn TO'nun büyükleri bizha nilli vic danımızı on a|ir «ekildt yaralataht kavgalarının yarattığı ayınmlar fslimda meıfeepleri meydana mıştı. Onlarm arasında olmak getirmiştir. benliğimizi daha da eritecekür. tlk dört halifeden Hazreti Alfyl tntan ve sevenler Alevi adıvla anılmıslardır. Alevîler dlnt baskan olarah Sünnîlerin tanıdığı Yazar NATO'dan aynhna düşünHallfeyi tanımazlar. Bnnnn içindir ki, Yavuz Sultan Selim, 151T'de cesini aşırı sol bir rejira IstiyenMısır seferini basarıyla sonnçlandmp Abbatî Halifesi El Mütelerin ve Batı düşraanUnnın mo. vekkil'den halifelifi alınea ortaya siyasi bir sorun çıkmış olnyordn. dafaa ettiklerini yazıyor. Bizün kanaatimizce Türkiye'deki akım Osmanlı padlsahlan artık Hallra. yani Sünnî'lerin dlnf baskanı idibatılı düşüneeye detil, Batı «mler. Anadolndakl milyonlarea Alcvf bByleee yeni bir dnrnmla karperyalizmine. özeflikle Amerikan sı laşmıs olnyorlardı. Teekratik Osmanlı tmparatorlnfnnda devleemperyalizmine karsı yürütülmek tin yapısı frerejH. Alevîler baskı altına girdiier. tedir. Amerikan emperyalizmine Türkler ümmet dflşüncesinden knrtalap millet olmak bllineiBatılılar da karsı çıkmışlardır. ne Millî Kurtulnş Savasının atesinde erismişlerdir. «Türklük» böy(Örneğin Fransa).» lece her çeşit inançtan daha önde bir deter kazanmıştır. Ger«k devlet yapısında. çerek vatandas kafasında Türk olmak kavramına Sncelik vermek eerekiyordu. Nitekim 19M'te Atatürk. Hilâfetı kaldırdı. BSvlelikle devlet Idsrcsi katında Siinniltrin imtiyazı kalkmıs; Türk Müslümanlan arasmdaki ayınm yok edilmis «lnyordn Anayasaya liiklik llkeslnin konnlman, devlet ve din lılerinin birbirinden aynlmaaı, vlcdan ezgürlüğünün değer kazanması, Anadolu Tflrklüfnna birlestiricl davranıslardır. BSyleee millivetçilik anlayısı Brametçilik anlayısma y e f tııtnlnyord». Devlet Baskanı artık hlobir meıhebln baskanı değildi; Devlet Baskanı Türklerin *yın Sabri özker'in Tekniker baskanı idi. Atatürk Cnmhnriyetinin ttmel anlayısı bndnr. problemi başlıklı yazısını ben •kiyede Alevîlik de vardır, Sünnîlik de vardır. Var olan şeye yok kiyede Alevîlik de vardır, Sünnîlik de vardır. Var olan şeye yok Önce meselemizi korkusuz ve knskusuz ortaya koyalım: Tür Tekniker problemi Din sömür*enliği ortadan halkıp. dlnî inançlar slyaai iktidar» fiden yollarda üSmiirulmekten kurto'dukca Anadolnda mezhep an« lacmazlıh dfi^ünülemez. Bütün Türkler Cnmhurlvet vönetiminde viedan nzgnrlHğü icinde vasarlar. Ama din s8mürırtnMği basladı mı bir kere, bin yıllık mezhep itiümelerl de »vırıeı etkilerini ve baskılarını toplnm hayatı içinde duynracaklardır. Nitekim dnynrınnslardır. DiyMiet tşlerinin Baskanlığın» |eçlrilen .Efendi Hazretleri» nin : Alevilik ölmüstür... sözü kıskırtmalara daba da hıc vermiştir. Din sömürgenliği oy alıp iktidara geçmek yolnnda hulandıkça siyasi alanda pazarlıklar almıs yürümüstör. Bn siyasi paıarlıklan n iktisadi nedenlerine bn yazımızda ilismedik. Onları ayrı bir fıkranın konusu yapmak istivornz. Ama 19U ve 196S seçlmieri Cuıtı hurivet tarihinin görmediği Slçüde bir din sömürücölüSüne yol açmıstır. Din sömfirfleülütanün basladığı yerde meıhep söroürüefilüÇü de baslan. Devlet ySnetiminde din etkisl arttıkça siyasi iktidardakiler ister Ntemez mezhepçiliğe kayacaklardır. Kimıe bo gidisin önünc geçeroeı. Ve Ortaca'da Datlak vsren «laylar bn gidisin sonuçlarıdır. ^rı*... ' " '..• "• nuııııııııııııııınm V E F A T Hikmet Terzioğlu'nun kıymetli eşi, Said Arif. Orhan, Kem»l, Türk^ı, Nuran, Esin, tbrahim'in «evırili babaları, Zehra Feride, Nebahat, Dz. A s t Sb. Bahattin Yetiştir»n'in kayınpederi, Filiz, Figen, Cemil; Celil; Celâl; Hasan; Hüseyin; Füsun; Ş + i vc Fıgpn'in büvük babalart ARİF TERZİOĞLV 1T.6.196Ç cuma sabahı yakalandığı menhus hastalılctan kurtulamayarak vefat etmistir. Cenazesi bugün öğle namazmı mütaakıp Emirgân Camiinden alınarak Emirgândaki Aile Mezarhğına defnedilecektir. Mevlâ Rahmet Eyleye. TERZİOĞLU AİLESİ BİR KAÇ ROHAN Türker ACAROĞLU • BİR SAVAŞ VARDI (1866). Knzey Araerikalı romancı John Steinbeck'in (dog. 1902) eseri, t l k ü Tamer'in çevirisiyle, VarUk yayınevinin (Büyük eserler kitaplığı) dizisinde basddı (184 s., 4 lira). Her ne kadar kitabın üstünde (roman) kaydı varsa da bu bir roman değil, sadece İkincı Dünya Savaşınm notlandır. Yazar, son Dünya Savasmın gelişmelerini savaş muhabiri olarak, çeşitli cephelerde, izlemiş. Kitaptaki yazıları acelerre yazıp telefonla gazetelere bildirdikten sonra hiç okumamış. Aradan yirmi yıl geçtikten sonra kitap haline getirmiş. Olayları bir fflozof güzüyle bize anlatıyor. İnsanlan seven, «savaş aleyhtan» denilebilecek bir yazarın önemli bir eseri, bu. Kitap, daha önce Akşit Gökturk tarafından «Savaş Üzerine Mektuplar» adıyla dilimize çevTİlmisti (1962). • ÇANLAR KLMtN İÇİN ÇALIYOR? (1966). Kuzey Amerikalı yazar Ernest Hemingway'den (1898 1961) Nurettin özyürek'in çevirdiği büyüit roman, Varlık yaymevinin (Büyük Eserler Kitaplıgı) nda çıktı (456 s., 8 lira). Eserin asıl başlığı: «For whom the bell tolls». îspanya iç savaşını konu olarak ele alan roman, tarihe mal olmuş bir büyük iç savaşın içyüzünü edebiyata geçirmiştir. Yazann en çok övülmüş, en çok tartışılmış, en uzun, en ünlü romanıdır. Daha önce Vahdet Gültekin'in çevirisi dört kez basılmıştı (1946 • 60). Bu kltabm, eserin dilimize de ilk tam çevirisi olduğu belirtümektedir. • DON CAMİLLO VE ŞEYTAN (1965). ltalyan yazarı Giovanni Gnareschi'nin (doğ. 1908) mizah romanı, Yurdakul Fincancı'nın türkçesiyle. Bilgi yaymevinin (Mizah dizisi) nin ilk kitabı olar a t basddı (343 s., 750 krş.). Yirmi bir hikâyedrn meydana gelen kitabın konusu, İtalva'da Pö ovasının herhangi bir yerinde geçer. Don Canjillo'nun yaratıcısı, bu eserindeki âlem ve kişilerle, büyük bir mizah gücüne erişmiştir. Bundan önce dört eseri dilimize çevirmişti. • GECE YARISI BİR GEMİ (1966). Çağdas Avusturyalı romancı Fritz Habeck'den Burhan Arpad'ın dilimize çevirdigi roman. F Onger yaymlannın (Çağımızın edebiyatı) dızisinin ilki olarak çıktı (310 s., 10 lira). 1951 de basüan Almanca aslı «Das Boot komt nacb Mitternacht» adıru ta şır. Çeviren, önsözünde, çagdaş Avusturya romanı ve yazar tizerinde duruyor. 1948 den önce dramlar, sonra da romanlar yayınlamış olan vazann romanlarının sayısı altıyı bulur. Avusturya Devlet Armağanı (1952). Viyana Gençlik Armağanı (1952). Handel Mazetti Edebiyat Armağanı (1961) kazandı. Her romarıında değişitc konular seçer. Konu v« çevre özelliklerinin gerektirdigi Uslup ve anlatım biçimleriyle de ilgi çeker. tŞ İŞTEN GEÇTt (1966). Fransız yazarı Jean • Paul Sartre'dan (doğ. 1905) Zübeyir Bensan'uı çevirmlş oldufu roman, (Varlık büyük cep kitapları) arasında üçüncü kez basıldı (110 s., 2 lira). Eserin asıl baslığı: «Les Jeıuc sont faits». Türkçesi, ilkin 1955 te, ikinci kez 1963 te basılmıştı. Kitabın dış kapağında «Sartre'm pek az eseri Türkçeye çevrildi» deniyorsa da aslında pek çok eseri dilimize çevrilmiştir. Eserleri arasında özü kadar biçiml de yeni olan bn kitap, bir sanaryo • romandır. Bir film kadar kısa sahnelcrden kurulu. İçinde çözüme, dflşfinceye yer verilmemiş yalnız, kisüer yasıyorlar. Yazar, ise karışmıyor. Bn kilap, yeni bir tarzın denemesi sayılabilir. • ÎVAN DENİSOVİÇ'IN HAYATINDA BİR G t N (1965). Sovyet yazan Aleksandr Solzherdtsin'den (doğ. 1918) Zeyyat Özalpsan'ın çe^irdiği bir roman ile bir uzun hıkâye, (Yirmınci Yüzyıl klSsikleri) arasında yayınladı (211 s., 6 lira). Yazann 1945 de Stalin aieyhinde konuştuğu için on yıla hüküm giydtği bilinmekted:r. Zorak) çalışma kamplarına gönderilmişti. Sovyet basınında yazarı eleştiren ve savıman yazılar çıktı. Yazann kişiliği, eserlerinin sebep olduğu tartışmalar kitabın baş taraimda anlatılmaktadır. • RAHİBENİN İSYANI (1965). Fransız vazarı Denis Diderot'dan (1713 • 1784) Adnan Cemşil'in dilimize çe\irdiği roman, Okat yayınevince bastırıldı (308 s., ciltli. 10 lira). Büyük Fransız devri minin düsünce öncülerinden biri olan yazar, natüralist roman türünün de kurucusudur. Çevirenin de önsözünde belirttiği çibi, romanlarında, insanların sosyal durumlanyla ahnyazılan arasındaki ilişkiler üzerinde durmuştur. Diderot, romanlarındaki ince ve derin psikolojî ile birlikte, kişilerini toplnm koşullan, toplumsal ilişkileri içinde yaşatması bakımından, modern romanın da önciisü olmuştur, denilebilir. Onun romanlan arasında «La Religieuse Rahibe» (1796), insanlan hayattan koparıp doğa dışı bir köleliğe mahkum eden tnanastır cehenneminin korkunç gerçeklerini ortaya seren ateşli bir yergidir. Bu romanda yaşlı bir r». hibenin. manastıra kapatılan genç kızlara karsı duy duğu çılgınca eğilimi gösteren (cinsel sapıklık) tablosunu okurken, histeriyi meydana getiren bashca etken olarak, doyurubnamış cinsel heyecanlan ileri süren ünlü Dr. Freud'ü hatırlamamak elden gelmiyor. Çeviri dili de açık, duru ve güzeldir. 0 ••! :::: :::: •••• •• •« •••• • •a* • •«ja • •«• • •a • •• ::: Hemen İfade edelim ki NATO, artık modası geçmiş bir teşkilât durumuna düşmüçtür. Çünkü: Avrupa güçlenmis, tehlikenin sıklet merkezi Doğu Asyaya kaymış, Amerika, teçkilâta bir istismar vasıtası olarak bakmaya başlamıştır. Saym profesörün «... muaızam askeri, iktisadf ve nnat notansivele davanan NATO birli&ine ..» ifadesinde belirttigi NATO, hiç d<; büyük bir güç değildir. Bu yolda Prof. Arsel, bügisizlikten dola^ı. gerçeklerden uzaklasmıştır. Nükleer bir harb mütalâa edilirse sırf Amerikaya ait olan nükleer güç, Sovyet Rusyanınkine nazaran terazinin kefelerinde biraz ağır basacaktır. Bu ise (nükleer harbin salibi ve mağlubu belli olmryaeakrır) ilkesini degiştiremez. Eğer, bloklar arasında konvansiyonel bir harb düsünulürse, bu takdirde, iki tarafm askeri gilcünü karşılastır mava imkân yokrur Bu halde NA TO'nun üzerinden Sovj'et kuvvetleri bir silindir gibi geçer ve sonuç vine nükleer pticün kullanılmasına müncer olur ki bu halin devamı bloklar arası bir genel harbin çıkmamasmın vegâne teminatıdır. NUkleer güç ise, bilindi?i gibi, Arr.erikanın îlindedir. Görüla yor ki. îzam edüen NATO teşkilâtı. aslmda, Amerikanın inhlsan aîtında bulunmaktadır VEFAT Hlcaz Demiryolu İdare MtıdurO merbum Emekli Yarbay Ahraet Hilml Be> ve merhunıe F»tma Omayer Hanımın oğlu. ^«îe Omayer'in sevgili eşi. İren ve Hürrem Omayer'in tevgili baba». Fitnat Omayer ve Bedia Erman'ın sevgill kardeşi. Dr. Ziihtü Erman'ın kaymbiraderi. Suna ve Tunç GUlen'in dayısı, Cirenın ve Mersin Memleket Hastaneleri eski Dahiliye Mutehassısı ve Bashekimi. Özel Büyükada S»natoryomu eski Bashekimi, m*mleketin hazik doktoru Cumhurivet 7055 CADDEBOSTAN KIZ KAMPI 813 yaşlarmdaki kızlar için 2 haftalık i devre, 4 Temmuz 28 Ağustos 1966 Türk ve Amerikalı öğretmenlerin nezaretinde; yüzme, spoı, müzik, elisleri ve İngilizce kursları. (1. Devre tamamen dolmuştur, 2 Tîevre için mahdut miktarda yer kalmıştır). Kayıt ve izahat için müracaat: İstanbul, Cihangir Özoğul Sokak 24, Tel: 44 67 47 Yeni Ajans 4796/7054 AMERİKAN KIZ DERSANESi B Dr. Muhittin OMAYER kısa bir hastalığı müteaklp geçirdiği bir araeliyat kompUkasyonu netlcesi vefat etmlçtir. Cenazesi 18.fl.9e6 Cumartesi günO, Teşvikiye Camiinden öğle namazını müteakip kaldırılarak Büyufcadadaki aile kabrlstanına de£nedilectktır. Allah rahmet «ylesin. AİLESİ Cumhuriyet 7C64 DÜZELTME İLÂNI Gazetemizin 3/6/1966 tarihli nüshasınm 6 ıncı sahifesinın 3 va 4 üncü sütunlarında intişar eden İstanbul Emniyet Sandığırun gayrimenkul satış Uânınm birinci satırmda; borçlunun ismi sehven Ziya Kesalkayan yazılmıştır Doğrusu Hüseyin Avni Kasalkayan olduğu tashih olunur. (Basın Tashih: 7045) NATO DAĞILDIĞI TAKDİRDE ROGHE MÛSTAHZARLARI Sanayi Limited Şirketi !••• >••• M ATO dagıldığı takdirde Sov vet Rusyamn Avrupa ve Orta Doğuya bir saldın hareketi ba his mevzuu olmaz. Çünkü: bir kere Orta Doğuda Amerika ile karşılasır, bu ise bir nükleer harb demektir Avrıea, Dogu Asyada Kızıl Cin tehdidi vardır. Avrupava vâki taarruzl bir harekâtmda ISP aynı engeller Sovyet Rusyamn 6 nüne cıkacaktır Çünkü: Sovyet lerin Avrupava hâkimivetler! A merikanm güttügü dünya polifi kası icinde asla tahammül edemi veceklerj bir haldir. Bunun aksi ise, Amerikanın dünva hftkimivp tine doğru eidişinin durması de mek olacaktır Sayın Profesör. su ciheti müsa hede etmis oluruz ki: iki nükleer güç karsı karsıva dtırdukça NATO olmasa cbhi. NATO devletlpri bir komUnist saldınaına maruı Sayın Doktor ve Eczacılara GÜNEŞ YANIKLARI İÇİN Merhem IsimTPniastohzarımiZ tekrar bol miktarda piyasaya arzedümiştir. ROCHE (Basın Organizasyon: 66.258/7041)